Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

çıraklar ve iş hukuku?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-11-2007, 11:17   #1
avukat erdoğan

 
Varsayılan çıraklar ve iş hukuku?

Şu an 18 yaşında olan bir çırak 4 yıl boyunca sigortasız olarak bir işyerinde tam zamanlı olarak çalıştırılmış ve nihayetinde de 4 yıl sonra işten çıkarılmış.Çıraklar iş hukuku kapsamında olmadıkları için işverene yapabileceğimiz bir yaptırım yok mudur?Çırak sigortasız çalıştırıldığı için hizmet tespit davası açmak hakkımız saklı mıdır?
Old 26-11-2007, 13:24   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 1975/321
Karar: 1975/982
Karar Tarihi: 20.02.1975

ÖZET:Bu bakımdan, çıraklara, gelecekte çıkarılacak bir yasa ile sosyal güvenlik sağlanacağı düşünülemez. Başka bir anlatımla, çıraklar ile ilgili olarak çıkarılacak yasanın, çıraklık kavram ve yapısını daha ayrıntılı biçimde düzenlemekten ötede hükümler getirmesi beklenemez. Bu nedenlerle, çırakların sigortalı sayılamıyacakları yolunda beliren mahkeme görüşü benimsenemez.

(818 S. K. m. 18, 318, 330, 342) (1475 S. K. m. 5) (506 S. K. m. 3/II-B)

Dava: Davacı, Prim İtiraz Komisyonuna kararının iptalini istemiştir.

Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm, davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Yargıtay Onuncu Hukuk dairesinin Başkanı M.Ç. ve Üyeleri N.İ., C.K., H.K. ve T.U. un katıldığı 20.2.1975 tarihli oturumda Tetkik Hakimi E.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Mahkeme ile Prim İtiraz Komsiyonu kararları, işyerinde 1969/Şubat ila 1971/Mart tarihleri arasında çalıştırılan çırakların sigortalı sayılamıyacağı temel düşüncesi çevresinde oluşturulmuştur. Ne var ki, 506 Sayılı Yasanın 3. madesinin II-B bendi, çırakları dahi, belirli sigorta kollarında (anılan Yasa'nın 35. maddesinde öngörülen durum ayrık olmak üzere hastalık sigortası ile iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası) sınırlı olarak sigortalı saymıştır. Gerçi, belirtilen bent hükmünde özel yasadan söz edilmiş ve bu yasa henüz çıkarılmamışsa da, bu durum, yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nun 318, 330, 342 ve İş Kanununun 5. madelerine göre çıkarak sayılacakların, bugün için Sosyal Sigonrta güvcencesinden yoksun bırakıldığı anlamına gelmez. Gerçekten Anayasımızın 48. maddesi, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu kabul etmiş ve bunu sağlamak ödevini de devlete yüklemiştir. Bundan başka, hizme sözleşmesiyle çalışanlardan hangilerinin sigortalı sayılmayacağı 506 Sayılı Yasanın 3. maddesinin I bendinde kesin çizgilerle belirtilmiş, geriye, özel yasalarca benimsenebilecek bir seçenek bırakılmamıştır. Bu bakımdan, çıraklara, gelecekte çıkarılacak bir yasa ile sosyal güvenlik sağlanacağı düşünülemez. Başka bir anlatımla, çıraklar ile ilgili olarak çıkarılacak yasanın, çıraklık kavram ve yapısını daha ayrıntılı biçimde düzenlemekten ötede hükümler getirmesi beklenemez. Bu nedenlerle, çırakların sigortalı sayılamıyacakları yolunda beliren mahkeme görüşü benimsenemez.

Kaldı ki, bugünkü hukuk kuralları çerçevesi içersinde çıraklık sözleşmenin en belirgin özelliği, tamamen bir meslek ve sanat öğrenilmesi amacına yönelmiş olmasıdır. Bu bakımdan, sözleşmede yer alan çırak - çıraklık sözcükleri bir yana bırakılarak, işyerindeki gerçek çalışma biçimine, işverenle olan ilişkilerin boyutlarına bakmak gereklidir. Örneğin, işyerince yapılan iş, birden çok sayıda işçinin ortaklaşa çalışmasını gerektiren türden olup da, bu iş, başkaca işçi çalıştırılmaksızın, çırak olarak nitelendirilen kişilerin çalışmasıyla yürütülebiliyor ve giderek ufak menfaatler karşılığında işverenin kişisel işleri gördürülüyorsa, çıraklık ilişkisinden söz edilemez. Böyle durumlarda, işçinin yaşına, ücret alıp almadığına bakılmaksızın tüm sigorta kollarında sigortalı sayılması gerekir. Ücretsiz çalışan sigortalılar yönünden hesaplanacak sigorta primine temel tutulacak kazançlara ilişkin esaslar da sözü geçen yasanın 78. maddesinin 2. fıkrasında gösterilmiştir.

Şu duruma göre, çırakların sigortalı sayılamıyacakları görüşünden hareket eden Prim İtiraz Komisyonunun kararı, yukarıda değinilen hukuksal olgulara göre iptal edilmesi gerekirken, bu yolda açılan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, Prim İtiraz Komisyonu kararının 1969/Şubat ila 1971/Mart ayları dönemi ölçümlemesine ilişkin kısmını iptal etmek, işyerinde çalıştıranların sınırlı sigortalı mı, yoksa tüm sigorta kollarında sigortalı mı olduklarını, buna göre anılan döneme ilişkin gerçek ölçümleme hesabını, yukarıda belirtilen çevrede yapacağı araştırmalar sonunda elde edeceği bulgularla ortaya koymaktan ibarettir.

O halde, Davacı Kurumun bu yönleri hedef tutan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 20.2.1975 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 26-11-2007, 13:30   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/39175
Karar: 2006/19031
Karar Tarihi: 28.06.2006

ÖZET: Davacının, davalıya ait işyerinde 1987 yılında çalışmaya başladığı, davacı tanıklarının açık, davalı tanıklarının tevilli beyanlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tanıkları davacının çırak olarak çalıştığını ifade etmişlerse de, gerek bu tanıklar, gerek davalı savunması davacıyla ilgili çıraklık sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle kabul edilemez. Zira küçük yaşta çocuğun çıraklık sözleşmesi olmaksızın çalıştırılması halinde yasaya aykırılık olsa da işçilik haklarının istenilmesine engel teşkil etmez.


(4857 S. K. m. 17) (1475 S. K. m. 14)

Dava: Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla mesai ile yıllık izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının, davalıya ait işyerinde 1987 yılında çalışmaya başladığı, davacı tanıklarının açık, davalı tanıklarının tevilli beyanlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tanıkları davacının çırak olarak çalıştığını ifade etmişlerse de, gerek bu tanıklar, gerek davalı savunması davacıyla ilgili çıraklık sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle kabul edilemez. Zira küçük yaşta çocuğun çıraklık sözleşmesi olmaksızın çalıştırılması halinde yasaya aykırılık olsa da işçilik haklarının istenilmesine engel teşkil etmez.

Bu durumda, davacının hizmet süresinin 1987 den itibaren hesaplanması gerekirken, mahkemece yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 26-11-2007, 13:35   #4
avukat erdoğan

 
Varsayılan

Adı çıraklık sözleşmesi olmasına rağmen aslında bu çocuk bir işçi gibi tam zamanlı ve ücret karşılığında çalışmış.Bu durumda kıdem talep edebilir miyiz?
Old 26-11-2007, 13:45   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 1988/6476
Karar: 1988/9124
Karar Tarihi: 05.10.1988

ÖZET: İş Kanununun 18 yaşını bitirmemiş çıraklar hakkında uygulanmayacağı yazılı ise de, bir kimsenin 18 yaşından önce de çıraklık süresini bitirmiş ve normal işçi niteliğini kazanmış olması mümkündür. Nitekim İş Kanununun 67, Sendikalar Kanununun 20.ve Çıraklık Kanununun 14/2.maddelerinden de bu sonuca varmak mümkündür. Bundan başka çıraklık döneminin en fazla 3-4 sene olabileceği ilgili mevzuat gereğidir. Böyle olunca davacının 6 yıl çırak olarak çalıştığının kabulü isabetli olamaz

(1475 S. K. m. 1, 2, 5, 67)

Dava: Davacı, kıdem tazminatı farkı ile sözleşme farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1475 sayılı İş Kanununun 5. maddesinde İş Kanununun 18 yaşını bitirmemiş çıraklar hakkında uygulanmayacağı yazılı ise de, bir kimsenin 18 yaşından önce de çıraklık süresini bitirmiş ve normal işçi niteliğini kazanmış olması mümkündür. Nitekim İş Kanununun 67, Sendikalar Kanununun 20.ve Çıraklık Kanununun 14/2.maddelerinden de bu sonuca varmak mümkündür. Bundan başka çıraklık döneminin en fazla 3-4 sene olabileceği ilgili mevzuat gereğidir. Böyle olunca davacının 6 yıl çırak olarak çalıştığının kabulü isabetli olamaz. Şu halde gördüğü işin türü de dikkate alındığında, davacının çıraklık dönemini 4 yıl, işçilik süresinin ise, 2 yıl olarak kabulü ile hüküm tesisi uygun olur.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 5.10.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 06-12-2007, 13:07   #6
fatoskayaismi

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ,
Bana göre bu durumda, hem hizmet süresinin tespiti davası hemde işten alacak davası açılmasında bir sakınca yoktur. Sigortalı ile işveren arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve sigortalının çırak olup olmadığı belirlenirken çalışma ilişkisine bakılmalıdır. Ortada bir usta - çırak ilişkisimi mevcuttur (yani sigortalıya bir meslek yada sanatın öğretilmesi ilişkisi) yoksa işçi - işveren ilişkisi çerçevesinde işçinin üretimle ilgili çalışmalara eylemli olarak katılması ve bunun karşılığında ücret alması durumu mu mevcuttur.

Anlatıldığına göre olayda işçi - işveren ilişkisi vardır. Bu durumda hizmet süresinin tespitinin ve ardından işten dolayı alacak davası açılması gerekmektedir. işveren durumu çırak ilişkisi gibi göstererek kanuna karşı hile yapmaktadır.
Old 06-12-2007, 13:10   #7
fatoskayaismi

 
Varsayılan

Konuyu net bir şekilde açıklayan içtihatlar elimde bulunmaktadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vergi hukuku mu icra hukuku mu? pınarokten Yüksek Hukuk Eğitimi 6 16-03-2009 09:16
Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi Makaleler Listesi Av. Ramazan Çakmakcı İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 3 27-12-2008 17:59
borçlar hukuku,idare hukuku ,uluslararası hukuk,vergi hukuku wellan Ticari Duyurular 0 05-09-2007 21:59
ceza hukuku ve idare hukuku ilişkisi taylan Hukuk Soruları Arşivi 2 10-08-2006 17:12
İngiliz Hukuku -Türk Hukuku-Dul Aylığı Av. Bülent Sabri Akpunar Meslektaşların Soruları 7 23-07-2004 12:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09069991 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.