|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-08-2011, 17:42 | #1 |
|
doktor kusuru
müvekkilim, çoçuğu doğduğunda sağlıklı bir şekilde doğmuş ama daha sonra sağlıklı çoçuk aniden hareket edemez hale geliyo ve hasta 15 ay hastane de yatıyor,hasta doğduğu hastane de 15 aydır yatmaktadır(olay özetle böyle, hastane de özel bir hastane)
soru 1- doktorun kusurundan dolayı hangi davalar açabiliriz,dava nereye açılır? soru 2- özel hastane aleyhine dava açılır mı açılırsa hangi dava açılır? soru 3-sağlık bakanlığına şikayet de bulunabilirmiyiz,nasıl veya bakanlık aleyhine dava açılır mı? yukarıdaki sorularla ilgili yargıtay kararlarını gönderirseniz iyi olur? |
21-08-2011, 15:29 | #2 |
|
bebeğin doğumu sırasında veya doğum sonrası bir tıbbi uygulama hatası ile karşılaşmış olduğuna dair elinizde hehangi bir bilgi veya rapor var mı?
bu konuda cevabınız evet ise (ki bu konuda bebeğin kalıtsal vb. bir hastalığı olup olmadığı ile ilgili bir araştırma yapılması gerekir diye düşünüyorum) özel hastaneler tüketiciye hizmet veren bir nihai kuruluş olduğundan tüketicinin korunması hakkında kanunun 4.maddesine göre haklarında dava açılabiliyor. hekim de vekillik sözleşmesi gereğince sorumlu kabul ediliyor yargıtay emsal kararlarda . sağlık bakanlığının husumet ehliyetini de incelemek gerekir. emsal karar daha sonra gönderebilirim. Tüketicinin Korunması Hakkında kanun şerhlerinde de ayıplı hizmet bölümünde konu ile ilgili emsallere rastlamanız mümkün kolaylıklar |
22-08-2011, 09:58 | #3 |
|
teşekkürler,bilgileriniz için
söz konusu açaçağımız davalarda hakim olayı adli tıp kurumuna veya bir bilirkişiye sevk edip öyle karar verir herhalde doktor kusuru var mı yok mu diye ? |
22-08-2011, 11:07 | #4 |
|
Doktor ve özel hastaneye husumet yönelterek Asliye Hukuk Mahkemesinde Maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Tarih : 09.02.2005 Esas No : 2004/17626 Karar No : 2005/2021 818 - BORÇLAR KANUNU 41 / 389 / 390 / 391 818 - BORÇLAR KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ 41 / 389 / 390 / 391 ÖZET : YANLIŞ TEŞHİS SONUCU YAPILAN AMELİYAT SONUCU DUYULAN AĞRI VE ÜZÜNTÜ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT İSTEĞİNE İLİŞKİN TARAFLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ VEKALET AKDİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR. BU NEDENLE 4077 SAYILI YASADAN KAYNAKLANAN BİR UYUŞMAZLIK YOKTUR. DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü: KARAR : Davacı, dizindeki şiddetli ağrılar nedeniyle davalılardan TABDİ Buca tıp merkezine müracaat ettiğini, diğer davalı ortopedi ve travmatoloji uzmanı doktor Alp Varılsüha'nın ağrıların menüsküsten kaynaklandığını, gerçekleştireceği bir operasyonla iki gün içinde bir sorununun kalmayacağını söylediğini, 1.12.2003 tarihinde atroskopik yöntemle dizine tıbbı müdahalede bulunduğunu, yapılan yanlış tedavi nedeniyle ağrılarının daha da arttığını, ağrılarının yaşa bağlı olmasına rağmen yanlış teşhis sonucu menüsküs ameliyatı yapıldığını ileri sürerek 108.000.000.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın niteliği gereği istisna akti olduğu ve davaya bakmaya miktara göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yanlış teşhis sonucu yapılan ameliyat sonucu duyulan ağrı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat isteğine ilişkin olup taraflar arasındaki ilişki vekalet akdinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle 4077 sayılı yasadan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Dava daha çok borçlar kanununun genel hükümlerine göre açılmış manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece bu gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın niteliği gereği istisna akdi olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçesi değiştirilerek sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının HUMK.nun 438/son maddesi hükmü uyarınca onanması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek, neticesi itibariyle doğru bulunan mahkeme kararının ONANMASINA, 9.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
22-08-2011, 11:09 | #5 |
|
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi Esas: 2005/3645 Karar: 2005/11796 Karar Tarihi: 08.07.2005 TAZMİNAT DAVASI - HAKSIZ FİİL - HASTANIN ÖLÜMÜ - TEDAVİDE DİKKATSİZ VE ÖZENSİZ DAVRANAN DOKTOR - ADAM ÇALIŞTIRANIN SORUMLULUĞU ÖZET: Somut olayda, Hükme esas alınan Adli Tıp Genel Kurulu raporunda, davalı doğum ve kadın hastalıkları uzmanı Dr. A. 'nın, davacının annesi olan S.'nin doğum sonrası takibinde özensiz ve dikkatsiz davrandığı, kontrolleri sırasında başlamış olan enfeksiyona yönelik bir tedaviye başlamadığı, bu nedenle olayda 2/8 oranında kusurlu bulunduğu açıklanmıştır. Raporda her ne kadar davalı hastanenin kusuru bulunmadığı belirtilmiş ise de, çalıştırdığı personelin seçiminde gerekli özeni göstermediğinden, doktor ile aynı oranda kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Dosya içindeki raporlarda davacının bir kusurundan bahsedilmemektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet akdinden kaynaklandığına, davalıların her türlü özen gösterme borcu olup en hafif kusurundan bile sorumlu bulunduğuna göre zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerekirken maddi zarar hesabında kusur oranına göre, indirim yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (1086 S. K .m. 76) (818 S. K. m. 321, 386-390, 394) Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı davacı tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat A. E. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, M. S. E. 'ye velayeten babası Ş. E. tarafından açılan davada, küçük M. S.'nin annesi S. E.'nin 20.7.1998 tarihinde, davalı şirkete ait Özel Ş. Hastanesinde, diğer davalı doktor A. B. refakatinde davacı küçüğü doğurduğunu, aynı gün taburcu edildiğini, doğumdan 6 gün sonra kontrol için davalılara başvuran S.'nin normal olduğu söylenerek eve gönderildiğini, 2 gün sonra ise yüksek ateş şikayeti ile önce Devlet Hastanesine, oradan davalı hastaneye, buradan da Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilerek yapılan müdahaleye rağmen 2.8.1998 tarihinde vefat ettiğini, davalı doktor hakkında açılan ceza davası sırasında Yüksek Sağlık Şurasından alınan raporda doktorun 4/8 kusurlu bulunduğunu, davalı doktor ve hastanenin kusurlu ve özensiz davranışları yüzünden ölümün gerçekleştiğini ileri sürerek davacı küçük için 80.000.000.000 TL maddi tazminat ile 20.000.000.000 TL manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı doktor ve hastanenin, haksız fiil ve adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine göre sorumlu oldukları, Adli Tıp raporuna göre davalıların 2/8 kusurlu oldukları kabul edilerek belirlenen maddi zarardan kusur oranında indirim yapılmak suretiyle 2.036.924.793 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 27.427.500 TL tedavi gideri ile 18.000.000.000 TL manevi tazminatın 2.8.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal. açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK. 76. maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Dava, davacının desteği annesinin tedavisini üstlenen davalı hastane ve çalıştırdığı doktorun tedavi sırasındaki kusurları nedeniyle oluşan zararın giderilmesine ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK. 321/1 md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafifte olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören doktor olan vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Somut olayda, hükme esas alınan Adli Tıp Genel Kurulunun 29.1.2004 tarihli raporunda, davalı doğum ve kadın hastalıkları uzmanı Dr. A. 'nın, davacının annesi olan S.'nin doğum sonrası takibinde özensiz ve dikkatsiz davrandığı, kontrolleri sırasında başlamış olan enfeksiyona yönelik bir tedaviye başlamadığı, bu nedenle olayda 2/8 oranında kusurlu bulunduğu açıklanmıştır. Raporda her ne kadar davalı hastanenin kusuru bulunmadığı belirtilmiş ise de davalı hastane, çalıştırdığı personelin seçiminde gerekli özeni göstermediğinden doktor ile aynı oranda kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Dosya içindeki raporlarda davacının bir kusurundan bahsedilmemektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında, taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet akdinden kaynaklandığına, davalıların her türlü özen gösterme borcu olup en hafif kusurundan bile sorumlu bulunduğuna göre zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerekirken maddi zarar hesabında kusur oranına göre, indirim yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Sonuç: 1. bent gereğince davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 400 YTL. duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, 8.7.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. |
22-08-2011, 16:30 | #6 |
|
doktora karşı; bk 41 ve vekalet sözleşmesine göre
hastaneye karşı bk 100 ve tkhk'a göre mi dava açılacak ? |
25-08-2011, 11:06 | #7 |
|
sayın meslektaşım Salih Gülgeldi ben Tüketicinin Korunması Hakkındaki şerhte özel hastaneyle ilgili emsal kararlar bulduğum için Tüketici mahkemesinden sözetmiştim ancak tekrar baktığımda Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla verilen bir karar göremedim.
Genel Mahkemelerde hem doktor aleyhine hem de özel hastane aleyhine aynı davada taleplerinizi oluşturabilirsiniz. Müteselsilen sorumlular.Hastanenin sorumluluğu adam çalıştıranın sorumluluğuna dayalı. bu arada aile bebeği farklı bir sağlık kuruluşuna aldıramıyor mu? sonuçta dava açılması düşünülen bir hastaneye ne kadar güvenilebilir? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Meslektaşımızın kusuru var mı? | avukat.derviş.yıldızoğlu | Meslektaşların Soruları | 16 | 08-02-2010 14:57 |
yüklenicinin kusuru | Demir Demir | Meslektaşların Soruları | 5 | 25-06-2009 20:57 |
hastanenin hizmet kusuru | avslh | Meslektaşların Soruları | 3 | 17-06-2008 20:26 |
Trafik kazası-Yaya kusuru mu? Araç sürücüsü kusuru mu? | DerinlikSarhoşu | Meslektaşların Soruları | 3 | 08-01-2008 23:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |