|
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), THS Hasta Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece hasta haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [HASDEM Portalı] |
11-06-2011, 18:01 | #1 |
|
112 Ambulans hizmetinin reddi
Sayın hukukçular öncelikle yardımlarınız için başlangıçta teşekkür ederim. 82 Yaşında evinde hasta durumunda olan şahıs için 112 ambulansına haber veriliyor.Hasta yakınları bilinci kapalı olan yalnız yaşamsal fonksiyonları mevcut olan hastanın ambulans ile tedavi kurumuna getirilmesine engel oluyorlar ve bu durumu ilgili doktor hasta yakınlarının imzasının alarak tutanak düzenliyor.Akabinde hasta 7-8 saat sonra vefat ediyor. Adli Tıp raporu ölümü şüpheli bulmuyor. Bu doğal ölümdür. Ancak benim sormak istediğim ölüm her ne kadar doğal olsa bile maktul hayatından ümit kesilen biri olmadığı gibi, bildiğim kadarıyla ötenazi bile yasaktır. Bu durumda hasta yakınlarının ambulans hizmetini red etmesi hangi suçu oluşturmaktadır. Bence bizzat ambulansın red edilmesi bile hasta yakınları ile hekimlerin de sorumluluğuna yol açar. Kaldı ki ölüm doğal olsa bile yaşam hakkının kutsallığı gereği hasta yakınlarının böyle bir onay vermemesi gerekir. Günlük hayatımızda genellikle doktorların ihmali şikayet konusu olmaktadır. Ama burada hasta yakınlarının sorumluluğu nasıl değerlendirilebilir.Yardımlarınız için çok teşekkür ederim.
|
12-06-2011, 14:28 | #2 |
|
Merhabalar. Acil hâllerde rıza aranmaksızın tedaviye girişilmesi zorunludur. Hastanın da, yakınlarının da rızası aranmaz. Bu olayda hasta yakınlarının "ihmâli hareketle kasten öldürme" suçu işlemiş oldukları görüşündeyim.
İlgili sağlık çalışanları da bu durumu savcılığa ya da ulaşamadıkları takdirde kolluk kuvvetlerine derhal bildirmeli ve hastayı bu şekilde tedavi altına almalılardı. Bu noktada sorumlulukları doğabilir. İyi çalışmalar dilerim. |
12-06-2011, 18:57 | #3 |
|
Merhaba,
Onurlu yaşam hakkından daha kutsal ve öncelikli bir hak söz konusu olamaz ve düşünülemez. Bununla ilgili anayasamızdaki amir hüküm aynı zamanda bu hakkın devredilemeyeceği ve vazgeçilemeyeceğini de belirtmiştir. Bu nedenle (aktif)ötenazi mutlak surette yasaklanmıştır ve "kasten öldürme" suçu kapsamına girmektedir. Pasif ötenazi ile ilgili olarak doktrinde çeşitli ve farklı görüşler bulunmakla beraber sağlık personeli için bilinçli taksir sebebiyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçu oluşturabileceği görüşünü savunanlar olduğu gibi suç isnadı edilemeyeceği görüşünü savunanlar da mevcuttur. (Hatta hayatından ümit kesilenlere dahi müdahale edilmemesi pasif ötenazi sayılabilir mi?) Bu olayda öncelikle bilinci kapalı olup ve hayati tehlikesi ihtimali bulunan kişiye yardım yükümlülüğü söz konusudur. Ve bu yükümlülük yerine getirilirken zorunluluk durumu sebebiyle suçlandırılması uygun olmayacaktır. Ancak sağlık personelinin mesleği gereği zor kullanma hakkının bulunmadığını da unutmamak gerekir. Böylesi hayati tehlike ihtimali bulunan bir olayda görevi ifa esnasında engelleme ile karşılaşılırsa da durumu savcılık veya kolluk kuvvetlerine en kısa sürede (mesela 155 ihbar hattı) bildirilmesi gereklidir. Hasta yakınları için ise mevzuat gereği mevcut bir hayati tehlike ihtimali olup yüksek oranda tahmin edilebilen sonuçlara istenerek ve bilerek sebebiyetten bahisle olası kast varlığından söz edilebilir kanaatindeyim. Ancak uygulamada bu tarz olayların sıklığı nedeniyle ne gibi sonuçlara yol açabileceğini söylemek zor. Ama en azından yardım yükümlülüğünün yerine getirilememesi suçunu işledikleri söylenebilir. |
18-06-2011, 07:48 | #4 |
|
Tam bir değerlendirme yapabilmek için bazı detayların aydınlatılması gerekiyor. Hasta yakınları tedaviyi reddettiğine göre, 112 ambulansı kim neden çağırmıştır? Hasta yakınlarının arasında bu konuda bir ihtilaf mı var? Tedaviyi reddedenler birinci derecede yakınlar mı? Bunların reddetmesi durumunda şüpheli bir taraf (hastanın ölmesini istemek, miras vb.) var mıdır? Hastanın durumu gerçekten ümitsiz ve tedaviye hiç bir şekilde yanıt vermeyecek bir halde miydi? Bu parametreleri de ortaya koymadan ezbere çizilecek yol eksik olacaktır. Ama her durumda sanırım 112 ekibinin durumu adli makamlara iletmiş olması gerekirdi.
|
18-06-2011, 18:11 | #5 |
|
112 ambulans hizmetinin reddi
Bu konU ile ilgili olarak izinlerinizle konu açmıştım.Konu ile ilgili verilen cevaplarda sayın Murgan hasta yakınları arasında ihtilaf bulunup bulunmadğının ve birinci derecede hasata yakınlarının miras vs.beklentisi içinde olup olmadığının ve hastanın ölümne muhakkak gözle bakılıp bakılmadığının tespitinin cevap şeklini değiştiribiliceğni belirtmiştir.Hasta ölümüne muhakkak gözle bakılan biri değildir.Miras beklentisi vs.ispatlamak zordur.Bence burada önemli olan herkes sağlıklı yaşam hakkına sahiptir.Hasta yakınlarının ambulans hizmetininin reddine iliştin tutanağa imza atması ve hastayı ambulansa vermemesi bizatihi suçun oluşumu için yeterli olmalıdır.Mesela miras bırakacak hiç bir malı olmayan bir kişi de olsa bu şahıs için bile ambulan hizmetinin reddi bence suç olmalıdır.Önemli olan miras vb hak beklentisi değil
bir insanın ölümünün gerçekleşmesidir. |
19-06-2011, 11:40 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu cümle yeterlidir. Diğer ayrıntıların yanıtlarını bulmak adaletin işidir. Acil durumda rıza arayan 112 ekibi bence kusurludur. |
19-06-2011, 18:34 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Acil haller söz konusu olduğunda söylenenler doğrudur.Ama acaba hasta gerçekten acil miydi, veya bütün tedavi yöntemlerinin denendiği, etkili bir yöntem kalmadığı ve hastanın ruhunu teslim etmesinden başka bir beklenti kalmadığı bilinçsiz olduğu bir durumda mıydı? Bu iki durum tıbben farklı iki durumdur ve bildiğim kadarıyla; hasta gerçekten acil değilse veya -hasta sonradan vefat ettiğine göre- belki de bütün tedavi yöntemlerinin denendiği, etkili bir yöntem kalmadığı ve hastanın ruhunu teslim etmesinden başka bir beklenti kalmadığı bilinçsiz olduğu bir durumda hastayı temsil eden yakınının tedaviyi reddetme hakkı, hekimin de hastanın veya yakınlarının rızası ile yararsız tedaviyi sürdürmeme hakkı vardır. Bu nedenle hastanın gerçekten acil veya ümitsiz olup olmadığının tespiti için hekim dışında konuyu aktaran kişilerin kanılarına bakmaksızın bizzat hekim tarafından belirlenmiş olması gerekir. Hazırlanan tutanakta bu husus belirtilmiş miydi bilmiyorum. Öte yandan miras vb. gibi şüpheli durumlar söz konusu ise, tedavinin kesilmesinin mümkün olduğu durumlarda bile bu şüphe savcılığa bildirilmelidir diye düşünüyorum. |
09-07-2011, 00:50 | #8 |
|
Anayasa md. 12
"Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir." En temel hakların başında da yaşama hakkı gelir. İster bilinci olsun/olmasın, ister ümit olsun/olmasın hayati tehlikenin bulunduğu her durumda müdahale etmek gerekli ve zorunludur (istisna olarak kişinin kendisinin bilinçli olarak tedaviyi reddettiğini bildirmiş olması bkz. Biyotıp Sözleşmesi ve Malta Bildirgesi). Yaşama hakkının tehlikeye düştüğü durumlarda hiç kimsenin rızası aranmaz. Uygulamadaki yaygın hata olan hekimin yararsız tedaviyi sürdürmeme hakkı diye de bir şey yoktur. Daha önce de belirttiğim pasif ötenazi (kabaca halk arasında ümit kesilen hastanın fişinin çekilmesi diye bilinen) gibi durumların hukuki sonuçları da son derece tartışmalıdır. Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Sendikada çaycılık yapan işçinin hizmetinin tespiti | Av.hasan onur | Meslektaşların Soruları | 2 | 31-05-2010 20:44 |
Tıbbi Danışmanlık ve Acil Ambulans Hizmetleri | jurist27 | Hukuk Haberleri | 2 | 19-07-2007 12:47 |
Memurların Zorunlu Hizmetinin hukuki dayanakları nedir? | sulzu | Meslektaşların Soruları | 3 | 29-05-2007 15:57 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |