|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
08-07-2011, 00:08 | #1 |
|
kağıt üstünde evlilik, fiili birliğin kurulamaması, boşanma
erkek E, TC vatandaşı ama yurtdışında yaşar, Türkiye'de yaşayan kadın K ile evlilik kararı alırlar. K'nın yurdışına gidiş işlemleri için nikah erken yapılır. taraflar arasında fiili bir evlilik birliği kurulmamış, aynı evde yaşama yok, karı-koca hayatı yok. birkaç ay sonra düğün yapılması kararlaştırılır. düğüne 1-2 hafta kala taraflar(E ile K) tartışıp ayrılır, düğün iptal olur. işin geri dönüşü yok. boşanma konusunda m.166 torba hükme (evlilik birliğinin sarsılması) mi dayanılmalı? ama fiilen kurulmuş bir evlilik birliği yok Bir de yine m.166'ya göre anlaşmalı boşanma için öngörülen evliliğin 1 yıl sürmüş olması şartı aranıyor olmasına rağmen, somut olaya göre anlaşmalı olarak boşanma mümkün olur mu? değerli fikir ve tavsiyeleriniz rica olunur...
|
08-07-2011, 01:11 | #2 |
|
Taraflar boşanma konusunda mutabıklarsa çekişmeli açılıp, davalı tarafça kabul edilir. Anlaşmalı boşanma davasının sonuçlarına ulaşmak için bir iç protokol hazırlanabilir.
|
08-07-2011, 07:19 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
MK 142/2.tümceye göre "Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur." Bu nedenle yasadaki "evlilik birliği"nin oluşması için fiilen biraraya gelinmesi şart değildir. Olayınızda, evlilik bir yılını doldurmamışsa MK 166/3 çerçevesinde anlaşmalı boşanma mümkün olmayacaktır. O halde, davayı 166/1'e dayandırıp, sözettiğiniz tartışmaya ve tarafların biraraya gelmediklerine dair tanık dinleterek boşanma sağlanabilir. |
08-07-2011, 15:01 | #4 |
|
Sayın meslekdaşım aynı dava başımdan geçti.1 yıllık süre geçmediğinden anlaşmalı boşanma yapamazsınız. Ancak çekişmeli boşanma açarsınız. Karşılıklı olarak taraflar dinlenir ve Genel Boşanma sebebinden hakim tarafların birleşmeyeceğine ve evlilik birliğinin fiili olarak kurulamayacağında kanaat getirdiği takdirde boşanma kararı verir. Ben 2 sene uğraşmıştım allah sizizn davanızı kısa sürede sonuçlandırsın. Hakikaten o zaman ben de ikilem içinde kalmıştır.
|
08-07-2011, 17:44 | #5 |
|
Evlilik yok ki birliği sarsılsınMK daki boşanma sebeplerine dayalı bir dava açmanız mümkün değil.Anlaşmalı boşanma için bir yıl bekleyin daha iyi yargılama da o kadar sürer bence
|
08-07-2011, 22:09 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hukuken evlilik ne zaman vardır? a) Nikah işleminin tamamlanması ile, b) Aynı evde karı koca gibi yaşamakla c) Nikah işlemini yaptırıp karı koca gibi yaşamakla, d) Nikaha gerek yok, karı koca gibi yaşamak yeterlidir. Saygılarımla Üstteki şıklara ek: olmadığı için sarsılması da mümkün olmayan bu kağıt üzerindeki evliliğin taraflarından birisi ölürse, sağ kalan taraf mirasçı olamaz mı? |
09-07-2011, 22:51 | #7 |
|
Ben de aynı konuda bir dava açmıştım. Resmi nikah yapıldığında evliliğin gerçekleştiği yasada açıktır. Biraraya gelinmemesi vs boşanma sebepleri olabilir. Davamda boşanmak isteyen karşı taraf da tanık konusunda yardımcı olmuştu. Tanıklar gerçek durumu ve tarafların anlaşamadıklarını mahkemede ifade ettiler ve çok kısa sürede davam sonuçlanmıştı. Ancak karşı tarafın boşanmak istememesi halinde belki dava biraz uzayabilir.
Bu davamda farklı bir durumla karşılaşmıştım onu da sizlerle paylaşmak isterim. Müvekkil resmi nikahla evlendiği halde mahkemeye gelen nüfus kaydında bekar görünüyordu, davamızdaki tek engel boşanmasını istediğim müvekkilimin evlenmemiş olmasıydı Hakim, "Avukat hanım müvekkilinizi önce bir evlendirseniz" demişti. Evet müvekkilimin resmi evliliğini nüfusa işletmek için epey uğraştığımı hatırlıyorum. Çifte vatandaşlık sahibi müvekkil, eşini Almanya'ya çabuk götürebilmek için yanılmıyorsam Alman vatandaşı kimliğiyle evlilik yapmış,bu evlilik işleminin Türk vatandaşı olarak nüfusa işlenmesini nüfus müdürü atlamıştı. Değişik bir dosyaydı |
13-07-2011, 15:52 | #8 |
|
Sayın GEMİCİ hukuken tabi evlilik var,ama evlilik birliğini sarsan sebepler biraraya gelinmeyen bir evlilikte ileri sürülebilir mi?
|
13-07-2011, 16:29 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici'ye sormuşsunuz ama yukarıda da açıkladığım gibi yanıt vereyim: "Biraraya gelmek" için ille de aynı evde yaşamak gerekmez. Soruya göre taraflar düğünden önce tartışmışlar ve düğünü iptal etmişler. Bunlar kanıtlanabilirse, nikahla hukuken kurulmuş evlilik birliğinin sarsılması için yeterlidir. Sayın Gemici de, yanıtını bildiği soruları ile evlilik birliğinin yasaya göre nikahla kurulduğunu açıklamış. Hukuken var olan bir evlilik, elbette tarafların davranışları ile sarsılabilir ve buna dayalı boşanma davası açılabilir, yeterli kanıt varsa boşanmaya da karar verilebilir. |
13-07-2011, 22:11 | #10 |
|
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/2-752 K. 2006/30 T. 1.3.2006 • BOŞANMA DAVASI ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenine Dayalı Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği ) • EVLİLİKBİRLİĞİNİNTEMELİNDENSARSILMASI ( Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği - Boşanma Davası ) • YETERSİZ GEREKÇE ( Boşanma - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenine Dayalı Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği ) 4721/m.166 ÖZET : Davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak, aynı maddi olgular ileri sürülmek suretiyle açılıp, ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilen önceki davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine göre, taraflar arasında geçimsizlikten söz edilmesi olanaklı değildir. Boşanma isteminin reddi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K. 1. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10. 12.2003 gün ve 371-462 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.9.2004 gün ve 8127-10439 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı tarafından aynı nedenlere dayanılarak açılıp red ile sonuçlanan önceki davadan sonra davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığı kanıtlanmadığı gibi, terk nedenine dayanılarak açılmış bir davada yoktur. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek y.etersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerinde geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Davacı vekili; seksen yaşında ve kalp hastalığı bulunan müvekkilinin, 1988 yılında davalı ile evlendiğini, tarafların müşterek çocukları bulunmayıp her ikisinin de ikinci evliliği olduğunu; ancak, evliliğin devamı süresince müvekkiline özen, şefkat ve sevgi göstermeyen davalının, 1995 yılında müşterek haneyi terk ettiğini; bunun üzerine 1998 yılına kadar yalnızlığa dayanan müvekkilinin huzurevinde yaşamaya başladığını, davalının ise müvekkilini görmeye ancak para almak amacıyla huzurevine geldiğini, müvekkilinin yaşlılığından istifade ederek menfaat sağlamaya çalışan davalının bu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; müvekkilinin de katkısı bulunan bir daire ile davacının kendisine ait diğer taşınmazları ve bu arada birlikte oturdukları evi sattığını; taşınmazların bir kısmından elde ettiği para ile davacının, ilk evliliğinden olan oğluna üç tane ev satın aldığını ve kendi isteğiyle huzurevine gittiğini; davacının taşınmazları satmasına sesini çıkarmayan müvekkilinin, barınacak bir konutu bulunmaması nedeniyle çocuklarının yanına döndüğünü; müvekkili ile birlikte yaşamak isteyen davacı kocanın, yakınlarının baskısı nedeniyle bu isteğini açığa vuramadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin, "davalının, yaşlı ve bakıma muhtaç hale gelen davacı kocaya karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacının huzurevine yerleşmek zorunda kaldığı, bu itibarla taraflar arasında şiddetli geçimsizlik oluştuğu sonucuna varıldığı" gerekçesiyle "davanın kabulüne" dair verdiği karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, "davalının evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmemek amacıyla müşterek konuttan ayrıldığı, bu nedenle davacının huzurevinde yaşamak zorunda bırakıldığı; diğer taraftan, davacı tarafça aynı nedenle açılıp reddedilen önceki davada, davacının 22.04.1996 feragat tarihinden itibaren üç yıllık fiili ayrılık süresi dolduğu halde tarafların bir araya gelmedikleri anlaşılmakla, her iki yönden boşanma kararı verilmesi gerektiği" gerekçesiyle direnme kararı vermiştir. Uyuşmazlık; davacı tarafından aynı nedenlere dayanılarak açılıp red ile sonuçlanan önceki davadan sonra, davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanıp kanıtlanamadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlanmamalıdır. Esasen böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarına göre davacı koca, tarafların müşterek ikamet ettikleri evin de aralarında bulunduğu, kendi adına kayıtlı tüm taşınmazları satmış; bu nedenle müşterek haneden ayrılan davalı kadın aleyhine, 19.10.1995 ve 19.09.1996 tarihlerinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle, 22.12.2000 tarihinde fiili ayrılık nedeniyle boşanma davaları açmış ve davalar reddedilerek kesinleşmiştir. Davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak, aynı maddi olgular ileri sürülmek suretiyle 19.9.1996 tarihinde açılıp, ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilen önceki davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine göre, taraflar arasında geçimsizlikten söz edilmesi olanaklı değildir. Her ne kadar davacının, bakıma muhtaç hale gelmesi nedeniyle davalı tarafından huzurevinde yaşamak zorunda bırakıldığı ileri sürülmüş ise de, davacının tüm malvarlığını elinden çıkardıktan sonra kendi isteğiyle huzurevine yerleştiği, davalının her hangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Direnme gerekçesine gelince; davacı dava dilekçesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanarak, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilmesini istemiş; davacı vekili duruşmada, T.M.K'nun 166/son maddesinde öngörülen fiili ayrılık nedenine dayanmadıklarını açıkça ifade etmiştir. Görüldüğü üzere, fiili ayrılık nedeniyle açılmış bir dava bulunmadığı halde; Mahkemece yanlış temele dayalı olarak, aynı nedenle açılıp reddedilen önceki davadan sonra üç yıllık fiili ayrılık süresinin geçip geçmediği irdelenmiş ve yanılgılı gerekçeyle, bu yönden de boşanma kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Yukarıda açıklanan olgular karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Yerel mahkemece, aynı yönlere işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayıHUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 01.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. SAYIN ÜSTADIM ARKADAŞIMIZIN SORUSUNDAKİ ÖRNEKTE M.K 166YA GÖRE ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK İLERİ SÜRÜLEBİLİR Mİ?SÜRÜLÜR DE BOŞANMA DAVASI AÇILIRSA AİLE MAHKEMESİ VE HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ ÇERÇEVESİNDE AİLE TERAPİSTİNE GİDERLER BENCEYOKSA BİZ NİYE BOŞANMA DAVALARI İÇİN EN AZ BİR YIL UĞRAŞIYORUZ!!! |
13-07-2011, 22:41 | #11 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Nazife Eytemiş BAŞAR, aktardığınız kararla üzerinde tartıştığımız konu arasındaki bağlantıyı ben çıkaramadım. Açıklarmısınız? Not: Sayın Av.Cengiz Aladağ'ın da belirttiği gibi taraflar veya taraflardan birisi boşanma kararı alıp avukatın yolunu tutuncaya kadar köprülerin altından bir hayli su akmıştır ve aynı yatağa girememiş olsalar bile en azından aynı yatağı paylaşanlar gibi bir güzel evlilik savaşı sürdürmüşlerdir. Beraber bir cinsel yaşantıları olmadı, beraberce bir evde oturmadılar o halde evlilik birliği de yoktur gerekçesi ile medeni kanunun evlilikle ilgili tüm düzenlemelerini rafa kaldırmş olursunuz. Saygılarımla |
13-07-2011, 22:51 | #12 |
|
01.01.2002 yürürlük tarihli 4721 S.K. m.166 Gerekçesi: "Yürürlükteki Kanunun 134 üncü maddesini karşılamaktadır.
Madde yürürlükteki Kanunun 134 üncü maddesinden 3444 sayılı Kanunla yapılmış olan değişikliklerle birlikte aynen alınmış, herhangi bir değişiklik yapılmamıştır." Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 12.05.2000 T., Esas: 2000/4434, Karar: 2000/6272: "Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR : Davalının babasının davranışları, davalıyı kusurlu etmez. Terke dayalı bir dava yoktur. Medeni Kanunun 134/1-2.maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/l maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 12.05.2000. MUHALEFET ŞERHİ Taraflar 21.10.1998 günü nikahlarının 16.10.1998 tarihinde düğün yapılmak üzere biraraya gelmemiş, düğün davetiyeleri dağıtılmış, ancak davalının babası tutulan eve kızını göndermeyeceğini, İskenderun'da ev tutulmasını, kızına kimsenin karışmamasını, istediği ile konuşabileceğini, istediği yere gidebileceğini ve 50 milyar TL. teminat gösterilmesini; aksi halde düğün yapılmayacağını ileri sürerek tarafların biraraya gelmesi önlenmiştir. Davalı, babasının bu isteklerini onaylamış ve düğün yapılmasını engellemiştir. Evlilik, karşılıklı güven ve özveri yanında sevgi ve saygı gerektiren beraberliktir. Evliliğin başında oluşan güvensizlik evlilik birliğini temelden sarsmıştır. Boşanma kararı verilmesinde yasal kurallara aykırılık görülmediğinden saygın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz." P.S: Eşlerin fiili olarak biraraya gelmemesi+Medeni Kanun m.134'e (4721 S.K. m.166'ya) mesnetle ikame edilen davada, fiili biraraya gelmeme hususunun anılmayıp/bozmanın bu hususa dayandırılmayıp; temelden sarsılma konusunun da tartışıldığı bir karar olması açısından ve karar ve muhalefet şerhi içeriğinin yardımcı olması amacıyla eklenmiştir. Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
evlilik birliğinin yeniden kurulamaması nedeniyle boşanma | avukat152 | Meslektaşların Soruları | 4 | 07-07-2010 21:38 |
Nikaha rağmen evlilik birliğinin kurulamaması ve kocanın boşanmak istemesi | Konuk fatma | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 3 | 14-10-2009 13:58 |
Ortak hayatın Kurulamaması nedeniyle boşanma | masimo | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-05-2008 21:26 |
Resmi evlilik olmasa da fiili birliktelikler aile oluşturur-AİHM kararları ve ilgili | üye19576 | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 07-09-2007 16:27 |
Fiili Olarak Gerçekleşmeyen Evlilik Ve Boşanma | Av.Nermin | Meslektaşların Soruları | 7 | 15-02-2007 11:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |