|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
14-12-2006, 19:06 | #1 |
|
birikmiş nafaka ve hapis cezası
Birikmiş nafaka ile beraber cari nafakanın da tahsili talepli ilamlı icra yapıyoruz.Borçlu her ay ödemesini yapıyor.Bu ödemeleri birikmiş nafakaya saydırıp ceza davası açabilir miyiz.
|
14-12-2006, 22:31 | #2 |
|
Nafaka ödememekten dolayı İcra Ceza Mahkemesine şikayet edebilmek için borçlunun üç aylık cari nafakayı ödememesi halinde mümkündür. Birikmiş nafaka borçundan dolayı hiç bir şekilde ceza verilmez. Kaldı ki birikmiş nafaka maaş haczi sıralamasında dahi normal alacak gibi sıraya İİK 83 maddeye göre sıraya girmektedir.
Samsunlu avukatım, bu arada ben de Vezirköprü'yüm saygılarımla... |
15-12-2006, 10:24 | #3 |
|
Sayın Müdürüm,uygulamadaki birikimlerinize bir diyeceğim yok.Nafaka borcunun ödenmemesinden kaynaklanan cezalar İİK 344'te düzenlenmiş olup önceki şekliyle "Alınan cezanın infazından sonra işleyecek nafaka hakkında aynı hüküm ifade eder." denilerek bir ceza infaz edilmeden diğer nafaka alacaklarında yeniden ceza verme cihetine gidilmiyordu.Yargıtay'ın da uygulamaları bu yönde idi.Ancak ilgili maddede 2005 yılında 5358 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle bu hüküm kaldırıldı.Fakat uygulamada farklı yoğurt yiyişler varsa bilmiyorum.İlgili yasadaki değişiklikten sonra bence ödenmeyen her ay nafakası için şikayet yoluna başvurulabilir.Saygılarımla.
|
15-12-2006, 12:17 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, 344.maddenin aradığı, şikayet tarihine kadar kesinleşmiş ve ödenmemiş en az bir aylık nafaka alacağı olmasıdır. Siz birikmiş nafaka alacağını icraya koyduk diyorsunuz, yanı sıra da cari nafakaları istedik. Borçluyla bir taksit anlaşması yapmadığınıza göre, ödenen nafakalar neden cari nafaka ödemesi olsun? Dosyaya yapılan ödemelerin, öncelikle birikmiş borçtan düşülmesi gerekir. Kaldı ki birikmiş nafaka alacağınız ödenmediği için, sadece bu alacak kalemi için bile, öncelikle, şikayet etme hakkınız var. Saygılarımla... |
15-12-2006, 19:37 | #5 |
|
teşekkür ederim.ben de ödemelerin birikmiş nafakaya ilişkin olması gerektiği kanaatindeyim.Bu konuda içtihat var mı acaba.Ama birikmiş nafakaya ilişkin şikayet hakkımız yok bu konuda içtihatlar var bunu biliyorum.
|
26-06-2007, 11:04 | #6 |
|
T.C.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2005/17-7 K. 2005/37 T. 19.4.2005 • NAFAKA BORCUNU ÖDEMEMEK SUÇU ( İlamla Hükmedilmiş Nafakanın Tahsili için Konulan İcra Emrine Uymama Nedeniyle ) • SANIĞA TEBLİGAT ( Nafaka Borcunu Ödememek Suçundan Dolayı Ceza Verilebilmesi için Aylık Nafakanın Tahsili için İcra Takibine Başlanılmış ve İcra Emrinin Borçlu-Sanığa Tebliğ Edilmiş Olmasının Gerekmesi ) • TAKİP TALEBİNİN USULÜNE UYGUN OLMASI ( Talebin Türk Lirası Üzerinden Değil Amerikan Doları Üzerinden Yapılmış Olması Karşısında Bu Takip Talebinin Yasaya Uygun Olmaması ) • DÖVİZLE TAKİP ( Takip Talebinin Türk Lirası Üzerinden Değil Amerikan Doları Üzerinden Yapılmış Olması Karşısında Bu Takip Talebinin Yasaya Uygun Olmaması ve Borçlu-Sanık Aleyhine Sonuç Doğurmaması ) • NAFAKA ALACAĞI ( Şikayete Tabil Bulunan Nafaka Hükmüne Uymamak Suçunun Oluşabilmesi için Nafaka Ödenmesinin Kesinleşmiş Bir Mahkeme Kararına Dayanması Aylık Nafakanın Tahsili için İcra Takibine Başlanılmış ve İcra Emrinin Sanığa Tebliğ Edilmiş Olmasının Gerekmesi ) • ŞİKAYET ZAMANAŞIMI ( Şikayet Hakkının Suçun İşlendiğinin Öğrenilmesinden İtibaren Üç Ay ve Her Halde İşlenmesinden İtibaren Bir Yıl İçinde Kullanılmasının Gerekmesi ) 765/m.59 2004/m.58,344 ÖZET : İcra ve İflas Yasasının 344. maddesinde düzenlenen ve şikayete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmektedir. 2004 sayılı İİY.nın 58/3. maddesi hükmü karşısında ilk takip talebinin, Türk Lirası üzerinden değil Amerikan Doları üzerinden yapılmış olması karşısında, bu takip talebinin de yasaya uymadığı ve borçlu-sanık aleyhine sonuç doğuramayacağı açıktır. DAVA : Sanık Nesim Özromano'nun, nafaka borcunu ödememek suçundan İİY.nın 344. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Şişli 1. İcra Ceza Mahkemesince 19.03.2003 gün ve 15583-3951 sayı ile verilen kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 01.03.2004 gün ve 12835-2441 sayı ile; "1- 18.4.2002 tarihli 53 örnek sayılı icra emrini içeren tebligatın sanığa tebliğ edilemediği ve atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- 18.4.2002 tarihli icra emrinde aylık nafaka alacaklarının talep edilmediği, istenen TL'den ibaret birikmiş nafakanın adi alacak niteliğinde bulunduğu ve bunu ödememenin ise İİK.nun 344. maddesinde yer alan suçu oluşturmadığı gözetilmeyerek mahkûmiyet hükmü kurulması, 3- Kabule göre de; Şikayet tarihinden önce ve sonra sanık tarafından icra dosyasına ödemelerde bulunulduğu anlaşılmakla, sanık hakkında TCK.nun 59/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulması" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yerel Mahkeme ise 23.06.2004 gün ve 3952-3945 sayı ile kabule ilişkin bozma nedenine uymuş, ancak diğer bozma nedenleri yönünden; "Şikayete esas Şişli 2. İcra Müdürlüğünün 2000/8784 sayılı takip dosyası incelendiğinde; takibin Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.7.1999 tarihi itibariyle kesinleşen, 1.7.1999 tarih ve 1999/598-507 esas ve karar sayılı boşanma ilamında kararlaştırılan, müşterek çocuklar Linda ve Sandra'nın her biri için 1.7.1999 tarihinden başlamak üzere aylık 625'er Amerikan doları iştirak nafakasının tahsili için 15.9.2000 tarihinde 53 nolu icra emri ile başlatılan ilamlı icra takibi olduğu ve 15.9.2000 tarihli takip talebi incelendiğinde, alacaklının birikmiş nafakaların yanı sıra takip tarihinden itibaren işleyecek aylık nafakalarını da talep etmekte olduğu görülmektedir. Takip talebine uygun olarak düzenlenmiş 53 nolu icra emrinin borçlu sanığa 21.9.2000 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu sanığın icra dosyasına 26.9.2000 tarihinde borcu kabul ettiğini bildirerek ödeme taahhüdünde de bulunduğu ve takip dosyasına bu doğrultuda bir kısım ödemeler de yaptığı görülmüştür. İcra takibi bu suretle ve şekilde sürdürülmekte iken borçlu sanığın 18.1.2001 tarihinde Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/73 esasında kayıtlı olarak ikame ettiği, nafakanın indirilmesi ve TL olarak tespit edilmesi davası aşamasında, mahkemece dava sonuna kadar olmak üzere tedbiren her bir çocuk için aylık 450.000.000 liradan toplam 900.000.000 lira iştirak nafakasının ödenmesine 8.5.2001 tarihinde tedbiren karar verildiği ve borçlu sanığın da bu tedbir kararına dayalı olarak nafaka ödemelerini aylık 900.000.000 lira olarak icra takip dosyasına ödemeyi sürdürdüğü, ancak görülen dava neticesinde Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.3 2002 tarih, 2001/73 esas ve 2002/297 karar sayılı ilamı ile nafakanın indirilmesi davasının reddine ve bu hususta mahkemelerince evvelce verilmiş bulunan 8.5.2001 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği ve bu husustaki ilamın temyiz ve tashihi karar yollarından geçmek suretiyle 9.12.2002 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür. Bu suretle Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.5.2001 tarihli tedbir kararı 19.3.2002 tarihli nihai ilamla kaldırılmakla mürtefi olduğundan, alacaklının 15.9.2000 tarihli ilk takip talebine uygun olarak nafakaları aylık 625'er Amerikan dolarına göre talep etmek ve takibi de bu doğrultuda sürdürmek hakkı vardır. Bunun için de takip borçlusuna yeniden icra emri tebliğe gönderilmesine ve bunun sonucuna göre takibe devam edilmesine gerek bulunmamaktadır. Buna göre alacaklının, borçluya yeni bir icra emri tebliğe göndermeksizin takibe devam etmesi mümkün olduğu halde, 18.4.2002 tarihinde icra dosyasına müracaatla borçluya Mayıs 2001 ila Mart 2002 ayları arası işlemiş nafaka farkları için icra emri gönderilmesini talep etmiş olması gereksiz bir işlem olup, hukuki sonucu da bulunmamaktadır. Zira, alacaklı yanın, takibini dayandırdığı ilam değişmiş değildir. Aylık nafaka alacağı ile ilgili mahkemeden verilmiş bulunan tedbir kararı mahkemece kaldırıldığı için alacaklının icra takibine dayanak aldığı ilam doğrultusunda takibe devam edebilmesi söz konusudur ve ilk takip talebinde de alacaklının cari nafaka talebi bulunmaktadır. Bu nedenlerle alacaklı vekilinin 18.4.2002 tarihli talebi doğrultusunda gönderilen icra emrinin borçluya tebliğ edilmemiş olmasının suçun oluşumu bakımından sonuç doğurucu bir etkisi bulunmamaktadır. Alacaklının ilk takip talebine göre sürdürülmesi gereken icra takibinde cari nafaka alacağı talebi de bulunduğuna göre, şikayet konusu ettiği 9-10 2002 ayları nafakasının süresinde ve eksiksiz olarak ödenmemesi durumunda İİK.nun 344. maddesine göre şikayet hakkı bulunmaktadır. Takip dayanağı mahkeme ilamında kararlaştırılan iştirak nafakalarının birbirini takip eden iki ayın başında iki aylık peşin ödenmesi hükme bağlanmış olup, takip dayanağı ilamın tarihi ve kesinleşme tarihi dikkate alındığında, ilama göre 9 ve 10. ay nafakalarının, 9. ayın başında ödenmesi gerekmekte olup, şikayet tarihi olan 18.9.2002 tarihi itibariyle bu aylar nafakasının ödenme zamanı geçmiş olmasına rağmen borçlu sanığın, bu aylardan 9. ay 2002 nafakası olarak 4.9.2002 tarih ve 2758 nolu tahsilat makbuzu ile 250.000.000 lira, 10. ay 2002 nafakası olarak da 4.10.2002 tarih ve 3099 sayılı tahsilat makbuzu ile 250.000.000 lira ödemelerde bulunmakla yetindiği, bu suretle borçlu sanığın bu aylarla ilgili ödemelerinin zamanında olmadığı gibi, takip dayanağı ilama göre eksik kaldığından dolayı, takip dayanağı ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmemesi nedeniyle üzerine atılı bulunan suçu sabit görülmüştür" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 28. maddesine 5219 sayılı Yasa ile eklenen fıkra gereğince tebliğname düzenlenmeden Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır. KARAR : Sanığın nafaka borcunu ödememek suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa yüklenen nafaka borcunu ödememek suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. İcra ve İflas Yasasının 344. maddesinde düzenlenen ve şikayete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu somut olayda; Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.07.1999 tarihinde kesinleşen 01.07.1999 gün ve 598-507 sayılı ilamına dayalı olarak, borçlu-sanık aleyhine, Şişli 2. İcra Müdürlüğünün 2000/8784 esas sayılı takip dosyasında, 15.09.2000 tarihinde Kasım ayında 250 dolar, Ocak ayında 250 dolar, Mart ayında 250 dolar, Mayıs ayında 300 dolar, Temmuz ayında 2.500 dolar ve Eylül ayında 2.500 dolar olmak üzere toplam 6.050 dolar ile ayrıca devam eden aylara ait nafaka bedellerinin de tahsili için ilamlı takip başlatıldığı, icra emrinin 21.09.2000 tarihinde borçlu-sanığa tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, ancak borçlu-sanık tarafından 18.01.2001 tarihinde nafakanın indirilmesi için tedbir talepli olarak dava açıldığı, Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesince 08.05.2001 tarihinde tedbir kararı verilerek dava sonuna kadar nafaka miktarının 900.000.000 liraya indirildiği, bilahare 19.03.2002 tarihinde nafakanın indirilmesi davasının reddine ve tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği, aynı gün alacaklı vekili tarafından, Mayıs-Temmuz-Eylül-Kasım 2001 ve Ocak-Mart 2002 tarihleri için, tahsil edilen miktarlar düşüldükten sonra 9.689.000.000 lira için takip talebinde bulunduğu ve 18.04.2002 tarihinde de borçlu-sanığa icra emri gönderilmesinin talep edildiği, ancak tebligat evrakının 03.05.2002 tarihinde tebliğ edilemeden iade edildiği anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi borçlu-sanık tarafından açılmış bulunan bir nafakanın indirilmesi davası nedeniyle alacaklı vekili tarafından yürütülen nafakaya ilişkin icra takibinde, takibe konu miktar değişmiş ve davanın sonuçlanmasını takiben de yeni bir takip talebinde bulunulmuştur. Artık geçerli olan bu yeni takip talebine göre işlem yapılması zorunludur. Yeni takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip, adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edilmesi ve bu takip talebi ile ilgili icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmemiş olması karşısında, nafaka borcunu ödememek suçunun yasal unsurları oluşmamıştır. Kaldı ki, Yerel Mahkemenin kabulünde belirtildiği üzere, ilk takip talebinin geçerliliğinin kabul edilmesi halinde dahi, 2004 sayılı İİY.nın 58/3. maddesi hükmü karşısında ilk takip talebinin, Türk Lirası üzerinden değil Amerikan Doları üzerinden yapılmış olması karşısında, bu takip talebinin de yasaya uymadığı ve borçlu-sanık aleyhine sonuç doğuramayacağı açıktır. Bu itibarla gerek ilk takip talebi, gerekse ikinci takip talebi esas alınsın, her ikisi de nafaka borcunun ödenmemesi suçunun oluşması bakımından usulüne uygun ve sonuç doğuracak nitelikte bulunmadıklarından, sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı nazara alınmadan, dosya kapsamına uymayan, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle verilen direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Sanığa yüklenen nafaka borcunu ödememek suçunun yasal unsurları oluşmadığından Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 19.04.2005 günü oybirliği ile karar verildi. Kaynak: Kazancı Yayınları. |
10-12-2010, 13:36 | #7 |
|
Konu her ne kadar eski olsa da tam olarak anlayamadığım için sormak istiyorum;birikmiş ve cari nafakaların da talep edildiği dosyada borçlu icra emrinin tebliğinden sonraki kısımları düzenli olarak ödediğinde birikmiş olan ve bu nedenle adi alacak niteliğinde bulunan kısım için borçlu hakkında nafaka hükmüne uymama suçunun unsurları oluşacak mıdır?yani takip talebinde cari nafakalar talep edildiği için birikmiş olan kısım için de ceza verilebilmekte mi?ilgilenenlere şimdiden teşekkür ederim.
|
10-12-2010, 16:00 | #8 |
|
Sayın Meslektaşım,
Birikmiş nafaka alacağı, cari nafakalarla da takibe konulsa, birikmiş nafaka borcu adi borç sayılacağından, ödenmemesi halinin ayrıca suç oluşturmayacağını düşünüyorum. Saygılarımla, |
10-12-2010, 16:34 | #9 |
|
Sn.Ufuk,öncelikle teşekkür ederim.
Konuyu sizin açtığınız forumda sizde borçlunun her ay düzenli ödeme yaptığından bahsetmişsiniz.sanırım bu ödemeler,icra emrinin tebliğinden sonra yapılan düzenli ödemeler ve siz de bunları birikmiş borca sayıp cari nafakalar için-ödeme yapılmamış olacağından-şikayet edip edemeyeceğinizi sormuşsunuz.Birikmiş nafaka alacağı yine sizinde belirttiğiniz gibi adi alacak olduğundan bu konuda mahkumiyet alınamayacak ve dosyada 2 alacak olduğunu düşündüğümüzde birisi birikmiş nafaka diğeri işleyecek nafaka alacağı ve yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz masraflar vb.ne gideceğini düşündüğümüzde kalan ödeme miktarı hangi asıl alacağa gidecek??sorular artıyor...Benzer bir konu ile ilgilendiğim için sormaktayım.Siz bu sorunuz ile ilgili daha sonra işlem yapmış mıydınız?saygılar. |
10-12-2010, 21:18 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Soru sahibi ben değilim. Kendi fikirlerimi paylaşacak olursam ; Birikmiş nafaka ile birlikte yapılan icra takibinde, yapılan kısmi ödemenin öncelikli olarak aylık cari nafaka için yatırıldığının kabulü gerekir. Fazlası var ise, birikmişten düşülür. Nafaka, aylıktır,ihtiyaç anlık, somut ve süreklidir ayrıca önceliklidir. Bu sebeple borçlunun yaptığı ödeme öncelikli olarak birikmiş nafakaya ilişkin değildir. Yapılan birikmiş nafaka + cari nafaka takibinde ödeme emri tebliği ile şikayet tarihi arasında bir aylık "cari nafaka" ödenmemişse, nafaka borçlusu cezalandırılabilecektir düşüncesindeyim. Kolay gelsin, |
31-05-2011, 14:13 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Elinizde son değişiklikle ilgili Yargıtay Kararı varsa lütfen paylaşırmısınız? 3 gün önce İcra Ceza hakimi verdiği kararla nafaka ödememe cezası henüz infaz edilmediği için talebimizin reddine karar verdi |
16-01-2012, 16:42 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Yeni kararlarda da hala icra emrinin borçluya tebliğ edilmiş olmasını mı aramaktadır? Biz vekiline tebligat yapmıştık...? |
29-11-2013, 10:39 | #13 |
|
T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu Esas: 2006 / 16-304 Karar: 2006 / 273 Karar Tarihi: 05.12.2006 ÖZET: Yakınanın şikayetinin, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin ödenmeyen nafaka alacağını kapsadığı ve üç aylık yasal şikayet süresi içinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde suç, şikayet tarihinden bir ay öncesindeki cari nafaka borcunun doğmasıyla 01.06.2005 tarihinden sonra oluşmuştur. Yerel mahkemece sanığın tazyik hapsiyle cezalandırılması isabetlidir.(2004 S. K. m. 331, 332, 333, 333/A, 334, 335, 336, 337, 337/A, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 344, 345/A, 345/B) (5271 S. K. m. 223, 232) (5252 S. K. m. 7, 9) (5326 S. K. m. 24) (YCGK. 14.11.2006 T. 2006/16-220 E. 2006/231 K.) Dava ve Karar: Borçlu A... Y..'ın nafaka yükümlülüğüne aykırı davranma eyleminden dolayı İİY.nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 5. İcra Ceza Mahkemesince 21.12.2005 gün ve 1243-3166 sayı ile verilen kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi nedeniyle Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.09.2006 gün ve 4148-5593 sayı ile; (... Dosya kapsamına göre, suç tarihinden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile <Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür> yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İİK. nunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile İİK.nun 344. maddesindeki eylemin müeyyidesiz 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. ve 5252 sayılı Yasa'nın 9/3. maddelerine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir. Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun <Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar> başlıklı 232. maddesinin 6. fıkrasında <Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen <ceza miktarının> tereddütte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir> şeklindeki düzenlemeye rağmen, infazda tereddüt oluşturacak şekilde mahkûmiyete esas sürenin net olarak belirtilmeyip, sanığın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılık halinin giderilmesinin de başkaca hallinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Yazılı Emre dayanan ihbarnamedeki düşünce gibi İzmir 5. İcra Mahkemesinin 2005/1243-3166 sayılı kararının bozulmasına... ) karar verilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı ise 24.11.2006 gün ve 103816 sayı ile; sanığın eylem tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle Yerel Mahkemece hapsen tazyik kararı verilmesinin yerinde olduğu, ayrıca hapsen tazyik kararlarının disiplin hapsi niteliğinde olup öngörülen yaptırımın bu niteliği itibariyle verilen kararın da bir hüküm niteliğinde olmadığı, bu nedenle Yerel Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesini istemiştir. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü: YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI Nafaka yükümlülüğüne aykırı davranma eylemi nedeniyle borçlunun 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında uygulanacak yaptırımın idari para cezası mı yoksa tazyik hapsi mi olacağının belirlenmesi, buna bağlı olarak da Yerel Mahkemece tayin olunan cezanın usul ve yasaya uygun olarak verilip verilmediğinin belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır. 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra İflas Yasasında yer alan eylemler ve yaptırımları yeniden düzenlemiş, bu kapsamda 337, 338/2, 339, 341, 343 ve 344. maddelerdeki eylemler kabahat olarak düzenlenip, disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b, maddelerindeki eylemler ise suç olarak düzenlenip, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır. Bu nedenle sanık hakkında uygulanacak yaptırımın belirlenmesinde, suç tarihinin bu yasal düzenlemeden önce mi, sonra mı olduğunun saptanması önem kazanmaktadır. Somut olayda yakınan E...'nin, borlu-sanık A.. aleyhine tedbir nafakası istemiyle açtığı davada İzmir 3. Aile Mahkemesince 27.10.2004 gün ve 369-1449 sayı ile; davanın kısmen kabulü ile 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık olmak üzere davacı ve küçük çocukları için 290 milyon lira tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın 30.03.2005 tarihinde kesinleştiği, yakınanın vekili aracılığıyla 11.04.2005 tarihinde, 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık 290 milyon lira olmak üzere ve yargılama giderleri için toplam 4.114.700.000 lira için takip talebinde bulunduğu, icra emrinin 10.05.2005 tarihinde borçluya tebliğ edilerek itirazda bulunulmaması karşısında takibin kesinleştiği, ancak borçlu tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi, takip talebi, Nisan 2005 tarihine kadar oluşan ve adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem birikmiş nafaka borçları ile birlikte cari nafaka alacağı için de yapılmıştır. Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması gerekmektedir. Yakınanın 05.07.2005 tarihli şikayetinin, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin ödenmeyen nafaka alacağını kapsadığı ve üç aylık yasal şikayet süresi içinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde suç, şikayet tarihinden bir ay öncesindeki cari nafaka borcunun doğmasıyla 01.06.2005 tarihinden sonra oluşmuştur. Yerel Mahkemece sanığın tazyik hapsiyle cezalandırılması isabetlidir. Öte yandan, CGK.nun 14.11.2006 gün ve 220-231 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, bir tür disiplin hapsi olan hapsen tazyik yaptırımı, 5237 sayılı TCY.da düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir ve CMY.nın 223. maddesinde belirtilen <hüküm> niteliğinde değildir. Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olup, kararda belli bir sürenin öngörülmesi, yaptırımın bu niteliğine aykırı olacaktır. Bu nedenle Yerel Mahkemece 3 aya kadar verilen tazyik hapsi, 5271 sayılı CMY.nın 232. maddesine aykırı değildir. Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.09.2006 gün ve 4118-5593 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, 3- Adalet Bakanının, YASA YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, 4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.12.2006 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
29-11-2013, 10:41 | #14 |
|
T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi Esas: 2010 / 435 Karar: 2010 / 1603 Karar Tarihi: 01.03.2010 ÖZET: Sanığa çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulü ile borçlunun cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.(2004 S. K. m. 344) (5271 S. K. m. 309) (YCGK. 19.04.2005 Y. 2005/17-7 E. 2005/37 K.) Dava ve Karar: Nafaka hükümlerine uymamak eyleminden F...Y...'ın suçun unsurları oluşmadığından beraatine dair Şişli 3. İcra Mahkemesinin 11/06/2009 tarihli ve 2009/171-198 sayılı kararına karşı yapılan itiraz üzerine anılan mahkeme kararının kaldırılmasına ve sanığın 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/07/2009 tarihli ve 2009/820 değişik iş sayılı dosya incelendi: Tebliğname ile: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 esas 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikayete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu sanığa tebliğ edilmiş olması borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmesi karşısında somut olayda Şişli 1. İcra Müdürlüğünün 2006/17718 sayılı takip dosyası ile 2005 Kasım Aralık 2006 Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz aylarına ait birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikayette bulunulduğu takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği atılı suçun unsurlarının oluşmadığı bu sebeple itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 21/12/2009 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-130-34-8252-2009/14747/72483 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Y.C. Başsavcılığının 11.1.2010 gün ve KYB 2009/296852 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: Dosya kapsamına göre; borçlu hakkında Şişli 1. İcra Müdürlüğünün 2006/17718 esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, sanığa çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulü ile borçlunun cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.7.2009 tarih ve 2009/820 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden, Borçlu F.. Y..'ın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine 01.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
29-11-2013, 10:45 | #15 |
|
T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi Esas: 2011 / 6583 Karar: 2011 / 8833 Karar Tarihi: 13.12.2011 ÖZET: İcra ve İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.(2004 S. K. m. 344) (5271 S. K. m. 309) Nafaka hükümlerine uymamak suçundan sanık A.'nin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca, üç ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Gölbaşı İcra Mahkemesi'nin 20.12.2010 tarihli ve 2010/101 Esas, 2010/87 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik İş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen boşanma davasının 04.02.2010 tarihli oturumunda verilen tedbir nafakasına ilişkin ara kararı uyarınca, borçlu sanık hakkında Gölbaşı 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1365 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız takipten dolayı, birikmiş ve aylık nafaka borcunu ödemediğinden bahisle, şikayet tarihinden önceki üç aya ilişkin nafaka borcunu ödeyinceye kadar üç ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, icra dosyası incelendiğinde, borçlu sanık hakkında birikmiş tedbir nafakası alacağı için ilamsız takip yapıldığı, Örnek 7 ödeme emrinin borçlunun vekili Avukat N. K.'ya 13.08.2010 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet tarihinin ise 15.10.2010 olduğu, nafaka borcunu ödememe eyleminde suç tarihinin, şikayet tarihinden geriye doğru bir aylık nafaka alacağının muaccel hale geldiği tarih olarak belirlenmesi gerektiği, oysa ilamsız takipte birikmiş nafaka alacağının en son 09.07.2010 tarihi olarak gösterildiği, bu durumda birikmiş nafaka alacağı için yapılan takibin adi alacak hükmünde olup, nafaka hükümlerine uymama eyleminin gerçekleşmeyeceği, kaldı ki ödeme emrinin borçlu sanığa değil, vekiline tebliğ edildiği, vekilin kusuru sebebiyle asilin cezalandırılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Her ne kadar tebliğnamede sanık isminin R. olduğu yazılı ise de, dosya içeriğinden sanığın isminin A. olduğunun anlaşılması karşısında, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamına göre, Adıyaman/Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/557 Esas sayılı dosyasında, 04.02.2010 tarihli celsede davacı lehine dava tarihinden başlamak üzere aylık 250,00.-TL tedbir nafakasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından Adıyaman/Gölbaşı icra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyası ile 09.12.2009 - 06.08.2010 tarihleri arası 250,00TL'den sekiz aylık nafaka alacağının faizi ile birlikte toplam 2.066,94.-TL'nin tahsili için 08.06.2010 tarihli icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 13.08.2010 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edildiği, borcun ödenmemesi üzerine müşteki vekili, 15.10.2010 tarihinde icra mahkemesine verdiği dilekçe ile sanığın nafaka borcunu ödemediğini ileri sürerek cezalandırılmasına karar verilmesini talep ettiği, Adıyaman/Gölbaşı İcra Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 20.12.2010 tarihli ve 2010/101 Esas, 2010/87 Karar sayılı kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Yasası'nın 344/1. maddesi gereğince sanığın üç ayı geçmemek kaydıyla tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, yapılan itirazı da mercii Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik iş sayılı kararı ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay Yüksek 12. Hukuk Dairesi'nin 10.12.2002, 24994-26158 sayılı kararında da belirtildiği üzere, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, ancak, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak ve İcra İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, borçlunun kendisine de, alacaklının talebi üzerine icra emri gönderilmesi yönündeki istek, memurlukça yerine getirilmelidir. Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü'nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. Tebliğnamedeki, ödeme emrinin usulüne uygun olmadığından kararın bozulmasına yönelik istemin kabulü nedeniyle, ödeme emrindeki alacağın adi alacak olduğundan kararın bozulmasına yönelik isteminin tartışılmasında hukuki yarar görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21.01.2011 tarihli ve 2011/62 Değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Sanık A.'nin, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
29-11-2013, 11:30 | #16 |
|
T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi Esas: 2009 / 9630 Karar: 2010 / 426 Karar Tarihi: 01.02.2010 ÖZET: Nafaka borcu her ay işleyen cari alacak niteliğindedir. Müşteki vekili şikayet dilekçesiyle borçlunun, 2008 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ait nafaka borcunu ödememesi nedeniyle cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dilekçede Temmuz ayındaki nafaka borcunun da ödenmediği belirtildiğine ve şikayetin de 23.09.2008 havale tarihi ile yapıldığı gözetildiğinde üç aylık hak düşürücü süre geçmeden şikayette bulunulduğu kabul edilmelidir. Hal böyle olunca itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.(2004 S. K. m. 344, 347) (5271 S. K. m. 309) (YCGK 16.04.2002 T. 2002/16-105 E. 2002/229 K.) Nafaka hükümlerine uymamak eyleminden borçlu İ.K.'ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanunla değişik 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Ödemiş İcra Mahkemesi'nin 27.02.2009 tarihli ve 2008/2390 esas, 2009/473 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, süresi içerisinde şikayette bulunulmadığından İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesi uyarınca şikayet hakkının düşürülmesine ilişkin Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi'nin 27.04.2009 tarihli ve 2009/335 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğname ile; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 16.04.2002 tarihli ve 2002/16-105 esas, 2002/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere, nafaka borcunun her ay işleyen cari alacak niteliğinde olduğu, müşteki vekilinin 23.09.2008 havale tarihli şikayet dilekçesinde 2008 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin nafaka borcunun ödenmemesi sebebi ile şikayetçi olunduğu ve suç tarihi ile şikayet tarihi arasında İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesinde öngörülen 3 aylık şikayet süresinin dolmadığı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı CMK' nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 03.12.2009 gün ve 67922 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 18.12.2000 gün ve K.Y.B. 2Ü09/283376 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, gereği görüşüldü: Nafaka borcu her ay işleyen cari alacak niteliğindedir. Müşteki vekili 23.09.2008 havale tarihli şikayet dilekçesiyle borçlunun, 2008 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ait nafaka borcunu ödememesi nedeniyle İİK.' nun 344. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dilekçede Temmuz ayındaki nafaka borcunun da ödenmediği belirtildiğine ve şikayetin de 23.09.2008 havale tarihi ile yapıldığı gözetildiğinde İİK' nun 347. maddesinde düzenlenen üç aylık hak düşürücü süre geçmeden şikayette bulunulduğu kabul edilmelidir. Hal böyle olunca itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi'nin 27.04.2009 tarih ve 2009/335 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.'nun 309/4-c maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın yenilenmesi yasağı nedeniyle bozma ilamı doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasının gerekmediğine, dosyanın Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 01.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
29-11-2013, 11:32 | #17 |
|
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi Esas: 2005 / 3026 Karar: 2005 / 4986 Karar Tarihi: 09.05.2005 ÖZET: Daha önce nafaka borcunu ödememekten hükümlendirilen sanığın aynı yolda eylemine devam etmesi halinde 2. kez mahkum edilebilmesi, birinci mahkumiyetinin infazı şartına bağlandığı, başka bir deyişle 2. suçunun oluşmasının ancak önceki cezası yerine getirildikten sonra işleyecek nafaka borcunun ödenmemesi halinde mümkün olacağı böylece infazın 2. kez cezalandırılabilmenin şartı olduğu 2. suçun oluşmasındaki bu unsurun infaz olunan önceki mahkumiyeti nedeniyle ayrıca tekerrüre esas alınmasına yasa hükmünün müsait olmadığını ancak 2. infazdan sonra tekrar suç işlenmesi ve diğer koşulların da varlığı halinde sanığın mükerrerliğinin tartışılabileceği düşünülmelidir.(2004 S. K. m. 344) Dava: Nafaka borcunu ödememekten sanık Ç. Çınar'ın yapılan yargılaması sonunda; İİK. nun 344 ve TCK. nun 81/2 maddeleri uyarınca 11 gün hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair Gürün İcra Ceza Mahkemesinden verilen 2.11.2004 gün ve 2004/11 esas 2004/15 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından 17.2.2005 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Karar: Nafaka hükmüne uymayan sanığın eylemine uygun düşen İİK. nun 344. maddesinin 1. fıkrasında <nafaka vermeye mahkum olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine tetkik merciince hafif hapse mahkum edilir.> Denildikten sonra aynı fıkranın sonraki cümlesinde <cezanın infazından sonra işleyecek nafaka hakkında aynı hüküm cereyan eder> biçiminde düzenleme getirilmiş olması karşısında daha önce nafaka borcunu ödememekten hükümlendirilen sanığın aynı yolda eylemine devam etmesi halinde 2. kez mahkum edilebilmesi, birinci mahkumiyetinin infazı şartına bağlandığı, başka bir deyişle 2. suçunun oluşmasının ancak önceki cezası yerine getirildikten sonra işleyecek nafaka borcunun ödenmemesi halinde mümkün olacağı böylece infazın 2. kez cezalandırılabilmenin şartı olduğu 2. suçun oluşmasındaki bu unsurun infaz olunan önceki mahkumiyeti nedeniyle ayrıca tekerrüre esas alınmasına yasa hükmünün müsait olmadığını ancak 2. infazdan sonra tekrar suç işlenmesi ve diğer koşulların da varlığı halinde sanığın mükerrerliğinin tartışılabileceği düşünülmeden, tayin olunan cezanın ayrıca tekerrür nedeniyle artırılarak sanığa fazla ceza tayini, Sonuç: Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 09.05.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
29-11-2013, 11:33 | #18 |
|
T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi Esas: 2004 / 7781 Karar: 2005 / 694 Karar Tarihi: 16.02.2005 ÖZET: Şikayete konu geriye doğru şikayetçi ve müşterek çocukları için takdir edilen nafakaların ödendiği, birikmiş nafakaların ise adi alacak niteliğinde olup, ödenmemesinin atılı suçu oluşturmayacağı gözetilmelidir. (2004 S. K. m. 344) Nafaka borcunu ödememek suçundan sanık Metin Küçükkıratlı'nın İİK'nun 344. maddesi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm sanık vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü: Şikayete konu Ağustos 2003 tarihini de içerir şekilde geriye doğru şikayetçi ve 1 Eylül 2003 tarihine kadar da müşterek çocukları için takdir edilen nafakaların ödendiği, birikmiş nafakaların ise adi alacak niteliğinde olup, ödenmemesinin atılı suçu oluşturmayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde mahkumiyete dair hüküm kurulması isabetsiz bulunduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, 16.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Katliam gibi kazaya 22.5 yıl hapis cezası | Av.S.S | Hukuk Haberleri | 2 | 24-09-2013 11:07 |
Sedat Bucak'a 1 yıl 15 gün hapis cezası | Seyda | Hukuk Haberleri | 0 | 14-11-2006 10:10 |
Tiner Çeken Ve Satana Hapis Cezası | Armağan Konyalı | Hukuk Haberleri | 0 | 30-09-2003 03:43 |
15 Gün İşgücü Kaybında Hapis Cezası Ne Olur (tck.M.456/ıı)? | Av.Dr.Yahya DERYAL | Meslektaşların Soruları | 1 | 29-10-2002 08:28 |
Cep Telefonu Borcuna Hapis Cezası! | -=UğuR=- | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 18:37 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |