|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
25-06-2007, 19:22 | #1 |
|
ölü olan anne adına tescil mümkün müdür?
Herkese Merhabalar;
Davacı A şahsı, hazine aleyhine tapu tescil davası açıyor, dava devam ederken davacı A şahsının kardeşi B şahsı davacı olarak davaya müdahil oluyor. Davacılar taınmazın kendi adlarına tesciline karar verilmesini istiyorlar.Ancak yapılan yargılama sonunda taşınmazın davacıların adına tescili için gerekli koşulların oluşmadığı, davacıların ölü olan annelerinin adına tescil koşullarının oluştuğu anlaşılıyor.Bu defa davacılar dava konusu taşınmazın ölü olan anneleri adına tapuya tescil edilmesini talep ediyorlar.Dava konusu taşınmazın davacıların ölü olan annelerinin adına tescili mümkün müdür? ilgilenecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim. |
25-06-2007, 22:07 | #2 |
|
Bir davada ıslah yoluyla da olsa davanın taraflarında değişiklik yapılamaz. A ve B nin davacı olduğu tescil davasında kanımca anneleri C adına veya mirasçıları adına tescil kararı verilemez.
Kişilik ölümle sona erer. Ancak kadastro davalarında Kad. K.nun 30/2 maddesi gereği mirasçıların tespit edilememesi halinde ölü kişi adına tescil kararı verilebilir. Bunun dışında ölü kişinin hukuki şahsiyeti söz konusu olamaz. C mirasçılarının koşulları varsa terekeyi temsilen ayrıca tescil davası açma hakları saklıdır. Saygılarımla. |
27-06-2007, 14:38 | #3 |
|
Yücel beye katılıyorum. Zira hukuki suje olma durumu tam ve sağ doğmakla ortaya çıkar ve ölümle son bulur. Davada davacıların annelerinin tescil için gereken şartları haiz oldukları tespit edildiyse,davacılar ölü olan annelerinin yasal mirasçıları olduklarını gösterir bir verasetname çıkartmalıdırlar.. Zira yasal mrasçılar muristen kalan malvarlığına mirasın açılmasıyla külli halef sıfatıyla malik olurlar.Tapuda yaptıracakları tescil artık açıklayıcıdır.Eğer tapuda başka biri malik gözüküyorsa; mahkemenin annenin tescil hakkı olduğunu gösterir tespiti ile beraber, verasetnameyi de ekleyerek sicilin düzeltilmesi davası açarak bu sorunu çözebilirler kanaatindeyim.
Saygılarımla |
27-06-2007, 15:40 | #4 |
|
Sayın meslektaşlarım, ölü olan kişi adına tescil yapılamayacağı noktasında ben de sizlere katılıyorum. Ancak ilk davacı ve müdahil davacı dışında başka mirasçı varsa diğer tüm mirasçılar bu davaya katılarak mirasçı sıfatı ile adlarına tescil isteyebilirler diye düşünüyorum. Ayrı dava açmak da gerekmez böylece. Tüm mirasçıların katılması gereken bir davada taraf teşkilinin sağlanması için mahkemenin süre vermesi gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları hatırlıyorum, soruyu soran meslektaş bu konuda araştırma yapabilir. Saygılarımla
|
28-06-2007, 09:33 | #5 |
|
Ben de sayın altiokebru'ya katılıyorum. Tespiti yapılamamış kişiye kadar geri dönerek çıkarılan her veraset ilamı ile yeni bulunan kişileri davaya dahil edebilirsiniz bence..
Tıpkı ortaklığın giderilmesi davası gibi; paylaşım olana kadar ,ölen her murisin mirasçıları, nasıl ki davaya katılabiliyor; bu davada da durum benzerdir diyorum.. |
07-11-2022, 21:00 | #6 |
|
Merhabalar benzer bir konuda benim de bir sorum olacaktı.94 yılında kadastro çalışması sırasında 1965 yılında vefat etmiş bir kişi lehine taşınmaz tescil edilmiş.29 yıl önce vefat etmiş kişi lehine ölü olduğu da belirtilmeden üstelik mirasçıları da belli iken yapılan tescil hukuki midir? Kesinleşmiş bu tespite karşı tapu iptal davası açsak 10 yıllık genel zamanaşımı itirazı ile karşılaşır mıyız.Ya da hak düşürücü süre olarak resen dikkate alınır mı?
|
08-11-2022, 13:15 | #7 |
|
TMK nun 28. m. göre kişiliğin ölümle sona ermesi nedeni ile ölü kişi adına kadastro tespiti ve taşınmaz tescili kurakl olarak yapılamaz. İstisnai olarak, Kadastro K. m. 30/2'ye göre ancak kişinin öldüğünün ve mirasçılarının kimler olduğunun tespit edilememesi halinde parselin ölü kişi adına tescili kararlaştırılabilir.
Somut olayda; kişi ölü olduğu halde , mirasçıları yönünden bir araştırmada yapılmadan sağ olarak gösterilip adına kadastro tespiti ve tescili yapılması kanuna aykırılık teşkil eder. Ne var ki; kadastro tespitinin kesinleşmesinden önceki nedenlere dayalı olarak yapılacak itirazlar Kadastro K.m. 12/3 ile 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğundan ve bu süre hakim tarafından res'en dikkate alınacağından, açılacak "dava hak düşürücü süre" nedeni ile ret edilir. Diye düşünüyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
35'e göre tebliğ mümkün müdür ? | denipre | Meslektaşların Soruları | 9 | 16-06-2009 12:45 |
Muvazaalı Haczin İptali Mümkün müdür? | Ersin KUŞ | Meslektaşların Soruları | 9 | 19-10-2007 17:45 |
Avukata unvan verilmesi mümkün müdür? | Adli Tip | Meslektaşların Soruları | 2 | 08-04-2007 19:49 |
Vasıyetnamenin Tenfızı mümkün müdür? | ad-hoc | Meslektaşların Soruları | 1 | 22-01-2007 17:19 |
Tenfiz de cayma mümkün müdür? | Brusk | Meslektaşların Soruları | 2 | 14-03-2006 17:07 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |