|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
09-07-2009, 10:12 | #1 |
|
daha önce çocuk sahibi olmuş olma
Sayın meslektaşlarım yargıtay kararı ve yorumlarınızı bekliyorum
Müvekkil eşinin daha önceden çocuk sahibi olduğunu bilmiyor. Evlendikleri zamanda eşinin kız olmadığını farketmemiş, yani herşey yolunda gitmiş ve birliktelik sırasında eşinin kız olduğu kanaatine varmış. Ancak şu anda eşinin tanıma yolu ile çocuklarının olduğunu bu yolla nüfusa çocukları kaydettirdiğini öğrenmiş. Bu durumda eşi çocukların kendisine ait olmadığını ölen arkadaşının çocuğu olduğunu söylemektedir. Bu durumda nisbi butlana dayanarak dava açmak kanaatindeyim. yardımlarınızı ve yargıtay kararlarınızı bekliyorum. |
09-07-2009, 11:55 | #2 |
|
İlk aklıma gelen, TMK m. 149/2, 3
Şahsi kanaatim, bu durum boşanma için yeterli bir nedendir. Ayrıca önceden çocuğu bulunan kadının, bakire olamayacağından ve ancak eşine yalan beyanda bulunarak bakire olduğuna inandırması da boşanma davası açabilmek için yeterli bir nedendir. T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/14649 K. 2007/2504 T. 22.2.2007 � EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASI ( Nisbi Butlan Sayılan Yanılmaya Dayalı Hukuki Sebep - Bakire Çıkmamak ) � BAKİRE ÇIKMAMAK ( Kadında Bulunması Lazım Gelen Vasfın Bulunmaması - Evliliğin İptali Davasının Kabulünün Gerekmesi ) 4721/m.149,166 ÖZET : Davalı-davacı kadının zifaf gecesi bakire ( kız ) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davacı-davalı kocanın davası Türk Medeni Kanununun 149/2 maddesine dayalı evliliğin iptali davasıdır. Davalı-davacı kadının zifaf gecesi bakire ( kız ) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY : Davacı dava dilekçesinde davalının bakire olmadığını ileri sürerek evliliğin iptalini istemiştir. Yargılama aşamasında mahkemece davalı kadın Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum Hastanesine sevk edilip rapor alınmıştır. Anılan rapora göre, davalının halen bakire olup kızlık zarının duhule müsait olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu tıbbi bulgular karşısında davacı tanıklarının soyut ifadelerine dayanılarak davalının bakire çıkmadığının kabulü olanaksızdır. Açıklanan nedenlerle Davacı-Davalı kocanın evliliğin iptali davasının reddine ilişkin mahkeme kararının onanması ve davalı-davacı kadının kabul edilen boşanma davası yönünden temyiz incelemesinin yapılması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum. KARŞI OY : Dava dosyasında davacı-karşılık davalı koca tarafından TMK. m. 149 b. 2 hükmüne göre evlenmenin iptali istenildiği, davalı-karşılık davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma ( TMK. m. 166 f. I-II ) davası açıldığı, asıl davanın reddine, karşılık davanın kabulüne karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır. Çekişme nedir? Davalı-karşılık davacı kadın hakkında davacı-karşılık davalı kocanın gösterdiği evlenmenin iptali sebebini çökertecek biçimde doktor raporu bulunmasına rağmen davacı-karşılık davalı kocanın tanıklarının anlatımına değer verilmesi görüşüne katılmıyorum. Kaldı ki davacı-karşılık davalı kocanın tanıklarının anlatımının doğru olmadığını davalı-karşılık davacı kadın tanıkları açıkladıklarına göre bilimsel verilere dayalı olarak verilen yerel mahkeme kararının yerinde olduğu görüşündeyim. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" katılmıyorum. yarx |
09-07-2009, 12:21 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
TMK 150.maddeye göre onur incitici durum sebebiyle evlenmede aldatılma yoluna gitmeniz mümkün. Ancak Bu durumu, bakire-bakire değil kısmına dayandırmanızı ben uygun görmüyorum. Eğer evlendikten kısa bir süre sonra bakire olmadığı kanaatine varılıp dava açılmış olsa idi 150.madde tam sizin konuya uygun bir dava olacaktı. Ancak bakire olduğu kanaatine varılıp da uzun zaman sonra böyle bir durumun olmadığı yaklaşmınında bulunmanın hiçbir dayanak durumu olmaz. Bu haliyle davanız reddedilecektir. Ancak söz konusu tanınan çocukların tanınmaları, evlilik sonrası olduysa ve öğrenmeden itibaren 6 aylık ve herhalde 5 yıllık hakdüşürücü süre geçmemişse, 150.maddeye dayanabilirsiniz. Evlilik öncesi tanıma olduysa, bu haliyle çocuklarının olduğunu bilmiyordum şeklinde bir yaklaşımı inandırıcı kılmak da zor olacaktır. Ancak eş, bu çocuklar arkadaşıma ait diye bir savunma yapacak olursa ve bu durumu da ıspatlarsa, yine davanız 150.maddeye dayandırdığınızdan reddedilecektir. (ama karine olarak tanıyana ait çocuk olarak kabul edilecek; aksini ispat karşı eşe düşecektir) Sayın meslektaşım Havva hanım, zor bir yollu tercih etmenizdeki gayeyi de tartışmak istiyorum. Neden boşanma davası ve buna dayalı olarak da (istem halinde) tazminat davası açmayı düşünmediğinizi anlayamadım. En iyi yol; amaca en kısa yoldan ve kolayca ulaşılan yoldur. Bence çocuklar meselesinden dolayı boşanma davası açmanızı tavsiye ediyorum. saygılarımla,,,,,,,,, |
09-07-2009, 15:03 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kadının tanıma yolu yoktur. (MK 295) (yanlış öğrenmiş)
İptal için olaya göre bence MK 149. maddesi uygundur. Boşanma davası da açılabilir ancak boşanma davasının en iyi yol olduğu tartışılır.(ayrıntı bilgiye lüzum vardır.) Kolay gelsin... |
09-07-2009, 16:47 | #5 |
|
Sayın meslektaşın selim bey, tanıma işleminin kadın tarafından yapılmasının mümkün olmadığı bir gerçek olmakla birlikte, kadına ait çocuklar başka bir adam tarafından tanınmıştır. Boşanma yoluna gitmiyor olamamın sebebi ise tarafların ilişkisini kanıtlayabileceğimiz bir şahidimiz mevcut değil. çünkü taraflar müvekkilin meleğinden dolayı ailelerden uzak ve çevreye de uyumlu bir çift gibi görünmüşlerdir.
|
09-07-2009, 16:50 | #6 |
|
sayın meslektaşım kadr bey, tanıma işlemi evlilikten önce olmuştur. Ancak tanıma işleminin erkek tarafından gerçekleştirilip nüfusuna kaydettirme olayı gerçekleştiğinden kadının evlenme tarihinden önceki veya sonraki nüfus kayıt örneğinde söz konusu çocuklar görünmüyür. Bu durumda tanımanın evlilikten sonra öğrenilmesi durumunda ters bir durum yoktur.ancak benim sıkıntım yargıtay kararı husuunda. teşekkür ederim
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
parası babası tarafından verilen evde hak sahibi olma | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 24-11-2008 12:47 |
çek seri no daha önce kullanılmış????? | mylassos | Meslektaşların Soruları | 0 | 25-03-2008 15:24 |
Yabancı bir ülkede çocuk sahibi olan eş.... | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 22-03-2007 15:04 |
Çocuk üzerinde kim söz sahibi? | oguzhand0 | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 15-08-2006 18:31 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |