Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İmzasız bir senedin icraya konulması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-12-2006, 12:55   #1
av.myıldız

 
Soru İmzasız bir senedin icraya konulması

Sorum icra hukuku ili ilgili. tarfımızdan imzası olmayan bir senet sehven icraya konuluyor icra müdürüde dikkat etmiyor. Usulüne uygun tebligat yapılıyor,borçluda itiraz etmiyor. İtiraz süresini geçerdiği için Borçlu menfi tespit davası açıyor. bu davada ispat yükünün borçluda olduğuna ilişkin yargıtay kararı arıyorum yardımcı olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 04-12-2006, 14:27   #2
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

sayın av.myıldız
belirttiğiniz üzere icra müdürü DİKKAT etmiyor,senet işleme konuluyor.itiraza uğramadan takip kesinleşiyor.Kanaatimce,böyle bir durumda borçlu menfi tespit davası açmadan direkt olarak icra müdürünün işlemi için süresiz şikayet yoluna başvurabilir.İmza, senetlerdeki en önemli unsur olduğuna göre,imzasız senetle işlem yapılması yapılan takibin iptalini gerektirir.
Old 04-12-2006, 19:51   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Hakim olsam menfi tespit davasını açıldığı gün kabul ederdim. Diğer unsurlar bir derece de imzanın yokluğu belgeyi belge olmaktan çıkarır. Aradığınız içtihadı ise aramakla vakit kaybetmeyin derim...
Old 04-12-2006, 20:55   #4
icra20

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
E. 1992/2265
K. 1992/3903
T. 13.5.1992
• SAHTECİLİK ( Belgelerin Fotokopi Olması )
• SUÇ KONUSU BELGELERİN FOTOKOPİ OLMASI ( Bankada Asıllarının Olmaması Durumunda Bu Belgelerle İş Yapmanın Mutadlık Durumunun Araştırılması )
• FOTOKOPİ BELGELERİYLE İŞ YAPMA ( Bu Belgelerle İş Yapmanın Mutad Olup Olmadığının Araştırılmasının Gerekmesi )
765/m.342/3, 345
ÖZET : Sanık tarafından bankaya faksla geçildikten veya fotokopi olarak verildikleri anlaşılan suç konusu belgelerin bankada asıllarının bulunmaması halinde, bu gibi belgelerle iş yapmanın mutad olup olmadığı da saptandıktan sonra fotokopiler onaysız ise TCK.nun 345., onaylı ise 342/3. maddesinin uygulanma durumu tartışılmalıdır.
DAVA : Sahtekarlıktan sanık Gazi hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine dair, ( Ankara Birinci Ağır Ceza Mahkemesi )nden verilen 25.4.1991 tarihli hükmün Dairemizin 18.2.1992 gün ve 707/1206 sayılı ilamiyle onanması yolundaki kararına karşı C. Başsavcılığı'nın 20.3.1992 gün ve T. K. 273-48408 sayılı yazısıyle ( sanık vekili 9.3.1992 tarihli dilekçesi ile kararı duruşmalı olarak temyiz ettiği halde duruşmasız karar verildiğinden bahisle ) karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine; dosya 24.3.1992 tarihinde Daireye gönderilmekle tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dosya ve duruşma tutanakları münderecatına, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli delillere, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre sanık Gazi vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
Hazine Kontrolörü Zeynep tarafından düzenlenen inceleme raporunun 17. sayfasında da belirtildiği üzere; suç konusu belgelerin sanık tarafından bankaya faksla geçildiği veya fotokopi olarak verildiklerinin anlaşılması karşısında bu belgelerin asıllarının ayrıca bankaya verilip verilmediği, fotokopilerin onaylı olup olmadığı hususları araştırılıp ve bu gibi belgelerle işlem yapmanın mutad olup olmadığı da saptandıktan sonra, sanığın eyleminin; bankada belgelerin asıllarının bulunmaması halinde fotokopiler onaysız ise TCK.nun 345., onaylı ise 342/3. maddesinin yazılı suçu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık vekilinin dilekçelerinde ve duruşmalı inceleme sırasındaki temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), ilişkin oybirliğiyle alınan karar 13.5.1992 günü Yargıtay C. Savcısı'nın önünde sanık vekilinin yüzüne karşı açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.

Yargıtay kararının bir katkısı olurmu bilmem sanki istenilen hususlara kısmende olsa cevap verilmiş gibi onaylı ve onaysız olarak dikkate alınması halinde dikkate alınabileceği şeklinde anladım
Old 04-12-2006, 23:47   #5
ragıp

 
Varsayılan

Menfi tesbit davasında, ispat yükü borçluya aittir. Borçlu senette imzası olmadığını ispat etmekle yükümlü.
Biraz zor olacak ama sanırım imzası olmadığını kanıtlayabilir
Old 05-12-2006, 00:09   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
MENFİ TESPİT DAVASI - İLAMSIZ TAKİP - ALACAĞIN SEBEBİ - İSPAT YÜKÜ
KAYIT NO : 83049
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 11299
Karar Yılı : 2005
Karar No : 18183
Karar Tarihi : 08.12.2005
Daire No : 13
Daire : HD
**************
ÖZET : İcra takibi adi takip olup hiçbir belgeye dayanmamaktadır. Böyle olunca davalı alacaklı alacağını yasal delillerle kanıtlamalıdır ve ispat yükü de davalıya aittir. Davalıdan alacağının varlığını ispat için yemin dahil tüm delillerin sorulması,varsa davacıdan da mukabil delilleri sorularak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

**************
(2004 S. K. m. 97)
Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalının kendisi aleyhine alışverişten doğan alacak adı altında 30.000.000.000 TL lık icra takibi yaptığını,süresinde haberleri olmadığı için itiraz edemediğini,böyle bir borcu olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatını istemiştir.
Davalı, davacının fıstık ticaretinin karlı olduğuna kendilerini ikna etmesi üzerine evi de satarak 30.000.000.000 TL verdiklerini,eşi ölünce davacının parayı geri vermediğini,savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı davacı tarafından aleyhine yapılan ve itiraz edemediği için kesinleşen icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle bu davayı açmıştır. Celp edilen icra dosyasında davalı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibinin adi takip yoluyla yapıldığı ve alacağın sebebi olarak da "alışverişten doğan alacak" olarak gösterildiği görülmüştür. Davalı alacaklı icra takibinde her hangi bir belge ve delile dayanmamıştır. Borcun sebebi olarak ta eşinin sağlığında evlerinin de satılarak işletmesi için davacıya verilen ancak eşi ölünce iade edilmeyen para olarak gösterilmiştir.İcra takibi adi takip olup hiçbir belgeye dayanmamaktadır. Böyle olunca davalı alacaklı alacağını yasal delillerle kanıtlamalıdır ve ispat yükü de davalıya aittir. Gelen icra dosyasında davacının borcu kabul ettiğine dair hiçbir beyan ve ikrarı yoktur. Kaldı ki icra tehdidi altında ve haciz sırasında borcun kabul edilmiş olması dahi hukuki sonuç doğurmaz ve davalıyı alacağını ispat yükümlülüğünden kurtarmaz. Bu nedenle davalıdan alacağının varlığını ispat için yemin dahil tüm delilleri sorulmalı,varsa davacıdan da mukabil delilleri sorularak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 8.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

Bir kere senet olarak kabulü mümkün olmayan bir belge ile karşı karşıyayız. Bir kimse dilediği kişiyi borçlu göstererek bir senet düzenleyebilir. Bu senedi senet yapan altındaki borçlu imzasıdır. Adi senet veya kambiyo senedi olsun sonuç değişmez. Bu durumda alacağı bir belgeye dayanmayan alacaklının kendisine karşı açılan menfi tespit davasında alacağını ispat etmesi gerekir. Böyle bir durumda borçludan olmayan bir şeyin ispatını istemek en hafifinden insafsızlık olur.
Old 05-12-2006, 09:02   #7
Av.Abdulkadir Yıldız

 
Varsayılan

Sayın Av.myıldız;
Anladığım kadarı ile senedi takibe siz koymuşsunuz ve yine yanlış anlamadıysam senette hiç imza yok. Eğer olayı doğru anladı isem, şu tavsiyelerde bulunabilirim:
1- Takipten feragat edebilir ve müvekkilinize durumu açıklayabilirsiniz.(Takibin haksız olduğunu anlatabilirsiniz)
2- Müvekkiliniz takipten vazgeçmeye yanaşmıyorsa, bence müvekkiliniz kötüniyetlidir. Böyle bir durumda ben olsam vekillikten çekilirdim.( Bu benim düşüncem, herkesin böyle davranmak zorunda olduğunu düşünüyor değilim.)
"AVUKATLIK KANUNU;
AVUKATLIĞIN AMACI:
Madde 2 - (Değişik fıkra: 02/05/2001 - 4667/2. md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder."
Zamanında itiraz etmediğinden dolayı borçluyu Mahkemelerde süründürmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Zira sonuçta borçlu yine haklı çıkacaktır.
Bu olayda büyük ihtimalle borçluya ödeme emri ile birlikte senet örneğinin gönderilmesi de unutulmuştur. Bu nedenle de borçlu zamanında itiraz edememiştir.
Eğer borçluyu tanısaydım kendisine; borçlu olmadığını değil de senedin imzasız olduğunu ispatlamasının yeterli olacağını söylerdim. Bu husus da zaten dosyadan anlaşılabilmektedir.
Bu arada borçlunun; imzasız senedi takibe koyan alcaklı vekilini(haksız bir talepte bulunduğu için) ve icra müdürünü(görevini ihmal nedeniyle) şikayet edip edemeyeceğini de tartışmaya açmak istiyorum.
Zor bir durum. Allah kolaylık versin.
Saygılar
Old 05-12-2006, 10:47   #8
Av.Nevra BAŞKAL

 
Varsayılan

Sayın Av.myıldız,

Senet üzerindeki imzanın, "olmazsa olmaz" koşullardan biri olduğu ve borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının kuvvetle muhtemel kabulü ve müvekkilinizin yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemek durumunda kalabileceği gözönünde bulundurulursa, kendi adıma müvekkilinizin yazılı talimatını alarak, takipten feragat etmenizi öneririm. Müvekkiliniz takipten feragat etmeye yanaşmadığı takdirde, "takipten feragat etmememin sonuçlarını ve davayı muhtemelen kaybedeceğimi... biliyorum" benzeri bir ifadeyle beyan almanız da, sorumluluktan tamamen kurtarır mı emin değilim ama, faydası olacaktır, diye düşünüyorum.

Zira, yine bu forumlarda daha önce de üzerinde tartışılan TBB' nin kararları uyarınca, "Haksızlığı tartışılmayacak kadar açık olan taleplerle şikayetçiyi zor durumda bırakan ve rahatsız eden Avukatın eylemi disiplin suçu oluşturur. 1136 s. m. 34)"

Aşağıda linki bulunan karara ilişkin şikayetin konusunu da benzer bir durum oluşturuyor. Sayın Av. Abdülkabir Yıldız'ın da işaret ettiği gibi, böyle bir durumda icra müdürünün de vekille birlikte, hatta vekilden daha ağır kusurunun bulunduğuna hükmedilmesi de olası görünüyor.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3180

Saygılar,

Av. Nevra BAŞKAL
Old 05-12-2006, 13:35   #9
av.myıldız

 
Varsayılan

cevap veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Old 11-12-2006, 23:58   #10
Av.Ufuk

 
Varsayılan

borçlunun kendi el yazısıyla adını yazmış olması imza yerine geçebilir bence
Old 12-12-2006, 00:39   #11
ibreti

 
Varsayılan

Sn.Av.Ufuk'a katılıyorum. TTK. imzayı "kişinin kendi el yazısı ile ad ve soyadını yazması" olarak tarif etmiyor mu? Senetlerde imza olarak gördüğmüz karışık çizimler çok kere paraf bile olmuyor.
Old 12-12-2006, 01:06   #12
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Doğrudur! Senet veya sözleşme imzalatıyorsam. Her zaman kişinin eline kalemi verip adını soyadını yaz altına imzanı at derim. Çok faydalıdır. Herkese tavsiye ederim.
Old 12-12-2006, 10:56   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

1) Olayımızda Kambiyo senetlerine mahsus takip söz konusu ise dayanak bono imzasız olmakla bono niteliğine sahip olamayacağından takip şikayetle iptal edilir.

2) Takip adi takip ise, bu durumda dayanak belge olmadan da takip mümkün olduğundan itiraza uğramayan icra takibi kesinleşmiş bir takip niteliğine kavuşur. Bu durumda borçlu menfi tespit davası açıp takibi iptal ettirebilir.

Saygılarımla.
Old 17-12-2006, 03:39   #14
ares139

 
Varsayılan

Borçlunun yetki itirazı, takas, itfa gibi def'ileri için (bono ve çeklerde) 5 günlük itiraz ve şikayet süresi olmasına karşılık, senet metninden anlaşılan anlaşılan def'ileri herkese karşı ve süresiz olmak kaydıyla yapabilmesi esastır.Dolayısı senediniz kanunun aradığı şartalarda bir kambiyo senedi değildir ve bu husus da senet metninden açıkça anlaşılmaktadır.Aleyhinize açılmış olan gerek menfi tespit davasını gerekse -açılmış olsaydı- şikayeti kaybederdiniz.Saygılarımla
Old 17-12-2006, 12:30   #15
Av.Ufuk

 
Varsayılan

borçlu şikayet yoluyla önleyebileceği bir durumu menfi tespit davası yoluyla bertaraf etmeye çalıştığından kötüniyet tazminatı alamamalı bence.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kira Tespit Davası İlamının icraya koyulabilmesi için kesinleşme şartı aranması. Av. Levent Kıray Meslektaşların Soruları 16 11-02-2010 13:53
İcradaki Senedin Zaman Aşımı Yapar Hukuk Soruları Arşivi 9 15-08-2006 10:15
İmzasız İrsaliyeler av.zuhala Meslektaşların Soruları 4 03-02-2006 11:53
İmzasız Mektuplarla Atılan İftiralar caballero Hukuk Soruları Arşivi 1 20-12-2004 11:29
Protestolu Senedin Tahsili Yoluna Gidilmesi fusunyılmaz Hukuk Soruları Arşivi 2 27-02-2002 16:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07320499 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.