Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Özürlüye Kdv Müjdesi Ve Süre Sorunu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-09-2011, 13:55   #1
av.mfk

 
Varsayılan Özürlüye Kdv Müjdesi Ve Süre Sorunu

Değerli meslektaşlarım

Vatandaşın biri özürlü olduğu için ötv muaf bir binek otosu alıyor.Daha sonra aldığı aracın KDV 'den de muaf tutulması vergi dairesine başvuruyor red cevabını alınca Maliye Bakanlığının 110 seri no'lu KDV genel tebliğine dayanarak vergi mahkemesine dava açıyor bunun da red edilmesi üzerine Bölge İdare mahkemesine dava açıyor ve kazanıyor. (ADANA BÖLGE İDARE MAHKEMESİNİN (2010/1658 E. 2010/1721 sayılı kararı ile))
Buna benzer bir olayla vatandaşın biri dava açmak istemektedir
Bu durumda;
1-) ÖnceVERGİ DAİRESİ'ne başvurmamız gerekir mi? Başvurmamız gerekir ise İdareye başvuru konusunda süre sıkıntımız olur mu?
2-) Direk dava açmamız gerekirse 30 günlük süreyi kaçırmış durumdayız? Alternatif bir çözüm var mıdır?
Old 20-09-2011, 21:34   #2
harkan

 
Varsayılan

üstat konu ile ilgili müvekkil için ben de vergi dairesine başvurdum, ancak vergi dairesi yetkilileri dilekçeyi havale ve kayıt dahi etmediler, sebebi ise aracı satan firmanın başvurması gerektiği imiş???

şu durumda direk olarak iptal davası açabilir miyiz?

müvekkilin aracı alırken satış fiyatının içinde satıcıya ödediği kdv işleminin iptalini istemek gibi bir dava olacak bu da pek mantıklı gelmedi, sonuçta satıcı firmanın kdv bedelini alması idari işlem niteliğinde gibi gözükmüyor
Old 20-09-2011, 22:01   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mfk
Değerli meslektaşlarım

Vatandaşın biri özürlü olduğu için ötv muaf bir binek otosu alıyor.Daha sonra aldığı aracın KDV 'den de muaf tutulması vergi dairesine başvuruyor red cevabını alınca Maliye Bakanlığının 110 seri no'lu KDV genel tebliğine dayanarak vergi mahkemesine dava açıyor bunun da red edilmesi üzerine Bölge İdare mahkemesine dava açıyor ve kazanıyor. (ADANA BÖLGE İDARE MAHKEMESİNİN (2010/1658 E. 2010/1721 sayılı kararı ile))
Buna benzer bir olayla vatandaşın biri dava açmak istemektedir
Bu durumda;
1-) ÖnceVERGİ DAİRESİ'ne başvurmamız gerekir mi? Başvurmamız gerekir ise İdareye başvuru konusunda süre sıkıntımız olur mu?
2-) Direk dava açmamız gerekirse 30 günlük süreyi kaçırmış durumdayız? Alternatif bir çözüm var mıdır?

Sayın Meslektaşım,

İdareye başvuru tam yargı davaları dışında zorunlu değildir.
Ancak, kanımca siz, İYUK. m.7'de geçen;

Alıntı:

b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.


hükmüne göre dava açma süresini kaçırmışsınız. Vergi dairesine başvurup, ilgili tebliğ uyarınca tahakkuk ettirilen vergi işleminin geri alınmasını ve paranın iadesini talep edin. Reddedilince de, red işleminin iptalini süresinde vergi mahkemesine taşıyın.

Saygılarımla.
Old 20-09-2011, 22:04   #4
harkan

 
Varsayılan

Sn Güntay 2 no'lu mesajımda belirttiğim gibi vergi dairesine başvuru yapmadan direk olarak vergi mahkemesine başvurulabilir mi?
Old 20-09-2011, 22:05   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan harkan
Sn Güntay 2 no'lu mesajımda belirttiğim gibi vergi dairesine başvuru yapmadan direk olarak vergi mahkemesine başvurulabilir mi?

Evet.
Saygılar.
Old 25-09-2011, 22:13   #6
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Neden aracı satana karşı doğrudan dava açmıyorsunuz da, kulağı "tersten" gösteriyorsunuz?

Adana olayı sizin durumunuzdan farklı olamaz mı ?
Old 03-01-2012, 15:04   #7
av.mfk

 
Varsayılan

KDV İADESİ DANIŞTAYDAN DÖNDÜ
adana Bölge İdare Mahkemesi’nin 13.04.2010 tarih ve E:2010/1658, K:2010/1721 sayılı kararında; “5378 sayılı yasanın 1. maddesinde Kanunun amacının, özürlülerin her türlü gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak olduğunun belirtildiği, özürlüler için üretilen her türlü araç gereç kapsamı içinde yer aldığı sonucuna ulaşılmasından dolayı davanın kabulüne” karar verdiğini, ilgili karar dayanak alınarak KDV muafiyet talebinde bulunulabileceğini belirtmiştik.

03.01.2012 tarihili Resmi Gazete’de ise; Danıştay 3. Dairesi’nin, yukarıda belirttiğimiz Adana Bölge İdare Mahkemesi Kararını “mali yükümlülüklere ilişkin istisnalar hakkında yasa ile düzenleme yapılması zorunlu olduğundan” bahisle bozduğu ilan olmuştur. İlgili Karar şu şekildedir;

3 Ocak 2012 SALI Resmî Gazete Sayı : 28162
DANIŞTAY KARARI
Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığından:
Esas No : 2011/3445

Karar No : 2011/5067

Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcısı

Davacı : Filiz OSKAY-Meydan Mah. 39020 Sokak No:4-Seyhan-ADANA

Karşı Taraf : Vergi Dairesi Başkanlığı-ADANA

İstemin Özeti : Davacı tarafından, özel tertibatlı binek otomobilinin satımını yapan firmanın faturaya yansıtmak suretiyle kendisinden tahsil edilip vergi dairesine ödenen katma değer vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işleme karşı açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17′nci maddesinin “Diğer İstisnalar” başlıklı 4′üncü fıkrasına, 5378 sayılı Kanunun 32′nci maddesiyle 7.7.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olaraküretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar programlarının katma değer vergisinden istisna olduğunun kurala bağlandığı, (110) seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde de binek otomobili ve nakil vasıtalarının maddede sözü edilen araç-gereç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklamasına yer verildiği anlaşılan olayda, davacı tarafından satın alınanözel tertibatlı taşıt aracının 3065 sayılı Yasada öngörülen istisna kapsamına girmediği gerekçesiyle reddeden Adana 2. Vergi Mahkemesinin 8.3.2010 gün ve E:2009/1367, K:2010/431 sayılı kararının; özürlülerin her türlü gelişmelerini veönlerindeki engelleri kaldırmaya yönelik tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak amacını taşıyan 5378 sayılıYasanın amacına uygun olarak getirilen katma değer vergisi istisna hükmünün binek otomobilleri de kapsadığıgerekçesiyle bozan ve karar düzeltme istemini de reddeden Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının; tarh edilen vergilere karşı sadece mükellef ve vergi sorumluları tarafından dava açılabileceği, beyan üzerine alınan vergilerin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarının düzeltme veşikayet yoluyla giderilmesine ilişkin başvurular dışında, herhangi bir idari veya dava yoluna konu edilemeyeceği, özel tertibatlı araç satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatı taşımayan davacı tarafından iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasadaöngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden vergi mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru olması nedeniyle Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Başsavcısı tarafından temyiz edilen Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi BirgülÖğülmüş’ün açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377′nci maddesinde vergi davası açma yetkisi mükelleflere ve sorumlulara tanınmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8′inci maddesinin 1′inci fıkrasının (a) bendinde bu verginin mükellefinin, mal teslim eden ve hizmet ifasında bulunanlar olduğu kurala bağlanmış ise de, katma değer vergisinin yansıma özelliği nedeniyle, satış bedeli üzerinden hesaplanan vergiyi ödemek zorunda kalan ve vergi yükünün üzerinde kalmasının mamelekinde meydana getirdiği azalma nedeniyle menfaati etkilenen davacının dava açma ehliyeti bulunduğu anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51′inci maddesinde; bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmişbulunan kararlardan, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği kurala bağlanmıştır. Belirtilen nitelikteki kararların hukuk düzenindeki olumsuz etkilerinin, yeni uyuşmazlıklara emsal alınmasının önüne geçilmesi, hukuk ve uygulamada birliğin sağlanmasını amaçlayan söz konusu düzenlemede, Danıştayın inceleme yetkisi sadece ileri sürülen temyiz sebepleri ile sınırlandırılmamıştır. Kanun yararına temyiz isteminin; yanlış bir yargısal içtihadın yerleşmesini önleme amacı gözönüne alındığında, ileri sürülmeyen başka bir temyiz sebebinin bulunması halinde kararın hukuka uygunluğunun bu sebep yönünden de incelenebileceği sonucuna ulaşılarak işin esasına geçildi.

Vergi ödevi ile ilgili temel ilkeleri belirleyen Anayasanın 73′üncü maddesinde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla düzenleneceği, Bakanlar Kuruluna; mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi verilebileceğiöngörülmüştür.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1′inci maddesinde, Türkiye’de, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 19′uncu maddesinin 1′inci fıkrasında ise diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 17′nci maddesinin 4′üncü fıkrasına 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Kanunun 32′nci maddesiyle eklenen (s) bendi ile, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç veözel bilgisayar programları katma değer vergisinden istisna tutulmuştur.

İstisna hükmüne ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sırasında; “Bizzat özürlüler tarafından kullanılan özel tertibatlı olarak imal edilmiş, sonradan özel tertibat takılmış ve ilave özel tertibat takılmış motorlu kara taşıtları ya daözürlünün taşınması amacıyla birinci dereceden yakını bir sürücü veya özürlü kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılan özürlü adına trafik siciline kayıtlı motorlu kara taşıtları; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç, özel bilgisayar programları ile fonksiyon kazandırıcı ortez-protez ve benzeri yardımcı ve destekleyici cihazlar” ibaresi ile “özürlülere hizmet amaçlıkurulmuş dernek, vakıf ve bunların üst kuruluşlarının çalışmalarında kullanılmak üzere iktisap edecekleri motorlu kara taşıtlarıyla, sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malul ve özürlülerin adlarına kayıtlı taşıtlar” ibaresinin eklenmesi ayrı ayrı teklif edilmiş ancak; gerek Hükümet tarafından verilen teklifte, gerekse Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinlerde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17′nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına “Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmişher türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları” bendinin eklenmesi yeterli görülmüş ve nakil vasıtaları istisna kapsamı dışında bırakılarak yasalaşmıştır.

Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, teslime konu otomobil, her ne kadar, davacının kullanımına uygun şekilde sonradan tadil edilmiş ise de; üretim özellikleri itibarıyla toplumdaki tüm bireylerin kullanımına sunulan motorlu bir nakil vasıtası olup “özel üretime tabi tutulmuş araç-gereç” kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.

5378 sayılı Yasa ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17′nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen (s) bendi ile getirilen istisna hükmünün, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş araç-gerece ilişkin olması, istisna kapsamına belirli özellikleri haiz motorlu kara taşıtlarının da alınması yönünde yapılan önergelerin kabul görmemesi, mali yükümlülüklere ilişkin istisnalar hakkında yasa ile düzenleme yapılması zorunlu olup bu alanın yönetsel ve yargısal tasarruf ve yorumlara kapalı olması ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen 19′uncu maddesi karşısında, davacı tarafından özel tüketim vergisi istisnasından yararlanmak suretiyle satın alınan araç için satıcı firma tarafından davacıdan tahsil edilerek davalı idareye ödenen katma değer vergisi yasaya uygun olduğu halde, söz konusu verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51′inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmî Gazete’de yayımlanmasına 22.9.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

XKARŞIOY:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51′inci maddesinin 1′inci fıkrasında, Bölge İdare Mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, 2′nci fıkrasında ise temyiz isteğinin yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, kurala bağlanmıştır.

Danıştay Başsavcılığınca; özel tertibatlı aracın satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatıtaşımayan davacının iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden ve sonucu itibarıyla doğru olan vergi mahkemesi kararının bozulmasıyolunda verilen kararının bu nedenle kanun yararına bozulması istenmiştir.

Yukarda yer verilen Yasa hükmü uyarınca inceleme yetkisi, Başsavcının temyiz istemiyle sınırlandırılmış olup, ileri sürülen temyiz sebebi yönünden yürürlükteki hukuka aykırılık saptanmayan olayda, kanun yararına bozma isteminin bu nedenle reddi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle verilen Daire kararının bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.
Old 03-01-2012, 15:17   #8
av.mfk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar bu kararla birlikte elimizdeki tüm kdv iadesine ilişkin davalar gümlemiş oldu geçmiş olsun....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tam Yargı Davasında Süre Sorunu idealist lawyer Meslektaşların Soruları 2 10-01-2009 00:48
Kesin Süre Sorunu(Çok Acil) hera2274 Meslektaşların Soruları 7 27-05-2008 22:29
Muvazaada süre sorunu Brusk Meslektaşların Soruları 3 13-05-2007 22:21
Türkiye'de Özürlüye Tanınan Hukuki Haklar bilgilerinize Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 03:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04582810 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.