|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-03-2007, 13:16 | #1 |
|
İdari İşlemin İptali İçin Süre Geçirilmişse Başka Yol Var Mıdır?
Merhaba;
Bir polis memuru hakkında bir ceza davası açılıyor, ancak henüz neticelenmiş değil.. Ancak emniyet müdürlüğünün ilgili biriminden yapılan bir açıklama ile -hakkındaki suçlamaların subuta erdiği gerekçesiyle- meslekten men cezası verildiği tebliğ edilmiş ve bu idari işleme karşı yargı yoluna gitmek için 60 günlük süre geçirilmiş durumda.. Bu sürenin dışında, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı halde meslekten çıkarılan polis memuru hakkında yapılabilecek bir itiraz ya da dava yolu var mıdır? |
28-03-2007, 14:15 | #2 |
|
ceza davasında yargılandığı suçun mahiyeti nedir? mahkumiyet halinde 657 ye göre memuriyet yapması imkansız duruma geliyor mu?yapılan tebligat usulüne uygun mu?Açıklama tabirini kullanıyorsunuz o nedenle sordum?
|
28-03-2007, 14:50 | #3 |
|
*Öncelikle idareye işlemini geri alması yönünde talepte bulunulabilir. Hatalı olduğu, sübuta erme deyiminin kendilerinin anladığı anlamda olmadığı, teknik anlamları bulunduğu izah edilebilir. Denemekte yarar var.
*Şeklen yapacak birşey görünmüyor. Ancak; *Sakatlığı çok açık bir işlem. İşlem tarihinde suçlamanın sübuta ermediği ortada. Sakatlığın çok açık, göze batar olduğu durumlarda yapılabilecek birşeyler bulunmalı diye düşünüyorum. Bu aşamada süre kaçırılmış olmasına rağmen şans denenebilir. Olmazsa, beraat ettiği takdirde işlemin sebepten tamamen yoksun kalacağı açık olacağından tekrar denenebilir. *İnsan haklarıyla yakından ilgili bir konu olması hasebiyle sonuçta AİHM'ne gidilebilir. Şeklinde düşünüyorum. Saygılarımla... |
28-03-2007, 14:54 | #4 |
|
Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan meslekten men kararı vermeleri hukuka aykırı. Süreyi geçirmişse hukuka aykırı meslekten men işleminin geri alınması için başvuruda bulunun bu başvurunun reddi üzerine yeniden 60 günlük dava açma süresi kazanacaksınız. Red işleminin iptali için idari yargıda dava açın.
|
28-03-2007, 15:28 | #5 |
|
Sayın Av.Sever Köz
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu madde 136 - İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulmaz. Sayın Av. Bülent Nuri Kurdoğlu "Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan meslekten men kararı vermeleri hukuka aykırı" değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Cezai Kovuşturma İle Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi: Madde 131 - Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktirmez.Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz. Saygılarımla |
28-03-2007, 15:42 | #6 |
|
Sayın Konyalı ya katılıyorum.ceza mahkemesinin kararının beklenmemiş olması usul ve yasaya aykırı değildir.Ayrıca idari işlemin geri alınması İYUY 11'e göre ancak dava açma süresi içerisinde istenebilir ve dava açma süresini durdurur. Bence burada izlenecek yol ceza mahkemesinin kararını vermesini ve kesinleşmesini beklemektir. Eğer beraat çıkarsa o takdirde bu kararla birlikte göreve iade talebinde bulunulur ve reddi söz konusu olursa iptal davası açılır.O nedenle bir önceki mesajımda Sever hanıma soru yöneltmiştim.Ancak sanırım şu an sitede değil.
|
28-03-2007, 15:57 | #7 |
|
Sayın igunduz
Aşağıdaki madde gereğince göreve iade talebinde bulunulamayacağı ve bulunulsa da reddedilmesi gerektiği kanısındayım. Göreve iade talebi memuriyetten çıkarma varsa ileri sürülemez; ancak görevden uzaklaştırma varsa ileri sürülebilir: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Memurun Göreve Tekrar Başlatılması Zorunlu Olan Haller : Madde 143 - Soruşturma veya yargılama sonunda yetkili mercilerce : a) Haklarında memurluktan çıkarmadan başka bir disiplin cezası verilenler; b) Yargılamanın men’ine veya beraatına karar verilenler; c) Hükümden evvel haklarında kovuşturma genel af ile kaldırılanlar; ç) Görevlerine ve memurluklarına ilişkin olsun veya olmasın memurluğa engel olmayacak bir ceza ile hükümlü olup cezası ertelenenler; Bu kararların kesinleşmesi üzerine haklarındaki görevden uzaklaştırma tedbiri kaldırılır. Saygılarımla |
28-03-2007, 16:02 | #8 |
|
Sayın İgunduz benim yazdıklarımdan farklı bir şey yazmış değilsiniz. Nasıl Armağan Konyalı'yı haklı buluyorsunuz. Süresi geçirilmiş bir idari davayı açabilmenin tek yolu belirttiğiniz gibi idareye yeniden başvurup men kararının kaldırılarak göreve iadesini istemektir.
Sayın Konyalı kişi 657 sayılı kanuna göre ceza davasından mahkum olsa bile meslekten men cezasının verilmesine karar verilmesi dava yolunu ortadan kaldıran bir durum değildir. Süre geçirilmişse eğer yukarıdaki gibi hareket edilebilir. |
28-03-2007, 17:07 | #9 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Kurdoğlu, Ben Kazancı'ya ait programı kullanmaktayım. İnternetten de takip edebilmekteyim. Bana güncellediklerini söylediler. Hangi aralıklarla güncellediklerini bilmiyorum. İYUK'un ilgili maddelerini bu programdan aşağıya alıntılıyorum. Siz cevaplara rağmen ısrarla yeni bir başvurunun, dava açma süresini yeniden başlatacağını söylüyorsunuz. Bunu kanıtlarsanız, Kazancı Bilişim'e dava açmayı düşünüyorum. Saygılarımla
|
28-03-2007, 18:04 | #10 |
|
Olayımızdaki idari işlem yasal süresi içerisinde dava açılmadığından kesinleşmiştir. Ortada hiç bir sebep yokken kesinleşen idari işlemin yeniden değerlendirilerek işlem tesis etmesi idareden istenemez ve istense dahi böyle bir istem sona ermiş bulunan dava açma süresini yeniden canlandırmaz. Ancak idarenin ihraç kararı verdiği sırada ortada olmayan ve karardan sonra ortaya çıkan ve kararı esastan etkileyeceği açık olan bir belge sonradan ortaya çıkarsa o takdirde bu belgeye dayanılarak idareye başvurulması ve daha önceden kesinleşmiş bulunan idari işlemin bu belge ışığında yeniden değerlendirilmesinin istenmesi ve bu değerlendirme sonucuna göre verilecek karara karşı da idari yargı yoluna gidilmesi mümkündür. Bu nedenle ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının beklenmesi gerekir diyorum. Yoksa ortada hiç bir neden söz konusu olmadan kesinleşmiş bir idari işleme karşı tükenmiş bulunan dava süresinin yeniden canlandırılması mümkün değildir. Olayımızda da ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ihraç kararının verilmesinden sonra ortaya çıkan ve herkesi bağlayan resmi belge niteliğinde olacağından bu belge nedeniyle kararın muhatabının kararın yeniden değerlendirilmesini istemek hakkı bulunmaktadır
. Ayrıca itiraz üzerine yada itiraz edilmeyerek kesinleşen disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağına ilişkin hüküm yalnızca uyarma ve kınama cezalarını kapsıyor olsa gerek.Aksi takdirde bütün disiplin cezalarına karşı idari yargı yolu kapalı olurdu. |
28-03-2007, 18:07 | #11 |
|
Evet idari yargıda süreler çok önemli ama ne olursa olsun sürenin geçirilmesi ortada bulunan hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacaktır.
|
28-03-2007, 18:57 | #12 | |||||||||||||||||||
|
Haklısınız. Önceki mesajımda gerekli düzeltmeyi yaptım. Uyarınız için teşekkür ederim. Saygılarımla |
28-03-2007, 19:49 | #13 |
|
İdari yargıda dava açma süresi geçirilmişse işlem kesinleşmiş olur.
Sevgili Dostlar,
Olayda adli yargıda hakkında ceza davası açılmış olan kamu görevlisi açılmış bulunan ceza davası devam ederken, idare ayrıca kişi hakkında disiplin cezası da uygulamak suretiyle bu kişiyi memuriyetten ihraç etmiş ya da memuriyetine son vermiştir. Adı geçen memuriyetten çıkarma işlemine karşı, altmış günlük dava açma süresi içinde dava açmadığı için idari işlem kesinleşmiştir. Kesinleşen bu işlemin açılacak dava yoluyla iptali ve kişinin memuriyetine geri döndürülmesi mevcut kanunlara göre mümkün değildir. Sn.Av.Suat ERGİN, bu hususun yasal dayanaklarını da göstermek suretiyle gerekçesini açıklamış bulunmaktadır. Bu genel kuralın aksine örneklere rastlamak mümkünmüdür.? Evet mümkündür.Yasal düzenlemelere aykırı olmakla birlikte bazen hak ve hukuk adına Yüsek Mahkemece sürelerin gözardı edildiğne rastlanılmaktadır. Peki,meslekten çıkarılmış olan bu kamu görevlisi memuriyete geri dönebilirmi? Tabiki döndürülebilir.Ancak yargı yoluyla değil.O halde nasıl? İdarenin özgür iradesiyle yani idare hatalı bulduğu işlemini her zaman geri alabilir.Yani ilgili,idareye bir dilekçeyle başvurup hatanın düzeltilmesini ve mağduriyetinin giderilmesini isteyebilir.İdare bu istemi kabul edebileceği gibi ret de edebilir. İstek retle sonuçlanmışsa bu olayda ret işlemine karşı idari yargıya başvuruda bulunulması mevcut yasalara aykırıdır. Bu olayda memuriyetten çıkarma işlemi ile, memurun açığa alınması işlemleri karıştırlmamalıdır.Ayrıca unutulmaması gereken bir hususda,bu olyda ceza yargılaması sonucunda verilecek kararın memuriyetten çıkarma kararıyla ilişkilendirilmesi de mümkün değildir. Çünkü, memuriyetten çıkarma kararı disiplin hükümlerine göre verilmiştir.Sözkonusu işlem İdari yargının denetimine tabi olan bir işlemdir. Sevgi ve Saygılarımla. |
28-03-2007, 22:28 | #14 |
|
Merhaba,
Kanaatimce, idare dahi, yaptığı işlemi geri alamaz. Danıştay 8. Dairesinin 12.10.1998 tarih ve 1998-3015 sayılı kararında bu hususu açıkça vurgulamıştır: "Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşu- mu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin ce- zası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama ta- sarufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre, belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atama- ya yetkili amirden istenebilir." |
28-03-2007, 22:52 | #15 |
|
Karar Olayına Özgüdür.
Sn.KORAYAD;
İdarenin işlemini geri alması ilkesi,idare hukukunun temel prensiplerindendir. İdare tesis ettiği işleminin hatalı olduğunun farkına kendiliğinden vardığında,hatayı düzeltmesine kim engel olabilecektir.Ya da hangi yasal düzenleme hatanın düzeltilmesine maanidir. Açıklarmısınız? Sözünü ettiğiniz Danıştay kararının bu olayla ilgisinin bulunmadığını ve olayına özgü olduğunu düşünüyorum.Kaldı ki,Anayasa Mahkemesinde bile çoğu kere kararlarının 5/6 çoğunlukla alındığı da bilinen gerçeklerdendir. Sevgi ve saygılarımla. |
28-03-2007, 22:53 | #16 |
|
Aşağıdaki karar ışığında idareye bir dilekçe ile başvurulup müvekkilinizin son durumunun ne olduğunun sorulabileceğini, buna verilecek cevabın uygulayıcı idari işlem olarak değerlendirilip buna dayanak olan düzenleyici işlemin (meslekten men kararının) iptalinin talep edilebileceği kanısındayım.
T.C. DANIŞTAY 6. DAİRE E. 2001/6627 K. 2003/20 T. 3.1.2003 • İMAR PLANI (Uygulanmasına Yönelik İşlem - İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği) • DÜZENLEYİCİ İŞLEM (İmar Planı Yapılması - Uygulanmasına Yönelik İşlem/İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği) • SÜRE (Uygulama İşlemi Üzerine Düzenleyici İşleme Karşı - İmar Planı/İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği) • UYGULAMA İŞLEMİ (Üzerine Düzenleyici İşleme Karşı Açılan Dava/İmar Planı - 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği) 2577/m.7, 8, 11 3194/m.8, 18 ÖZET : Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar planının iptali istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde belirtilen süre içerisinde dava açılabilir. Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durumu belgesinin iptali istemiyle açılmıştır. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır. İstemin Özeti : İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 25.4.2001 günlü, E:2000-/265, K:2001/568 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu'nun Düşüncesi : Dava konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme karşı açılan davada süreaşımı bulunmadığından İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür: Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Dava, ..., ..., ...'nda davacılara ait parselleri de kapsamına alan bölgedeki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve 14.1.2000 günlü, 73 sayılı imar durum belgesinin iptali istemiyle açıldığı, İdare Mahkemesince, 14.4.1999 onay tarihli imar planlarının 29.6.1999 28.7.1999 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, davacının 27.2.1999 gününde yaptığı itirazın cevap verilmeyerek reddedildiği, 14.1.2000 günlü dilekçeyle imar durumu istenildiği, verilen imar durumu üzerine bakılan davanın açıldığı, dava konusu plana karşı askı süresi içinde yapılan itiraza bir aylık askı süresinin son gününden itibaren 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi üzerine itirazın zımnen reddedildiği tarih olan 25.9.1999 gününden itibaren en geç 24.11.1999 gününde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra, imar durumu belgesinin tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildiriminin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, dördüncü fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8. maddesinin 1. fıkrasında; "süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar" hükmüne, yine aynı Kanunun 11. maddesinde; "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa üstemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur" hükmüne yer verilmiştir. Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar planının iptali istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde belirtilen süre içerisinde dava açılabileceğinde anılan hükümler karşısında duraksama bulunmamaktadır. Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durumu belgesinin iptali istemiyle açılmıştır. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, imar planlarıyla bu planların uygulanması niteliğindeki imar durumu belgesi hakkında inceleme yapılarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 25.4.2001 günlü, E:2000/265; K:2001/1568 sayılı kararının BOZULMASINA, ..., dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 3.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
28-03-2007, 23:04 | #17 |
|
Sayın İrfan Aydın,
Tabi ki, idari işlemler yetkide ve usulde parelelelik ilkesine de uyulmak suretiyle geri alınabilir, kaldırılabilir.Ancak, disiplin cezaları tipik bir idari işlem değildir.Sıkı şekil şartlarına tabidir. Eğer siz, kesinleşip idari yargıda dava açamıyacağına kabul ediyorsanız;işte aynı nedenle de geri alınamıyacağına kabul etmeniz gerekir. Danıştay kararının tam metnini gönderiyorum: SEKİZİNCİ DAİRE 1998 3015 1998 4988 12/10/1998 KARAR METNİKESİNLEŞMİŞ DİSİPLİN CEZASININ YENİ BİR İDARİ İŞLEMLE ORTADAN KALDI- RILMAYACAĞI HK.< Davacının, bir alt ceza olarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Disip- lin Kurulunun ... gün ve ... sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; dosyanın incelenmesinden, davacının atamaya yetkili kişi olma- dığının açık olduğu, ancak gerek 1. Hukuk Müşaviri, gerekse Yüksek Di- siplin Kurulu üyesi olarak, Kenan Köktürk isimli kişi hakkında veril- miş ve kesinleşerek sicile işlenmiş olan disiplin cezasının idarece geri alınabileceği yolunda makamı yanıltıcı mütaala ve oy vererek hu- kuka aykırı şekilde Kenan Köktürk'ün Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanmasına engel olan koşulların ortadan kaldırılmasına katkıda bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu disiplin cezası ile ce- zalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden Ankara 6. İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; dönemin teftiş kurulu başkanı tarafından düzenlenen rapor ve ekleri i- tibariyle yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, ayrıca bu iş- lemin istişari nitelikte olduğu ve icra organını bağlamadığı öne sürü- lerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir. Uyuşmazlık, davacının bir alt ceza olarak 1/30 oranında aylık- tan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanlığı Disiplin Kurulu işleminden doğmuştur. Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) Genel Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliğinin 7. maddesinin (a) fıkrasında; verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahalinde Teşekkülce belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak eyleminin kınama cezasını gerektirdiği kurala bağlanmıştır. Öte yandan, 657 sayılı Yasanın 135. maddesinde aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma ce- zalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, aynı Yasanın 133. maddesinde de Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disip- lin cezasına çarptırılmış olan memurun uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak verilmiş olan cezalarının sicil dos- yasından silinmesini isteyebileceği, memurun yukarıdaki süreler içeri- sindeki davranışları bu isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, isteğinin yerine getirilmesine karar verilerek bu kararın sicil dosya- sına işleneceği hükme bağlanmıştır. 20.1.1995 gün ve 22177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yü- rürlüğe giren Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) Genel Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliğinde de bunlara paralel düzenlemeler yer almıştır. Dosyanın incelenmesinden, İç Anadolu Elektrik Dağıtım Müessese- sinde Mühendis olarak görev yapan ve ilerlemesinin uzun süreli durdu- rulması cezası ile cezalandırılan ... isimli şahsın bu cezanın kesin- leşmesinden yaklaşık 15 ay geçtikten sonra, doğrudan Genel Müdürlüğe vermiş olduğu dilekçe ile geçmişte taraflı davranılarak hatalı işlem- ler sonucu cezalandırılarak mağdur edildiği ve özlük haklarının gasp edildiğinden bahisle cezanın gözden geçirilmesi talebinde bulunduğu, bu dilekçenin incelenmek üzere Genel Müdür tarafından Teftiş Kurulu Başkanına havale edildiği, Teftiş Kurulu Başkanının olayla ilgili ola- rak yaptığı incelemeler sonucunda, ...'e Müessesece 15 ay önce veril- miş olan cezanın haksız yere verildiği, cezanın verilişi sırasında ve verilmesinden sonraki tebligat ve yargı yolu aşamasında bir takım usul hatalarının yapıldığı, bu nedenlerden dolayı haksızlığın ve ...'ün mağduriyetinin giderilmesi gerektiği yolunda ... tarihli raporu düzen- lediği, raporun aynı günlü Genel Müdürlük havalesiyle Yüksek Disiplin Kurulu gündemine alınarak ... gününde konunun görüşüldüğü, bu toplan- tıya davacının da Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi sıfatıyla katıldığı ve ...'ün kesinleşen cezasının kaldırılması yönünde oy kullandığı ve ... gününde ...'ün Zonguldak Elektrik Dağıtım Müessesesi, İşletme ve Bakım Müdürlüğünde Müdür görevine, alabileceği aylık ve ek göstergeyle nak- len tayini ile Müessese Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığına veka- leten atandığı, daha sonra da ... gün ve ... sayılı üçlü kararnameyle ... Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlı- ğına atanması üzerine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müfettişle- ri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen rapor üzerine konuyu görüşen Bakanlık Disiplin Kurulunun ... günlü kararıyla, dava- cının kesinleşmiş ve idari yargı yoluna süresi içinde başvurulmamış bulunan disiplin cezası için yapılacak bir işlem bulunmadığı halde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısında cezanın kaldırılmasına dair karara iştirak etmek suretiyle bir yandan idarenin itibarının zedelenmesine, bir yandan da Kenan Köktürk hakkında daha sonra yanlış işlem yapılmasına (Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanmasına) neden olmak şeklindeki eylemin, kademe ilerlemesi- nin durdurulması cezasını gerektirdiği, ancak 657 sayılı Yasanın 125. maddesinin (E) fıkrasından sonra gelen 2. paragrafında yer alan "geç- miş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu ve sicilleri iyi ve çok iyi derecede olanlar için önerilenden bir derece hafif olan ceza uygu- lanabilir" hükmü uyarınca, bu cezanın "Aylıktan kesme" ye dönüştürül- mesi ve brüt aylığından 1/30 oranında kesinti yapılması yolunda dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Kamu hizmetinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için ge- rekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşu- mu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin ce- zası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama ta- sarufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre, belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atama- ya yetkili amirden istenebilir. Hukuk müşaviri olan davacının, kesinleşen disiplin cezasının idari bir kararla kaldırılması yolunda işlem tesis eden TEDAŞ Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kuruluna katılması ve aynı doğrultuda oy kullanması karşısında, disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, davacının eylemi yönetmeliğin 7/a maddesinde belirtilen kusurlu harekete girdiğinden bu eylemin karşığı olarakta kınama cezası verilmesi gerekirken, dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılması işlemi, eylem ile verilen ceza arasında adil bir denge bulunmadığından hukuka aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi. (MT/ES) (DAN-DER; SAYI:99) Sayın Korayc, Yukarıda yazıları (igündüz,Suat ergin ve armağan Konyalı'nın) yazılarını tekrar bir gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Saygılarımla |
28-03-2007, 23:05 | #18 |
|
Karar Olayına Özgüdür.
Sn.KORAYAD;
Bahsettiğiniz Danıştay 8.Daire Kararı bence olayına özgüdür ve de kararda kararın yasal dayanağı gösterilmemiştir. İdare hatalı işlemini her zaman düzeltebilmelidir.Aksi takdirde hem yargının yükü artacaktır.Hemde Demokratik Hukuk Devletinin varlığı tartışılır hale gelecektir.Dikkat edilecek olursa düzeltmeyi yapacak olan makam yetkiyi elinde bulunduran makamdır.İdare işlemini geri aldığında yani düzelttiğinde buna kim engel olacaktır.Lehine düzeltme yapılan mı Açıklarmısınız.? Sevgi ve Saygılarımla. |
28-03-2007, 23:31 | #19 | |||||||||||||||||||
|
lehine düzeltme yapılan kişi değil,lehine düzeltme yapan kişi başvuracaktır.Çünkü düzeltme yaptığında disiplin cezası alacaktır. Bu cezanın iptali amaçlı idari yargıya gittiğinde, hukuka aykırı yaptığı işlemim hesabı da orada görülecektir,mecburen... Saygılarımla |
28-03-2007, 23:32 | #20 | |||||||||||||||||||
|
İdare tesis ettiği işlemi ancak dava açma süresi içerisinde geri alabilir.
|
29-03-2007, 07:47 | #21 | |||||||||||||||||||
|
Sorular
İdare verdiği cezayı geri alamayacak ve bu yolla memurun göreve iadesini sağlayamayacaksa da;
Memur beraat ettiğinde veya memuriyete engel olmayacak bir mahkumiyet sözkonusu olduğunda idare, memuru -yeni bir işlem tesisiyle- açıktan atayamayacak mıdır? veya:
Saygılarımla. |
29-03-2007, 09:13 | #22 |
|
Dikkatten Kaçan Husus
Sevgili Arkadaşlar;
Konuya ilişkin değerlendirmelerde göz ardı edilen bir husus var.O da şu; bu olayda sözünü ettiğimiz düzeltmeyi idare, kendi aleyhine yapmaktadır.Tabiki kendi lehine yapacağı düzeltmelerin koşulları vardır.İdarenin kendi lehine yapacağı düzeltme işlemlerinde aleyhine düzeltme yapılan kişi itiraz yada dava hakkını kullanabilecektir. Örneğin,bir fiilinden dolayı memurunu kınama cezası ile cezalandıran idare, bu ceza kesinleştikten sonra aynı fiili nedeniyle memuruna daha ağır bir disiplin cezası olan memuriyetten çıkarma cezasıyla cezalandıramaz.Ancak bu kuralın istisnaları mevcuttur.Örneğin,kişinin memuriyetten çıkarılmasını gerektiren yeni bir kanıt ortaya çıkmışsa ceza verilebilcektir. Görüşlerimiz olayına özgüdür. Bu olayda idare (İşlemi geri almaya yetkili makam) isterse ceza yargılamasının sonucunu beklemeden, polis memurunu göreve dönürebilir. İdari yargının konusuna giren disiplin cezası ile adli yargının(ceza mahkemelerinin) vereceği kararların sonuçlarının etkisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Sevgi ve saygılarımla. |
29-03-2007, 10:18 | #23 |
|
Bu konuya ilk cevabımı yazdığımda ceza yargılaması bitmeden verilen meslekten men cezasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştim. Her ne kadar 657 sayılı kanun idareye disiplin cezası verme hakkı tanısa da ceza yargılaması bittiğinde mahkemenin kararı disiplin cezasının gerekçesini ortadan kaldırır nitelikte ise kişi idareye yeniden başvurarak görevine iadesini isteme hakkına sahiptir.
Kişinin bu başvurusuna idarenin vereceği her türlü cevap "yenibir idari işlem" dir. Eğer idare başvuruyu redderese bu red kararına karşı 60 günlük yeni bir dava açma süresi başlar. Bana gönderdiğiniz İYUK maddeleri dava açma süresini gösteriyor. Meydana gelecek yeni işlemlere karşı dava açılmasını engelleyen bir hüküm yok. İdarenin yaptığı işlemden dolayı dava açma süresi içerisinde dönme koşulu sadece idareyi bağlar. Eğer somut olayla ilgili yeni bir gelişme olur da bu yeni gelişme kişiye idareden yeni bir talepte bulunma hakkı verirse bu talebin reddi yeni bir işlemdir ve iptali dava açama süresi içerisinde istenebilir. |
29-03-2007, 10:20 | #24 |
|
eğer ceza mahkemesi sanığın suç teşkil eden eylemi işlediğine ilişkin yeter kanıt bulunamadığı gerekçesiyle beraatine karar verirse;aynı iade i muhakemede olduğu gibi bu mahkeme kararı disiplin kararının verilmesinden sonra ortaya çıktığı için disiplin kararının yeniden değerlendirilmesini ve bu değerlendirme sonucunda idarenin bir karar vermesini zorunlu kılar.Bu karara karşı idari yargı yolu açıktır. Ancak böyle bir karar elde edilemediği sürece sona ermiş dava sürelerini canlandırma imkanı yoktur.Eğer kesinleşen idari işleme karşı geri alınmasını isteyen bir dilekçe vermek suretiyle yeniden süre başlatmak ve kesinleşen işlemi bu şekilde dolaylı yolla yargı önüne getirmek imkanı olsa idi o zaman idari yargıdaki hak düşürücü sürelerin ne anlamı olurdu?
|
29-03-2007, 22:51 | #25 |
|
Herkese Merhaba,
Öncelikle fikir ve bilgilerini paylaşan ve beyin cimnastiği yapan tüm meslekdaşlarıma teşekkür ediyorum..
İdareye yazılı başvuru süresi olan 30 günlük süre ve akabinde başvuru hakkı kullanılıp da alınan red cevabı üzerine 60 günlük dava açma süresi ne yazık ki bu olayda yok. Zira memuriyetten men cezası alan "eski memur", 30 gün içinde bağlı bulunduğu idareye ne yazılı başvurusunu yapmış, dolayısıyla ne de lehine 60 günlük dava açma süresi başlamış. Kısacası idari işlem kesinleşmiş. Ancak burada rahatsız edici bir durum var ki, o da idarenin bu işlemindeki gerekçesi; "hakkındaki suçlamaların sübuta ermesi nedeniyle..." Hakkında devam eden bir ceza yargılaması var ve henüz değil kesinleşmiş karar, hüküm verilmemiş bir memuru için idare; suçlamaların sübuta erdiği kanaatine erivermiştir(!)... Sürenin geçirilmiş olmasıyla, keyfi ve hukuka aykırı bir idari işlem hayat kazanmaktadır. Yargılamanın bitmesinin beklenmesinden evvel, yasal 30 günlük süre geçirilmiş olsa dahi yeniden ve başkaca bir yazılı bir talep ile idarenin kararının geri alınması ve idarece verilecek red cevabı üzerine dava yolu işletilerek hukuka aykırılığın ortadan kaldırılabileceği fikri hakim anladığım kadarıyla.. Emeğiyle ve vaktiyle katılan herkese yeniden teşekkür ediyorum.. Hepinize saygılar... |
30-03-2007, 00:03 | #26 | |||||||||||||||||||
|
Gerekçede sabit olduğu ifade edilen suç disiplin suçudur. Karşılığında verilen ceza disiplin cezasıdır. Memurun eyleminin disiplin suçu oluşturduğuna disiplin kurulu karar verir. Her idarede teftiş kurulu ve disiplin kurulu olaya mahkemeden daha yakındır. Genel olarak disiplin kurulunun mahkemeden alacağı bir feyz bulunmamaktadır. Özel olarak sizin olayınızda haksızlık yapılıp yapılmadı hakkında bir şey söyleyemem. Ama bu gerekçeye bakılarak da kararın haksız olduğu söylenemez. Bence kararın gerekçesi doğru: Disiplin suçu sabit görülmeli ki disiplin cezası verilebilsin. Saygılarımla |
30-03-2007, 12:32 | #27 |
|
Sn.Av.Armağan Konyalı,
Zaten sıkıntı da burada.. Zira idarenin meslekten men'e ilişkin yaptığı ve tebliğ ettiği yazılı açıklama, iddianamenin aynısı.. Size kesinlikle katılıyorum. İdare mahkemeden daha yakındır ve daha pratik tedbirler alabilir kendi kurumu içinde. Ancak bir söylenti üzerine şüphe duyulan memur hakkında bu cezanın verilmesi ağır bir mağduriyeti de beraberinde getiriyor.. Fail olmak elimizde ama sanık sandalyesinde olmak elimizde değil.. Sanık hakkında ceza davası açılmakla; sanığı suçlamaları üstlenmiş ve mesleğine leke getirmiş biri olarak değerlendireceksek, hakkında ağır cezalarda açılmış ve beraatle sonuçlanmış meslekdaşlarımız ya da başkaca vatandaşlarımız hakkında aynı kanaati edinmemizi mi gerektirecektir? (Davada sanıklar ve deliller vardır, ama olaya konu memurla delillerin ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Muhtemelen de beraat edecektir ama mağduriyeti devam edecektir.) Bu nedenle sorumu yöneltmiştim. Kaçırılan sürelere rağmen izlenebilecek bir yol var mıdır diye, kaçırılan sürelerin hak düşürücü süreler olduğunun bilincinde olarak.. Saygılar... |
30-03-2007, 15:20 | #28 |
|
Sayın Köz,müvekkiliniz kesin ilamla beraat ederse bu ilamı iliştirerek ihraç kararından sonra ortaya çıkan yeni bir belge olması nedeniyle idareye başvurarak oluşan yeni duruma göre karar verilmesini istemeye yargı yolu açık olmak üzere hakkınız bulunduğunu düşünüyorum.Sağlıcakla kalın.
|
26-05-2009, 14:57 | #29 |
|
sayın Köz yukarıda bahsi geçen olayı nasıl çözdüğünüzü öğrenebilir miyim?
|
29-08-2009, 12:25 | #30 |
|
Başvurulacak bir yol olmadığı gibi, bir daha devlet memurluğunu da atanamaz. Kesinleşmiş ceza davası olmadan, idarece işlem de tesisi edilebilir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Cezai Kovuşturma İle Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi: Madde 131 - Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktirmez.Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz. Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
6183 m.24 Tasarrufun İptali Davasında Kamu Alacağının Kesinleşme Şartı Var Mıdır? | Av.Turhan Demiroğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-05-2008 22:02 |
Savcının bir başka mahkemenin hükmünü temyiz etmesinde süre ve görev sorunu? | mslmklvz | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-03-2008 22:01 |
Muvazaalı Haczin İptali Mümkün müdür? | Ersin KUŞ | Meslektaşların Soruları | 9 | 19-10-2007 17:45 |
idarenin eğitim ödeneğini başka bir borca mahsup etme hakkı var mıdır? | sendurhukuk | Meslektaşların Soruları | 3 | 24-11-2006 00:36 |
Sadece Benim Memleketim Bir Başka Değil, Başka Memleketlerde Bir Başka | Gemici | Hukuk Sohbetleri | 2 | 01-06-2004 08:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |