Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tbk Md 683 Ve Avalİstİn EŞİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-10-2012, 10:49   #1
fidel kadastro

 
Varsayılan Tbk Md 683 Ve Avalİstİn EŞİ

Merhabalar,

Aval, TBK md 603 uyarınca kefalet benzeri işlem olarak telakki edilirse, aval verenin eşinden de TBK 584 uyarınca eş rızası almak gerekecek midir?

Konunun uygulama açısında önem arz edeceğini düşündüğüm için bilgilerinize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.

Şimdiden teşekkür ederim.

Not: soru başlığında sehven 683 yazılmıştır. Doğrusu 603 olmalıdır.
Old 27-10-2012, 23:46   #2
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Merhaba,

http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/a...3-04-Gural.pdf

Bu makaledeki değerlendirmeye göre avalistin eşinin onayını gerektirir bir benzerlik yok bu iki kavram arasında.

Saygılarımla,
Old 28-10-2012, 19:29   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın fidel kadastro,
Alıntı:
Yazan fidel kadastro
...aval verenin eşinden de TBK 584 uyarınca eş rızası almak gerekecek midir?...
Gerekmediği kanaatindeyim:

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...7&postcount=22

Saygılar...
Old 29-10-2012, 12:41   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fidel kadastro
Merhabalar,

Aval, TBK md 603 uyarınca kefalet benzeri işlem olarak telakki edilirse, aval verenin eşinden de TBK 584 uyarınca eş rızası almak gerekecek midir?

Konunun uygulama açısında önem arz edeceğini düşündüğüm için bilgilerinize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.

Şimdiden teşekkür ederim.

Not: soru başlığında sehven 683 yazılmıştır. Doğrusu 603 olmalıdır.

Diğer meslektaşlarımın da belirttiği üzere, aval kefalet gibi fer'i nitelikte olmayıp, asıl borçtan ayrı ve bağımsız bir borç doğurur. Bu itibarla TBK.584'ün sadece kefalet ile sınırlandırdığı eşin rızasını almak mecburiyeti, aval bakımından uygulanamaz kanaatindeyim.
Old 05-11-2012, 17:28   #5
fidel kadastro

 
Varsayılan

cevaplarınız için çok teşekkür ederim. uygulamada bir kısım bankaların kredi sözleşmesinin teminatı(!) olarak aldıkları bonolara aval verenlerin eşlerinden de yazılı rıza aldıklarına rastlanılmıştır. Bilgilerinize.
Old 06-11-2012, 11:30   #6
fidel kadastro

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Erduğrul Özbay
Merhaba,

http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/a...3-04-Gural.pdf

Bu makaledeki değerlendirmeye göre avalistin eşinin onayını gerektirir bir benzerlik yok bu iki kavram arasında.

Saygılarımla,


Ertuğrul Bey,

Göndermiş olduğunuz makalenin 478. sayfasında şu ifadelere rastladım "Bu sebeple kanaatimizce avali müte*selsil borç mahiyeti galip kambiyo hukukuna mahsus ve esas itibariyle onun hükümlerine tabi şahsi bir teminat müessesesi olarak tavsif etmek icabeder (113)." .

TBK md 603 ise şöyledir:
E. Uygulama alanı
MADDE 603- Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.

Bu bilgiler ışığında bu makaleden aval'in TBK md 603 kapsamına da girdiği şeklinde bir yoruma ulaşılamaz mı? konu hakkında doç. dr.burak özen'in de kefalet hukuku kitabında farklı görüşlere yer verilmiş. kitap yanımda olmadığı için içeriği tam olarak aktaramıyorum.
Old 06-11-2012, 23:05   #7
law89

 
Varsayılan

Avalin kişisel teminat olduğu ve kefaletten daha ağır bir sorumluluk yüklediğini göz önünde bulundurursak, evleviyetle eşin rızası avalde de söz konusu olmalıdır.
Old 07-11-2012, 12:18   #8
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Dinlediğim her iki seminerde de özellikle bu soru konuşmacılara yöneltildi. İkisinde de verilen cevaplar, avalde eşin rızasının gerekeceği yönünde idi. (Gerekçe TBK m.603)

Uygulamada henüz bir şey göremediğimiz için ve şu aşamada neyin ne olacağı da belli olmadığından hepimizin eli kolu bağlandı. Yeni yasa, bazı konularda ticaret hayatını çıkmaza sokan bir hal aldı. Avalde dahi eşin rızası aranacak olur ise zaten artık nakit paranın esamesinin okunmadığı ticaret hayatında kambiyo senetlerinin de hali harap olacak demektir. Yakında geçmiş çağlarda olduğu gibi mercimeğe karşılık bulgur, bornoza karşılık çatal takımı, sehpaya karşılık halı falan almaya başlarız. (Aslında böyle olsa her şey daha güzel olabilir bence )

Düşünsenize Şirketin borçlu olduğu bir senette çift imza var (çift imza zorunluluğu da getirilmemiş), Şirket kaşesi var. İmzalardan birinin şirketin, diğerinin ise şahıs olarak imza sahibinin sorumluluğunu gerektirdiğini ve dolayısıyla aval anlamında olduğunu iddia edeceğiz/savunacağız.

Mahkemenin kararı; "aval imzasına ilişkin olarak eşin rızasını gösterir yazılı delil bulunmadığından şahsın sorumluluğuna gidilemeyeceği..." şeklinde olacak.
Old 03-02-2015, 21:10   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fidel kadastro
Ertuğrul Bey,

Göndermiş olduğunuz makalenin 478. sayfasında şu ifadelere rastladım "Bu sebeple kanaatimizce avali müte*selsil borç mahiyeti galip kambiyo hukukuna mahsus ve esas itibariyle onun hükümlerine tabi şahsi bir teminat müessesesi olarak tavsif etmek icabeder (113)." .

TBK md 603 ise şöyledir:
E. Uygulama alanı
MADDE 603- Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.

Bu bilgiler ışığında bu makaleden aval'in TBK md 603 kapsamına da girdiği şeklinde bir yoruma ulaşılamaz mı? konu hakkında doç. dr.burak özen'in de kefalet hukuku kitabında farklı görüşlere yer verilmiş. kitap yanımda olmadığı için içeriği tam olarak aktaramıyorum.

Geç olmuş ama yazmak istedim...

Aval bildiğiniz gibi asıl borçtan tamamen bağımsız şekilde avalist ile alacaklı arasında ayrı bir borç ilişkisi doğurur. Bu bakımdan avalin güvence (teminat) niteliği yoktur. Dolayısıyla TBK.603 de de açıkça vurgulandığı üzere eş rızasının uygulama alanı kefalet ve benzeri güvence (teminat) ile ilgili konular içindir.
Old 05-02-2015, 21:00   #10
olgu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/16400
K. 2013/25100
T. 4.7.2013
• TAKİBİN İPTALİ ( Borçlu Avalistler Tarafından 6098 S. TBK'nun 584. Md. Göre Eşlerinin Rızası Bulunmadığından Bahisle - Takibe Konu Çekin Kambiyo Vasfını Taşıdığı/Borçluların Aval Veren Olduğu/Türk Ticaret Kanununda Taahhüt Altına Girmek İçin Eşin Rızası Koşulunun Düzenlenmediği/Şikayetin Reddine Karar Vermek Gerektiği )
• KAMBİYO VASFI ( Takibe Konu Çekin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Düzenlenmiş Olup Kambiyo Vasfını Taşıdığı/Borçluların Aval Veren Olduğu/Türk Ticaret Kanununda Taahhüt Altına Girmek İçin Eşin Rızası Koşulunun Düzenlenmediği/Şikayetin Reddi Gerektiği - Takibin İptali )
• AVALİSTİN SORUMLULUĞU ( Takibin İptali - Takibe Konu Çekin Kambiyo Vasfını Taşıdığı/Borçluların Aval Veren Olduğu/Avalistin Kimin İçin Taahhüt Altına Girmiş İse Tıpkı Onun Gibi Sorumlu Olduğu/Türk Ticaret Kanununda Taahhüt Altına Girmek İçin Eşin Rızası Koşulunun Düzenlenmediği/Şikayetin Reddi Gerektiği )
• TİCARİ İŞ ( Takibin İptali/Takibe Konu Çekin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Düzenlenmiş Olup Kambiyo Vasfını Taşıdığı/Borçluların Aval Veren Olduğu - Kıymetli Evraklar Ticari İş Sayıldıklarından Türk Ticaret Kanunu Hükümleri Karşısında Genel Hüküm Sayılan 6098 S. TBK'nun Md. 584 Hükmünün Somut Olayda Uygulama Yeri Olmadığından Şikayetin Reddi Gerektiği )
6098/m.584
6102/m.3,702
6762/m.3,614

ÖZET : Dava, borçlu avalistlerin Borçlar Kanunu 584. maddesine göre eşlerinin rızası bulunmadığından bahisle takibin iptali istemine ilişkindir. Takibe konu çekin incelenmesinde; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre düzenlenmiş olup, kambiyo vasfını taşıdığı, borçluların aval veren olduğu görülmektedir. 6102 Sayılı T.T.K.nun 702 ( 6762 Sayılı TTK.nun 614 ).maddesi hükmüne göre, avalist kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumludur. Türk Ticaret Kanunu'nda taahhüt altına girmek için eşin rızası koşulu düzenlenmemiştir. Kıymetli evraklar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 3. ( 6762 Sayılı TTK.nun 3. ) maddesine göre ticari iş sayıldıklarından, Türk Ticaret Kanunu hükümleri karşısında genel hüküm sayılan Borçlar Kanunu 584. maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur. O halde mahkemece şikayetin reddine karar vermek gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Neşe Yüksel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu avalistlerin Borçlar Kanunu 584. maddesine göre eşlerinin rızası bulunmadığından takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece avalistlerin eşlerinin yazılı izinlerinin bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Takibe konu çekin incelenmesinde; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre düzenlenmiş olup, kambiyo vasfını taşıdığı, borçluların aval veren olduğu görülmektedir. 6102 Sayılı T.T.K.nun 702 ( 6762 Sayılı TTK.nun 614 ).maddesi hükmüne göre, avalist kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumludur. Türk Ticaret Kanunu'nda taahhüt altına girmek için eşin rızası koşulu düzenlenmemiştir. Kıymetli evraklar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 3. ( 6762 Sayılı TTK.nun 3. ) maddesine göre ticari iş sayıldıklarından, Türk Ticaret Kanunu hükümleri karşısında genel hüküm sayılan Borçlar Kanunu 584. maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur.

O halde mahkemece şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13361812 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.