Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

fatura da temerrüd tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-02-2007, 16:43   #1
avukat2007

 
Varsayılan fatura da temerrüd tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir.

elimizde bir satım sözleşmesine ilişkin faturalar var. satım sözleşmesinde müvekkilim ürün teslim etmeyi karşı taraf da bakiye mal tesliminden itibaren 30 gün vadeli çekle ödeme yapmayı taahhüt etmiş. Son teslim tarihi de 24.06.2005 olarak kararlaştırmış. Bir kısım ödeme de yapılmış, malların irsaliyeleri de düzenlenmiş ve karşı tarafça malların teslim alındığına dair imzalanmış.ayrıca teslim edilen mallar için teslim tutanağı da düzenlenmiş bunlar da karşı tarafça imzalanmış.
Benim öğrenmek istediğim, satım sözleşmesinde belirgin bir ödeme tarihi olmasına ve sevk irsaliyelerinde de karşı tarafın imzası olmasına rağmen yine de faturalarda temerrüt tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir. Bana böyle olacağı söylendi ama ben bunun aksi yönde Yargıtay kararları da olduğunu duydum. Bu yönde takip yapıp itiraz yiyen dosyalada iptal davası açıp kazanan arkadaşlar da var ama tartışmayı geniş tutmak istedim.
Old 13-02-2007, 17:22   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Arada bir sözleşme varsa ve ödeme günü sözleşmede kararlaştırılmışsa, bu süre belirli ve kesin süre sayılır ve temerrüt için ihtara gerek yoktur.

Saygılar.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/13037

K. 2005/2091

T. 14.2.2005

• TESPİT DAVASI ( Taraflar Arasında Yapılan Protokolün Feshedildiği Ancak Borçlar Kanunu'na Göre İhtar Yapılmaması Nedeniyle Feshin Haksız Olduğu Gerekçesiyle Feshin Geçersizliğinin Tesbiti ile Sözleşmenin Devamına ve Borcun İfasına Karar Verilmesi İstemi )

• TEMERRÜT ( Belirlenen Günün Geçmesiyle Borçlar Kanunu Uyarınca Ayrıca İhtara Gerek Kalmadan Borçlunun Mütemerrit Duruma Düşmesi )

• KESİN SÜRE ( Taraflar Arasındaki Düzenlenmiş Olan Protokolde Borcun İfa Edileceği Tarih Yani Ödemenin Hangi Tarihte Yapılacağı Açıkça Kararlaştırıldığına Göre Bu Sürenin Kesin Süre Olması )

• İHTAR ( Borçlar Kanunu'nun 107. Maddesinde Açıklandığı Şekilde Kesin Süreli Ödemelerde Temerrüd İhtarına Gerek Olmaması )

818/m.101,107


ÖZET : Taraflar arasındaki düzenlenmiş olan protokolde borcun ifa edileceği tarih yani ödemenin hangi tarihte yapılacağı açıkça kararlaştırıldığına göre, bu sürenin kesin süre olduğu anlaşılmaktadır. Belirlenen bu günün geçmesiyle, BK.nun 101/2 maddesi gereğince ayrıca ihtara gerek kalmadan borçlu mütemerrit duruma düşer. Borçlar Kanunun 107. maddesinde açıklandığı şekilde, kesin süreli ödemelerde, temerrüd ihtarına gerek yoktur.
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile yapılan protokole göre belirlenen güzergahlarda parkomat makinaları vasıtasıyla otopark işletmeciliği yaptıklarını, davalının 12.6.2001 tarihli ihtar ile kasım 2001 tarihinden itibaren hiçbir ödeme yapılmadığı gerekçesi ile protokolün feshedildiğinin bildirildiği, oysa BK.nun 101 maddesine göre hiç bir ihtar yapılmadığını bu nedenle feshin haksız olduğunu ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tesbiti ile sözleşmenin devamına ve borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, protokolün 13. maddesindeki koşulların oluştuğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı tarafından çekilen ihtarda, edimin yerine getirilmesi için münasip bir mehil tayin edilmediğinden BK.nun 106. maddesindeki koşullarına oluşmadığı açıklanarak, feshin geçerli olmadığının tesbitine, diğer isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan protokolün 13. maddesinde " şirket 9. maddede bahsi geçen net saat ücretinin %30'nun %70'ine tekabül eden payı Bodrum Belediye Başkanlığı'na her hafta pazartesi günü ödeyecek ....belirlenen tarihte ödeme yapılmaması halinde gecikme zammı tatbik edilecek hiç ödeme yapılmaması halinde Belediye fesih yetkisini kullanmak ya da yasal mevzuat uyarınca takip yapmak seçimlik hakkına sahiptir" hükümleri yazılıdır. Mahkemece hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, davacı temmuz-kasım 2001 dönemi ile 2001 yılı mayıs-haziran kiralarının süresinden sonra da olsa yatırdığı, kasım 2001-mayıs 2002 arası ödemenin ise davacının kendi belirlediği tutar üzerinden dava tarihinden sonra 11.7.2002 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı Belediye, 12.6.2002 tarihli ihtarında, kasım 2001 tarihinden itibaren ödeme yapılmadığından protokolün 13. maddesi gereğince protokolün feshedildiği bildirilmiştir. Taraflar arasındaki düzenlenmiş olan protokolde borcun ifa edileceği tarih yani ödemenin hangi tarihte yapılacağı açıkça kararlaştırıldığına göre, bu sürenin kesin süre olduğu anlaşılmaktadır. Belirlenen bu günün geçmesiyle, BK.nun 101/2 maddesi gereğince ayrıca ihtara gerek kalmadan borçlu mütemerrit duruma düşer. Borçlar Kanunun 107. maddesinde açıklandığı şekilde, kesin süreli ödemelerde, temerrüd ihtarına gerek yoktur. Buna göre, dava tarihi itibariyle kasım 2001 tarihinden itibaren hiç ödeme yapılmadığı anlaşıldığından taraflar arasındaki protokolün 13. maddesinde açıklanan fesih koşuları oluşmuştur. Açıklanan nedenlere davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-02-2007, 17:23   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

siz soruyu iki ayrı yerde açıp yanlış yere bakarsanız böyle olur Güme gitti bizim cevap ))

Ama buradaki sorunuz daha detaylı imiş, zaten.

O zaman şöyle yanıtlayayım, süre belirli veya belirlenebilir durumda ise , lütfen önceki başlığınızdaki cevaba bakınız.

Saygılar.
Old 13-02-2007, 17:35   #4
ocean10

 
Varsayılan sn ,avukat 2007

BK. 101. maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu ya alacaklının ihtarıyla ya da taraflarca ortaklaşa kararlaştırılan bir ödeme gününün mevcut olması halinde mütemerrit olurve faiz de bu şekilde işlemeye başlar.Bu sebeple sözleşmeden doğan alacak taleplerinin de sözleşme kurallarına uygun olarak değerlendirilmesi ve özellikle borçlunun temerrüdünün de sözleşme kapsamında belirlenmesi gerekmektedir.Bu noktada,temerrüd olgusu bu sözleşme ile (bahsettiğiniz sözleşme) ihtara gerek kalmadığından oluştuğundan,sözleşmede belirlenen tarihten itibaren hak kazanır diye düşünüyorum.
Old 13-02-2007, 19:05   #5
avukat2007

 
Varsayılan

sayın Işıl Hanım. Çok yardımcı oldunuz.Sn Ocean10 Beysize de çok teşekkür ederim. Sonuçta hukuk mantığı aynı aslında ama elinde birebir uyan bir karar yoktu.
cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim
inanın 3 gündür Yargıtay kararı aramaktayım.Elinizde konuyla ilgili başkaca Yargıtay kararı varsa ve gönderirseniz çok sevinirim.SEVGİLER
Sevgiler
Old 14-02-2007, 10:16   #6
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Bu konuda birçok karar var. Bir iki tane daha gönderiyorum.
Saygılar.

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4349
K. 2004/1118
T. 2.3.2004
• TAKİBİN İPTALİ ( Sözleşmenin Kesin Vadeyi İçermesi Nedeniyle Davalıları Temerrüde Düşürmek için Başkaca Bir İşleme Gerek Olmaması )
• TEMERRÜT ( İmzalanan Sözleşmelerle Borcun Aslını ve Ayrıca Sözleşme Tarihlerinden Başlamak Üzere Tahakkuk Ettirilecek Kanuni Faizin Ödenmesi Kabul Edilmiş Olmasının Kesin Vade Olması Nedeniyle Temerrüt için Başka Bir İşleme Gerek Olmaması )
• KESİN VADE ( Davalıların İmzaladıkları Sözleşmelerle Borcun Aslını ve Ayrıca Sözleşme Tarihlerinden Başlamak Üzere Tahakkuk Ettirilecek Kanuni Faizini Ödemeyi Kabul Etmiş Olmaları )
818/m.101,107
2004/m.67,340
ÖZET : Her ne kadar icra takibinden önce davalıların temerrüde düşürülmedikleri mahkemece kabul edilmekte ise de davalılar imzaladıkları sözleşmelerle, borcun aslını ve ayrıca sözleşme tarihlerinden başlamak üzere tahakkuk ettirilecek kanuni faizini ödemeyi kabul etmişlerdir. Sözleşmelerdeki bu hüküm BK.107. mad. belirtilen kesin vadeyi içermekte olup BK.101/2. maddesi uyarınca davalıları temerrüde düşürmek için başkaca bir işleme gerek olmadığından mahkemece yükümlü için ödenen miktarlara ödeme tarihi ile icra takibi arasında tahakkuk eden kanuni faiz miktarı davalıların kefalet miktarlarına göre hesap ettirilerek bulunacak miktar için davalıların takibe yaptıkları itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmelidir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, taahhüdün ihlali nedeniyle davalı kefiller hakkında yaptığı icra takibinde 7.800.000.000 TL. asıl alacak, 21.437.000.000 TL. faiz alacağının tahsilini istemiş, itiraz üzerine açılan davada mahkemece; ödeme emrinin tebliğinden sonra itiraz süresi içinde asıl alacağın ödendiği, faiz alacağı bakımından ise davalıların temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı Remziye, 3.1.1994, diğer davalı ise 16.8.1996 ve 31.1.1996 tarihli yüklenme senetleriyle asıl borçluya müşterek ve müteselsilen kefil olmuşlardır. Her ne kadar icra takibinden önce davalıların temerrüde düşürülmedikleri mahkemece kabul edilmekte ise de davalılar imzaladıkları sözleşmelerle, borcun aslını ve ayrıca sözleşme tarihlerinden başlamak üzere tahakkuk ettirilecek kanuni faizini ödemeyi kabul etmişlerdir. Sözleşmelerdeki bu hüküm BK.107. mad. belirtilen kesin vadeyi içermekte olup BK.101/2. maddesi uyarınca davalıları temerrüde düşürmek için başkaca bir işleme gerek olmadığından mahkemece yükümlü için ödenen miktarlara ödeme tarihi ile icra takibi arasında tahakkuk eden kanuni faiz miktarı davalıların kefalet miktarlarına göre hesap ettirilerek bulunacak miktar için davalıların takibe yaptıkları itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmelidir. Bu hususlar üzerinde durulmadan BK.101/2. maddesi gözden kaçırılarak davanın reddedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 14-02-2007, 10:17   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 1991/4239
K. 1992/1246
T. 12.3.1992
• KESİN VADE ( Öngörülen Tarihin Geçmesiyle Temerrüdün Oluşacağı )
• AYNEN İFA VE CEZA ( Dekorasyon İşlerinin Kesin Olarak Kararlaştırılan Vadede Tamamlanmaması )
• TEMERRÜT ( Kesin Vade Varsa İhtara Gerek Kalmaması )
818/m.106/2,107
6762/m.24
743/m.2
ÖZET : Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih kesin vadeye bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi uyarınca davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca bir uyarı çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.

BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını isteyebilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın, ( Gebze Asliye Birinci Hukuk Hakimliği )nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 16.5.1991 tarih ve 470-235 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; davalının müvekkiline ait dört adet evin dekorasyon işini yapıp engeç 31.5.1988 tarihinde teslim etmeyi, teslim edemediği takdirde her geçen gün için ( 100.000 ) lira cezai şartı ödemeyi kabul ettiği halde işin hala tamamlanmadığını ileri sürerek ( 32.000.000 ) liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece toplanan delillere göre işin henüz ikmal edilmediği, kalan işin 35 günde tamamlanabileceği görüşüyle 35 günlük ceza tutarı ( 3.500.000 ) liranın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyada mevcut ve ihtilafsız bulunan 9.2.1988 tarihli ( Anlaşmadır ) başlıklı belge ile davalı, davacıya ait dekorasyon işlerini ( 31.5.1988 ) tarihine kadar yapıp teslim etmeyi üstlenmiştir. Aynı sözleşmede belirtilen ödemeler davacı tarafından zamanında yerine getirilmiş, buna rağmen iş zamanında bitirilmemiştir. Davalı taraf savunmasında, işyerinin kendisine geç teslim edildiğini, ödemelerin zamanında yapılmadığını ve bu yüzden işin geciktiğini savunmuş ise de bilahare, ödemelerin zamanında yapıldığını kabul ettiği gibi, diğer savunmasını da belgelendirmemiş bulunmakla davacının BK.nun 81. maddesinde belirlenen edimini zamanında yerine getirdiği ve bir temerrüdünün bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Taahhütnamede işin teslimi gereken tarih ( 31.5.1988 ) olarak kesin vadeye bağlanmış olup bizatihi bu tarihin geçmesiyle BK.nun 107. maddesi uyarınca davalının temerrüdü oluşmuştur. Artık bundan sonra davalıya ayrıca bir uyarı çekmeye lüzum ve zaruret bulunmamaktadır.

BK.nun 106/2. maddesi gereğince borçlunun temerrüdünün gerçekleşmesi halinde alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını isteyebilir. Davada da bu madde uyarınca akdin ifası ve zarar ziyan istenmiştir. Taahhütnamede belirlenen şartı ceza ifaya ekli nitelikte bulunduğundan, akdin ifasıyla birlikte istenebileceğinde bir tereddüt yoktur.

Doktrinde ve Yargıtay uygulamalarında akdin ifasının ve gecikmeden doğan zararın zamanaşımı süresine kadar istenebileceği kabul edilmektedir. Şüphesiz çok uzun bir süre bekleyip münasip olmayan bir zamanda akdin ifasının istenmesi iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Ancak olayda belli sürenin bitimiyle davalı temerrüdü oluşmuş ve davalı işe devam ederek ve davacıyı oyalayarak uzun süre işin yarım kalmasına neden olmuştur. Olayda teslim süresinin uzatılmasını gerektiren sebepler ileri sürülmüş ise de ispatlanamamıştır. İşin gecikmesinde davacının hiçbir kusuru yoktur. Bu nedenle ihtilaflı işte BK.nun 98-44. maddelerinin ve MK.nun 2. maddesinin uygulama alanı da bulunmamaktadır. Davacı iyiniyetle ödemelerini yapmış ve işin teslimini beklemiştir. Kusurlu ve mütemerrit olan davalıdır. Gecikmeden doğan zarar olayda baştan kararlaştırılmış ve günlük ( 100.000 ) lira olarak belirlenmiştir. Bu miktar tarafların ispat zorunda bulunmadıkları asgari zarardır. Cezai şart olarak taahhütnameye dercedilmiştir. Davalı tarafın tacir olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından cezanın tenkisi de ( BK.nun 161/son; TTK. 24 ) mümkün değildir. Bu durumda yüklenici olan davalının işi zamanında teslim etmemesinden doğan cezai şartı davacıya hiçbir indirim yapmaksızın ödemesi sözleşmeye, BK.nun 356/1. maddesindeki özen borcuna ve doğruluk ve güven kurallarına uygun düşecektir ( HGK.nun 9.10.1991 gün, E: 1991/15-340 K: 1991/467 sayılı kararı da bu doğrultudadır ).

O halde, mahkemece teslim tarihi olan 31.5.1988'den dava tarihine kadar oluşan cezai şartın tamamına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 35 günle sınırlı olarak davanın kabulü doğru görülmemiş temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı işveren yararına ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-02-2007, 10:18   #8
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/1668
K. 2002/4081
T. 15.4.2002
• İTİRAZIN İPTALİ ( Davalı Şirketin Muhasebe İşlerini Yürüten Davacının Ücretlerinin Ödenmemesi Üzerine Yapılan İcra Takibine Vaki İtiraz )
• ÜCRET ( Sözleşmede Ücretin İş Sahibi Tarafından Her Ay Peşin Olarak Ödeneceği Kararlaştırıldığından Bu Belirlemenin Kesin Vade Niteliğinde Olması )
• KESİN VADE ( Sözleşmede Ücretin İş Sahibi Tarafından Her Ay Peşin Olarak Ödeneceği Kararlaştırıldığından Bu Belirlemenin Kesin Vade Niteliğinde Olması )
• TEMERRÜT ( Sözleşmede Kesin Vade Söz Konusu Olduğundan Borçlunun Temerrüde Düşürülmesi İçin İhtarname Keşide Edilmesine Gerek Olmaması )
818/m.101
ÖZET : Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, ücretin iş sahibi tarafından her ay peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu belirleme kesin vade niteliğinde olup, davalı her ayın ücretini sözleşmede kararlaştırılan şekilde ödemediği takdirde mütemerrit duruma düşmüş olur, ayrıca BK. m. 101. uyarınca ihtarname keşide edilmesi gerekmez.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı şirketin muhasebe işlemlerini yürüttüğünü, ancak davalı şirketin 1998 yılı Nisan-Aralık ayları ücretini ödemediğini, yaptığı icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.

Davalı, sözleşmenin yetkili kişilerce imzalanmadığını, ihtarname çekilmediği için muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığını, faizde talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, sözleşmenin geçerli olduğu, davacının hak ettiği ücretin 649.800.000 TL olduğunu, sözleşmenin 4. maddesi uyarınca davacının daha önce ihtar çekerek davalıyı temerrüde düşürmediği ve bu itibarla işlemiş faiz talep edemiyeceği gerekçesiyle icra takibine vaki itirazın 649.800.000 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. maddesinde ücretin iş sahibi tarafından her ay peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu belirleme kesin vade niteliğinde olup, davalı her ayın ücretini sözleşmenin 3. maddesinde kararlaştırılan şekilde ödemediği takdirde mütemerrit duruma düşmüş olur, ayrıca B.K. 101. maddesi uyarınca ihtarname keşide edilmesi gerekmez.

Davacı yaptığı icra takibinde ödenmeyen aylar içinde faiz talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hükmolunan aylara ilişkin ücretlerin ait olduğu aydan, icra takip tarihine kadar işlemiş faizleri bilirkişi aracılığıyla belirlenerek, bu miktara hükmedilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan sözleşmenin 4. maddesine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 14-02-2007, 12:02   #9
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Belki bu kararlar da işinize yarar.

Saygılar
T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/8936

K. 2002/3320

T. 3.5.2002

• İTİRAZIN İPTALİ ( Takip Tarihinden İtibaren Reeskont Faizi Oranında Temerrüt Faizi Uygulanmasının Gerekmesi )

• FATURA ( Faturada Fatura Tarihi Belirtilerek Onbeş Gün İçinde Ödenmeyen Faturalara Aylık %15 Vade Farkı Uygulanacağına Dair Kayıt Bulunması )

• VADE FARKI ( Faturada Fatura Tarihi Belirtilerek Onbeş Gün İçinde Ödenmeyen Faturalara Aylık %15 Vade Farkı Uygulanacağına Dair Kayıt Bulunması )

• GEÇ ÖDEME HALİNDE UYGULANAN VADE FARKI ALACAĞI ( Alacağın Temerrütle Sona Ermesi-Bu Tarihten Sonra ancak Faiz İstenebilmesi )

• TEMERRÜT FAİZİ ( Vade Farkı Alacağının Temerrütle Sona Ermesi-Bu Tarihten Sonra ancak Faiz İstenebilmesi )

2004/m.67


ÖZET : Faturalarda, fatura tarihi belirtilerek 15 gün içinde ödenmeyen faturalar aylık %15 vade farkı uygulanacağına dair kayıt bulunduğundan vade farkı alacağının, fatura tarihine 15 gün eklenerek bulunacak tarihten itibaren hesaplanması gerekirken bu yön gözden kaçırılarak fatura tarihinden bir gün sonrasından vade farkı alacağının hesaplanması doğru olmadığı gibi, geç ödeme halinde uygulanan vade farkı alacağının temerrütle sona erip bu tarihten sonra ancak faiz istenebileceğinden takip tarihinden itibaren reeskont faizi oranında temerrüt faizi uygulanması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek.Av.Güneş Özaltay gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı hakkında yaptığı icra takibinde 2.506.314.000.TL asıl alacak, 2.743.898.834.TL işlemiş faiz ( vade farkı ) olmak üzere 5.250.212.834.TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %180 oranında faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl alacak miktarı 2.506.314.000.TL'yi kabul ettiklerini 2.743.898.834.TL işlemiş faiz ve talep olunan %180 faize itiraz ettiklerini belirterek kısmi itirazda bulunmuştur.
Dava kısmi itirazın iptali ve %40 icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.
Davalı vekili, bedeli talep edilen faturalarda "15 gün içinde ödenmeyen faturalara aylık %15 vade farkı uygulanır" ibaresinin tek taraflı bir beyan olup, müvekkilini bağlamadığını, kaldı ki faturalarında tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre faturaların davalıya tebliğine dair posta alındı belgesi olduğu gibi, asıl alacağa da itiraz edilmediğini bu nedenle faturaların tebliğ edilmediği yolundaki itirazın dinlenemeyeceğini faturalarda "15 gün içinde ödenmeyen faturalara aylık %15 vade farkı uygulanır" ibaresinin olduğu ve bu hususun fatura içeriğinden sayıldığı faturalar münderecatına da 8 gün içinde itiraz edilmediği gerekçesiyle itirazın iptaline faize faiz uygulanmamak koşulu ile takibin devamına %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair posta alındı belgesinin davacı tarafından ibraz edilmiş olmasına ve alacak likit olup hüküm altına alınan miktar üzerinden İİK.nun 67/2.maddesi gereğince %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Faturalarda, fatura tarihi belirtilerek 15 gün içinde ödenmeyen faturalar aylık %15 vade farkı uygulanacağına dair kayıt bulunduğundan vade farkı alacağının, fatura tarihine 15 gün eklenerek bulunacak tarihten itibaren hesaplanması gerekirken bu yön gözden kaçırılarak fatura tarihinden bir gün sonrasından vade farkı alacağının hesaplanması doğru olmadığı gibi, geç ödeme halinde uygulanan vade farkı alacağının temerrütle ( somut olayda icra takibi ile ) sona erip bu tarihten sonra ancak faiz istenebileceğinden takip tarihinden itibaren reeskont faizi oranında temerrüt faizi uygulanması gerekirken takipten itibaren %180 oranında temerrüt faizi uygulanacak şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 97.500.000.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4526

K. 2003/8308

T. 24.6.2003

• ALACAK DAVASI ( Fatura Tebliği Temerrüde Neden Olmadığı )

• FATURA TEBLİĞİ ( Temerrüde Neden Olmadığı - Alacak Davası )

• TEMERRÜT FAİZİ ( Davacı Davalıya Gönderdiği İhtarname İle 10 Günlük Süre Tanımak Suretiyle Davalıyı Temerrüde Düşürdüğü - Paranın Ödendiği Tarihe Kadar Temerrüd Faizi İşleyebileceği )

818/m.101


ÖZET : Dava alacak davasıdır. Fatura tebliği temerrüde neden olmaz. Davacı davalıya gönderdiği ihtarname ile 10 günlük süre tanımak suretiyle davalıyı 31.10.2000 tarihinde temerrüde düşürmüştür. Bu itibarla paranın ödendiği tarihe kadar ancak 2 günlük temerrüd faizi işleyebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı davalıya Aralık 1999 tarihinde halı satıp teslim ettiğini, 4.4.2000 tarihinde düzenlediği faturaya rağmen borcunu ödemediğini, yaptığı icra takibinde ise asıl alacağı ödeyip faizine itiraz ettiğini ileri sürerek, 2.288.000.000 TL. faiz alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacıdan ihale ile satın aldığı halıların 6.4.2000 tarihinde teslim edildiğini, 4.4.2000 tarihli faturada belirtilen borcun 850.000.000 TL.sini 30.6.2000 tarihinde ödediğini, bakiye 3.330.878.000 TL. borcun ödenmesi için davacının kendisine 17.10.2000 tarihinde ihtarname keşide ettiğini 10 günlük süre tanıdığını, davacının 10 günlük süre geçmeden icra takibinde bulunması üzerine borcu 2.11.2000 tarihinde ödeyip daha önce temerrüd oluşmadığından faize itiraz ettiğini bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.474.347.451 TL.nin davalıdan tahsiline faiz yürütülme isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının davacıdan aldığı halının faturasının kendisine tebliği üzerine borcun bir kısmının 30.6.2000 tarihinde ödediği bakiye borcu için gönderilen ihtarnamede 10 günlük süre tanındığı ancak süre dolmadan evvel davacının icra takibine giriştiği ödeme emrinin tebliği üzerine davalının borcu 2.11.2000 tarihinde ödediği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. BK. 101. maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtariyle mütemerrüt olur. Dairemizin öteden beri yerleşen uygulamalarına göre fatura tebliği temerrüde neden olmaz. Davacı davalıya gönderdiği ihtarname ile 10 günlük süre tanımak suretiyle davalıyı 31.10.2000 tarihinde temerrüde düşürmüştür. Bu itibarla paranın ödendiği tarihe kadar ancak 2 günlük temerrüd faizi işleyebilir. Değinilen bu yönler gözetilerek hüküm kurulması gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının kabulüne, hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-02-2007, 15:07   #10
avukat2007

 
Varsayılan

gerçekten çok teşekkür ederim. Herkese Sevgiler ve iyi çalışmalar
Old 20-02-2007, 16:17   #11
avukat2007

 
Varsayılan

peki son olarak arkadaşlar bu konuyla ilgili bir Yargıtayı birleştirme kararı var mıdır. Ben ulaşamadım. Sevgiler.
Old 20-02-2007, 16:20   #12
avukat2007

 
Varsayılan

Arkadaşlar cümle düşüklüğü olmuş. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı var mıdır bu konuyla ilgili. Gönderirseniz çok sevinirim. Çünkü bir meslektaşım ısrarla böyle bir durumun olmayacağını ve riskin çok büyük olduğunu söylemekte.
Old 20-02-2007, 17:56   #13
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Çünkü bir meslektaşım ısrarla böyle bir durumun olmayacağını ve riskin çok büyük olduğunu söylemekte.

YİBK olunca meslektaşımızın düşündüğü risk ( tam olarak ne olduğunu anlamadım ama ) ortadan kalkacak mı?

Aşağıdaki madde bence yeterli.

BORÇLAR KANUNU
....

MADDE 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tâyinine lüzum yoktur.
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa,
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise,
3 - Akdin hükümlerine göre borç tâyin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lâzım geliyorsa.
Old 21-02-2007, 14:33   #14
avukat2007

 
Varsayılan

Işıl Hanım,
Zaten normal hukuk mantığına sahip bir insan olarak bunun böyle olması gerekir. Ancak meslektaşım ısrarla itiraz yiyeceğimizi söylüyor. Takip 300,000,00 YTL faiz ile 397,000,00 YTL oluyor. Ben de asgari risk almak istiyorum. Malum Yargıtay kararlarında bazen farklı dairelerden çelişkili görüşler çıkabiliyor. İBK bu durumda daha sağlam. Dediğiniz gibi kanun metni açık.
Ancak bizim elimizdeki sözleşmede "24.12.2005 te malların tamamı teslim edilir ve bakiye mal tesliminden itibaren 30 günlük çekle ödeme yapılacaktır" yazıyor. Takibe itiraz edilirse , kesin tarihten anlaşılması gereken örneğin 30.01.2006 gibi bir tarih midir. Yoksa bizim sözleşmemizde olduğu gibi belirlenebilir bir tarih midir. Bu noktada kafam karışıyor.
Şimdiden teşekkür ederim
Old 21-02-2007, 14:42   #15
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Bence sizin teslim tarihiniz belirlenebilir, kesin süre sayılır. Yalnız, malın sözleşmede belirtilen tarihte teslim edildiğini ispat etmeniz gerekebilir. Bunu dikkate almak lazım.

Siz süreyi 24.12.2005 + 30 gün olarak hesaplayıp faiz talep etmelisiniz. Ayrıca, sorunuzun başlığı hatalı olmuş, sizin ödemeye ilişkin süre kaydınız faturada değil, sözleşmede yer alıyor. Konu fatura olsa idi, değişik kararlar mevcuttu.
kaldı ki, 97.000.-YTL'yi talep etmezsiniz, karşılaşacağınız risk bence daha büyük. ( Müvekkiliniz, haklı çıkmanız halinde bu kadarlık bir miktarın tahsilinden mahrum kalacak. )

Saygılar.
Old 21-02-2007, 15:02   #16
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Riskten kastınız sanıyorum yüksek vekalet ücreti olmalıdır. Kısmi dava açarsınız, risk olmaz.

İkinci olarak; Değerli meslektaşlarım cevap vermişler zaten. Muayyen vadeli borçlarda ihtara gerek olmadığı yasa hükmü icabıdır. Sizin olayınızda önemli olan husus "borçlu, son mal tesliminden itibaren 30. günlük çek ile ödemeyi taahhüt eder" hükmüne rağmen sorunuzda çekten bahsetmemişsiniz. Burada ciddi sorun şu olabilir:

1) "Çek ile ödeme vaadi" olmasına rağmen çek verilmemişse, sizin ihtar etmeniz gerekir mi? "Çek ile ödeme vaadi" ifa yerine mi yoksa ifa uğruna mı edimdir?

Ben ifa uğruna edim olduğunu düşünüyorum. çekin verilmesi yine borcun tecdidi anlamına gelmemektedir. Bu anlamda çek ile ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlunun çeki teslim etmesi ya da teslimden itibaren 30. günde ödemesi yönünde ihtar edilmesi gerekir kanaatindeyim.

2) Çek ile ödeme vaadi yerine getirilseydi çekin ibrazı ile temerrüt doğacağına göre ve yine çekte ibraz süreleri dikkate alındığında bu durumda da "mal tesliminden itibaren 30. gün " ün vade olduğunu ve 30. günde temerrüdün kendiliğinden doğduğunu ileri sürmek mümkün müdür?

Fatura tarihinin her zaman için ödeme tarihi olmadığı, peşin ödenen bir mal alımında irsaliyenin hemen, faturanın irsaliyeden itibaren yasal olarak (VUK) 10.gün içinde düzenlenebileceği malumdur. Keza faturaya rağmen ödemenin çok çok sonraki bi tarih olarak kabul edilebileceği de bilginiz dahilindedir. Dolayısıyla olaya bir kaç noktadan bakmak, öyle sonuca ulaşmak doğru olur.

Belli ki çek alınmamıştır. Çekin verilmesi yahut 30. günde ödemenin yapılması da talep edilmemiştir. Aksi bir durum varsa lütfen belirtin.

Konu sanıldığından daha da karmaşık ve yoruma müsaittir. Dikkat etmenizi ben de öneriyorum.

Saygılarımla...
Old 21-02-2007, 16:29   #17
avukat2007

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım,

mal teslimine karşılık olarak sizin de belirttiğiniz gibi borçlu tarafından 30 gün vadeli çek verilmemiş, karşı taraf toplu ödeme yapmaktan devamlı imtina etmiş. 2006 yılı içinde 700,000,00 YTL ye yakın ödeme yapılmış belirli aralıklarla ve borçlu şirketin müvekkillerime verdiği 2006 yılı cari hesap ekstresinde kalan meblağı belirlemiş. Sn Işıl Hanım müvekkilim malı 24 ünde değil ayın 28 inde tamamen teslim etmiş. Yani 4 günlük bir gecikme sözkonusu Ancak karşı taraf müvekkilime herhangi bir zarara uğradığına dair kayıt sunmamşı ve dediğim gibi borçlu borcuna itiraz etmemiş ve 2006' da borcun büyük bir kısmını ödemiş. Bu müvekkilim lehine bir durum.
kalan 300,000,00 YTL ise ödenmemiş. Biz bu kısmı faiziyle birlikte almaya çalışıoruz. Durum bundan ibaret. Tabii ki risk büyük en başından beri farkındayım. Ama avukat olmak biraz da taşın altına elini sokmak değil midir.
ama durum ne kadar risk içeriyor bunu öğrenmek istiyorum. Konuyu tekrar ve tekrar tartışmaya açıp sizi bıktırmamın sebebi budur
Old 04-12-2008, 14:08   #18
me_as

 
Varsayılan

Taşıma sözleşmesinde " hemen ödemeyi garanti eder" denmesi kesin vademidir?
Old 24-03-2010, 16:53   #19
Av. Ömer ÜNLÜ

 
Varsayılan

BK 101'de bahsedilen "Kesin Vade" tanımından anlaşılması gereken "Ödeme Gününün Kesin Olarak Belirtilmesi" halidir. Tarihin belirlenebilir olması, öngörülebilir nitelikte olması veya muayyen bir zaman dilimini içermesi Kesin Vade anlamı taşımaz. Konunun tartışılmasının üzerinden uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen içerik olarak güncelliğini koruması nedeniyle cevap yazmak lüzumu hissettim. Konu ile ilgili örnek -yeni tarihli- Yargıtay Kararı aşağıdadır.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/2642

K. 2008/8549

T. 18.9.2008

• İTİRAZIN İPTALİ ( Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

• TEMERRÜT İHTARI ( İtirazın İptali - Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

• FAİZ ( İtirazın İptali - Ödeme Günü Kesin Olarak Belirlenmemiş Alacak İle İlgili Temerrüt İhtarı da Yapılmamışsa Takip Tarihine Kadar İşleyen Faiz İstenemeyeceği )

ÖZET : Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya kapsamından faizin başlangıcına itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar ödeme gününü kesin olarak kararlaştırmamışlarsa, borçlu ancak temerrüt ihtarı ile temerrüde düşer. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede, ödemenin faturanın kesilmesinden itibaren 75 gün içinde yapılacağı kararlaştırılmıştır. Bu halde ödeme gününün kesin olarak kararlaştırıldığı kabul edilemez. Temerrüt ihtarı da gönderilmediğinden takip tarihinden öncesi için faiz istenemez.


DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen ihale sözleşmesine istinaden davacının davalıya faturaya dayalı tıbbi malzemeler sattığını, borcun ödenmediğini, fatura bedellerinin ve sözleşmenin 13.2. maddesine göre işleyen avans faizinin tahsili için girişilen icra takibinde faizin başlangıcına ve oranına itiraz edildiğini, İtirazın sözleşme ve işin ticari iş olmasına göre haksız olduğunu belirterek, kısmi itirazın iptaline, takibin devamına, % 40 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, üniversitelerin Anayasa gereği çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip, Devletçe kanunla kurulan Yüksek Öğretim Kurumu olduğu, yapılan işin mahiyeti itibariyle kamu hizmeti olan sağlık hizmeti olmasına göre işin ticari iş olarak nitelenemeyeceği, talep olunan faizin başlangıç tarihinin yasal olmadığı, davalı temerrüde düşürülmediğinden faizin icra takip tarihinden işletilmesi gerektiği, bileşik faiz ve tazminat istenemeyeceği, itirazın asıl alacağa değil, fer'ilerine yönelik olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yanlar arasında akdedilen ihale sözleşmesinin ödeme koşulları ve zamanının düzenlendiği 13.2. maddesi, B.K.'nun 107/3. maddesi gereği ödeme tarihinin belirli ve ihtara ihtiyaç göstermemesi, temerrüdün her bir faturanın kesim tarihinden itibaren 75. gün sonunda başlaması; davacının tacir olup, TTK'nun 21. maddesine göre sözleşmeye dayalı ilişkinin ticari iş niteliğinde bulunması, temerrüt tarihinde uygulanacak faizin avans faizi olması gerekmesine, toplanan delillere HUMK'nun 74. maddesine göre davanın kabulüne, davalının kısmi itirazının iptaline, takibin devamına, hükmolunan tutarın % 40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
B.K.'nun 101. maddesi uyarınca taraflarca müttefikan bir ödeme günü kararlaştırılmadıkça muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2. maddesinde ödemenin faturanın kesilmesini takiben 75 gün içinde yapılacağı belirtilmiş ise de, anılan sözleşme hükmü B.K.'nun 101. maddesi anlamında ödeme gününü kesin olarak belirleyen bir hüküm olarak kabul edilemez. Somut olayda takipten önce temerrüt ihtarında bulunulduğuna dair bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece takip tarihinden önceki işlemiş faiz talebinin reddi ile temerrüdün takiple gerçekleştiğinin kabulü gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 18.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla
Av. Ömer ÜNLÜ
Old 02-02-2012, 13:20   #20
hande88

 
Varsayılan

Herkese Merhabalar,
Konu uzun zamandır tartışılmamış ancak umarım soruma bir yanıt bulabilirim.
Yukarıda verilen kararlar ve tartışma tamamen, taraflar arasında bir sözleşme olması halinde, sözleşmede bu şekilde bir kesin vade olması hususu çerçevesinde yapılmış. Peki, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoksa ve faturada ve proforma faturada, ödeme tarihi, teslimden itibaren 2 ay içinde olarak belirlenmişse, bunu yani teslimden sonraki 2. ayın sonu gününü kesin vade olarak kabul etmek mümkün müdür ?
Şimdiden teşekkür ederim. İyi çalışmalar
Old 03-02-2012, 12:05   #21
Av. Ömer ÜNLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hande88
Herkese Merhabalar,
Konu uzun zamandır tartışılmamış ancak umarım soruma bir yanıt bulabilirim.
Yukarıda verilen kararlar ve tartışma tamamen, taraflar arasında bir sözleşme olması halinde, sözleşmede bu şekilde bir kesin vade olması hususu çerçevesinde yapılmış. Peki, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoksa ve faturada ve proforma faturada, ödeme tarihi, teslimden itibaren 2 ay içinde olarak belirlenmişse, bunu yani teslimden sonraki 2. ayın sonu gününü kesin vade olarak kabul etmek mümkün müdür ?
Şimdiden teşekkür ederim. İyi çalışmalar

Sevgili Hande88,

mesajınızın bir üstünde yer alan içtihat sorunuzun tam olarak cevabıdır.

iyi çalışmalar dilerim.
Old 28-07-2012, 21:11   #22
omav

 
Varsayılan

Merhaba,

yararlı tartışmanız için teşekkür ederim.

konuyla alakalı ek sorum şöyle;

A LTD. ŞTİ (malik-kiralayan) ile B LTD.LTİ. (Kiracı) arasında bir kira akti var. VE akitte her ayın 10. günü ödenecektir diyor. (soru 1 : bu kesin vade sayılırak -ihtara gerek olmadan- -ödememe halinde- kiracı TEMERRÜDE DÜŞER Mİ)

Bununla birlikte aynı zamanda her ay Kiralayan A tarafından, Kiracı B'ye fatura gönderiliyor ve bunun mukabilinde B tarafından ödeme yapılıyor. Ben kiracıya (B'ye) ihtarname gönderip gecikmesinin önüne geçmek istiyorum çünkü her ayın 26-27inci günü ödüyor.. (soru 2 - Ayın 10'unda ödeme zorunluluğu, fatura gönderimi sebebiyle ortadan kalkar mı )

soru 2'ye "evet bu durumda süre faturaya göre hesaplanır derseniz" : (soru 3- bu durumda faturayı aldıktan kaç gün sonra ödemezse ihtar göndermek gerekir)
teşekkürler...
Old 01-02-2015, 13:50   #24
omav

 
Varsayılan

Sn. Yıldız Hukuk belgeler.com yayına veda etmiş..
neden veda ettiğine dair bir yazı var ama birşey anlayamadım (herhalde daha önce kullanmadığım için netleşmedi )

cevabınızı farklı şekilde gönderirseniz çok sevinirim...
iyi çalışmalar, teşekkürler...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kira sözleşmesi tarihi - artış tarihi - kira tesbit davası ayanlar07 Meslektaşların Soruları 21 29-11-2010 15:08
İlkbaharın Başlangıç Tarihi Gemici Site Lokali 2 04-04-2010 13:20
Tarihi kaçakçılık davası! Seyda Hukuk Haberleri 0 12-01-2007 12:52
Sigorta başlangıç tarihi avegunduz Meslektaşların Soruları 2 10-11-2006 13:00
Hukuk Tarihi fatamgül demirel Hukuk Soruları Arşivi 1 21-02-2002 22:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05208802 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.