14-04-2004, 17:39 | #1 |
|
Velayet/-Çocuk Hakları Sözleşmesi/Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1375 K. 2003/2372 T. 24.2.2003 • ANNE BAKIM VE ŞEFKATİNE MUHTAÇ KÜÇÜK ÇOCUK ( Ciddi ve İnandırıcı Deliller BUlunmadan Velayetin Babaya Bırakılamayacağı ) • BOŞANMA ( Anne Bakım ve Şefkatine Muhtaç Küçük Çocuk-Ciddi ve İnandırıcı Deliller BUlunmadan Velayetin Babaya Bırakılamayacağı ) • VELAYET ( Anne Bakım ve Şefkatine Muhtaç Küçük Çocuk-Ciddi ve İnandırıcı Deliller BUlunmadan Babaya Bırakılamayacağı ) 4721/m.182, 336 ÖZET : Anne bakım ve şefkatine muhtaç küçük çocuğun velayetinin anne yerine babaya bırakılması, ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı için usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Müşterek çocuk 12.5.2001 doğumlu Alper, annenin yaşamını idrak edebilecek yaş ve olgunlukta değildir. Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç Alper’in Türk Medeni Kanununun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Hükmün 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, temyize konu diğer hususların 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. |
14-04-2004, 17:43 | #2 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1234 K. 2003/2649 T. 27.2.2003 • BOŞANMA ( Tedbir Nafakasının Düşüklüğü-Küçük Çocuğun Velayetinin Kural Olarak Anneye Bırakılması ) • KÜÇÜK ÇOCUĞUN VELAYETİ ( Kural Olarak Anneye Bırakılması-Boşanma ) • TEDBİR NAFAKASI ( Günün Koşulları ve Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumunun Gözetilmesi ) 4721/m.4,182, 336 ÖZET : Dava tarihi itibarı ile dokuz yaşındaki küçüğün velayetinin babaya bırakılma sebepleri gerektiği gibi açıklanmadan hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın lehine takdir edilen tedbir nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 2-Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 25.09.1992 doğumlu Faruk’un Türk Medeni Kanununun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır. 3-Davacı dava dilekçesinde boşanmaya karar verilmesini ve yüz milyon nafakaya hükmedilmesini istemiş olmasına göre bu talebi yoksulluk nafakası isteği anlamındadır. Bu nedenle kadın lehine şartları oluştuğundan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğinin nazara alınmaması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. |
14-04-2004, 17:48 | #3 |
|
Velayet/-Çocuk Hakları Sözleşmesi/Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2003/2-513 K. 2003/521 T. 1.10.2003 • BOŞANMA ( Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle ) • VELAYET ( Boşanma ve Velayet Davasında Çocuğun Annesinin Yanında Kalmak İstemesine Rağmen Bu Hususun Dikkate Alınmaması ) • ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ( Adli veya İdari Kovuşturmalarda Çocuğun Doğrudan Doğruya ya da Temsilci Vasıtası ile Dinlenilmesinin Gerekmesi ) 4721/m.182 ÖZET : Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde "Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkanı, çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır." hükmü yer almakla; velayeti düzenlenen çocuğun kendisini ilgilendiren, velayetin annesine verilmesi, isteğini ortaya koyan açık beyanının dikkate alınması gerekmektedir. DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma-velayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesince velayetin davalı babaya verilmesine dair verilen 30.05.2000 gün ve 1999/422-2000/409 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02.03.2001 gün ve 1902-3529 sayılı ilamı ile; ( ...Ortak çocuk "annemin yanında daha rahatım, annemin yanında kalmak istiyorum" demiş. Çocuk 1989 doğumludur. Nerede kalması gerektiğini idrak edecek yaştadır. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun ruhsal yönden rahat olacağı ortamı esas alınır. Babanın anneyi sık sık ve en son sokak ortasında dövdüğü tartışmasızdır. Babanın bu davranışı çocuğun ruhsal yapısını etkilemiştir. Bu etkilenme nedeniyle anne yanında kalmak istemektedir. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun bu arzusunun dikkate alınması gerekir. Çocuk için anne yanında kalması o ortamda yetişmesi ruhsal yönden gelişmesine olumlu yönde etkileyecektir. Velayetin anaya verilmesi gerekir. Bu yönün ilk incelemede gözden kaçtığı ve hükmün onandığı anlaşılmakta, davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda onaylanarak 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye Cumhuriyeti'nce de kabul edilip, 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin "Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır." Hükmünü içeren 12. maddesi kapsamı da nazara alınarak velayeti düzenlenen çocuğun kendisini ilgilendiren velayetin anneye verilmesi isteğini ortaya koyan açık beyanına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 01.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. ----------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ----------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
14-04-2004, 17:49 | #4 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1779 K. 2003/2976 T. 6.3.2003 • VELAYETİN NEZ'İ ( Çocuk Haklarının Kullanılmasına Ait Avrupa Sözleşmesinin Uygulanması - Çocuğun Dinlenilmesi ) • ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ ( Velayetin Nezi Davalarında Uygulanması - Çocuğun Dinlenilmesi ) • ÇOCUĞUN DİNLENİLMESİ ( Velayetin Nez'i Davası - Çocuk Haklarının Kullanılmasına Ait Avrupa Sözleşmesinin Uygulanması ) 4721/m.182, 337, 348 ÖZET : Velayetin nez'i davalarında, 25.01.1996 tarihli çocuk haklarının kullanılmasına ait Avrupa Sözleşmesinin 3. Maddesi gereğince çocuğun da dinlenilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-25.1.1996 tarihli Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. maddesi gereğince küçük 1992 doğumlu Büşra dinlenmeden hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 2-Küçüğün okula kayıt tarihi ile öğrenim durumunun kayıtlı olduğu okuldan sorulup tetkik edilmeden karar verilmesi de usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. ----------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ----------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
14-04-2004, 17:54 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/3930 K. 2002/4731 T. 4.4.2002 • ÇOCUĞUN KİŞİSEL İLİŞKİSİNİN ENGELLENMESİ ( Aile Bağları ve Fikri Gelişmesini Kötü Etkileyecek Davranışlarında Bulunması - Velayetin Değiştirilmesi ) • VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ ( Kişisel İlişkinin Engellenmesi - Çocuğun Aile Bağları ve Fikri Gelişmesini Kötü Etkileyecek Davranışlarında Bulunması ) 743/m.149 4721/m.183 ÖZET : Davalının çocuğun davacı ile kişisel ilişkisini engellediği, çocuğun aile bağlarını özellikle fikri gelişmesini kötü etkileyecek bir davranış içerisine girdiği anlaşıldığından, velayetin değiştirilmesine karar verilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Karar başlığında davacının soyadının Efesoy ve Atasoy yazılması doğru görülmemiştir. 2- Davalının celp edilen icra dosyasında kişisel ilişki günlerinde çocuğu bulundurmadığı, değişen adresini dosyaya bildirmediği ve müteaadit araştırmalara rağmen de adresinin bulunamadığı böylece çocuğun davacı ile kişisel ilişkisini engellediği anlaşılmıştır. Davalı, çocuğun aile bağlarını özellikle fikri gelişmesini kötü etkileyecek bir davranış içerisine girmiştir. Bu durumda velayetin değiştirilmesine ( 743 SK. 149, 4721 SK. 183 ) karar verilmesi gerekirken davanın reddi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 4.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
14-04-2004, 17:57 | #6 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/114 K. 2003/1441 T. 3.2.2003 • VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ ( Küçüğün Bakımının İhmal Edilmesi - Velinin Gece Çalışması ) • VELİNİN GECE ÇALIŞMASI ( Küçüğün Bakımının İhmal Edilmesi - Velayet Hakkının Değiştirilmesi ) 4721/m.183, 197, 351 ÖZET : Geceleyin çalışarak küçüğün bakımını ihmal edildiğinden velayet hakkının değiştirilmesi talepli davanın kabulü gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davalı geceleri de çalışması nedeniyle küçükle yeteri kadar ilgilenememiştir.Türk Medeni Kanununun 183. maddesi koşulları oluştuğundan küçüğün velayet hakkının değiştirilmesi ve davacıya verilmesi gerekirken, davanın yazılı gerekçelerle reddi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 03.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
10-05-2005, 12:42 | #7 |
|
Velayet Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2695 K. 2004/3758 T. 25.3.2004 • VELAYETİ ANNEYE VERİLEN MÜŞTEREK ÇOCUK ( Babayla Haftada Üç Gün Şahsi İlişki Kurulmasının Fazla Olması ) • ŞAHSİ İLİŞKİ KURULMASI ( Çocuğun Haftada Üç Gün Baba Yanında Kalmasının Annenin Velayet Görevini Yerine Getirmesini Engelleyeceği ) 4721/m.182 ÖZET :Velayeti anneye verilen müşterek çocuk Ladin 1996 doğumludur. Öğrenim çağındadır. Ayın her haftasının Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerini baba yanında geçirmesi, onun fikri ve bedeni gelişimini olumsuz etkileyeceği gibi, annenin velayet görevini de yerine getirmesini engelleyecek niteliktedir. Düzenlenen ilişki çoktur. Bu yönün dikkate alınmaması isabetsizdir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Velayeti anneye verilen müşterek çocuk Ladin 1996 doğumludur. Öğrenim çağındadır. Ayın her haftasının Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerini baba yanında geçirmesi, onun fikri ve bedeni gelişimini olumsuz etkileyeceği gibi, annenin velayet görevini de yerine getirmesini engelleyecek niteliktedir. Düzenlenen ilişki çoktur. Bu yönün dikkate alınmaması isabetsizdir. Ancak yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu kısmının davacının ( annenin ) temyizide dikkate alınarak düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 438/7. maddesi uyarınca; hüküm fıkrasındaki ( Pazar günü ) ibaresinin metinden çıkartılmasına yerine ( Cumartesi günü ) yazılmasına hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 25.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
10-05-2005, 12:47 | #8 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/15146 K. 2005/418 T. 13.1.2005 • KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI GEREĞİ ( Boşanma Davasında Senenin Belli Aylarında Ayrı Şehirde Yaşayan Babayla Çocuk Arasında ) • ÇOCUK İLE BABA ARASINDA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI GEREĞİ ( Anneyle Babanın Ayrı Şehirlerde Yaşamakta Olması ) • ANNE İLE BABANIN AYRI ŞEHİRLERDE YAŞAMAKTA OLMASI ( Babayla Çocuk Arasında Senenin Belli Aylarında Kişisel İlişki Kurulması Gereği ) 4721/m.182 ÖZET : Toplanan delillerden, tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda velayeti anneye verilen küçük ile baba arasında, senenin belli aylarında çocuğun yaşı, bedeni ve fikri gelişimi de dikkate alınarak, uygun bir kişisel ilişki düzenlenmemesi usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafaka ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR : 1- Davacının temyiz talebinin harcı ve kaydı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine, 2- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. b- Toplanan delillerden tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda velayeti anneye verilen küçük ile baba arasında senenin belli aylarında çocuğun yaşı, bedeni ve fikri gelişimi de dikkate alınarak uygun bir kişisel ilişki düzenlenmemesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyize konu edilen hükmün 2/b bendinde açıklanan nedenle kişisel ilişki yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz yönlerinin 2/a bendinde açıklanan nedenle ONANMASINA; davacının 1. bentte belirtildiği gibi temyiz dilekçesinin reddine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,13.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
10-05-2005, 13:03 | #9 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/496 K. 2005/2747 T. 24.2.2005 • ÇOCUK İLE BABA ARASINDA KİŞİSEL İLİŞKİ ( Her Hafta Sonu Kurulmasının Annenin Çocukla Hafta Sonu İlişkisinin Tümden Kesilmesine Yol Açacağı - Ayın Belli Haftalarında Düzenlenmesi Gereği ) • BABA İLE ÇOCUK ARASINDA KİŞİSEL İLİŞKİ ( Her Hafta Sonu Kurulmasının Annenin Çocukla Hafta Sonu İlişkisinin Tümden Kesilmesine Yol Açacağı - Ayın Belli Haftalarında Düzenlenmesi Gereği ) 4721/m.323 ÖZET : Müşterek çocuk ile baba arasında her hafta sonu kişisel ilişki kurulması, sonuç itibariyle annenin çocukla hafta sonu ilişkisinin tümden kesilmesine yol açar. Tarafların sosyal ve mali durumları, bölgesel koşullar ve çocuğun yaşı gözetilerek, ayın belli haftalarında kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre kocanın temyiz itirazları yersizdir. 2- Müşterek çocuk 5.2.1999 doğumlu A. ile baba arasında her hafta sonu kişisel ilişki kurulması sonuç itibarıyla annenin çocukla hafta sonu ilişkisini tümden kesilmesine yol açar. Tarafların sosyal ve mali durumları, bölgesel koşullar çocuğun yaşı gözetilerek ayın belli haftalarında kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ : Hükmün 2. bentte açıklanan nedenle davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, davacı-davalı kocanın hükme yönelik itirazları bakımından hükmün 1. bentte açıklanan nedenle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın D.'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran İ.' e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
08-06-2005, 15:52 | #10 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2344 K. 2004/3191 T. 15.3.2004 • VELAYET HAKKI ( Eşlerden Birinin Vefatı Halinde Diğerine Ait Olacağı - Çocuk Aleyhine Açılan Davada Husumet ) • HUSUMET ( Çocuk Aleyhine Açılan Davada - Eşlerden Birinin Vefatı Halinde Diğerine Ait Olacağı ) • EŞLERDEN BİRİNİN VEFAT ETMESİ ( Velayet Hakkının Sağ Kalan Eş Tarafından Kullanılacağı - Husumetin Sağ Kalan Eşe Tevdii Gereği ) 4721/m.336/3 ÖZET :Türk Medeni Kanununun 336/3. maddesine göre "velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, ... aittir". Baba vefat ettiğinden velayet anne Ayten Ü.'dedir. Şu halde Nejat Ü. aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı Ayten Ü.'nün temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı Nejat Ü.'nün temyizine gelince; Türk Medeni Kanununun 336/3. maddesine göre "velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, ... aittir". Baba vefat ettiğinden velayet anne Ayten Ü.'dedir. Şu halde Nejat Ü. aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerekir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, davalı Ayten Ü.'nün temyizinin 1. bentte yazılı nedenle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Ayten'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Nejat'a geri verilmesine, 15.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
08-06-2005, 15:59 | #11 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/2913 K. 2005/4874 T. 28.3.2005 • VELAYET HAKKININ ANNEYE VERİLMESİ ( Çocuk Kendisine Tevdi Edilmemiş Tarafın Gücüne Göre Onun Bakım ve Eğitim Giderlerine Katılmakla Yükümlülüğü - İştirak Nafakasına Hükmedilmesi Gereği ) • İŞTİRAK NAFAKASI ( Çocuk Kendisine Tevdi Edilmemiş Tarafın Gücüne Göre Onun Bakım ve Eğitim Giderlerine Katılmakla Yükümlülüğü - Hakimin Kendiliğinden Dikkate Alması Gereği ) • BOŞANMA VEYA AYRILIK ( Çocuk Kendisine Tevdi Edilmemiş Tarafın Gücüne Göre Onun Bakım ve Eğitim Giderlerine Katılmakla Yükümlülüğü - İştirak Nafakasına Hükmedilmesi Gereği ) 4721/m. 182 ÖZET : Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayet hakları davacı annelerine verilen küçükler için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. ( TMK. md. 182 ) Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayet hakları davacı annelerine verilen küçükler Melis ve Mehmet için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. bentte gösterilen sebeplerle iştirak nafakası yönünden BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
27-06-2005, 18:07 | #12 |
|
T.C. Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi
Esas No: 2005/2135 Karar No: 2005/4785 Tarihi: 28.03.2005 • Nesebin Düzeltilmesi • Küçüğe Kayyım Tayini • Evlilik Dışı Doğan Çocuk • Velayet Hakkı ÖZET: 743 sayılı Medeni Kanunun hükümlerine göre, annenin evlilik dışı doğan çocuğunun üzerinde velayet hakkı bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 374. maddesi uyarınca velayet altında bulunmayan her küçüğe bir vasi atanması gerekmektedir. 298. maddesinde de mahkemenin, evlilik haricinde bir doğumdan haberdar olduğu veya böyle bir gebelik ana tarafından kendisine haber verildiği takdirde; çocuğun menfaatini korumak üzere, hemen bir kayyım tayin edeceği düzenlenmiştir. Bu hükümler uyarınca nesebin düzeltilmesi davasında küçük için kayyım tayin edilmeli, davaya katılmasına imkan hazırlanmalı, gösterdiği takdirde onun da delillerinin toplanması, bütün delillerin birlikte tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Öte yandan, 1587 Sayılı Nüfus Kanununa göre evlenme, doğum ve ölüm olaylarını siciline işleme görevi Nüfus İdaresine aittir. Aynı Kanunun 20. maddesi uyarınca evlilik dışında doğmuş çocuk, anasının aile kütüğüne, ananın soyadı ve onun bildireceği baba adı ile yazılır. Mahkemece, idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde babalığı tespit edilen kişinin baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi doğru değildir. (743 s. m. 298, 374, 376, 1587 s. m. 20) TAM METİN: Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı Melekşah Ç. tarafından 20.03.2001 tarihinde Hatice B. aleyhine açılan davada, 1997 yılında davalının oğlu Veysi ile gayri resmi olarak evlenmesinden itibaren yaklaşık bir yıl sonra hamile iken Veysi'nin vefat ettiği, onun ölümünden kısa bir süre sonra müşterek çocukları Sibel'in doğduğu ileri sürülerek adı geçen küçüğün nesebinin tashihine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sırasında Veysi Bozkurt'un mirasçılarının da davaya dahil edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. 02.05.1960 gün ve 5/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde ve 07.11.1962 gün ve 2/79-55 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında değinildiği gibi dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre, annenin evlilik dışı doğan çocuğunun üzerinde velayet hakkı bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 374. maddesi uyarınca velayet altında bulunmayan her küçüğe bir vasi atanması gerekmektedir. Küçük velayet altında bulunsa dahi 376. madde uyarınca bir işte kanuni mümessilin menfaati ile küçüğün menfaati birbirine zıt olursa, ananın her zaman çocuğun yararına davranmayabileceği ihtimali gözetilerek anadan başka bir kişi tarafından çocuğun korunması amacıyla kayyım tayin edilmesi gerekmektedir. Yine, 743 Sayılı Kanunun 298. maddesinde "Mahkeme, evlilik haricinde bir doğumdan haberdar olduğu veya böyle bir gebelik ana tarafından kendisine haber verildiği takdirde; çocuğun menfaatini sıyanet etmek üzere, hemen bir kayyım tayin eder" hükmü mevcuttur. Açıklanan yasal düzenlemelere göre mahkemece, küçük için kayyım tayin edilmesi, davaya katılmasına imkan hazırlanması, davaya katıldığı ve delil gösterdiği takdirde onun da delillerinin toplanması, bütün delillerin birlikte tartışılıp sonucuna göre hüküm tesis olunması gerekirken bu hususlar gözetilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Diğer taraftan; 1587 Sayılı Nüfus Kanununa göre evlenme, doğum ve ölüm olaylarını siciline işleme görevi Nüfus İdaresine aittir. Aynı Kanunun 20. maddesi uyarınca evlilik dışında doğmuş çocuk, anasının aile kütüğüne, ananın soyadı ve onun bildireceği baba adı ile yazılır. Mahkemece, davacının kızı Sibel'in babasının Veysi Bozkurt olduğunun tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi de doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28.03.2005 --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
09-07-2005, 20:16 | #13 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/6832 K. 2004/7827 T. 14.6.2004 • VELAYET ( Kaldırılması Şartları - Ana ve Babanın Yükümlülüklerini Ağır Biçimde Savsaklaması ) • VELAYETİN KALDIRILMASI ( Velayeti Annede Olan Çocuğun 3. Bir Şahsın Yanında Kalması Ve Bakım Ve Eğitiminin Onun Tarafından Görülmesi Nedeniyle ) • VELAYET GÖREVİNİN İHMAL EDİLMESİ ( Velayetin Anneden Kaldırılarak Çocuğun Vesayet Altına Alınması İçin Vesayet Makamına İhbar Yapılması Gereği ) 4721/m. 348 ÖZET :Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması halinde velayet kaldırılabilir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Medeni Kanunun 348/2. maddesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması halinde velayetin kaldırılabileceğini hükme bağlamıştır. Davacının kardeşi Muzaffer ile davalı Mukaddes 31.12.1992'de boşanmış, 16.6.1992 doğumlu küçük Mehmet'in velayeti anneye verilmiş, Muzaffer daha sonra 4.8.2001'de ölmüştür. Toplanan delillerden; 28.3.1993'ten ( onbir yıldan )beri küçük Mehmet'in Serdal isimli üçüncü bir kişinin yanında kaldığı, bakım ve eğitiminin onun tarafından karşılandığı anlaşılmaktadır. Bu durum annenin velayet görevini kullanmada ağır ihmalinin bulunduğunu ( savsakladığını )göstermektedir. Mahkemece velayetin anneden kaldırılmasına karar verilmesine vesayet altına alması için ilgili ve yetkili vesayet makamına gerekli ihbarın yapılmasının düşünülmemesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
09-07-2005, 20:31 | #14 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/5448 K. 2004/8252 T. 22.6.2004 • VELAYETİN KALDIRILMASI ( Çocuğun Bedensel Ve Zihinsel Gelişiminin Anne Yanında Tehlikede Olduğuna Ve Annenin Görevini İhmal Ettiğine İlişkin Delil Olmaması - Velayetin Annede Kalması Gereği ) • ÇOCUĞUN BEDENSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİMİ ( Anne Yanında Tehlikede Olduğuna İlişkin Delil Olmaması Nedeniyle Velayetin Kaldırılması Talebinin Reddi Gereği ) • VELAYET ( Anne Bakım Ve Şefkatine Muhtaç Olması Nedeniyle Çocuğun Velayetinin Anada Kalması Gereği ) 4721/m. 183, 348, 349 ÖZET :Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin anne yanında tehlikede olduğu ve annenin velayet görevini ihmal ettiğine ilişkin başkaca bir delilde bulunmadığına göre 1999 doğumlu olup, anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun velayetinin anadan alınması doğru görülmemiştir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Carla vekili Av. Ayşe ve karşı taraf Cihan ile vekili Av. Ercan geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Boşanma kararının kesinleştiği 20.11.2001 tarihinden sonra annenin davacı babanın çocukla kişisel ilişkisini zedelediğine ve engellediğine dair bir delil ortaya konmamıştır. Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin anne yanında tehlikede olduğu ve annenin velayet görevini ihmal ettiğine ilişkin başkaca bir delilde bulunmadığına göre ( TMK. 183, 348 ve 349. maddelerindeki şartları da oluşmamıştır )1999 doğumlu olup, anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun velayetinin anadan alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 375.000.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
04-12-2005, 18:59 | #15 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/10209 K. 2005/12282 T. 19.9.2005 • BOŞANMA DAVASI ( Küçüğün Velayeti Bırakılanın Ölmesi Halinde Velayetin Kendiliğinden Öbür Tarafa Geçmeyeceği - Vesayet Altına Alınacağı ) • VELAYET BIRAKILANIN ÖLMESİ ( Velayetin Kendiliğinden Öbür Tarafa Geçmeyeceği Küçüğün Vesayet Altına Alınacağı - Boşanma Davası ) • VESAYET ALTINA ALINMA ZORUNLULUĞU ( Boşanma Davası - Küçüğün Velayeti Bırakılanın Ölmesi Halinde Velayetin Kendiliğinden Öbür Tarafa Geçmeyeceği ) 4721/m. 404/1 ÖZET : Boşanma davasında kendisine velayet bırakılanın ölmesi halinde velayet kendiliğinden öbür tarafa geçmez. Küçük vesayet altına alınır. DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Boşanma sonucu velayet kendisine verilmiş olan babanın ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden anneye geçmez. Türk Medeni Kanununun 404/1. madde uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Vasi tayini istemiyle ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi usul ve aykırı bulunmuştur. SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 19.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr |
08-06-2006, 12:05 | #16 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/12496 K. 2005/15273 T. 8.11.2005 • VELAYET DÜZENLEMESİ ( Babanın Alkol Bağımlısı Annenin İse Evli Bir Erkekle Yaşaması - Müşterek 15 Yaşındaki Çocuğa Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi Gereğince Görüşünün Sorulması Gereği ) • ÇOCUK HAKLARININ KULLANILMASINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ ( Gereğince 15 Yaşındaki Çocuğa Velayetin Düzenlenmesi Hakkında Görüşünün Sorulması Gereği - Babanın Alkol Bağımlısı Annenin İse Evli Bir Erkekle Yaşaması ) • ÇOCUĞUN GÖRÜŞÜ ( Velayet Düzenlemesi - Müşterek 15 Yaşındaki Çocuğa Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi Gereğince Görüşünün Sorulması Gereği ) 4721/m.182 Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi/m.3 ÖZET : Davalı babanın alkol bağımlısı olduğu, bu yüzden Amatem'de iki kez yatarak tedavi gördüğü, annenin ise evli bir erkekle beraber yaşamaya başladığı toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Müşterek çocuk 15 yaşında olup görüşlerini açıklama olgunluğuna sahiptir. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. maddesi gereğince çocuğa velayet konusunun düzenlenmesi için görüşü sorulmalı, gerektiğinde velayet düzenlemesine esas olmak üzere, bilirkişilerden mütalaa alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Tarafların müşterek çocuğu Yağmur, 1990 doğumlu olup, 15 yaşındadır. Kız çocuğudur ve dava süresince babasıyla beraber babaannesinin yanında kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı babanın alkol bağımlısı olduğu, bu yüzden Amatem'de iki kez yatarak tedavi gördüğü, annenin ise evli bir erkekle beraber yaşamaya başladığı toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Çocuk, görüşlerini açıklama olgunluğuna sahiptir. 18.01.2001 tarihli 4620 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 12.03.2002 tarihli 2002/3910 sayılı kararıyla onaylayarak yürürlüğe konulan "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi" iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda, dava ile ilgili tüm bilgileri almak, kendisine danışılmak ve kendi görüşünü açıklamak olanağının sağlanması hakkını tanımıştır. ( Söz. m. 3 ) Bu bakımdan çocuğun dinlenmesi ve görüşünün alınması, gerektiğinde velayet düzenlemesine esas olmak üzere, bilirkişilerden mütalaa alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile velayetle ilgili yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple velayete ilişkin düzenleme yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr |
02-08-2006, 12:00 | #17 |
|
sayın h.y. kayar
geçenlerde açtığım bir anlaşmalı boşanma davasında, taraflar protokol hazırlayarak tek celsede boşanmak üzere hakim huzuruna çıktılar.
ancak biri 11 diğeri 15 yaşlarında iki çocukları var.velayetin babada kalması konusunda anlaştılar.ancak görüş konusunda hiç bir sınırlama getirmediler.hatta çocukların annesinin yanında kalması konusunda da görüş birliğine sahipler. her iki tarafta aynı şehirde ikamet ediyor. hakim bu durumda çocukları dinlemeden boşanmaya karar veremeyeceğini gerekçe göstererek, adli tatil sonrasına gün verdi. sunduğunuz yargıtay kararlarını okudum.ancak bu durumda mahkemeye çıkarak annesi ve babası arasında seçim yapmak istemeyen çocukların durumu ne olacaktır?? bu durum onların psikolojisi üzerinde pek de olumlu etki yaratmayacaktır. mahkemede bu hususu dile getirmeme rağmen hakimden "çocukların ne istediğinin değil yargıtayın kararlarının kendisi için önem arzettiği" yanıtını aldım. usul olarak elbette doğru bir karar.sonuçta bir çok ebeveyn ayrıldıktan sonra diğer tarafa çocukla kişisel ilişki kurmak konusunda sıkıntı yaratıyor.ancak her durum kendi içinde değerlendirilmeli ve mahkemeye çıkarak bu hakkını kullanmak istemeyen çocukların dinlenmesinden vazgeçilebilmesi düşüncesindeyim. sizin bu konudaki fikrinizi merak ediyorum.paylaşırsanız sevinirim |
02-08-2006, 12:43 | #18 |
|
Sn:Elvann
İlgili Yargıtay Kararlarında belirtildiği gibi çocuklar hakkında alınacak kararlarda çocuğun kendisi veya temsilcisinin bulunması gereklidir.Bu kısım yok sayılarak verilmiş kararlar taraf olduğumuz Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmenin uygulanmasına ilişin Avrupa sözleşmesine aykırılık oluşturmaktadır. Bilindiği gibi temel ilke "çocuğun üstün ve öncelikli yararı" dır. Boşanma çocuklardan gizlenebilecek bir hukuksal durum değildir.Sonuçları çocukları doğrudan etkilemektedir.Hakim aracılığı ile dinlenmesi veya bir uzmandan yardım alınması anne-baba arasında seçim yapması değil,kendi yaşama mekanı konusunda görüşünü ifade etme olanağı bulması ile ilgilidir. Tarafların kendi arlarında yapmış olduğu anlaşmanın çocuğu nasıl etkilediği ve çocuğun görüşünün ne olduğuğunun araştırılması bu nedenlerle önemlidir ve hakim taraf anlaşmasıyla bağlı değildir (Talep olmasa bile res'en iştirak nafakasına hükmedebilmesi gibi)diye düşünüyorum. Bu aşamada boşanma davasının taraflarından bağımsız bir hukuksal temsilcinin de (çocuk için) aslinda davaya davet edilmesinin gerekli hatta zorunlu olduğunu düşünüyorum.Baroların Çocuk Hakları Merkezleri bu konuda uygun birimlerdir. Saygılar |
02-08-2006, 14:44 | #19 |
|
sayın kayar teşekkürler.
elbette hakim tarafların anlaşması ile bağlı değil ve olmamalı da. sadece bu çocuğa verilen bir haksa eğer, zorlama da olmamalı bence.hakkını kullanmak istemeyebilir çünkü. ama en azından temsilci aracılığı ile çocuğun nerede kalmak istediğinin mahkemeye bildirilmesi şeklindeki uygulama daha doğru geliyor bana.çocuklarla durumu görüşerek nasıl hareket etmek istedikleri konusunda onlardan fikir alıcam. tekrar teşekkürler. iyi çalışmalar dilerim |
21-08-2006, 14:42 | #20 |
|
Değerli Arkadaşlar
Velayet Hareketi bu konularda her biri tez konusu olacak yaşanmış gerçekleri bir rapor halinde hazırlıyor. Pek yakında gerek bu platformda gerekse hazırlanmakta olan web sitemizde bunları sizlerle paylaşacağız. http://www.velayethareketi.org |
11-12-2006, 14:07 | #21 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/1921 K. 2006/8566 T. 31.5.2006 • VELAYETİN DÜZENLENMESİ ( Sadece Ekonomik Olanaklar Gözönüne Alınarak Yapılamayacağı - Asıl Olan Çocuğun Menfaati Olduğu ) • ÇOCUKLARIN KİŞİSEL DURUMU ( Kardeşlerin Birbirinden Ayrılması Onların Ruhsal Yönden Gelişmelerini Engelleyici Nitelikte Olduğu - Velayetin Düzenlenmesi ) • KARDEŞLERİN BİRBİRİNDEN AYRILMASI ( Onların Ruhsal Yönden Gelişmelerini Engelleyici Nitelikte Olduğu - Velayetin Düzenlenmesi Sadece Ekonomik Olanaklar Gözönüne Alınarak Yapılamayacağı ) 4721/m.182 ÖZET : Velayet düzenlemesi, sadece ekonomik olanaklar gözönüne alınarak yapılamaz. Velayetin düzenlenmesinde, asıl olan çocuğun menfaatidir. Kardeşlerin birbirinden ayrılması onların ruhsal yönden gelişmelerini engelleyici niteliktedir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacı kadının temyizine gelince; Sadece ekonomik olanaklar gözönüne alınarak velayet düzenlemesi yapılamaz. Velayet düzenlemesinde aslolan çocuğun güvenliği ve menfaatidir. Kardeşlerin birbirlerinden ayrılması, onların ruhsal açıdan gelişmelerini engelleyici niteliktedir. 15.09.1998 doğumlu Efehan'ın da velayet hakkının anneye verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyize konu diğer hususların 1. bentte gösterilen nedenle ( ONANMASINA ), temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr |
27-07-2007, 10:05 | #22 |
|
Kısa kısa velayet ile ilgili Yargıtay kararları yazacağım..
Huk.Gen.Kurulu- 12.04.1952- 336-17 "Ana ahlaksız olursa, çocuk ana sevgisine muhtaç olsa dahi bu sebeple velayetin babaya verilmesi gerekir." Huk. Gen. Kurulu- 07.02.1968 - 672-69 " Ana bakım ve sevgisine muhtaç küçüğe anasının daha iyi bakabileceği esastır.Ancak bu esas karineden ibarettir. Babası tarafından altı senedir bakılan ve baba muhiti ile bağdaşan, anasını tanımayan çocuğun ani olarak muhit değiştirmesinin kendisinde büyük sarsıntı yaratacağı düşüncesi ile velayet hakkının babaya verilmesi doğrudur." |
01-08-2007, 09:38 | #23 |
|
velayet yargıtay kararları
Yarg. 2. Hukuk Dairesi 09.03.1995 630-1936
" Velayetin değiştirilmesine ilişkin davalar, davalının ikametgahı mahkemesinde görülür (HMUK madde 9). Davalı yetki itirazında bulunmuş ise de, yetkili mahkemeyi doğru olarak göstermemiştir (HMUK madde 23). Davalı, Babaeski İlçesi K.... Köyü, 27 hanede nüfusa kayıtlıdır. Nüfus kayıtları ikametgaha karinedir (N.Y. madde 4,MK madde 21). Davalı Medeni Yasanın 19. maddesi gereğince, ikametgahını Lüleburgaz olarak değiştirdiğini de kanıtlayamamıştır. Muhtarlar tarafından düzenlenen ikametgah belgeleri yerleşme amacı hakkında açıklama taşımadığından, tek başına nüfus kaydı aksine ikametgahın değiştiğine ilişkin delil olarak kabul edilemez. Davalının yasal ikametgahına göre yetkili mahkeme Babaeski mahkemesi ise de, HMUK madde 23 uyarınca yetkili mahkeme doğru olarak gösterilmediğinden yetki itirazının reddi gerekir. Bu yön gözetilmeden, dava dilekçesinin yetki yönünden reddi bozmayı gerektirmiştir." |
21-11-2008, 11:18 | #24 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/15824 K. 2006/18407 T. 26.12.2006 • BOŞANMA ( Velayetleri Babaya Bırakılan Çocukların Velayetlerinin Kaldırılarak Davacı Anneye Verilmesi İstemi - Çocukların Uzun Zamandır Babaları Yanında Yaşadıkları Velayetin Kaldırılması Koşullarının Gerçekleşmediği/Reddi Gereği ) • KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİ ( Velayetleri Babaya Bırakılan Çocukların Velayetlerinin Kaldırılarak Davacı Anneye Verilmesi İstemi - Çocukların Uzun Zamandır Babaları Yanında Yaşadıkları Velayetin Kaldırılması Koşullarının Gerçekleşmediği/Reddi Gereği ) • VELAYET ( Babaya Bırakılan Çocukların Velayetlerinin Kaldırılarak Davacı Anneye Verilmesi İstemi - Çocukların Uzun Zamandır Babaları Yanında Yaşadıkları Velayetin Kaldırılması Koşullarının Gerçekleşmediği/Reddi Gereği ) 4721/m.348 ÖZET : Dava, boşanma kararıyla velayetleri babaya bırakılan çocukların velayetlerinin kaldırılarak davacı anneye verilmesi isteğiyle açılmıştır. Çocukların uzun zamandır babaları yanında yaşadıkları, velayetin kaldırılması koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Usulüne uygun olarak açılan "kişisel ilişkinin değiştirilmesi" davası da bulunmamaktadır. Davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerekmiştir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Rafet Yaşdut vekili Av. Tufan Karataş ve karşı taraf Tuğba Altıntop ile vekili Av. Z. Tuyan Çağlar geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Boşanma kararıyla velayetleri babaya bırakılan çocukların velayetlerinin kaldırılarak davacı anneye verilmesi isteğiyle açılan dava sonucunda; yerel mahkemenin davanın kabulüne dair kararı davalı tarafından temyiz olunmuştur. Yerel mahkeme kabul kararına gerekçe olarak; davalı babanın çocukları anneleriyle görüştürmediği ve bu suretle velayet görevini kötüye kullandığı hususuna yer vermiştir. Velayet ve kişisel ilişkiye yönelik düzenlemelerde öncelikle çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi, yararı gözönünde bulundurulmak zorundadır. Bu genel ilke ışığında temyize konu "velayetin kaldırılması" davası incelendiğinde; Taraflar 27.02.2004 tarihinde boşanmışlar, davacı annenin de isteğiyle müşterek çocuklar 1997 doğumlu Suelnur ile 1999 doğumlu Şevvalnur'un velayetleri davalı babaya verilmiş, çocuklarla anne arasında kişisel ilişki: Her yıl 22 Aralık - 5 Ocak, 1 Temmuz - 31 Ağustos tarihleri arasında, tarafların hazırladıkları yazılı protokole uygun olarak düzenlenmiştir. Boşanma davası sırasında dinlenen davacı Tuğba, bir buçuk yıldır eşiyle ayrı yaşadıklarını, çocuklarının da davalı ile birlikte Almanya'da yaşadıklarını belirtmiştir. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek 27.02.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava, boşanma kararından yaklaşık altı ay sonra açılmıştır. Mahkemenin görevlendirdiği psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanından oluşan bilirkişiler kurulu 13.09.2005 tarihli raporlarında; çocukların anneleriyle kişisel ilişki kurmaları için Almanya'dan Türkiye'ye getirdiklerinde yaptıkları görüşmede; "çocukların gelişimlerinin akranlarıyla eşdeğerde olduğunu, Almanya'daki yaşamlarıyla ilgili herhangi bir olumsuz söylemde bulunmadıklarını" açıklamışlardır. Alman Gençlik Dairesinin 7.6.2006 tarihli "yüksel sosyal pedegog" imzalı raporunda da; çocukların Almanya'da kaldıkları ev, ortam incelenip gerekli görüşmelerin yapıldığı belirtilerek çocukların okulda başarılı olup, sportif, sanatsal aktivitelerinin bulunduğu, babalarının yanında kendilerini mutlu hissettikleri, velayet haklarının bu nedenle babaları üzerinde kalması yönünde kanaat açıklanmıştır. Dosyadaki tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde; çocukların uzun zamandır babaları yanında yaşadıkları, velayetin kaldırılması ( TMK. md. 348 )koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Usulüne uygun olarak açılan "kişisel ilişkinin değiştirilmesi" davası da bulunmamaktadır. Davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle BOZULMASINA, duruşma için takdir edilen 500 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY : Davacı tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre velayetin "yeniden düzenlenmesi" konusunda dava açıldığı ve dava konusu çocuğun bir "temsil kayyımı" tarafından temsil edilmeden karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır. Çekişme nedir?; Velayetin "yeniden düzenlenmesine" yönelik davalarda dava konusu çocuk bir "temsil kayyımı" tarafından "usulüne uygun biçimde" temsil edilmeden işin esasının incelenebileceğine yönelik değerli çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum. Velayet ilişkisinde "iki taraf" ( =Ebeveyn ve çocuklar )söz konusudur. ( BAKTIR/ÇETİNER, Velayet Hukuku, s. 32 ) Velayet, küçüklerin ve bazı durumlarda kısıtlı çocukların gerek kişiliklerinin gerek mallarının korunması ve onların temsili konusunda yasanın ana babaya yüklediği ödevler ile bu ödevlerin gereği olan hakların "tümünü" ifade eder. ( Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 843 ) Temsil kayyımı ise bir kimseyi belirli bir iş yada birden fazla işte "temsil etmesi" için atanan kişiyi ifade eder. ( OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, İstanbul-1994, s. 510 ) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 183 hükmüne ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alacağı gibi çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz yada bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 348 hükmünde yer alan hallerde velayetin kaldırılmasına da karar verir. Velayet, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümleri ile de ana baba yararına değil "çocuk yararına" bir hak olarak kabul edilmiştir. ( BAKTIR/ÇETİNER, Velayet Hukuku, s. 46 ) Velayet ilişkisinin yeniden düzenlenmesinde bu sebeplerle "çocuğun yararı" gözönünde tutulmalıdır. ( ÖZTAN, Aile Hukuku, s. 472, Lüchinger/Geiser, Art.157, nr. 13, BGE 118 II 23 ) Velayet, ana-babaya bırakılan denetimsiz bir hak olmaktan çıkarılmış, kamusal niteliği olan bir hak olduğundan bu hakkın kullanımı "denetlenmektedir". ( BAKTIR/ÇETİNER, Velayet Hukuku, s. 19 ) Velayetin kötüye kullanılması halinde çocuğu korumak üzere alınabilecek "en radikal", "en etkin" önlem ve bu anlamda "son çare" ise velayetin kaldırılmasıdır. ( Rona SEROZAN, Çocuk Hukuku, İstanbul-2005, s. 292. ) Velayete ilişkin dava "çocuğun güvenliğini" doğrudan ilgilendiren bir dava olup velayet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan çocuğun "davalı tarafından temsil edilmesi" son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi davalı arasında menfaat çatışması vardır. ( TMK. m. 426 b. 2 ). Zaten çocuk yönünden "işler yolunda gitmediğinden" bu sebeple velayetin "yeniden düzenlenmesi" için dava açılmıştır/açılmak zorunda kalınmıştır. O halde "velayetin yeniden düzenlenmesi" davasında; dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, temsil kayyımı davaya katılmalı, temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" katılmıyorum. Kazancı |
21-11-2008, 11:32 | #25 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/3782 K. 2008/8892 T. 18.6.2008 • VELAYET ( Anne ve Babaya Tanınan Bir Hak Olup Hiç Kimseye Tevdi Olunamayacağı - Mahkemece Küçüklerin Dedesi Olan Davacıya Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı ) • KÜÇÜKLERİN VELAYETİNİN DAVACI DEDEYE VERİLMESİ ( Usul ve Yasaya Aykırılığı - Anne ve Babaya Tanınan Bir Hak Olup Hiç Kimseye Tevdi Olunamayacağı ) • VELAYETİN KALDIRILMASI ( Mahkemece Küçüklerin Dedesi Olan Davacıya Verilmesi/Usul ve Yasaya Aykırılığı - Hiç Kimseye Tevdi Olunamayacağı/Münhasıran Anne ve Babaya Tanınan Bir Hak Olduğu ) 4721/m. 335, 404 ÖZET : Türk Medeni Kanunu'nun 404'üncü maddesinde de velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Velayet hakkı, münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup, evlat edinme hali hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamayacağından, mahkemece velayetin küçüklerin dedesi olan davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davacı İsmet Aralıoğlu vekili tarafından İsmail ve Öznur Aralıoğlu aleyhine açılan davada, fiilen ayrı yaşamakta olan davalıların müşterek çocukları olan İsmet ve Cansu'ya karşı anne ve baba olarak yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ileri sürülerek velayet görevlerini ağır bir şekilde ihmal eden davalıların velayetlerinin kaldırılarak velayetin, küçüklerin dedesi olan davacıya verilmesinin istendiği, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 3/7/1994 doğumlu Cansu ile 29/6/1996 doğumlu İsmet Aralıoğlu'nun annesi Öznur ve babası İsmail'de olan velayetlerinin kaldırılarak dedeleri İsmet Aralıoğlu'na verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 335'inci maddesinde "ergin olmayan çocuk ana ve babasının velayeti altındadır" hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 404'üncü maddesinde de velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemelere göre velayet hakkı, münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup, evlat edinme hali hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamayacağından, mahkemece velayetin küçüklerin dedesi olan davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 18.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kazancı |
21-11-2008, 11:55 | #26 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/20405 K. 2006/17343 T. 11.12.2006 • BOŞANMA ( Kesinleşen Karardan 3 Ay Sonra Doğan Küçük - Velayetinin Düzenlenmesi Gereği/Evlilik Dışı Çocuk Kabul Edilerek Velayetin Anaya Ait Olduğunun Kabulünün Usul ve Yasaya Aykırılığı ) • EVLİLİĞİN SONA ERMESİNDEN BAŞLAYARAK 300 GÜN İÇİNDE DOĞAN ÇOCUK ( Evlilik Dışı Çocuk Kabul Edilerek Velayetin Anaya Ait Olduğunun Kabulünün Usul ve Yasaya Aykırılığı - Velayetinin Düzenlenmesi Gereği ) • VELAYET ( Evliliğin Sona Ermesinden Başlayarak 300 Gün İçinde Doğan Çocuğun Babasının Koca Olduğu - Evlilik Dışı Çocuk Kabul Edilerek Velayetin Anaya Ait Olduğunun Kabulünün Usul ve Yasaya Aykırılığı ) 4721/m. 285/1 ÖZET : Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.Taraflar 02.06.2000 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmış olup küçük 28.08.2000 tarihinde doğmuş olduğu anlaşılmakla velayeti askıdadır. Küçüğün velayetinin düzenlenmesi konusunda bir karar verilmesi gerekirken evlilik dışı çocuk kabul edilerek velayetin anaya ait olduğunun kabulü usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 19.09.2006 günü taraflar tebligata rağmen gelmediler. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. ( TMK. m.285/1 ) Taraflar 02.06.2000 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmış olup küçük Sinem'in 28.08.2000 tarihinde doğmuş olduğu anlaşılmakla velayeti askıdadır. Küçük Sinem'in velayetinin düzenlenmesi konusunda bir karar verilmesi gerekirken evlilik dışı çocuk kabul edilerek velayetin anaya ait olduğunun kabulü usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kazancı |
06-03-2009, 20:11 | #27 |
|
Ayrı yaşama / Velayet
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi Esas: 2004/117 Karar: 2004/760 Karar Tarihi: 22.01.2004 ÖZET : Söz konusu dava velayet davasıdır.Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim velayeti eşlerden birine verebilir. Bu sebeple mahkemenin davayı reddetmesi isabetli değildir. (4721 S. K. m. 336/2) Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: 1-Türk Medeni Kanununun 336/2. maddesi gereğince ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim velayeti eşlerden birine verebilir. Tarafların ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Müşterek çocuk 20.09.1999 doğumlu Kemal anne bakım ve şefkatine muhtaçtır. Davanın kabulü ve velayetin anneye verilip, baba ile uygun kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. 2-4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur. Sonuç: Hükmün 1. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.01.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
17-04-2009, 13:18 | #28 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/5965 K. 2008/9325 T. 25.6.2008 • VELAYETİN KALDIRILMASI ( Ana Yanında Kalmasının Çocuğun Bedeni Fikri Ahlaki Gelişmesine Engel Olacağı Yönünde Ciddi ve İnandırıcı Deliller Bulunmadığından Reddi Gereği ) • ÇOCUĞUN GELİŞİMİ ( Bedeni Fikri Ahlaki Gelişmesine Engel Olacağı Yönünde Ciddi ve İnandırıcı Deliller Bulunmadığından Velayetin Anneden Kaldırılmasına Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) 4721/m.348 ÖZET : Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde, davanın reddi gerekirken velayetin anneden kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davalı ile eşi boşanmışlar, ortak çocuk 14.01.1999 doğumlu Y.’in velayeti boşanma kararı ile annesine verilmiş, bu karar 04.04.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Toplanan delillerden, boşanma ve velayete ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra davalı annenin, fiilen davacı ( dede ) yanında bulunan çocuğunu teslim almak için müteaddit defalar girişimlerde bulunduğu, ancak her defasında davacının engellemesi ile karşılaştığı anlaşılmaktadır. Davalı annenin velayet görevini ifa edemeyeceğine ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğuna ilişkin ciddi bir olgu ve delil getirilememiştir. Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde, davanın reddi gerekirken velayetin anneden kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kazancı |
18-04-2009, 05:54 | #29 |
|
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi 2007/17160 E., 2007/6186 K. İlgili Kavramlar ANLAŞMALI BOŞANMA ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI Özet ANLAŞMALI OLARAK BOŞANMAYA KARAR VERİLEBİLMESİ İÇİN EVLİLİĞİN ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASI GEREKİR. VELAYETİ ANNEYE BIRAKILAN ÇOCUKLA BABA ARASINDA ANNE YANINDA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI ANNENİN VELAYET HAKKINI KISITLAYACAK NİTELİKTEDİR. İçtihat Metni Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden eşlerin 30.03.2006'da evlendikleri, davanın ise aradan iki ay geçtikten sonra 29.05.2006'da açıldığı anlaşılmaktadır. Anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için Medeni Kanun'un 166/3. maddesinde öngörülen bir yıllık süre geçmemiştir. Davanın Medeni Kanun'un 166/1-2. maddesi çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde boşanmaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yön taraflarca temyiz edilmediğinden bozma yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmesi ile yetinilmiştir. 2-Temyiz sebebine hasren dosyanın incelenmesine gelince; Müşterek çocuk Arda 30.01.2006 doğumludur. Birbuçuk yaşındadır. Velayeti anneye bırakılan çocukla baba arasında ayın her Cumartesi günü anne yanında kişisel ilişki kurulması annenin velayet hakkını kısıtlayacak niteliktedir. Değişen şartlar karşısında velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi de imkan dahilindedir. Bu kuralı bertaraf edecek şekilde ileriki uzun yılları içine alacak şekilde kişisel ilişki kurulması da doğru görülmemiştir. Sonuç: Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen sebeple kişisel ilişki yönünden (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak: UYAP Mevzuat Programı |
20-06-2009, 09:02 | #30 |
|
Velayetin Kaldırılması
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/16901 K. 2007/17658 T. 17.12.2007 • VELAYETİN KALDIRILMASI ( Kurumun Talebi Olduğu - Davada Husumetin Velayet Hakkına Haiz Olan Anneye ve Çocuğun Babasına Yöneltilmesi Gerektiği ) • KORUMA KARARI ( Davacı Kurumun Talebi Velayetin Kaldırılmasını da Kapsadığından Davada Husumetin Velayet Hakkına Haiz Olan Anneye ve Çocuğun Babasına Yöneltilmesi Gerektiği ) • ÇOCUĞUN MANEN TERKEDİLMESİ ( Velayetin Kaldırılması - Anne’nin Vekilinin ve Babanın Yargılama Sırasında Duruşmaya Katılmış Olmaları Onlara “Taraf” Sıfatını Kazandırmadığı/Husumetin Velayet Hakkına Haiz Olan Anneye ve Çocuğun Babasına Yöneltilmesi Gerektiği ) • HUSUMET ( Davacı Kurumun Talebi Velayetin Kaldırılmasını da Kapsadığından Davada Husumetin Velayet Hakkına Haiz Olan Anneye ve Çocuğun Babasına Yöneltilmesi Gerektiği ) 4721/m.346,347,348 ÖZET : Koruma altına alınması talep edilen küçük boşanma kararı ile velayeti annesine verilmiş bu karar 6.7.2000 tarihinde kesinleşmiştir. Annenin 2000 yılından bu yana Almanya’da olduğu o tarihten beri Türkiye’ye gelmediği küçük ise Türkiye’de kaldığı anlaşılmaktadır. Çocuk manen terkedilmiş durumdadır. Davacı kurumun talebi velayetin kaldırılmasını da kapsamaktadır. Anne’nin vekilinin ve babanın yargılama sırasında duruşmaya katılmış olmaları onlara “taraf” sıfatını kazandırmaz. O halde davada husumetin velayet hakkına haiz olan anneye ve çocuğun babasına yöneltilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Velayet kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Koruma altına alınması talep edilen küçük A…. doğumlu olup, boşanma kararı ile velayeti annesine verilmiş bu karar ….. tarihinde kesinleşmiştir. Annenin 2000 yılından bu yana Almanya’da olduğu o tarihten beri Türkiye’ye gelmediği küçük A.nın ise Türkiye’de kaldığı anlaşılmaktadır. Çocuk manen terkedilmiş durumdadır. Davacı kurumun talebi velayetin kaldırılmasını da kapsamaktadır. Anne’nin vekilinin ve babanın yargılama sırasında duruşmaya katılmış olmaları onlara “taraf” sıfatını kazandırmaz. O halde davada husumetin velayet hakkına haiz olan anneye ve çocuğun babasına yöneltilmesi gösterdikleri takdirde delilerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek Türk Medeni Kanununun 346, 347 ve 348.nci maddeleri de gözetilmek suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kazancı Bilişim |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hasta Hakları İhlalleri Yargıtay Kararları | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 21 | 13-08-2016 17:02 |
Çocuk Hakları Sözleşmesi | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 9 | 11-12-2009 16:36 |
Yargıtay Kararları | adıge | Hukuk Sohbetleri | 5 | 28-07-2007 15:24 |
Kadın Hakları - Çocuk Hakları - Türkiye'nin Haksızlığı | Armağan Konyalı | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 8 | 25-08-2006 16:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |