Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İŞÇİden Mal KaÇiran İŞveren

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-09-2012, 13:56   #1
eren60

 
Varsayılan İŞÇİden Mal KaÇiran İŞveren

Sayın meslektaşlarım, üstadlarım;

Çok karışık bir durum içerisinde olmam nedeniyle yardımlarınızı rica ediyorum.

İşveren işçilerinin tamamını 20.08.2012 tarihinde toplayarak hepsini işten çıkardığını bildiriyor, tazminatlarını veremeyeceğini isteyenin gidip dava açabileceğini alabiliyorsa o şekilde almasını söylüyor. Ancak 20.08.2012 tarihinden geriye doğru 1 ay içerisinde şirketin adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin tamamını devrediyor. Makineleri de başka alacaklı tarafından haczedilip kaldırılıyor.

1- Derhal kıdem tazminatı vs. davalarını açıp tedbir istesek mahkeme makinelerin icraen satışından elde edilecek paranın bizim alacaklarımız için tedbiren blokesine karar verir mi?

2- Bu muvazaalı işlemlere karşı BK'ya göre muvazaa davası açarsak kabul görür mü, daha önce benzer dava açan elinde yargıtay kararı vs. olan var mı? ya da İİK'ya göre tasarrufun iptali davası açmayı düşünürsek işten çıkarılma tarihlerinden önce devirler gerçekleştiği için davamız bu nedenle reddedilir mi?

3- İş mahkemesi üçüncü kişilere devredilen mallar ile ilgili tekrar devrini engellemek için tedbir kararı verir mi?

4- Doğrudan icra takibi başlatsak sonuca daha çabuk ulaşır mıyız? Bilirkişi raporunu bekleyip onu icraya koysak daha mı sağlam olur?

5- Ne gibi yollara başvurmamı tavsiye edersiniz.

Yardımlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim.

Saygılarımla,
Old 24-09-2012, 08:52   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

Sorunuzdan muvazalı bir işyeri devrinin söz konusu olduğu anlaşılıyor. Bu konuyla ilgili olarak aşağıdaki ( yayınlanmamış makaleden alınmış) bilgi ve Yargıtay Kararlarının faydalı olacağını umuyorum.

İşveren veya işyeri borçlarından dolayı yapılacak olan veya yapılmış olan hacizler, alacaklılardan mal kaçırma, işyerinde iş güvencesi veya toplu iş sözleşmesi normlarını uygulamamak gibi nedenlerden dolayı danışıklı olarak işyerleri devredilmektedir. Bu tarz devirlerde ise en çok mağdur olan işçilerdir. Muvazaalı işyeri devirleri ile ilgili olarak işçilerin ve işveren alacaklarının korunması ile ilgili olarak İcra İflas Kanunu ve Borçlar Kanununda koruyucu hükümler mevcuttur. Bu hükümlere göre muvazaanın ispatı halinde işyerini devredenin sorumluluğu devam edecektir.
Muvazaa; tarafların, yaptıkları akdin hiç hüküm doğurmaması veya görünüşteki akitten başka bir akdin hükümlerini doğurması hususunda anlaşmalarıdır. Böylece taraflar, harice ( üçüncü şahıslara) karşı aslında istemedikleri beyanlarıyla meydana gelen akitle görünmeyi, fakat gerçekte, yaptıkları akdin ya hiçbir sonuç doğurmamasını veya başka bir akdin hükümlerini meydana getirmesini aruz etmekte ve bu hususta anlaşmaktadırlar ( Oğuzman ve Öz, 2009; 108).
Muvazaa, akdin tamamını kapsıyorsa “ tam muvazaa” dan, akdin sadece bazı hükümlerine ilişkin ise “kısmi muvazaa” dan söz edilmektedir. Şayet muvazaalı akit hiç hüküm doğurmayacaksa “adi muvazaa” ( mutlak veya basit muvazaa) dan bahsedilmekte, muvazaalı akdin arkasında başka bir akit gizlenmekte ise, yani taraflar böyle bir gizli akdin hükümlerinin meydana gelmesi hususunda anlaşmışlarsa “mevsuf muvazaa” (nisbi muvazaa) söz konusudur ( Oğuzman ve Öz, 2009; 109).
Muvazaalı akit,muvazaa sebebiyle hüküm doğurmaz ( BK m. 18). Zira, Borçlar Kanunu 18. maddesi uyarınca tarafların gerçek arzuları dikkate alınır ( Oğuzman ve Öz, 2009; 109).

İİK 44. Maddeye göre; Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır. Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir.
İİK 280. Maddeye göre;Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır ( İİK 280/1).

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir (İİK 280/3).


Üzerinde sayısız haciz ve rehin şerhi bulunan fabrikayı kiralamak yoluyla faaliyete geçmesi, bu faaliyet için 1 trilyon sermaye ayırımı yapmasına karşın peşin olarak 3,6 Trilyon kira ödemesi yapması yaşam deneyimlerine aykırı olup, yapılan işlemlerin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı işlemler olduğu açıktır. Salt prim ve diğer borçlarından kurtulma ve üçüncü kişileri yanıltma amacına yönelik kira ilişkisinin kabulü Yasanın amacına uygun düşmez ve Kanuna karşı hile yapan yeni işverenleri sorumluluktan kurtarmaz ( Yargıtay 21. H.D. 27.04.2004 tarih 2004/457 E. 2004/4186 K. , Çalışma ve Toplum Dergisi , 2010,24 )

İşyeri devrinin borcun doğumundan sonraki bir tarihte yapıldığı açıktır. Bu durumda, işyeri devri nedeniyle uyuşmazlıkta, İİK.nun 44. maddesinin uygulanması zorunludur. Borçlu tarafından işyeri devrinin kayıtlı bulunduğu yer ticaret siciline bildirimde ve mal beyanında bulunulduğu öne sürülmediğine, dosyada da bu yönde bir delil bulunmadığına göre, işyeri devrinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği kabul edilmelidir (Yargıtay 15. HD. 28.02.1994 tarih 1993/5796 E. 1994/1128 K).

Dosya içeriğinden borçlu şirketin borcun doğumundan sonra restoran işyerini 3. kişiye devrettiği, 3. kişinin borçlu şirket ortağı birlikte yaşadığa açıkça anlaşılmaktadır. Borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK.'nun 44 ve B.K.'nun 179. maddesinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. İşyeri devri ile ilgili İİK 44. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirildiği 3. kişi tarafından iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri, kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilân ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda devir, alacaklının haklarını etkilemez. Devralan davacı B.K.'nun 179. md.'si uyarınca işletmenin borçlarından sorumludur ( Yargıtay 21. H.D. 26.09.2005 tarih 2005/2921 E. 2005/8294 K.).
Tüm bilgi ve belgeler karşısında; borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette iken; davacı şirkete işyerini devrettiğinin kabulü gerekir. Ancak yapılan bu işyeri devrinin İİK 44. maddesi koşullarına uygun şekilde yapıldığı iddia ve ispat edilememiştir. Kaldı ki, B.K.'nun 179. maddesi gereğince, devir alan şahıs, devredenin borçlarından sorumlu olacağından, alacaklının haklarının etkilenmeyeceği açıktır ( Yargıtay 21. H.D. 28.06.2005 tarih 2005/4695 E. 2005/6845 K., Yargıtay 21. H.D. 07.12.2004 tarih 2004/7854 E. 2004/10800 K. ).

Tüm bu bilgiler ışığında;
Sorunuzda bahsetmiş olduğunuz kıdem tazminatı için alacak davası veya muvazaa davalarından önce ( yeni HMK ya göre süre kaybetmemeniz açısından) benim tavsiyem İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talep etmeniz. İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı aldıktan sonra da açacağınız davanın çeşidine karar vererek asıl davanızı açmanız.
Old 24-09-2012, 09:32   #3
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Sorudan anladığım kadarıyla;

İşveren şirketi devretmemiş, şirket adına kayıtlı malları devretmiş.

Makale konusu ise şirketin muvazaalı olarak devrinden bahsetmektedir.

İşveren işi yürütebilmek veya borçlarını ödeyebilmek için mallarını mı satmış ya da muvazaalı olarak başkasına mı devri etmiş?

1. soruda icraen satıştan bahsedildiğine göre şirket malları devredilmemiş, 3. kişiler tarafından haczedilmiştir. İcra işlemi muvazaalı ise buna ilişkin dava açıp, tedbir isteyebilirsiniz.

Kolay Gelsin...
Old 01-10-2012, 14:34   #4
eren60

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Sorudan anladığım kadarıyla;

İşveren şirketi devretmemiş, şirket adına kayıtlı malları devretmiş.

Makale konusu ise şirketin muvazaalı olarak devrinden bahsetmektedir.

İşveren işi yürütebilmek veya borçlarını ödeyebilmek için mallarını mı satmış ya da muvazaalı olarak başkasına mı devri etmiş?

1. soruda icraen satıştan bahsedildiğine göre şirket malları devredilmemiş, 3. kişiler tarafından haczedilmiştir. İcra işlemi muvazaalı ise buna ilişkin dava açıp, tedbir isteyebilirsiniz.

Kolay Gelsin...

Üstadım Selamlar,


Öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim.

Şirket malları gayrimenkul ve araçlar üçüncü kişilere devrediliyor. Devredildikten sonra 1 hafta içinde işçiler işten çıkarılmaya başlanıyor. Bu sırada şirkette kalan makineler başka bir alacaklı tarafından haczedilip kaldırılıyor. Şimdi biz de icra takibi başlattık, ancak bizden önce haciz olduğundan, bizimki işçi alacağı da olsa ondan bakiye kalan kısımdan alacağımızı alabiliyoruz diye biliyorum. Yoksa kendisinden önce kesşnleşmiş bir haciz olsa bile işçi alacakları sıra cetvelinde öncelikle ödeniyor mu?

Saygılarımla,
Old 01-10-2012, 14:38   #5
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eren60

4- Doğrudan icra takibi başlatsak sonuca daha çabuk ulaşır mıyız? Bilirkişi raporunu bekleyip onu icraya koysak daha mı sağlam olur?


İşçi alacağı ilam ile kesinleşmediyse, rüçhanlı alacak olarak değerlendirilmediğini biliyorum...
Old 01-10-2012, 15:55   #6
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

İİK 140- SIRA CETVELİ:

Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.Madde 140 -
Alacaklılar 206 ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

İİK 206 Birinci sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
---------------------
Aslında daha çok icra konusunda bir soru ama bunları bulabildim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Asıl İşveren - Alt İşveren İlişkisi / 5538 sayılı Kanun Av.Aylâ Çağlartuna Meslektaşların Soruları 7 01-02-2013 10:23
Alt İşveren-Asıl İşveren ( işçilik alacaklarından sorumluluk ve husumet) İ. Çağrı ÇAĞLAYAN Meslektaşların Soruları 6 02-05-2012 12:25
Üniversite Bünyesinde Çağrı Merkezi Çalışanı Asıl İşveren Alt İşveren Muvazaası Av. Çıldır Meslektaşların Soruları 5 02-12-2011 17:07
İşçilik Alacakları Konusunda Alt İşveren-İşveren Vekili Sorunu.... Av. Uğur İHTİYAROĞLU Meslektaşların Soruları 1 13-10-2011 17:07
Sİgorta Prİmlerİnİn İŞÇİden Talep Edİlmesİ atrocity Meslektaşların Soruları 0 11-06-2011 12:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04848194 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.