27-04-2002, 01:50 | #1 |
|
Camlı Mekan...
Yaşadığımız mekanlar cam olmalı, her tarafı cam...
İçi dışı görülen. Kim, ne zaman, ne yapıyor görülüp, bilinmeli. Her şeyi gören Tanrıya da bir hizmettir; her yerin camdan yapılması. Birbirimizi her an görebilmemizin, Onu da mutlu edeceği kesin. Öyle ya, ne saklı, ne gizli. Her şey ortada. Tanrı da görür gördüğü yerden, biz de: Kim, ne yaptı. Yok artık, Tanrı bilir ! Birisi bir şey mi yapmış, herkes görür, bilir. Failin kimliğini tespit de Tanrıya havale edilmez (Bir ülkedeki faili meçhuller ve şeffaf karakollar nereden geldi aklınıza?). Kim burnunu karıştırıyor, kimin eli nerede. Kim kaç kez esniyor. Çişini, kakasını nasıl yapıyor. Kabız olanlar, bu arada kitap, gazete vs. okuyorlar mı... Ya da banyoda hangi dergiler var... Her şey gözler önünde. Açık seçik. Camsız mekanlarda bulunmanın ancak, izin ve tatil günlerinde olabildiği bir yer düşünün. İş günlerinin, saatlerinin, tüm bir yaşamın yani, hep camlı mekanlarda geçtiğini... Her yanı camlı mekanlarda yaşadığımızı düşünün. Hiç de zor değil, deneyin: Giysileri delen, düşler kuran (ayıplı, günahlı, yalanlı...) bakışlar, yok artık. Ne siz merak ediyorsunuz ne de başkaları. Merak; bakışlardan, ağdalı ağdasız bacaklardan, külotlu çoraplardan, donun renginden... uzaklaşıp, yön değiştirmiş. Bir tek merak edilen, beyinlerimiz. Kapalı ve görünmeyen bir tek o kalmış. Beyinler ve üretimleri... Kim düşünüyor, ne düşünüyor ... Bilmiyoruz. Üretimi verimli mi, kapasitesinin yüzde kaçını kullanıyor, göremiyoruz. Kapalı kutu. Örtü yok (örtülü ödenek de). Bir tek görülemeyen, kafamızın içindeki kalmış (şimdilik). Her yanı camlı mekanlarda ... yaşadığımızı ... Hulusi Metin |
01-05-2002, 18:05 | #2 |
|
Sayın Hulusi Metin,
Dediğiniz oldu: Çıplak denecek kadar paçavralar içinde bir meczup dört yanı camlı bir telefon kulubesinde, yere oturmuş, burnunu karıştırıyordu. Öneriniz doğrultusunda, kafasının içini merak ettim: Kendisini unutmuş eski dostlarının kendisinin unuttuğu telefon numaralarını düşünüyordu. En olmayacak düşler bile camlı ve çıplak, gerçekleşiyorsa İyimser olmak gerek. İyimser olmak: Meczubun eski bir dostunun araması ile başının üstündeki telefonun çalmasını beklemek... Kötümser olmak: Telefon eden eski dostun bizimkinden borç isteyeceğini öngörebilmek... Daha nice düşlerinizin gerçekleşmesi dileklerimle. |
08-12-2002, 23:27 | #3 |
|
şimdi sayın Hulusi Metin beye ait /oldukça beğendiğim/ yukarıdaki yazı ile; din ve ahlakın, yahut adaba aykırılığın bir ilgisi var mıdır? Elbetteki yoktur.
Yazar, düşüncelerini çok güzel bir ifade tarzı ile felsefe ile karışık açığa vurmuştur. Bu yazıya hayır demek, 'hayır getirmez' di.. Sakın kimse, bu yazı lokalde yer almıştır, diğerleri kçşe yazılarında demesin. Yazılar THS' de dir ve iddia edilen ciddiyet timsali kurallar da THS kurallarıdır.. |
09-12-2002, 00:16 | #4 |
|
Saim Abi,
Haklısınız, bir şey diyemiyorum. Biz arka planda sayın yöneticiler ile din olayını, hukukdışı konular olaylarını konustuk, yer alması gerektiğini bir tek ben savununca, bir fikir olarak havada asılı kaldı.. Yöneticilerin aksini savundugunu belirtmemin, sayın üyelerin fikrini baştan etkileyeceğini bilsem de bir tartışma da burda açmak istiyorum; "öyle ya, hukuk sitesinin hukuk kurallarını da toplum koymalı" ve tüm üyelerin bu tartışmaya katılmasını, vakit geçirdikleri bu sitede görüş beyan ederek -kabul edilse de edilmese de- isteklerini sunmalarını rica ediyorum. Çok üzücü olaylara tanık olduk, olmaktayız. Olay sansürle başlayıp Türk Hukuk Sitesinin kurallarına ve özellikle hukuk-hukukdışı konulara kadar uzanmakta.. Türk Hukuk Sitesi Forum Alanları, ilk açıldıgı zamanlarda en görkemli çağını yaşamış olan, ancak daha sonra sadece yöneticilerin ve bir kaç üyenin (ki özellikle Mehmet Saim Tikici'nin) çabalarıyla ayakta durmaya çalışan bir site.. Nedendir bilinmez, hiç bir üyenin eli, yanıtla butonuna gitmemekte, tartışa tartışa bitmeyecek hukuk konuları bile ya tamamen cevapsız kalmakta ya da bir iki yorumla geçiştirilmektedir. Bunun sebebi ise yazmayan hukukcular zaten yazmadıklarından bir türlü bulunamamaktadır.. Hukuk Sitesinin "hukuk dışı" alanı olan Site Lokali alanı, forumun en canlı alanıdır. Ancak köşe yazılarında yazılan bir yazı hukuk dışı oldugu gerekçesiyle sansüre uğramaktadır. Şimdi, elimizde iki veri var: 1)Bir hukuk sitesi ve hukuk konuşulmalı 2)Hukuk Sitesinin en canlı alanının hukuk dışı konuların konuşuldugu site lokali alanı olması. Bu beni, doğal olarak düşündürüyor. Demek ki insanlar özgürce her konuyu konuşmak istiyor ki en canlı alan lokal. Diğer alanlarda özgürce konuşulmuyor, çünkü o zaman yazı sansürleniyor. Demek ki; bir yazı lokalde yazılınca bir şey olmuyor; lokal dışı bir alanda yazılınca sansüre ugruyor.. O zaman doğal olarak en canlı alan lokal alanı oluyor.. Benim tartışmaya açmak istediğim nokta burada başlıyor. Sizce de hukuk sitesinde sadece hukuk mu konusulmalı, yoksa diğer konular da serbest mi bırakılmalı? Bu arada, bu demek değildir ki, hukukla din karıştırılsın ve yorumlar ona göre yapılsın. Ancak faklı başlıklarda isteyen istediği konuyu açmalı ve "isteyen kişi" "saygı ve anlayış çerçevesinde kalmak kaydıyla" istediği cevabı yazmalı.. Mesela ayrı bir alan olarak din alanı açılmalı, orda isteyen istediğini yazmalı ve isteyen orayı da okumalı.. Hukuk Sitesi benliğini kaybetmeden ama katılıgı biraz yumuşatılarak bir denge kurulmalı.. Çünkü gerçekten hukuk sitesinde düşünce bir suç ise, düşünceler sınırlandırılmaktaysa diğer sitelerde ne olur tahmin bile edemiyorum... Sizler ne dersiniz? |
09-12-2002, 08:53 | #5 |
|
Sevgili Ces't la vie,
Teşekkür ederim. Bir düzeltme yapmak gereği duydum, bu site hiç kimsenin tekelinde olmadan, kendi güzelliği ile gelişti, büyüdü bu noktalara geldi. Ne adminin, ne Tikici'nin, ne Metin'in ne de bir başkasının tek başına, hatta birlikte geliştirebileceği bir alan değildir. Diğer sorunuza gelince; tamamen katılıyorum. Yazılarda din kelimesinin, yahut Tanrı kelimesinin geçmesi ile yazının dini içerikli yazı olmasını bir tutmak, hatalı bir tavır olur. Din de, ahlak da, hukuk da, Yönetim de yönetilen de tartışılmalıdır. Hukukun kendisi bizatihi tartışmadır.. Elbetteki, dini rejim sorunu boyutunda tartışmak değildir kastımız.. adabınca, usulünce.. Tıpkı, sansür gibi. Bence de üyeler yön verecek ancak, üyelere bu yaklaşım devam ettiği sürece, bir yön bulunamaz. Gideceği yer belli olmayan yelkenli için, rüzgar nereden eserse essin, anlamsızdır.. Selam ve sevgilerimle. Av. Mehmet Saim Tikici |
19-02-2003, 11:15 | #6 |
|
CAM KAVANOZ
Her insan bir roman, her insan bir başka kitap.. İlk başrolü oynadığım anları hatırlıyorum bu romanda.. Ben dünya olmuştum çevremdekiler ise peyk...Bir cam fanusun içinde yaşıyordum. O cam fanustan dünyaya bakmak daha mı güzeldi acaba ? Sırça köşklerin içinde, dokunsan kırılacak bir hayatı, korunaklı sığınaklarda yaşamak daha mı güzeldi ? Sanki bir el o kavanozun dibinden tuttu ve kaldırdı... Kalakaldım ortalıklarda. Rüzgarından üşüdüm hayatın, yüzümü yaktı çıplak güneş... Sularında neredeyse boğulacağım yağmurun... Kar ise kristal değilmiş gerçekte... Yakarmış, kavururmuş değdiğini... Dondururmuş insanın kanını, kalbini... Gece daha karanlık daha ürkütücüymüş ayazla birleşince.... Öğreniyorum hepsini Cam kavanozum gidince...... |
20-02-2003, 18:42 | #7 |
|
Sayın Sibel,
İnsan candan ve camdan kurtulmuyor: Siz kavanozdan kurtulmuşsunuz ama bir bardak su gibi olduğunuzdan yine de bir cam bardak içinde görünüyorsunuz. Duygularınız ve ifadeniz içi dışı bir. Sanki bir bardak duru su... İyimser olunursa: Bardak dolu. Kötümser olunursa: Yaşam kötü. İyimserliklerimle Bir Dost |
21-02-2003, 11:04 | #8 |
|
Sayın bir dost;
Göndermiş olduğunuz pozitif elektriği buradan hissetmemek mümkün değil... İyimserliğinizin tüm dostlarımıza bana yarattığı etkiyi yaratmasını diliyorum. Günlerim sizlerle güzelleşti.. Teşekkürler ediyor ve saygılarımı sunuyorum |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |