Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ailenin Korunması Kanunu (4320 )Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 13-04-2004, 10:19   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan 4320-Ailenin Korunması Kanunu-Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/7229
K. 1998/8655
T. 9.7.1998

• AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN GEREĞİ VERİLEN KARARLAR ( Temyiz Edilemeyecekleri )

• TEMYİZ EDİLEMEYECEK KARARLAR ( Ailenin Korunmasına Dair Kanun Gereği Verilen Tedbir Kararları )

• GEÇİCİ TEDBİR NİTELİĞİNDEKİ KARARLAR ( Ailenin Korunmasına Dair Kanun Gereği Verilen Kararlar )

1086/m.105, 106, 107, 108, 109

ÖZET : 4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma amacı ile çıkarılmıştır. Bu kanuna dayanak alınan tedbirler kısa süreli tedbirler olup, kararların nihai nitelikte olmadığını, sürekli sonuç doğurmayacağını, hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve geçici tedbir niteliğindeki kararlar temyiz incelenmesine tabi değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" ( HUMK. md. 427 ). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

Davacı 4320 sayılı Kanun uyarınca tedbir alınmasını istemiş, mahkemece taraflar arasında mürafaa icrası ile üç ay süreli olarak bazı tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir.

4320 sayılı Kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır" açıklamaları yapılmıştır.

Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.

Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye "Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez" biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu kanunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle "onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır" demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır..... Kusurlu eşin genel hüküme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır" demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya Adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105,106,107 ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109.maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir. Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle temyizi kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin ( REDDİNE ), temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 9.7.1998 gününde oy çokluğuyla karar verildi. MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun amacı, aile içersindeki bireylerin birbirlerine yönelik fiziki, sözel ve duygusal kötü davranışları önlemektir. Yasanın hükümet gerekçesinde; Sulh Hukuk Hakiminin, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurunun hemen ardından, tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan kararını verebileceğini, şiddete uğrayanın mahkemede şiddete uğrama ihtimalini kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadığını belirtmiştir.. Nitekim, bu düşünce altında karara karşı itiraza ilişkin Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik meclis genel kurulunda kabul görmemiş ve metinden çıkartılmıştır. Hakimin bu şekilde derhal ( herhangi bir gecikmeye meydan vermeden ) tedbir alması sağlanmıştır.

Çoğunluk gerekçesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 105. maddesinin uygulanabileceğine işaret olunmuştur. Sözü edilen madde duruşma açılması ile ilgilidir. Duruşma açılması demek, davanın taraflarına mürafaa gününün bildirilmesi demektir. Mürafaa günü taraflara çıkartılacak davetiye ile bildirilir. Masraflarının da dava açandan alınması zorunludur. Masrafların yatırılmaması talepten sarfınazar anlamına gelir. ( T.K. md.5, tebligat Tüzüğünün 6. maddesi ).

Yasanın birinci maddesinde, başvurudan herhangi bir harç alınmayacağını vurgulamıştır. Amacı başvuruda bulunan aile bireyine kolaylık sağlamaktır. Onu bir yük altına sokmamaktadır. Mürafaa açmak için gider istenilmesi caydırıcı unsur teşkil edecektir. Yasanın espirisi ile bağdaşmayacaktır.

Yine Tebligat Yasasının 9. ve Tüzüğün 8. ve 12. maddesi, tebligat evrakını gönderen meranın gönderilen yerin uzaklığını, mevsim şartlarını nakil vasıtalarının durumunu nazara alacağını, mürafaa gününün tebligatın belediye hudutları içersinde yapılacaksa üç günden köyde veya, vilayetin diğer bir kazasında yapılacaksa onbeş günden, diğer bir vilayet içinde yapılacaksa bir aydan az olamıyacağını vurgulamıştır. Tebligatın yurt dışında yapılması durumunda sürenin daha da uzayacağı tartışmasızdır. Bu şekilde, aradan çok uzun zaman geçtikten sonra alınan tedbirin, tedbir olma özelliği de ortadan kalkacaktır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 107. maddesi ise itirazla ilgilidir. İtiraz üzerine duruşma açılması zorunludur. Yukarıda mürafaa ile ilgili yapılan açıklamalar burada da tekrarlanacaktır. Kanun koyucunun kapattığı bir yol, dolaylı olarak gündeme gelecektir.

Tedbir kararı verilebilmesi için Sulh Hakiminin tam bir kanaate sahip olmasına da gerek yoktur. Şiddete uğrama ihtimalini sezinlemesi yeterlidir.

Bu açıklamalar karşısında hakimi evrak üzerinde, duruşma açmadan birinci maddede gösterilen tedbirlerden birini, bir kaçını yahut duruma uygun benzer önlemi almakla mükelleftir. Verilecek karar yasanın amacına, ailenin durumuna, somut olayın özelliğine uygun, objektif ve herkesçe kabul edilebilir olmalıdır. Kesindir. Açıklanan sebeple de değerli çoğunluğun gerekçesine iştirak edilmemiştir.

Üye Hakkı Dinç MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı yasa gereğince verilecek tedbir kararlarında Hakim duruşma yapma zorunluluğunda değildir. Yasa zaten bu hususu Hakimin takdirine bırakmıştır. Bu sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105/1. maddesinin bu yasaya tabi işlerde uygulama olanağı yoktur. Bu sebeple sayın çoğunluğun kararının gerekçesine iştirak etmiyorum.

Üye Ferman Kıbrıscıklı

Not: Aile Mahkemelerinin Kurulması ile birlikte Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi Yerine Aile Mahkemesi Hakimi anlaşılmalıdır

-----------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
-----------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
.
Old 13-04-2004, 10:23   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ

E. 2000/9477
K. 2000/12100
T. 2.10.2000

• 4320 SAYILI KANUNA MUHALEFET ( Kusurlu Eş Olan Sanığın Müşterek Şekilde Oturdukları Evden Üç Ay Süreyle Uzaklaştırma Biçiminde Tedbir Kararı Vermesi )
• MÜTESELSİL SUÇ ( Kusurlu Eş Olan Sanığın Müşterek Oturdukları Evden Uzaklaştırma Biçimindeki Tedbir Kararına Dörder Gün Arayla İki Defa Uyulmaması Nedeniyle Cezasının Artırılması )

4320/m.1
765/m.80

ÖZET : 4320 sayılı yasanın 1/b maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin kusurlu eş olan sanığı müşterek şekilde oturdukları evden 3 ay süreyle uzaklaştırma biçiminde verdiği tedbir kararına, dörder gün arayla iki defa uymayan sanığın eylemi bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olduğundan TCK. m. 80 uyarınca cezanın arttırılması gerekir.

DAVA : 4320 sayılı kanuna muhalefetten sanık, Murat A. hakkında yapılan duruşma sonunda: Hükümlülüğüne ve erteli cezanın aynen infazına dair GERMENCİK Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 1.2.1999 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi, Mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 5.6.2000 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;

4320 sayılı yasanın 1/b maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin kusurlu eş olan sanığı müşterek şekilde oturdukları evden 3 ay süreyle uzaklaştırma biçiminde verdiği tedbir kararına 14.8.1998 ve 18.8.1998 tarihleri itibarıyla dörder gün arayla iki defa riayet etmeyen sanığın eylemi bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak TCK.nun 80.maddesiyle arttırılması yerine iki ayrı suç kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, Mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.10.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.


-----------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
-----------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 13-04-2004, 10:30   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ

E. 2002/9910
K. 2002/10353
T. 28.6.2002

• AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNA MUHALEFET ( Yargılama Usulü 3005 Sayılı Yasaya Tabi Bulunmayan Eşe Karşı Etkili Eylem Suçundan Ayrı Bir İddianame İle Dava Açılmasının Mümkün Olduğu )

• EŞE KARŞI MÜESSİR FİİL ( Yargılaması 3005 Sayılı Yasaya Tabi 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/1 Son Maddesi Uyarınca Cezalandırılması İstemiyle Dava Açılması )

• MÜESSİR FİİL ( Eşe Karşı - Yargılaması 3005 Sayılı Yasaya Tabi 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/1 Son Maddesi Uyarınca Cezalandırılması İstemiyle Dava Açılması )
3005/m.1
4320/m.2/1-son
765/m.51/1, 456/4, 457/1
ÖZET : Sanık hakkında Sulh Hukuk Mahkemesince koruma kararı verildiği halde, müştekiyi darp ettiğinden bahisle, yargılaması 3005 sayılı Yasaya tabi 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair Yasanın 2/1 son maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açıldığına göre, yargılamaya devamla bir hüküm tesisi gerekirken, birlikte görülmesi mümkün olmayan, eşe karşı etkili eylem suçundan, ayrı bir iddianame ile dava açılması mümkün olduğu gözetilmeden, ek savunma hakkı verilmesi, yasaya aykırıdır.

DAVA : Ailenin Korunmasına Dair Kanuna muhalefetten ( eşe karşı müessir fiil ) sanık, İlyas hakkında yapılan duruşma sonunda: Sanığın TCK.nun 456/4, 457/1 ve 51/1 maddeleri uyarınca hükümlülüğüne dair ( Sındırgı Sulh Ceza Mahkemesi )nden verilen 4.9.2001 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi, yerel Cumhuriyet Savcısı ve sanık tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 14.5.2002 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında Sulh Hukuk Mahkemesince koruma kararı verildiği halde müştekiyi darp ettiğinden bahisle yargılaması 3005 sayılı Yasaya tabi 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 2/1-son maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile dava açılmış olduğuna göre yargılamaya devamla bir hüküm tesisi gerekirken birlikte görülmesi mümkün olmayan takibi şikayete bağlı ve yargılama usulü 3005 sayılı Yasaya tabi bulunmayan eşe karşı etkili eylem suçundan ayrı bir iddianame ile dava açılması mümkün olduğu gözetilmeden ek savunma hakkı verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, Yerel Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün sonuçta isteme uygun olarak ( BOZULMASINA ), 26.6.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.

-----------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
-----------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 25-12-2006, 12:40   #4
madagaskar

 
Varsayılan

Merhabalar,

Aldatılan kadın (eş), olayı öğrenince ilişkiyi bitirmiştir.Ancak erkek (eş) ilişkiye devam etmek istemekte bu konuda rahatsızlık derecesine varan şekilde ısrarcı davranmaktadır. Zaman zaman cevapsız telefonlar gelmektedir. Bunun dışında herhangi bir darp,hakaret, tehdit bulunmamaktadır. Kadın (eş) erkeğin eve girmesini istememektedir. Tarafımızdan 4320 sayılı kanundan kaynaklı tedbir istemli boşanma davası açılmıştır. Hakim ilk anda tedbir kararı vermemiştir. Sanırım herhangi bir şikayetin olmaması,Doktor raporu vs olmaması nedeniyle tereddüt yaşamıştır.Ancak bildiğim kadarıyla, ailenin korunması kanunu gereği verilecek tedbir kararlarında şiddete uğrama ihtimalinin ispatlanmasına gerek bulunmadan ihtimal bulunuyorsa hakimin re'sen koruma tedbirlerini alması gerekmektedir.
Bu konuda Yargıtay kararları mevcut ise çok işime yarayacak.Saygılarımla...
Old 25-12-2006, 15:20   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Yargıtayın 4320 sayılı yasaya ilişkin kararları sınırlı sayıdadır.Koruma kararlarının kesin niteklerinin olmayışı ve temyiz yolunun kapalı olması nedeni ile bu yönde yeni ve gelişen kararlar elimize geçmemektedir.

Fakat bu başlık altında Yargıtay 2.Hukuk Dairesince verilen kararlarda belirttiğiniz yönde bölümler bulunmaktadır.Bunlardan yararlanamak mümkün olabilir.

Ayrıca 4320 sayılı yasanın gerekçesine ve madde gerekçesine de dayanmak mümkündür.

Son olarak Evrensel hak bildirgeleri ve CEDAW sözleşmesi,ve tavsiye kararlarında da şiddete ilişkin düzenlemeler mevcuttur.

Kaldı ki 4320 sayılı yasanın amacı şiddeti önlemektir,şiddet meydana geldikten sonra koruma sonraki amaçtır.Koruma kararının verilmesi için ille de kanlı bir görüntünün oluşmasını beklemek yasanın amacını doğru anlamamaktır.

Saygılar


Alıntı:
.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/7229
K. 1998/8655
T. 9.7.1998
4320 sayılı Kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır" açıklamaları yapılmıştır.
Old 30-01-2007, 18:26   #6
madagaskar

 
Varsayılan

Maalesef hala kafa göz yarılmadan tedbir kararı verilmiyor tedbir kararı bir önlem olma amacına hizmet edemiyor doğal olarak... olayın illa karakolluk olmasına gerek olmadan hakimin böyle bir ihtimali sezinlemesi halinde dahi re'sen tedbir kararı vermesi lazım gelirken maalesef hala suç duyurusu doktor raporu aranıyor
Old 13-09-2007, 21:48   #7
Kartalkanat

 
Varsayılan

Uygulamanın içerisinde bir olarak " TEDBİR KARARINDAN " sonra aynı eve giden ve eşine genellikle " KADIN" şiddet uygulayan diğer eşe bir türlü " Tutuklama " tedbiri uygulanmıyor.

Uygulanmayacak olan bir maddenin niye tedbir kararına yazıldığınına hayret ediyorum.

Saygılar.
Old 22-09-2008, 09:19   #8
av.edurmus

 
Varsayılan

Koruma mağdurun kardeşini, karısını ve çocuklarını kapsayabilir mi? Yoksa sadece eşler ve kendi çocuklarını kapsamalıdır. Bu konuda bilgi rica edeceğim. Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ailenin Korunmasına Dair Kanun(4320) Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 9 18-03-2008 12:36
Tanınmış Markanın Korunması-1/Yargıtay Kararı Av.Ceylan Pala Karadağ Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 7 09-04-2007 15:20
Tanınmış Markanın Korunması-2/Yargıtay Kararı Av.Ceylan Pala Karadağ Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 1 14-02-2007 18:18
yargıtay kararları sedaoner Hukuk Soruları Arşivi 0 17-03-2006 23:30
Aile İçi Şiddet ve Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 13-04-2004 10:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07376599 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.