![]() |
|
![]() |
|
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), THS Hasta Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece hasta haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [HASDEM Portalı] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() HASDEM portalında okuduğum bir tartışma dikkatimi çekti. Konunun hukuki yönü tartışılmış ancak biz doktorların bu konudaki tutumlarına hiç değinilmemiş. Konuda boşanma davasında hakim davanın taraflarından birinin isteği üzerine diğer tarafın doktorundan hastalık bilgilerini istemiş. Doktor önce hastalık bilgilerinin gizliliğini gerekçe göstererek mahkemeye olumlu yanıt vermemiş. Ancak anladığım kadarıyla hakim "astığım astık, kestiğim kestik" tavrı ile doktoru bu bilgileri vermeye mecbut etmiş. Biz doktorlar ve dahi hastaneler, sağlık ile ilgili bilgiyi toplayan kurumlar (SSK, Bağ Kur, Özel Sağlık Sigortaları gibi) mahkemelerin bu isteklerine boyun eğmek zorundamıyız? Hasta doktorun odasına girdiğinde aralarında yazılı ve sözlü olmayan bir anlaşma yapılmış olur. "Senin gizli bilgilerin benim meslek namusumdur, iznin olmadan kimseye açıklamayacağım" deriz aslında. Kurumlar bu bilgileri toplarken aynı anlaşmaya uyarlar. Böyle bir olayda özel hayatın en temel özelliklerinden biri olan hastalık bilgilerini mahkeme isteği üzerine de olsa açıklayan doktor, hastane, kurum bu hastaya karşı ne gibi hukuki hakları verir. Biz doktorlar mahkeme yolu ile de olsa bu bilgileri açıklarsak ne gibi hukuki problemlerle karşılaşırız? Hastalarımız bizi dava edebilir mi? AİHM Z/Finlandiya kararını okumuştum.
|
![]() |
#2 | |||||||||||||||||||
|
![]() Merhaba
1-Tıbbi bilgiler kişisel veri kapsamındadır ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde belirlenen güvenceler ile koruma altında olduğu gibi iç hukuktaki yasal düzenlemeler ile de korunması gereken özellikli veri kapsamındadır. Tıbbi bilgilerin elektronik ortamda tutulması ile birlikte ,bu verilerin kaydedilmesi ve güvenliğinin sağlanmasında yeni bir döneme girilmiş olup,bu verilerin amacı dışında kullanılması ihtimalleri de artmış bulunmaktadır. Bu noktada Türkiye'nin imzaladığı fakat uygun bulma kanunu ile yürürlüğe koymadığı Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme" nin 6 maddesi dikkat çekicidir. Madde 6 Ö z e 11 i k 1 i v e r i k a t e g o r i 1 e r i İç hukukta uygun güvenceler sağlanmadıkça, ırk menşeini, politik düşünceleri, dini veya diğer inançları ortaya koyan kişisel nitelikteki verilerle sağlık veya cinsel yaşamla ilgili kişisel nitelikteki veriler ve ceza mahkumiyetleri, otomatik bilgi işlemine tâbi tutulamazlar Türkiye'de sağlık sistemine giren herkes rızası alınmaksızın bu sisteme dahil olmaktadır.Bu bir yandan hastaya kolaylık sağlıyor gibi görünse de diğer yandan bu bilgilere başkalarınca ulaşılabilme olanağı da oluşturmaktadır. Kısacası mevcut sistemin kendisinin uygun güvenceler sağlamaktan uzak olduğunu düşünüyorum. 2-Diğer yandan tıbbi bilgilerin gizliliğnin korunmasının da sınırları olabilir.Bu sınır her olaya göre yeniden değerlendirilmek ve hem dengeli/ölçülü olmak hem de amaca uygun olacak şekilde meşru olmak zorundadır. Tıbbi bilginin gizliliğinin korunmasından yasal ve mesleki olarak sorumlu olan kişilerin sorumluluğu ,yasaca izin verilen haller ve ilgilinin rızası durumunda sona ermektedir. Örneğin hastanın ,tanıklığa izin vermesi durumunda hekimin sır saklama sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Bu yükümlülüğü ortadan kaldıran diğer bir durum da hakim kararıdır.Hakim kararına uyarak tıbbi bilgileri mahkeme ile paylaşan hekimin/sağlık kurumun bu davranısı,eylemi kanuna uygun hale getirmektedir. Simdi asıl sorun kanuna uygun olanın hukuka da uygun olup olmayacağı sorunudur. Uluslararası sözleşmelere taraf olan Türkiye tıbbi bilgilerin korunmasına ilişkin standartlar belirlemekle ve etkin güvence mekanizmaları oluşturmakla yükümlüdür.Buna aykırı yasal düzenleme veya yasanın kötü uygulaması niteliğindeki işleyişler sebebi ile zarar gören kişiler yasal yollara başvurma hakkına sahiptir.Hakimler tıbbi bilginin dosyaya istenmesi ve bu bilginin yargılama sırasında korunması onusunda yeteri kadar özenli olmak durumundadır.Halen mevcut düzenlemelerde duruşmaların gizliği olanaklı iken dosyaların /kararın tıbbi bilginin kamuya karşı gizliliğine ilişkin bir koruyucu mekanizma bulunmamaktadır. Bu ve bezeri sebeplerden zarar gören kişinin başvurusu muhtemelen kanuna uygunluk !!! sebebi ile sonuç vermeyebilir.B Bu durumda zarar gören kişinin A.İ.H.Mahkemesine başvurmasında hiç bir engel bulunmamaktadır.AİHS Madde 8 ile Özel hayatın korunması hakkının ihlal edildiğinin tespiti halinde Türkiye tazminata mahkum edilebilecektir.Bu tür tazminat kararları bu ilkelere aykırı davranan kişilere rücu sistemini de kaçınılmaz olarak beraberinde getirecektir. İlgili düzenlemeler:
|
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
baroların avukatlarımızın haklarını savunmaması | berkiten | Hukuk Sohbetleri | 4 | 27-02-2007 13:07 |
tedaviyi terkeden veremli hasta için kim nasıl ve nereysuç duyurusunda bulunmalı bu | ilkgenc | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 4 | 11-02-2007 19:00 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |