Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ödemeden men-kambiyo takibi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-05-2012, 17:16   #1
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan ödemeden men-kambiyo takibi

Değerli meslektaşlarım öncelikle şunu belirteyim mevzuat ve yargıtay kararlarının altını üstüne getirdikten, hukuki bilgisine güvendiğim bir kaç avukat arkadaşıma da danıştıktan sonra, son çare THS'ye geldim... Sorum gerçekten çok acil!!! şöyle:

Müvekkilin lehdarı olduğu(ciro yoluyla,müşteri çeki) çeki, bankaya ibraz etmesi üzerine, çek düzenleyicisinin ödemeden men yasağı(çek zayii gerekçesiyle) koydurması sebebiyle, müvekkil (hesapta yeterli miktarda para olmasına rağmen) alacağını alamamıştır. Banka 30.05.2011 tarihinde ödemeden men yasağı kaşesini basmıştır. Müvekkil, başka bir meslektaşımız aracılığıyla çek zayi davasına müdahil olmuş, çeki mahkemeye ibraz etmiş ancak mahkeme çeki kasasına almadan tekrar müvekkile iade etmiş, zapta çek bilgilerini geçmiştir. Mahkeme,30.03.2012 tarihinde, çek zayii davasını reddetmiş ve çekin ödenmemesine dair tedbiri kaldırmış, kararı ilgili bankaya bildirmiştir. Müvekkil bankaya başvurduğunda, banka türlü türlü bahaneler ileri sürerek çekin karşılığını ödemekten imtina etmiştir. Bu izahattan sonra değerli meslektaşlarım soruya geçersek
*** ödemeden men yasağı kambiyo takibi yapmaya engel değildir, hal böyle iken müvekkil(iyi niyetli bir şekilde), çek zayi davasının sonucunu beklemiş ancak çeki mahkeme kasasına aldırmadan çeki bu güne kadar elinde tutmuştur. Altı aylık (yeni kanun 3 yıl) kambiyo takibine geçme süresini kaçırdık mı? Yoksa çek zayi davasının kararının kesinleştiği andan itibaren mi başlar süre? her halükarda ben bankaya vekil sıfatı ile gidip kavga edeceğim(mecazen), menfi bir sonuç neticesinde,1- Kambiyo takibine geçebilir miyim? 2-Banka karşılığı ödemez ise müştereken sorumlu borçlu sıfatıyla, bankayı da takibe dahil edebilir miyim? 3-Genel olarak ne yapabilirim? Katkılarınızdan dolayı şimdiden teşekkürler...
Old 24-05-2012, 17:25   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
Değerli meslektaşlarım öncelikle şunu belirteyim mevzuat ve yargıtay kararlarının altını üstüne getirdikten, hukuki bilgisine güvendiğim bir kaç avukat arkadaşıma da danıştıktan sonra, son çare THS'ye geldim... Sorum gerçekten çok acil!!! şöyle:

Müvekkilin lehdarı olduğu(ciro yoluyla,müşteri çeki) çeki, bankaya ibraz etmesi üzerine, çek düzenleyicisinin ödemeden men yasağı(çek zayii gerekçesiyle) koydurması sebebiyle, müvekkil (hesapta yeterli miktarda para olmasına rağmen) alacağını alamamıştır. Banka 30.05.2011 tarihinde ödemeden men yasağı kaşesini basmıştır. Müvekkil, başka bir meslektaşımız aracılığıyla çek zayi davasına müdahil olmuş, çeki mahkemeye ibraz etmiş ancak mahkeme çeki kasasına almadan tekrar müvekkile iade etmiş, zapta çek bilgilerini geçmiştir. Mahkeme,30.03.2012 tarihinde, çek zayii davasını reddetmiş ve çekin ödenmemesine dair tedbiri kaldırmış, kararı ilgili bankaya bildirmiştir. Müvekkil bankaya başvurduğunda, banka türlü türlü bahaneler ileri sürerek çekin karşılığını ödemekten imtina etmiştir. Bu izahattan sonra değerli meslektaşlarım soruya geçersek
*** ödemeden men yasağı kambiyo takibi yapmaya engel değildir, hal böyle iken müvekkil(iyi niyetli bir şekilde), çek zayi davasının sonucunu beklemiş ancak çeki mahkeme kasasına aldırmadan çeki bu güne kadar elinde tutmuştur. Altı aylık (yeni kanun 3 yıl) kambiyo takibine geçme süresini kaçırdık mı? Yoksa çek zayi davasının kararının kesinleştiği andan itibaren mi başlar süre? her halükarda ben bankaya vekil sıfatı ile gidip kavga edeceğim(mecazen), menfi bir sonuç neticesinde,1- Kambiyo takibine geçebilir miyim? 2-Banka karşılığı ödemez ise müştereken sorumlu borçlu sıfatıyla, bankayı da takibe dahil edebilir miyim? 3-Genel olarak ne yapabilirim? Katkılarınızdan dolayı şimdiden teşekkürler...

Sizin de kabul ettiğiniz gibi "ödemeden men yasağı" kambiyo takibi yapmanıza engel değildi. O nedenle zamanaşımı süresi içinde icra takibi yapmalıydınız. Zamanaşımının 3 yıla çıkarıldığı görüşü, THS'de de tartışıldı. TTK'ye göre halen 6 aydır. Biz -biraz da zorlayarak- 3 yıla çıkarıldığı iddiasıyla icra mahkemesinde beyanda bulunduk, kabul görmedi. Gerekçeli karar gelince sadece Yargıtay'ın görüşünü öğrenmek için temyiz edeceğiz.

Bankayı takibe dahil edemezsiniz.

Elinizdeki çek "yazılı delil başlangıcı "olup, müvekkilinize ciro edene karşı aradaki temel ilişkiye dayanarak dava açabilirsiniz. Keşideci oyun dışı kalmış.
Old 24-05-2012, 22:34   #3
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

TTK M.662 açısından zamanaşımı kesilmiş olabilir mi acaba,takibe geçilebilir diye düşündüm...
Old 24-05-2012, 22:50   #4
avsrf

 
Varsayılan

Selamlar..Müvekkil çalıştırdığı bir cafe yi başkalarına fiilen devrediyor. Haliyle söz konusu yerin kira kontratı iptal ediliyor.devralanlar yeni kontrat yapıyor, faturaları üzerlerine alıyorlar vss.. Devir bedeli olarakta 160 bin lira bedelli bir senet müvekkilimize veriliyor.Bu arada btaraflar aralarında 160 bin liralık senede atıfta bulunarak adi bir sözleşme yapılıyor. Devir işlemi yapıldıktan ve senetteki vade gelmesine ragmen bedel ödenmiyor.Tarafımızca icra takibine geçildi, takip kesinleşti,hacize gidildi, borçlulardan b irinin babası dosyaya kefil oldu, icra emri gönderildi-kesinleşti, kefilin gayrimenkulune haciz konuldu..bu arada borçlular 3 ay boyunca icra dosyasına ödeme yaptı..Buraya kadar herşey yolundaD Ancak biz satış işlemlerini başladıktan sonra borçlular menfi tespit davasını açtılar..Haliyle tebliğ müvekkile çıktığından dolayı davadan ve sürelerden haberimiz olmadığı için öninceleme safhasını kaçırdık, delil cevap ve tanıkları ileri sürme hakkımzı kaçırmış durumdayız..
Şimdi 2 sorum olacak 1-- Genel olarak davanın seyri nasıl olur olur? ne yapmalıyız?22--delil ve tanıklarımı Mahkeme dinlemez ise; buna karşılık alacağımın tespiti için dava açıp bunların birleştirilmesini mi istiyeyim.Böylelilte davaları birleştirir ve delil ve tanıklarımı dinletebilirim..Sizce hangi yol izlenmeli..Şimdiden teşkkrlerr..
Old 25-05-2012, 10:16   #5
yılmazkan

 
Varsayılan

Çekin zamanaşımı süresi dolmuştur. Muhatap bankaya karşı takip yapamazsınız. Ancak ibraz zamanları yeni 5941 sayılı Çek Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra ise, kanununun 3/7-a bendi uyarınca karşılığı olmasına rağmen ödenmeyen çek için bankadan ödeme yapılmayan her gün için binde üç gecikme cezası talep edebilirsiniz. Ayrıca aynı kanununun 7/5 maddesi uyarınca çekin karşılığını ödemeyen banka görevlisi hakkında hapisle cezalandırılması için şikayette bulunabilirsiniz.
Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
Değerli meslektaşlarım öncelikle şunu belirteyim mevzuat ve yargıtay kararlarının altını üstüne getirdikten, hukuki bilgisine güvendiğim bir kaç avukat arkadaşıma da danıştıktan sonra, son çare THS'ye geldim... Sorum gerçekten çok acil!!! şöyle:

Müvekkilin lehdarı olduğu(ciro yoluyla,müşteri çeki) çeki, bankaya ibraz etmesi üzerine, çek düzenleyicisinin ödemeden men yasağı(çek zayii gerekçesiyle) koydurması sebebiyle, müvekkil (hesapta yeterli miktarda para olmasına rağmen) alacağını alamamıştır. Banka 30.05.2011 tarihinde ödemeden men yasağı kaşesini basmıştır. Müvekkil, başka bir meslektaşımız aracılığıyla çek zayi davasına müdahil olmuş, çeki mahkemeye ibraz etmiş ancak mahkeme çeki kasasına almadan tekrar müvekkile iade etmiş, zapta çek bilgilerini geçmiştir. Mahkeme,30.03.2012 tarihinde, çek zayii davasını reddetmiş ve çekin ödenmemesine dair tedbiri kaldırmış, kararı ilgili bankaya bildirmiştir. Müvekkil bankaya başvurduğunda, banka türlü türlü bahaneler ileri sürerek çekin karşılığını ödemekten imtina etmiştir. Bu izahattan sonra değerli meslektaşlarım soruya geçersek
*** ödemeden men yasağı kambiyo takibi yapmaya engel değildir, hal böyle iken müvekkil(iyi niyetli bir şekilde), çek zayi davasının sonucunu beklemiş ancak çeki mahkeme kasasına aldırmadan çeki bu güne kadar elinde tutmuştur. Altı aylık (yeni kanun 3 yıl) kambiyo takibine geçme süresini kaçırdık mı? Yoksa çek zayi davasının kararının kesinleştiği andan itibaren mi başlar süre? her halükarda ben bankaya vekil sıfatı ile gidip kavga edeceğim(mecazen), menfi bir sonuç neticesinde,1- Kambiyo takibine geçebilir miyim? 2-Banka karşılığı ödemez ise müştereken sorumlu borçlu sıfatıyla, bankayı da takibe dahil edebilir miyim? 3-Genel olarak ne yapabilirim? Katkılarınızdan dolayı şimdiden teşekkürler...
Old 25-05-2012, 13:50   #6
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan Sayın Ergin; yanıtınızı bekliyorum...

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 1994/11-39, Karar: 1994/484 İçtihat

TTK m.662’de zamanaşımını kesen nedenlerden biri olarak belirtilen “dava açılması” konusunda sadece davanın ikamesinden bahsedilip alacaklı ve/veya borçlunun açtığı davadan bahsedilmediği için; zamanaşımını kesen dava açılması hususunda sadece alacaklının açtığı davanın mı yoksa borçlunun açtığı davanın da veya her ikisinin ikame ettiği davanın mı esas alınacağı doktrinde ve Yargıtay kararlarında tartışmalıdır. Borçlunun ikame ettiği menfi tespit davasının da zamanaşımını kesen nedenlerden biri olduğu hakkında.
(Karar Tarihi : 29.6.1994)
"Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlar, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.2.1984 gün 716-141 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere; Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan T.T.K.nun 662. maddesi, poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır.
Bu sebeplerden biri de; dava açılmasıdır.
Her ne kadar alacaklının açacağı davanın zamanaşımını keseceği konusunda bir görüş aykırılığı yoksa da, borçlunun açacağı bir davanın zamanaşımını kesip kesmeyeceği noktasında görüş birliği mevcut değildir.
Anılan maddede; mücerret dava açılmasından söz edilmiş ve bu davanın, kimin tarafından açılacak bir dava olduğu konusuna açıklık getirilmemiştir. Ancak; somut olayda borçlu tarafından, alacaklı aleyhine açılan menfi tesbit davasına, alacaklı karşı çıkmış durumdadır. Bu dava çerçevesinde, taraflar arasında temel borç ilişkisi nedeniyle bir alacak bulunup bulunmadığı araştırılacak ve yanlarca getirilecek deliller toplanmak suretiyle çözüme ulaşılacak olduğu kuşkusuzdur.
Bu itibarla; borçlu tarafından, alacaklı aleyhine açılan davaya alacaklının da karşı çıkması ve alacağının bulunduğuna ilişkin iddiasını def'i yoluyla ileri sürmesi karşısında bu davanın zamanaşımını kestiğinin kabulü gerekir.
Kaldı ki; Borçlu'nun açtığı menfi tesbit davası, alacaklının da karşı çıkması nedeni ile devam etmekte ve aradaki temel ilişki itibariyle alacağın bulunup bulunmadığı hususunda davada karar verileceği aşikar iken, ayrıca borçlu tarafından alacaklı aleyhine alınan tedbir kararı da nazara alındığında, alacaklıdan, bu aşamada takibe geçmesinin beklenemeyeceği çok açıktır. O itibarla uzun süren davayı takiben alacaklı tarafından girişilen icra takibine karşı borçlunun zamanaşımı savunmasında bulunması da kötüniyetli hareketin bir türü olan çelişkili davranış yasağına gireceği duraksanmayacak kadar belirgindir. Bu davranışı da Yasa'nın koruyamayacağı muhakkaktır.
Bu durumda; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
KARŞI OY :
Dava, bonoya dayalı alacak davasıdır. Davacı, dava dilekçesinin hemen her yerinde ve özellikle netice-i talep kısmında, alacağının tahsilini bonoya dayanarak istemiştir. Temel ilişkiye inilmemiş ve dayanılmamıştır. Dava dilekçesinin ilk cümlelerinde "otel işletmesinden doğan ticari borcu karşılığında" gibi bir söz sarfedilmiş olması, başka izahatta bulunulmadıkça temel ilişkiye dayanıldığı anlamına gelmez. Bu durumda bonolara uygulanacak üç yıllık zamanaşımını (TTK 661) olaya uygulamak gerekir.
Davacının dayandığı bono; 20.7.1984 tanzim, 5.1.1985 vade tarihli, 30 milyon TL bedelli, keşidecisi davalı R. S., lehdarı davacı Y. C. olan "malen" kaydını taşıyan bonodur. Dava tarihi 16.10.1991'dir. Davalı (Keşideci-borçlu) zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Tartışılan konu, davalının davacı aleyhine 7.1.1985 tarihinde açtığı, bozma üzerine redle sonuçlanan aynı bonoya müstenit menfi tesbit davasının, şimdi eldeki alacak davasında zamanaşımını kesip kesmeyeceğidir.
Kanunumuz (TTK), poliçelerle ilgili zamanaşımını 661, zamanaşımını kesen sebepleri 662 maddelerinde özel hükümlerle düzenlemiştir. Buna göre zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir (TTK 662). "Dava açılması" denildiğine göre, bono lehdarının açacağı dava mı, yoksa bono borçlusunun açtığı dava mı zamanaşımını kesecektir? Dosyamıza göre her ne kadar alacaklı 5.1.1985 vade tarihli bono için ancak 28.1.1991'de takip talebinde bulunmuş-ki takibin iptaline zamanaşımı sebebiyle karar verilmiş ve onanmış ve bu davayı da 16.10.1991'de açmış ise de; alacaklı 7.1.1985'de borçlunun açtığı -redle sonuçlanan-menfi tesbit davasının açılmasından, zamanaşımının kesilmesi yönünden istifade edecek midir? Başka bir ifade ile zamanaşımını geçiren alacaklı lehine, borçlunun daha önce açtığı dava, davayı açan borçlunun kendisi aleyhine zamanaşımını kesecek midir? TTK 662. maddesindeki diğer fiiller hep alacaklının yapması gereken fiiller iken "dava açılması" fiili çoğunluk kararında "borçlunun açacağı dava da, borçlunun kendi aleyhine zamanaşımını keser" şeklinde kabul görmüştür.
…Müzakereler esnasında, "... TTK 662 maddesinde 'dava açılması' derken 'alacaklı tarafından' gibi bir kayıtlama getirilmediği o halde borçlunun açacağı davanın da zamanaşımını keseceği; TTK 662 maddesinde bir kesinlik/açıklık olmadığı için bunun BK 133/2 ile tamamlanması gerektiği, alacaklı da borçlunun açtığı menfi tesbit davasında davayı kabul etmeyerek def'ide bulunduğuna göre böylece müruruzamanı kat'ettiği; menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir kararı alan borçlunun iyi niyetli (MK 2) olmadığı, kötü niyetli kanunun himaye etmeyeceği..." gibi görüşler ileri sürülmüş ve özellikle Hukuk Genel Kurulu'nun 22.2.1984-E:1981/11-716, K: 1984/141 tarih ve sayılı bir içtihadına dayanılmıştır.
Oysa, TTK. 662 maddesinde hep alacaklının yapacakları sayılmıştır. Müruruzamanı kesecek dava da, bittabi, alacaklının açacağı ve alacağının peşine düşeceği davadır ve bu husus tasrihe hacet olmayacak kadar açıktır. Borçlar Kanunu genel, Türk Ticaret Kanunu-kaideten-özel hükümler ihtiva eder. Özel hüküm açıkken genel hükümlere gidilmez. Kaldı ki, BK 133/2'de alacaklının dava veya def'i zımnında mahkeme veya hakeme (müracaatı) veya icrai takibat veya iflas masasına (müdahale) ile hakkını (talep) etmesi öngörülmüştür. Olayımızda borçlunun açtığı menfi tesbit davası sebebiyle alacaklının pasif tutumu ne müracaat, ne talep mahiyetinde olmadığından kanunun aradığı boyutta "def'i" de değildir. Mücerret ve sadece davanın reddini beyan ile yetinmek usulüne uygun def'i sayılamaz.
Zamanaşımı müessesesi, hakkını süresi içinde aramayana karşı, ihtilafların ilanihaye sürdürülüp götürülmemesi için borçlu (davalı) yararına sonuç doğurucu, kamu yararı ağırlıklı bir tedbirdir. Bu müessesenin, dava açmak gibi meşru bir sebebe dayanan davacı (olayımızda menfi tesbit davasını vaktiyle açan dosyamızın davalısı) aleyhine ters çevrilip hakkını aramayan, yıllarca onu ihmal eden (olayımızda dosyamızın davacısı) lehine yorumlanıp uygulanması da hedeflenen amaca terstir. Bu, hak arama anayasal özgürlüğe dayanarak hakkını arayanın bilahare bir dolaylı sebepler bir nevi tecziye edilmesidir. Ve temelde insan haklarına da aykırı bir yorum biçimidir.
Menfi tesbit davalarında da hangi usule göre ihtiyati tedbir kararı verilip verilemeyeceği de İİK 72/II, III madde ve fıkralarında düzenlenmiştir, HUMK 101 maddesinde değil.
Objektif iyiniyet v.s. kurallarının boyutlarını bazı yorumlarla buralara kadar getirmek de olayla bağlantısı kurulamayacak ifadelerdir.
Dosyamız yönünden dayanılan HGK 22.2.1984; 716/141 tarih ve sayılı içtihatta ise davacının iddiası (çok açık bir şekilde) davalı ile aralarındaki temel ilişkiye, asıl borç ilişkisine dayandırıldığı, asla kambiyo hukukundan yararlanılmak istemediği, aksine davalı ile aralarında mevcut olan temel ilişkiye dayanarak alacak dava ve talep edildiği hususları vurgulandıktan sonra ileri sürüşe göre artık TTK 661 maddesindeki zamanaşımı değil aralarındaki ilişki gözetilerek belirlenecek zamanaşımının uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Dosyamızda ise davacı asla temel ilişkiye dayanmamış, tam tersi ve (çok açık bir şekilde) dava dilekçesinin değişik satırlarında ısrarla bonoya dayanmıştır. O halde bu içtihat olayımızda emsal olamaz.
(Aynı konudaki görüş ve tartışmalar için bkz. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Bildiriler Tartışmalar III, s. 1-142, 14-15 Şubat 1986) Özetleyebildiğim sebeplerle çoğunlukça varılan sonuca muhalifim."
Üye Notu : İşbu kararın özet kısmı tarafımızdan yazılmıştır.

Sayın Ergin(teşekkürler), dosya taşradan bana geldi, evveliyatında ben olsaydım takibi başlatırdım, ancak bununla birlikte sizin yorumunuz müvekkil açısından çok ağır olur. kaldı ki zayi davası açıp, tedbir koyduran borçlu; bu durumda müvekkil dava sonucunu beklemeyi tercih etmiş, Meslektaşımız Nazife Başar'ın(teşekkür) yönlendirmesi sonucu yukarıdaki karara ulaştım. Şimdi nedersiniz acaba ? kalın sağlıcakla...
Old 25-05-2012, 14:21   #7
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Y12HD
Esas : 2007/2119
Karar : 2007/5398
Tarih : 22.03.2007
ÇEK İPTAL DAVASI
ZAMANAŞIMI (Hasımsız Olarak Açılan Çek İptal Davasının Zamanaşımına Etkisi)
TTK.726
Borçlu keşideci Nedim Sukut tarafından, hasımsız olarak açılan çek iptal davası niteliği itibariyle dava olarak kabul edilemeyeceğinden zamanaşımını kesmez.jva
DAVA VE KARAR:
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Borçlu keşideci Nedim Sukut tarafından, hasımsız olarak açılan çek iptal davası niteliği itibariyle dava olarak kabul edilemeyeceğinden zamanaşımını kesmez.

Somut olayda, takip dosyasında, son yapılan takip işlemi 15.3.2006 tarihli haciz işlemi olup, bu tarihten sonra dava tarihi 8.11.2006 tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından TTK.nun 726/1. maddesinde belirtilen 6 aylık zamanaşımı süresi dolmuş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle borçlunun zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda, yazılı nedenlerle ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Y12HD 22.03.2007 - K.2007/5398
ÇOK ÜZGÜNÜM BÖYLE BİR KARAR BULDUM,SANIRIM SİZ ARTIK TTK m.644'ten devam etmelisiniz.İŞİN İLGİNÇ TARAFI TALİH UYAR KONFERANSINDA 12.HUKUKLA 19.HUKUK DAİRELERİNİN BİRİBİRİNE ZIT KARARLARINDAN BAHSEDİLDİ BU DURUM DA ONLARDAN BİRİ OLABİLİR,SAYGILAR İYİ ÇALIŞMALAR!
Old 25-05-2012, 14:40   #8
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Y12HD
Esas : 2007/2119
Karar : 2007/5398
Tarih : 22.03.2007
ÇEK İPTAL DAVASI
ZAMANAŞIMI (Hasımsız Olarak Açılan Çek İptal Davasının Zamanaşımına Etkisi)
TTK.726
Borçlu keşideci Nedim Sukut tarafından, hasımsız olarak açılan çek iptal davası niteliği itibariyle dava olarak kabul edilemeyeceğinden zamanaşımını kesmez.jva
DAVA VE KARAR:
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Borçlu keşideci Nedim Sukut tarafından, hasımsız olarak açılan çek iptal davası niteliği itibariyle dava olarak kabul edilemeyeceğinden zamanaşımını kesmez.

Somut olayda, takip dosyasında, son yapılan takip işlemi 15.3.2006 tarihli haciz işlemi olup, bu tarihten sonra dava tarihi 8.11.2006 tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından TTK.nun 726/1. maddesinde belirtilen 6 aylık zamanaşımı süresi dolmuş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle borçlunun zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda, yazılı nedenlerle ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Y12HD 22.03.2007 - K.2007/5398
ÇOK ÜZGÜNÜM BÖYLE BİR KARAR BULDUM,SANIRIM SİZ ARTIK TTK m.644'ten devam etmelisiniz.İŞİN İLGİNÇ TARAFI TALİH UYAR KONFERANSINDA 12.HUKUKLA 19.HUKUK DAİRELERİNİN BİRİBİRİNE ZIT KARARLARINDAN BAHSEDİLDİ BU DURUM DA ONLARDAN BİRİ OLABİLİR,SAYGILAR İYİ ÇALIŞMALAR!

Değerli meslektaşım, kaşıkla verip, kepçe ile aldınız! , 644'ten devam edelim de bu durumda çeki düzenleyene başvurabilecek miyim ki, aradaki cirantadan biz alacağımızı tahsil edemeyiz, çeki düzenleyen güçlü bir firma... artı bankanın hiç mi sorumluluğu yok, ödemeden men talimatı ile tedbir koyan banka müşterisini korumuş oluyor mahkeme kararı olmadan ödemeyi gerçekleştirmekten imtina ediyor. Benim derdim Banka ve de çek düzenleyicisiyle...
Old 26-05-2012, 10:25   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Demircan,
Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
...644'ten devam edelim de bu durumda çeki düzenleyene başvurabilecek miyim ki, aradaki cirantadan biz alacağımızı tahsil edemeyiz, çeki düzenleyen güçlü bir firma... artı bankanın hiç mi sorumluluğu yok, ödemeden men talimatı ile tedbir koyan banka müşterisini korumuş oluyor mahkeme kararı olmadan ödemeyi gerçekleştirmekten imtina ediyor. Benim derdim Banka ve de çek düzenleyicisiyle...

TTK m.644'e mesnetle ( http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=1275 ) müvekkilinizle arasında temel ilişki olan cirantasına değil; keşideciye başvurabilirsiniz zaten. Başka bir deyişle TTK m.644'e mesnetle cirantaya gidilmez.

Ayrım şudur: şayet müvekkiliniz, aradaki temel ilişkiye dayanarak cirantasına başvuracak ise zamanaşımına uğramış çeke "yazılı delil başlangıcı" (HMK m.202 adıyla -delil başlangıcı-) olarak dayanıp hakkı ispatla alacağına kavuşabilir VEYA TTK m.644'teki sebepsiz zenginleşme hükmüne mesnetle, borcun ödenmesini (arasında temel ilişkisinin olmadığı) keşideciden talep eder.

+

Yargıtay 11 HD, 01.12.2003 T., 2003/4251 E., 2003/11353 K: "...Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, ciro ile çek hamili olan davacının ibraz süresi geçtikten sonra temel ilişkiye dayanarak keşideciye başvurması mümkün değilse de, sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası açabileceği, keşideciye karşı dava açma hakkını kullanmadan muhatap bankaya karşı dava açamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir... usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,..."

Saygılar...
Old 28-05-2012, 11:22   #10
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sizin de kabul ettiğiniz gibi "ödemeden men yasağı" kambiyo takibi yapmanıza engel değildi. O nedenle zamanaşımı süresi içinde icra takibi yapmalıydınız. Zamanaşımının 3 yıla çıkarıldığı görüşü, THS'de de tartışıldı. TTK'ye göre halen 6 aydır. Biz -biraz da zorlayarak- 3 yıla çıkarıldığı iddiasıyla icra mahkemesinde beyanda bulunduk, kabul görmedi. Gerekçeli karar gelince sadece Yargıtay'ın görüşünü öğrenmek için temyiz edeceğiz.

Bankayı takibe dahil edemezsiniz.

Elinizdeki çek "yazılı delil başlangıcı "olup, müvekkilinize ciro edene karşı aradaki temel ilişkiye dayanarak dava açabilirsiniz. Keşideci oyun dışı kalmış.

Değerli Meslektaşım; ilgili çek bugün elime geçti arkasında aynen şöyle yazılı:

"31/05/2011 ............Bankasına Vekaleten iş bu çek hakkında Tc. .......Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/... E sayılı dosyasından ihtiyati tedbir/ödeme yasağı konulmuş olup hesap bakiyesi sıfırdır."
Bu durumda 30.03.2012 tarihinde aynı mahkemenin kendi koyduğu tedbiri kaldırması ve çek zayi davasını reddetmesi, müvekkil açısından sürelerin(icra-dava vb) tedbirin kaldırılma tarihinden itibaren işletilmesini gerektirmez mi? Cevaplarsanız sevinirim. iyi çalışmalar...
Old 28-05-2012, 11:57   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
Değerli Meslektaşım; ilgili çek bugün elime geçti arkasında aynen şöyle yazılı:

"31/05/2011 ............Bankasına Vekaleten iş bu çek hakkında Tc. .......Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/... E sayılı dosyasından ihtiyati tedbir/ödeme yasağı konulmuş olup hesap bakiyesi sıfırdır."
Bu durumda 30.03.2012 tarihinde aynı mahkemenin kendi koyduğu tedbiri kaldırması ve çek zayi davasını reddetmesi, müvekkil açısından sürelerin(icra-dava vb) tedbirin kaldırılma tarihinden itibaren işletilmesini gerektirmez mi? Cevaplarsanız sevinirim. iyi çalışmalar...

Sayın Demircan,

İlk mesajımda da belirttiğim gibi, ödemeden men yasağı zamanaşımını kesmez. İcra takibi yapabilir, hatta ihtiyati haciz kararı dahi alabilirdiniz. O nedenle, ihtiyati tedbirin kaldırılmış olması, lehinize düşünülemez. 6 No.lu mesajınızdaki kararın sizin olayınızla ilgisi bulunmamaktadır.

İlk mesajınızda

Alıntı:
çek düzenleyicisinin ödemeden men yasağı(çek zayii gerekçesiyle) koydurması sebebiyle
demişsiniz. Gerçekten, keşideci mi "zayi çek" davası açmıştır.
Old 28-05-2012, 12:04   #12
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Demircan,

İlk mesajımda da belirttiğim gibi, ödemeden men yasağı zamanaşımını kesmez. İcra takibi yapabilir, hatta ihtiyati haciz kararı dahi alabilirdiniz. O nedenle, ihtiyati tedbirin kaldırılmış olması, lehinize düşünülemez. 6 No.lu mesajınızdaki kararın sizin olayınızla ilgisi bulunmamaktadır.

İlk mesajınızda


demişsiniz. Gerçekten, keşideci mi "zayi çek" davası açmıştır.

Değerli meslektaşım sürçü lisan(hamil), uygulamada bu işler danışıklı yapıldığı için zikrim fikrime uymuş sanırım. Hamil talep ediyor lakin, malesef keşideci talimat veriyor.(zira uygulamada hamil genelde, çek düzenleyicisini taşeronu-elemanı oluyor) .....
Old 28-05-2012, 12:57   #13
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Demircan,
Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
..."31/05/2011 ............Bankasına Vekaleten iş bu çek hakkında Tc. .......Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/... E sayılı dosyasından ihtiyati tedbir/ödeme yasağı konulmuş olup hesap bakiyesi sıfırdır."
Bu durumda 30.03.2012 tarihinde aynı mahkemenin kendi koyduğu tedbiri kaldırması ve çek zayi davasını reddetmesi, müvekkil açısından sürelerin(icra-dava vb) tedbirin kaldırılma tarihinden itibaren işletilmesini gerektirmez mi?...

Zamanaşımının kesilmesi ile zamanaşımının durması birbirinden farklı kavramlardır. Kambiyo senetleriyle ilgili olarak TTK'da (m.662) zamanaşımının kesilmesine dair düzenlemeye yer verilmiş ise de zamanaşımını durduran sebeplere yer verilmemiştir. Bu nedenle kambiyo senetlerinde zamanaşımının durması konusunda BK hükümleri kıyasen uygulanır (BK m.132). Ödeme yasağına dair tedbir müvekkilinize yönelik olmaması sebebiyle somut sorunuz itibariyle BK m.132/1-b.6 muvacehesinde değerlendirilemeyeceği kanaatinde isem de konunun bu şekilde değerlendirildiğine dair bir yargıtay kararını aşağıda sunuyorum:

Yargıtay 11 HD, 19.09.2005 T., E: 2005/8490, K: 2005/8264: "...Çek iptali davasının açıldığı Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi anılan çek bakımından ödeme yasağı kararı vermiş bulunmasına göre bu yasağın zamanaşımını durdurduğunun kabulü gerekmektedir. Bu şekilde duran zamanaşımı, ödeme yasağı kararının kaldırılmasından sonra tekrar işlemeye başlayacağından somut uyuşmalıkta 01.12.2004 tarihinde kaldırılan ödeme yasağı kararından itibaren ihtiyati haciz talep edilen tarihte zamanaşımı gerçekleşmemiştir.

O halde mahkemece, işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir..."

Saygılar...
Old 28-05-2012, 13:36   #14
Av.Selim Demircan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın Demircan,


Zamanaşımının kesilmesi ile zamanaşımının durması birbirinden farklı kavramlardır. Kambiyo senetleriyle ilgili olarak TTK'da (m.662) zamanaşımının kesilmesine dair düzenlemeye yer verilmiş ise de zamanaşımını durduran sebeplere yer verilmemiştir. Bu nedenle kambiyo senetlerinde zamanaşımının durması konusunda BK hükümleri kıyasen uygulanır (BK m.132). Ödeme yasağına dair tedbir müvekkilinize yönelik olmaması sebebiyle somut sorunuz itibariyle BK m.132/1-b.6 muvacehesinde değerlendirilemeyeceği kanaatinde isem de konunun bu şekilde değerlendirildiğine dair bir yargıtay kararını aşağıda sunuyorum:

Yargıtay 11 HD, 19.09.2005 T., E: 2005/8490, K: 2005/8264: "...Çek iptali davasının açıldığı Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi anılan çek bakımından ödeme yasağı kararı vermiş bulunmasına göre bu yasağın zamanaşımını durdurduğunun kabulü gerekmektedir. Bu şekilde duran zamanaşımı, ödeme yasağı kararının kaldırılmasından sonra tekrar işlemeye başlayacağından somut uyuşmalıkta 01.12.2004 tarihinde kaldırılan ödeme yasağı kararından itibaren ihtiyati haciz talep edilen tarihte zamanaşımı gerçekleşmemiştir.

O halde mahkemece, işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir..."

Saygılar...

Değerli meslektaşım kararın tamamını bulamadım, benim sorunumu çözecek bir karara benziyor, tamamını paylaşabilir misiniz? Katkılarınızdan dolayı gerçekten mahçubum, tüm meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkürlerimi arz ederim...
Old 28-05-2012, 14:06   #15
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Demircan
Değerli meslektaşım kararın tamamını bulamadım, benim sorunumu çözecek bir karara benziyor, tamamını paylaşabilir misiniz? Katkılarınızdan dolayı gerçekten mahçubum, tüm meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkürlerimi arz ederim...
Estağfirullah; kararın tamamı aşağıdaki şekildedir:

Yargıtay 11 HD, 19.09.2005 T., E: 2005/8490, K: 2005/8264:"Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 11.02. 2005 tarih ve 2005/103 – D.İş sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:


KARAR : İhtiyati haciz talep eden vekili, borçluların verdiği çekin süresinde bankaya ibraz edilmesine rağmen karşılığının bulunmadığından arkasının yazdırıldığını ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, dosyadaki belgelere göre, çekteki 6 aylık zamanaşımı süresi dolduğu, kambiyo senet vasfını yitirdiği gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, ihtiyati haciz talep eden vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık, ihtiyati hacze konu çek'in zamanaşımı nedeniyle kambiyo senedi vasfını yitirip yitirmeyeceği ve bu çek hakkında ihtiyati haciz kararı verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İlke olarak, İ.İ.K.nun 257. maddesine göre vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı isteyebilmesi mümkündür. Uyuşmazlığa konu çek bu anlamda keşide edildiği tarihte muaccel bir alacak olup, bu çeke dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkündür.
Kaldı ki, T.T.K.nun 726. maddesine göre, hamilin müracaat hakkı, ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Somut olayda çekin ibraz edildiği 31.05.2004 tarihinden itibaren ihtiyati haczin istendiği 07.02.2005 tarihine kadar altı aylık bu süre dolmuş ise de, zamanaşımını kesen sebeplerin bulunup bulunmadığını incelemek gerekmektedir.

Çek iptali davasının açıldığı Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi anılan çek bakımından ödeme yasağı kararı vermiş bulunmasına göre bu yasağın zamanaşımını durdurduğunun kabulü gerekmektedir. Bu şekilde duran zamanaşımı, ödeme yasağı kararının kaldırılmasından sonra tekrar işlemeye başlayacağından somut uyuşmalıkta 01.12.2004 tarihinde kaldırılan ödeme yasağı kararından itibaren ihtiyati haciz talep edilen tarihte zamanaşımı gerçekleşmemiştir.

O halde mahkemece, işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talep eden vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 7.000 YTL harcın temyiz edene iadesine, 19.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kambiyo takibi-yetki akrd61 Meslektaşların Soruları 9 11-08-2015 18:23
müteselsil borçlu borcu ödemeden asıl borçluya icra takibi başlatabilir mi? GÜLİZ Meslektaşların Soruları 2 23-12-2010 13:58
ödemeden men talimatı - kambiyo yoluyla takip talebinin icra müdürünce reddi Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 20 07-08-2008 15:42
kambiyo senedi takibi-ticari defter mevzu hukuk Meslektaşların Soruları 2 05-04-2007 12:22
kambiyo senedi takibi mevzu hukuk Meslektaşların Soruları 2 19-03-2007 11:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10911393 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.