26-07-2006, 23:30 | #1 |
|
Müvekkiliniz HIV/AIDS (+) İse Ne Yaparsınız?
Merhabalar,
Hukuki yardım almak için başvuran HIV/AIDS (+) olduğunu söylerse , HIV/AIDS (+) olduğunu söylemez ve vekalet ilişkisi sırasında rıza ile bu bilgi açıklarsa HIV/AIDS (+) olduğu bilgisi müvekkilin rızası dışında veya tesadüfen öğrenilir ise Ne yaparsınız? --------------------------------------------------------- Bu bölümde HIV/AIDS (+) kişilerin avukatlar ile iletişimi ve ilişkisini ,karşılaştığı tutumları tartışmayı öneriyorum. Ayrıca diğer meslek gruplarının da ( Hakim,savcı ,hukuk çalışanı,hukuk öğrencisi,hukuksever vd.) HIV/AIDS (+) kişilerle ilişki ve iletişim konusunda görüşleri ,tutumları,önerileri aktarılabilir ise konu bütün olarak daha iyi izlenebilir ve anlaşılabilir olacak. Gerçekliğin olabildiğince ortaya çıkarılması için olumlu,olumsuz bütün tutumların sayfada yer almasını ve tartışılmasını yararlı buluyorum. Şimdiden katkı sunacaklara teşekkür ediyorum. Saygılar |
27-07-2006, 02:05 | #2 |
|
Her şeyden önce hastalığın ağırlıklı olarak kan ve cinsel yolla bulaşabildiğini biliyoruz. Yani avukat müvekkil ilişkisinin sınırları içerisinde bulaşma riski çok düşük. Ancak ne olursa olsun açık yara bulunması ve görünmez kaza tabir edilebilecek kimi durumlarında oluşabileceğini düşünmek gerekir. Bence bu hastalığa yakalanan bir kimsenin bu sorumluluğu taşıması ve kendisi ile muhtemelen yeni tanışan ve belli bir sıklıkta görüşeceği Avukatına olması gereken güven ilişkisi içerisinde durumu açıklaması gerekir. Bu yalnızca Avukatı değil herkes için geçerlidir. Toplumsal bilinç düzeyi düşünüldüğünde herkesin vebalıymışçasına kendinden kaçacağını düşünen hasta maalesef böylesi bir açıklamayı yapmaktan kaçınacaktır. Ama her ne olursa olsun hangi durumda öğrenirsem öğreneyim sert bir tepki göstermem. Yukarıda anlattığım gibi düşüncelerimi bildirip, daha önce açıklamasının daha doğru olacağını izah etmeye çalışırdım. İnsanın içine elbette kurt düşer. Ama ilişkiyi abartmak )) gibi bir düşünce yoksa çok fazla telaşe kapılmak gerekmiyor diye düşünüyorum.
|
27-07-2006, 10:34 | #3 |
|
Yaşadığım şehirde pek çok Rus vatandaşı yaşamakta ve bu kişilerle ilgili pek çok dava mahkemelerimizde görülmektedir. Davaların konusu da fuhuş ve insan ticaretidir.Şahsen bu tarz davalrı etik açıdan almayı hiç bir zaman uygun görmedim.(Sanıklar vekili olarak)Ancak sağlık açısından hiç düşünmemiştim.Yargılananlardan pek çoğunda HIV ve buna benzer pek çok da virüs saptanmıştı.
Açıkça söylemek gerekirse şahsen bile bile böyle bir müvekkilim olmasını istemem.Nedenleri ise çok açık:HIV virüsünün cinsel yollarla ve kan yoluyla bulaştığını bilsekte bulaşma yolları hakkında çok fazla da bilgi sahibi olduğumuzu düşünmemekteyim.Böyle bir risk altına giremem. Eğer başlangıçta başka herhangi vbir davadan olan müvekkilimin bu virüsü taşıdığını öğrendiğimde ise tepki vermeden davasına devam edemeyeceğimi belirtirim. Bu durumun aldığım hukuk eğitimine yakışmayacağını bilsem de(yani hakkını almak isteyen bir vatandaşı yüz üstü bırakmaktan söz ediyorum)şahsi kişiliğime zarar vereceğine inandığım davaları kabul dedemem. |
27-07-2006, 11:22 | #4 |
|
Avukatın hiv virüsü taşıyan müvekkili ile görüşmemesinin mantığını kavramış değilim. Bizler müvekkilimizle bu kadar yakın ilişki içersinde olmuyoruz ki. AİDS in bulaşma yolları belli. Bu bulaşma yollarından herhangi birisinin avukat-müvekkil arasında muhtemel ilişkliyle olmayacağı kesin.
Hepatit ya da grip çok daha kolay bulaşır. Bence hiv vüsü taşıyan bir kişinin hukuki yardıma daha çok ihitiyacı var |
27-07-2006, 12:10 | #5 |
|
Philadelphia' yı anımsadım ister istemez
Hiv (+) olan müvekkilim bunu bana söylemeli mi? Eğer hukuksal sorunu bununla ilgili değil ise, elbette açıklamak zorunda değil. Açıklarsa hukuki yardımda bulunmayı keser miyim? Kesmeli miyim diye düşününce insan, hava yolu ile bulaşan bir hastalık olmadığını da bilerek, hele belki farkında olmadan bu hastalığı taşıyan kişilere hukuki yardımda bugüne dek bulunmuş olma ihtimalimizi de hesaba katarsak, sona erdirmenin mantıklı , hukuki veya insani herhangi bir yanıtı olmadığı açık. |
27-07-2006, 12:32 | #6 |
|
Delmar'ın düşüncesine katılmıyorum.Ayrıca "etik açıdan bu davaları almamak" kavramından ne anlaşılması gerektiğini hukukçu olarak anlayabilmiş değilim.Müvekkilin virüsü bünyesine nasıl aldığı hususunun vekalet ilişkisi içerisinde bir öneminin olmaması gerekir diye düşünüyorum.
|
27-07-2006, 13:24 | #7 |
|
müvekkiliniz büronuzda oturuyor ve size herhangi bir açıklamada bulunmuyor hiv. taşıdığına dair bir bardak su istedi ve siz verdiniz sekreteriniz durumu bilmediği için çok özenerek yıkamadı o bardağı ve siz müvekkilinizden sonra 1 bardak su istediniz ve es kaza size o bardak denk geldi,akşam oldu eve gittiniz eşiniz sizi kapıda karşıladı ve dudaklarınız kenetlendi ardından çocuğunuz geldi size sarılıp öptü...neyse daha fazla anlatmama gerek yok sanırım bu yaşanmış ve yaşanma olsılığı daima olan bir durum.ha bu anlattığım karakterin ailesi 10 yıldır aids ile mücadele ediyorlar.
|
27-07-2006, 14:11 | #8 |
|
İşin mesleki boyutu bir yana toplum olarak bu tür vakıalara bakış açımız tedirgince, şahsen ben bu tip kişilerden korkuyorum, çünkü bir kere bu virüsü kaptığınız zaman her ne kadar çeşitli yakalanma olasılıkları olsa da akla ilk geleni cinselliktir.Bu nedenle çok dikkatli davranarak ve tedbirimi alarak, bu hastalığa yakalanmış olan şansız kişilerle sınırlı derecede görüşürdüm herhalde.
|
27-07-2006, 14:49 | #9 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Merhabalar, Öncelikle bu konuyu açtığınız için teşekkür ederim zira kan yolu ile bulaşan hastalıklar konusunda pek de bilgi sahibi olmadığımızı söyleyebilirim.Sadece duyduğumuzda vah vah deyip,bu hastalıklarla mücadele eden insanları, kaçılması gereken kişiler olarak ilan ediyoruz ve onları yanlız bırakıyoruz. Çok da derin olmayan bilgi ve düşümcelerimi paylaşırken sadece yıllardırdır çok yakın doktor arkadaşlarımdan ve ailedeki doktorlardan duyduklarımdan,öğrendiklerimden hareket ettiğimi belirtmek isterim. Öncelikle AIDS,Hepatit B ve Hepatit C gibi kan yolu ile bulaşan hastalıklar dokunmak,el sıkışmak,merhabalaşmak gibi günlük sosyal hayat çerçevesinde gerçekleşen eylemler ile bulaşması mümkün olmayan hastalıklardır.Hastalıkların bulaşmasının en yaygın yolu kan nakli ve cinsel ilişkidir. Bu nedenle müvekkilin bu hastalıklardan birine sahip olması ki bu işin sadece tıbbi yönü, müvekkil-vekil ilişkisini hiçbir şekilde etkilemeyecektir . Bu bilince ve tıbbi anlamda bu bilgiye sahip olan hiçbir insanın tutum ve davranışı bu hastalıkları taşıyan insanlara karşı olumsuz olamaz.Olumsuz davranış sergilemenin bir tek sebebi olabilir ki bu da cehalettir. Bir de bu işin etik yönüne gelirsek,müvekkil neden bir hastalığı olduğunu avukatına söylemek zorunda olsun ki ( olay bazında sigorta hukuku çerçevesinde ortaya cıkabilecek kurguları tenzih ediyorum )... Ülkemizde ameliyat ya da tedavi olmak için hastaneye yatan hastalara tarama amaçlı kan testleri uygulanmaktadır (bu yaygın bir uygulamadır).Tabi ki bu hem hastayı hem de sağlık personelini koruma amaçlı yapılmaktadır.Oysa ABD'de hastanın izni olmadan tarama amaçlı bu testler bile yapılamamaktadır çünkü bu teslerin yapılması hastanın özlük haklarına dokunmak olarak algılanmaktadır.İki taraflı korunmayı ise çok steril çalışarak sağlamaktadırlar. Hastalılardan korunma yollarını bir doktora bırakmayı uygun görerek,haddimi aşmayarak sadece Hepatit B'den üç aşamalı aşı olmak yoluyla %99'a varan oranda korunmanın mümkün olduğunu belirtmek isterim.Çevrenizdekilere bir sorun bu aşılardan haberleri var mı? Bir aşı daha sonra ortaya çıkabilecek birçok üzüntüden sizi kurtaracaktır bunu unutmayalım lütfen. Sağlıklar,esenlikler,iyi çalışmalar dilerim. Av.Hande Deniz |
27-07-2006, 14:52 | #10 |
|
Virüs taşıyan bir kişi ile iletişim kurmam salt kendimin değil ,eşimin ve
çocuğumun da belli bir risk altına girmesi demek olur ki ,bunu yapmak mümkün değildir. Özellikle tüm yönleri ile tanımlanmayan bir virüs için (AİDS) bu sözkonusu dahi olamaz. |
27-07-2006, 14:55 | #11 |
|
----------------------------------------------
THS yazışma grubuna gelen mail alana taşınmıştır. ---------------------------------------------- Aids ve Hiv virüsü taşıyan Müvekkilimle tokalaşmam .Yakınlaşmam. ancak hukuki işlerini vekalet sözleşmesi kapsamın da yaparım. Av.Murat Kılıç |
27-07-2006, 15:22 | #12 |
|
----------------------------------------------
THS yazışma grubuna gelen mail alana taşınmıştır. ---------------------------------------------- Hepatit B'nin tükrük salgısı ile (öperken, yanaktan, elden vesaire) bulaşması mümkündür. Fakat AIDSli biri müvekkildir, aradaki ilişki benim için ticaridir, tutumumda bir değişmez olmazdı. A. Steel |
27-07-2006, 15:44 | #13 |
|
HİV virüsü ancak kan yoluyla bulaşır. Tokalaşma ya da tükürükten bulaşmayacağı, onun içtiği bardaktan, kullandığı havludan dahi bulaşmayacağını, takip ettiğim bir davada mahkemeye getirdiğim ve tanık sıfatıyla dinlettiğim uzman bilirkişiler ve ilgili Tıp Biriminden alınmış raporla da teyit edilmiştir. Lütfen bu konuda yanlış yönlendirme olmasın. HİV virüsü kapmış müvekkilerimizin diğer müvekkilerden bir farkı yoktur. Bu konuda elimdeki davam nedeniyle geniş araştırma yaptığımdan, yanlış yönlendirmelerden kaçınalım derim.
|
27-07-2006, 17:17 | #14 |
|
Henüz avukatlığa başlamadım.HIV virüsü kapmayı elbette ki hiç istemem. Bu vürüsü taşıyan kişiler sorumlu davranmalılar ve virüsün diğer kişilere yayılmasını engellemeliler.Ama müvekkil avukat ilişkisinde virüs bulaşma riski çok düşük bir ihtimal.Bu hastalığı taşıyan kişiler de durumu her önüne gelene anlatmak zorunda değilller diye düşünüyorum.Böyle bir yükümlülükleri yok.Objektifliği elden bırakmayalım lütfen.Saygılarımla.
|
27-07-2006, 17:51 | #15 |
|
Selamlar,
AIDS' ın kan transferiyle ya da cinsel ilişkiyle geçtiğini zaten birçok katılımcı belirtti. Ben verilen bazı cevaplara takıldım. Müvekkilinin içtiği su bardağı iyi yıkanmadığı için hastalığı kapıp eşine ve çocuğuna bulaştırma korkusu yaşayan katılımcıya örneğin şunu sormak isterim: Lokantadaki bardaklardan su içmiyor mu? O bardaklar steril mi? AIDS lilere vebalı gibi yaklaşan tüm katılımcılara da şunu sormak istiyorum. Berbere veya kuaföre gitmiyorlar mı? Her defasında jileti, fırçayı,makası, törpüyü vs. kontrol etmekte midirler? Kontrol etmek mümkün mü? Kan transferi olma riski en fazla olan yerler bunlardır? Peki berberinin veya kuaförünün AIDS li olmadığından eminmidir bu arkadaşlar...(Onların elini sıkarlar mı mesela?) Ancak Sayın Ferhat Pişkin'in cevabı stresimi bir anda yok etti...Ölmekten değil, arkasından dedikodu yapılmasından korkmakta... Saygılarımla |
27-07-2006, 19:09 | #16 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Biraz önce maillerimi kontrol ettim.Bir arkadaş Hepatit B nin tükürük yoluyla bulasabileceğini söylemiş.Tıp fakültelerinde profesörlerin bu konuda verdiği örnek ise şöyle oluyormuş "evet belki tükürük yoluyla bulaşabilir ama en az bir bardak dolusu tükürük yutarsanız".Sadece doktor arkadaşların söylediklerini iletiyorum. Saygılar,esenlikler dilerim... Av.Hande Deniz |
27-07-2006, 23:53 | #17 |
|
Kendisine aidsle ilgili bir soru sorulduğunda:
„Türkiye Müslüman bir ülkedir, Türkiye’de aids olmaz“ diyen devlet büyüğümüzün bu sözü söylemesinin üzerinden bir hayli zaman geçti ve köprülerin altından çok sular aktı. Aynı durum 1985 senesinde Türkiye’yi şaşkınlığa sokan ilk aids vakası olan 'Murti'nin (Mürteza Elgin) aidse yakalanması ve Selahattin Demirer için’de sözkonusu. Aidsli olduğu ortaya çıkan Selahattin Demirer’le el sıkışmak, kucaklaşmak şöyle dursun, kimse yanına bile yaklaşmak istemiyordu. Tamamen toplum dışına itilmişti. Burada yazılan bazı mesajları okuduğumda dikkatimi çeken konu, aradan bu kadar sürenin geçmesine, küprülerin altından bir hayli suyun akmasına rağmen, köprü başında duran bazı üyelerin „Köprü aynı köprüyse, altından akan su da aynı sudur“ düşüncesinde olduğu gerçeği oldu. Kabul etmek gerekir; aids tehlikeli bir hastalık ve hastalığın kendisine ve bu hastalığa yakalananlara karşı, özellikle hastalık konusunda yeteri kadar bilgiye sahip olmadığımızda, içimizde bir çekinme hissi var. Bu hissi yenmenin ve aids hastalarına karşı daha insancıl ve önyargıdan arınmış bir davranışta bulunmanın en iyi yolu hastalığı tanımaktan geçer. Önceleri öcü gibi karşılanan hastalık ve kendilerinden vebalıymış gibi uzak durulan hastalar şimdilerde, özellikle tıbbın bu konudaki bulgularından sonra, daha insancıl bir yaklaşımla karşılanıp ona göre muamele görüyorlar birçok ülkede. Aids çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalık. Buna rağmen belirli önlemler alındığında aids hastaları ile birlikte olmanın hiçbir sakıncası yok. Tıbbın bu konuda elde ettiği son bulguları şöyle sıralıyabiliriz: Aids insan vücudunun salgıladığı dört sıvıdan bulaşır: 1. Kan 2. Sperma 3. Kadınların cinsel organlarının ürettiği salgı 4. Süt Tüm bu salgılardan aids’in geçmesi için bu salgıların içinde yeteri kadar HI-Virüsünün bulunması gerekir Bu dört salgının aids vürüsünü(HIV) bulaştırma yolları şunlardır: · tedbir alınmıyan cinsel ilişki · Kann nakli · Organ nakli · Hamilelik, doğum, çocuk emzirme · İğne ve buna benzer şeylerin ortaklaşa kullanılması · İğne batması, açık yara ve mükoza zarı temasları Şu durumlarda HIV’nın bulaşma tehlikesi yoktur: · Tuvalet klozetlerinden, yüzme havuzalrından, Musluklardan ve duştan · Aids hastaları ile temastan ve onları kucaklamaktan · Öpüşmeden · Çatal bıçak, yatak örtüleri ve aids hastalarının kullandığı başka eşyalardan · Aids hastalarının hazırladıkları yemeklerden · Grip, kabakulak, difteri, kızamık, kızıl, TBC gibi öksürük yolu ile geçen enfeksiyon ve hastalıklardan · Sivrisinek ve diğeri bulaşıcı hastalık geçiren haşereden · Cinsi olmayan bedensel temastan · dokunma yoluyla geçen başka enfeksiyonlardan Kaynak: http://www.vitanet.de/ Saygılarımla |
28-07-2006, 00:20 | #18 |
|
Bir insanoğlu hangi hastalığa gark olursa olsun eğer ben avukatsam ve müvekkilimle veya müvekkilemle ilişkim bu çercevede ise elimden gelen hukuki yardımı esirgemem.
''kesinlikle olmaz'' diyen meslektaşlarıma soruyorum: --Sizler birinden vekalet almadan önce vekaletin yanında tam teşekküllü hastaneden sağlık raporumu istiyorsunuz?? Hem nereden bilelim ki AIDS Li bir müvekkilimizle bu güne dek iş yapmadığımızı?? Sayın Av. Habibe Yılmaz Kayar'ın sorularına gelince ben işin başında veya sonunda da öğrensem KİŞİ İSTER AİDS İSTER BAŞKA BİR HASTALIK SAHİBİ OLSUN hukuki yardımımı esirgemem. Unutmadan bu yazdıklarımdan benim kaderci bir insan olduğum çıkarılmasın lütfen!Sayın Av.Suat ERGİN' de görüşlerine tamamen katılıyorum eğer sorun tükürükse ilk önce gönül rahatlıyla bir şeyler yediğimiz içtiğimiz restorant kafe vb. tarzı yerlere bakalım. Son sözüm ; Bu tür hastalığa yakalanan insanlara bizler yardım etmez isek o zaman bu kişilere ne yapmalıyız??Aynı hastalığa tutulmuş bir meslektaşımıza mı(Allah korusun ama her şey mümkün) başvurmasını mı salık vermeliyiz merak ettim? |
28-07-2006, 20:56 | #19 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Verilen cevaplardan bazılarına inanmıyorum ve etik bulmadığımı da eklemek isterim. Bu bir hastalıktır, bir sağlık sorunudur. Karşımdaki kişinin müvekkilim veya komşum olmasının benim açımdan hiç bir farkı yoktur. Hatta komşum ile daha samimi bir ilişki içinde bulunabileceğim düşünüldüğünde neden böyle bir soru sorulduğunu da anlayabilmiş değilim. Bir meslektaşımızın belirttiği üzere ve benimde ailemde bulunan hekimlerden aldığım cevaplara göre HIV ancak kan yolu ve cinsel yollarla bulaşabilir. Bir bardak tükrük yutmak cevabının aynısını bu konuda ben de aldım. Hukukçu olarak engellemek zorunda olduğumuz insan hakları ihlallerine bir yenisini de biz eklemeyelim lütfen. Biraz daha dikkat... Mutlu günler dilerim. Av.Mine Balkan Paşa |
31-07-2006, 21:32 | #20 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Herkese Merhaba; Böylesi bir tartışma içine girmenin gerçekten de hiç insani olmadığı kanaatindeyim. Savunma hakkı, herkesin sahip olduğu en temel haklardan biridir. Hunharca cinayet işleyenleri, en ağır cinsel saldırı suçlarının faillerini, memleket hazinesini boşaltıp gidenleri savunma hakkı adına savunuyor ve ufacık bir masumiyet şüphesi varsa bunu failin yararına olmak üzere sonuna kadar yargılamaya konu ediyorsak, her ne şekilde olursa olsun bu hastalığa yakalanmış insanları savunmaktan kaçınmamız ne derece adildir? Bizler daima adaletin peşinden koşmuyor muyuz?! Ayrıca ta lise yıllarından beri bu hastalık hakkında çeşitli seminerlere okullarımız vasitasıyla katıldık ya da bir şekilde basın-yayın aracılıyla bilgi sahibi olduk . AIDS müvekkiliniz ile yapacağınız rutin görüşmelerde ve hatta çok mesleki olmasa da dostluk derecesine varan yakınlıklarda bulaşabilecek nitelikte bir hastalık değildir. Lütfen bu konudaki cahilliğimizi ya da vurdumduymazlığımızı artık bir kenara bırakalım! Herkese iyi akşamlar dilerim... Başak Bükülmez |
31-07-2006, 22:01 | #21 |
|
Avukat olursam ve böyle biri gelirse kesinlikle işini üstlerinim. Onu sırf hasta diye reddetmeyi aklım almıyor.
|
03-08-2006, 13:45 | #22 |
|
yazılanların bir kısmını resmen hayretler içerisinde okudum,inanamadım.
büromuza gelen müvekkillerimiz bize hastalıklarından bahsetmek zorunda değiller."AIDS özel bir hastalık" diyebilirsiniz ama kanımca müvekkilinizden AIDS kapma olasılığınız hepatit veya artık insandan insana da bulaşabildiği belirtilen kuş gribi kapma olasılığınızdan çok çok düşük.Tabi aklınızda vekalet ilişkisinden başka tür bir ilişki kurma veya kan kardeş olma düşüncesi yoksa! |
03-08-2006, 22:10 | #23 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Kesinlikle katiliyorum: Turkiye'de avukatlar baska turlu hastaliklari olan muvekkilere - ornegin psikolojik veya baska fizyolojik rahatsizligi olan hastalara - tavsiye ve hukuk hizmeti veremiyorlar mi ki HIV+ olan hastalara ayri bir muamele soz konusu olsun. Bir muvekkilin HIV+ oldugunu avukatina soylemek durumunda olmasi sadece bu hastaliktan dolayi aramak istedigi haklar varsa soz konusu olabilir. Ingiltere'de gocmenlik avukati olarak calisiyorum. Simdiye kadar pek cok HIV+ muvekkilim oldu. Ingiltere'den sinir disi edilmeleri durumunda burada gordukleri tedavi sona erdiginde yasamlarinin sona erecegi ve bunun muvekkilerimin insan haklarinin ihlali anlamina gelecegi argumaniyla (Article 3 - right to protection from inhuman, degrading treatment & torture) doktor raporu destekli delile dayanarak muvekkilerin haklarini savunmak amacli mudaafa icin bu ozel bilgiyi kullanmak durumunda oldum - cok zor oluyor boyle basvurular belirtiyim muvekkil olum yataginda degilse. Bunun disinda ne hastaligi olursa olsun muvekkiler avukatlarina eger basvurdulari danisma ve savunma icin gerekli degilse tabii ki hic bi sekilde bu tur bilgileri vermek zorunda degiller. Psikilojik rahatsizligi olan muvekkilerin durumu daha dusundurucu olmakla birlikte - muvekkilden saglikli, net instruction almak ve verilen tavsiyenin anlasilmasi bakimindan - bu durumlarda dahi bu tur avukat-muvekkil-mahkeme vs iliskilerini duzenleyen etik ve meslek kurallari olmasi gerekir ('mental capacity' den yoksun bi muvekkilin de herkes gibi hukuki yardim almaya hakki olmasi ve savunma hakkinin temel insanlik haklarindan olmasi nedeniyle). Turkiye'de durum nedir bilemiyorum, kisa bilgi veren olursa memnun olurum. Yurt disindaki tecrubelerimi paylasmak icin aktariyorum, 'disaridan maval okuyor elestiriyor geldigi yeri begenmiyor' diye dusunenler olmaz umarim. Turkiye'de pek cok konuda mentalite degisikligine ihtiyac var insan haklari dahil. HIV+ konusunda unutulmamasi gereken ibi baska sey de muvekkilin hastaligi nasil kaptiginin onemli olmadigi - yani escinsel iliski nedeniyle HIV+ olmus bi muvekkille/insanla eger tokalasmayla geciyor olsaydi bu nedenle bulasmis olan arasinda hic bir fark - avukat acisindan - olmamasi gerektigi - avukatin kendi hayat prensibi, ahlak anlayisi vs ne olursa olsun. Herkese selamlar ve sevgiler. Nazan Ozgor Solicitor Turpin Miller & Higgins Solicitors |
06-08-2006, 18:29 | #24 |
|
-----------------------------------------
THS Yazışma grubuna gelen mail,alana taşınmıştır. ------------------------------------------ Sayin Grup Uyeleri, Konu ve verilen cevaplarin savruldugu yerlere bakip, konusurken anlasamamak bir yana yazirken anlasamdigimiz kanaatine kapildim. Insanlar onyargisiyla soruyu anlama cabasini dahi hic degilse nezaketen gostermedigi gibi elde hazir genel gecer degerlerle toplumlari da suclamaya varan yorumlar yapiliyor. Cevaplari okudugumda “soruyu yanlismi anladim acaba” diye tekrar soruyu okudum. Sayin Kayar yanliyorsam lutfen duzeltsin ama soruda hak ihlalinde, savunmadan cekilmeden v.s. den bahsetmiyor. Kolektif bir yoruma varmak icin bu virusu tasiyanin hastaligindan haberdar edilme meselesiyle ilgileniyor. Tabiidir bunun icerisinde mesleki iliskiye devam edip etmeme yorumunu da istiyor alabilir ama “buna devam etmeyecegim” demiyor. Verilen cevaplarda sorulan 3 halden kimsenin bahsetmemesi ilginc sadece “hak” kavramiyla cevaplaniyor. Oysa muvekkilin meslektasi yaniltmasi veya yanilmasina sebep olacak sekilde davranmasi “hak” kavramiyla aciklanacak bir husu olmadigina inaniyorum. Vekalet iliskisinin muvekkilin vekile guvenmesi esasi yaninda vekilin de muvekkile guvenmesini de icerdigini dusunuyorum. Burada muvekkilin bu virusu tasimasinin bir onemi yok. Hatta ayni ortamda bulunmakla gecen hastaliklarin yaninda bu virus kesinlikle olumsuz karara yol acacak hicbir etkisinin olmadigini dusunuyorum. Yani bu davranisin bulasma riski yuksek hastalik sahibi icin “ihmalen icra” yoluyla islenmis bir suc olusturacagini ve hatta yoruma gore “kast” unsuru tasiyacagina inaniyorum. Bu sebeple vekil muvekkilinin guveni zedeleyecek davranislar sergileyip sergiledigine bakarak ve bu unsuru goz onune alarak olumlu veya olumsuz karar vermesi gerektigine inaniyorum. HIV virusunun “bulasma” yollarinin kapali sayiyla (numerus clausus) belirli olmasi bence avukatin bu sebebe dayali olarak isi reddetmesini gerektirecek “akilci” sebeplere dayanmaz. Ancak endise ve duygusal (korku) sebeplere dayanabilecegi kanaatindeyim. Bu arada sayin Ozgur’un sorulan bu soruya dayali olarak “Turkiye'de pek cok konuda mentalite degisikligine ihtiyac var” saptamasini da anlamis degilim. Oncelikle sayin Ozgur bircok sey kacirmis. BU tartismanin insanlik onurunu zedeler hallerde olacak sekilde yasadigi toplumda tartisildigini atlamis. Hala HIV virusu tasiyanlara ayrim uygulandiginin farkinda degil. Daha yeni bir tarihte yanilmiyorsam Ingiltere’de HIV virusu tasiyan bir futbolcu (Ki somurdukleri ulkelerden birirnin vatandasi idi) kendisine klup bulamadigindan Turkiye’ye geldi (hemde hastaligi bizzat gonderen Ingiliz klubunce gizleyerek). Birakin hastaligi Asyali olmak Ingiltere’de 2. sinif olmaya gerek ve YETER sarttir. Aksini iddia etemek mumkun degildir. Orada paraniz bile olsa eger Asyaliysaniz (Or. Pakistan, Hindistan v.s.) sosyal sinifiniz ayridir ama yine yuksek sosyetenin uzagindasinizdir. Yani sayin Ozgur bulundugu yerden degisikliklere baslamasi bizi ve tum dunyayi sevinclere gark edecektir. Bundan Turkiye’de her seyin iyi oldugunu iddia ettigim sonucuna varilmasin lutfen. Ama Lubnan’daki insan vicdan ve onurunu katleden vahsetin 3 destekcisinden (biri uygulayici) birinde yasayip bu toplumda olmasi gerekli degisikliklerden soz edilmesi insanin kavramlarini alt ust ediyor. “Acaba ise Lubnan katliyamina destekten baslamamizmi tavsiye ediliyor?” diye dusunmeden edemiyorum. Yada Irak’da dovup hapisanelerde iskence yaparak oldurdukleri sivillerin aslinda intihar ettigi savina destek vererek baslayabilir. Ama salinda bize degisiklik tavsiye edenlerin bizim bildigimiz Canakkale’den Irak’a hic mantalitelerini degistirmediklerini gormek inanin insanligi rencide ediyor. Sayin Ozgur gocmenlik avukati oldugunu yaziyor ve sag olsun bize tecrubelerini aktariyor. Ornegin dilekcelerine Ingiltere tarafindan kanlarimin ve geleceklerinin son damlasina somurulmus ulkede birakilan insanlik enkazindan fotograflar (ornegin acliktan olmek uzere cocuklar) koyup “bu insanlarin gelecegini bile somurduk dolayisyla bu insanlari tekrar o ulkelere gondermek kendi topraklarinin nemasindan faydalandirmaktan kopartmak anlamina gelirki bu insan haklarinin hice sayilmasidir. Ulkelerine geri gonderilen bu insanlar orada acliktan olecek. Cunku onlarin zenginlikleri bizim sofralarimizda” diye bir arguman gelistirerek “MENTAL DEGISIKLIGE” oradan baslayabilirsiniz. Inanin bir kizginlikla verilmis bir cevap degil bu. Sizi tum samimiyetimle temin ederim ki kavramlarim cok karisti. Yani kim kime ne ogretiyor anlamakta zorluk cekiyorum. Kolay gelsin. Ali Yasar Unluturk Avukat Istanbul Barosu |
07-08-2006, 00:50 | #25 |
|
HIV virüsü hakkında bir bilgi sahibi olsak da olmasak da avukat olarak müvekkilimizin hukuki sorunu hakkında araştırma yapmak yükümlülüğümüz olduğunu düşünüyorum. Eğer müvekkilin avukata geliş amacı düçar olduğu hastalıkla ilgiliyse bu sorunu prosfonelce algılamalı ve bilgi sahibi olmalıyız. Onun haricinde sadece HIV virüsü taşıdığı için vekilliğini üstlenmemek meslek etiğine uygun düşmez
|
27-08-2006, 19:17 | #26 |
|
Hukuksal değil fakat tıbbi bir cevap vereceğim.
HIV virüsü tokalaşmakla,öpüşmekle geçmez.Hatta HIV virüsü taşıyan birinden tükürükle bile bu virüsü kapmanız zordur.İmkansız demiyorum çünkü dünya tarihinde maalesef 1 kişi gibi bir istisna söz konusudur bu durumda.Karşınızdaki kişiyle cinsel bir münasebetiniz olmadıysa veya aynı şırıngayı paylaşmadığınız sürece riskiniz sıfırdır.Ayrıca bir şey daha eklemek istiyorum günümüzde AIDS hastaları kanser hastalarından daha uzun yaşıyorlar hatta günümüz tıp teknolosiyle bir çok AIDS hastası eceliyle ölmeye başladı.Eskiden HIV virüsü 3-4 yılda aktif hale geçip AIDS hastası olundaktan sonra insanlar 4-5 yıl daha yaşayıp ölüyorlardı ancak günümüzde bu ilaçlarla 15-20 yıla çıkmıştır(HIV virüsünü kaptıktan sonra)Mesela İngiliz bir diplomatı okumuştum 87-88 yıllarından birisinde virüsü kapmıştır fakat hala yaşıyor bu insan.O yüzden lütfen artık AIDS hastalarına öcü muamelesi yapmaktan Türk toplumu olarak vazgeçelim. |
28-08-2006, 13:04 | #27 |
|
Aids Kelİmesİ Bİr KÜfÜr Gİbİ Algilanmaktadir..
Basın Konseyi, kamu çıkarı bulunmadığı halde Konya’da yaşayan HIV hastası bir adam ile onun eski ve yeni eşinin özel yaşamlarını yayın konusu yapan Vatan gazetesinin “Uyarılmasına” karar verdi. Karar şöyle:
-- KARAR -- ŞİKAYET EDİLEN: Vatan gazetesi ŞİKAYET KONUSU: Vatan gazetesinin 8 Mayıs 2006 tarihli nüshasında yayınlanan “AİDS’li Olduğunu Bile Bile Evlendi” başlıklı haberde, Konyalı Ümit Ulukaya isimli şahsın askerliğini yaparken HIV virüsü taşıdığını öğrendiği, Sevgi Zindan isimli kız ile kaçarak evlendiği, genç kadının evlendikten sonra kendisine de AIDS bulaştığını öğrendiği, eşini şikayet ettiği, Ümit Ulukaya’nın hapse atıldığı, çiftin boşandığı, Ümit Ulukaya’nın daha sonra hapisten çıktığı, Durdane Altunel ile kaçtığı, biri kız biri erkek iki çocukları olduğu, çiftin resmi nikah kıymak istediği, Ümit Ulukaya’nın Seydişehir Sağlık Ocağı’na giderek “Evlenmeye engel hali yoktur” şeklinde bir yazı aldığı, Durdane Altunel’e “AIDS’li olduğunu biliyorum” diye kağıt imzalatıldığı, Durdane Altunel’in Ümit Ulukaya’nın HIV taşıyıcısı olduğunu bildiği halde evlendiği yolunda ifadelere yer verilmiştir. İDDİA: Şikayetçi HIV hastası Ümit Ulukaya, Av. Soner Ustaoğlu aracılığıyla Basın Konseyi’ne yaptığı başvuruda, haberin kişilerin özel yaşamını kamu çıkarı bulunmadığı halde yayın konusu yaptığını müvekkilinin yasal bir evlilik yaptığını belirtmiş ve gereğinin yapılmasını istemiştir. CEVAP: Şikayet edilen Vatan gazetesi, Basın Konseyi’ne cevap göndermemiştir. DEĞERLENDİRME VE KARAR: Durumu değerlendiren Basın Konseyi Yüksek Kurulu (BKYK), 12.07.2006 günlü toplantısında, Ümit Ulukaya’nın HIV taşıyıcısı olduğu, bu virüsü eski eşine bulaştırdığı ve yeni eşinin de durumu bilerek kendisiyle evlendiği yolundaki bilgilerin, yayınlanmasında hiçbir kamu çıkarı bulunmayan özel yaşama ait bilgiler olduğu gerekçesiyle, Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu olamaz.” şeklindeki 5. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır ve bu nedenle Vatan gazetesinin “Uyarılmasına” oybirliğiyle ile karar vermiştir. (BKYK/2006/056) (BU KARARDA EN ÖNEMLİ HUSUS AIDS YERİNE HIV HASTASI KELİMESİ DİKKATLİCE KULLANILMIŞTIR..BU NEDENLE BASIN KONSEYİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM…ANTALYA BAROSU YAYIN KURULU BAŞKANI AV.SONER USTAOĞLU) |
28-08-2006, 13:55 | #28 |
|
Genel olarak dusunursek zaten biz sureklı ınsanlarla ıletısim halınde olan meslek gurubunda bulunmaktayız.Karsımızda duran kısının hangı hastalıgı var,ne yer ne içer,ne giyer,acıkcası meslekı bır gereklılık yoksa hic birimiz bilmeyiz.Bu nedenle benım acımdan muvekkılımın virus tasıyıp tasımaması degıl hukukı sorunu onemlı.Tabıkı gereklı onlemleri alırım.Doktor degılız kı bu kadar zorlanalım,sonucta kolay bulasan bır hastalık degıl.Bu nedenle vırus tasıdıgını onceden ogrenmem ıle sonradan ogrenmem benım bakıs acımı degıstırmeyecektır.
*I*N*C* |
28-08-2006, 21:06 | #29 |
|
Avukat olursam eğer müvekkilimin böyle bir hastalığa yakalanmış olduğunu ister en başında isterse sonradan öğrenmiş olayım işimin gereğini yaparım.Ve gereken şekilde müvekkilimi savunurum.
Ayrıca bunu tersi yönünde cevap veren arkadaşları da anlayamadım.Bulaşma ihtimali o kadar yüksek hastalıklar var ki neden AİDS'den bu derece korkuluyor.ölümle sonuçlanıyor ama bun korkunun ardında yanında biliyoruz ki bilgisizlik de var.. Bir de olaya tersinden baksak? Avukarların HIV virüsüne yakalanma ihtimali bir müvekkilinki kadar vardır değil mi? peki ya hangi müvekkil avukatıyla ilgili böyle bir şeyden şüphelenmiştir veya siz avukatsınız ve başınıza böyle birşey gelmiş , her müvekkilinize bu durumu açıklar mıydınız??? bence hayır.. |
29-08-2006, 18:03 | #30 |
|
herkesin savunma hakkı vardır.bu konuda uyuşmazlık yaşamak mümkün değil.HIV virüsü taşısın,Hepatit B olsun...ne olursa olsun.bir avukat olağan koşullarda üstleneceği bi davayı sırf müvekkili HIv virüsü taşıyor diye geri çevirirse bu ne iş ahlakına ne de avukatlık mesleği etiğine sığmaz.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aids( HIV) Bulaştıran Kocaya Ceza | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 10 | 05-03-2008 10:47 |
Pozitif Yaşam Derneği ve 1 Aralık Aids ' le Mücadele Günü | Merhaba | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 0 | 30-11-2006 23:23 |
AIDS ölümcül değil kronik bir hastalık! | Merhaba | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 0 | 24-09-2006 22:31 |
Müvekkiliniz HIV/AIDS (+) İse Ne Yaparsınız? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 0 | 26-07-2006 23:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |