14-11-2012, 12:38 | #1 |
|
Değerlendirme 2- Merci Tayini- Yargılamaya Hakim Olan İlkeler
MERCİ TAYİNİ
----Aşağıdaki hâllerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur: a) Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa. b) İki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa. c) İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse. ç) Kesin yetki hâllerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse ------ Yargı yerinin belirlenmesi gerektiren sebeplerden biri, davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkmasıdır. Eski HUMK m.25 fiili ve hukuki engel ibaresi varken, yeni HMK.m.21 de “herhangi bir engel” ibaresi yer almıştır. ---- Eski HUMK.25/2 de “göreve ilişkin olarak verilen karar”laradn söz ederken yeni HMK’da “görevsizlik kararı” verilmesi halini düzenlemiş ve iki ayrı mahkemenin önlerine gelen aynı davada “görevli olduğuna ilişkin karar” verilmesi ihtimaline yer vermemiştir. ----- Yargı yeri belirlenmesi kararlarına karşı direnme kararı verilemez. (HGK, 22.6.1994, 20-327/440) ---- Yargı yeri belirlenmesi kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez. ---- Görev uyuşmazlığı genel mahkemeler arasında(sulh ile asliye arasında) olabileceği gibi genel mahkemelerle özel mahkemeler arasında da olabilir. ----- Yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar kesindir, bunlara karşı direnme kararı verilemez. Yargıtayca yargı yeri belirtilmesinden sonra, her nedenle olursa olsun dosyanın önceki mahkemeye gönderilmesi mümkün değildir. (14. HD, 24.02.1981, 1195/1452) Bu kesinlik kuralı nedeniyle, görev konusu yargı yeri belirlenmesi yoluyla çözümlendikten sonra, belirlenen yerde görülen davada çıkmış hükme karşı kanun yoluna başvurulduğunda, görev konusunda tekrar tartışma konusu olamayacağı hakkında İBK var. (Bilge Umar- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi- Sh.101) ---- Yargı yerinin belirtilmesine karar veren üst mahkeme, dava dosyasını yargı yeri olarak belirlediği mahkemeye gönderir ve bu mahkeme, davaya kaldığı yerden devam eder. Bu halde, m.20 hükmü uygulanmaz. Yani davacı iki hafta içinde yargı yeri olarak belirtilen mahkemeye başvurmak zorunda değildir. ( Kuru, Arslan, Yılmaz- Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı- Sh. 173) ---- İki mahkemenin de görevsizlik kararı vermesi ve bunların kesinleşmeleri halinde, yargı yeri belirlenmesi kararı verilmeden, görevsizlik kararı mahkemelerden birinin kendisi görevli görerek davaya bakması mümkün değildir.(HGK 13.05.1998, 8-335/336) ----- Yargıtay tarafından verilen bir kararda, Merci tayini ile belirlenen mahkemenin yetkisinin, küçüğün ya da kısıtlının yerleşim yerinin değişmesi halinde dahi bağlayacağına ilişkin ilamını eleştiren Prof. Dr. Cem Budak, “Vesayet işlerinde yetki küçük ya da kısıtlının yerleşim yeri mahkemesine ait olup yerleşim yerinin değişmesi halinde yetki yeni yerleşim yerine geçer. Küçüklerin ve kısıtlıların menfaatlarinin en iyi şekilde himaye edilmesine ilişkin bu kural kamu düzenindedir ve HMK.m.23/2 hükmüne üstün tutulmamalıdır,” demektedir. (Budak- Özer, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakkında İlk 100 Yargıtay Kararı, Sh. 20) YARGILAMAYA HAKİM OLAN İLKELER. TASARRUF İLKESİ: ------ Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder. (HMK.m.24) ------- Dava ancak tarafın talebi üzerine görülür. Yargıtay bir kararında şöyle diyor: “Davalının karşılık davasını cevap süresi içinde açması gerekmektedir. İki taraftan birinin talebi olmadan hakim bir davayı tetkik edip halletme yoluna gidemez. Usulden açılmış karşılık dava olmadığı halde karşılık dava varmış gibi boşanmaya ve sair isteklerin hükme bağlanmasına karar verilmesi yok hükmünde bir kararı ifade eder. Bu konu açıkça temyize getirilmemiş olsa bile kanuna açık muhalefet oluşturduğundan bozma sebebi olur” (2. HD, 02.07.1999, E.1999/5782, K 1999/7763) Benzer bir şekilde 1. Hukuk Dairesinin 10.10.2005, 9490/10748 kararı ----- HMK.m24 lafzındaki “dava” tabiri “tedbir” “iş” “istem” gibi tarafa ait her türlü işlem de bu kapsama dahil edilmelidir. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 259) ----- HMK.m.24 hükmü, kanun yolları bakımında da uygulanması gerekir. Bu nedenle temyiz talebi yoksa, Yargıtay, temyiz incelemesi yapamaz. ----- Dava ancak tarafların talebiyle görülebileceği davanın konusunu belirleme yetkisi de ancak taraflara aittir . Taraflarca talep edilmemiş bir hususta karar veremez. Ve ancak istisnai hallerde başka bir şeye karar verebilir. “BK.m.49. maddesine göre hakim, manevi tazminat ödenmesi yerine kişilik hakkı hakkına saldırıyı kınayan bir karar verebilir. Bu takdir hakkını kullanırken istem dışında başka bir yaptırıma karar verilmesinin nedeni gerekçelendirilmelidir.(4. HD, 6.11.2001, 5845/10839) ---- “Hakim tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. (6100 s. HMK.m.26/I) Ve iki taraftan birinin talebinden olmaksızın re’sen bir davayı inceleyemez. Ve karara bağlayamaz. (6100 s. HMK.m.24/I) O halde delillerin talep çerçevesinde değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken talep olmadığı halde boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (2. Hukuk Dairesi, 15.11.2011, 2010/18753E 2011/18583 K) TARAFLARCA GETİRİLME İLKESİ ------Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz ----- Hakim tarafların ileri sürmediği sözleşmenin geçersizliği hususunu kendiliğinden gözetip karar veremez. (. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 262) ----- İtiraz davalı tarafından ileri sürülmese dahi hakim dava dosyasına giren itirazları resen dikkate almak zorundadır. (HGK. 17.05.1974, 4-703/548) ---- “Davalının dayanmadığı bir husus olan zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı yönündeki bir savunmayı mahkemenin kendiliğinden kararında değerlendirmesi, davayı tarafların hazırlaması yönündeki usul hükümlerine aykırı olmuştur.” (HGK.10.12.2003, 1-755/752) ----- 14.2.1951 tarihli İBK ya göre, iyiniyet veya kötüniyet mahkemece resen dikkate alınır. ----- Hakim, taraflar arasındaki dosyaya yansımayan ve davalı tarafın savunma ve delil olarak sunmadığı emsal dava dosyaları dikkate alarak karar veremez. ((Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 263)- (11. HD, 3.10.2011, 1774/11662) ----- “Genel kural tanık konusundaki kanıtın taraflarca gösterilmesidir. Ancak, dava dosyasına usulüne uygun biçimde girmiş olan belgelerde adı geçenler, mahkeme somut olayın özelliği itibariyle, gideri uygun görülecek yanlardan birinden alınmak suretiyle kendiliğinden tanık olarak dinlenebilir. (4. HD, 6.11.2002, 7810/12411) ------ Yargıtay, hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesini geçerli saymaktadır. (21. HD, 2.12. 2004, 6864/10490) ----- Cezai şart fahiş ise, resen tenkis edilir. ----- Çekişmesiz Yargıya tabi iller kural olarak kendiliğinden araştırma ilkesine tabidir. ------ Kamu düzenini ilgilendiren davalarda hakim de, tarafların yanında olayların ve delillerin mahkemeye getirilmesi konusunda görevli ve yetkili kılınmıştır. (Pekcanıtez, Atalay- Özekes- Medeni Usul Hukuku- Sh. 304- 13. Bası.) ----- Velayetin kaldırılması davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. TALEPLE BAĞLILIK İLKESİ ------Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK.m.26) ----- Aslında verilmiş zarardan müteselsil sorumlu kişiler zararın ödetilmesine hüküm verilmesi istemiyle birlikte dava edildiğinde, zararın müteselsilen ödetilmesine hüküm verilmesi istenmediği halde hükmün bu doğrultuda verilmesi talep dışı hüküm vermektedir. (Bilge Umar- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi- Sh.116) ----- Yargıtay tescil talebini ihtiva etmeyen tapu kaydının iptali davasında sadece iptale karar verilmesinin taşınmazı “sicil dışı bırakacağını, bunun ise, …. Dolu pafta sistemi ile uyuşmayacağını bu bakımdan davacıya mehil verilerek ayrı tescil davası açmaya imkan verilerek açılma halinde iki davanın birleştirilerek karara bağlanması gerektiğine karar vermiştir. (1. HD, 26.12.2006, 11989/13071) ------ Davacı vekili, “yalıbaskı imalat” bedelinin tahsilini talep etmiş iken, talep konusu edilmeyen “taş kaplama” tutarın da davalıdan tahsiline karar verilmesi HMK.m.26 maddesine aykırıdır. (23. Hukuk Dairesi- 20.10.2011, 2011/1570 E, 2011/1214 K) --- Paylı taşınmaza el atmadan kaynaklanan ecrimisil davasında mahkeme, yalnızca davayı açan paydaşın payı oranında ecrimisile hükmeder. (1. HD, 18.1.2007, 11683/253) ---- Davacı davasını dolar üzerinden açmışsa, mahkemenin Türk lirası üzerinden karar vermesi mümkün değildir. (HGK- 18.2.1987, 13-34/104) ---- “ Bir davada dava olunan şey bakımından hüküm kurulur. Dava konusu olmayan hak yönünden kurulan hükme değer verilemez. Bu surette kurulan karar yok hükmümdedir. Değinilen hüküm kesin hüküm olarak nitelendirilemez. (1. HD, 10.10.2005, 9490/10746) HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI ----- HMK.m.27 hukuki dinlenilme hakkını düzenlemiştir; bu hak, yargılama ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirilmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini ifade eder. ------- “ HMK.m.27 uyarınca tarafların hukuki dinlenilme hakları mevcuttur. Somut olayda dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir mahiyette tebligat, davalıya tebliğ edilmeden dosyaya iade olunmuştur. Mahkemeye usulüne uygun tebligat yapılmadan yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olup… “ ( 19. HD, 15.12.2011, 538/15907) ---- HUMK.m73 duruşma yapma zorunluluğunu düzenlemekteydi ama HMK.m27’ye bu alınmamıştır. Ancak Yargıtay, HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra verdiği kararlarda adil yargılama hakkının duruşma yapma zorunluluğunu içerdiğini benimsemiştir. (. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 294) ----- “HUMK.m73(HMK.m27) Anayasanın 36. Maddesi uyarınca, kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakim iki tarafı dinlemedikçe veya sav ve savunmalarını bildirmeleri için yasal şekillere uygun davet edilmedikçe karar veremez. Hasımsız davalar bakımından da ayrı bir durum söz konusu değildir.” (11. HD, 31.10.2011, 4001/14690) ----- Adil yargılama hakkından sadece taraflar değil; müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri de yararlanır. ----- Kanunda hüküm yoksa dosya üzerinden inceleme yapılamaz. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 300) ---- “6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesine göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içerir. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunun 18. maddesinde icra mahkemesine arzedilen hususlarda basit yargılama usulünün uygulanacağı açıklandıktan sonra aynı yasanın 70. maddesinde de itirazın kaldırılması hakkındaki istek üzerine her iki tarafın davet edilerek karar verileceği hüküm altına alınmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320/1 maddesinde, basit yargılama usulüne tabi işlerde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği hükmüne yer verilmiş ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanununa nazaran daha özel nitelikte olan İcra İflas Kanunu'nun 70. maddesi hükmü uyarınca itirazın kaldırılması isteğinin zorunlu olarak duruşma açılmak suretiyle incelenmesi gerekirken dosya üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” (6. HUKUK DAİRESİ E. 2012/1804 K. 2012/4862 T. 27.3.2012 ALENİYET İLKESİ ---- Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar. Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir. ------ HMK.m.28, HUMK’tan farklı olarak sadece duruşmaların aleniliği değil; “kararların bildirilmesinin” aleniliği de düzenlemiştir. ----- UMAR’A göre, Gizlilik kararının alınmasını gerektirecek haklı neden yokken mahkeme gizlilik kararı vermişse, hükmü etkileyip etkileyip etkilemediğine bakılmaksızın bozma nedeni olmalıdır. (. (Bilge Umar- Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi- Sh.126) DÜRÜST DAVRANMA VE DOĞRUYU SÖYLEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ -----Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler. ---- “Alacağın küçük parçalara bölünmesi suretiyle ayrı ayrı davalara konu edilip birden fazla vekalet ücreti alınması dava hakkının kötüye kullanılmasının ….. korunmasında hukuki olanak bulunmadığı…” (10. HD, 29.1.2008, 5188/645) ----- Davacı davasını geç açarak kusuru ile karşı tarafın zararının artmasına sebebiyet vermişse, dürüstlük kuralı çerçevesinde karşı tarafın uğradığı zararı üstlenmelidir. ((Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 317) ---- “Boşanma hükmü kesinleşmeden evlilik birliği devam ettiğinden yıllar sonra davacının hükmü tebliğe çıkarması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup kabul edilemez.” (2. HD, 10.03.2004, 1829/3019) ---- “Yargı mercileri önünde sav ve savunma hakkı mesru vasıta ve yollardan sapılarak hakkın arkasına kötüniyetle sığınıp ahlaka aykırı davranışlarla ve karşı tarafı zararlandırmak amacıyla kullanılmış ise, doğan zararın giderilmesi gerektiğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.” (HGK, 1.10.1997, E-4-327 K 765) ----- Anayasa Makmesinin 27.09.2012 tarih ve 2012/4 e sayılı kararında; 12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 29. maddesinin “Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” biçimindeki ikinci fıkrasının iptaline karar verilmesi istemini ret etmiştir. USUL EKONOMİSİ İLKESİ ------Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.(HMK.m.30) ---- “İrtibatlı davalarda, kısa zamanda en az masrafla ve birbiri ile çelişmeyen sonuca ulaşılabilmesi için; davaların birlikte yürütülmesi gerekir. Anayasa’nın 41. Ve HUMK.m.77 maddesi gereğince hakim davaları en az giderler ve mümkün olan süratle sonuçlandırmak, beyhude masraf ve zaman kaybına imkan vermemek durumdadır. (16. HD, 20.10.2003, 9403/9395) ----- Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı açılan davada Kurum avukatlarının kurumu temsil yetkilerine göre, uyuşmazlığın şube işleminden kaynaklanmasına gerek bulunmaksızın şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili oluşu usul ekonomisi ile ilgilidir. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 327) ----- Davacıyı ayrı bir dava açma durumunda bırakmak usul ekonomisine aykırıdır. (11. HD, 4.5.1998, 1542/3221) ---- Kadastro davalarında tutanaklarla basit usuli eksikler bulunması halinde kadastro hakimi davanın esasına girerek uyuşmazlığı çözmelidir. Kadastro hakimin bunun yerine tutanağı kadastro müdürlüğüne göndermesi usul ekonomisi ilkesine aykırı olur. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 331) ----- “Bağlantı bulunmadan yapılan bir birleştirme kararı sonuca etkili önemli bir usul yanlışlığı olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan ve “Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider sağlamakla yükümlüdür” şeklinde ifadesini bulan usul ekonomisi ilkesinin de böyle bir durumda uygulanma yeri yoktur.” 10. HUKUK DAİRESİ E. 2010/3109 K. 2011/13005 T. 4.10.2011 HAKİMİN DAVAYI AYDINLATMA ÖDEVİ -----Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. (HMK.m.31) ------Tarafların iddiasının ve savunmasının yeterince açık olmaması belirsiz veya çelişkili olması durumunda, hakim bu konuda taraflardan açıklama yapmalarını isteyebilir, belirsizliğin ve veya çelişkinin giderilmesi için taraflara soru sorabilir. ----- Örneğin, davacı, davalıya birkaç dükkanı kiraya vermiş ve daha sonra hangi dükkanla ilgili olduğunu belirtmeksizin bir dükkanı kira bedelinin tespitini istemişse, hakim kira tespit davasının hangi dükkanla ilgili olduğunu açıklattırmalıdır. (Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 345) ---- Davacı dava dilekçesinde farklı, cevaba cevap dilekçesinde farklı istemlerde bulunmuşsa, çelişki oluşturulan husus, hakim tarafından davacıya açıklattırılmalıdır.( ((Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 345) ---- “Davacı kadın yararına aylık 1200 TL yoksulluk nafakasına hükmetmiştir. Toplanan delillerden, davacı kadının oturduğu evin kendisine ait olduğu, kira geliri bulunduğu ve emekli maaşı aldığı bildirmiştir. Mahkemece kadın emekli maaşı ve kira geliri araştırılıp HMK’nın 31. Maddesi gereğince hakimin aydınlatma ödevi çerçevesinde taraflardan bilgi alınarak, gerçekleşecek sonuca uyarınca yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir” (2. HD, 29.12.2011, 1809/24085) ---- Hakim, muvazaa hususunu kendiliğinden araştırma zorunda olduğundan hakim durumun aydınlatılması için taraflardan delil istemek ve tarafların dilekçelerinde dayandıkları delilleri getirterek incelemek durumundadır. ((Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemesi Kanunu Şerhi. Sh. 354) ----- “. Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı A... Market Metal Ü... Ltd. Şti. den olan alacağı için hakkında icra takibi başlattıklarını, alacağın tahsil edilemediğini, ancak borçlu şirketin varlıklarının diğer davalı şirkete devredilip borçlu şirket varlıklarının eritildiğini öne sürerek her iki şirket faaliyetinin tek tüzel kişilik içinde sürdürüldüğünün, iki şirket arasında devir yapıldığının ve her iki şirketin amme borcundan müteselsilen sorumlu olduklarının tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece eda davası açılması mümkün olan hallerde tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin aslında 6183 sayılı yasa uyarınca borçlu şirket hakkında yapılan icra takibi sonucu alacağın tahsil edilemediği, bu nedenle şirket mal varlığı ile diğer varlıklarının üçüncü kişi konumunda olan davalı A... Market Metal Ü... Ltd. Şti.ne devrinin iptaline ilişkin olduğu dolayısıyla istemin 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali olduğu anlaşılabilir ise de davacı tarafın hangi yasa maddesi uyarınca iptal istediği ve borçlu davalının hangi tasarruflarının iptal edilmesi gerektiği hususu yeterince açık olmadığı da görülmektedir. Talep sonucu açık değilse, 1086 sayılı HUMK. nun 75/2 ( 6100 sayılı HMK.nun 31. ) maddesi uyarınca mahkemenin davacı tarafa talep sonucunu açıklattırması gerekir. Bu madde hükmünde, hakim 'müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebilir'' denilmekte ise de bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir görev olarak anlamak gerekir. Somut olayda mahkemece davacının istediğinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde belirlenmesi için açıklama yapılmasına izin verilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafa 1086 sayılı HUMK. nun 75/2 ( 6100 sayılı HMK.nun 31. ) maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa salt tesbit davası olarak mı açtıklarının açık ve net bir şekilde açıklattırılması ondan sonra taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.” (17. HUKUK DAİRESİ E. 2012/1406 K. 2012/7467 T. 7.6.2012) ---- “Alacaklı tarafça icra takibinde 25.000,00 TL asıl alacak, 31.461,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 56.461,00 TL alacak talebinde bulunulmuştur. Davalı borçlu takibe itiraz etmiş, açılan itirazın iptali davasında davacı alacaklı harca esas değeri 25.000,00 TL olarak göstermiştir. Ancak talep sonucu bölümünde itirazla duran tüm alacak yönünden takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde gösterilen harca esas değer ile talep sonucunda istenen meblağ farklı olup, öncelikle 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesi uyarınca alacaklının hangi meblağ üzerinden takibin devamını istediği hususu açıklattırılmalıdır. Davacı alacaklının itiraza uğrayan tüm alacak yönünden takibin devamını istemesi halinde harç tamamlattırıldıktan sonra birikmiş faize yönelik itirazın haklılığı üzerinde durulup varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” 19. HUKUK DAİRESİ E. 2012/7240 K. 2012/11213 T. 5.7.2012 YARGILAMANIN SEVK VE İDARESİ: ---- Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez ---- Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunun 78. Maddesinde, “okunmayan veya münasebetsiz olan evrak iade edilir” şeklinde düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanuna aynen alınmamıştır. HMK’ya göre, okunmayan, uygunsuz veya ilgisiz dilekçe yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Taraf bu süre içinde, o dilekçeyi okunabilir hale getirirse, bu yeni dilekçe dosyaya konacaktır. ---- “1086 sayılı HUMK'nun 78/2 maddesine göre; "okunamayan veya münasebetsiz olan evrak iade edilir. Ve yeniden temyiz için münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet zarfında temyiz olunmuyorsa yeniden mühlet verilemez" Somut olayda, davalı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde, yerel mahkeme hakimine yönelik olarak savunma sınırlarını aşan icapsız sözlerin yer aldığı görülmüştür.Bu haliyle karar düzeltme dilekçesinin münasebetsiz evrak niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğindenMahkemece HMK'nın 32. (HUMK'nun 78/2.) maddesi hükmü çerçevesinde işlem yapılarak sonucuna göre yeniden Dairemize gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,” (19. HUKUK DAİRESİ E. 2011/8814 K. 2011/11780 T. 3.10.2011)” HUKUKUN UYGULANMASI ----- Maddi vakıaların hukuki nitelendirmesini yapmak hakime ait bir görevdir. Eski HUMK.76 da hakimin kendiliğinden uygulayacağı kuralları Türk Kanunları şeklinde ifade etmişken yeni HMK.m.33 de “Türk Hukuku” şeklinde ifade edilmiştir. ----- Davacı ve davalı hukuki sebepleri bildirmek zorunda değildir. Bu nedenle, taraflar dilekçelerinde belirttikleri hukuki sebepleri her zaman değiştirebilirler. ------ Hakim, Türk kanunları ihtilaf kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku resen uygular. Hakim yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. (MÖHUK.m.2) ---- “Somut olayda, davacı vekili her nekadar itiarzın kaldırılması tabirini kullanmış ise de, aktarılan vakılaradan istemin itirazın iptaline yönelik olduğu ve bu amaçla davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır. …. Bu durumda İİK.m.67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali olarak olarak kabulü zorunludur.” (11. HD, 27.9.1999, 5841/7144) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
karı koca olan hakim ve savcının durumu | avukat.derviş.yıldızoğlu | Meslektaşların Soruları | 3 | 28-06-2014 08:33 |
merci tayini -süreli | av.pınar | Meslektaşların Soruları | 7 | 11-10-2010 12:23 |
Merci Tayini Kararları... | attorneytalay | Meslektaşların Soruları | 0 | 15-01-2008 13:31 |
Hakim Yada Yetkili Merci Kararı Olmadan Rıza Olsa Bile Arama Yapılamayacak. | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hukuk Haberleri | 1 | 01-06-2004 18:45 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |