Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sağır ve dilsizlerin borçlandırıcı işlem yapması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-08-2009, 09:55   #1
avukatzd

 
Varsayılan sağır ve dilsizlerin borçlandırıcı işlem yapması

Sayın meslektaşlarım,
bir konu hakkında genel bilgilere sahip olmakla birlikte görüşlerinize ihtiyaç duyuyorum. Sağır ve dilsiz olan bir vatandaş esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifinden çekilen bir krediye kefil oluyor. tabi beklenen son kerdi ödenmiyor sağır ve dilsiz olan arkadaş resmi bir kurumda memur olarak çalıştığı için maaşına haciz konuyor. bununla ilgili bir çıkış yolu bulabilmek amacıyla yargıtay kararlarını taradım ama birşey elde edemedim. hukuki bir tarafı olmamakla birlikte kanaatimce bu arkadaşın imzalamış olduğu kefalet sözleşmesi geçerli olmamaldır. zira bu tip insanların mağdur edildiğini tabiri caizse bu özelliklerinin kullanıldığını düşünüyorum. ama dediğim gibi bu tamamen kendi düşüncem. sağır ve dilsiz bir kişinin borçlandırıcı bir işlemi imzalarken sahip olduğu ehliyetle ilgili görüşlerinizi ve varsa elinizdeki Yargıtay kararlarını bekliyorum. şimdiden cevap verecek arkadaşlara çok teşekkür ediyorum...
Old 05-08-2009, 09:57   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatzd
Sayın meslektaşlarım,
bir konu hakkında genel bilgilere sahip olmakla birlikte görüşlerinize ihtiyaç duyuyorum. Sağır ve dilsiz olan bir vatandaş esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifinden çekilen bir krediye kefil oluyor. tabi beklenen son kerdi ödenmiyor sağır ve dilsiz olan arkadaş resmi bir kurumda memur olarak çalıştığı için maaşına haciz konuyor. bununla ilgili bir çıkış yolu bulabilmek amacıyla yargıtay kararlarını taradım ama birşey elde edemedim. hukuki bir tarafı olmamakla birlikte kanaatimce bu arkadaşın imzalamış olduğu kefalet sözleşmesi geçerli olmamaldır. zira bu tip insanların mağdur edildiğini tabiri caizse bu özelliklerinin kullanıldığını düşünüyorum. ama dediğim gibi bu tamamen kendi düşüncem. sağır ve dilsiz bir kişinin borçlandırıcı bir işlemi imzalarken sahip olduğu ehliyetle ilgili görüşlerinizi ve varsa elinizdeki Yargıtay kararlarını bekliyorum. şimdiden cevap verecek arkadaşlara çok teşekkür ediyorum...

Sağır ve dilsiz olmak tek başına kişiyi sınırlı ehliyetli veya tam ehliyetsiz haline getirmez düşüncesindeyim.
Old 13-08-2009, 06:31   #3
üye18721

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla borçlar hukukunda; sayın Av.Mehmet Saim Dikici'nin de belirttiği gibi sağır ve dilsiz kişiler ile olmayan kişiler bakımından tam olmayan ehliyetli,tam ehliyetlil ayrımı yok.Bu nedenle sağır-dilsiz kişiler borçlandırıcı işlem yaparken tam ehliyetli olarak kabul edilirler.-Fiil ehliyetinin olumsuz şartlarını yani mahcuriyet gerektiren şartları beraberinde taşımadığı ve vesayet altına alınmadığı takdirde.-
Ceza hukuku bakımından ise;Sağır ve dilsizler bakımından tam ehliyet 24 yaşın bitirilmesi ile başlamaktadır.
Saygılarımla...
Old 13-08-2009, 08:31   #4
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

Eğerki işlem noter huzurunda yapılmış olsaydı aşağıdaki hüküm gereği farklı bir ihtimal doğabilirdi.

İLGİLİNİN İŞİTME, KONUŞMA VEYA GÖRME ÖZÜRLÜ OLMASI
Madde 73 - (Değişik madde ve başlığı 5378 - 01.07.2005 m.23) Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olduğunu anlarsa, işlemler özürlünün isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma özürlü olması ve yazı ile anlaşma imkanının da bulunmaması halinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.
Old 13-08-2009, 08:35   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Taner BAŞ
Eğerki işlem noter huzurunda yapılmış olsaydı aşağıdaki hüküm gereği farklı bir ihtimal doğabilirdi.

İLGİLİNİN İŞİTME, KONUŞMA VEYA GÖRME ÖZÜRLÜ OLMASI
Madde 73 - (Değişik madde ve başlığı 5378 - 01.07.2005 m.23) Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olduğunu anlarsa, işlemler özürlünün isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma özürlü olması ve yazı ile anlaşma imkanının da bulunmaması halinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.

Sayın meslektaşım,

Bu hüküm "sağır ve dilsiz" in okuma yazma da bilmemesi halinde tanık ve tercüman huzurunda Noter işlemi yapılmasını düzenliyor.

Keza Noter huzurunda işlem yapacak olan sağır ve dilsiz özellikle talep ederse bu durumda Noter tanık huzurunda işlem yapacaktır. Bu hükümde belirtildiği gibi, özürlünün talep etmediği haller bakımından tanık olmaması işlemin sıhhatine tesir etmeyecektir.

Başka bir ifade ile sadece "sağır ve dilsiz" olan şahsın kendi başına borçlandırıcı işlemlerde bulunmasına engel yoktur düşüncesindeyim. Kaldı ki soruda ki şahıs memur olup, okuma yazma bildiği hususu da memur olması hesabiyle vardır. Okuyan arkadaşlarımızın sağır ve dilsizlerin her işleminde tanık aranır zannına kapılmaması için bunları yazdım.
Old 13-08-2009, 08:52   #6
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın meslektaşım,

Bu hüküm "sağır ve dilsiz" in okuma yazma da bilmemesi halinde tanık ve tercüman huzurunda Noter işlemi yapılmasını düzenliyor.

Keza Noter huzurunda işlem yapacak olan sağır ve dilsiz özellikle talep ederse bu durumda Noter tanık huzurunda işlem yapacaktır. Bu hükümde belirtildiği gibi, özürlünün talep etmediği haller bakımından tanık olmaması işlemin sıhhatine tesir etmeyecektir.

Başka bir ifade ide sadece "sağır ve dilsiz" olan şahsın kendi başına borçlandırıcı işlemlerde bulunmasına engel yoktur düşüncesindeyim. Kaldı ki soruda ki şahıs memur olup, okuma yazma bildiği hususu da memur olması hesabiyle vardır. Okuyan arkadaşlarımızın sağır ve dilsizlerin her işleminde tanık aranır zannına kapılmaması için bunları yazdım.

Sadece sağır ve dilsiz olmasına dikkatimi yoğunlaştırmışım. Memuriyet ve maaş haczi kısmını bu nedenle farketmedim. Bu birazda adli tatil de büroda olmaktan kaynaklanıyor sanırım Cevabınıza katılıyorum.
Old 13-08-2009, 10:49   #7
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Karar vasiyetname ile ilgili; ancak kararın gerekçesinde sizi aydınlatacak hususlara değiniliyor. Saygılar.

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

E:1992/2363
K:1992/5457
T:11.05.1992

VASİYET YAPABİLMENİN ÖN ŞARTI
VASİYETNAMENİN İPTALİ

Onbeş yaşını bitiren ve temyiz kudretini haiz olan kimse, kanunun tayin ettiği hudut ve şekiller dahilinde vasiyet tarikiyle mallarında tasarruf edebilir. Vasiyetçinin cahil, sağır ve dilsiz olması sebebiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru olmaz. Davacıların; murisin ehliyetine, tercümanın niteliğine ve diğer şekil değişikliklerine yönelik iddiaların incelenerek sonucu uyarınca hüküm kurulması gerekir.

743 s. MK. m. 449, 13, 355, 358

Mehnet ye arkadaşları ile Kerim ve arkadaşları arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının, Nazife ve arkadaşları dahili dava edilerek yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki Kerim tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, ğereği görüşülüp düşünüldü:
"Onbeş yaşını bitiren ve temyiz kudretini haiz olan kimse, kanunun tayin ettiği hudut ve şekiller dahilinde vasiyet tarikiyle mallarında tasarruf edebilir" (MK. m. 449).
Vasiyet yapabilmenin ön şartı, vasiyetcinin onbeş yaşını bitirmesinin yanı sıra temyiz kudretini haiz olmasıdır. "Yaşının kücüklüğü sebebiyle, yahut akıl hastalığı veya zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle makul surette hareket etmek iktidarından mahrum olmayan her şahıs Kanunu Medenice mümeyyizdir" (MK. m. 13). Sağır ve dilsizliğin temyiz kudretini kaldıran haller olarak kanunda sayılmadığı görülüyor. Kanunda temyiz kudretini kaldıran hallerin ana vasfı olarak, makul surette hareket kabiliyetinden yoksunluk gösterilmiştir. Hayat tecrübeleri göstermiştirki akli bir rahatsızlığa inzimam etmeyen sağır ve dilsizlik makul suretle hareket etme kabiliyetini ortadan kaldırmaz. Bunların yeteneklerinin sınırlanması yönündeki görüşler eskimiş ve terk edilmiştir. Bu görüş, Medeni Kanunu şerh edenler tarafından da genellikle kabul edilmektedir (Prof Dr. T. Akıntürk, Aile Hukuku 1978, Sf. 306; Prof. Dr. N. F. Feyzioğlu, Aile Hukuku Dersleri, 1971, Sf. 495; Prof. Dr. A. Zevkliler, Kişiler Hukuku, 1981, Sf. 121, 122). Medeni Kanunda kısıtlılık sebepleri sayılmıştır (MK. 355-358). Bunlara başka nedenler eklenemez. Aksi düşünce hürriyetleri kanunsuz sınırlamaya ve kanun önünde eşitlik prensiplerine aykırı düşer. Şu halde sağır ve dilsizliği; MK.nun 13 ve 355-358. maddelerinde gösterilen küçüklük, akıl hastalığı veya zayıflığı, sarhoşluk, ısraf, suihal, suiidane gibi makul surette hareket etme kabiliyetini kaldıran hallerden kabul mümkün değildir. Sağır ve dilsizleri (MK. 449 maddesindeki yaş koşulu oluştuğunda) vasiyet yapılacak kişilerden kabul zorunludur.
Ölüme bağlı tasarruflardan vasiyetin şekli MK.nun ondördüncü babının dördüncü faslında düzenlenmiştir. Okuyup yazma bilen sağır ve dilsizlerin buradaki şekillerden biri ile vasiyetname yapabilecekleri konusunda tereddüt yoktur. Ancak, incelenen bu olayda olduğu gibi cahil (okuyamayan ve yazamayan) sağır ve dilsizin resmi vasiyetname yapıp yapamayacağı konusu öğretide tereddütle karşılanmaktadır (Prof. Dr. Z. İmre-Dr. H. Erman, Miras Hukuku, 1989, Sf. 92-95; Prof. Dr. N. Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 1987, Sf. 164; E. Şener, Miras Hukuku, 1977, Sf. 338).
"Vasiyet eden kimse vasiyetnameyi okuyamaz ve imza edemez ise resmi memur, şahitler huzurunda vasiyetnameyi kendisine okur.
Vasiyetci, vasiyetnamenin son arzularını muhtevi olduğunu beyan eyler. Bu takdirde şahitler vasiyetcinin beyanatı, huzurlarında vaki olduğuna ve onu tasarrufa ehil gordüklerine dair şerh vermekle iktifa etmeyip vasiyetnamenin kendi huzurlarında resmi memur tarafından vasiyetciye okundugunu dahi takrir ile imza ederler" (MK. 482).
"Her şahıs, medeni haklardan istifade eder. Binaenaleyh kanun dairesinde haklar ve borçlara ehil olmakla herkes müsavidir" (MK. 8). "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düsunce, felsefi inanc, dın, mezhep ve BENZERİ SEBEPLERLE ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet Organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" (Anayasa 10). "Her Türk Anayasadaki temel HAK ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanacak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine DOĞUŞTAN SAHİPTİR" (Anayasa Başlangıç 8. paragrafı). Gerek Medeni Kanunun ve gerekse Anayasanın bu hüküm ve kuralları insanlık onurunun korunması ilkesinin doğal bir sonucudur. İnsan onuru, hukuksal bakımdan genel fiil ehliyetini garanti eden bağımsız bir temel haktır. Bu sebepledir ki kanunu yorumlarken her şeyden önce insan onuru ile bağdaşmaz sonuçlardan kaçınmak zorunludur. Yukarıda açıklandığı üzere vasiyet ehliyetine sahip sağır ve dilsizleri sırf cahillikleri sebebiyle vasiyet yapamayacak duruma sokmak insan onuru ile bağdaşmaz. Nitekim, aynı endişelerle Türkçe bilmeyen kişilerin tercüman aracılığı ile Türkiye'de Türk Noterler huzurunda resmi vasiyetname yapmalarına imkan tanınmış, hakkın ozünün korunması bakımından vasiyetcinin gerek noterle ve gerekse şahitlerle doğrudan temas zorunluluğundan fedakarlık yapılmıştır (Y. 2. HD.nin 15.4.1963 günlü, 2257-2297 ve 23.1.1970 günlu, 7125-489 sayılı kararları).
Gelişen eğitim imkanları ile sağır ve dilsizlerin kullandıkları işaretler ayrı bir dil olarak kabul edilebilecek nitelik kazanmıştır. Gerek resmi memurun ve gerekse şahitlerin sagır ve dilsiz isaretlerini bilmeleri halinde resmi vasiyetnamenın yapılabileceğinde bir kuşku olmaması gerekir.
MK.nun 482. maddesi düzenlemesinde 480 ve 481. maddeden ayrılan en önemli unsur vasiyetname içeriğinin şahitlerden gizli tutulmaması ve vasiyetci ile resmi memur ve şahitlerin tüm işlemleri takip etmeleridir. Bu düzenlemenin amacı daha sonra vasiyetçi tarafından (cahilliği sebebiyle) denetlenme olanağı bulunmayan vasiyetnamenin düzenlenmesinde dürüstlük kurallarına uyulması, yanlışlıkların önlenmesidir. Şu halde bu işlemlere bir de tercümanın katılması, hele hele Noterlik Kanununun 73 ve 74. maddesi uyarınca işleme katılacak tercümanın yeminli olma zorunluluğu, güveni azaltmaz. Medeni Kanun vasiyetname düzenlemesine katılacakları resmi memur ve şahitlerle de sınırlamamıştır. Bu sebepledir ki 483. maddede resmi memur ve şahitlerde aranacak nitelikler değil, genel bir deyimle "vasiyetnameye iştirak" edeceklerin nitelikleri gösterilmiştir. Tüm ilmi ve kazai görüşlerde ittifakla vasiyetnamenin bizzat resmi memur tarafından yazılması zorunluluğu bulunmadığı kabul edilmektedir. Yazma işinde kullanılan bir memur mesabesinde bulunan tercümanla işlemin tamamlanmasını kabul etmemek yukarıda açıklanan kurallara aykırı sonuç doğuran bir yorum tarzı olur.
O halde; sırf vasiyetçinin cahil, sağır ve dilsiz olması sebebiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru olmaz. Davacıların, murisin ehliyetine, tercümanın niteliğine ve diğer şekil eksikliklerine yönelik iddiaları incelenerek sonucu uyarınca hüküm tesisi gerekli iken, yazılı biçimde eksik inceleme ile oluşan hükmün bozulması gerekli olmuştur.
S o n u ç : Davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 11.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1992/8 - Sayfa:1189
Old 14-02-2010, 18:08   #8
Av.Halil Kançeltik

 
Varsayılan

Slm. Benzer konu üzerine bir araştırma yapar iken bende bazı bilgilere ve aşağıda ki linke ulaştım. Faydalı olur düşüncesiyle bu linki buraya geçmek isterim.Umarım faydalı olur.Saygılarımla. http://www.gulperieldeniz.av.tr/turkce/yayinlarimiz.htm
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekilin ölmüş vekil eden adına işlem yapması çözümhukuk Meslektaşların Soruları 1 18-06-2009 08:31
Düzenleyici işlem iptal başvurusu- birey hakkında tesis edilmiş idari işlem kabulü Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 10-03-2009 13:58
Kooperatif muvazalı borçlandırıcı işlem "ACİL" alperyldrm Meslektaşların Soruları 0 31-03-2008 08:55
sağı ve dilsizlerin velayet hakkı av.banu Meslektaşların Soruları 2 10-01-2008 09:25
Kira Kontratına borçlandırıcı taahhüt ekleme. Av.Deniz Kasakolu Meslektaşların Soruları 7 16-04-2007 08:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03998089 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.