13-02-2006, 11:04 | #1 |
|
Çubukçu İle Röpörtaj
12 Subat 2006
Kadin örgütleriyle degil bazi kadinlarla sorunum var Emel ARMUTÇU Göreve geldiginden bu yana Türkiye'de kadinlarin sorunlarina iliskin yaptiklariyla sik sik gündeme gelen Kadin ve Aileden sorumlu Devlet Bakani Nimet Çubukçu, bir o kadar da elestirilen bir bakan. Özellikle de toplumsal cinsiyet esitsizligi, kadin-erkek esitligi, kadina yönelik siddet gibi konularda yillardir çalisan, Türk Ceza Yasasi ve Medeni Yasa'daki kadina yönelik ayrimci maddelerin ayiklanmasinda büyük katkisi olan ve Türkiye'deki kadin hareketini olusturan kimi kadin örgütleri tarafindan! Çubukçu, her firsatta kadinlarin olusturdugu sivil toplum örgütleriyle (STK) çalismanin öneminden bahsetse de kimi önemli kadin örgütleriyle arasini bir türlü düzeltememis görünüyor. Öyle ki bir kismi hakkinda, "kisisel haklarina hakaret ettikleri" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu ve Ankara'da su anda süren bir dava bile var. Olayi hatirlatalim: Anayasa'nin 10. maddesine kadinlar lehine "pozitif ayrimcilik" maddesi eklenmedigi için, diger bakanlar ve milletvekilleriyle birlikte kendisine faks çeken ve "Sizi, bu çagdisi ayrimci tutumunuzdan dolayi kiniyoruz" diyen mektup nedeniyle faksin altinda imzasi bulunan Kadinlarla Dayanisma Vakfi, Amargi Kadin Dayanisma Kooperatifi, Edirne Yildirim Toplum Merkezi yöneticileri ile Müjde Bilgütay, Efsa Kuraner, Liz Amado ve Emine Birgi hakkinda suç duyurusunda bulunan Bakan Çubukçu, bildigimiz kadariyla, dünyada kadinlarla mahkemelik olan tek kadin bakani. Son olarak 2000 yilindan bu yana Birlesmis Milletler'in (BM) kadinlarla ilgili tüm toplantilarina katilan STK temsilcilerini bu yil 27 Subat-10 Mart tarihleri arasinda New York'ta yapilacak BM Kadinin Statüsü Komisyonu (KSK) yillik olagan oturumuna çagirmamakla elestiriliyor. Sizin kadin örgütleriyle araniz neden kötü? - Var mi öyle bir sey? Var tabii... Kadin bakanisiniz ve kadin örgütleriyle mahkemeliksiniz. - Kadin örgütleriyle mahkemelik degilim. Ama bazi kadinlar benim kisilik haklarimi ihlal ettiler. Yasaminin uzun bir bölümünü insan haklarinin yerlesmesine adamis biri olarak söylüyorum, bir insana hakaretle, elestirme arasindaki farki bilmeniz lazim. Yargiya intikal etmis konu, bahsetmeyecegim. Ama kadin örgütlerine degil, bazi kadinlara açilmis bir dava sözkonusu olan. Ama TCK degisiklikleri için çalisan kadin örgütlerinin temsilcileri o bazi kadinlar dedikleriniz... - Kadin kuruluslari onlara herhangi bir sekilde sahip çikmadigina göre? Bir önemli kadin dernegi çikip demeli ki bu benim üyem, arkasindayim! Söylenmiyor. Hakkimda böyle bir tavir gelistirilmesini yadirgiyorum. Bir aylik bakandim, kadin örgütleriyle biraraya geldim. Her gittigim yere de temsilcilerini çagiriyorum. Bu ülkede bir seyler degistiyse onlarin sayesinde. Takdir ediyorum. Kadin örgütleriyle hiçbir sorunum yok. Peki hükümetinizle kadin meselelerine ilgi konusunda bir sorun yasiyor musunuz? - Ben Ak Parti'nin kurucusuyum. Parti programinda CEDAW (BM Kadina Karsi Her Türlü Ayrimciligin Önlenmesi Sözlesmesi) maddelerinin hayata geçirilecegi sözü veren tek siyasi parti AKP. Namus bahanesiyle islenen cinayetleri sadece töreyle sinirlamak ve agirlastirici hükmün tam olarak yer almamasi hálá tartisiliyor... - Kadin örgütleri disinda siz bana on tane hukukçu çikarin böyle düsünen! Kadin örgütlerinin konusmasi çok dogal degil mi? Yasa degisiklikleri büyük ölçüde onlarin çabasiyla oldu. - Tabii ki yanlis degil. Ben oradaki tartismanin siyasi degil, teknik oldugunu söylüyorum. Biz töre cinayetlerine indirim olmasin ama namus cinayetlerine olsun, dolayisiyla kadinlar namus nedeniyle öldürülüyorlarsa bunlar hafif cezayla kurtulsun, demedik. Böyle bir zihniyetimiz olamaz. Burada namus kavrami Türkiye'de ve Türkçe'de çok genis bir manayi içerir. Bilim namusu da vardir ve kadinlar da namus cinayeti isleyebilir. Ama yaygin olarak artik namus denince sadece kadinin "iffeti" anlasiliyor... - Yo yo yo, kesinlikle öyle degil. Çünkü töre cinayetleri çok daha kolay tanimlanabilir. Türkiye'de kadinlarin en çok isledigi suç cinayet. Bunlarin yüzde 80'i de namus suçu. Yani mesela tecavüze karsi islemis... Namus adina islenen cinayetlerde bütün indirimi kaldirirsaniz, bu kadinlari nasil koruyacaksiniz? Bir dakika, kafam karisti. Olmaz ya, mesela bir kadin baska biriyle birlikte oldu diye kocasini öldürdü ya da birini ona tecavüze kalktigi için öldürdü. Bu ikisini ayni kefeye mi koyuyorsunuz? - Degil. Ama bir kadin çocuguna tecavüz etti diye de birini öldürebilir. Bunlarin hepsi namus saikiyledir. Namus saikiyle cinayet isleyenler de sadece erkekler degildir. Kadinlar da bu suçu isleyebilir. Oysa töre cinayetlerinde magdurlar sadece kadinlar. Burada korunmak istenen kadinlar. Siz bu haliyle yeni TCK'nin yeterli oldugunu düsünüyor musunuz? - Yasa bugünkü kosullara uygun bir düzenleme. Zaten biz kadin örgütleriyle birlikte çalistik bunu. 100 degisiklik isteniyorsa 94'ü gerçeklesti! Elbette bir siyasetçinin bekledigi tesekkür degildir. Ama dogrulari anlatamazsak Türkiye'deki kadinlari nasil bilinçlendirecegiz? Sanki kadinlarin aleyhine, çok kötü bir sey yapilmis gibi bir yansima oldu. Bazi dizilerle ilgili itirazim da o yüzden. Bahsettiginiz dizi Aliye. Orada kadin sanki hiç çikar yolu yokmus, çok çaresizmis gibi gösteriliyor, çok haklisiniz... - O inanci güçlendiren sanatçilar da ortaya çikti sonra... Kadinlarin haklarini kullanabilmesi için bu haklarin talep edilebilir olmasi, bu ortamin olusturulmasi gerekir. Bir inanç olusturmaya çalisiyoruz. KOTAYA KARSI MI, DEGIL MI? Sizi kadin kotasina karsi oldugunuz için de elestiriyorlar, karsi misiniz? - Dünyanin hiçbir yerinde siyasi partiler yasasinda, Anayasa'da kadin kotasi düzenlemesi yoktur. Parti tüzüklerine birakilmistir. Biz de diyoruz ki tüzüklerine birakilabilir ve partiler karar verir. Tüzükte ya da baska bir yerde, siz kotadan yana misiniz, degil misiniz? - Ben bu konu siyasi partilerin tüzüklerine birakilmali, diyorum. Biri 50 diyebilir, biri 20 diyebilir, biri hiç istemiyorum diyebilir... Siz kadindan sorumlu devlet bakani olarak ne istiyorsunuz? Somut olarak... - Söylüyorum. Benim ne istedigim önemli degil. Siyasi partilerin karar vermesi gerektigini düsünüyorum. Bu somut bir cevap. KADIN ÖRGÜTLERI Dislaniyoruz Amargi, Ankara Kadin Dayanisma Vakfi, Cumhuriyet Kadinlari Dernegi, Çanakkale El Emegini Degerlendirme Dernegi ve Danisma Merkezi, FilmMor Kadin Kooperatifi, Gökkusagi Kadin Dernegi, KA-DER Ankara, Kadinin Insan Haklari Yeni Çözümler Vakfi, KADAV Kadinlarla Dayanisma Vakfi, Kirkörük Kadin Kooperatifi, Mor Çati Kadin Siginagi Vakfi ve VA-KAD Van Kadin Dernegi temsilcilerinden olusan bir grup kadin, Devlet Bakani Nimet Çubukçu, Disisleri Bakani Abdullah Gül ve Kadinin Statüsü Genel Müdürü Esengül Civelek'e bir mektup yazarak, dünyada son 20 yildir kadin hareketinden aktif STK temsilcilerinin kadinlari ilgilendiren tüm BM toplantilarinda resmi delegesyonlarinda yer aldiklarini belirttiler. Bunun bir gelenek haline geldigini ve 2000 yilinda gerçeklesen BM Pekin+5 toplantisindan baslayarak Türkiye'de de bu uygulamanin yerlestigini hatirlatan kadin örgütleri, "Bu sayede tarihinde ilk defa Türkiye uluslararasi arenada BM nezdinde etkili rol oynamaya baslamis ve BM camiasinda büyük takdir toplamistir" dediler. Bu yilki BM olagan KSK oturumu için Türkiye resmi delegasyonuna, konunun uzmani hiçbir kadin STK temsilcisinin davet edilmemis olmasini elestiren kadin örgütleri, bunun Devlet Bakani Çubukçu'nun kadin hareketini dislama egiliminden kaynaklandigini düsünüyor ve aralarindan seçecekleri dört temsilcinin söz konusu toplantiya katilmasini talep ederek bakandan acil cevap bekliyorlar. |
13-02-2006, 23:03 | #2 |
|
KADIN ÖRGÜTLERİ ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
KADIN ÖRGÜTLERİ ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
13 ŞUBAT 2006 Biz aşağıda imzaları olan elliyi aşkın Kadın Örgütlü ve Platformu olarak, Devlet Bakanı Sn. Nimet Çubukçu’nun 12 Şubat 2006 tarihinde Hürriyet Gazetesinde yayınlanan ‘Kadın Örgütleriyle değil bazı kadınlarla sorunum var’ başlıklı röportajındaki söylemini PROTESTO EDİYORUZ! Türkiye’de kadın hakları hareketinin bugün geldiği noktada bu politik deneyime dayanan mücadelemizin Türkiye’de kadın haklarının kazanılmasındaki rolünü biliyor ve bunu haklı bir gururla sahipleniyoruz. Bu mücadele sürecinde, değişik siyasal örgütlerden ve sivil hareketlerden, sayısız kadın yer aldı. Türkiye’de Ceza Yasası, Medeni Yasa değiştirildiyse bu, kadınların yarattıkları dayanışma ağları ve örgütlülük sayesinde olmuştur. Sayın Nimet Çubukçu’nun bu süreçte yer almış kadınlara, öfkesini kontrol edemeyerek dava açıp, arkasından da ‘bazı kadınlar’ diye nitelemesi, bu mücadele sürecinin birikimine ve etik değerlerine karşı, bir duyarsızlık ve haksızlıktır. Söz konusu dava, Anayasa’nın 10. maddesinde yapılan değişikliklerle ilgili kampanya sırasında hayatın tüm alanlarında fiili eşitlik sağlanıncaya kadar kadınlar lehine pozitif ayrımcılık uygulanması ve kota talebine karşı çıkan kadın-erkek tüm milletvekillerine yollanan fakslara karşı açılmış bir davadır. Dolayısıyla kadın hareketinin ortak bir kampanyasına karşı, kampanyayı durdurmak, hakları için mücadele eden kadınları pasifize etmek amacıyla açılmış bir davadır. Kamuoyunun bilmesi, Sayın Bakan’ın da hatırlaması gereken bir başka nokta da, dava dilekçesinin sadece tek tek kadınlara karşı değil, aynı zamanda birden çok kadın kurumunun yöneticilerine yöneltilmiş bir dava olduğudur. Biz aşağıda imzası olan kadın örgütleri ve kadın aktivistler olarak, bu davanın birkaç kadının davası olmadığını ve bu ortak davamıza hep birlikte sonuna kadar sahip çıkacağımızı bir kez daha kamuoyuna duyururuz. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de kadın sorunları ile ilgilenmek üzere oluşturulan Devlet Bakanlığı’nın başlıca görevlerinden biri, kadın hakları mücadelesinin içinde yer alan tüm kadın örgütleriyle’ ortak politikalar çerçevesinde birlikte çalışmaktır. Sayın Çubukçu, kadın örgütleriyle birlikte çalıştığını iddia ediyor, OYSA 2000’den beri ilk defa 27 Şubat - 5 Mart tarihleri arasında New York’ta yapılacak BM - KSK toplantısına kadın örgütleri temsilcilerinin katılmasını engelleyerek bunun tersi bir tablo çiziyor.* 2000’li yıllardan beri bir gelenek halini almış bu uygulamanın Çubukçu tarafından tersine çevrilmesini kınıyor ve sayın Bakanın bu kararını söz konusu politikaya aykırı bulduğumuzu ve en kısa zamanda telafi edeceğini umuyoruz. Sayın Çubukçu, aynı zamanda, kadınların siyasal karar süreçlerindeki katılımını yasal bir zorunluluğa kavuşturacak olan ve Türkiye’deki kadın örgütlerinin başlıca taleplerinden olan kota talebine de ısrarla karşı çıkmaya devam ediyor. Siyasal Partiler Yasası ve Seçim Yasası’na konan bir ‘cinsiyet kotası’nın hiçbir ülkede olmadığını da iddia ediyor. OYSA, CEDAW’ın 4. maddesindeki ‘devletin uygulayacağı özel önlemler’in kotadan başka bir şey olmadığını Sayın Bakan’a hatırlatırız. Dünyada İsveç, Fransa, Arjantin, Fas, Tayvan, Ruanda, Uganda, Hindistan, Güney Afrika gibi birçok ülkede yasalar ya da anayasalar ile kadınların siyasal karar organlarında yer almasını garantileyen kotalar öngörülmüştür. Bu ülkeler arasına en son güney komşumuz Irak’ın da girdiğini Sayın Bakan’a hatırlatmak isteriz. Kısacası, Sn. Bakan’ın çok ısrarcı bir şekilde söylediği ‘dünyanın hiçbir yerinde siyasi partiler yasasında, Anayasa’da kadın kotası düzenlemesi yoktur’ iddiasının gerçekle ilgisi yoktur ve kendisini bir kere daha kadın örgütlerinin “kota” talebini desteklemeye kamuoyu önünde davet ediyoruz! Sayın Çubukçu, ayrıca, TCK Kampanyasından beri, TCK Kadın Platformu’nun namus cinayetlerinin nitelikli adam öldürme kapsamına alınması talebini de ısrarla reddediyor! Üstelik, Türkiye’de yüzlerce kadın her yıl namus cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirirken, reddini, kadınları korumak gibi anlaşılmaz ve kabul edilemez bir nedene bağlayarak kota konusunda olduğu gibi kamuoyunu yanıltmayı amaçlıyor! Sayın Çubukçu, bugün Türkiye’de kadından sorumlu devlet bakanlığı varsa, bu kadın hareketinin sayesinde gerçekleşmiştir ve herkesçe kabul edilmektedir ki, Türkiye’de kadın örgütleri kadının statüsünün yükselmesi konusunda liderlik etmişlerdir! Sizi, bizlerin taleplerine karşı çıkan tavrınızı bırakarak, bir kere daha bizimle işbirliğine davet ediyoruz! *1990’lı yılların ortalarından beri çeşitli hükümetler döneminde kadın örgütlerinden temsilciler her sene Mart ayında yapılan BM Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) oturumlarının yanısıra, BM Genel Kurul ve ECOSOC toplantılarına da, gerek Dışişleri Bakanlığı ve gerekse Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından resmi delegasyonda yer almak üzere davet edilmişler. Bu Platformlarda ‘bağımsız duruşlarını da koruyarak’ ve uluslararası kadın politikaları gündemine büyük katkılarda bulunarak Türkiye’yi çok önemli derecede görünür kılmışlardır. Amargi Adana Grubu Amargi Kadın Akademisi Ana Fatma Kadın Derneği - Dersim Ankaralı Feministler Ankara Kadın Dayanışma Vakfı Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi Bostaniçi Kadın Kooperatifi-Van Bursa Günyüzü Kadın Kooperatifi CEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu Çanakkale El Emeğini Değerlendirme Derneği Değirmendere Kadın Destek Merkezi Demokratik İlkeler Derneği (DID) Doğubeyazıt Kadın Kooperatifi Ege Kadın Dayanışma Vakfı (EKDAV) EPİ-DEM Filmmor Kadın Kooperatifi Gökkuşağı Kadın Derneği Günışığı Kadın Danışma Merkezi İRİS Eşitlik Gözlem Grubu İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi İzmir Kadın Dayanışma Derneği KADAV Kadınlarla Dayanışma Vakfı KA-DER Ankara Şubesi KA-DER Genel Merkezi KA-DER Kadıköy Şubesi Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı Kadın Dayanışma Vakfı Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) KAMER Kadın Merkezi Derneği KAMER Vakfı KAOS GL Derneği Kardelen Kadın Evi-Diyarbakır 'Kazete' Kadın Gazetesi-İzmir KIRK ÖRÜK Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kooperatifi Kızıltepe Kadın Kooparatifi- Mardin Köseköy Yeni Adım Eğitim ve Kültür Sitesi Kurtalan Kadın Derneği - Siirt Küçük Dikili Kırçiçeği Kadın Danışma evi Lambda İstanbul Medya İzleme Grubu (MEDİZ) Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Pazartesi Dergisi Pelda Kadın Derneği-Diyarbakır-Ergani Recme Karşı Uluslararası Komite Türkiye Temsilciliği Selis Kadın Danışmanlık Merkezi - Batman Selis Kadın Danışmanlık Merkezi – Diyarbakır Şahmaran Kadın Dayanışma Merkezi TCK KADIN PLATFORMU TOGEDER Türk Kadınlar Birliği Genel Merkez Uçan Süpürge Urfa Kadın Yaşam Evi Derneği VA-KAD Van Kadın Derneği |
15-02-2006, 10:14 | #3 |
|
14 Şubat 2006
Gila BENMAYOR --hürriyet Nimet Çubukçu kadın örgütlerini yine kızdırdı KADINDAN Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun kadın örgütleriyle yıldızı barışmıyor. Sadece kadın örgütleriyle değil genelde kadınlarla. Çünkü, Çubukçu’nun kadın sorunlarıyla gerektiği kadar ilgilenmediği görüşü yaygın. Mesela geçen cuma günü, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Hürriyet İnsan Kaynakları tarafından düzenlenmiş iki günlük "Kadın İstihdamı" Zirvesi var. Çubukçu, sabah açılışta konuşmasını yapmış, öğleden sonraki oturumda yok. Toplantıları izleyenler "Kadından sorumlu bakan için kadın istihdamından daha önemli ne olabilir?" diye şaşkın. Çubukçu olmadığı için, Avrupa Parlamentosu’nun "Türkiye’de Kadın Hakları" raporunu hazırlamış olan parlamenter Emine Bozkurt’un "Kadın örgütleriyle hükümet arasındaki işbirliği, koordinasyon nasıl sağlanıyor" sorusu havada kalıyor. Zirveye CHP İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel dışında kadın milletvekili katılmamış olması da ayrı konu. Her neyse, Çubukçu’nun kadın örgütleriyle sancılı ilişkilerine dönersek, arkadaşımız Emel Armutçu’nun önceki günkü pazar ilavesinde bakan ile yaptığı söyleşi ipleri iyice geriyor. Söyleşiyi okurken dikkatimi en fazla Çubukçu’nun kadın kotasıyla ilgili sözleri çekmişti. Ne diyordu Çubukçu? "Dünyanın hiçbir yerinde siyasi partiler yasasında, Anayasa’da kadın kotası düzenlemesi yoktur..." Doğru değil. Kesinlikle değil. Dünyada İsveç, Fransa, Arjantin, Fas, Tayvan, Ruanda, Uganda, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerde yasalar ve anayasalarda kotalar öngörülmüş. En son da Irak bu ülkeler arasına katılmış. Ancak dün ortak bir basın bildirisi hazırlayan kadın örgütlerini kızdıran başka noktalar da var söyleşide. Nimet Çubukçu’nun "kadın örgütleriyle değil bazı kadınlarla sorunum var" demesi büyük tepki çekmiş. Hatırlayacaksınız, bakan "pozitif ayrımcılığa" karşı çıktığı için kendisine kınama faksı çeken bazı kadın örgütleri temsilcilerine dava açmıştı. Kadından sorumlu bakan olarak kadınlarla mahkemelik olup, tuhaf bir duruma yol açmıştı. BAZI KADINLARIN ARKASINDAYIZ Dünkü basın bildirisinde, Çubukçu’nun sözünü ettiği "bazı kadınların" tamamıyla desteklendiğini vurgulanıyor. Bakana karşı çıkılan diğer bir nokta ise Birleşmiş Milletler’de önümüzdeki günlerde yapılacak toplantıya kadın örgütlerini istememesi. Oysa 2000 yılından bu yana, BM’deki toplantılara kadın örgütleri temsilcileri hep katılmış. Daha önce, Kadından sorumlu bakan olan Güldal Akşit döneminde de, Hasan Gemici döneminde de. Çubukçu ilk kez kadın örgütlerini dışlamış. Yine Emel Armutçu’nun söyleşisinde yer alan "namus cinayetleri" meselesi de kadın örgütlerinin protestosuna yol açan başka bir konu. Kadın örgütlerinin ortak bildirisinde, Çubukçu’ya işbirliği daveti var. "Kadın İstihdamı" Zirvesi’nde CHP Milletvekili Zeynep Damla Gürel’in belirttiği gibi, Türkiye’de kadın haklarının geldiği nokta kadın örgütlerinin liderliği sayesinde. TCK kampanyasını hatırlayın... Sanırım bu durumda Çubukçu’nun kadın örgütlerine "barış çubuğunu" uzatmaktan başka çaresi yok. Kadın örgütleriyle ortak politikalar oluşturmak zorunda. Herkesin iyiliği için |
15-02-2006, 10:16 | #4 |
|
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanına yanıt:
Sayın Nimet Çubukçu'nun Hürriyet gazetesinde yayınlanan söyleşisini şaşkınlıkla karşıladık. Nimet Çubukçu, dünyada hiçbir ülkede anayasa ve yasalarda kota uygulaması olmadığını söylüyor. Acaba bunu hangi verilere dayanarak söylüyor? Dünyada tam 81 ülkede kota uygulanıyor; bu ülkelerden 16'sı kotayı anayasa ile düzenliyor, 27'si ise seçim yasasıyla düzenliyor, 43 ülkede ise kota siyasi partilerin tüzüklerine konulan hükümler çerçevesinde ve seçim adaylarını kapsayacak biçimde hayata geçiriliyor. Dünyada kota tartışması 1980'lerde başladı. 25 yılda çok yol alındı ve kota uygulamasını hayata geçiren ülkeler "erkek demokrasi"lerinden kurtuldu. Latin Amerika, Afrika ve Asya'da sürekli yasal düzenleme yapılıyor. Örneğin, Fransa 2000 de anayasada yaptığı değişiklikle kadınla erkeğin eşit temsilini zorunlu kılmıştır. Cinsiyet/kadın kotası uygulaması, artık yalnız sol ve liberal partiler değil, muhafazakar partiler tarafından da başvurulan bir yöntem. Kadın Adayları Eğitme ve Destekleme Derneği Ka-Der, cinsiyet kotasının Kadının siyasi temsili için gerekli olduğunu savunuyor bu amaçla düzenli olarak cinsiyet kotası eğitimi veriyor. Ka-Der, 2007 seçimlerinden önce yapılması gerekli yasal değişikliklere ilişkin bir de paket hazırladı. Bu pakette, Anayasa (md:8), Siyasi Partiler Yasası (md:6), ve Seçim Yasası (md: 1)'nda değişiklik öneriliyor. Tüm partilere en az yüzde 30 kadın kotası uygulama zorunluluğu" talep ediliyor. Kadınların parlamentoda, yüzde 4.4 oranla temsil edildiği Türkiye'de, Siyasi Parti tüzükleri de erkekler tarafından hazırlandığı için yasal düzenlemeyi gidilmesini zorunlu görüyoruz. AKP programında CEDAW- Birleşmiş Milletler Kadına karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi maddelerinin hayata geçirileceği sözünü vermiştir. CEDAW'ın 4. "Maddesine göre; kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için taraf devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, iş bu sözleşmede belirtilen cinsten bir ayırım olarak mütalaa edilmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların muhafazası sonucunu doğurmayacaktır. Bu uygulamalara ancak fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman son verileceği "de belirtilmiştir. Sayın Çubukçu' nun beyanı, AKP' nin parti programında verdiği sözle ve CEDAW sözleşmesi ile çelişiyor. Karar alma mekanizmalarından uzak tutulan kadınların, Türkiye'de toplam mülkiyetin yalnızca %8'ine sahip olduklarını; eğitim ve çalışma yaşamında da erkeklere oranla son derece olumsuz bir konumda bulunduklarını göz ardı edemeyiz. Zaten eşitlikten söz etmek mümkün değilken, "Kota eşitliğe aykırıdır iddiası", gerçekçi olamaz. Toplumun her alanında eşitlik sağlanıncaya kadar kadınlar için özel önlem politikalarının uygulanmasını zorunlu görüyoruz.Gerçek demokrasi eşitliği kabul etmek değil eşit kılmaktır. KA-DER, bu nedenle, atamayla ve seçimle gelinen her yönetim biriminde bir cinsin %30'dan az temsil edilmemesi için çalışmalar yürütüyor. BM olağan Kadının Statüsü Komisyonu'nun bu yılki oturumuna katılmak üzere, Türkiye resmi delegasyonuna konunun uzmanı hiçbir kadın STK temsilcisinin davet edilmemiş olmamasının altını çiziyor ve bu toplantıya kadın STK'larında katılması konusunda ısrar ediyoruz. Sayın Nimet Çubukçu'nun, cinsiyet kotası için yürütülen mücadele sırasında kendisine gönderilen fakslarla ilgili olarak açtığı davaya ilişkin sözleri bütün kadın örgütlerini yakından ilgilendiriyor. Anayasa'ya cinsiyet kotası ile ilgili madde konması tek, tek kadınların değil bütün kadın hareketinin ortak talebiydi. Haklarında dava açılan kadınlar, kadın örgütlerinin temsilcileri olarak yalnız değildir. Kadından Sorumlu Devlet Bakanının, kadınların karşısında değil, kadınlardan yana olması, Anayasa'nın 10. maddesine, 2004 yılında eklenen, fıkra doğrultusunda hareket etmesi dileğimizdir: "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." SEYHAN EKŞİOĞLU KA-DER GENEL BAŞKANI |
16-02-2006, 23:33 | #5 |
|
Ankara Tabip Odası
Basın Duyurusu 16 Şubat 2006 Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’nun 12 Şubat 2006 tarihinde basında yer alan “Kadın Örgütleri ile Değil, Bazı Kadınlarla Sorunum Var” başlıklı röportajındaki söylemi protesto ediyoruz. Kadın sorunları ile ilgilenmek üzere kurulan Devlet Bakanlığı’nın ülkemizde üretimde kadın istihdamını eşit işe eşit ücret prensibi ile arttırmak, kadının siyasal yaşamda aktif rol almasının önünü açacak her türlü çalışmanın içinde olmak, kadına yönelik şiddetin ve namus cinayetlerinin önlenmesi için her türlü çalışmayı gerçekleştirmek, hayatın her alanında kadına yönelik sorunların çözümü için kadın hakları mücadelesi içinde yer alan örgütlerle ortak politikalar çerçevesinde birlikte çalışması gerektiğine inanıyoruz. Sağlığı fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik hali olarak tanımlayan bizler kadın sağlığının korunması için Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’yu da bir kere daha alandaki sorunlar ve çözümleri için kısaca özetlediğimiz anlayışla çalışmaya davet ediyoruz. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu |
18-04-2006, 22:19 | #6 |
|
Bakan Çubukçu kadın örgütlerine davadan vazgeçti
ANKA Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, kendisine bir yazı göndererek hakaret ettikleri gerekçesiyle yaklaşık 50 kadın örgütü temsilcisine açtığı davadan vazgeçti. Çubukçu'nun avukatı Süleyman Balçı, bugünkü duruşma öncesinde feragat yazısını 10'uncu Asli Ceza Mahkemesi'ne sundu. Hürriyet 18 Nisan 2006 |
16-06-2006, 11:02 | #7 |
|
Çubukçu Fırsat Eşitliği Komisyonuna Hazır Değilmiş
İş yaşamında cinsiyet ayrımcılığının giderilmesi için Ankara'ya giden kadın mühendisler, Bakan Çubukçu'dan "Fırsat Eşitliği Komisyonu" kurulmasını istedi. Tayat "Çubukçu, uygulamanın erken olduğunu, kurulsa da olumlu sonuç alınamayacağını söyledi" diyor. -------------------------------------------------------------------------------- BİA Haber Merkezi 15/06/2006 Ayşe DURUKAN -------------------------------------------------------------------------------- BİA (Ankara) - İş yaşamındaki cinsiyet ayrımcılığına karşı imza kampanyası başlatan kadın mühendisler, kadından sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile görüşmelerinde "Fırsat Eşitliği Komisyonu" kurulmasını istedi. bianet'in görüştüğü endüstri mühendisi Beyhan Tayat, "İş ilanlarındaki ayrımcılıkla ilgili devletin sorumluluk almasını, yasal eksikliklerin giderilmesi için düzenlemeler yapılmasını istedik. Ayrımcılığa uğrayan kadınlar için 'Fırsat Eşitliği'nin sağlanmasında desteğini beklediğimizi belirttik" dedi. Ayrımcılığın giderilmesi için hukuksal engel yok Çubukçu'yla yapılan görüşmenin çok olumlu bir hava içinde geçtiğini açıklayan Tayat, "Çubukçu bize kadın dayanışmasının önemini vurguladı" dedi. "'İş yaşamındaki ayrımcılığın giderilmesinde hukuksal engel yok' dedi. İlanlarda 'Erkek eleman' vurgusunun hukuksal olarak yasaklandığını söyledi. Bununla ilgili Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) madde olduğunu söyledi." Tayat Çubukçu'nun "Fırsat Eşitliği Komisyonu" kurulmasına olumlu bakmasına karşın kaygıları bulunduğunu açıkladı. "Bakan Çubukçu, Türkiye için uygulamanın erken olduğunu, kurulsa bile çok olumlu sonuçlar alınamayacağını söyledi." Çubukçu. Ebeveyn izni mecliste Çubukçu'ya ayrıca kreşlerin kaldırılmasıyla ilgili haberi anımsattıklarını söyleyen Tayat, "Kadın örgütlerinin kreşler ve gündüz bakımevleriyle ilgili kampanyalarını anlattık" diye konuştu. "Kreş ve gündüz bakımevlerinin yalnızca kadın işçi sayısı üzerinden değil, erkek işçilerin de katılarak zorunlu hale getirilmesini istiyoruz. Ayrıca ebeveyn izninin de önemine değindik." Tayat, Çubukçu'nun kreşlerin kaldırılmasıyla ilgili bilgisi olmadığını ve kreşlerin kaldırılmasının kabul edilemeyeceğini söyleyerek "Ebeveyn izni Meclis'te. Yakında çıkacak" dediğini ifade etti. Erbatur'dan tam destek Kadın mühendisler, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Gaye Erbatur ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Mehmet Soğancı'yla da görüştü. Bu görüşmelere Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve İhtiyari Protokol (CEDAW) üyesi mimar mühendis Nevşin Karabulut da katıldı. Tayat, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) milletvekili Gaye Erbatur'la da öğle yemeğinde buluştuklarını belirti. Erbatur toplantıda kadın mühendislerin kampanyasına destek verdiğini açıkladı. Tayat'ın verdiği bilgiye göre, Erbatur şunları söyledi: "Kadınlara yapılan ayrımcılık kadının doğurganlığından kaynaklanıyor. Fırsat eşitliği komisyonunun kurulmasını çok önemli buluyorum ve mutlaka kurulması gerektiğini düşünüyorum. Her zaman sizi destekleyeceğim. Zaten kadın hareketiyle yakın çalışıyoruz. Benim de sizden talebim, Meclis'te kadın sorunları konuşulduğunda kadın örgütlerinden aktif destek görmek." Soğancı'dan hukuksal yardım TMMOB'den Soğancı'yla yapılan görüşmedeyse "Cinsiyet ayrımcılığı sekreteryasının" kurulması gündeme geldi. Kadın mühendislerin Soğancı'dan istekleri şunlar oldu. * TMMOB'nin bünyesindeki tüm odalarda "Kadın Komisyonu" kurulmasının teşvik edilmesi, * İşe alımlardaki ayrımcılıkla ilgili, özel sektöre de TMMOB'nin kamuya açtığı davalara benzer davanın açılıp açılmayacağının araştırılması. TMMOB sonuç bildirgesinde ayrımcılık Tayat, Soğancı'ya 25-28 Mayıs'ta gerçekleştirilen TMMOB 39. Olağan Genel Kurulu'nun sonuç bildirgesinde yer alan "Kadına yönelik şiddeti ve toplumsal hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığını önlemek için ve tüm emekçi kadınların mücadelelerinin yanında olmak, birlikte mücadele etmek" kararıyla ilgili olarak ne yapıldığını sorduklarını da söyledi. Soğancının kadın mühendislerin taleplerine hukuksal destek sunacaklarını belirttiğini, "TMMOB'nin sonuç bildirgesiyle ilgili henüz çalışma planı yapmadığını" öğrendiklerini açıkladı. Çubukçu, Erbatur ve Soğancı'yla yapılan toplantılara gıda mühendisi Özdeş Bodur, endüstri mühendisi Beyhan Tayat, metalurji mühendisi Güneş Bodur, çevre mühendisliği öğrencisi Seda Bingöl ve jeoloji mühendisi Ayşen Hadimoğlu katıldı. (AD/TK) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
ciddiyetten uzak ve alaycı bilirkişi raporu | av.füsun kimiran | Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu | 24 | 11-08-2008 13:35 |
Kadından Şair Olmaz | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 50 | 15-01-2008 19:09 |
Bakan Çiçek hakkında takipsizlik kararı | canan ufuk | Hukuk Haberleri | 0 | 08-12-2006 08:41 |
Neden kadından ve aileden sorumlu devlet bakanı? | NİLGÜN SEYMEN | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 1 | 26-11-2006 10:15 |
Kadından Mal Kaçırma | Erdal | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 12-02-2002 01:34 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |