Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işçinin fazla çalışma ücreti alacağının faizi ne zamandan itibaren istenir

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-04-2010, 12:43   #1
aynur2075

 
Varsayılan işçinin fazla çalışma ücreti alacağının faizi ne zamandan itibaren istenir

İşçinin fazla çalışma alacağı için fazla çalışmaların ait oldukları dönemden itibaren faiz isteyebilir miyim? Bu konuda elinde Yargıtay kararı olan kararı eklerse sevinirim... Saygılar
Old 13-04-2010, 13:18   #2
ahmet çam

 
Varsayılan

Değerli aynur2075;

Müvekkilinizin dava konusu edilen fazla çalışma ücreti alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanır.

Açacağınız davada bilirkişi raporundan sonra, karardan önce dava miktarını ıslah edecek olursanız; davayı açarken belirttiğiniz miktara dava tarihinden itibaren, ıslah ettiğiniz miktara da ıslah tarihinden itibaren yasal faize karar verilir.

saygılarımla;
Old 13-04-2010, 13:33   #3
Pınar

 
Varsayılan

Meslektaşlarımın yanıtlarına ek olarak, şayet dava açmadan evvel , açıkça ve ayrıntılı olarak belirtmek suretiyle ,alacakların ödenmesini talep etmişseniz, ihtarın tebliğ olduğu veya ödenmesi için verdiğiniz süre sonundan itibaren de faiz talep olunabilir.

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/3922
Karar: 2001/7383
Karar Tarihi: 30.04.2001

İŞÇİ ALACAKLARI - İHBAR KIDEM KÖTÜ NİYET TAZMİNATI FAZLA ÇALIŞMA İKRAMİYE GENEL VE BAYRAM TATİLİ ALACAKLARININ ÖDETİLMESİ İSTEMİ - FAZLA MESAİ ÜCRETİ HESAP EDİLİRKEN TİS DEKİ ZAMLI ÜCRETİN SÖZLEŞMENİN SONA ERİŞ TARİHİNE KADAR GÖZ ÖNÜNDE TUTULMASI GEREĞİ

ÖZET: Fazla mesai ücreti hesap edilirken, işyerine teşmil edilen toplu iş sözleşmesindeki % 75 zamlı ücretin sözleşmenin sona eriş tarihine kadar göz önünde tutulması, bu tarihin sonrası için de Basın İş Kanununun ek madde (1) uyarınca % 50 zamlı olarak hesaplama yapılmalıdır.




(1475 S. K. m. 13, 14, 35, 42) (2822 S. K. m. 11)

Dava: Davacı, ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatı, fazla çalışma, ikramiye, genel ve bayram tatili, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davalıya ait Basın işkoluna giren işyeri için teşmil kararı 21.12.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmış olup, teşmil edilmiş olan bir başka yere ait toplu iş sözleşmesinin 30.09.1996 tarihinde süresi sona ermiştir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 11. maddesinin 3. fıkrası uyarınca teşmil edilen toplu iş sözleşmesinin sona ermesi ile teşmil kararı da ortadan kalkmış olur. Davacı işçinin sözleşmesi, teşmil edilen toplu iş sözleşmesinin süresinin sona ermesinden sonra feshedildiğinden kıdem tazminatının her yıl için 40 gün üzerinden hesaplanması doğru değildir. Bu itibarla, Basın İş Kanununun 6. maddesi kuralları dikkate alınarak her yıl için bir aylık ücret tutarı dikkate alınmalıdır.

3- Fazla mesai ücreti hesap edilirken, işyerine teşmil edilen toplu iş sözleşmesindeki % 75 zamlı ücretin sözleşmenin sona eriş tarihi olan 30.09.1996 tarihine kadar göz önünde tutulması, bu tarihin sonrası için de Basın İş Kanununun ek madde (1) uyarınca % 50 zamlı olarak hesaplama yapılmalıdır.

Öte yandan uzun bir süre yapıldığı kabul edilen fazla mesai alacağından raporlu, mazeret izinli günler dikkate alınarak bir hakkaniyet indirimi yoluna gidilmelidir.

4- Davanın açılmasından önce davacı işçi alacakların ödenmesi için davalı işverene noterlik aracılığı ile ihtarname çekmiş ise de, bunun muhatabına hangi tarihte ulaştığı belli değildir. Bu konu araştırılarak ihtarname davalıya bu davanın açılmasından önce tebliğ edilmiş ve o tarihten itibaren hüküm altına alınan kıdem ve ihbar tazminatları ile işçilik alacakları için tebliğ tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.04.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 13-04-2010, 15:21   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Fazla mesai ücreti de bir ücret alacağı olduğundan, ödeme gününden itibaren en yüksek mevduat faizi istenebilir. Ayrıca temerrüde düşürmeye gerek yoktur.

Saygılarımla,
Old 13-04-2010, 15:51   #5
Pınar

 
Varsayılan

Hüküm altına alınan ve kısmi davaya konu ve hüküm altına alınan fazla mesai ve ücret alacaklarına dava tarihi olan 6.2.2002 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi hatalıdır. Ücret alacaklarına mevduat faizi uygulaması 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı yasa ile getirilmiştir. Bu nedenle anılan alacaklara 6.2.2002 tarihinden 10.6.2003 tarihine kadar yasal faiz 10.6.2003 tarihinden itibaren ise mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerekir.
9.HD 2006/20813 Esas



Davalı işveren dava konusu fazla mesai ve yıllık ücretli izin alacağı nedeniyle davadan önce temerrüde düşürülmediği halde 07.04.2000 günlü fesih ihtar kabul edilerek dava tarihi yerine bu tarihe üç gün eklenerek faiz yürütülmesi de hatalıdır.
9 Hukuk Dairesi 2006/9424 Esas



- Davalı, dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğine göre ihbar tazminatı, yıllık izin, yakacak, fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarına kısmi dava ile istenen miktarlara dava tarihinden ıslahla arttırılan miktarlara da ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
9 HD 2006/17036 Esas


Davacının bakiye fazla mesai, ücret, ikramiye ve genel tatil alacaklarına ilk dava tarihinden itibaren hesaplanan işlemiş faiz alacağının kabulüne karar verilmiştir. İlk kısmi dava bilirkişi raporunda yer alan ve bu davanın konusunu oluşturan bakiye alacaklar için temerrüt oluşturmaz. Davalı işveren söz konusu bakiye alacaklar için icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden bu tarihe kadar olan işlemiş faiz isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
9. HD 2006/19920 Esas
Old 13-04-2010, 20:17   #6
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:

22 . 05 . 2003 tarih ve 4857 Sayılı İş Kanunu ’ nun 34 . maddesi ; “ gününde ödenmeyen işçi ücretleri için de mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının ” uygulanacağını hükme bağlamıştır . Ancak maddede vurgulanan işçilik ücretlerinin kapsamı kesin bir sınırla belirlenmiş değildir .
4857 Sayılı İş Kanunu ’ nun “ ücret ” başlığını taşıyan 3 . bölümünün “ Ücret ve ücretin ödenmesi ” alt başlıklı 32 . maddesi ücreti “ genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır … Ücret en geç ayda bir ödenir . İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir . İş sözleşmesinin sona ermesinde , işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur … ” şeklinde tanımlanmakta : hemen devamında ise , “ … Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır … ” ( md . 34 ) hükmünü getirmektedir . Yasanın bu düzenlemesinde vurgulanan ücret kavramına hafta tatili , genel tatil ücreti , ikramiye gibi alacakların dahil edilemeyeceği düşünülebilir . Çünkü bu durumda yasanın ifadesi ile “ bir iş karşılığı ” olarak ödenmemektedir . Bununla birlikte “ … Ücret en geç ayda bir ödenir . İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir … ” hükmü karşısında , ücretin ödeme günü belirli veya belirlenebilecek olduğundan ayrıca temerrüde düşürülmeye gerek olmaksızın işçinin ücrete hak kazandığı tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekir . ( Arslan , Kırmızı , age . , s . 308 )
Kaynak: http://www.turkhukuksitesi.com/makale_867.htm
Old 14-04-2010, 10:29   #7
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Alıntı: http://www.turkhukuksitesi.com/showp...35&postcount=5

4857 sayılı Yasa'dan kaynaklanan asıl ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile kıdem tazminatına uygulanacak faizin türü mevduata uygulanan en yüksek faizdir. Yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatına ise yasal faiz uygulanır. Yasal faiz oranı %9'dur. Mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını ise internetten bulabilirsiniz.

5953 sayılı Basın İş Yasası'ndan ve Deniz İş Yasası'ndan kaynaklanan alacaklara ise yasal faiz uygulanır.

Faiz başlangıç tarihi 4857 sayılı Yasa'daki alacaklar bakımından temerrüt tarihidir. Ancak kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren faiz uygulanır.

Basın İş Yasası ve Deniz İş Yasası bakımından faiz başlangıç tarihi temerrüt tarihidir.


Alıntı 2 : http://www.turkhukuksitesi.com/showpost.php?p=66758&postcount=7

YASAL DAYANAKLAR

Ücret ve ücretin ödenmesi

MADDE 32.- Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.

Ücretin gününde ödenmemesi

MADDE 34.- Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.


AÇIKLAMA

Fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışmalarına ait ücret, ulusal bayram-genel tatil çalışmalarına ait ücretler hep bir çalışmanın karşılığı olan ücretlerdir. Bunun yanında hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmasa bile bu günlere ait ödemeler "ücret" kavramı içinde değerlendirilmektedir. Yani geniş yorum yapılmaktadır. Bunun nedeni işçinin yan menfaatlerinin korunmasıdır. Örneğin kıdem ve ihbar tazminatı hesabında da ücret kavramı geniş yorumlanmakta ve giydirilmiş ücret esas alınmaktadır.

Yıllık izin ücreti bakımından ise Yargıtay farklı düşünmektedir. Yargıtay bu ücreti madde 32 anlamında bir ücret olarak kabul etmemektedir. Bu nedenle de yasal faiz uygulamaktadır.


İÇTİHAT

Yargıtay 9. HD. 27.10.2004 8507-24281

"Kararda fazla mesai ücretine de tüm süre için 3095 Sayılı Yasa gereği yasal faiz uygulanması ve karar verilmesi aynı nedenle doğru değil ise de ( Zira 4857 Sayılı Yasanın "Üçüncü Bölüm" ünde 32 ve devamı maddelerinde "Ücret" adı altında düzenlenen ücret; fazla çalışma ücreti, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, geçici iş göremezlik ücreti, yıllık izin ücreti de ücret kapsamında sayılması gerektiğinden ) davacı bu konuda talepte bulunmadığından ve temyize de gelmediğinden HUMK'nun 74. maddesi hükmü gereği fazla mesaiye uygulanan faizle ilgili olarak bozma yoluna gidilmemiştir."


Yargıtay 9. HD. 13.02.2006 865-3005

"Mahkemece yıllık izin ücretine dava tarihinden en yüksek mevduat faizi yürütülmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Yıllık izin ücretine de diğer alacaklara da uygulandığı şekilde yasal faiz yerine en yüksek mevduat faizinin uygulanmış olması hatalıdır."
Old 14-04-2010, 13:24   #8
Adli Tip

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/8261
K. 2009/30509
T. 5.11.2009
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ.Polat tarafından düzenlenen rapor dinlendikten soma dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işveren tarafından yapılan kısmi ödemenin işçinin hangi alacağına mahsup edileceği noktasında toplanmaktadır.

I. NORMATİF DAYANAK

Uyuşmazlığın normatif dayanağı Borçlar Kanunu'nun 84-86.maddeleridir. Borçlar Kanunu'nun 84.maddesinde "Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir" kuralına yer verilmiş; 85.maddesinde "birden fazla borçları bulunan borçlu, borçlan ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir. Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur" hükmü öngörülmüş; 86.maddede ise "kanunen muteber bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda bir güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. Takibat vaki olmamış ise tediye, vadesi iptida hulul etmiş olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulul etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur. Hiç bir borcun vadesi hulul etmemiş ise alacaklı için en az teminatı haiz olan borca mahsup edilir" kuralı düzenlenmiştir.

II. GENEL HÜKÜMLER YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

Borçlar Kanunu'nun yukarıda belirtilen hükümleri öncelikle muacceliyet ve temerrüt kavramlarının açıklanmasını gerektirmektedir.

Muacceliyet, alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisidir. Borç muaccel olmadan borçlu temerrüdü söz konusu olmaz.

Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir ( muaccel ) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür ( muaccel ) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer ( BK.m. 101/1 ). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa günün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı ( BK.m. 101/2 ), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği ( BK.m. 107/1 ) hallerde, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur.

Buna göre tek bir borç ilişkisinin söz konusu olduğu durumda borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir. Borçlu, faiz ve masrafları ödemede temerrüde düşmüşse yaptığı kısmi ödeme öncelikle gecikmiş faiz ve masraf borçlarına mahsup edilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 27.9.2000 tarih ve 2000/12-1148 esas, 2000/1193 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, BK.nun 84. maddesi gereğince ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Gecikme ve alacaklının iradesini açıklaması halinde, ödenen kısmın öncelikle faizden düşülmesi gerekir. İcra takibi, ödemeye ihtirazi kayıt konulması irade açıklamasıdır.

Birden fazla borcu bulunan borçlu, yaptığı ödeme ifa zamanında beyan ettiği borca mahsup edilir. Borçlu, ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir.

Birden fazla para borcunun olduğu borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu BK.m. 86'ye göre çözümlenmelidir. Buna göre kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları ( vadeleri ) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.

III. İŞÇİ ALACAKLARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

İş sözleşmesinden doğan para borçlarının kısmi ifasında mahsubun ne şekilde yapılacağı ile ilgili İş Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından Borçlar Kanunu'nun yukarıda belirtilen genel hükümleri kapsamında sorun çözümlenmektedir. İşçinin işverenden bir alacağının, örneğin sadece kıdem tazminatı alacağının bulunduğu durumda kısmi ödeme nedeniyle mahsup işlemi BK.m.84. çerçevesinde yapılacaktır. Dairemiz uygulamasına göre temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.

Borcun taksitle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma aksi öngörülmemişse, kural olarak, işçinin faiz talebinden vazgeçtiğini kapsar. Ancak, bu sonuç işverenin taksit anlaşmasına uygun hareket etmesine bağlıdır. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğacaktır. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekecektir. Kuşkusuz taksit sözleşmesinin işçinin serbest iradesi ile meydana gelmiş olması gerekir.

İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması durumunda, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise mahsup işlemi BK.m. 86. çerçevesinde yapılacaktır. İş Kanunu'nda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.

4857 sayılı İş Kanunu'na göre ücret en geç ayda bir ödenir ( m.32/5 ). İş Hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu'nun 14.maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.

1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120.maddesi uyarınca işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.
Buna göre örneğin; 5.000 TL ihbar tazminatı, 7.500 TL kıdem tazminatı, 2.500 TL ücret, 2.000 TL fazla mesai ve 500 TL yıllık izin ücreti alacağı olmak üzere takibe konu yapılmamış toplam 17.500 TL alacağı olan bir işçiye işveren tarafından yapılacak 15.000 TL lik bir kısmi ödeme, öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihleri aynı olduğundan temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir. Kalan 3.000 TL lik ödemenin ihbar ve izin ücreti borcuna mahsubu anılan borçların muacceliyet ve temerrüt tarihlerinin aynı olması nedeni ile miktarları ile orantılı olarak yapılacaktır. Kalan toplam borç 5.500 TL olup, ihbar tazminatının bu miktara oranı 5.000/5.500 = 10/11, izin ücretinin oranı 500/5.500 = 1/11 olmakla, 3.000 X 10/11 = 2.727 TL ihbar tazminatına, 3.000 X 1/11 = 273 TL izin alacağına mahsup edilecektir. Böylece işverenin 2.273 TL ihbar tazminatı, 227 TL izin ücreti olmak üzere toplam 2.500 TL borcu kalmış olacaktır.

Somut olayda, 17.10.2003 tarihli ibra sözleşmesinde belirtilen alacakların, ödendiği belirtilen 5.127.000.000. TL. Makbuz kabul edilip bunlardan fazla çalışma alacağına ilişkin kısma isabet eden miktar, yukarda belirtilen esaslar dairesinde, belirlenerek bilirkişi tarafından hesaplanan fazla mesai ücretinden mahsup edilip, varsa bakiye alacağın hüküm altına alınması gerekirken, bu husus dikkate alınmadan hesaplama yapılmış olması hatalıdır.

2 ) Davalı işveren tarafından sunulan 17.10.2003 tarihli ibra sözleşmesinde kıdem tazminatından bahsedilmediği halde burada belirtilen 5.127.000.000.TL. Kıdem tazminatı olarak değerlendirilerek bu talebin reddi hatalıdır. Mahkemece davalının sunduğu 7 adet ( 17.10.2003 ve 16.10.2003 tarihli ) kıdem tazminatı olarak ödenen ve miktar içeren belgeler değerlendirmeye tabi tutularak ilk dönem süre için hesaplanacak kıdem tazminatını karşıladığı takdirde ilk dönemin tasfiye edildiği, sonucuna varılarak şimdiki gibi; bu belgelerdeki ödemeler ilk dönem çalışması için kıdem tazminatını karşılamadığı takdirde davacının tüm çalışma süresine göre kıdem tazminatının hesaplanarak ödemenin avans olduğu kabul edilip faizi ile mahsubu yapılarak kıdem tazminatı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sigortalılılğın tesbiti ve fazla çalışma ücreti zamanaşımı. av.hakandicle Meslektaşların Soruları 2 14-04-2009 13:23
işe iade davası+fazla çalışma ücreti ACİLLLLL!!!! Av. Güllü Tekeli Boyacı Hukuk Soruları 1 15-01-2009 19:00
fazla çalışma ücreti Beron Meslektaşların Soruları 1 25-05-2007 17:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05883288 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.