12-02-2002, 01:13 | #1 |
|
hukuk mezunu olmayanların hukuk yüksek lisansı yapması
ben marmara universitesi maliye mezunuyum.onceden beri ilgim olan hukuk konusunda master yapmayı istiyorum.hernekadar hukuk dersleri almıs olsam da bu egıtımı tamamlamama yetermı.
tesekkurler -------------------------------------------------------------------------------- HSK 10-08-2000 17:42:05 |
12-02-2002, 01:14 | #2 |
|
YNT:hukuk yuksek lisansı
Merhaba,
Hukuk mezunu olmayanların hukuk yüksek lisansı yapabilip yapamayacakları için başvuracağınız üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünden bilgi almanızı öneriyorum. Bazı üniversiteler bu bölüme başvurmak için Hukuk Fakültesi mezunu olmayı zorunlu kılarken, bazıları da -bana göre hatalı şekilde- sadece LES, yabancı dil ve mülakaat sonuçlarına bakıyor. Örneğin İstanbul Üniversitesinde son birkaç yıldır bu sistem uygulanıyor ve bir bilim sınavı dahi yapılmadığından, LES ve KPDS puanı yüksek bir öğrenci hukukla tamamen alakasız bir bölüm bitirmiş olsa dahi, hukuk master'ı yada doktorası yapabiliyor. Hukuk mezunları nasıl ki, inşaat mühendisliği master'ı yapıp, inşaat yüksek mühendisi olamıyorsa, hukuk mezunu olmayanlarında hukuk uzmanı ya da doktoru olamamaları gerektiğine ben inanıyorum. Ders aşaması için de konuşursak, bence özel hukuk ve kamu hukuku yüksek lisans programları hukuk mezunu olmayanların tamamlamakta çok zorlanacağı (hatta bence tamamlamayacakları) ağırlıkta. Bununla birlikte sizin açınızdan Mali hukuk bölümü düşünülebilir. Maliye konusunda lisans eğitiminiz bu bölümde size oldukça yardımcı olacaktır. Keza Avrupa Topluluğu Hukuku da Hukuk fakültesi mezunu olmayanların daha rahat edecekleri programlardan biri. Saygılar, -------------------------------------------------------------------------------- Türk Hukuk Sitesi URL: http://www.turkhukuksitesi.com 12-08-2000 11:19:25 |
01-02-2007, 20:55 | #3 |
|
hukuk mezunu değilsen hukukta yüksek lisans yapamazssın.zaten hukuk mezunları bile yüksek başarıyla ancak y.lisans yapar
|
04-02-2007, 12:35 | #4 |
|
bende yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. henüz kendime bölüm belirlemiş değilim. kamu yönetimi son sınıf öğrencisiyim. kamu hukuku hakkında fazla bir bilgiye sahip değilim. kişinin kendini bilim adamı ruhuyla geliştirmesi gerekir. bir amaç olmalı. özel hukuka karşı ilgim var ancak yabacıyım. kendi gücümün kaldırabileceği yeterlikte bir bölüm seçtiğim zaman amaçlarımı ve hayallerimi gerçekleştireceğime inanıyorum.
hukuk fakültesi bitirip yüksek lisansı inşaat bölümünde bitirmek kadar abes bir şey olamaz. ancak hukuka saygının ve bu işi yapablecek olanlar ve yine kamu hukuku ve özel hukuk alanlarının birbirine akrabalığı tartışılabilir. bu yine kişiye ve fakülteye bıralılabilir bir konu olmalıdır. kişinin özel hukuka karşı bir potansiyeli varsa bunu bence gerçekleştirmeli. |
04-02-2007, 18:08 | #5 |
|
merhabalar marmara üniversitesinde özel hukuk alanın da yüksek lisans yapan biri olarak cevap veriyom. bildiğim kadarıyla marmara ünv. i hukuk fakültesi mezunu olmayanları yüksek lisansa kabul etmiyor. ayrıca kabul edenlerde varsa sunu bilmelisiniz ki ben hukuk fakültesi mezunu olduğum halde cok zorlanıyorum bu nedenle siz herne kadar hukuk dersleri almış olsanız da bunun yeterli olabileceğini zannetmiyorum. pek iyi haberler vermedim ama yardımcı olabildiysem sevinirim.
|
08-02-2007, 22:19 | #6 |
|
Yüksek Hukuk Eğitimi değil, Hukukta Lisansüstü Eğitim denmeli
Sevgili arkadaşlar,
Bu başlığa yazanların neredeyse tamamen hukuk alanında yüksek lisans, doktora yapmak isteyen hukuk fakültesi mezunu olmayanlardan ibaret olduğunu gözlüyorum. Belki de başlık yüzünden bu böyledir. Ama; lisans düzeyinde hukuk eğitimi almamış olanların hukuka ilgisi kadar, o eğitimi almış olanların da diğer alanlardaki yüksek lisanslara ilgi duyması, ve buna olanak tanınması taraftarıyım. Ayrıca, konunun üst başlığındaki 'Yüksek Hukuk Eğitimi' ifadesini de yanlış buluyorum, çünkü yanlış algılamalara yol açıyor. Konuya 'Hukukta Lisansüstü Eğitim' diyerek yaklaşırsak, çok daha doğru algılanmasını sağlayabiliriz. Olaylara at gözlüğüyle bakmamak gerekir. İnsan bir mesleki eğitim aldıktan sonra başka alanlara olan ilgisini farkedip, elinden geldiğince o alanlara yönelmek isteyebilir. Ben bunun somut bir örneğiyim. Bu mümkün. Öğrenmenin de yaşı yoktur. Dolayısıyla, her isteyen sadece hukuk alanında değil, bütün alanlarda önceki eğitim, deneyim ve birikimini tamamlayıcı yönde ilave eğitim alabilmelidir. Ne yani? Bir kez bir fakültenin öğrencisi olduk diye, ömür boyu o yaftayı boynumuzda taşımak zorunda mıyız? Ya da tam tersine, bu şansı elde ettik diye, başkalarının elde etmesine engel olmamız mı gerekir? Elbette, bunun önkoşulları, yeterlilik sınavları veya ders dökümleri (transkript) ile yerine getirilmek durumundadır. Ama hiç kimsenin belli bir lisansüstü programa katılımını engellemek düşünülemez. Böyle bir yaklaşım, kast düzenini kabul eden toplumlara özgüdür. TC ne asla yakışmaz. Kesinlikle hukuk okumak veya icra etmek istemem. Ama buna karşın sağlıkla ilgili sorunlar, hasta hakları, bilişim, fikri haklar alanlarında üniversitede tez hazırlamak, yasamaya katkıda bulunmak ve çalışmak isteyebilirim. Bu çalışma elbette uygulama temelinde olmayacaktır; ama uygulamanın dayandığı felsefe, yasama, içtihatlar ve bunların değerlendirilmesi alanlarında olabilir. Bu sadece bana değil, söz konusu alanlarda çalışmakta olan hukukçulara da yararlı olacaktır. O halde; neden benim önüme ille de hukuk fakültesi mezunu olmak koşulu konmak gerekir? Bunun olumsuz sonuçlarını tıpçıların tekelindeki adli tıp uzmanlığında görürüz. Halbuki mühendisler, biyologlar, hukukçular, hatta ressamlar da aynı alanda uzman olabilirler. Belki her birinin uzmanlıkları farklı yetkiler edinmeleriyle sonuçlanabilir, fakat sonuçta herhangi biri, diğeri olmaksızın bir bütün oluşturmaz. Bu diploma ile meslek ve statü elde etme hastalığı ülkemize özgüdür. Ataerkil, statükocu toplumun bize öğretisidir. Meslek kuruluşları da bunu körüklemeyi pek severler. Anglosakson eğitim sisteminde ise; hemen hemen herkes, gerekli önkoşullara sahipse, her istediği dalda üst eğitimler alabilmektedir. Kimse kimseye 'sen ne mezunusun' dememekte, 'hangi dersleri aldın, ne başarı elde ettin' diye sormaktadır. Ayrıca, bir fakültede üst öğretim almak, hiç kimseye o fakülte mezunlarının meslekleriyle ilgili uygulama hak ve yetkilerini de kazandırmamaktadır. Bu sistemin başarısını ABD nin vardığı yerle ölçersek, tartışmasız günümüzün en iyisi olduğu ortadadır. Bu nedenle, eğer kendi görüşünü belirtmişse, Sn. İlhan ın sözlerine katılmadığımı belirtmek zorundayım. Fakat, korkarım ki o kendi görüşünü değil, uygulamayı ifade ediyor, ki bu çok daha korkutucu ... Öğretiler (disiplinler) arası iletişim ve kaynaşma, etkileşim dolayısıyla gelişmenin olmazsa olmaz önkoşuludur. Aksi takdirde kör, sağır ve hatta kendi meslekdaşlarımız dışında dilsiz kalırız. Kaldı ki hukuk, insanoğlunun kendi başına ve en son geliştirdiği, herşeyini bütünüyle kendi inşa ettiği bir kurallar bütünüdür. Yani, matematik, mantık ve felsefe gibi herkes sadece okuyarak öğrenme olanağına sahiptir. Uygulama (avukatlık, savcılık, hakimlik vs) ise elbette bambaşka bilgi ve beceriler isteyebilir. Ama yüksek lisans ve doktora derken herhalde bunlardan söz etmiyoruz. Anayasa hukuku konusunda doktora yapan herkes de, hukuk fakültesi mezunu olsa bile, anayasa mahkemesi üyesi olmuyor değil mi? Ama makaleler yayınlayabilir, kitap yazabilir, belli konularda ders de verebilir. İsterse de evinde oturur. Özetle; bunlar bambaşka şeylerdir. Fakat, hukuk alanında bir üst eğitim almanın amacı hukuk uygulaması içinde yer almak ise, bunu doğru bulmadığımı belirtmek zorundayım. O zaman, bu mesleki eğitim almayı zorunlu kılmalıdır. Elbette çok yakın eğitimleri almış olanlar ders dökümleri ekinde ve tamamlayıcı derslerde başarılı oldukları takdirde bunu talep edebilirler; ama bunun o fakülteyi en başından okumaktan pek de farkı kalmaz zaten. Yabancılar bu işi şöyle çözmüşler: meslek olarak hukuk, tıp, mühendislik vs gibi majör işler icra edilecekse, staj ve / veya sınav koymuşlar. Yeterliliğini gösteremeyenler mesleği icra edemiyor, o fakültenin mezunu olsa bile. Gerekli ders dökümünü sağlayamayanlarsa sınava bile giremiyor. Yani, bir tıp fakültesinde kürsüde profesör bile olsanız, bu sınavda yeterli olmadıkça hekimlik mesleğini icra edemiyorsunuz. Araştırma yapabilir, ders verebilir, makale yayınlayabilir, kitap yazabilir, dekan olabilirsiniz; hatta hasta vizitelerine bile katılabilirsiniz; ama hastaya elinizi süremezsiniz. Ve ABD deki hekimler bu sınavlara birkaç yıl arayla girmek zorundalar. Çoğuna bu sınavlara girmenin önkoşulu olarak belli süre hizmet içi eğitim şart koşuluyor. Benzer şeylerin avukatlar için de olduğunu duydum, ama nasıldır bilemiyorum. Bu sayede, master, doktora gibi akademik faaliyetler ile uygulama birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış. Bana sorarsanız, sadece hukuk fakültesi mezununu kabul ederim diyenler, önkoşul koyma açısından kendilerini yeterli görmeyenler; ya da bununla uğraşmak istemeyenlerdir. Ülkemizde bunu da anlayışla karşılamak gerekebilir. Çünkü bizim fakültelerimiz birbirinden tamamiyle kopuk yapıdadır. Yani, mühendislik fakültelerinde verilen 'iş hukuku' dersleri ile hukuk fakültesinde verilenler arasında uçurumlar vardır. Bu nedenle, transkriptinde 'iş hukuku' görünen bir öğrencinin o dersleri ne içerikte aldığının bir standardı yoktur. Kimse de bunlarla uğraşmaz. Lisansüstü program açan neden uğraşsın ki? Saygılarımla, |
09-02-2007, 00:01 | #7 |
|
Sn. Hekimbaşı,
Yazınıza özünde ifade edilmek istenen çerçevesinde katılıyorum. Mesajınızda sayın İlhan'ın mesajına katılmadığınızı belirtmeniz üzerine mesajı yeniden okudum ve sonra düşündüm... Bugün bana sorsalar tıp okumak ister-dim. Aslına bakarsanız henüz üniversite sınavlarına girmeden önce de işletmeci olmayı isterdim. Bunu, "ilginin varlığı" anlamında söylüyorum. Ancak hukuk fakültesini bitirdikten sonra tıp fakültesinde yüksek lisans yapmayı düşlemezdim. Ya da işletme mezuniyetimden sonra hukuk fakültesinde yüksek lisans yapmayı. Ya da ingiliz dili edebiyatı mezunu olup, mimarlık fakültesinde yüksek lisans yapmayı, vb, vb... Belki birbirine çok yakın üniversiteler arasında böyle bir geçiş düşünülebilir. Örneklemek gerekirse kızkardeşim ingiliz dili ve edebiyatından mezun olduktan sonra, mütercim tercümanlık üzerine yüksek lisans yapmakta. Özünde her ikisi de dil eğitimi verdiği için, bir sorun yaşamıyor. Yukarıda örneklediğim tıp, hukuk, işletme, mühendislik vb. fakültelerde verilen eğitim ise birbirinden çok ayrı ve tümü uzmanlık alanları. Hukuk fakültesi mezunu olmaksızın hukuk fakültesinde yüksek lisans yapmayı tasarlamak, fransızca bilmeden rehberlik lisansına talip olmak gibi bana kalırsa. Ve bir katılımcının da belirttiği gibi, başarılı bir dereceyle lisans eğitimini tamamlayanlar bile ciddi biçimde elemeye tabi tutuluyor. Saygılarımla... |
09-02-2007, 00:39 | #8 |
|
merhabalar;
Sn. Hekimbaşı kendi düşüncelerini çok güzel bir şekilde açıklarken zaten son paragrafında kendisi sorunun kaynağını bulmuş. 'Çünkü bizim fakültelerimiz birbirinden tamamiyle kopuk yapıdadır. Yani, mühendislik fakültelerinde verilen 'iş hukuku' dersleri ile hukuk fakültesinde verilenler arasında uçurumlar vardır. Bu nedenle, transkriptinde 'iş hukuku' görünen bir öğrencinin o dersleri ne içerikte aldığının bir standardı yoktur' İşte hukuk gibi önemli ve zor bir dalda belli bir altyapı almadan yüksek lisansa giriş yapmak bence sağlıklı değildir. Kaldı ki hukuk fakültesi mezunu olarak ben yüksek lisans eğitiminde zorlanırken böyle bir altyapısı olmayan birinin başarılı olması da kanaatimce hayalcilik olur. |
09-02-2007, 18:21 | #9 |
|
Başka disiplinler ve MBA örneğine dikkat
Sn.Demirel,
Dediklerinizi benim değerlendirmem ne yazık ki mümkün değil, çünkü hukuk eğitimim yok. Onun için olduğu gibi kabul etmek durumundayım. Ancak, disiplinler arası geçişlere nesnel ön koşullar ilan edilerek izin verilmesi taraftarıyım. Elbette, birisi tıp fakültesinin uygulamalı dalında üst eğitim almak isterse, transkripti uygun olsa bile, ona 'git 4,5,6 ıncı sınıflardaki stajları tamamla' denecektir. Ama, aynı şey Fizyoloji, Anatomi, Biyokimya, Mikrobiyoloji, Biyofizik, Genetik, Nükleer Tıp, Farmakoloji, Patoloji dalları için istenmiyor mesela. Öte yandan bütün dünyada mühendislik fakülteleri Medikal Mühendislik için tıp mezunlarını kabul ederken, bizimkiler kabul etmiyor. Etmemelerinin nedeni olarak da, fark derslerini verme olanaklarının olmamasını gösteriyorlar. Halbuki, ilave birşey yapmaları gerekmiyor. Tek yapmaları gereken, iki fakültede verilen dersler arasındaki farkları saptayıp, master öğrencisine o derslerden geçmeyi zorunlu kılmaktan ibaret. Ne diyelim. Sn.Mgul' ün beni haklı bulduğu konuya geliyoruz gene: tembellik, isteksizlik yanında, işbirliği ve standardizasyon eksikliği. Güya YÖK ün işi bu olacaktı, ama olmadı işte. Sn.Mgul, Benim önem verdiğim kısım başarılı olup olmamaları değil, kabul görmemeleridir. Zaten bir yüksek lisans derecesinde başarılı olmak CV deki bir satırdan öte ne anlam taşır? Sonuçta, yüksek lisans eğitimi bir mesleğin icrasıyla ilgili olmadığı sürece, kimseye 'olmaz', 'istemezük' diyerek engel çıkartılmamalıdır. Başarılı olamazsa kendi bileceği iştir. Kaybedeceği kendi prestiji, kendi zamanı ve parası olacaktır. Ama bunu yapmanın yolu o ya da bu okul mezunu olmayı şart koşmak yerine, nesnel ölçütler ilan etmek, ve hatta fark derslerini almaları için olanak tanımak olmalıdır. Bu yönde yapılacak girişimler daima olumlu sonuçlara yol açar. Örneğin, Sn.Öztürk' ün mesajında belirttiği 'Avrupa Hukuku' alanında bir sıkıntı varsa, o dalda master yapanlardan yararlanma olanağı doğacaktır. Veya yine belirttiği üzere, 'Mali Hukuk' alanında eğitilmiş işletmecilerin bulunması zarar mı getirir? Bu insanların hukuk alanını daraltacağını değil, genleştireceği ve daha verimli hale getireceğini düşünmek gerekir. Önceki gönderimde belirtmeyi unuttuğum bir başka etkeni de bu fırsatla belirteyim: master öğrencilerinden çok azı kadrolu asistanlık yapabildikleri için, hocalarımıza hiçbir katkıları olmayıp, tam tersine külfet olmaktadırlar; ve büyük bir olasılıkla onlara zaman ayrılmak, çaba harcanmak istenmemektedir. Giriş mülakatını yapmak bile bir yüktür. Hocamız neden bunu üstlensin? Cevap vereyim: çünkü bu külfetin bir para karşılığı yoktur. İsterseniz bunun doğruluğunu kanıtlamak için işletme fakültelerinin yaptığı gibi hukuk fakültelerinde de enstitüler açıp, hocalara ek gelir kaynağı sağlayan döner sermayeli bir düzen kurup, oralarda MBA gibi 'iş hukuku', 'borçlar hukuku', 'fikri haklar' sertifikaları vermeye başlayalım. Bakalım neler olacak. Belki vardır, ben bilmiyorumdur, o zaman bilen birisi eminim sonucu bize aktaracaktır. (Yoksa, benim bu önerimden sonra kurulursa, işin 'fikri hakkı' da benim olur, ona göre ...) Sayın hocalarımızın, tıp alanında olduğu gibi, belki çok daha az çabayla çok daha verimli gelir kaynakları mevcuttur, o nedenle bu tür girişimlerde bulunma gereği duymamışlardır. Bunu da benim bilmem mümkün değil tabii ki. Bu işin latifesi elbette. Ama her latifede biraz da gerçek payı oluyor ister istemez. Temel yaklaşımın; herkese, her durumda daha yüksek eğitim ve öğrenim hakkının tanınması yönünde olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun neden olamayacağından çok, neden olmadığı ve nasıl olur hale getirilebileceğiyle ilgilenmemizin daha doğru olduğunu belirtmek istiyorum. Saygılarımla, |
09-02-2007, 23:44 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Dr.CEM Hekimbaşı,
Mühendislik fakültelerinde yüksek lisans yaparsanız, "yüksek mühendis" ünvanı elde edersiniz. Sosyal bilimlerde "uzman" ünvanı verirler. Keza doktoralarda o bilim dalında "Doktor" ünvanı alırsınız. Benim görüşüme göre bir kişi bir alanda "Uzman" ya da "Doktor" ünvanını kazanıyorsa, o alanın temel eğitimini de almış olmalıdır. Bir "inşaat yüksek mühendisinin" mühendislik fakültesi mezunu olmadığını ben düşünemiyorum. Bir hukuk doktoru da, bence fizik bölümünde lisans eğitimi alıp, hayatında medeni hukuk dersi almadan ve belki o kanunu dahi okumadan, hukuk doktoru ünvanı taşıyamaz, taşımamalıdır. |
10-02-2007, 00:41 | #11 |
|
Sn. Hekimbaşı
'Benim önem verdiğim kısım başarılı olup olmamaları değil, kabul görmemeleridir. Zaten bir yüksek lisans derecesinde başarılı olmak CV deki bir satırdan öte ne anlam taşır?'
Yüksek lisans eğitiminde malum olunduğu üzere sınırlı sayıda ögrenci alınmaktadır. Bu sınırlı sayının sadece kabul edilmesi önemli başarısı önemli değil mantığını anlamam inanki çok zor. Bir insanın hedefi basarılı olmak değilse neden yüksek lisans yapsın? Ayrıca bence yüksek lisans eğitiminde başarılı olmak CV deki bir satırdan çok daha önemlidir. Sevdiğim ve emek verdiğim alanda başarılı olmak benim için çok daha anlamlıdır. 'master öğrencilerinden çok azı kadrolu asistanlık yapabildikleri için, hocalarımıza hiçbir katkıları olmayıp, tam tersine külfet olmaktadırlar' Benim eğitimden anladığım ögrencilerin hocalardan birşeyler almasıdır yoksa hocalara külfet olması veya onlara yardımcı olması değildir. Master eğitimini sadece kadrolu elaman alınmasına endeksenmesi de ne derecede doğrudur bu şüphe götürür. Eğer böyle olsaydı kadro alamayan veya almak istemeyenlerin boşuna eğitim aldıkları anlamına gelirdi ki bu kesinlikle çok yanlış bir düşüncedir. |
10-02-2007, 14:29 | #12 |
|
Eksik veya hatalı anlattım herhalde
Sn. Admin,
Herhalde iyi anlatmayı başaramadım. Ben mesleklerden söz etmiyorum; tam tersine, o mesleği uygulamanın temel eğitimi almadan mümkün olamayacağını, olmaması gerektiğini; ama yüksek eğitimin nesnel önkoşullar yerine geldiğinde herkese açık olması gerektiğini söylüyorum. Bu onları hiçbir zaman yüksek mühendis, uzman doktor yapmaz, yapamaz ki. Bilim dalı ise bir mesleği ifade etmez. Eğer benim bilmediğim bir terminoloji nedeniyle 'Yüksek Hukuk' bir bilim dalını ve aynı zamanda bir mesleği ifade ediyorsa, elbette haklısınız. Hemen susmam ve bunu bana anlatmanızı beklemem, veya yollayacağınız referansları okumam gerekir. 'Yüksek Hukuk Eğitimi' belki de benim tam anlayamadığım bir anlam taşıyan bir terimdir. Beğenmek veya beğenmemek lüksüm yok, öyle kullanılmakta ise, yapacak birşey de yok zaten. Ama böyle kullanıldığında yüksek hukuk eğitimi alanlar yüksek hukukçu olur gibi bir sonuca varıyor. Sizin yazınız da algılamanızın bu doğrultuda olduğunu gösteriyor. Aynen yüksek mühendislik gibi. Halbuki, bu bir lisansüstü eğitim. Lisansın hangi dalda alındığıyla da ilişkisi sadece önkoşullardan ibaret. Sonucunda bir mesleği uygulamakla ilgisi de olamaz. Örneğin, mikrobiyoloji dalında hekim, veteriner, biyolog, hatta ziraat fakültesinden insanlar master, doktora yapabilir; ama sadece hekim olanlar insanları, veteriner olanlar da hayvanları tedavi etme yetkisine sahip olabilir. O dalda 'uzman','PhD' vs olmak, onlara hekimlik yapma yetkisi vermez. Bu nedenle doğru terimin de aynı paralelde 'Hukukta Yüksek Eğitim' olmasının daha uygun olacağını, böyle kullanıldığında yanlış anlamalara daha az gebe olduğunu anlatmaya çalıştım. Böylece hiç kimse hukukta yüksek eğitim aldığında hakim, savcı, avukat olabileceğini düşlemez. Sn.Mgul, İşaret etmeye çalıştığım nokta da zaten neden sınırlı öğrenci alındığına ilişkindi. Hocaların, kadrolu olmadıkları için görev verip çalıştıramayacakları (örneğin, sınav gözetmeni yapamayacakları) lisansüstü öğrencileri onlara külfet geliyor; bunu anlatmak istedim. Bu nedenle de, asistan kadrosu kadar veya ondan bir - iki fazla öğrenci (herhalde hatırla oluyordur) kabul yoluna gidiyor; diğerleriyle uğraşmak istemiyorlar. Öte yandan, hiçbir şekilde master eğitimine kadrolu eleman alınmasını öneren, veya master eğitiminin kadrolara endekslenmesini makbul gören bir ifadem de yok. Bunu da nereden çıkarttınız? Lisansüstü eğitimin kadrosuz yapılması ve her isteyen ve önkoşulları sağlayanların da ücreti karşılığı bu eğitime alınmasını savunuyorum. Hocaları dar tuttukları master / doktora kontenjanlarını genişletmeye zorlamak için de enstitüler kurulmasını ve bu külfetlerine karşılık sus payı olarak oradan ödenek sağlanmasını öneriyorum. Daha ne yapayım? Bunu nasıl lisansüstü eğitimin kadrolarla sınırlandırılması istemi olarak algıladığınızı anlamış değilim. CV deki satıra gelince; söz ettiğiniz şeyler sizler, yani hukukçular için geçerli. Benim sözlerimse, hukuk mezunu olmayan ama hukuk alanında lisansüstü eğitim yapacaklarla ilgili. Hani, şu anda yapamayanlar var ya, onlar yani! Onlar, başarılı olur, olumlu sonuca varırlarsa, bunu CV lerine koyacaklar; ama olumlu sonuca varamazlarsa, bundan isterlerse söz edecek, isterlerse etmeyecekler. Bilmem anlatabildim mi? Elbette kimse başarısız olmak için bir işe kalkışmaz, ama herkes de başarılı olamayabilir. İşe ticari açıdan bakmakta yarar var. Enstitü önerim de bununla ilgili zaten. Göreceksiniz, çok uzun bir süre geçmeden, bu tür enstitüler kurulacak (henüz zaten yoksa). Demedi demeyin. Paranın kuralı bu. Konu, buna hazırlıklı olmak. Saygılarımla, |
11-02-2007, 22:11 | #13 |
|
Sn. m.gül
Değindiğiniz konulara bende katılıyorum.Hukuk mezunu olmayanlar belli bir temel almadan hukuk yüksek lisans eğitimi almamalı.Zaten böyle bir eğitimin başarıya ulaşacağını zannetmiyorum.Amaç başarı oldı,uktan sonra kabul edilmeleri neden bu kadar önemli olsunki...
|
19-02-2007, 22:59 | #14 |
|
kamu yönetimi son sınıf öğrencisiyim. yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. bölüm olarak özel hukuk dışında kamu hukuku idare hukuku gibi kendi branşuma uygun bölümler istiyorum. ancak kamu bölümü öğrencisi olarak sosyolojiye karşı bir potansiyelim var. daha başka hangi bölümlerde eğitim alabilirim. bu konuda beni aydınlatırsanız sevinirim
|
14-03-2007, 22:20 | #15 |
|
Adli Tıp uzmanlığı
Bildiğim kadarıyla hukuk fakültesi mezunları adli tıp uzmanı olabiliyorlar.
|
18-03-2007, 19:19 | #16 |
|
Merhaba
Disiplinler arası bölümler vardır. Eğitim alma hakkı varsa bu konuda sınırlama olamaz. Bilimsel hazırlık kavramının bir anlamı olmaz aksi durumda. Bence herkes kendi mesleğini ilgilendiren konuda yüksek lisans ve doktora yapmalı. Yeter ki eğitim alma hakkı versinler. Saplantılı düşüncelerle ilerlenemez. Korkacak birşey de yok zaten! Sadece eğitim alacağız. Yetersiz olursak zaten derslerden kalır ve eğitimimizi tamamlayamayız. Avukat ,savcı vs olacak değiliz. Konuda uzmanlık elde edilir bu tür eğitimlerle. İlgili konumuzda Hukukçulara da yardımcı oluruz. |
28-04-2007, 02:02 | #17 |
|
Merhabalar,
Ben Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. İleriki iş yaşamımda Dış Ticaretle uğraşmak istediğimden bu konuyla alakalı olduğunu düşündüğüm Ekonomi Hukuku(Özel Hukuk)yüksek lisansı yapmak istiyorum. Ancak bazı üniversiteler buna izin vermemelekle birlikte,bazıları ise (özellikle vakıf üniveristeleri) bu olanağı sağlamakta. Gerçekten yapmak istediğim bu yüksek lisans programının bana yardımcı olup olamayacağı hakkında bilgi edinmek istiyorum.Şimdiden ilgi ve alakanız için teşekkür eder,Saygılarımı sunarım,MURAT |
04-05-2007, 12:19 | #18 |
|
Sn.murat67,
Ekonomi Hukuku nedir? Benim bildiğim, ekonomi temelli hukuk dalı vergi hukukudur. Bu ad altında bir hukuk dalı mı gelişmeye başladı? Biraz bilgi verebilir misiniz acaba? Saygılar. |
04-05-2007, 14:38 | #19 |
|
Merhaba,
Üniversitelerin yüksek lisans programlarını incelerken Ekonomi Hukuku adıyla bir yüksek lisans programı olduğunu gördüm. Ekonomiden kasıt bankacılık,finans ve işletme olsa gerek. Lisans düzeyinde böyle bir ders olup olmadığını bilmiyorum,öğrenci üyelerimize bir soralım en iyisi. |
04-05-2007, 21:23 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sn.Işıl Yılmaz, İlgili sitelerden incelediğim kadarıyla üniversiteler Ekonomi Hukuku programı içerisinde "Rekabet ve Fikri Mülkiyet Hukuku", "Finans ve Şirketler Hukuku", "Uluslararası Ticaret Hukuku", "Hukuk ve Finans" ve "Hukuk ve İşletme" konularında yoğunlaşmaya olanak verecek nitelik ve nicelikte bağlantılı derslere yer veriyor. Bununla beraber benim ilk yazımda sorduğum soruma da yardımcı olabilirseniz cok sevinirim. Saygılar, |
07-05-2007, 09:46 | #21 |
|
Sn.murat67,
Net birşeyler söylemek için elbette ders içeriklerini de bilmek gerekir. Siz hukukçu değilsiniz, ama konulara baktığımda, bu tür bir yüksek lisansın İşletme mezunu birine çok yararlı olacağını düşündüm. Ben bir firmada çalışıyorum ve çalıştığım yerde hukuk biriminin özellikle finans birimi ile iç içe çözmeye çalıştığı birçok konu var. Finansçıların hukuk bilgisine sahip olanları ile anlaşmak kendi adıma çok kolay oluyor, diyebilirim. Ben onların alanının fazla bilmediğim için, onlar benim alanımı bildiklerinde iş daha rahat ilerliyor. Hukuk bilgisi olan finansçılar, özellikle yurt dışı krediler, akreditif sorunları ( ki bunlar bazen karmaşık hale gelebiliyor ) , dış ticaretle ilgili diğer finansal işlemlerde bence daha rahatlar ve konuya daha hakimler. Şöyle ifade edeyim, ben iki tip finanscı grubuyla da çalışma fırsatını yakaladım, kanımca hukuk bilgisi olanlarla iş yapmak daha kolay. Ayrıca, alacağınız derslerde hukuki bakış açısını ve hukuk mantığını öğrenmeniz de size artı bir kazançtır, diye düşünüyorum. Bence böyle bir yüksek lisans programının çok büyük katkısı olur. Küçük bir öneride de bunulmak isterim. Bu yüksek lisans programını tamamladıktan sonra, gayrimenkul değerleme uzmanlığı ile ilgili çalışmanızı öneririm. Bu alanda işletme + hukuk eğitimi almış birinin önemli bir açığı dolduracağını düşünüyorum. Başarılar, saygılar. |
27-06-2007, 12:47 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Herkese merhaba,
Öncelikle siteye yeni üye oldum. Atatürk Üni. işletme mezunuyum. Üniversite yıllarından kalan hukuk merakım mevcut. Kendi çapımda sadece kitaplardan ve internetten edindiğim bilgilerle merakımı giderme çabası içerisine girdim. Daha sonra eğitimini almak istedim. Özel Hukuk ABD'da Avrupa Birliği Hukuku üzerine yüksek lisans yapmaktayım. Hukukçu olma gibi bir niyetim ya da amelim yok. Dedim ya sadece meraktan dolayı. İnsan merak etmeden bişeyleri öğrenmek için çabalamaz.
Kendi adıma ben böyle bir amaç edinmiş değilim zaten. Teşekkür ederim. Saygılarımla, Lahoya |
29-06-2007, 17:31 | #23 |
|
ABD de yüksek lisans
Merhaba,
Ben de ODTÜ işletme mezunuyum ve özel hukukta yüksek lisans yapmak istiyorum.Bu nedenle de Türkiye'de bi kaç üniversiteye başvurdum. Sizin yaptıgınız gibi ABD' de böyle bir imkan yakalamam mümkün mü?Mümkünse başvuru koşulları,hangi üniversite,ücretleri nasıl.....hakkında bilgi verirseniz cok sevinirim, Saygılar, Murat Bu arada mailim uranisik@hotmail.com İsterseniz mail üzerinden de iletişim içinde olmak isterim,görüşmek üzere, |
30-06-2007, 15:21 | #24 |
|
Sayın murat67,
Sanırım yanlış anlaşıldım. Kısaltmanın vermiş olduğu bir yanlışlık. Özür dileyerek düzeltmek istiyorum. Özel Hukuk Ana Bilim Dalı'nda Avrupa Birliği Hukuk'u olucak. Türkiye'de Özel Hukuk alanında bir çok üniversite var aslında. Ben İstanbul'da baya bir araştırma yapmıştım. Marmara üniversitesi ve istanbul üniversitesi güz yarıyılında özel hukukta bazı bölümlere öğrenci kabul ediyor (hukuk fakültesi mezunu olmayan). ALES sistemi nasıl bilmiyorum ama LES sisteminde 55 şartı arıyorlar ve başvuru yaptıktan sonra kendilerinin düzenledikleri genel kültür ve dil sınavlarını geçmeniz isteniyor. Bu sınavları geçtikten sonra yüzyüze bir mülakata tabi tutuyorlar. Sonrası malum, danışman atanması ve derslerin seçimi. Saygılar, Lahoya |
15-10-2007, 17:03 | #25 |
|
yüksek lisans eğitiminde bence hocaların başta kriteri kişinin aldığı dersler olmalıdır ve bu dersler göz önüne alınarak başvuru değerlendirilmelidir. bu ABDde de büyük ölçüde bu şekilde olmaktadır.. çok farklı alanlarda insanların yüksek lisans yapacağına da çok fazla inanamıyorum kimse fizik-hukuk macerasına girmez..
örneğin kamu yönetimi siyaset bilimi mezunu idare hukuku alanınında, uluslararası ilişkiler mezunu uluslararası hukuk allanında master doktora yapabilmelidir. hukuk mezunların dışında öğrenci kabul etmeyen programlar yanlış yapmaktadır kanaatindeyim... ek bilgi olarak polis akademisi güvenlik bilimleri fakültesinde roma hukuku, borçlar hukuku, gibi bir iki ders dışında hukuk fakültelerinde okutulan idare, medeni, ceza genel özel, uluslararası ,anayasa, ve saymadığım diğer derslerin tamamı okutulmaktadır... sadece diplomayı ön şart kabul etmek yanlıştır. bu okuldan mezun olanlar uluslar arası ilişkiler, siyaset bilimi, adli tıp, gibi bir çok alanda yüksek lisans yapmaktadırlar, ABD ve İngilterede bu eğitimlerin yanı sıra hukuk yüksek lisansına da kabul alabilmekteler.. farklı bi örnek oldu ama konuya güzel bir çerçeve çizdiğimi düşünüyorum..bizim hukuk fakülteleri de olaya şartlı bakmaktan çok, daha akademik yaklaşmalıdır.. zaten şu da varki bu meselede önemli olan: master sadece cv'mde bir de master yazsın diye yapılmaz... hocalar mülakata alırken öğrencileri özellikle bu konuda yönlendirmelidirler... saygılar.... |
29-11-2007, 09:30 | #26 |
|
merhaba
idari hakimlikte(mülakatta) yüksek lisansın artısı varmıdır? eğer var ise idari hakimlik için hangi alanda master yapılmalı ? cevaplar için şimdiden tşk ederim |
06-01-2008, 20:57 | #27 |
|
Lisans üstü eğitim ve PhD alanda bilim uzmanlığı verir. Hemen hemen pek çok alanda farklı alanlardan gelenler bir bilimsel hazırlık programına tabi tutularak yüksek lisansa kabul edilebiliyor. Tabii ki bu üniversitelerin yaklaşımına da bağlıdır. Ayrıca sadece ALES ya da ÜDS gibi puanlara bakılmıyor ve ek olarak bilim sınavları da yapılıyor. Bilim sınavlarında bu konuda belli bir alt yapısı olduğuna ilişkin sınav jürisini ikna edebilen birinin farklı bir alandan bile olsa kabul edilebileceğini düşünüyorum. Tabii ki bu söylediğim koşul, birbiriyle yakın bölümler için söz konusudur. Fen bilimlerinden gelen biri zaten bunu çok da talep etmez.Farklı bir alanda lisansütü yapmayı isteyen kişi zorluklarına da katlanmayı göze alacaktır.
Lisans üzerine ayrı bir alandan yüksek lisans bu açıdan kabul edilebilir ancak direkt olarak hukuk doktorası için bence iyi düşünülmeli ki hiç bir üniversitenin bunu kolay kolay kabul edebileceğini de, aklı başında hiç kimsenin de kalkıp bunu talep edebileceğine de açıkçası ihtimal vermiyorum Yalnız şu noktadan mutlaka bakılması gerekir. Biraz daha esnek olmak farklı bakış açılarını getirip bilimsel zenginlik ve çeşitlilik yaratmak açısından bence yararlı olabilir. Saygılar. |
13-06-2008, 14:44 | #28 |
|
Değerli arkadaşlar ben işletme mezunuyum ve Selçuk Üniversitesi kamu hukukunda tezsiz yüksek lisansımı bitirdim. Hukuk mezunu olmayıp yüksek yapılabilecek, bildiğim tek yer Selçuk.
|
31-07-2008, 23:11 | #29 |
|
Bahçeşehir Üniversitesi'nde veterinerlik fakültesinden mezun olan bir öğrencinin kamu hukuku yüksek lisansına kabulüne şshit oldum. Bunda okulun vakıf üniversitesi oluşu, kontenjanın altında öğrencinin başvurması, başvuranın idari bilimlere ilgisini kanıtlaması da rol oynadı tabi ki ama Bahçeşehir Üniversitesi de hukuk fakültesinden mezun olma koşulu aramıyor.
|
21-01-2010, 16:54 | #30 |
|
Herkese merhabalar
Ben de bu konuda üniversiteleri araştırıyorum şu anda, İşletme kökenliyim ve kamu/özel hukuk yahut ekonomi hukuku gibi bir bölümde yüksek lisans yapmak istiyorum. Anladığım kadarı ile biraz tartışmalı bir konu. Acaba, hukuk dışı bir bölümden mezun olupda hukukda yüksek lisans yapmış olan arkadaşlar özellikle karşılaştıkları sıkıntıları (alansal dersler, adaptasyon, bölümdeki hukuk kökenliler ile kıstas vb gibi)ve kolaylıkları, daha sonrasında da bu eğitimin kendi kariyerlerine/bilgi birikimlerine kattıklarını paylaşabilirler mi acaba? not: Foruma üyeliğimin ilk mesajında biraz fazla şey istedi isem mazur görün... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Amerika'da Hukuk Yüksek Lisansı | yoncanaz | Yüksek Hukuk Eğitimi | 36 | 22-07-2014 09:39 |
Bir hukuk mezunu ne iş yapabilir? | REX | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 18 | 14-09-2010 08:28 |
Hukuk mezunu şoför aranıyor! | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 78 | 19-01-2010 12:53 |
Hakimlik için : Kamu Hukuku Yüksek Lisansı mı Özel Hukuk Yüksek Lisansı mı? | anadolu32 | Yüksek Hukuk Eğitimi | 19 | 30-08-2007 20:42 |
Çukurova'da Hukuk Yüksek Lisansı İmkanı | Cest la vie | Adliye Duvarı | 0 | 12-10-2004 19:09 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |