|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
18-04-2011, 13:49 | #1 |
|
Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Kullanılması
5237 sayılı TCK md.174/3 de; " Önemsiz tür ve miktarda patlayıcı maddeyi satın alan, kabul eden, veya bulunduram kişi hakkında, kullanılış amacına göre ...." şeklinde belirtilmiştir. Davaya konu olayda ise, balıkçılık işiyle geçimini sağlayan köylüler avlanmak amacıyla suyun içinde patlayıcı madde kullanmaktadırlar. Ancak madde 174/3 incelendiğinde; " önemsiz miktar" tabiri kullanılmasına rağmen hangi miktara kadar suç oluşturabileceği konusunda gerek TCK gerekçesinde, gerekse içtihatlarda bir sonuca ulaşamadım. Madde 174 ile ilgili emsal kararlar bulabilirseniz sevinirim.
Teşekkürler. |
19-04-2011, 20:49 | #2 |
|
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 1984/8-370 E1985/138K11.03.1985
ÖZET : Vehametin takdirinde yasanın esnek sınırları içinde kalmak gerekir. Sanıkinşaat mütahatliği yaptığı dönemden kalan dinamitlerden üç dört adetini taş parçalamak için kullanmıştır. 20 dinamitin TCK 264/5 ilk cümle içinde düşünülmesi gerekirken yasa düzenine aykırı düşen bir vehamet takdiri ile ikinci cümle uyarınca ceza tayini isabetsizdir . DAVA : Patlayıcı madde bulundurmak suçundan sanık Ferit Karabal'ın hükümlülüğüne dair KESKİN AĞIRCEZA MAHKEMESİNDEN VERİLEN 30.6.1983 gün ve 141-82 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyiziüzerineYargıtay 8. Ceza Dairesinin 28.5.1984 2335-2998 sayılı ilamiyle BOZULMASINA karar verilmiştir. C. Başsavcılığının, HMUK. 322. maddesi gereğince, Özel Daire kararının kaldırılarak, hükmün ONANMASIistemini bildiren 10.7.1984 gün ve 130 sayılı İTİRAZNAMESİYLE dosyanın Birinci Başkanlığa gönderilmesiüzerine, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Patlayıcı madde bulundurmak suçundan sanık Ferit Karabal'ın TCK.264/5, 59, 31, 33 ve 2385sayılıYasanın 2. maddesinin uygulanması suretiyle, sonuç olarak altı yıl 3 ay ağır hapis ve 31.250 lira ağır paracezası vefer'i cezalarla tecziyesine ilişkin hükmü, Özel Daire: ( Bir kısmını patlatarak kullandıktan sonra 20 adet dinamit lokumu ve teferruatı ile yakalanan sanığın, diğerpatlıyıcı tahrip kalıbını gizlediği, böylece teslim amacına yönelik olumlu bir davranış içinde olmadığı, nitekimsözüedilen patlayıcının bir gün sonra re'sen yapılan aramada ele getirildiği anlaşılmakla, 2583 sayılı Yasadanyararlanması olanaksız görülmüştür. Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; Ancak, TCK.nun 264. maddesini değiştiren 2245sayılıYasanın gerekçesinde "... Terörist eylemlerin bir bölümünü oluşturan bu tür eylemlerin toplum huzurununsağlanması bakımından etkin ceza yaptırımına bağlanması bir zorunluluk haline gelmiştir. Filhakika memnuolanlar dadahil olmak üzere bilumum silahlarla mermilerin memlekete sokulması, imali, satılması, satın alınması,taşınması vebulundurulması fiilleri anılan 6136 sayılı Yasanın kapsamına dahil bulunmaktadır. Bu itibarla 264. maddenin 1.fıkrasındaki "memnu silah ve bunlara mahsus fişek" ibaresi metinden çıkarılmış ve ayrıca aynı maddenin 3 ve4.fıkrası kaldırılmıştır. Maddenin cezası ise, 6136 sayılı Kanunun 1308 sayılı Kanunla değiştirilmesi keyfiyetinazaşıitibare alınarak yeniden tanzim edilmiş ve bu suretle 264. maddenin cezaları ile anılan Kanunun cezalarıarasındakiahenk ve muvazene tesis edilmiş bulunmaktadır..." denilmiştir. Uygulama maddesi olan TCK.nun 264. maddenin 5. fıkrasında vahamet sınırı kesin bir sayı ilebelirtilmemiş, 6136sayılı Yasanın 12 ve 13. maddelerinde olduğu gibi bunun takdiri mahkemeye bırakılmıştır. TCK.nun 264/5.madde vefıkrasında "ruhsatsız bu gibi şeyleri bulunduranlar", "... bu şeylerin cins ve miktar itibarı ile vehamet göstermesi...'"... bunların cinave miktarının önemsiz sayılması ve failinin ... tehlikesiz sayılması .. gibi ifadelerle takdireyaklaşmave çıkış yolları vurgulanmıştır. Buna göre vehametin takdirinde yasanın esnek sınırı içinde kalmak gerekir. Olayımızda sanık, inşaat müteahhitliği yaptığı dönemden arta kalan dinamitlerden 3-4 adedini köyden uzaktarlasında mevcut ziraate mani taşları parçalamak için kullanmış ve vaki ihbar üzerine 20 adet dinamit lokumuveteferruatı ile yakalanmıştır. Bir gün sonra olay mahallinde yapılan aramada da taşlar arasında C/3 tahrip kalıbıile elegeçirilmiştir. Bu oluş çerçevesinde, 1340 doğumlu, 8 çocuklu sanığın savunması da dikkate alındığındaeylemininTCK.nun 264. maddesinin 5. fıkrasının ilk cümlesi içinde düşünülmesi gerekirken, yasa düzenine uygun düşenbirvehamet takdiri ile 2. cümle uyarınca ceza tayini ) isabetsizliğinden bozmuştur. Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığınca; ( 1-Sanık, elindeki patlayıcı maddelerden bir kısmını tarlasını temizlemek üzere patlattıktan sonra ihbaredilmesiüzerine yapılan aramada 20 adet 20cm. uzunluğunda dinamit lokumu, 16 adet kapsül, dinamit fitili ve 1 adet C -3tahrip kalıbı ele geçirilmiştir. 2 - Bu patlayıcı maddelerin ve bilhassa tahrip kalıbının tahrip gücünün fazla olduğu, mahkemede dinlenenuzmanbilirkişilerce belirtilmiştir. Ayrıca gerek mahkemece dinlenen bilirkişiler, gerekse Adli tıp Kurumunca patlayıcımaddelerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü yönünden vehamet arzettiği belirtilmiştir. 3 - TCK.nun 264. maddesinin 5. fıkrasının 2. cümlesi "mahkemece bunların cins, miktarının önemsizsayılması vefailin meslek, kişilik ve ahlaki eğilimleri yönünden tehlikesiz sayılmasından söz edilmektedir. Burada patlayıcımaddenin vehamet arzetmemesi ile sanığın ahlaki yapısı birbirine bağlanmış olmasına göre, patlayıcı maddeninvehamet göstermesi halinde sanığın ahlaki eğilimlerinin artık dikkate alınması olanağı bulunmamaktadır.Başka birdeyişle patlayıcı maddenin vahamet arz etmemesi halinde sanığın ahlaki eğilimleri de olumlu ise daha hafifyaptırımiçeren ikinci cümle uygulanabilecektir. 4 - Kaldı ki, taşaron ve müteahhit olarak iş yapan sanığa, patlayıcı maddeler, bu işlerle sınırlı olarakverilmişolmasına göre; artan patlayıcı maddeleri gerekli yerlere iade etmeyerek alıkoyup, bu şekilde güveni kötüyekullanarak elde etmiş olması karşısında, ahlaki özelliklerinin olumlu olduğunu kabul etmek olanağı dabulunmamaktadır. Bu durumda sanığın bulundurduğu patlayıcı maddelerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü yönündenvehametarzettiği, vehamet bulunması halinde sanığın ahlaki eğilimlerinin dikkate alınmasına yasal olanak bulunmadığı,ayrıcapatlayıcı maddelerin temin biçimine göre, sanığın ahlaki özelliklerinin olumlu bulunmadığı sonucunavarıldığından,Özel Daire bozma kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün Onanmasına karar verilmesi ) talepolunmuştur. Görüldüğü gibi; oluş ve sübutta Özel Daire ile, C. Başsavcılığı arasında herhangi bir uyuşmazlıkbulunmamaktadır,uyuşmazlık konusu olan husus: sanığın bulundurduğu anlaşılan patlayıcı maddelerin "vahamet arzeder" nitelikteolupolmadığı hususudur. Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeler İhtisas Dairesinin Balistik Şubesince düzenlenen raporda: Bu eşyalarıtopluolarak bir arada vahamet arzeder niteliktedir ) denilmekte, K.B. Mühimat Fabrikası Müdür Muavini KimyaYüksekMühendisi Bilirkişi hikmet Yaşar ve aynı yerde Teknik Başuzman Rasim Saylam, ( yaptıkları açıklamalarda: ) ( Tahripkalıbında bir kilogram üçyüz gram patlayıcı madde bulunmaktadır... mevcut bu maddelerle bir tahribat yapmak,yakmak, yıkmak ve öldürmek mümkündür... lokumlardan her biri miktarı kadar fabrika tezgahtarı bir trafomerkezinitahrip edebilir... ( vahamet arz edeceği kanaatindeyiz ) demekte ise; ) sanıkla, ihbarda bulunan Hüseyin Bulutarasındahusumet bulunmaktadır. Hüseyin Bulut'un "annesi ile bile konuşmayacak kadar ters ve aksi huylu bir kişiolduğu"zapta geçirildikten sonra, mahkeme huzurunda süregelen uygunsuz hareketleri nedeniyle, CMUK.nun 379.maddesigereğince tutuklanmasına karar verilmiştir. Olay günü, sanıkla yakalanan patlayıcı maddeler dinamit lokumlarından ibarettir. İhbarı yapan HüseyinBulut, C.Savcılığına verdiği ifadede; ( sanık ve oğlunun militan olduğunu, tarlanın dinamit lokumunu gerektirecek birdurumuolmadığını ) ısrarla ileri sürerek, sanığın tarlasında arama yapılmasını sağlamış, tahrip kalıbı bu arama sırasındaelegeçirilmiştir. Dinamit lokumlarının kendisine ait olduğunu kabul eden sanık, tahrip kalıbının ihbarda bulunantarafındantarlasına sonradan konulduğunu iddia etmektedir. 1340 doğumlu, sekiz çocuklu, inşaat müteahhitliği yapmış bir kişi olan sanık, olaydan önce Kırıkkale İlçeJandarmaBölük Komutanlığı Binasını İnşaatını da yapmıştır." İnşaattan arta kalan dinamitleri, Ankara İl JandarmaKomutanından izin alarak bulundurduğunu" iddia etmektedir. Dinamitleri, tarlasındaki taşları temizlemek içinkullandığı keşifle saptanmıştır. Özel Daire kararında ayrıntılarıyla açıklanan sair hususlarla gözönünde tutulduğunda C. Başsavcılığıitirazınınreddine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan 8. Ceza Dairesi Başkanı Y. Saim Gökçedağ ve diğer üyeler: ( Sanıkta; patladıktan sonra arta kalan patlayıcı madde miktarı 20 adet dinamit lokumu ve teferruatı iletahrip gücüçok olan bir adet tahrip kalıbıdır. Bu şeylerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü itibarı ile vahim sayılmamasına imkan yoktur. Nitekimdosyaarasında bulunan Adli Tıp Kurumunun 28.1.1983 gün ve 2430-316 sayılı raporunda da bu maddelerin tümünazaraalındığında" vehamet arzeder" nitelikte olduğu belirtilmiş bulunmaktadır diyerek, Üyelerden M.Aksoy: ( Dosyadaki bilgilere göre tarlaya taş dökme meselesinden dolayı çıkan kavga sırasında müştekinin, sanığa ait20adet dinamit lokumu, 12 adet kapsulü kaçırıp, jandarmaya teslim ettiği olayda, sanığa çağrı ve uyarı yapılsaydıteslimetmiyecekti biçimindeki aleyhe olumsuz bir düşünceye yer verilemiyeceği, nitekim uyarı üzerine, sanığın 5metre 10cm. fiilin yerini bildirip toslimini sağladığı, tahrip kalıbının sanığa aidiyetinin anlaşılamadığı, Özel Daire ve Ceza Genel Kurulunca benimsenen istikrar bulmuş yargısal görüşün bu yolda olması karşısında,2305 Sayılı Yasaya eklenen 2583 Sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hükmünün bozulması ile,CMUK.nun 322. maddesi uyarınca kamu davasının ortadan kaldırılması düşüncesiyle çoğunluğa katılmıyorum )diyerek, itirazın bu nedenlerle kabulü gerektiği yolunda oy kullanmışlardır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 11.3.1985 gününde üçte ikiyigeçen çoğunlukla karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
avukata gitmem tehlikeli olabilir | canan131 | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 28-03-2011 11:41 |
Tehlikeli Vasıta Kullanma Suçu | Av. Ahmet GÜÇ | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-12-2007 12:20 |
4 tehlikeli dönemeç??? | nigartp | Site Lokali | 0 | 02-01-2007 12:02 |
Televole Medyası Ve Kültürel Yozlaşmanın Tehlikeli Yükselişi | aristo | Site Lokali | 11 | 08-08-2002 22:51 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |