Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sözleşmenin adil yorumlanması ilkesi nedir

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-04-2008, 17:06   #1
a.lawyer

 
Kitap sözleşmenin adil yorumlanması ilkesi nedir

Herkese iyi çalışmalar. Sorum şu; Ticari şirket olan iki taraf arasında sözleşme yapılıyor. Bu sözleşmede, sadece satıcı konumundaki şirket olağanüstü ve öngörülemeyen hallerden korunuyor. Bu durumda, sözleşme hukukuna hakim olan eşitlik ilkesi gereğince alıcı konumundaki diğer şirketin de bu maddeden faydalanabileceği görüşündeyim. Aksi durum, sözleşmelerin adil yorumlanması ve eşitlik ilkesine aykırı değil midir? Bu konuda bilgisi olan, elinde örnek karar olan paylaşırsa sevinirim. Teşekkürler.
Old 06-04-2008, 01:44   #2
Av.Sever Köz

 
Varsayılan

Yanılıyorsam düzeltin ama "sözleşme"lerdeki yasakların çerçevesi BK.19 ve 20 değil midir?

Bahsettiğiniz hususu anayasal hak olan eşitlik ilkesi temeline oturtmak biraz zorlama olur kanımca. Çünkü çokça hatadan ya da gabinden yola çıkılabilir. Eğer sözleşmenin taraflarından biri ağır bir yükün altına giriyorsa, ya da diğerinin fazlaca korunması hallerinde bu hükümlere başvurulabilir.

Dolayısıyla ahlaka adaba vs. aykırılık, hata ya da gabin hükümleri söz konusu olabilir.

Ancak, sözleşme kurulumu aşamasında taraflar özgür irade beyanlarını yansıtırken, ileriki tarihlerde anayasal eşitlik ilkesine aykırılığı iddiasında bulunmak samimi bulunmayabilir.

Saygılarımla,
S/K
Old 06-04-2008, 02:18   #3
Av.Sever Köz

 
Varsayılan

Tabi ben sorunuzu amaca uygun yorumlayarak, soru başlığını da görmeyerek başka bir deyişle eksik yorumlayarak neticeye ulaşmışım

Cevabımı yazdıktan sonra da BK.18 dikkatimi çekti. Sözleşmenin lafzına değil de tarafların irade beyanlarına bakmak gerektiği hükmüne..

Bu durumda sizin olayınızda, taraflar sözleşme hükümlerini müzakere ederek imzalamışlar ise sözleşmenin yorumlanması sonuca ulaştırmayacaktır. Taraflar şifahen temel hususlarda anlaşmışlar da bir taraf yazıya dökmüş, bir diğeri imzalamış ise imzalayanın iradesi öğrenilecektir. Neticede icap ve kabul vardır. Bu durumda da anayasal eşitliktense, güven ve menfaat ilişkisini tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Zira bu durumda tarafların irade beyanlarının sözleşmede gerçeğe uygun yansıltılmadığı iddiası olabilir. Bu yorum da beni ilk fikrime gönderme yapıyor Sözleşmenin kurulmasından zaman geçmiş ise bu iddia samimi bulunmayabilir..


Saygılarımla,
S/K
Old 07-04-2008, 09:12   #4
av.pergamon

 
Varsayılan

Öncelikle tarafların ticari şirket olmalarının dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum . Bu durumda basiretli tacir gibi davranması gereken bir tarafın daha sonra eşitlik ilkesinden faydalanamayacağını düşünüyorum

Ayrıca sözleşme serbestisi gereğince bir tarafın diğer taraftan çok daha ağır yük altına girmesinde bizim hukukumuzda herhangi bir engel yoktur.

Güzel bir problem umarım daha geniş olarak tartışılır.Selamlar ...
Old 07-04-2008, 17:39   #5
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Evet gerçekten de Av.Kerem'in belirttiği gibi güzel bir konu ve umarım geliştirebiliriz.Geçenlerde sitede dolaşırken bir makaleye raslamıştım. Bu konuyu okuyunca aklıma geldi, makalenin adresini ve bir kısmını aşağıya aktaracağım.

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_650.htm

Alıntı:

II- KELEPÇELEME SÖZLEŞMELERİ

Bir sözleşmenin koşulları, taraflardan birisinin diğer tarafa göre sahip olduğu güçlü pozisyon sebebiyle tek taraflı olarak belirleniyor ve bu koşullar sebebi ile güçsüz konumda olan diğer tarafın kişisel veya iktisadi işlem yapma özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanıyorsa, kelepçeleme sözleşmesinden (Knebelungsvertrag) bahsedilir (bkn Alman Federal Mahkemesi BGH, 14.05.1988 – I ZR 10/96). Kelepçeleme sözleşmelerinin ahlaka aykırılığı sebebi ile BK md 19 hükmü uyarınca geçersiz olduğu ileri sürülür (bkn Alman Federal Mahkemesi, BGH 19, 12; BGH 44, sh 158; BGH NJW 1993, sh 1587 = Palandt Kommentar, § 138 Rz 39). Kelepçeleme sözleşmelerindeki ahlaka aykırılığın, bir sosyal ahlaki yönü vardır ki, toplumda hakim olan genel ahlaki değerlere göre belirlenir. Bir de hukuk düzenimizde geçerli olan bireylerin kişisel ve ekonomik gelişim hak ve özgürlükleri yönünden değerlendirilecek hukuki içeriği vardır. Kelepçeleme sözleşmelerinin hukuki içeriğinin Borçlar Kanunu md 19 de bulunan dayanağı, Anayasa md 19 daki herkesin “maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı”, md 49 daki “çalışma hakkı” ve “özel teşebbüs kurma hakkı” ile anayasal bir dayanağa da sahiptir.
Kelepçeleme sözleşmelerinde bir tarafın iktisadi özgürlüğü o kadar kısıtlanmaktadır ki, o kişi ekonomik bağımsızlığını, serbestliğini, teşebbüs kurma ve çalışma hakkını tam olarak kullanamamaktadır. Bir sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi olması için, ekonomik özgürlüğü kısıtlayarak karşı tarafa zarar verme kastının bulunması şart değildir. Esas olan sözleşmedeki koşulların ekonomik özgürlüğü kısıtlayıp kısıtlamadığıdır (BGZ NJW1993, sh 1587). Sözleşmelerdeki her koşul, iktisadi konularda serbestçe karar verme özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olamaz, örneğin sözleşme ile bir tarafa bir taşınmazı satın alma yükümlülüğünün getirilmesi veya miras şirketinde bazı mirasçıların diğerlerinin paylarını satın alma yükümlülüğü konusunda bir sözleşme, iktisadi karar verme özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte değildir (Palandt Kommentar, § 138 Rz 39). Ekonomik özgürlüğün kısıtlandığı sözleşme örneği olarak, bir kollektif şirketteki iki ortaktan birisinin komanditer ortağa dönüşmesine ilişkin sözleşme gösterilebilir. Bu sözleşme ile komandite ortak olarak şirketi yönetme ve temsil yetkisine sahip olan ortak, komanditer ortağa dönüşürse, şirketi yönetme ve temsil etme hakkını yitirecektir.
Ayrıca, bir bankadan kredi alan otel işletmecisinin, teminat olarak otelinin tamamını göstermesine ek olarak, işletmesiyle ilgili olan her kararda kredi veren bankanın görüş ve onayını alması şartı da tipik bir kelepçeleme sözleşmesidir. Çünkü otel işletmecisinin, özel teşebbüsünü serbestçe işletme, yönetme hak ve özgürlüğü kısıtlanmaktadır. Kelepçeleme sözleşmesindeki BK md 19 kapsamından ahlaka aykırılık, sözleşmesinin bir tarafına veya üçüncü bir kişiye tanınan kapsamlı ve geniş müdahale ve iktisadi faaliyetleri kontrol etme, kararlara müdahale etme yetkisinden de kaynaklanabilir. Bunun dışında, sözleşmede bir tarafa herhangi uygun bir karşılık sağlanmadan gelecekteki bütün hukuki işlemlerde seçimlik hakkı tanınmaktaysa, ortada bir kelepçeleme sözleşmesinin varlığından söz edilebilir (BGH 22, 347). O halde bir kelepçeleme sözleşmesinden söz edebilmek ve sözleşmenin tamamının veya ilgili kısmının BK md 20 gereği geçersizliğini ileri sürebilmek için, bir tarafın ekonomik konularda özgürce karar alma serbestisinin kısıtlanıp kısıtlanmadığının varlığına bağlı olacaktır

Kanımca bu olayda o kadar açık olmasa bile böyle bir durum var.Makalede bir de simetri prensibinden bahsediliyor.Ancak olay bazında düşününce bence iktisadi faaliyetin devamını engeller ya da zorlar şekilde kelepçeleme olayı olduğunu düşünüyorum.Ama sonuçta her iki tarafın da tacir olup tüketici konumunda olmaması durumu ne kadar zorlanırsa da zora sokuyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adil yargılanma ilkesi Av.Ergün Vardar Hukuk Sohbetleri 5 20-12-2010 00:22
Sözleşmenin Aslı Değil de Fotokopisinin İspat Gücü Nedir? üye15184 Meslektaşların Soruları 1 14-02-2008 09:41
sözleşmenin türü nedir? cemile_ist Meslektaşların Soruları 4 22-11-2007 18:59
İtirazın sonuçları ve yorumlanması ad-hoc Meslektaşların Soruları 5 01-07-2007 16:59
İptal Kararinin Yorumlanması citiak Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2007 17:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03418803 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.