|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
16-11-2009, 15:41 | #1 |
|
boşanma davasında nafaka ve tazminattan feragat
merhaba arkadaşlar
müvekkil açmış olduğu boşanma davasında talep etmiş olduğu nafaka ve tazminattan dava bir an önce sonuçlansın diye faragat etmiştir. şu anda ekonomik olarak çok kötü durumda olduğunu söyledi. 28.11.2008 de dava sonuçlanmış. 1 yıl dolmadığından dolayı tazminat ve nafaka talep etmek amacıyla dava açabilir miyiz? feragat engel olur diye tahmin ediyorum ama. bilgisi olan arkadaşlar paylaşırsa memnun olurum. teşekkürler. |
16-11-2009, 15:58 | #2 |
|
Sayın düzzgün;
HUMK Madde 91 - "Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir." Madde düzenlemesine göre, haklarından feragat etmiş olan kişi feragat etmiş olduğu haklarından vazgeçmiş sayılmaktadır. Dolayısıyla kişi, vazgeçmiş olduğu hakkına ilişkin olarak daha sonra herhangi bir talepte bulunamaz. Saygılarımla.. |
16-11-2009, 22:31 | #3 |
|
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi Esas: 2003/15382 Karar: 2003/16507 Karar Tarihi: 09.12.2003 Davacı haktan vazgeçtiğine (feragat ettiğine) göre daha sonra ileri sürülmesine imkan bulunmamaktadır. (HUMK. md. 91 - 95) Mahkemece maddi, manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin bu sebeple reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. |
16-11-2009, 22:51 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
İştirak nafakası hariç. |
16-02-2010, 10:58 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 1. Hukuk Dairesi Esas: 2008/7643 Karar: 2008/12182 Tarih: 21.11.2008 ÖZET: Feragat, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu ileri sürülerek feragatın feshi davası açılabilir. Bu nedenle, hataya dayalı ise feragatın feshine karar verilmesi gerekir. (818 sayılı BK. m. 23, 28) (1086 sayılı HUMK. m. 91, 95) KARAR METNİ: Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, müvekkili adına ve davalılar aleyhine (Bala Asliye Hukuk Mahkemesi)'nin 1998/276 esas s. dosyası ile tapu iptal davası açtığını, davalılar vekilinin yargılamanın başlangıcından beri müvekkili davacıya ilişkin olan 616 no.lu parsel ile davalılara ilişkin olan 583 notu parselin farklı yerler olduğunu beyan etmesi karşısında, 17.04.2003 günlü oturumda davalılar vekilinin dürüstlüğüne ve iyiniyetine güvenerek feragatin gerçekleştiğini, ancak davalılar vekilinin iyiniyetli olmadığını (Bala Asliye Hukuk Mahkemesi)'nin 2003/132 esas s. dosyasında açmış oldukları elatmanın önlenmesi davasında yapılan keşif sonunda alınan rapor ile öğrendiğini, davalıların hile ve hatası ile feragatin yapıldığını ileri sürerek, Borçlar Yasası'nın 23 ve 28. maddeleri gereğince feragatin iptal edilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın hakdüşürücü süre sebebiyle reddini savunmuşlardır. Mahkemece, Borçlar Kanunu'nun 23 ve 28. maddelerinde ön görülen koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, davadan feragatin iptali (feshi) isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden özellikle Bala Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17.04.2003 tarih, 1998/276 esas, 2003/106 s. tapu iptali, yine taraftan aynı ve karşılıklı olarak aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp rüy'et edilen elatmanın önlenmesi istekli dava dosyalarının tetkikinden; öncesi Hazine'ye ilişkin 64.600 m2 yüzölçümlü 616 parsel s. taşınmazın 4753 s. Kanun hükümleri gereğince Recep'e, keza 44.800 m2 mesahadaki 583 parsel s. taşınmazın da 1997 gününde Hazine'ce Nazım'a satış suretiyle temlik edildiği, Nazım'ın 583 parseldeki 1/3 payını üzerinde ipka ederek 2/3'ünü her birine 1/3'er olmak üzere Üçler ve Orhan'a temlik ettiği, 616 parsel maliki Recep'in 02.10.1998 gününde 583 parsel maliklerine yönelik çifte tapu (mükerrer kayıt) olgusunun varlığından bahisle davalıların tapusunun sicilden terkini istekli davanın Bala Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17.04.2008 tarih, 1998/276 esas, 2003/106 s. kararı ile feragat sebebiyle sonuçlanıp kesinleştiği, sonradan aynı yer mahkemesinde Recep aleyhine 583 parsel maliklerince elatmanın önlenmesi davası açıldığı ve bunun üzerine Recep vekili Av. Sabite'nin "iptal davasındaki davalılar vekili Av. Sadık'ın, Recep'in malik olduğu tapu ile müvekkillerine ilişkin tapunun aynı yere ilişkin olmadığı, ayrı ayrı yerleri kapsadığını bildirmesi" üzerine iptal davasından feragat ettiğini, oysa haktan vazgeçme gibi bir düşünce ve irade beyanının bulunmadığı durumda müvekkili Recep aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasının mahkemece iptal davasındaki feragatin haktan feragat olarak nitelendirilmek suretiyle aleyhlerinde karara bağlandığını ileri sürerek eldeki feragatin iptali konusundaki davayı açtığı ve mahkemece feragatin hata ürünü olmadığı haktan feragat olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten de, 1998/276 s. tapu iptal davasında Recep vekili Av. Sabite'nin 17.04.2003 günlü oturumda vekaletnamedeki haiz olduğu feragat yetkisine istinaden davadan feragat ettiği ve usulünce feragatin imzası ile tevsik edildiği oturum zaptıyla sabit olduğu gibi her iki tarafın dayandığı tapuların 40.618.66 m2'lik bölümünün iç içe girdiği ve bu yer için mükerrer tapu oluştuğu, elatmanın önlenmesi davalarıyla da sabittir. Hemen belirtilmelidir ki, vazgeçme kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Ancak, feragatte hasıl olan neticenin buna sebep olan feragatin rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceğinde kuşku bulunmamaktadır. Somut olayda Av. Sabite iptal davasındaki feragat iradesi açıklamasını, sair taraf vekili Av. Sadık'ın "her iki tarafın adlarına kayıtlı tapuların ayrı ayrı yerlere ilişkin olduğu ve çifte tapunun bulunmadığı" beyanı üzerine yaptığı biçiminde savunmada bulunmuş, mahkemece bu kabule itibar edilmemişse de, müvekkili Recep'in bu nedenle yaptığı şikayeti üzerine hakkında görevi kötüye kullanmak fiilinden dolayı açılan kamu davasında Ankara Yedinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24.07.2006 gün 2006/182 esas, 2006/267 s. kararında Av. Sadık'ın her iki tarafın tapu kaydının aynı yere ilişkin olmadığı, ayrı ayrı yerlere ait bulunduğuna dair beyanı hükme esas alınmak suretiyle beraatle sonuçlanmıştır. Esasen, eldeki davanın 01.06.2006 günlü oturumunda da Av. Sadık'ın dava edilen yerlerin ayrı ayrı yerler olduğunu, tarafların tapularının başka başka yerlere ait bulunduğu şeklindeki beyanı sonradan taraflar arasında karşılıklı olarak açılıp görülen elatmanın önlenmesi davalarında ortaya çıkan her iki tarafın dayandığı tapuların 40.618.66 m2'lik yeri için mükerrer oluşturulan (çifte) tapu olgusu ile örtüşmüyor ise de bu maddi gerçek karşısında davadan feragatin sair taraf vekilinin beyanından kaynaklanan hataya bağlı olduğu kabul edilmelidir. Kaldı ki, varlığı sabit olan bahse konu bildirim karşısında feragatin davaya konu edilen haktan değil, davanın takibinden feragat olduğu biçiminde değerlendirilmelidir. Zira çifte kayıt olgusu nedeniyle açılan dava sebebiyle sonradan varlığı ortaya çıkan kayıtların tedahül ettiği (iç içe girdiği) gerçeği karşısında davadan feragatin taraflar arasındaki çıkacak her türlü çekişmeyi çözümsüz bırakacağı kuşkusuzdur. Kaldı ki, esas haktan feragat usul hükümlerine değil, taalluk ettiği esas hakkın tabi olduğu hükümlere bağlıdır. Sair taraftan, haktan feragat için bir sebebin varlığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. O halde, iptal davasındaki feragatin hataya dayalı olduğu gözetilmek suretiyle davanın kabulüne ve feragatin feshine (iptaline) karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükümü gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
14-06-2011, 11:06 | #6 |
|
peki ıslahla bu mümkün mü?
Benim dosyamda davacı dava uzamasın diye celse arasında dilekçe verip tazminat istemiyor ancak daha sonra vekili devreye giriyor ve ıslah dilekçesiyle tazminat talebinde bulunuyor. Peki ıslah yoluna başvurulunca bu yargıtay kararını bertaraf etmiş olur mu? Acil yanıtlarınızı bekliyorum..
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
boşanma davasında feragat sebebinin niteliği | CATWOMAN | Meslektaşların Soruları | 0 | 19-05-2009 12:53 |
temyiz aşamasında tazminattan feragat | avukat152 | Meslektaşların Soruları | 0 | 28-04-2009 15:08 |
boşanma davasında feragat | Av.Gamze Korkmaz | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-04-2008 12:17 |
boşanma davasında derdestlik itirazı,ikinci dava, feragat, kesin hüküm | emek.emek | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-03-2007 22:13 |
BoŞanma Davasinda Nafaka Ve Tazmİnat Tan Feragat | Av.Zuhat Kaya | Meslektaşların Soruları | 2 | 13-03-2007 13:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |