Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Humk 186 ya göre borçlunun seçimlik hakkı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-02-2008, 22:33   #1
hediye

 
Önemli Humk 186 ya göre borçlunun seçimlik hakkı

Merhaba arkadaşlar.. Görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim... alacaklı borçlu ile davalı iken alacağı bir üçüncü kişiye temlik ediyor.. mahkemede bunun üzerine borçluya seçimlik hakkını bildirmesi için süre veriyor... humk 186/ son cümlede de belirtildiği gibi borçlunun seçimlik haklardan biri dilerse alacağı temlik eden taraf hakkında zarar ve ziyan davası açabileceği.. benim anlamadığım ise burada zarar ve ziyandan kastedilen ne ? yardımcı olursanız çok sevinirim tekrar teşekkürler..
Old 06-02-2008, 00:38   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Davalının dava konusunu yargılama sırasında başkasına temlık etmesi halinde, davacı dilerse davasını temlik eden alayhine zarar ziyan davasına dönüştürür.
Buradaki zarar ziyan tazminat anlamındadır.

Tazminat şeklindeki tercih daha ziyade 3.k,şinin iyiniyetli olması halinde kullanılır.

Somut olaydaki alacak tazminata dönüşür. Tazminat miktarı alacak miktarına eşit olabileceği gibi değişik bir miktar da olabilir. Değişiklik genelde mülkiyet ile ilgili ayın davalarında görülebilir. Örneğin çekişmeli taşınmazın değeri dava tarihine göre artmışsa talep edilecek tazminat dava dilekçesindeki değeri aşabilir. Farkın harcı ayrıca ödenir. Ancak bir alacak davasında miktar bellidir. Temlik edilmekle miktar değişecek değildir. Ana paradan başka zarar ziyan söz konusu değildir. Ya da benim aklıma gelmeyen zarar ziyan düşünülebilir. Böyle bir durum varsa dava dilekçesindeki miktara eklemeler yapılabilir.

saygılarımla.
Old 06-02-2008, 09:17   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/6919
Karar: 2005/8301
Karar Tarihi: 19.09.2005

ÖZET: Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Onalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.

(1086 S. K. m. 186) (4721 S. K. m. 732, 734)

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı-davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, önalım hakkının kullanılmasına ilişkindir. Dava daha sonra tazminata dönüştürülmüş ve mahkemece kısmen kabul kararı verilmiş; karar her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1) Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

2) Davacı vekilinin temyizine gelince;

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Onalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.

Olayımıza gelince; Dava konusu 14 nolu parselde paydaş olan Ş. payını 16.01.2003 tarihinde Ondört milyar liraya davalıya satmış, davacı süresinde açtığı bu dava ile payın iptali ile adına tescilini, ancak bedelin muvazaalı şekilde yüksek gösterilmiş olması nedeniyle tespit edilecek gerçek değerden önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, tapudaki bedel ödenirse davayı kabul edeceklerini bildirmiş ancak yargılama devam ederken davaya konu payı 24.08.2004 tarihinde Otuzaltı milyar liraya üçüncü şahıs olan Z. isimli şahsa satmıştır. Bu satış üzerine davacı HMUK. 186. maddesi gereğince davasını, davalı S.'e karşı tazminata dönüştürerek bedelde muvazaa iddiası kabul edilirse 28.362.500.000-TL kabul edilmezse 21.000.000.000.- TL tazminat tahsilini istemiştir. Önalım davasında payın sonradan el değiştirmesi nedeniyle HMUK. 186. maddesine göre davanın tazminata dönüştürülmesi halinde, ödenmesi gereken tazminat ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli arasındaki farktan ibaret olup, ilk satıştan sonraki objektif değer artışına göre tazminat miktarının belirlenmesi söz konusu olamayacağı gözetilmeden mahkemece bu konuda araştırma yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda ikinci bentte yazılı nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.09.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 06-02-2008, 18:13   #4
hediye

 
Varsayılan

benim sorunu çözemediğim olayda davacı dava konusu alacağını temlik ediyor ve mahkeme davalıya seçim hakkını soruyor.. davalının seçim hakkı söz konusu yani ben davalı olarak 3. kişiye karşı davaya devam etmek istemezsem alacaklıdan ne gibi bir tazminat isteyebilirim? ben humk 186 yı sadece davalı alacağı temlik ettiği zaman diye biliyordum oysa davacı temlik ettiği zamanda geçerliymiş. umarım anlatabilmişimdir.. yardımcı olursanız çok sevinirim..
Old 06-02-2008, 19:16   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/13804
Karar: 2004/14962
Karar Tarihi: 31.12.2004

ÖZET : Dava konusu taşınmazın dava açılmasından sonra davacı tarafından üçüncü kişiye temliki nedeniyle davalının eski malikle davanın devamını tercih ettiği gözetilerek davanın esasının, başka bir deyişle davacı kooperatifin açtığı el atmanın önlenmesi davasının, özellikle dava tarihinde haklı olup olmadığının saptanması gerekir. Hal böyle olunca, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

(1086 S. K. m.186)

Dava : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, davalının davacı kooperatif ortağı iken yükümlülüklerini yerine getirmediği için kooperatiften ihraç edildiğini, davalıya isabet eden dairenin kooperatif mülkiyetine geçtiği ancak davalının çekişme konusu daireyi tahliye etmediğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.

Davalı, halen kooperatif ortaklığının devam ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, HUMK.nun 186. maddesi gereğince davalı tarafça, yeni malikin davayı takibi hususunda tercih hakkı kullanmadığından, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Özgül Bozkurtgil'in raporu okundu, düşüncesi alındı.

Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece, HUMK.nun 186. maddesi uyarınca kayıt malikinin yargılama sırasında değişmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun 186. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu ( müddeabihi ) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.

Kendiliğinden ( resen ) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.

Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmaz davacı kooperatifin mülkiyetindeyken davalı aleyhine el atmanın önlenmesi davası açıldığı yargılama devam ederken taşınmazın üçüncü bir kişiye satıldığı, mahkemece davalıya HUMK.nun 186. maddesi uyarınca tercih hakkı sorulduğu davalının, davayı eski malikle ( davacı kooperatifle ) yürüteceğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu taşınmazın dava açılmasından sonra davacı tarafından üçüncü kişiye temliki nedeniyle davalının eski malikle davanın devamını tercih ettiği gözetilerek davanın esasının, başka bir deyişle davacı kooperatifin açtığı el atmanın önlenmesi davasının, özellikle dava tarihinde haklı olup olmadığının saptanması gerekir. ( HGK. nun 25.4.1984 gün 1/267-424 sayılı kararı )

Hal böyle olunca, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Sonuç: Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 06-02-2008, 19:19   #6
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1982/1-267
Karar: 1984/474
Karar Tarihi: 25.04.1984

ÖZET: Yargıtay yıllardan beri köklenmiş ve kurallaşmış uygulamalarında, davacının dava konusunu temliki halinde devralan kişinin, davalının muvafakatına ihtiyaç olmaksızın davacının yerine geçip, onun hak ve yetkilerni kullanacağını açıkça vurgulamıştır. Bu bakımdan , dava konusunun davacı tarafından temliki halinde maddede öngörülen seçimlik hakkın davalıya ait olduğu ve bu hakkın kullandırılması suretiyle davanın çözüme bağlanması için direnme kararının sadece bu yönden bozulması gerekmiştir.

(1086 S. K. m. 186)

Dava: Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 25.3.1981 gün ve 1973/27 E., 1981/28 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay birinci Hukuk Dairesinin 2.7.1981 gün ve 1981/7452 - 8619 sayılı ilâmı ile;

(...Dava konusu taşınmazı, davanın açılmasından sonra satış yolu ile iktisap eden Mustafa'nın, bayileri tarafından açılan işbu davayı takip etme isteğinin Usulün 186. maddesi hükmü gereğince kabul edilerek davanın esasının görülmesi gerektiği düşünülmeden, taşınmazın el değiştirdiğinden ve bu nedenle konusu kalmadığından bahisle reddine karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden : Davacılar vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava konusu taşınmazın, davanın açılmasından sonra davacı tarafından Mustafa adlı üçüncü kişiye satıldığı ve mülkiyetin adı anılan kişiye geçirildiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur.

Yerel Mahkeme, (...Dava konusu taşınmazın el değiştirdiğinden ve bu durumda davanın konusu kalmadığından bahisle...) davanın reddine karar vermiş; Özel daire ise, (... Dava konusu taşınmazı, davanın açılmasından sonra satın alan Mustafa'nın bayileri tarafından açılan işbu davayı takip etme isteğinin Usulün 186. maddesi hükmü gereğince kabul edilip, davanın esasının görülmesi gerektiği...) gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Görülüyor ki, yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık dava konusu şeyin, dava açıldıktan sonra davacı tarafından üçüncü kişiye temlik edilmesi halinde mahkemece yapılması gereken usulî işlemle ilgilidir.

Bilindiği gibi, ilerde doğacak bir çekişmede taraf olacakların münazaalı hak veya şeyi başkalarına devir ve temlik etmelerine yasal bir engel yoktur. Bir hakka veya bir şeye sahip olan kimsenin tasarruflarında serbest olması gayet doğaldır. Bu kural, tasarrufu sınırlayıcı bir durum söz konusu olmadıkça (Örneğin, bir ihtiyati tedbir kararı gibi), dava açılmasından sonra da geçerlidir. Bir diğer anlatımla ayrık durumlar hariç, dava sırasında dahi devir ve temlik serbestliği vardır. Bu ilkeyi gözeten Usul Yasamız da 186. maddede vekettiği bir hükümle, bir davanın açılmasından sonra dava konusunun gerek davacı ve gerekse davalı tarafından bir üçüncü kişiye devir ve temlik edilmesi halinde yapılacak usul işlemini düzenlemiştir.

Olayımızda, dava konusunun davacı tarafından temliki söz konusu olduğundan, sadece bu yön üzerinde durulacaktır.

Usul Yasasının öngördüğü, "iddia ve savunmanın genişletilmeyeceği ve değiştirilemeyeceği" kuralının bir istisnası da Usulün 186. maddesi hükmüdür. Zira, mahkemenin devamı esnasında davalı şey veya hak devredilirse, bu devir mevcut davayı etkileyecektir. Bu öyle bir etkidir ki, temlik ile beraber mevcut dava da bir değişikliğe uğrayacaktır. Ancak, bu değişiklik artık yasak (tevsi ya da tebdil) itirazı ile karşılaşmayacaktır. Zira, 185. maddenin 2. bendinin 2. fıkrası bu değişiklikte hasmın muvafakatına ihtiyaç olmadığını ifade etmiştir.

Yargıtay yıllardan beri köklenmiş ve kurallaşmış uygulamalarında, davacının dava konusunu temliki halinde devralan kişinin, davalının muvafakatına ihtiyaç olmaksızın davacının yerine geçip, onun hak ve yetkilerni kullanacağını açıkça vurgulamıştır. (HGK 22.2.1961 gün 5/20 E. 6 K.; HGK. 29.1.1964 gün 1/26 E. 78 K.) Bu bakımdan , dava konusunun davacı tarafından temliki halinde maddede öngörülen seçimlik hakkın davalıya ait olduğu ve bu hakkın kullandırılması suretiyle davanın çözüme bağlanması için direnme kararının sadece bu yönden bozulması...) yolundaki azınlık görüşü çoğunluk tarafından paylaşılmamıştır. O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.04.1984 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 06-02-2008, 23:48   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İlk cevabımda soruyu dava konusurun davalı tarafından 3. kişiye temliki şeklinde algıladığımdan ona göre cevaplandırmıştım.
Somut olayda, temlik edenin davalı olmayıp davacı olduğu ifade edildiğine göre,burada usulün 186 maddesinin uygulanması söz konusu olmaz. O yönden hakimin davalı tarafa tercih hakkını kullanması için bir süre vermemesi gerekir.
Baskın olan görüşe göre , davalının iznine gerek kalmadan temlik olunan 3. kişi davacının yerine geçerek davaya devam eder. 13.HD. sinin görüşüne göre davacının davası ret edilir.
Aşağıdaki yargıtay kararında bu konu açıklanmaktadır. O yolda savunma yapılması uygun olur kanısındayım.
Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/2043

K. 1995/3373

T. 14.4.1995

MÜDDEABİHİN TEMLİKİ ( Temlik Alanın Temlik Eden Davacının Yerine Geçerek Davaya Devam Edebilmesi - Davalının Muvafakatının Aranmayacağı )

• TEMLİK ALANIN TEMLİK EDEN DAVACININ YERİNE DAVAYA DEVAM EDEBİLMESİ ( Müddeabihin Temlikinde )

• DAVALININ RIZASININ ARANMAMASI ( Müddeabihin Temlikinde Temlik Alanın Davacının Yerine Geçmesi İçin )

1086/m.186

818/m.162,168

ÖZET : Müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan davacının yerine geçer onun hak ve yetkilerini kullanır.
DAVA : Cumali Yükçü ile Akbank TAŞ ve temellük edene Cemile Taşkın arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 21.9.1993 tarih ve 757-963 sayılı hükmü onayan dairenin 12.12.1994 gün ve 94/5842-9544 sayılı ilamı aleyhinde temellük eden vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili adına davalı bankanın Dolapdere şubesinde 1 yıl vadeli ve % 52 faizli ( 185.000.000 ) TL.'lık mevduat hesabı açtırdığını, hesaptaki paranın sahte vekaletname ve sahte imza ile müvekkilinin bilgisi dışında çekildiğini, bakanın gerekli dikkat ve imtimamı göstermeyerek kusurlu bulunduğundan ( 185.000.000 ) TL.'nın faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın sözkonusu parayı noterlikçe düzenlenmiş vekaletnameye göre ödediğini, vekaletnamenin sahteliğinde ve ödemede herhangi bir kusur bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının noterlikçe düzenlenmiş 20.11.1991 tarihli temlikhane ile davasını tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte gayri kabili rücu kaydıyla Cemile Taşkın'a devrettiği, davalının 12.2.1993 tarihli dilekçesi ile davanın temellük eden Cemile Taşkın tarafından yürütülmesine muvafakatı olmadığını bildirip davalının HUMK.nun 186. maddesi uyarınca temlike izin vermediğinden kendiliğinden davacı yerine geçemeyeceği gerekçesiyle asıl davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl davacı Cumali Yükçü ve temellük eden Cemile Taşkın tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Temellük eden Cemile Taşkın vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, vadeli mevduat hesabındaki paranın, sahte vekaletname ile çekildiğinden bahisle tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasından sonra İstanbul 22. Noterliğinin 20.11.1991 tarih ve 34315 yevmiye numaralı temliknamesi ile davacı, alacak ve dava hakkını tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte gayrikalibi rücu kaydı ile Cemile Taşkın'a temlik etmiş, dava Cemile Taşkın tarafından takip edilmiştir.
Davalı, temellük eden ile arasındaki yargılamanın sürdürülmesine izin vermemiş, mahkeme ise, temlik eden Cumali Yükçü, alacak ve dava hakkını devir ettiği, onun yerine geçen alacağı ve dava hakkını temellük eden Cemile Taşkın'ın davasını yürütmesine davalının izin vermediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
BK.nun 162. maddesi gereğince Kanun ve akit ile veya işin mahiyeti icabı menedilmiş olmakdıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacaklı alacağını üçüncü şahsa temlik edebilir. HUMK.nun 186. maddesi gereğince de dava açıldıktan sonra her iki taraftan birinin müddeabihi başkasına temlik hakkı vardır. Tetkik konusu olayda davacı, dava konusu alacağını ve dava hakkını üçüncü şahıs olan Cemile Taşkın'a temlik etmiş, temellük eden ( devralan ) üçüncü kişinin davayı takibe yetkili olduğu açıktır. Başka bir ifade ile alacak hakkının devri BK.nun 162 ve 168. maddeleri gereğince takip ve dava hakkı ile beraber yetki hakkını da kapsar.
Buradaki uyuşmazlık, davacının davanın devamı sırasında alacağı başkasına temlik etmesi halinde, alacağı temellük eden üçüncü kişi davalının iznini almadan kendiliğinden davacının yerine geçip davayı takip edip edemiyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uygulamada Yargıtay'ın bazı Daireleri, devreden davacı, bu sıfatını yitirmiş olup artık bu davayı izleyemez, davalı da deviralan üçüncü kişinin yeniden dava açması gerektiğini ileri sürüp davanın reddini istediği için müddeabihi devir alan üçüncü kişi davayı yürütemez. Bu durumda, davanın usul yönünden reddi gerektiğini kabul etmektedir ( Y. 13. H.D. 30.5.1978 E.2373 K.2559 aynı Dairenin 20.4.1981 gün gün 1981/1420-2974 ).
Çoğunlukta olan Hukuk Genel Kurulu ve Daire Kararlarında ise, müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan eski davacının yerine geçer onun hak ve yetkilerini kullanır. ( Y.H.G. 1.6.1984 gün E.1982/1-189 K.645, H.G.K. 19.10.1983 gün 1980/1-2348 K.973, H.G.K. 25.4.1984 gün E.1/267 K.474, Y.14.H.D. 23.3.1983 gün 8068/2481, T.D. 15.12.1970 gün 645/5122 sayılı İçtihatlar Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt: 3, Sh. 2734 ve 2736, Cilt: 5, Sh. 4585-4585, İ.K.İ.D Şubat 1985 Sh. 3162 )
Çoğunluk görüşünün Usul Ekonomisi ve cüz'i halefiyet ilkesine uygun düştüğü, müddeabihi devir alanın, davalının rızasını almadan davaya devam etmesi halinde davalının hukuki durumunda bir değişiklik olmayacak ve davaya kaldığı yerden davalıya karşı devam edilecek bu hal yargılama giderini asgariye indirecektir. Bu hal tarzının H.U.M.K. 185/II bent 2. fıkrasında da uygun bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu nedenlerle devir alan Cemile Taşkın'ın, asıl davacısının yerine kendiliğinden geçip davalının rıza ve mavafakatına ihtiyaç olmaksızın davaya devam edebileceği kabul edilerek, mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın usul yönünden reddi doğru olmamış bu gerekçelerle davacı vekilinin karar düzeltme talebi yerinde bulunduğundan zuhulen vaki olan Dairenin 12.12.1994 gün ve 1994/5842-9544 sayılı onama kararımızın kaldırılarak hükmün karar düzeltme isteyen yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle temellük eden Cemile Taşkın vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 12.12.1994 gün 1994/5842-9544 sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının karar düzeltme isteyen Cemile Taşkın yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 14.4.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-02-2008, 19:13   #8
hediye

 
Varsayılan

verdiğiniz bilgiler çok faydalı oldu teşekkür ederim
Old 06-12-2010, 12:43   #9
denizizm

 
Varsayılan

''Önalım davasında payın sonradan el değiştirmesi nedeniyle HMUK. 186. maddesine göre davanın tazminata dönüştürülmesi halinde, ödenmesi gereken tazminat ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli arasındaki farktan ibaret olup''
yargıtay 6 hd.19.09.2005 gün 2005 / 6919 e. 2005 / 8301 k . anlatılmak istenen bu durum nedir anlayamadım. ?? sadece fark miktarımı 3.kişiden talep edilecek bu durum alacaklının haklarına halel getirmez mi ? teşekkürler
Old 11-01-2012, 12:27   #10
yalcinhukukbürosu

 
Varsayılan

Bizim de açmış olduğumuz tapu iptali ve tescil davasında davanın açılma tarihinden sonra dava konusu gayrımenkul 3. kişiye temlik edildi. Bunun üzerine Mahkeme hakimi humk 186 ya göre tercih hakkımızı sordu. Biz tercihimizi yeni malike karşı tapu iptali ve tescil davası şeklinde yürütme konusunda beyanımızı Mahkemeye bildirdik. Şimdi biz bu talebimizden vazgeçip ( davayı ıslah ederek ) Mahkemeye biz davamızı eski malike karşı tazminat davası şeklinde yürütmek istiyoruz diyebilir miyiz. Zira Mahkemeye biz bu talebimizi yani talebimizi ıslah etmek istediğimiz bildirdik, hakim de bu talebimiz için dosyayı incelemeye aldı. Sizin görüşlerinizi merak etmekteyim.
Old 24-12-2014, 13:47   #11
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

katkıda bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.
benim davamda ; Yargılama sırasında, satışa ilişkin tüm evraklar Tapudan istendi ancak, tedbir konulmadı, dava lehimize sonuçlandı ve kesinleşti. kararın infazı için tapuya yazıldığında, dava esnasında gayrimenkulün tekrar satıldığını öğrendik, bu durumda ;
1- tapu iptal edildiği için , davadan sonra yapılan 2. satış yolsuz tescil sayılır mı ?
2- öğrendikten itibaren , yeni malike tekrar dava mı açmam gerekecek
3- satışın , ilk satışı yapan paydaşa geri yapılmış olmasının olaya etkisi olur mu ?
iyi çalışmalar...
Old 12-06-2015, 17:42   #12
sümer

 
Varsayılan

sayın yalçın hukuk bürosu-
3 yıl aradan sonra mesajınız görüldü. hukukumuzda nadir rastlanan bir konu..tapu iptal ve tesçil devam ederken müddeabih davalı tarafından tapuda satılıyor. HMK.125 Tercih hakkı- 3. kişi alıcı Hk.da , dava devam ediyor. Mesele , şimdi seçimlik haktan vazgeçerek davayı ilk davalı Hk.da TAZMİNATA çevirebilirmiyiz. Evet ISLAH yolu bu mümkündür. Bu konuda HGK. kararları vardır Üstelik tazminatı , harcını tamamladıktan sonra istenilen değer üzerinden , aynı davaya devam edersiniz. Şimdi ben merak ettim. sizin davanız ne oldu. yanıtlarsanız sevinirim.Bekleyeceğim. (Sümer)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Borçlunun Eşinin Evine Edinilen mallara Göre Satış İstenebilir mi? Seher Meslektaşların Soruları 7 25-07-2009 23:51
acil- Humk m. 409'a göre yenileme sınırı parézer Meslektaşların Soruları 4 27-06-2008 23:42
BK 55-100, Seçimlik Hak, HUMK Adli Tip Meslektaşların Soruları 10 10-12-2007 16:42
hizmet tesbiti davasının Humk 185 göre geri alınabilirmi ? Av.Hakan Var Meslektaşların Soruları 3 05-09-2007 11:58
Tüketicinin Seçimlik Hakları hidayet Meslektaşların Soruları 3 08-08-2007 08:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09526300 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.