|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
16-04-2008, 12:32 | #1 |
|
eşler arasında ecrimisil talebi
arkadaşlar,
eşler arasında mal rejimi devam ederken yani boşanma gerçekleştiği halde mallar paylaşılmamışken sahip olunan gayrimenkullerden birini intifadan men edilmiş olmasına karşın halen kullanmaya devam eden eski eş hakkında ecrimisil davasının kazanma şansı nedir' bu hususta Yargıtay kararı ben aradım ama bir tane buldum o da pek konu ile bağdaşmıyor. Elinizde varsa gönderebilirseniz sevinirim. İyi çalışmalar. |
16-04-2008, 12:35 | #2 |
|
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
************************************** Kanun No: 4721 Türk Medeni Kanunu Kabul Tarihi: 22.11.2001 R.G. Tarihi: 08.12.2001 R.G. No: 24607 I. Sona erme anı Madde 225 - Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. |
16-04-2008, 12:40 | #3 |
|
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi Esas: 2007/6328 Karar: 2007/7159 Karar Tarihi: 21.06.2007 ÖZET: Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. Kaldı ki, davacının davalıya ihtar çekerek, taşınmazı boşaltmasını istediği de sabittir. Öte yandan, davalının taşınmazın aile konutu olduğu yolundaki savunmasına kayıt maliki davacı ile davalının (ve eşiyle) arasında hukuki bir ilişki kurulmadığına göre davacıyı bağlamayacağı ve önem ifade etmeyeceği de tartışmasızdır. Bir başka ifade ile somut olayda 6570 Sayılı Yasanın 12. maddesi hükmünün uygulama yeri yoktur. O halde, davalının taşınmazı kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeninin bulunduğu söylenemez. Diğer taraftan, davacının oğlu ile davalının ayrı yaşamakla birlikte evliliklerinin devam etmekte olmasının davacının mülkiyet hakkı karşısında taşınmazı davalının kullanmasının haklı ve geçerli nedeni olarak kabul edilemez. Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi olması doğru değildir. (6570 S. K. m. 12) Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu üzerinde <kargir ev> niteliğinde bina bulunan 437 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmamakla beraber binadaki bir bölümü kullandığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalının gelini olduğunu, oğlu ile birlikte oturmasına dair verdiği izne dayalı olarak taşınmazı kullandıklarını, ancak oğlunun gelini ile aralarının açılması nedeniyle oğlunun davalı aleyhine aynı yer mahkemesinde açtığı boşanma davasının ret ile sonuçlanıp kesimleştiğini ve bunun üzerine oğlunun çekişmeli yeri terk ederek davalı ile ayrı yaşadıklarını, taşınmazı terk etmesi için davalıya ihtar çekmesine rağmen tasarrufunu sürdürdüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, davacı kayıt maliki olup, Türk Medeni Kanununun 683.maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Taraflar arasında bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır. Esasen davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakate dayalı olarak tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabittir. Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. Kaldı ki, davacının davalıya ihtar çekerek, taşınmazı boşaltmasını istediği de sabittir. Öte yandan, davalının taşınmazın aile konutu olduğu yolundaki savunmasına kayıt maliki davacı ile davalının (ve eşiyle) arasında hukuki bir ilişki kurulmadığına göre davacıyı bağlamayacağı ve önem ifade etmeyeceği de tartışmasızdır. Bir başka ifade ile somut olayda 6570 Sayılı Yasanın 12. maddesi hükmünün uygulama yeri yoktur. O halde, davalının taşınmazı kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeninin bulunduğu söylenemez. Diğer taraftan, davacının oğlu ile davalının ayrı yaşamakla birlikte evliliklerinin devam etmekte olmasının davacının mülkiyet hakkı karşısında taşınmazı davalının kullanmasının haklı ve geçerli nedeni olarak kabul edilemez. Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi olması doğru değildir. Sonuç: Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 21.06.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Davacı tarafından davalı aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davası mahkemece ret edilmiş, davacının temyizi üzerine davanın kabul edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Aşağıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesindeyiz: Nizalı taşınmaz davacıya ait çaplı taşınmaz olup davalı ile evli olan dava dışı oğlunun oturmasına izin verdiği ve davalının da eşine verilen bu onay nedeni ile eşi ile birlikte aile konutu olarak kullandıkları konusunda bir niza bulunmamaktadır. Davacı da davalıya çektiği uyarıda taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını kabul etmektedir. Taşınmazın karı-koca tarafından aile konutu olarak kullanılması sırasındaki aralarındaki geçimsizlik nedeni ile dava dışı koca tarafından davalı aleyhine boşanma davası açılmış ve davacının iddiasına göre koca yani davacının oğlu evi terk etmiştir. Davacı karı koca arasında mevcut bulunan boşanma davası nedeni ile artık davalının kendisine ait bu evde oturamayacağını belirten ihtarı çekmiş sonra da bu davayı açmıştır. Yapılan bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi davalı davacının dava dışı oğluna verdiği onay nedeni ile bu taşınmazda ikamet etmekte ve aile konutu olar5ak kullanılmaktadır. Boşanma davasının açılması aile konutunun kullanımının sona ermesini gerektirmez, davalının bu evden boşanma davası nedeni ile tedbirden ayrılması konusunda verilmiş bir mahkeme kararı da mevcut değildir, ayrıca boşanma davası da ret ile sonuçlanmış ve kesinleşmiş olup evlilik birliği yasal olarak devam etmektedir. Davacı dava dışı davalının eşi olan oğluna verdiği taşınmazın kullanımına dair rızasını geri almamıştır, sadece davalının taşınmazı kullanmasına karşı çıkmaktadır. Eşe verilen taşınmazın kullanımı ile ilgili onay devam ettiğinde, bu onayın yasal olarak aile konutu olan taşınmazda davacı kabul etmese bile davalıya oturma hakkı vereceğine, aile birliğini bozacak biçimde dava dışı eşe oturma izni verilip eşinin çıkartılmasının yasal bir dayanağı bulunmamasına göre davanın reddine dair verilen yerel mahkeme kararı doğrudur. Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın onanması gerektiğinden Sayın Çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyoruz. (¤¤) |
16-04-2008, 12:42 | #4 |
|
T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi Esas: 2005/1691 Karar: 2005/3285 Karar Tarihi: 25.04.2005 ÖZET: Davaya konu 1165 parsel ve üzerinde bulunan evin davacı ve davalılardan H. tarafından birlikte satın alındığı, zilyetliğinin 1/2 sinin davacı Ş’ye, 1/2 sinin davalı H’ye ait olduğu belirlenmiştir. Mahkemece taşınmazın 1/2 si bakımından elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve bu paya yönelen ecrimisil istemi bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. (4721 S. K. m. 6, 683) Dava: Şengül K. ile Hacı P. ve Bünyamin P. aralarındaki elatmanın önlenilmesi ve alacak davasının reddine dair Antalya 3.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 24.12.2003 gün ve 1402/1639 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Karar: Davacı Şengül K. vekili, tarafların onbir yıl evli kaldıktan sonra 13.01.1998 tarihinde boşandıklarını, evlilik birliğinin devamı esnasında davacıya babasından kalan bir adet evin satılarak parası ile Hazine adına tapuda kayıtlı davaya konu 1165 parselin zilyetliğinin dava dışı Mustafa D. isimli kişiden satın ve devralınarak üzerine ev inşa edildiğini, boşanma sonrasında da davacının bu evde oturmaya devam ettiğini, evin ve arsanın davacıya ait olduğunu, ancak Mayıs 1999 tarihinde davalıların zor kullanmak suretiyle davacıyı evden attıklarını, açıklanan nedenlerle davalıların haksız elatmalarının önlenmesine, 360.000.000 TL ecrimisil bedeli ile davalılarca el konulan davacıya ait eşyaların karşılığı 1.000.000.000 TL. evden çıkarıldıktan sonra başkalarının yanında kalması nedeni ile uğramış olduğu zararın karşılığı 600.000.000 TL. maddi tazminat ile uğramış olduğu haksız saldırı nedeniyle 1.000.000.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davaya konu taşınmazın davalılardan Hacı P. tarafından 3.kişiden satın ve devralındığını, üzerine ev inşa ettirdiğini, taşınmazda davacının hakkının bulunmadığını, boşanma sonrası davacının eşyalarını da alarak evden ayrıldığını, evden zorla atılmasının söz konusu olmadığını, taşınmazın davalı Hacı tarafından dava dışı Aydın Yıldırım'a satıldığını, davalılardan Bünyamin P.'ın bu kişinin kiracısı olarak evde oturduğunu ileri sürmüşler ve davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece davaya konu taşınmazın 1165 parsel olarak Hazine adına kayıtlı olduğu, üzerindeki evin de taşınmazın mütemmim cüzü olduğu, davacının maliki olmadığı taşınmaz için ecrimisil isteyemeyeceği, tarafların boşanmaları sonrasında davacının eşyaları da almak suretiyle evden ayrıldığı, davacının zorlan evden çıkarıldığına dair inandırıcı deliller sunamadığı gerekçe gösterilerek kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davalıların davacıyı zorla evden çıkarmadıkları, tarafların boşanmalarını takiben davacının kendisine ait eşyalarını da yanına alarak davaya konu evden ayrıldığı dinlenen tanık beyanları ile anlaşıldığına göre, mahkemece maddi ve manevi tazminat istemi ile eşya bedelinin tahsili yönünden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün maddi ve manevi tazminat davası ile eşya bedelinin tahsiline ilişkin davanın reddine dair bölümünün ONANMASINA, Davacı vekilinin elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Her iki taraf 1165 parsel olarak Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan davaya konu taşınmaz ve üzerindeki evin kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. TMK. nun 6.maddesi hükmü uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Davacı tarafından dosyaya sunulan 29.09.1989 tarihli sözleşmeye göre taraflar taşınmazı önceki zilyedi Mustafa D.'dan birlikte satın ve devralmışlardır. Davacı tanığı olarak dinlenen satıcı Mustafa D.'da taşınmazı davacı Şengül ile davalılardan Hacı'ya birlikte sattığını doğrulamıştır. Davacı babasından miras yoluyla kalan bir adet evin satılarak parası ile davaya konu evin inşa edildiğini iddia etmiş, bu iddiası ile ilgili olarak mahkemeye Niğde ili Ulukışla ilçesinde bulunan kendisine ait tapulu evinin satışı ile ilgili davalı Hacı P.'ı vekil tayin ettiğine dair 23.03.1990 tarihli vekaletnameyi sunmuş, talimatla dinlenen davacı tanığı Yusuf Ö. davacı Şengül'e ait bir adet evi vekili Hacı P. aracılığı ile 3.000.000.TL'ye satın aldığını, parasını Hacı P.'a ödediğini doğrulamıştır. Davacı tanıkları Aygör K. ve Teoman Ü.'de elde edilen bu para ile davaya konu evin 1/2 sinin davacı Şengül, 1/2 sinin ise davalılardan Hacı adına inşa edildiğini söylemişler, davalılar ise bunların aksini kanıtlayacak herhangi bir karşı delil sunamamışlardır. Toplanan deliller, dosya içerisinde bulunan belgeler ve tanıkların anlatımları ile davaya konu 1165 parsel ve üzerinde bulunan evin davacı ve davalılardan Hacı tarafından birlikte satın alındığı, zilyetliğinin 1/2 sinin davacı Şengül K.'a, 1/2 sinin davalı Hacı P.'a ait olduğu belirlenmiştir. Mahkemece taşınmazın 1/2 si bakımından elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve bu paya yönelen ecrimisil istemi bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları bakımından redde ilişkin bölümlerinin açıklanan nedenlerle HUMK. 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü 10,10 YTL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,10 YTL. nin temyiz edenden alınmasına, 25.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
16-04-2008, 13:58 | #5 |
|
Taşınmaz eşlerden birisi üzerine kayıtlı iken diğer eş bu taşınmazı kullanıyorsa yada eşlerden ikisi üzerine müşterek mülkiyet halinde kayıtlı iken birisi diğerinin kullanmasına engel olması halinde intifadan men koşulu gerçekleşmesi koşulu ile tapu maliki veya paydaşı diğerine karşı ecrimisil davası açabilir.
Eğer böyle değilde, taşınmaz kullanan eş adına kayıtlı ise, edinilmiş mallara katılma rejimi ayni bir hak sağlamayıp ancak tazminat hakkı sağlayacağından (tapu malikinin rızası hariç) olayda ecrimisil istenmesi söz konusu olmaz. Diye düşünüyorum. Saygılarımla. |
16-04-2008, 14:31 | #6 |
|
Merhaba,
Eşlerin evlilik devam ederken satınaldıkları taşınmazın 1/2 hissesi bir eşe, diğer hisse de diğer eşe ait iken, boşanma davası açılmışsa, Bay A, davalı olmasına rağmen, evin kendine düşen hissesinin eşi Bayan B'ye tazminat olarak devredeceğine dair beyanı içeren dava dilekçesine imza attıysa ancak boşanma davası görülmeden bu devir işlemi yapıldığından Bayan B dava esnasında herhangi bir talebi olmadığını belirtmiş olsa ve dava dosyasında Bay a!nın evi tazminat olarak verdiğine yönelik, dava dilekçesi haricinde, başkaca hiçbir kayıt bulunmasa, bu durumda, Bay A katkı payı davası açabilir mi? Bayan B, evini işgal eden ve kendisine kullandırtmayan Bay B'ye karşı müdahalenin men'i ve ecrimisil davalarını açabilir mi? Bu konudaki görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim. Teşekkürler. Saygılarımla. |
01-09-2008, 10:25 | #7 |
|
peki ecrimisil boşanma kararından itibaren mi istenir, yoksa boşanma davasının açılmasıyla muvafakat geri alınmış sayılır ve o tarihten itibaren mi istenir? (davayı kayınvalidenin geline açtığını düşünelim) tşkr.
|
02-09-2008, 13:29 | #8 |
|
Sayın atrocity,
Kayınvalide açısından durum değerlendirilecek olur ise, mülkiyet kendisine ait olduğunda, hele de ayrı yaşama başlamış ise, bence kayınvalidenin çocuğunun evden ayrılmasından itibaren kira bedeli talep edilebilmelidir. Bunun için mutlaka boşanma kararının beklenmesi gerektiğini düşünmüyorum. Ancak ecrimisil talep edilecek döneme dikkat edilmesinde fayda olacağı kanaatindeyim, çünkü gelin veya damadın evde yalnız başına ikamet etmeye başladığı döneme yönelik olarak ecrimisil talep edilebilmesinin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Borçlar Eşler Arasında Paylaşılabilir Mi? | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 31-03-2008 21:37 |
evliyken eşler arasında yapılacak sözleşme | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 18-10-2007 16:23 |
Boşanma Davası Devam Eden Eşler Arasında İcra Takibi - Mal Beyanı | me_as | Meslektaşların Soruları | 4 | 26-06-2007 12:21 |
Eşler Arasında Mal Rejimi | avuka8890 | Meslektaşların Soruları | 2 | 28-07-2005 11:08 |
Eşler Arasında Alacak Davası Yargıtay Kararı | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 24-03-2005 20:57 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |