Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Genel İdarÎ Usul Kanun Tasarisinin Tanitimi Ve AÇilimi-3

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-10-2008, 16:42   #1
üye19576

 
Varsayılan Genel İdarÎ Usul Kanun Tasarisinin Tanitimi Ve AÇilimi-3

GENEL İDARÎ USUL KANUN TASARISININ TANITIMI VE AÇILIMI-3



İsimli çalışmamızın devamın niteliğindeki, üçüncü bölümü aşağıya çıkarılmıştır.



KURUL TOPLANTILARI
MADDE 28- (1)Devletin savunma, güvenlik ve ekonomisine, dış ticaret politikasına, milletlerarası ilişkilerinin yürütülmesine ve kurumların iç işleyişine, özel hayatın gizliliğine ilişkin konular ile acil ve zorunlu hâller hariç, idarenin karar organı olan kurullarının toplantıları ilgililere açıktır. Bu toplantılardan hangilerinin ilgililere açık olacağı hususu çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
(2)İlgililere açık olacağı belirlenen kurul toplantıları, ilgililerin toplantıyı izleyebileceği uygun yerlerde yapılır. Sayılarının fazla olması hâlinde idare, ilgililerden toplantıyı izleyecek belli sayıda temsilci seçmesini isteyebilir veya duruma göre kendisi belirler.
(3)Her toplantının yeri, zamanı ve gündemi önceden, toplantılara ilişkin değişiklikler de en kısa zamanda ve uygun araçlarla kurul üyelerine duyurulur.
(4)Kurul hâlinde karar alınması gereken durumlarda, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanılır ve toplantıya katılanların çoğunluğuyla karar alınır. Kurul hâlindeki toplantılarda çekimser oy kullanılamaz.Oyların eşitliği hâlinde başkanın oyu belirleyici olur.
(5)Toplantılarda yapılan müzakerelerin özeti ve sonucu bir tutanakla tespit edilir.

MADDE GEREKÇESİ:
Bu madde ile Kanun’un genel felsefesine uygun olarak kurul toplantılarının açıklığı esası kabul edilmiştir. Ancak bu konuda idareyi işlemez hale getirmemek ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları engellemek amacıyla bu ilke sadece idari makamların genel karar organı olan kurullar için kabul edilmiş ve uygulamada yeknesaklığı sağlamak için maddede, esasen ilgililere kapalı olduğu belirlenenler dışında hangi kurul toplantılarının ilgililere açık olacağını belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na tanınmıştır. Bu çerçevede karar organı olan kurullar dışındaki kurulların alacağı kararlar ile hazırlık işlemleri iç düzen işlemleri gibi işlemler kapsam dışı tutulmuştur.
Kurul toplantılarının açıklığı ilkesi ile uygun olarak toplantılarınilgililerin toplantıyı izleyebileceği uygun yerlerde yapılması; toplantının yeri, zamanı ve gündeminin önceden kurul üyelerine duyurulması maddede hüküm altına alınmıştır. Yine maddede toplantılara ilişkin değişiklik olması halinde bu durumun da vakit geçirilmeden uygun araçlarla duyurulması öngörülmüştür. Toplantıda görüşülecek konuların ilgililerin belirlenebilmesinde yaşanabilecek zorluklar ve ilgili sayısının kimi zaman çok fazla olabileceği düşünülerek ilgililere bildirim yükümlülüğü getirilmemiştir. Ancak maddede bu yükümlülüğün getirilmemiş olmasının gündemin uygun araçlarla kamuoyuna bildirilmesine engel olmadığı açıktır. Toplantının çift sayıda üyenin katılımıyla gerçekleşmesi ve oyların eşitliği nedeniyle karar verilememesi hâlinde başkanın oyunun belirleyici olacağı öngörülmüştür.
Maddede kurul kararlarında çekimser oy kullanılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca uygulamadaki pek çok özel düzenleme ile uyumlu olarak kurul hâlinde karar alınması gereken durumlarda, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanılacağı ve toplantıya katılanların çoğunluğuyla karar alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Kararın hangi temel tartışma sonunda alındığının belirlenebilmesi ve bunun idarenin kayıtlarına girebilmesi için toplantılarda yapılan müzakerelerin özetinin tutanakla tespit edilmesi esası benimsenmiştir.


ELEKTRONİK ORTAMDA DUYURU

MADDE 29- (1) Kamu kurum ve kuruluşları, kendi görev ve yetki alanlarında, kamuyu ilgilendiren faaliyet ve işlemlerini, diğer iletişim araçlarının yanı sıra imkânlarının yeterliliği ölçüsünde elektronik ortamda duyurur.

(2) Elektronik ortamda duyuruya ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.


MADDE GEREKÇESİ:
Günümüzde modern teknolojinin de yardımıyla elektronik ortamda iletişim imkânlarının hızla geliştiği gözlemlenmektedir. Söz konusu iletişim imkânlarının idare ile bireylerin ilişkilerinde de kullanılması kamu hizmetlerinden yararlanmayı uygulamada büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Maddeyle, idarenin işlem ve eylemlerinin, kamunun bilgi ve denetimine sunulması yoluyla açıklığın gerçekleştirilmesi için elektronik ortamda duyurulması öngörülmüş, böylelikle yönetim süreçlerine kamunun katılımı ve kamu hizmetlerinden yararlanmanın kolaylaştırılması hedeflenmiştir.
İletişim araçlarıyla ve elektronik ortamda yapılan bu duyuruların, Anayasanın 125 inci maddesinde öngörülen idarî işlemler için söz konusu olan yazılı bildirimde bulunma yükümlülüğünü sona erdirmediği açıktır.



BEŞİNCİ BÖLÜM

İdarî İşlemin Tamamlanması



İŞLEM YAPMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE SÜRESİ
MADDE 30- (1) İdare, başvuru üzerine ya da resen başlayan usulün sonunda gerekli işlemi, bu Kanuna uygun olarak yapar.
(2) 9 uncu madde hükmü saklı kalmak şartıyla başvuru üzerine yapılacak işlemlerde, evrakı kabul eden birim başvuruyu üç gün içinde işlemi tesis edecek olan makam veya kurula iletir. Başvuru; inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılması için ilgili birime veya birimlere üç gün içinde gönderilir. İlgili birim veya birimler, gerekli inceleme, araştırma ve değerlendirmeleri yaparak görüşlerini geciktirmeksizin işlemi tesis edecek makam veya kurula sunar.

(3) İdare, işlemin yapılmasını engelleyen, güçleştiren ya da geciktiren unsurların ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri alır.

(4) İdare, görevi kapsamında olan işlerin başlangıcından bitişine kadar geçireceği aşamaları ve bitirilmesi için öngörülen süreleri tespit ederek kamuoyuna duyurur.





MADDE GEREKÇESİ:
MADDE 30- Maddede, icraî işlemin yapılması yükümlülüğüne ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir. 20 nci maddede de vurgulandığı gibi idarî işlem talep üzerine ya da resen başlayacaktır.
İkinci fıkrada, talep üzerine başlayan idarî işlemlerde, işlemin yapılış sırasındaki aşamalarında geçirilebilecek azamî süreler öngörülerek idarî işlemin süratli bir şekilde tesisi amaçlanmıştır.
Üçüncü fıkrada, kamu hizmetinin etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesinin sağlanması için idarenin gereken her türlü önlemi alacağı hüküm altına alınmıştır.

Dördüncü fıkra hükmüyle idarelere, yapmak durumunda oldukları işlem türlerinin özelliklerine göre geçirecekleri süreçleri dikkate alarak, işlemlerinin hangi aşamalardan geçeceğini ve bu aşamalardaki geçireceği sürelerin azamî haddinin ne olacağını belirleme yetki ve sorumluluğu verilmiştir. Bu yetki ve sorumluluk hem her idareye kendi çalışma şartlarına en uygun seçeneği belirleyebilme imkânı tanıyıp, iç düzenine ilişkin kuralları metinleştirmede ve denetimde kolaylık sağlayacak, hem de işlemin ilgililerine işlemin seyrinin hangi süreler içinde gerçekleştirileceğini bilme imkânı sağlayacak, böylece idarenin saydamlığını ve idarî işlemin hızlı bir şekilde tesisini mümkün kılacaktır.



İDARÎ İŞLEMİN ŞEKLİ
MADDE 31- (1)İdarî işlemler, kural olarak yazılı şekilde yapılır. Yazılı olmayan bireysel işlemler, ilgilinin talebi üzerine idarece yazılı hâle getirilir.
(2)Bireysel işlem metninde;
a) İşlemi yapan idare ve açık adresi,
b) İşlemi yapan yetkili ya da yetkililerin ad ve soyadları, unvanı ile imzaları,
c) İmza devri ya da vekâlet söz konusu ise unvanda bu durumu ifade eden açıklama ya da kısaltma,
ç) Yöneldiği kişi ya da kişilerin açık kimlikleri,
d) Yetkili idare evrak kayıt tarihi ve sayısı
yer alır.
(3)Bireysel işlem bir kurul tarafından yapılmışsa; toplantı ya da oturum tarihi ve numarası, katılan ve katılmayanların açık kimlikleri, katılanların hangi yönde oy kullandıkları ve varsa gerekçeli karşı oyları işlem metninde gösterilir.
(4) Elektronik ortamda ya da otomatik bir araç ile yapılan idarî işlemde, elektronik imza ya da güvenliği garanti edilmiş mekanik araçlarla da imza atılabilir. İlgili, yapılan açıklamalardan idarî işlemin içeriğini açıkça anlayabiliyorsa, işlemin içeriğinin bildirimi için özel işaretler kullanılabilir.

MADDE GEREKÇESİ:
Maddede, bireysel idarî işlemin şekil şartları düzenlenmiştir. İdarî işlem kural olarak yazılı şekle tâbidir. Gerekli hâllerde sözlü yapılan idarî işlemlerin ilgilisinin talebi üzerine yazılı hâle getirileceği de öngörülmüştür.
Düzenlemelerde idarî işlemin şekil şartları gösterilmek suretiyle, ilgililerin işlem hakkında her türlü bilgiye sahip olmaları amaçlanmış, böylece şekil bakımından yapılacak denetimlerde ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların önüne geçilmeye çalışılmıştır. Şekil şartları sadece nihaî işlem için düşünülmemiş, idarî usul sürecinde yapılacak her işlem için öngörülmüştür. İşlem metninde bulunulması gereken imza, ıslak imzayla sınırlandırılmayarak elektronik ortamda da uygun araçlarla imzanın atılabileceği kabul edilmiştir.
Bireysel işlem için öngörülen şekil şartları kendi özellikleri de dikkate alınarak kurul kararları için de benzer bir şekilde hükme bağlanmıştır. Ayrıca, alınan kararda varsa karşı oy sahiplerinin muhalefet şerhlerinin gerekçelerinin de işlem metninde yer alması ilkesi kabul edilmiştir.


İDARÎ İŞLEMİN GEREKÇESİ

MADDE 32- (1) Her idarî işlem gerekçeli olmak zorundadır. İlgiliye tebliğ edilen işlem metninde, idarenin o işlemi yapmasını gerektiren maddî ve hukukî sebepler açık ve anlaşılabilir şekilde yer alır.

(2)Ancak, ilgilinin talebine uygun olarak yapılan işlemler, ilgililerin haklarını etkilemeyen işlemler, düzenleyici işlemler, seçim işlemleri, not verme işlemleri ve ivedi yapılması gereken işlemlerde gerekçe gösterilmeyebilir.


MADDE GEREKÇESİ:
Maddede öngörülen gerekçe yükümlülüğü, hukuk devleti anlayışının bir gereğidir. Zira idarî işlemlerin hukuka uygun olması zorunluluğu ve denetlenebilir olması, idarî makama, idarî işlem yaparken var olan maddî ve hukukî şartları kapsamlı ve tatmin edici bir şekilde değerlendirme yükümlülüğü yükler. Buna bağlı olarak da idarî işlemlerin gerekçeli olmasını ve bunun yazılı olarak tespit edilmesini zorunlu kılar.
İdarî işlemin gerekçesi, işlemin şekil unsuruyla da ilgili olup, işlem metninin bir parçasıdır. İdarî makam, gerekçeyle; işlemin sebeplerini, niçin, nasıl ve hangi şartlarda o işlemi yaptığını ortaya koyar. Bu sebeple gerekçe, işlemin sebebi hakkında ilgiliye bilgi vermek suretiyle savunma hakkının vazgeçilmez bir ögesi olarak ortaya çıkmakta; ayrıca işlemin yöneldiği kişinin, doğru karar verildiği yönünde ikna olmasına yardımcı olmaktadır.
İdarenin ilgililere adaletli davranması ve ona haklarını kullanması için fırsat vermesi açısından gerekçe ilkesinin ne denli önemli olduğu açıktır.
Madde, genel gerekçe yükümlülüğü getirmiş ve gerekçelendirilmesi gerekmeyen, yani genel gerekçe yükümlülüğünün istisnası olan işlemleri sayma yoluyla belirlemiştir: ilgilinin talebine uygun olarak yapılan işlemler, ilgililerin haklarını etkilemeyen işlemler, düzenleyici işlemler, seçim işlemleri, not verme işlemleri ve ivedi yapılması gereken işlemlerde gerekçe gösterilmeyebilecektir.





BAŞVURU YOLLARININ GÖSTERİLMESİ

MADDE 33- (1) İdare, ilgiliye tebliğ edilen bireysel işlem metninde, ilgilinin hangi idarî makama, varsa yargı öncesi uyuşmazlık çözüm yollarına ve hangi yargı merciine başvurabileceğini ve sürelerini belirtmek zorundadır.

(2) Düzenleyici işlemin uygulanması niteliğindeki işlemlerde, uygulama işlemi ile birlikte düzenleyici işleme karşı da dava açılabileceği işlem metninde ayrıca belirtilir.

(3)Başvuru yollarının ve sürelerinin gösterilmesinde idarece hata yapılması, hak kaybına yol açmaz.

MADDE GEREKÇESİ:
İdarî usulde çok önemli hususlardan birisi de idarî usulü sona erdiren idarî işlemin, yöneldiği kişi için gerek uygulama gerek bilgilenme ve gerekse hukuk yollarına müracaat edebilme hususunda yeterince “açık” ve “yol gösterici” olma zorunluluğudur. İdarî makamın, kararın içeriğini objektif, açık, kesin ve eksiksiz olarak belirlemesi hukuk devleti ilkesinin gereğidir. İdarî işlemin, açık, anlaşılır bir şekilde yazılı hale getirilmesi, gerek idarî işlemin yürütülmesinde, gerekse kişilere tanınmış bulunan başvuru ve savunma hakları açısından son derece önemlidir. Bu çerçevede başvuru yollarının gösterilmesi ilkesi, işlemin muhatabının savunma ve dava haklarıyla doğrudan ilgili olup; bu hakların kullanımını kolaylaştıran, hatta bu hakların kullanımını sağlayan bir ilkedir.
İşlem metninde başvuru yollarının gösterilmesi, kişilerin kendilerine tanınmış bulunan kanunî hakları kolaylıkla kullanmalarını sağlayacaktır. İşleme karşı nereye ve hangi süre içinde başvuruda bulunulabileceğinin; başvurunun zorunlu olup olmadığının bilinmesi, işlemin yöneldiği kişinin uğrayabileceği muhtemel mağduriyetleri işin başında giderir.
Maddede düzenlenen, idarî işlemde başvuru yollarının gösterilmesi yükümlülüğünün dayanağı, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmünü öngören Anayasanın 40 ıncı maddesidir.
İdarî makam, madde hükmü uyarınca yaptığı bireysel idarî işlemlerde başvuru yollarını, başvuru hakkının kolayca kullanılmasını mümkün kılacak ayrıntıda göstermeli; özel-genel, yargısal-idarî bütün başvuru yolları ve süreleri işlem metninde belirtmelidir.
Maddeyle, başvuru yollarını gösterme yükümlülüğü düzenleyici işlemler için de öngörülmüş; ancak düzenleyici işlemin özellikleri dikkate alınarak bu yükümlülüğün, düzenleyici işlemin bir maddesine başvuru yollarıyla ilgili konulacak özel bir hükümle yerine getirileceği kabul edilmiştir.
Son fıkrada, idarenin başvuru yolları ve sürelerinde yaptığı hata nedeniyle başvuru hakkını kullanamayan ilgiliye yeni bir başvuru hakkı tanınmamış; sadece idarenin yaptığı kusurlu davranış nedeniyle tazmin sorumluluğunun olacağı, ilgilinin doğan zararını karşılayacağı hüküm altına alınmıştır.

İDARÎ İŞLEMİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ
MADDE 34- (1)Bireysel işlemler, işlem metninde açıkça daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmemişse, ilgilisi için usulüne göre tebliğ edildiği andan itibaren yürürlüğe girer ve tebliğ edildiği içeriğiyle geçerli olur.
(2)Düzenleyici işlemler, işlem metninde açıkça daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmemişse yayın veya ilân tarihinde yürürlüğe girer.


MADDE GEREKÇESİ:
Maddede, idarî işlemlerin yürürlüğüyle ilgili esas ve usuller düzenlenmiştir.
Bireysel idarî işlemler kural olarak tebliğ edildiği andan itibaren yürürlüğe girer. Ayrıca idarî işlemler, tebliğ edildiği andaki içeriğiyle geçerlidir. Bu nedenle bireysel bir idarî işlem tesis edildiği anda değil, tebliğ edildiği anda hukukî hüküm ve sonuçlarını doğurur. Yararlandırıcı nitelikteki bireysel idarî işlemlerde işlemin tamamlanmasıyla birlikte, tebliğ edilmese dahi ilgilinin işlemle tanınan haklardan yararlanacağı açıktır.
Maddede düzenleyici işlemlerin ise işlem metninde açıkça daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmemişse yayın veya ilân tarihinde yürürlüğe gireceği öngörülmüştür.


MADDÎ HATALARIN DÜZELTİLMESİ

MADDE 35- (1) İşlem metninde tarafların adı, soyadı, unvan ve adreslerine ilişkin yanlışlıklar ile hesaplama hataları ve diğer maddî hatalar, resen ya da ilgilinin başvurusu üzerine idare tarafından düzeltilir.

(2)Sonuca etkili düzeltmeler, işlemin tâbi olduğu usule göre tebliğ veya ilân edilir.

MADDE GEREKÇESİ:
Maddede, maddî olgu ve olayların gerçekliğine uygun olarak işlem yapmak yükümlülüğünde olan idarenin, işlem metninde maddî hataları saptaması hâlinde resen ya da ilgilinin talebi üzerine düzeltme yapma yükümlülüğü getirilmiş; sonuca etkili düzeltmelerin, işlemin tâbi olduğu usule göre tebliğ veya ilân edileceği kabul edilerek, yapılması muhtemel yeni hataların başvuru üzerine düzeltilmesi imkânı öngörülmüştür.




ALTINCI BÖLÜM

Uyuşmazlıkların Yargı Öncesi Çözüm Usulleri


İTİRAZ

MADDE 36- (1) İlgililer, bireysel idarî işlemlere karşı dava açma süresi içinde hiyerarşik üst makama, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makama, kurul hâlinde alınan kararlarda ise aynı kurula itiraz edebilirler.
(2)İtiraz, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
(3)İtiraz üzerine, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurulca gerekli görülmesi hâlinde, itiraz sonuçlandırılıncaya kadar işlemin uygulanması durdurulabilir.
(4) İtiraz eden, itiraz süreci tamamlanmadan dava yoluna başvuramaz.
(5) İtiraz altmış gün içinde sonuçlandırılamazsa, dava açma süresi yeniden işlemeye başlar.

MADDE GEREKÇESİ:
İdarî itiraz hakkı, idari başvuru hakkı çerçevesinde esasen Türk idare hukukunda kabul edilen bir haktır. Bu hakkın kullanımı, hiyerarşik denetim mekanizmasının talep üzerine işlemeye başlamasını sağlaması bakımından da önemlidir.
İdarî makamların tesis ettiği, kesin ve yürütülebilir idarî işlemlerin doğrudan yargı yoluna başvurularak iptalinin istenmesi mümkündür. Ancak bu hükümle, idari işlemlere karşı iptal davası açmadan önce ilgililere, dilerlerse dava açma süresi içinde hiyerarşik üst makama, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makama, kurul hâlinde alınan kararlarda ise aynı kurula itiraz edebilme imkânı tanınmıştır.
Dikkat edilirse bu hüküm genel olarak 2547 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11 inci maddesi ile uyumlu olmakla birlikte itirazın konusu bakımından herhangi bir sınırlama getirilmemiş; ayrıca kurul halinde verilen kararlarda kurula itiraz, mümkün hale getirilmiştir.
Hükümle getirilen bir başka yenilik, talep üzerine veya resen, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurulca gerekli görülmesi hâlinde, itiraz sonuçlandırılıncaya kadar işlemin uygulanmasının durdurulabilmesidir. İtiraz makamlarına kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek itirazla ilgili karar verilinceye kadar işlemin uygulanmasını durdurma yetkisi tanınmak suretiyle ilgililerin işlemin olası hukuka aykırı etkilerinden korunması amaçlanmıştır.
İtiraz, idari işlemin yapılış sürecine ilgililerin katılımı, idare ile kamu hizmetinden yararlananlar arasındaki uyuşmazlıkların yargı organı önüne taşınmadan çözülmesi yollarından biri olarak düşünüldüğünden itiraz süreci tamamlanmadan dava yoluna başvurulamayacağı maddede hüküm altına alınmıştır.
Yine maddeye, 2547 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11 inci maddesi ile uyumlu olarak, yapılan itiraz, altmış gün içinde sonuçlandırılamazsa, dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı yolunda hüküm konulmuştur.

İTİRAZ BAŞVURUSUNUN İNCELENMESİ VE KARARA BAĞLANMASI
MADDE 37- (1) İlgili kanuna göre itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul;
a) Yaptığı ön inceleme sonucunda;
1. İtirazı incelemeye yetkili olmadığını anladığında başvurunun yetkili makam veya kurula gönderilmesine,
2. Başvuranın ilgili olmadığını veya başvurunun süresinde yapılmadığını tespit ettiğinde, başvurunun usulden reddine,
3. (1) ve (2) numaralı alt bentlerde sayılan sebeplerin bulunmaması halinde, başvurunun usulden kabulüne
en geç yedi gün içinde karar verir.
b) İtiraz başvurusunun usulden kabulüne karar verdiğinde;

1. Başvuruda ileri sürülen sebepler yanında itiraza konu işlemin dayanağını oluşturan maddî ve hukukî olgulara ilişkin gerekli bilgi ve belgeleri de değerlendirerek, her türlü incelemeyi resen yapar.

2. İlgililerin, tanıkların, bilirkişilerin dinlenilmesine, ilgililerin talebi üzerine veya resen karar verebilir.

(2)Yetkili makam veya kurulca, itiraz edilen işlem; hukuka veya kamu hizmetinin gereklerine aykırı bulunduğunda iptal edilir; aksi halde, itiraz reddedilir.
(3)Yetkili makam veya kurul, itiraza ilişkin başvuruyu, kendisine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde karara bağlamak zorundadır.
(4)Başvuru üzerine ön inceleme sonucunda veya esastan verilen karar, ilgiliye ve idarî makama yazılı olarak bildirilir.
(5)İtiraz konusu işlemin iptali üzerine idari makam; gerekiyorsa, yeniden işlem tesis edebilir.

MADDE GEREKÇESİ:
Madde hükmü ile itiraz müessesesi ve hiyerarşik denetimin etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır.
İdari usul, bireylere çeşitli haklar tanınmak suretiyle onların, işlemin yapılış sürecine katılmalarını sağladığı gibi, yargılama usulüne benzer usullerle, idarenin, maddi ve hukuki gerçeğe uygun karar verebilmek amacıyla kendi kendini denetlemesine de imkân tanımaktadır.
Bu gerçeğe uygun olarak maddede, yargılama usulüne benzer usullerle itirazın en etkin şekilde sonuçlandırılabilmesi amacıyla itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul için iki aşamalı bir denetim mekanizması öngörülmüştür. Buna göre, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul, önce bir ön inceleme yaparak itirazın yetkili makam ya da kurula yapılıp yapılmadığını, itiraz başvurusunda bulunanın Kanun’un 4 üncü maddesinde tanımlanan “ilgili” olup olmadığını ve itirazın 36 ncı maddede belirtilen süre içinde yapılıp yapılmadığını inceleyecektir. Bu aşamada itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul, en geç yedi gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olmadığını anladığında başvurunun yetkili makam veya kurula gönderilmesine; başvuranın ilgili olmadığını veya başvurunun süresi içinde yapılmadığını tespit ettiğinde, başvurunun usulden reddine karar verecektir.
Maddeye göre itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul, ön inceleme sonucunda kendisinin yetkili olduğunu, itiraz başvurusunda bulunanın Kanun’un 4 üncü maddesinde tanımlanan “ilgili” olduğunu ve itirazın 36. maddede belirtilen süre içinde yapıldığını tespit ettiğinde başvurunun usulden kabulüne karar verecek ve ikinci aşamaya geçerek itirazı esastan karara bağlayacaktır.
Maddenin birinci fıkrasının 3/(b) hükmü ile itirazı incelemeye yetkili makam veya kurula itiraz ile ilgili resen inceleme yükümlülüğü getirilmiştir. İtiraz müessesesinin etkin bir şekilde işletilebilmesi için bu bağlamda, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurulun, itiraza konu işlemin dayanağını oluşturan maddî ve hukukî olgulara ilişkin gerekli bütün bilgi ve belgeleri ortaya koyması, ilgilinin itiraz başvurusunda ileri sürdüğü sebepler yanında itiraza konu işlemin dayanağını oluşturan maddî ve hukukî olgulara ilişkin bu bilgi ve belgeleri de değerlendirmesi zorunludur.
İtiraz müessesesinin gerçek anlamda yargı öncesi uyuşmazlık çözüm yollarından birisi olabilmesi amacıyla ilgililerin talebi üzerine veya resen, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurula, ilgiliyi, varsa tanıkları dinleme, yine gerekli hallerde bilirkişi görüşüne başvurma yetkisi verilmiştir.
Yargı denetiminden farklı olarak itiraza konu işlemi sadece hukuka uygunluk açısından değil, yerindelik açısından da denetleme yetkisine sahip olan yetkili makam veya kurulun 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun’un 7 nci maddesi ile uyumlu olarak itiraza ilişkin başvuruyu, kendisine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde karara bağlaması zorunludur.
Hiyerarşik denetime ilişkin idare hukuku ilkeleri ile uyumlu olarak, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurula, yapılan denetim sonucunda işlemin hukuka ve kamu hizmetinin gereklerine uygunluğunu belirleyerek itirazı reddetme veya işlemi hukuka veya kamu hizmetinin gereklerine aykırı bularak iptal etme yetkisi tanınmıştır.
Maddeye göre, itirazı incelemeye yetkili makam veya kurul tarafından verilen esasa ilişkin kararın işlemi yapan idarî makama da yazılı olarak bildirilmesi zorunludur. İşlemi yapan idari makamın; itiraz üzerine verilen iptal kararının gerekçesini de dikkate alarak, gerekli hallerde yeniden işlem tesis etmesi mümkündür.


İDARÎ EYLEMLERDEN DOĞAN ZARAR NEDENİYLE UZLAŞMA BAŞVURUSU
MADDE 38- (1) İdarî eylemler nedeniyle hakları ihlâl edilenlerin, idarî dava açmadan önce zarara neden olan idareye başvurarak, uğradıkları zararın uzlaşma suretiyle giderilmesini istemeleri zorunludur.
(2) Uzlaşma istemine ilişkin başvurular, eylemin ve bu eylemin hangi idare tarafından yapıldığının öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılır.

MADDE GEREKÇESİ:
Madde ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13 üncü maddesinde yer alan “idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir” hükmü ile uyumlu bir düzenleme yapılarak, uygulamada hemen hemen hiç sonuç alınamayan 2577 sayılı Kanun’un 13 üncü maddede öngörülen zorunlu idari başvurunun işler hale getirilmesi amaçlanmış ve bu doğrultuda bu zorunlu başvuru, “uzlaşma başvurusu” olarak düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, uzlaşma için idareye başvurunun başlangıç tarihi, 2577 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi ile ilgili yerleşik Danıştay içtihadı ile uyumlu olarak “eylemin ve bu eylemin hangi idare tarafından yapıldığının öğrenildiği tarih” olarak belirlenmiştir.


İDARİ İŞLEMLERDEN DOĞAN ZARAR NEDENİYLE UZLAŞMA BAŞVURUSU
MADDE 39- (1) İdarî işlemler dolayısıyla hakları ihlâl edilenler; idareye başvurarak, uğramış oldukları zararın uzlaşma suretiyle giderilmesini isteyebilirler.
(2) Uzlaşma istemine ilişkin başvuru, hak ihlâline neden olan idarî işlemin tebliği tarihinden veya hak ihlâli, bir işlemin icrası nedeniyle ortaya çıkmışsa icra tarihinden itibaren, dava açma süresi içinde yapılır.
(3) Uzlaşma istemine ilişkin başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
(4) Başvuru sonuçlanmadan dava yoluna başvurulamaz.


MADDE GEREKÇESİ:
İdarî faaliyet nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amacıyla idareye yapılması öngörülen uzlaşma başvurusu sadece idari eylemler nedeniyle uğranılan zararlarla sınırlandırılmamış; 39 uncu madde ile idari işlemler dolayısıyla hakları ihlâl edilenlerin de idareye başvurarak, uğramış oldukları zararın uzlaşma suretiyle giderilmesini isteyebilmeleri mümkün kılınmıştır. Ancak idari işlemler dolayısıyla hakları ihlâl edilenlerin yapacakları başvuru, zorunlu bir başvuru olarak değil, ihtiyari bir başvuru olarak düzenlenmiştir.
Maddede, uzlaşma istemine ilişkin başvurunun başlangıç tarihi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12 nci maddesi ile uyumlu olarak hak ihlaline neden olan idarî işlemin tebliği tarihinden veya hak ihlâli, bir işlemin icrası nedeniyle ortaya çıkmışsa icra tarihi olarak belirlenmiş ve uzlaşma başvurusunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracağı hüküm altına alınmıştır.


TAZMİNAT BAŞVURULARININ İNCELENMESİ VE UZLAŞMA KOMİSYONU
MADDE 40- (1) Tazminat başvurusu, belli bir konuyu ve somut bir talebi içermiyorsa, idarî makam tarafından reddedilir.
(2) Bu Kanuna uygun olarak yapılan ve birinci fıkra uyarınca reddedilmeyen başvurular, uzlaşma komisyonuna gönderilir.
(3) Uzlaşma komisyonu, üst yönetici veya üst yöneticinin görevlendireceği kişinin başkanlığında, biri Maliye Bakanlığı temsilcisi olmak üzere, en az üç kişiden oluşur.
(4) Hak ihlâline neden olan birden fazla idarenin varlığı hâlinde, ortak uzlaşma komisyonu oluşturulur.

MADDE GEREKÇESİ:
Maddede 38 inci madde uyarınca idarî eylemler nedeniyle hakları ihlal edilenlerin yapacakları zorunlu uzlaşma başvurusu ile 39 uncu madde uyarınca idarî işlemler dolayısıyla hakları ihlâl edilenlerin yapacakları isteğe bağlı uzlaşma başvurusu ile ilgili olarak idari makamca yapılan ön inceleme ile ön incelemeden geçen başvuruları inceleyecek ve karar verecek olan uzlaşma komisyonunun ne şekilde oluşacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddeye göre uzlaşma başvurularının öncelikle başvurulan idari makam tarafından belli bir konuyu ve somut bir talebi içerip içermediği; tazminat istemiyle zarara neden olduğu iddia edilen işlem ya da eylem arasında açıkça bir bağlantı bulunup bulunmadığı yönlerinden incelenmesi gerekmektedir. Böylece içeriği anlaşılmayan, somut bir talep içermeyen ya da herhangi bir idari eylem veya işlemden kaynaklanmayan tazminat talepleri için uzlaşma komisyonunun toplanmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Uzlaşma başvuruları da birer idari başvuru olduğundan 38–41 inci maddelerdeki özel hükümler dışında, genel olarak 6–11 inci madde hükümlerinin bu başvurular bakımından da uygulanacağında kuşku yoktur. Örneğin başvuru dilekçesinin yetkili olmayan idareye verilmesi hâlinde, 10 uncu maddeye göre dilekçe ve eklerinin beş gün içinde yetkili idareye gönderilerek durumun başvurana yazılı olarak bildirilmesi gerekecektir.
Maddede uzlaşma komisyonu genel hatları ile belirlenmiştir. Buna göre komisyon, üst yönetici veya üst yöneticinin görevlendireceği kişinin başkanlığında, biri Maliye Bakanlığı temsilcisi olmak üzere, en az üç kişiden oluşacaktır. Maddede ifade olunan üst yönetici, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 11 inci maddesinde hüküm altına alınan üst yöneticidir. Kamu malî yönetimine ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak öngörülen komisyona, yine aynı saiklerle Maliye Bakanlığı temsilcisi de dahil edilmiştir. Diğer taraftan maddede hak ihlaline neden olan birden fazla idarenin varlığı hâlinde, ortak uzlaşma komisyonu oluşturulacağı da belirtilmiştir. 41 inci maddede komisyonun oluşumu, çalışma usul ve esaslarının Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınarak madde hükmü esas alınmak suretiyle çeşitli ihtimaller gözetilerek komisyonun oluşumuna ilişkin ayrıntı Yönetmeliğe bırakılmıştır.


UZLAŞMA BAŞVURULARININ SONUÇLANDIRILMASI
MADDE 41- (1)Uzlaşma başvurularının incelenmesinde, başvurunun konusu, zarara yol açan olay ve nedenleri, zararın idarî eylem veya işlemden doğup doğmadığı ve meydana geliş şekli, idarenin tazmin sorumluluğunun olup olmadığı, zararın miktarı ve ödenecek tazminat tutarı tespit edilir.
(2) 22 nci ve 23 üncü maddeler uyarınca gerekli araştırma, inceleme veya olayın soruşturulması yapılır; talepte bulunan ve varsa tanık dinlenilebilir.
(3) Tazminat miktarı ve ödeme şekli üzerinde idare ve istemde bulunanın uzlaşması hâlinde tutanak düzenlenir. Tutanak, ilgili idarenin üst yöneticisi tarafından imzalanması hâlinde, ilâmlı icraya dayanak olacak belge niteliği kazanır.
(4) Uzlaşma başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Uzlaşma istemi altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.
(5) İdarelerin, eylem ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın tazmini için ilgililerle uzlaşabileceği üst sınır, her yıl bütçe kanunuyla belirlenir. Uzlaşılan miktar kurum bütçesinden ödenir.
(6)Uzlaşılan konuda dava yoluna başvurulamaz.
(7) Tazminat başvurularını inceleyecek makamlar ile uzlaşma komisyonlarının oluşumu, çalışma usul ve esasları çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

MADDE GEREKÇESİ:
Uzlaşma müessesesinin etkili, işleyen, sonuç alınabilen bir müessese olabilmesi amacıyla maddede uzlaşmaya ilişkin usul ana hatları ile belirlenmiş; uzlaşma komisyonunun çalışma usul ve esaslarının Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Maddede uzlaşma başvurularının incelenmesine özel önem verilmiştir. Bu çerçevede, uzlaşma komisyonuna öncelikle başvurunun konusu, zarara yol açan olay ve nedenleri, zararın meydana geliş şekli, idarenin tazmin sorumluluğunun olup olmadığı, zararın miktarı ve ödenecek tazminat tutarının tespit edilmesi yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca 22 ve 23 üncü maddelere atıfta bulunularak komisyonun resen araştırma yükümlülüğü kabul edilmiş; yapılacak inceleme sonucuna göre sadece maddî olayın oluş biçimi ve nedenleriyle sınırlı bir araştırma yaptırabileceği gibi gerekli görülmesi halinde teknik bilgiye sahip kamu görevlilerinden bir ekip oluşturarak araştırma veya idarenin ve kamu görevlilerinin hukukî sorumluluklarının da saptanacağı bir soruşturma yapılması yoluna gidebileceği de kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında uzlaşma komisyonunun, talepte bulunan ve varsa tanık dinleyebileceğini ayrıca vurgulamıştır.
Uzlaşmaya varılması halinde, tazminat miktarı ve ödeme şekli de belirtilmek suretiyle bu durumun tutanakla tespit edilmesi öngörülmüştür.
Uzlaşmanın etkin sonuç doğurabilmesi için tutanağın, ilgili idarenin üst yöneticisi tarafından imzalanması hâlinde, ilâmlı icraya dayanak olacak belge niteliği kazanacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece, zarara idarenin neden olduğu bilinerek, zararın giderilmesi istenilse bile bugüne kadar kamu maliyesi ilkeleri nedeniyle bu isteğin gerçekleştirilememesi ve bu nedenle 2577 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde öngörülen zorunlu idari başvurunun işletilememiş olmasının önündeki engelin aşılması amaçlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi hükmü ile uyumlu olarak uzlaşma başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunlu hale getirilmiş; uzlaşma isteminin altmış gün içinde sonuçlandırılamaması halinde isteğin reddedilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Uzlaşma müessesesinin kötü niyetle kullanılmaması için idarelerin, eylem ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın tazmini için ilgililerle uzlaşabileceği üst sınırın, her yıl bütçe kanunu ile belirleneceği belirtilmiştir.
İdari usulün amacı bireylerin işlem yapma sürecine katılmalarını sağlamak, birey ile idare arasında olumlu bir etkileşim ve iletişim oluşturmak, böylelikle yönetimde demokrasiyi gerçekleştirmek olduğu kadar bu yolla bireyle idare arsında uzlaşı ve barış yaratarak yargı organının iş yükünü azaltmaktır. Bu nedenle maddenin 6 ncı fıkrasında uzlaşılan konuda dava yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmıştır.



YEDİNCİ BÖLÜM

Yargı Kararlarının Uygulanması Usulü ve Sorumluluk



YARGI KARARLARININ UYGULANMASI USULÜ

MADDE 42- (1) İdare, yargı kararlarının gereklerini, kararın gerekçesini de dikkate alarak aynen ve gecikmeksizin yerine getirir.
(2)İdarî yargı mercilerince verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi bakımından ilgilinin başvurusu ve kararın kesinleşmesi beklenmez. Ancak bu kararların, inceleme, araştırma ve değerlendirme yapmayı gerekli kılması hâlinde idare, kararın kendisine tebliğinden itibaren en geç otuz gün içinde, bu incelemeleri yaparak karar gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
(3)Düzenleyici işlemler hakkında verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararları yeni bir düzenleme yapılmasını gerektiriyor ise idare, bu düzenlemeyi de gecikmeksizin yapar.
(4) Düzenleyici işlemler hakkında verilen ve kanun yolları tüketilen iptal kararları, düzenleyici işlemin yürürlüğe konuluş usulüne uygun olarak ilân edilir ve ayrıca uygun iletişim araçlarıyla duyurulur.
(5)Yargı kararı, tebligatı alan birim tarafından işlemi yapmış olan makam veya kurula derhal sunulur. Yeni bir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılması gereken hallerde, işlemi tesis etmiş olan makam veya kurul, kararı, kendisine sunulduğu tarihten itibaren üç gün içinde, görüşünü almak üzere, hukuk müşavirliği veya davayı takip eden yetkili birime gönderir. Hukuk müşavirliği veya davayı takip eden yetkili birim, yedi gün içinde görüşünü bildirir. Bu görüş alındıktan sonra kararın gereği yerine getirilir.
(6)Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararnameyle yapılan atama işlemlerinde yargı kararları, ilgili bakan tarafından uygulanır.
(7)Yargı kararlarının gereklerinin otuz gün içinde yerine getirilmemiş olması, bu süre geçtikten sonra da uygulama yükümlülüğünü ve sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
(8)Uygulanan yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının sonuçlarını etkisiz kılacak yeni bir idarî işlem tesis edilemez.
(9)Haciz veya ihtiyatî haciz uygulamalarıyla ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.


MADDE GEREKÇESİ:
Anayasanın 138 inci maddesi, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduklarını; bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceklerini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceklerini hüküm altına almaktadır.
Mahkeme kararlarının aynen ve geciktirilmeksizin uygulanması anayasal bir zorunluluk olup; uygulama sürecinde idarece bir hata yapılmaması özel bir önem taşımaktadır.
Birinci fıkra, bu zorunluluğa işaret etmekte, idarî yargı kararları yönünden kural olarak ilgilinin başvurusunun aranmasına gerek olmadığını belirtmekte ve idare hukuku ilkeleri çerçevesinde esasen verildiği andan itibaren kesin olan ve uygulama yükümlülüğü bulunan idarî yargı kararlarının kesinleşmesinin aranmayacağı, herhangi bir duraksamaya yer vermemek için, açıkça ifade edilmektedir.
İkinci fıkra, idarî yargı mercilerince verilen ve en geç otuz gün içinde uygulanma zorunluluğu bulunan yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının, kararın gerekçesi de dikkate alındığında, idare tarafından bir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapmayı gerektirmesi hâlinde, bunların idare tarafından hemen yerine getirilerek, kararın uygulanmasının geciktirilmemesine işaret etmekte; öte yandan karar gereklerinin yerine getirilmesi bakımından ilgilinin başvurusu ve kararın kesinleşmesini aramamakta; böylece hem uygulama sürecini hem de uygulama yöntemini göstermektedir.
Düzenleyici işlemler hakkında verilen kararların uygulanması, bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasını gerektiriyorsa, idarenin bu düzenlemeyi de gecikmeksizin yapmak zorunda olduğu üçüncü fıkrada belirtilmektedir.
Dördüncü fıkrada, düzenleyici işlemler hakkında verilen iptal kararlarının ilânına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Beşinci fıkra, yargı kararının idareye tebliği üzerine idarece yapılacak olan işlemleri, ilgili birimleri ve süreleri de dikkate alarak düzenlemekte ve bu aşamada uygulama yanlışlığı yapılmamasını sağlamak için hukuk müşavirliğinin görüşünün alınmasını öngörmektedir.
Altıncı fıkra, atama işlemlerinin özel bir çeşidini oluşturan Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararnameyle yapılan atama işlemleri hakkında verilen yargı kararlarının uygulanmasını ilgili bakana bırakmaktadır.
Yedinci ve sekizinci fıkralarda, hukuk devleti ilkesinin eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmesi bakımından iki önemli husus hükme bağlanmıştır. Yargı kararlarının gereklerinin otuz gün içinde yerine getirilmemiş olmasının, bu süre geçtikten sonra da yerine getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı yedinci fıkrada; yargı kararlarının uygulanmasında yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının sonuçlarını etkisiz kılacak şekilde yeni bir idarî işlem tesis edilemeyeceği de sekizinci fıkrada hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükümlerle idarenin mutlak surette yargı kararlarına uyması ve bunun gereklerini yerine getirmesi amaçlanmıştır.
Maddeyle, yargı kararlarının yerine getirilmesinde izlenecek usul ve süreler de düzenlenirken, son fıkrada, haciz ve ihtiyatî haciz uygulamalarıyla ilgili davalarda verilen kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edileceği düzenlenmiştir.


TAM YARGI DAVALARINDA KARARIN UYGULANMASI

MADDE 43- (1)Tam yargı davalarında hükmedilen miktar kararın idareye tebliğinden itibaren otuz gün içinde idarece başvuruda bulunan davacı veya vekiline ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmadığı takdirde karar, genel hükümler çerçevesinde, infaz ve icra olunur.
(2)Belli bir miktarı içermeyen tam yargı davalarında veya iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması durumunda, yargı kararının idareye tebliğinden sonra tebligatı alan birim bu kararı üç gün içinde üst yöneticiye iletir. Kararı alan üst yönetici, ödenecek miktarın tespiti için kararı üç gün içinde ilgili birime gönderir. İlgili birim, yedi gün içinde miktarı tespit eder. İdare, kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde gereğini yerine getirir.
(3)Mahkemenin karar tarihi ile idarece ödemenin yapıldığı tarih arasındaki süreye kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır. Ancak, ilgilinin, kararın idareye tebliğinden itibaren otuz gün içinde başvuruda bulunmaması hâlinde otuz günlük sürenin bitiminden ilgilinin başvurusuna kadar geçen süre için faiz ödenmez.

MADDE GEREKÇESİ:
Maddede, tam yargı davalarında verilen kararları uygulayacak görevli ve yetkililerce yapılacak işlemler, bunların süreleri ve faize ilişkin hususlar hükme bağlanmıştır. Maddede, karar gereğinin yerine getirilmesinde izlenecek usul ve uyulacak sürelere yer verilerek, idarenin yargı kararlarının gereğini tam olarak ve en kısa sürede yerine getirmesi amaçlanmıştır. Bunun yanında, yargı kararlarının yerine getirilmesinin teminine yönelik olarak bireyler lehine faize ilişkin hükümler getirilmiştir.

YAZIMIZIN UZUN OLMASINI NEDENİ İLE TAMAMINI BİRDEN YAYINLAMAK MÜMKÜN OLMADIĞI İÇİN, YAZIMIZIN DEVAMI OLAN DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜ AYRICA YAYINLACAKTIR.



Önder ÖZLEM
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Genel İdarÎ Usul Kanun Tasarisinin Tanitimi Ve AÇilimi-2 üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 06-10-2008 16:37
Genel İdarÎ Usul Kanun Tasarisinin Tanitimi Ve AÇilimi-1 üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 06-10-2008 16:34
İdari Kanun İdareyi Baglamıyor topraakk Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 2 02-06-2008 10:43
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (Yeni) Av. Can DOĞANEL Hukuk Haberleri 0 12-12-2007 10:52
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayınlandı. Sinerji Hukuk Yazılımları Hukuk Haberleri 0 17-11-2007 13:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08066106 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.