Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Dava DİlekÇesİnde Talep Edİlmeyen Faİz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-10-2008, 13:12   #1
senemü

 
Önemli Dava DİlekÇesİnde Talep Edİlmeyen Faİz

İstirdat davası açarken fazlaya ilşkin haklarımızı saklın tuttuk.Ancak dava tarihine kadar işleyen faizi talep etmedik.Mahkeme,davanın kabulüne, fazlaya ilşkin haklarımızın saklı tutulmasına, faiz konusunda talep olmadığından faize yer olmadığına karar verdi. Bu karar HENÜZ KESİNLEŞMEDİ.
1)Dava tarihinden karar tarihine kadar işleyen faizi ayrı bir icra takibi (ilamsız icra) ile isteyebilirmiyim?
2)İlamı icraya koyarken karar tarihinden takip tarihine kadar işleyen faizi talep edebilirmiyim?
3)Kararın kesinleşmemiş olması bu takipleri etkilermi?
4) Aynı durumda henüz karar verilmediğini düşünürsek islah ile Dava tarihinden karar tarihine kadar işleyen faiz talep edilebilir mi?
Cevaplarınız için çok teşekkürler. Saygılarımla
Old 28-10-2008, 18:50   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1975/1938

K. 1975/4262

T. 24.6.1975

• FAİZ DAVASI ( Faizin Esas Alacağın Dışında Ayrı Bir Dava Konusu Yapılabilmesi )

• ALACAĞIN TAHSİLİNE İLİŞKİN DAVA ( Faiz Hakkının Saklı Tutulmamasının Sonradan Dava Açılmasına Engel Olmaması )

• HAKSIZ EYLEMDEN DOĞAN FAİZ ALACAĞI ( Beş Yıllık Zamanaşımına Bağlı Olması )

• ZAMANAŞIMI ( Alacak Faizlerinde On Yıllık Zamanaşımı Süresinin Olması )

818/m.113, 125, 126

ÖZET : Bir alacak kısım kısım dava edilebileceği gibi faizi de esas alacağın dışında ayrı bir dava konusu yapılabilir. Alacağın tahsiline ilişkin davada faiz hakkının saklı tutulmaması sonradan dava açılmasına engel olamaz, saklı tutulmuş olması da zamanaşımını kesen bir neden değildir.
Faiz muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade eder. Haksız eylem, haksız iktisap ve temerrüdden doğan faizler re'sülmal faizi gibi beş yıllık değil, 10 yıllık zamanaşımına bağlıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 22/01/1975 tarih ve 440/13 sayılı hüküm duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Antalya içme suyu tesislerinin müteahhidi olan müvekkilinin, davalı aleyhine ( 373.519.83 ) lira alacağın tahsili için 1. Ticaret Mahkemesine 964/230 esas sayılı davayı açtığını, o davada ( 195.818.75 ) lira alacakları bulunduğunu ve ( 75.000 ) liralık teminat mektuplarının iadesi gerektiğinin karar altına alındığını, kararın kesinleştiğini, evvelki davada faiz talep etmediklerini belirterek, evvelki davada hüküm altına alınan ( 195.818,75 ) lira üzerinden, o davanın ikame tarihi ( 15/08/1964 )den itibaren %10 oranındaki faiz ( 119.940 ) liranın ve teminat mektubunun serbest bırakılmaması sebebiyle bugüne kadar ödemek zoruna kaldıkları komisyon ve gider vergisi ( 25.200 ) lira ile onun üçer aylık devrelerde taahhuk ettirilen faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki istisna aktinin bozulduğunu, tasfiyeye karar verildiğini, zamanaşımı bulunduğunu, evvelki kararın henüz temyiz safhasında bulunduğunu, ileri sürmüştür.
Davalı vekili 06/08/1971 dilekçesinde, davacının Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişiğini henüz kesmiş olduğunu, banka Müdürler Kurulunca, teminat mektubunu ( 41.581,25 ) lira kiralık kısmını serbest bırakılmasına 22/07/1971 tarihinde karar verildiğini, bu durumun Garanti Bankasına 05/08/1971 tarihli yazı ile bildirildiğini davacının Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişiği devam ettikçe teminat mektubunun iade edilemeyeceğinin tasfiye kesin hesabı sonunda davacı alacağının ( 33.418,75 ) lira olarak tespit edildiğini, teminat mektubunun bu kadarlık kısmının iadesinin istenemeyeceğini ileri sürmüştür.
Davacı vekili 07/02/1973 günlü dilekçesinde, teminat mektubunu iadesine matuf son savunmanın tevsi olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, davacının ilk davada faiz istemediği bu hakkın mahfuz da tutulmadığı, Borçlar Kanununun 113. maddesine göre faizin yeni bir davaya konu edilemeyeceği, kaldı ki davanın açılış tarihi itibariyle olayda zamanaşımı bulunduğu, teminat mektubu masraflarına gelince 506 Sayılı Kanunun 83. maddesine göre davacının ilişiği kesilmeden mektubun iade edilemeyeceği Antalya Sosyal Sigortalar Kurumunca teminat mektubunun 16/06/1971 de iade edildiğini dava tarihinde kesilmemiş olduğu açıklanan davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi davacı davalı aleyhinde dava önce açtığı davada talep etmediği faiz ile iade edilmeyen teminat mektubunu komisyon ve gider vergisinin tahsilini istemiştir. Sözü edilen önceki davada tarafların kabul ettikleri 17/10/1973 tarihli sulhnamede davacının açtığı bu davaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. ayrıca 75000 liralık teminat mektubunu iadesi de o sulhnamede kararlaştırılmıştır.
Bir alacağın kısım kısım dava edilebilmesi gibi faiz de esas alacağın dışında yarı bir dava konusu yapılabilir. Alacağın tahsiline ilişkin davada faizin mahfuz tutulmaması bilahare dava açılmasına engel olamaz; mahfuz tutulmuş olması da zamanaşımını kesen bir neden değildir.
Borçlar Kanununun 126. maddesini birinci bendine konu faiz muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade eder. Haksız eylem haksız iktisap ve temerrütten doğan faizler re’sulmal faizi gibi beş yılık değil Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımına tabidir. bu nedenle olayda zamanaşımı da gerçekleşmemiştir.
Bundan başka sulhnamede taraflar teminat mektubunun iadesinde mutabakat sağladıklarına göre davacı müteahhidin ilişiğinin kesilmediğinden bahisle teminat mektubunun iade edilmemesinden doğan isteklerini reddedilmesinde de isabet görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş önceki davayı sona erdiren sulhname koşulları ve tarafların iddia ve savunmaları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 24/06/1975 tarihinde oybirliğiyle
Old 28-10-2008, 19:08   #4
M. Adnan Kayaçetin

 
Varsayılan

Davanızda talep etmediğiniz faiz konusunda, ayrı bir ilamsız icra takibi yaparak talebe konu yapabilirsiniz. Takip borçlusu ilamsız takibe itiraz ederse itirazın iptali davası açarsınız.
Old 29-10-2008, 10:09   #5
İhsan Yıldırım

 
Varsayılan

Mesleğe ilk başladığım sıralarda, dava açarken faiz talep ettiğim bir davada, bilirkişi raporundan sonra ıslah ederken, faiz talep etmeyi unutmuştum. Daha sonra faiz için ayrı bir dava açtım. Davam kabul edildi, davalı taraf temyiz etti, onanarak kesinleşti.
Old 30-10-2008, 11:22   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

1. Dava dilekçesinde talep edilmeyen faiz ek dava yolu ile talep edilebilir. Ek dava için fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına dahi gerek yoktur.

2. Dava dilekçesinde faiz talep edilmemişse,faiz, ıslah yoluyla da talep edilebilir.(hüküm verilmemişse)Ancak ıslah yoluna başvurabilmek için ek davadan farklı olarak fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması gerekir.

Kanaatimce;

3. Dava dilekçesinde, sadece dava tarihinden itibaren faiz talep edilmişse,daha sonra ek davayla ya da ıslahla olay tarihinden ya da temerrüt tarihinden itibaren dava tarihine kadar işleyen faizi talep edilemez, çünkü dava tarihinden itibaren faiz istemekle, olay tarihinden itibaren işleyecek faiz hakkından feragat etmiş olduğunu düşünüyorum.
Old 30-10-2008, 17:35   #8
Av.Zeynep

 
Varsayılan

Benim de bu konuda bi sorum olacak.Davalı olduğumuz bir dosyada davacı taraf dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu halde faiz talebinde bulunmamaıştır. Konusu kıdem tazminatı alacağı olan bu davada davacı, daha sonra ıslah ile dava değerini artırdı ve ıslah tarihinden itibaren faiz istedi ve dava bu şekilde kabul edilerek artırılan kısım için ıslah tarihinden itibarem faize hükmedildi. Dava dilekçesinde faiz istenilmediği halde, ıslahla artırılan kısım için sonradan faiz istenebilir mi, buna ilişkin bildiği karar olan arkadaşların eklemesi rica ediyorum. Aslında cevaplardan birinde istenebileceği söylenmiş ama bir de gerekçe olsa çok iyi olacak.Herkese iyi çalışmalar...
Old 31-10-2008, 09:30   #9
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Av. Zeynep,

Daha ayrıntılı ifade etmem gerekirse;


1.Kanaatimce ve Yargıtay'ın bazı kararlarına göre, Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmak kaydıyla sonrdan ıslah yoluyla faiz talep edilebilir.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10682
K. 2003/808
T. 27.1.2003
DAVA : Davacı Aylin Arınel vekili Avukat Ayten Ağırdemir tarafından, davalılar İETT Genel Müdürlüğü ve diğerleri aleyhine 11.10.2000 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.3.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı İETT Genel Müdürlüğü vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar davalı İETT Genel Müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
Davacının dava konusu yaralanma nedeniyle çalışamadığı günlerde işyerinden alamadığı ücretlerinin tamamı üzerinden karar verilmiştir. Oysaki sigortalı işçi olduğu anlaşılan davacıya çalışamadığı bu günler için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından belli bir miktar işgöremezlik ödemesi yapılmış olması söz konusudur. O halde SSK tarafından böyle bir ödeme yapılıp yapılmadığı üzerinde de durulmalı ve yapıldığı anlaşılırsa belirlenen zarardan indirilmelidir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

3-Dava dilekçesinde faiz isteği yoktur. Saklı tutulan fazlaya ilişkin haklar kapsamında sonradan faiz istenmesi mümkün ise de, istek tarihine kadar işlemiş faizin rakamsal olarak gösterilmek suretiyle bunun üzerinden dava harcının da yatırılması gerekir. Davacı harçlandırılmamış ıslah dilekçesi ile faiz istediğine göre, faiz konusunda usulüne uygun bir dava veya talebin bulunduğu kabul edilemez. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde faizede hükmedilmiş olması bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın (2) ve (3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA davalının diğer temyiz itirazlarına ise (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



2. Ancak Yargıtay'ın bazı kararlarında Sanki ıslahtan farklı bir dilekçe ile,sadece harcını yatırılması şartıyla herhangi bir dilekçeyle sonradan faiz talep edeceği görüşündedir.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14798
K. 2005/13827
T. 20.12.2005
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Kısmen Yapılan Konser Nedeniyle Sanatçıların Ne Kadar Ücret Alabileceği Bu Konuda Uzman Yerlerden Sorulup Belirlenmesi Gereği )
• BOZMADAN SONRA ISLAH ( Yapılamaz Gerekçesi İle Islah Talebinin Reddedilmiş Olması Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Maddi ve Manevi Tazminat )
• ISLAH ( Bozmadan Sonra Yapılamaz Gerekçesi İle Islah Talebinin Reddedilmiş Olması Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Maddi ve Manevi Tazminat )
• FAİZ MİKTARI ( İstenen Faiz Miktarının Müddeabih Haline Getirilerek Harçlandırılması Eksiği Varsa Tamamlanması Gereği )
1086/m.83,90
818/m.42, 43
ÖZET : Dava maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Konser alanında konser verilmiş, ancak engellemeler yüzünden yeterli ilgiyi göremediği için sanatçılara tam ödeme yapılmamıştır.
Davacının sanatçılara yaptığı ödeme ile ilgili faturanın sahteliği nedeniyle davacı ceza mahkemesince mahkum olmuşsa da, bu husus davacının sanatçılara hiç para ödemediği anlamına gelmez. Bu durum paranın miktarı ile ilgilidir. Mahkemece, kısmen yapılan konser nedeniyle sanatçıların ne kadar ücret alabileceği bu konuda uzman yerlerden sorulup belirlenmesi, belirlenemiyorsa BKnun 42. maddesi gözetilerek zarar kapsamının tayini gerekir.
DAVA : Davacı Z. vekili Avukat T. tarafından, davalı İ. ve O. aleyhine 11.9.1998 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.7.2005 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince; dava, davacı tarafından seçim propagandası çalışmaları sırasında düzenlenen konserin davalılarca engellenmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir.
a )Davacının düzenlediği konser nedeniyle sanatçıların kısmen ödeme aldıkları dosyadaki kanıtlarla sabittir.
Konser alanında konser verilmiş, ancak engellemeler yüzünden yeterli ilgiyi göremediği için sanatçılara tam ödeme yapılmamıştır. Davacının sanatçılara yaptığı ödeme ile ilgili faturanın sahteliği nedeniyle davacı ceza mahkemesince mahkum olmuşsa da, bu husus davacının sanatçılara hiç para ödemediği anlamına gelmez. Bu durum paranın miktarı ile ilgilidir. Mahkemece, kısmen yapılan konser nedeniyle sanatçıların ne kadar ücret alabileceği bu konuda uzman yerlerden sorulup belirlenmesi, belirlenemiyorsa BK.nun 42. maddesi gözetilerek zarar kapsamının tayini gerekirken, bu konudaki istemin tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
b )Davacı, dava dilekçesinde faiz istenmediğini belirterek 28.1.2002 tarihli harçlı ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiştir. Mahkemece, ıslah istemi reddedilmiştir.
Oysa yapılması gereken, istenen faiz miktarının müddeabih haline getirilerek harçlandırılması, eksiği varsa tamamlanması ve sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Bozmadan sonra ıslah yapılamaz gerekçesi ile ıslah talebinin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Davalıların temyiz itirazlarına gelince; davacının düzenlediği konserin kısmen yapıldığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, bu konuda yapılan masrafın tamamına zarar olarak hüküm kurulması yanlıştır. BK'nun 43. maddesi gözetilerek uygun bir indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 )sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, ( 3 )sayılı bentte gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 20.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/4621
K. 2001/8985
T. 4.10.2001
DAVA : Davacı Yusuf Kılıç vekili Avukat Ali Kurt tarafından, davalı Hasan Çalhan aleyhine 12/09/2000 gününde verilen dilekçe ile davacının tarlasına koyunların verdiği zarar nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/3/2001 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava haksız eylem nedeniyle maddi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde faiz isteğinde bulunmamış, ancak daha sonra verdiği dilekçe ile olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesini istemiştir. Faiz her ne kadar asıl alacağın ferilerinden ise de asıl alacakla birlikte istenmediğinden ayrı bir alacağa dönüşmüştür. Bu nedenle sonradan faiz talep edilmesinde bir engel yok ise de alacağa dönüşmüş olduğundan faizin işlemeye başladığı tarihten istek tarihine kadar gerçekleşen faiz miktarı belirlenerek bunun üzerinden harcının yatırılması gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan harçsız dilekçeye göre faize hükmedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 4/10/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi


3. Yargıtay,Islah yolu ya da harçlandırılmış dilekçe dışında, davalının zımni muvafakati dahi daha sonradan faiz talep edilebilmesi için yeterlidir, görüşünde.

HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/5-96
K. 1990/206
T. 28.3.1990
• FAİZ TALEBİ ( Asıl Alacakla Birlikte İstenmeyip Dava Devam Ederken Dilekçeyle Yapılan Talebin İddianın Genişletilmesi Mahiyetinde Olması )
• İDDİANIN GENİŞLETİLMESİ ( Asıl Alacağa Yönelik Davada Sonradan Faiz Talep Edilmesi )
• ASIL ALACAKLA BİRLİKTE TALEP EDİLMEYEN FAİZ ( Sonradan Aynı Davada İstenmesi )
1086/m.185
818/m.113
ÖZET : Faizin asıl alacağa bağlı feri bir hak olması nedeniyle ilk davada bu konuda bir istek olmasa dahi, sonradan süresinde açılacak ayrı bir dava ile istenmesi mümkündür. Ne var ki somut alayda davacı, dava dilekçesinde talep etmediği faizi, dava görülmekte iken bir dilekçe ile talep etmiştir. Usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmadığından, dilekçe ile yapılan isteğin, iddianın genişletilmesi olduğu kuşkusuzdur. Davalı tarafta bu genişletmeye açıkça karşı çıktığına gör talebin reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedeli artırımı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın reddine dair verilen 30.6.1989 gün ve 491-307 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi`nin 11.10.1988 gün ve 28025-14722 sayılı kararı; ( ... Davacının 4.8.1988 tarihli dilekçe ile isteği faiz esas alacağın feri niteliğinde olduğundan belirli bir miktara taalluk etmeyip yürüyen bir hakka ilişkin bulunduğundan her zaman ayrı bir dava konusu edilebileceğinden ve istemin tevsii niteliğinde görülemeyeceğinden dava ekonomisi bakımından bu isteminde incelenerek karara bağlanması gerekirken faiz isteminin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle kural olarak ana alacakla birlikte ek haklarda sona erer. Ek haklar anlam bakımından, bir ana hakkın varlığına ihtiyaç gösteren ve ona bağlı olarak doğabilen haklardır. Faizler de bu haklar arasındadır. Faizin asıl alacağa bağlı feri bir hak olması nedeniyle ilk davada bu konuda bir istek olmasa dahi, sonradan süresinde açılacak ayrı bir dava ile istenmesi mümkündür. Ne var ki somut alayda davacı, dava dilekçesinde talep etmediği faizi, dava görülmekte iken bir dilekçe ile talep etmiştir. Usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmadığından, dilekçe ile yapılan isteğin, iddianın genişletilmesi olduğu kuşkusuzdur. Davalı tarafta bu genişletmeye açıkça karşı çıktığına göre mevcut kanıtların değerlendirilmesi suretiyle verilen direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ), oyçokluğuyla karar verildi.


4.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4459
K. 2005/5188
T. 9.5.2005
DAVA : Dava dilekçesinde 5.139.084.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
KARAR : Dava dilekçesinde, mülkiyeti kendilerine ait taşınmazlar kira sözleşmesi 27.4.1998 tarihinde sona ermesine rağmen haksız kullanan ve hükümle kullanımı men edilen davalıdan toplam 5.139.084.000 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davalı, fazlasıyla ödeme yaptığını savunarak davanın reddini dilemiş, davacı vekili ıslah dilekçesi vererek talep ettikleri ecrimisile tahakkuk tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere 2.522.659.000 liranın da ecrimisil ile birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.696.700.000 lira alacağın ıslahen istenen 2.522.659.000 lira işlemiş faizi ile birlikte tahsili asıl alacağa dava tarihinden sonra yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK'nun 87.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine, davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla artırılması usulen olanaklı hale gelmiştir.
Ancak, mevcut yasal durum nedeniyle, kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için kısmi dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunabilmesi mümkündür.
O halde, ıslah için davacının hukuki yaranın bulunması ve açılan kısmi davada fazlaya dair hakların saklı tutulması koşulları aranır.
Somut olayda, davacının dava dilekçesinden fazlaya dair haklarını saklı tutmadığı (faizin dava tarihinden başlatılmasını talep ettiği ) anlaşılmaktadır.O nedenle ıslahen istenen işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




5. sizin davanıza benzer bir olay için:

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/14584

K. 2004/3876

T. 1.3.2004

DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma, yıllık ücretli izin ile genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Davacının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ve davalı temsilcisinin şikayet ettiği dilekçesinde "sigorta primlerinin eksik yatırılması, izin kullandırılmaması ve 19 ay boyunca aylığına zam yapılmaması nedeniyle" kendisinin ayrıldığını bildirmiştir. Somut bu olguya göre, feshin işverence haksız olarak gerçekleştirildiğinin kabul edilerek ihbar tazminatına karar verilmesi hatalıdır. Ne var ki, davacı ayrılma nedeni olarak sigorta primlerinin eksik yatırıldığını ve izin kullandırılmadığını belirtmiştir. Belirtilen bu nedenler dosya içeriğine göre sabit olup 1475 sayılı yasanın 16/d ve e maddeleri uyarınca davacıya bildirimsiz fesih hakkı verdiğinden kıdem tazminatına hak kazanılacaktır. Bu gerekçe ile kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerektiğinden sözkonusu tazminatın kabulü yerinde görülmüştür.
3.Davacı dava dilekçesinde faiz isteminde bulunmamış, bilirkişi raporundan sonra dava konusu miktarları arttırarak ve faiz isteminde bulunarak davasını ıslah etmiştir. Islah dilekçesi verilerek dava konusu miktarların arttırılması halinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 3.7.2002 gün ve 2002/9-564 E, 2002/572 K.sayılı ilamı uyarınca temerrüt olgusu gerçekleşmeyen alacaklarda ıslah ile arttırılan miktarlara ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece kıdem tazminatı dışındaki alacaklarda ıslah ile arttırılan miktarlara ıslah tarihi yerine dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi isabetsizdir.
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 1.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 04-11-2008, 16:26   #10
Av.Zeynep

 
Varsayılan

Tam da aradığım kararlar,gerçekten çok teşekkür ediyorum vaktinizi ayırıp cevap verdiğiniz için.İyi çalışmalar...
Old 04-11-2008, 16:34   #11
Av.Zeynep

 
Varsayılan

Kararlar içerik olarak pek de lehimize olmasa da konunun açığa çıkmış olması gerçekte iyi oldu. Bundan sonra aklımızda bulunsun.
Old 18-02-2011, 14:18   #12
av.duyguf

 
Varsayılan

Kat Mülkiyeti Kanununa göre aylık %5 faiz talep etmek hakkı varken yasal faiz talep edilmiş ve bu yönde karar alınmışsa, ayrı bir dava ile fazlaya dair faiz talep edilebilir mi?
Old 12-09-2011, 13:48   #13
Mtaslak

 
Varsayılan

ACİL!! Arkadaşlar, asıl davada talep etmediğim faiz için ek dava açtım. Kabul edildi. Şimdi icraya koyacağım. Faize de faiz talep edilemiyor ama mahkeme kararında '... TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine' diye karar verdi. Rakamın adı aslında faiz. Ama ben icraya konulurken bu tutara karar tarihinden itibaren faiz talep edebilir miyim ne diyorsunuz?
Old 13-09-2011, 10:44   #14
İhsan Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mtaslak
ACİL!! Arkadaşlar, asıl davada talep etmediğim faiz için ek dava açtım. Kabul edildi. Şimdi icraya koyacağım. Faize de faiz talep edilemiyor ama mahkeme kararında '... TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine' diye karar verdi. Rakamın adı aslında faiz. Ama ben icraya konulurken bu tutara karar tarihinden itibaren faiz talep edebilir miyim ne diyorsunuz?

Dava dilekçesinde faiz talep edemezsiniz ama karardan itibaren faiz talep edebilirsiniz.
Old 14-09-2011, 00:56   #15
gökyüzü

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mtaslak
ACİL!! Arkadaşlar, asıl davada talep etmediğim faiz için ek dava açtım. Kabul edildi. Şimdi icraya koyacağım. Faize de faiz talep edilemiyor ama mahkeme kararında '... TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine' diye karar verdi. Rakamın adı aslında faiz. Ama ben icraya konulurken bu tutara karar tarihinden itibaren faiz talep edebilir miyim ne diyorsunuz?


Mahkeme ilamında faiz hakkında bir hüküm yoksa, alacağın tahsili için başlattığınız ilamlı takipte (harcı yatırılarak ayrı bir dava olarak görülen ve kabul edilen faiz alacağınıza) karar tarihinden itibaren faiz isteyebilirsiniz.

Faizin niteliğine göre ve BK'daki faize faiz yürütülemeyeceği hükmü muhafaza edilmek kaydıyla; faiz alacağının müstakil bir alacak olarak dava edildiği ve bu alacağa ayrıca faiz talep edildiği durumlarda dava tarihinden itibaren faize hükmedilebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Manevİ Tazmİnat Talep Edİlİrken Faİz Talep Edİlmemesİ Av.Yücel Tamtürk Meslektaşların Soruları 4 13-10-2008 16:28
İtİraz Edİlmeyen BİlİrkİŞİ Raporu/islah Nil Şeker Meslektaşların Soruları 1 30-06-2008 15:16
Dava dilekçesiyle talep edilen adli müzaharet talebi av_ramazan Meslektaşların Soruları 11 27-12-2007 00:36
Faİz İŞlemesİ İÇİn Bİrden Fazla Ek Dava Seher Meslektaşların Soruları 5 14-12-2007 11:58
Tİcarİ Faİz Olay Tarİhİndekİ Yasa Mi Dava Tarİhİndekİ Yasami Uygulanir_? Seher Meslektaşların Soruları 1 08-12-2006 13:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10180092 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.