|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
26-12-2006, 11:31 | #1 |
|
itirazın iptali Davası - Islah - Sebepsiz Zenginleşme Davasına Dönüştürme
Süresinde ibraz edilmemiş çeke dayalı başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali için açılan "itirazın iptali" davası ıslah yoluyla sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasına dönüştürülebilir mi?
|
26-12-2006, 12:22 | #2 |
|
Aşağıdaki karar işinize yarayabilir.
Saygılar. T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1997/19-728 K. 1997/998 T. 26.11.1997 • İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( İcra İflas Yasası Gereğince Bir Yıllık Zamanaşımı Süresine Tabi Olması-Bu Davanın İcra İflas Hukukunun Kendine Özgü Kuralları İçerisinde Açılması ) • DAVA EKONOMİSİ ( Islah İstemi Olmaksızın Süresi İçinde Açılmamış Olan İtirazın İptali Davasının Salt Dava Ekonomisi Kurallarına Dayanılarak Alacak-Tahsil Davası Olarak Görülüp Karara Bağlanmasının Kabul Edilememesi ) • ALACAK DAVASI ( İcra İflas Yasasına Göre Açılan İtirazın İptali Davasının Açılış Şekli ve Süresi ile Doğurduğu Hukuki Sonuçlar Bakımından Tahsil Davasından Farklılıklar İçermesi ) • ISLAH ( Süresi İçinde Açılmamış Olan İtirazın İptali Davasının Davayı Islah İstemi Olmaksızın Salt Dava Ekonomisi Kurallarına Dayanılarak Alacak-Tahsil Davası Olarak Görülüp Karara Bağlanmasının Kabul Edilememesi ) • DAVA ZAMANAŞIMI ( İtirazın İptali Davasının Bir Yıllık Zamanaşımı Süresine Tabi Olması ) • RESEN ARAŞTIRMA ( İtirazın İptali Davasının İtirazın Alacaklıya Tebliğinden İtibaren Bir Yıl İçinde Açılmasının Gerekmesi- Bu Sürenin Hakim Tarafından Doğruca Araştırılmasının Gerekmesi ) • DAVANIN REDDİ ( İtirazın İptali Davasının Bir Yıllık Süre İçinde Açılmamış ise Sürenin Geçmiş Olması Nedeniyle Davanın Reddine Karar Verilmesinin Gerekmesi-Süre Geçtikten Sonra Açılan Bu Davanın Tahsil Davasına Dönüştürülememesi ) 2004/m.67 1086/m.74 ÖZET : Dava; dilekçeden de açıkca anlaşılacağı şekilde ""itirazın iptali"" davası olup İİK.nun 67. maddesi gereği bir yıllık zamanaşımına tabidir. İİK.'nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış şekli ve süresi ile doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından alacak ( tahsil ) davasından farklılıklar içermektedir. En önemlisi itirazın iptali davası İcra İflas Hukukunun kendine özgü kuralları içerisinde açılır. Süresi içinde açılmamış olan itirazın iptali davasının, davayı ıslah istemi olmaksızın salt dava ekonomisi kurallarına dayanılarak alacak ( tahsil ) davası olarak görülüp karara bağlanması kabul edilemez. DAVA : Taraflar arasındaki ""itirazın iptali"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 27.12.1995 gün ve 1995/631-1099 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 06.05.1996 gün ve 1996/3250-4335 sayılı ilamiyle; ( ...Davacı tarafından itirazın iptali talebi ile ilgili olarak açılan ilk davanın HUMK.nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, bu durumda söz konusu dava tüm hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kalktığından, İİK.'nun 67. maddesinde öngörülen bir yıllık süre geçirildikten sonra açılan bu davanın, dava ekonomisi de gözetilip alacağın tahsiline ilişkin bir dava olarak açıldığının kabulü ile iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanıp, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazıyı şekilde reddinde isabet görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava hukuksal nitelikçe İİK.'nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık İİK.nun 67. maddesine göre 1 yıllık süre içerisinde açılmamış bir itirazın iptali davasının yargılamasının alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesinde toplanmaktadır. Hemen belirtelim ki İİK.'nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış şekli ve süresi ile doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından alacak ( tahsil ) davasından farklılıklar içermektedir. En önemlisi itirazın iptali davası İcra İflas Hukukunun kendine özgü kuralları içerisinde açılır, özellikle icra takip hukuku ile sıkısıkıya bağlantılıdır. O nedenle, İİK.nun 67. maddesine göre itirazın iptali davası açılabilmesi için; 1- İlamsız takip yapılmış olması, 2- Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, 3- Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra Tetkik Merciine başvurmaması. 4- İtirazın alacaklıya ( davacıya ) tebliğinden itibaren 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması, şeklinde yasal koşulların gerçekleşmesi gerekir. Hemen belirtelim ki, bu süre hakim tarafından doğruca araştırılır. İtirazın iptali davası bu bir yıllık süre içinde açılmamış ise sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilip karar verilmesi zorunludur. Görüldüğü üzere davanın açılabilmesi koşulu süreye bağlanmış olup Hakim, süre geçtikten sonra açılmış bir itirazın iptali davasını tahsil davasına dönüştürülüp görmesi hukuken kabul edilemez ( HUMK. md. 74 ). Ayrıca böyle bir kabul, açılmış bir davada korunması gereken ""menfaatler dengesi"" kuralına da aykırılık oluşturacağında duraksama olmamalıdır. Öte yandan her dava, açıldığı tarihte tesbit edilen durum ve koşullar esas alınarak hüküm kurulur. ( 28.11.1956 T. 1956/15 E. 1956/15 K. sayılı Yargıtay Tevhidi İçtihat ) davacı dava dilekçesinde açıkça istemini ""itirazın iptali"" davası olarak belirtmiştir. Ayrıca dava dilekçesindeki açıklamalarda kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ve özellikle bir yoruma hacet kalmaksızın, davanın itirazın iptali davası olduğunu göstermektedir. Şu durum karşısında, davayı ıslah istemi olmaksızın salt dava ekonomisi kurallarına dayanılarak itirazın iptali davasının alacak ( tahsil ) davası olarak görülüp karara bağlanması kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı onanmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26.11.1997 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY : Davalının, hakkında yapılan icra takibine itiraz ettiği ve davacı tarafından süresinde açılan ilk itirazın iptali davasının HUMY.nın 409/son maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiğini, temyize konu ikinci itirazın iptali davasının ise itirazın öğrenildiği tarihe göre İİK.nun 67. maddesinde öngörülen bir yıllık süre geçirildikten sonra açıldığında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, süresinde açılmayan itirazın iptali davasının alacağın tahsili davası olarak görülüp, görülmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Şurasını hemen vurgulamak gerekir ki, süresinde açılmayan itirazın iptali davasına, bu niteliğe ile bakılıp sonuçlandırılması mümkün değilse de; böyle bir davanın alacağın tahsili davası olarak nitelendirilip, işin esasına girişilerek sonuçlandırılması mümkündür. Alacaklı, her iki dava türünde de sonuçta alacağını tahsil etmek amacındadır. Nitekim İİK.'nun 67. maddesinin son fıkrasında, itirazın iptali için tanınan süreyi kaçıran alacaklıya genel hükümler dairesinde dava açma hakkının varlığı da kabul edilmektedir O halde Anayasanın 141. maddesi de göz önünde bulundurularak davacının itirazın iptali olarak nitelendirdiği ve fakat koşulları kaçırılmış ve harcı karşılanan davayı; alacağın tahsili davası olarak nitelemek ( HUMY.76 ) suretiyle sonuçlandırmak dava ekonomisi ilkesine de uygun düşer. Nitekim; 11. Hukuk Dairesi, 28.12.1992 gün ve 1992/5367 Esas, 1992/5724 Karar sayılı; itirazın iptali ile ilgili kararında ( ...İtirazın iptali davasının, itirazın tebliği tarihinden bir yıllık süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Şu açıklamalara göre, davacı alacaklı tarafından yasal süre içerisinde itirazın iptali davası açılmadığına nazaran bu dava sonunda davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. Zira açılan dava İİK.nun 67. maddesinin son fıkrasına göre genel hükümler dairesinde açılmış bir dava niteliğine bürünmüştür... ) gerekçesiyle süresinden sonra açılan itirazın iptali davasının bir alacak davası olarak görülmesini benimsediği, keza, HGK.'nun 30.06.1993 gün ve 1993/7474-502 sayılı kararı ile de; ""...Takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması dolayısıyla da ortada kanuna uygun bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceğinden davacının açtığı itirazın iptali davasının dinlenmesine usulen olanak yoktur. Ancak, itirazın iptali davası ile güdülen amaç alacağın varlığını saptamak ve saptanan bu miktara hükmedilmesini sağlamak olduğuna göre, Mahkemece, bu davanın genel hükümler uyarınca açılmış bir alacak davası olarak kabulü gerekir..."" görüşünde olduğu gibi HGK. 25.11.1992 GÜN VE 1992/562-711 sayılı diğer bir kararında; ""...davalı A- hakkında takibin kesinleştiği, B hakkında bir icra takibi yapılmamış olmasına göre artık bu davalılar aleyhine itirazın iptali davasının açılması söz konusu olmaz. Başka bir deyişle, davalılar hakkında açılan iş bu davanın itirazın iptali değil bir alacak davası olarak görülmesi ve sonucu çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği aşikârdır... ) demek suretiyle ve keza: H.G.K. 12.11.1997 gün, 1997/19-667-905 sayılı en son kararında da şartları gerçekleşmeden açılan ve dava sırasında koşulları oluşan bir itirazın iptali davasının da alacağın tahsili davası olarak görülmesine karar vermiş bulunmakla, yasal süre geçtikten sonra veya şartları oluşmadan açılan veya erken açılan itirazın iptali istemli davaların alacağın tahsili davası olarak bakılabileceğini benimsemiş bulunmaktadır. Diğer taraftan, davaya alacak davası olarak bakılması davalı borçlunun zararında bir sonuç doğurmayacaktır. Örneğin, davanın süresinde açılmadığından reddi halinde davalı yararına haksız kötü niyetli takipten dolayı %40 tazminata ve tahsil davasının reddi ve kabulü halinde de yine yasada öngörülen tazminat yönünden hüküm tesis edilmeyeceği kuşkusuzdur. Mahkeme giderleri yönünden de hakimin HUMY.'nin 421. maddesindeki takdir hakkını kullanabilme olanağı vardır. Yukarıda açıklanan nedenlerle İcra İflas Kanunun 67/1. maddesindeki bir yıllık süre kaçırılarak açılan itirazın iptali davasının, aynı maddenin son fıkrası uyarınca alacağın tahsili davası olarak görülüp sonuçlandırılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun onama yönünde oluşan kararına katılamıyoruz. Y.M. GÜNEL Gültekin NAZLIOĞLU Coşkun KOÇAK 19. H. D. Başkanı 19. H. D. Üyesi 19. H. D. Üyesi K.O.ŞENGÜN 19. H. D. Üyesi yarx |
26-12-2006, 18:21 | #3 |
|
Sayın Ersin bey
Çeke dayalı müracaat hakkı ( çekin süresinde ibraz edilmemesi sebebiyle )düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için ya doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak ( Lehtar ise ) bir tahsil davası, ya da sebepsiz iktisap davası yoluna başvurması gerekir (Son hamil ise). Temel ilişkiye dayanılır ise İspat yükü davacıda , TK 644 e dayanılırsa ispat yükü sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmek davalıya düşmektedir. Sorunuz açık olmadığından eğer Temel ilişkiye dayanarak ve çeki delil göstermek sureti ile size veren cirantaya karşı açmış iseniz. Mecburen Temel ilişkiye dayanmak zorundasınız. TK 644 dayanan dava ancak ve ancak keşideciye karşı açılabilinir. Bu durumda taraflar farklı olacağından ıslaha da gidemez siniz. Yok Keşideciye karşı temel ilişkiye dayanarak dava açmış iseniz bu durum da lehtar olmanız lazım , bu halde sırf ispat kolaylığı açısından TK 644 e dayanmak istiyorsanız. ve davanızı terditli açmamış iseniz. Islah ile Sebepsiz zenginleştirmeye döndürmenizde sakınca yoktur. Aslında Vakıaları ileri sürmek taraflara . somut olaya uygulanacak hükmü bulmak hakime düşmektedir. Dilekçeniz açık değil ise Hakim HUMK 76 ya göre açıklama isteyecektir. Diğer taraftan siz çekte son hamil iseniz , keşideciye karşı zaten temel ilişkiniz olamayacağından dava red ile mahkumdur. Saygılarımı sunarım .AV.ERDAL |
26-12-2006, 18:26 | #4 |
|
Yararlı olacağı ümidi ile
T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2001/5211 K. 2002/1612 T. 1.3.2002 • İTİRAZIN İPTALİ ( Borcun Ödenmemesi Sebebiyle Girişilen İcra Takibine Vaki İtirazın İptali ) • ÇEK TAKİBİNDE SÜRE ( Çekin On Günlük Yasal Süre İçinde Bankaya İbraz Edilmemesi Halinde Çekin Kambiyo Hukukuna Dayalı Olarak Müracaat Hakkını Kaybedecek Olması ) • SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Çekin Kambiyo Hukukuna Dayalı Müracaat Hakkını Kaybetmesi Halinde Davacının Alacağını Sebepsiz Zenginleşme Hükümleri Uyarınca Talep Etmesi ) • KAMBİYO HUKUKUNA DAYALI MÜRACAAT HAKKINI KAYBEDİLMESİ ( Çeki Yazılı Delil Başlangıcı Kabul Edip Delillerle İspatının yada Sebepsiz Zenginleşmeye Dayalı Alacağın Tahsilini İstemesinin Gerekmesi ) 2004/m.67, 6762/m.720,730,644 ÖZET : Çek on günlük yasal süre içinde bankaya ibraz edilmediğinden davacı hamilin kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybettiği anlaşılmaktadır.Kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını yitirmiş olan hamilin, alacağına kavuşabilmesi için aralarında temel ilişki bulunan keşideciye karşı, çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanıp, tanık dahil diğer delillerle alacağını kanıtlaması, ya da sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacağını talep etmesi gerekmektedir. DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, davalının keşide ettiği 400.000.000.TL tutarındaki çekin bankada karşılığını bulundurmadığını, ancak çekin arkasını yazdırmayarak borcun ödenmesini beklediklerini, bu arada altı aylık süre geçtiğinden çekin kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, borcun ödenmemesi üzerine girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının haksız ve kötüniyetli olarak zamanaşımına uğramış çek'e dayalı takip yaptığını, İcra Tetkik Merciinde açtığı itirazın kaldırılması davasının reddedilerek kesinleştiğini, davacıya borçlu bulunmadıklarını, temel ilişkiye dayanan bir alacak olmadığını beyan ederek davanın reddini ve %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, icra takibine konu çekin vasfını kaybedip adi havale niteliğinde olduğu, buna dayanarak yapılan takibin haklı olabilmesi için aradaki ilişkinin açıklanıp geçerli delillerle kanıtlanması gerektiği, davacının taraflar arasındaki temel ilişkiyi ve alacağı açıklayıcı beyanda bulunmadığı ve delil de göstermediği, yapılan takibin de haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu çek on günlük yasal süre içinde bankaya ibraz edilmediğinden TTK.nun 720.maddesi gereğince davacı hamilin kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybettiği anlaşılmaktadır.Kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını yitirmiş olan hamilin, alacağına kavuşabilmesi için aralarında temel ilişki bulunan keşideciye karşı, çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanıp, tanık dahil diğer delillerle alacağını kanıtlaması, ya da TTK.nun 730/14.maddesi yollamasıyla çeklerde uygulanması gereken aynı yasanın 644.maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacağını talep etmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı, davalıdan alacaklı olduğunu ve davalının oyalaması sebebiyle dava konusu çeki süresinde muhataba ibraz edemediğini ileri sürmek suretiyle temel ilişkiden söz ettiğine göre, yukarıda açıklandığı üzere davacıya iddiasını kanıtlama olanağı tanınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmadığı gibi, İİK.nun 67/2. maddesinde, alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olması halinde aleyhine tazminata hükmolunacağı öngörülmüş olduğu dikkate alınmadan davacının takibinde haksız olduğu gerekçesiyle "haksız takip tazminatına" karar verilmesi de kabul şekli itibariyle isabetli değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 1.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
27-12-2006, 14:54 | #5 |
|
İlgi ve emeğiniz için teşekkürler sayın Erdal7...sebepsiz Zenginleşme davasına konu çek hamiline yazılı.İlamsız icra takibi başlatılmış,yetkisizlik kararı verilmiş ancak dosya yetkili icra dairesine kesinleşmeden sonra 10 gün içinde gönderilmediği 10 gün geçtikten sonra gönderildiği için takip açılmamış sayılmakta.Yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrine itiraz var ve bu itirazın iptali için TTK m.644'e dayanılarak Asliye Hukuk mahkemesi'nde dava açtık.İşte açılan bu itirazın iptali davasını ıslah ederek TTK 644'e göre Sebepsiz Zenginleşme davasına dönüştürmek istemekteyim...
|
12-10-2009, 10:54 | #6 |
|
HD 19 Esas : 2002/008423 Karar: 2002/007094 Tarih: 05.11.2002
* ÇEKE DAYALI MÜRACAAT HAKKININ DÜŞMESİ * SEBEPSİZ İKTİSAP Çeke dayalı müracaat hakkı (çekin süresinde ibraz edilmemesi sebebiyle) düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için ya doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak bir tahsil davası ya da sebepsiz iktisap davası yoluna başvurması gerekir. (6762 s. TTK. m. 644, 730) Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 450.000.000 TL alacaklı olduğunu, davalının aleyhine girişilen icra takibine karşı haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibinin dayanağı olan çekin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını, davacının temel ilişki iddiasının da bulunmadığını, beyan ederek davanın reddini ve davacının %40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Mahkemece, çekteki imza inkar edilmediğinden, borcun ödendiği de savunulmadığından davalının çek nedeniyle borçlu olduğu kabul edilmiş ve itirazın kısmen iptali ile takibin 559.350.000 TL üzerinden %80 reeskont faizi ile devamına, asıl alacağın %40´ı olan 180.000.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Çeke dayalı müracaat hakkı (çekin süresinde ibraz edilmemesi sebebiyle) düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için ya doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak bir tahsil davası, ya da TTK.nun 730/14.md. yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken ve aynı yasanın 644.md.sinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvurması gerekir. Davacı da yukarıda belirtildiği gibi haciz yoluyla icra takibi yapmış, itiraz üzerine aynı nedene (sebepsiz iktisaba) dayanarak itirazın iptalini istemiştir. Başka bir deyimle davada temel ilişki iddiasına dayanılmamıştır. Bu durumda somut olay yönünden uyuşmazlığın TTK.nun 644.md. hükmü çerçevesinde çözümlenmesi gerekmekte olup davalı keşideci sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlayamadığından sonucu itibariyle doğru olan hükmün bu gerekçeyle onanması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle HUMK.nun 438/son md. gereğince hükmün belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 5.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak=Corpus (C) 2000, Corpus, CD-Medya |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
itirazın iptali davası | johnross | Meslektaşların Soruları | 19 | 10-06-2014 12:30 |
Sebepsiz zenginleşme davası ve somut örnek üzerinden ispat sorunu | Av.Bülent Özkan | Meslektaşların Soruları | 20 | 13-07-2013 15:11 |
arkası bankaya vurdurulmayan çeke dayanarak itirazın iptali davası | bozoli | Meslektaşların Soruları | 27 | 12-10-2009 19:52 |
İçtihat- itirazın iptali davası | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 2 | 19-01-2007 21:00 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |