11-07-2004, 01:29 | #1 |
|
Yaşananlar Ve Türkiyede Hukukun İşleyişi II, Hak Huk Hukuk, Gak Guk Guguk
Sitede “cırmıktılı” bir hemşehrim var, mesajlarının altına “hak huk hukuk, gak guk guguk” diye elektronik bir imza atan. Hemşehrime yazmadım ama, açıkça söylemek gerekirse, hukukla alay eder gibi imzası beni rahatsız etti. Bu bugüne kadardı.
Hürriyetin 10 Temmuz 2004 tarihli baskısındaki bir haber, Türkiyedeki hukuk anlayışı açısından hemşehrimin elektronik imzasının haklılığını kabullenmeme yol açtı. Haber şu: “Kelepçesiz zanlıyı karakoldan kaçırdılar. Eski milletvekilinin oğlu Hamit Bayram ın uyuşturucuyla yakalandıktan sonra götürüldüğü karakoldan kaçmasının arkasından polisin ihmali çıktı. Soruşturma başlatan müfettişler, Bayram a gözaltına alındıktan sonra kelepçe takılmadığını belirtti” Habere göre eroinle yakalanan eski milletvekillerinden Mustafa Bayramın oğlu Van – Erciş karayolu üzerindeki Bölge Trafik Şube Müdürlüğüne gütürülmüş ve buraya baskın yapan 25 – 30 kişilik silahlı bir gurup tarafından kurtarılmış. Emniyet genel müdürlüğünden olayı aydınlatmak için Vana müfettiş göndermiş. Van Valisi, Hamit Bayramın yakalanması için çalışmaların sürdürüldüğünü ve Baba Mustafa Bayramla görüşmeler yapıldığını belirttikten sonra, şunları söylemiş: “Babası bugün teslim edecek. Eğer teslim edilmezse baba ya da oğulları alınacak. Kim yataklık yapıyorsa onu alacağız.Onu birileri saklıyordur” Haber bu, gelelim olayın “gak guk hukuk” kısmına. 25 – 30 kişilik silahlı bir gurup devletin şube müdürlüğünü basıp bir zanlıyı kurtarıyor. Olayın herhangi bir ideolojik veya terörist yanı yok anlaşıldığı kadarı ile. Baskını yapanlar normal vatandaş ve bir devlet dairesini basıp adam kaçırıyorlar. Hak hukuk hak getire, baskın basanın, vurgun vuranın. Devlet otoritesi ve bu otoriteye saygı yok ortada. Olayı sadece kelepçeye indirgemek, işin kolayına kaçmaktır. Önemli olan baskındır ve devlet otoritesinin çiğnenmiş olmasıdır. Sayın Valinin demecini okuyunca devlet otoritesine saygı beklemekte biraz abes kaçar gibime geliyor. Zanlıyı teslim ettirmek için Sayın Vali yanlının babası ile pazarlık yapıyor. Arananların yakalanması için devlet güçlerinin kanunda öngörülen veya kanunda öngürülmeyipte hukuka aykırı olmayan her yolu denemesi normaldir ve yapılmalıdırda. Bu yolların içinde arananı tanıyan ve saklanabileceği yeri bilebilecek olan kişilerle konuşmak en etkililerden ve akla ilk gelen yollardır. Ama Vali Beyin “Babası bugün teslim edecek. Eğer teslim edilmezse baba ya da oğulları alınacak. Kim yataklık yapıyorsa onu alacağız” demesi hukuk devleti adına kabul edilebilecek bir tutum değildir. Şöyleki: Ya baba ve oğullarının yataklık yaptıkları tespit edilmiştir. O zaman suçlu duruma düşmüşlerdir ve bu suçtan dolayı tevkif edilirler. Yahutta ortada bir tespit yoktur ve tevkif ederim demek tehdit ve şantajdır. Her iki durumdada böyle bir demeç suçların şahsi oldukları göz önünde bulundurulduğunda hukuka aykırıdır. Bir zanlıyı yakalamak için birkaç suçsuzun canı yanarsa vatandaştan devlete ve hukuka saygı beklemek boşuna olur. Vali Bey demecinde birileri derken akla kaç kişinin gelebileceğini belirtmemiş. İnşallah akla gelebileceklerin sayısı sınırlıdır ve konulacak yer bulunur. Eğer demokrasiyi demokrasi ve hukuku hukuk yapan bu türden ufak tefek olaylarda duyarlı olursak/olabilirsek ve bu yolda ufak adımlar atabilirsek, günün birinde büyük adımlar atma yeteneğini de elde edebiliriz. Saygılarımla |
20-07-2004, 11:32 | #2 |
|
Sayın GEMİCİ,
Ülkemizden uzakta olmasanız daha önce hak vereceğinizi sanıyorum. Önemli olan, her iki yüreğin de, daha iyi ve uygar bir ülkede insanların yaşaması dileği değil midir ? Bir de şu var; okunulan haber yalnızca yazılabilenlerden bir tanesi, ya diğer olan bitenler ? Yine ve yeniden MERHABA. Çırmıktılı Avukat Ömer KAVİLİ |
30-10-2004, 14:51 | #3 |
|
Hukuk'un Bağlayıcılığı İlkesini Kim Gerçekleştirecek?
30 Ekim 2004 Cumartesi tarihli Hürriyet’in Yurtdışı baskısında okuduğuma göre İstanbul Valiliği İnsan Hakları İl Masası, İbrahim Tatlıses hakkında yasal işlem yapılması için, İstanbul Valiliğine ve Emniyet Müdürlüğüne başvurmuş. Gerekçe olarak Tatlıses’in ‘Asena bizim namusumuzdur’ sözünün namus cinayetlerini akla getridiği gösteriliyor.
Dansöz Asena ‘beni’de döv İbo’ diye düşünen binlerce kadınımızdan bir tanesi. Dövme’nin ve baskı altına alınmanın, İbrahim Tatlıses tarafından olsa bile, insanlık onurunu ayaklar altına alan bir davranış olduğunu, boyalı basında haber olmak gibi positiv tarafının yanında bir de can acıtıcı ve onur kırıcı menfi tarafının olduğunu anlayınca, beraberliği sona erdirmeyi göze almış bir kadın. Onurlu bir karar ve davranış. Gel gör ki bu karar alınırken ‘Kadın’ın erkeğin eli’nin kiri ‘ ve namusu olduğunu düşünmemiş. Benim görüşüme göre, Adalet ve Hukuk Kavramları sadece hukukçuları değil, toplumun bütün fertlerini bağlayan değerler. Bu değerlerin sadece kağıt üstünde kalmaması ve gerçekleştirilmesi hepimizi ilgilendirir. Toplumun sahip çıkmadığı ve korumadığı değerler, ne kadar değerli ve önemli olurlarsa olsunlar, yozlaşmaya mahkumdur. Yozlaştırılan değerler, örneğimiz’de hukuk ve adalet, asıl görevleri onları korumak olan hukukçuların bütün çabalarına rağmen bağlayıcılığını kaybeder. Topluma mal edilmeyen, toplumun korumadığı değerler, bekçileri ne kadar iyi olursa olsun, korunamaz. Bahsedilen değerlerin korunması, ancak toplumun bu değerlere sahip çıkması ve onları koruması ile mümkün olur. Bunun gerçekleşmesi için bekçilere(hukukçulara) düşen görev: bu değerlerin topluma mal edilmesini sağlamaya çalışmaktır. Hukukun ve adalet’in korunması, belirttiğim gibi, ancak hukukçularla tuplumudaki diğer meslek gruplarının ve tek tek kişilerin beraberce çalışmaları neticesinde gerçekleşir. Asena olayına ve bu olay’ın çağrışım yaptığı ‘namus cinayetlerine’ dönersek tesbit etmemiz gereken şudur: Namus ve töre cinayetlerinin önlenmesinin en etkin yolu; toplumun belirli bir seviyesine gelmiş, herkes tarafından tanınan ve yaptıkları toplumun belirli kesimleri tarafından taklit edilen kişilerin, topluma örnek davranışlarda bulunmasıdır. İnsanlık onuruna ve çağdaş demokrasiye ters düşen davranışların gerek hukukçular, gerek diğer toplum kuruluşları gerekse de sanatçılar, düşünürler, yazarlar ve bunlara benzer diğer ünlü kişilerce kınanması gerekir. Doğru yol’un bulunması ancak tartışmak ve fikrini söylemekle gerçekleşir, susmakla değil. Saygılarımla |
30-10-2004, 16:17 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Aslan Sevgili Meslektaşlarım;
"Hukuk" toplumda kişiler arasında ilişkileri düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallar bütünü o toplumun örf ve adetleri ve evrensel hukuk kuralları ile bütünleşir, şekillenir. Topuluma yön veren kişilere (Siyasiler, bürokratlar, aydınlar), kurumlara (Yargı,), sivil toplum örgütlerine (Barolar, kadın dernekleri, Gazeteciler Cemiyeti), Hukukun Üstünlüğünün kurum ve kuralları ile gerçekleşmesinde büyük görevler düşer. Sayınlan kuruluşlar hiç bir kural tanımayan canavar, imparator (Basında İbrahim Tatlıses' den bu sıfatla bahsedilmektedir) yaratırlarsa, bir süre sonra bu canavardan yakınmaya başlarlar. F.Altaylı köşesinde, bir gün E. Özkök'e; "İ.Tatlıses'e fazla yer veriyoruz, sanatçı kimliği ile haber olması abes değil mi ?" dediğini belirtiyor ve özeleştirisini veriyor.
Basın çalışanlarının, sorumlularının yukarıda özeleştiriyi okuyup kendilerini toparlamaları ümit ve temennisiyle.... |
02-11-2004, 15:22 | #5 |
|
Kanun, kural, kaide, ilke, prensip ne derseniz deyiniz, bunların bizde pek kıymeti yok.
Bunlar gariban, güçsüz, kimsesiz kimseler için geliştirilmiş ve ancak gerektiği zaman kullanılmak üzere (her an değil) yürürlüğe konmuş yazılı metinlerdir. Bizde: Güçlü olan kural koyar, Zayıf olan kurala uyar. Kuzu kurdun suyunu bulandıramaz. Bu ilkellikten başka birşey değildir ve her ilkel toplumda bu böyledir. Cumhuriyetin ilanının 81. yılını kutlarken, ilan etmeyi bir türlü başaramadığımız "Ciddiyet" in ilan edilmesini ve o gün bayram yapılmasını öneriyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aile Konutu - Hükmün İşleyişi | Av. Hulusi Metin | Meslektaşların Soruları | 12 | 30-03-2012 12:06 |
Hukuk Nedir? Hukukun Tanımı | Cest la vie | Hukuk Sohbetleri | 29 | 11-10-2006 00:35 |
Hukuk guguk mudur? UMUR TALU, SABAH,21.3.2006 | Av.Mehmet Saim Dikici | Hukuk Sohbetleri | 2 | 12-04-2006 21:53 |
Yaşananlar Ve Türkiye'de Hukukun İşleyişi | sbudak | Hukuk Sohbetleri | 3 | 28-06-2004 08:46 |
Yabanci Uyruklularin Türkiyede Mal Almasi | Müberra Avci | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 23:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |