|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
16-01-2010, 11:09 | #1 |
|
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
20 yıllık hak düşürücü süre 1983 öncesi için de kaldırılacak...
KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI MADDE 1- 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “Kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle tazmin GEÇİCİ MADDE 6- Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz mallara veya kaynaklara 4/11/1983 tarihinden önce kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle fiilen elkonulması sebebiyle malikçe tazmin talebinde bulunulması hâlinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi şarttır. Tazmin talebi üzerine, 8 inci maddenin ikinci fıkrasına göre teşkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, fiilen elkonulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının tahmini değeri, taşınmazın elkoyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak 11 inci ve 12 nci maddelere göre talep tarihi itibarıyla hesaplanıp elkoyma tarihinden itibaren her yıl için gerçekleşen yıllık enflasyon oranında ilâve yapılıp denkleştirmede bulunmak suretiyle tespit edilir. Bu tespit üzerine, 8 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre teşkil olunan uzlaşma komisyonunca, tahmini değer talep sahibine bildirilmeksizin, bedel ödenmesi veya idareye ait bir taşınmazın mülkiyetinin devri veya elkonulan ya da idareye ait bulunan taşınmaz üzerinde sınırlı aynî hak tanınması veya imar hakkı transferi suretiyle uzlaşmaya varılmak üzere talep sahibi davet edilir. Davet üzerine yapılan uzlaşma görüşmeleri neticesinde, uzlaşmaya varılıp varılmadığı tutanağa bağlanır. Bu tutanak, uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi, belge ve beyanlar açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması halinde; üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, bir bedel ödenecek ise bu bedelin miktarını ve ödeme şartlarını da ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır. İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, malik tarafından dava açılabilir. Malik tarafından dava açılması hâlinde, fiilen elkonulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesinde yer alan esaslara göre mahkemece takdir edilir. Tazmin talebiyle açılan dava neticesinde verilen hükmün kesinleşmesi üzerine, hükmolunan meblâğ, ödemekle yükümlü kurumun yılık bütçesinde yüzde iki oranında pay ayrılmak suretiyle garameten ve eşit taksitler halinde ödenir. Bu madde hükümleri, 4/11/1983 tarihinden önce gerçeklemiş olan kamulaştırmasız elkoymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır. 4/11/1983 tarihinden evvel gerçeklemiş olan kamulaştırmasız elkoymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde idareye ve mahkemeye vereceği bir dilekçe ile bildirebilir. Bu süre içinde dava bekletilir. Uzlaşma talebi üzerine de uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir.” MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. GENEL GEREKÇE 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38 inci maddesinde yer alan “Kamulaştırma yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyed veya mirasçılarının bu taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı yirmi yıl geçmekle düşer. Bu süre taşınmaz mala elkoyma tarihinden başlar.” hükmü Anayasa Mahkemesinin 10/4/2003 tarihli ve E.2002/112, K.2003/33 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptal Kararının 4/11/2003 tarihli Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmesinden sonra; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümediği, iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihe kadar yirmi yıllık dava açma süresinin geçerli olduğu ve bu süreyi geçirmiş olanların artık kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle dava açamayacağı ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile yirmi yıllık hak düşürücü süre ortadan kaldırıldığı için, kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle her zaman dava açılabileceği yönünde ve birbirinin tamamen zıddı olan içtihat farklılığı ortaya çıkmıştır. Bu içtihat farklılığı sebebiyle, süreye tabi olmaksızın dava açılabileceği kabul edildiğinde, idareler aleyhine çok uzun yıllar önce gerçekleşmiş olan elkoymalardan dolayı bile dava açılabilecek ve bu davalarda idareleri malî yönden zora düşürebilecek tazminatlara hükmolunabilecektir. Ayrıca, açtıkları davalar yirmi yıllık dava açma süresinin dolmuş olduğu yolundaki gerekçeyle süre yönünden reddedilenler ve açtıkları davalarda hükmedilen tazminatı tatminkâr görmeyenler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmek suretiyle Devleti tazminata mahkûm ettirebileceklerdir. Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal Kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve önceki yirmi yıl içinde taşınmazlarına kamulaştırmasız elkonulanların dava açmalarının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak, yirmi yıllık dava açma süresinin geçmiş olması sebebiyle artık dava açılamayacağı yolundaki içtihat sebebiyle, söz konusu iptal Kararının yürürlüğe girdiği tarihten önceki yirmi yıldan daha önce taşınmazlarına kamulaştırmasız elkonulanlar ya hak düşürücü süre sebebiyle dava açamayacaklar veya açacakları davalar hak düşürücü süre sebebiyle reddedilebilecektir. Bu nedenle 4/11/1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırmasız elkonulanların hak ve durumlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Anayasada dayanağı bulunmayan ve “haksız fiil” olarak da nitelendirilen kamulaştırmasız elkoyma suretiyle, temel insan haklarından olan mülkiyet hakkına müdahale edilmesi hâlinde, ilgili taşınmazın bedelinin Devletçe malikine ödenmesinin gerektiği tartışmasızdır. Bu yüzden, kamulaştırmasız elkoyma hâllerinde kıymet takdir edilmesinin kanunî esaslara bağlanması, idarelerin ve mahkemelerin iş ve işlemlerinde belirlilik ve objektif sağlayacağı gibi; uzlaşma yoluna gidilerek tazminat ödenmesi esası getirilmek suretiyle, özellikle muhtemel davalar sebebiyle mahkemelerin iş yükünün ve ayrıca bu konudaki ihtilâflardan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılması muhtemel müracaatların azaltılmasını temin edebilecek düzenlemelerde bulunulması, hukuk devleti ilkesi ve Devletin itibarı bakımından isabetli olacaktır. Diğer taraftan Devlet, kanunlar ile belirlenen görevlerini malî imkânları çerçevesinde yerine getirmek durumundadır. Geçmişte yapılan kamulaştırmasız elkoymalar sebebiyle açılabilecek davaların sayısını ve bunlar neticesinde hükmedilebilecek meblâğın ne kadar olabileceğini sağlıklı olarak tahmin etmek mümkün değildir. Açılması muhtemel davaların sayı itibarıyla çokluğuna bağlı olarak hükmedilebilecek meblâğların hemen ödenmesi hâlinde, idarece altından kolayca kalkılamayacak bir malî yük gündeme gelebileceği gibi; tazminat ödemelerine bağlı olarak idarenin malî imkânsızlık içine düşmesi suretiyle, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde sıkıntılara sebebiyet verilmiş olabilecektir. Böyle bir olumsuz ihtimal de gözetilerek hükmedilebilecek olan meblâğların ödenmesinin idare bütçesinin belirli bir oranında gerçekleştirileceğini öngörmek zarurî görülmüştür. Belirtilen sebeplerle, bir taraftan yirmi yıllık dava açma süresini geçirmiş olmaları sebebiyle artık kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle dava açamayan ve böylece hiçbir bedel ödenmeden mülkiyet hakları ellerinden alınanların mağduriyetini gidermek, tazminat ödenmesini objektif esaslara bağlamak; diğer taraftan da idarenin muhatap olacağı ihtilâfları en aza indirmek ve idarenin malî sıkıntıya düşmesini mümkün olduğunca önlemek maksadıyla kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle talep edilebilecek olan tazminatın dava açmaya gerek olmaksızın uzlaşma yoluyla ödenebilmesini, uzlaşma temin edilemeyen hâllerde dava yoluna gidilebileceğini ve süre sebebiyle dava hakkının düşmesi söz konusu olanlar hakkında da aynı şekilde işlemde bulunulabilmesini öngören bu Kanun Tasarısı hazırlanmıştır. MADDE GEREKÇELERİ MADDE 1- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38 inci maddesinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi Kararının gerekçeleri ve maddenin iptal edilmesinden sonra “yirmi yıllık dava açma süresini geçirmiş olanların artık kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle dava açamayacağı” ve “hiçbir süreye tâbi olmaksızın dava açılabileceği” yönünde doğan ve birbirinin tamamen zıddı olan içtihat farklılığı nedeniyle düzenleme yapılması ihtiyacı doğmuştur. Yargı yoluna gitmeyi mümkün olduğunca azaltabilmek maksadıyla, 4/11/1983 yılından evvel kamulaştırmasız elkonulan taşınmazlar sebebiyle tazmin talebinde bulunulacak ise öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesinin şart olduğu hususu birinci fıkrada hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, uzlaşma yoluna başvurulmaksızın dava açılamayacaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, uzlaşma görüşmelerine başlanmadan önce, Kamulaştırma Kanununun 8 inci maddesine göre teşkil olunan kıymet takdir komisyonunca, el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının tahmini değerinin tespit edileceği ve bu tespit yapılırken de fiilen elkoymanın çok uzun bir süre önce yapılmış olabileceği, elkonulan taşınmazın o tarihteki niteliği ile ödemenin yapılacağı tarihteki niteliğinde farklılıklar bulunabileceği ve elkoymadan sonra yapılan imar hizmetleri ile diğer kamu hizmetleri sebebiyle taşınmazın değerinde çok fazla bir artış meydana gelmiş olabileceği hususları gözetilerek taşınmazın tazmin talebinde bulunulan tarihteki niteliği yerine elkoyma tarihindeki niteliğinin esas alınması ve böylece denkleştirmeye gidilmek suretiyle, tazmin talebinde bulunulan tarih itibarıyla değer tespiti yapılacağı öngörülmüştür. Ayrıca, kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle elkoyma tarihinden itibaren söz konusu taşınmazdan malikin faydalanamamış olduğu da gözetilerek, tespit edilen bu değere, elkoyma tarihinden itibaren her yıl için gerçekleşen yıllık enflasyon oranında ilâvede bulunulmasının gerektiği ve bu suretle de bir denkleştirmede bulunulacağı bu fıkrada tanzim olunmuştur. Ayrıca ikinci fıkrada, kamulaştırmasız elkoyma sebebiyle tazmin talebiyle idareye çok sayıda müracaatların olabileceği ve açılması muhtemel davalar neticesinde idarelerin malî yönden zora düşebilecekleri ihtimali gözetilerek, nakden veya bazı hakların tanınması suretiyle tazmin konusunda uzlaşmaya varılabilmesine imkân tanınmış; Kamulaştırma Kanununun 8 inci maddesine göre teşkil olunan uzlaşma komisyonu ile taşınmazına kamulaştırmasız elkonulan malik arasında bedel ödenmesi veya idareye ait bir taşınmazın mülkiyetinin devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar hakkı transferi yapılması hususlarında uzlaşma görüşmesinde bulunulması, uzlaşmaya varılıp varılmadığının tutanağa bağlanması ve uzlaşmaya varılmış ise uzlaşma şartlarını ihtiva eden bir sözleşme akdedilmesi ile ilgili usul ve esaslar hükme bağlanmıştır. Üçüncü fıkrada, idare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, dava yoluna gidilebileceği hükme bağlanmış; bu fıkrada, elkonulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının değerinin, ikinci fıkradaki esaslara göre mahkemece takdir olunacağı belirtilmiştir. Hükmolunan meblâğlar sebebiyle idarelerin malî yönden zora düşebilecekleri ve buna bağlı olarak kamu hizmetlerinin malî imkânsızlık sebebiyle aksayabileceği ihtimali karşısında, böyle bir olumsuz neticeye sebebiyet verilmemesi ve ayrıca hükme bağlanan alacakların ödenmesinde düzenin sağlanması maksadıyla, kesinleşen mahkeme kararı gereğince ödemede bulunacak olan idarenin yılık bütçesinde yüzde iki oranında pay ayrılmak suretiyle garameten ve eşit taksitler halinde ödeme esası tanzim olunmuştur. Düzenlemeye göre, 4/11/1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırmasız elkonulanlardan henüz dava açmamış olanlar, uzlaşma talebinde bulunabilecek ve uzlaşma temin edilemediği takdirde dava yoluna giderek hak arayabileceklerdir. Ancak, 4/11/1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırmasız elkonulanlardan dava açmış olup da hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davaları reddedilmiş olanların, uzlaşma ve birinci fıkra ile ilgili gerekçede belirtilen içtihat farklılığı sebebiyle dava hakkını kullanıp kullanamayacakları hususunda sorunlar ve farklı uygulamalar olabilecektir. Böyle bir duruma mahal verilmesinin uygun olmayacağı, hukuk devleti ve adalet ilkeleri gözetilerek Kamulaştırma Kanununun 38 inci maddesinin iptal edilmesinden önce yirmi yıllık dava açma süresi içinde dava açılmaması sebebiyle dava açma hakkı düştüğü kabul edilenlerin de mağduriyetini gidermek üzere; açtıkları tazminat davası sadece süre yönünden dava açma hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar için de madde hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür. Beşinci fıkrada ise 4/11/1983 tarihinden önce gerçekleşen kamulaştırmasız elkoymadan dolayı tazmin talebiyle dava açmış olanlara da uzlaşma yoluyla haklarına kavuşma imkânı sağlamak üzere, isterlerse bu maddeye göre uzlaşma yoluna gitmeyi talep edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu fıkraya göre, davacı, maddede öngörülen uzlaşma yoluna gitmeme tercihini bildirdiği takdirde davası normal seyrinde devam edecek; böyle bir tercih ve irade beyan edilmez ise davacının söz konusu tercihi kullanabileceği ihtimali gözetilerek dava bir yıl süre için bekletilecektir. Davacının uzlaşma talebi hâlinde, uzlaşma neticesine kadar davanın bekletileceği ve uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edileceği de hüküm altına alınmıştır. MADDE 2- Yürürlük maddesidir. MADDE 3- Yürütme maddesidir. Kaynak : http://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/pDraftOfALaw.aspx |
25-01-2010, 19:00 | #2 |
|
Değerli meslekdaşım bu tasarının kanunlaşması ne zaman olacak bilginiz var mı ? Uzun süredir meclisin internet sitesinden takip ediyorum ancak bir gelişme yok gibi bir de İBK çıkacaktı yine aynı konuyla ilgili ancak o da bu tasarı nedeniyle sürekli erteleniyor diye duydum.
|
07-07-2010, 16:22 | #3 |
|
30 haziran 2010 çarşamba tarihli resmi gazetede yayınlandı ve yayın tarihinde yürürlüğe girdi bilginize
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Mbb Davasinda Ceza Verİlmesİne Yer OlmadiĞina Daİr Verİlen Karara KarŞi Kanun Yolu | Av.Mehmet SAVRUN | Meslektaşların Soruları | 2 | 22-11-2007 21:15 |
4320-Aılenın Korunmasina Daır Kanunda Değışıklık | Av.Ünzile Küçüköner | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 13-05-2007 21:14 |
Aİlenİn Korunmasina Daİr Kanunda DeĞİŞİklİk | Av.Ünzile Küçüköner | Hukuk Haberleri | 0 | 04-05-2007 07:43 |
Bilişim AĞI HİZMETLERİNİN DÜZENLENMESİ VE BİLİŞİM SUÇLARI HAKKINDA KANUN TASARISI | kağanulaş | Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 19-08-2006 14:27 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |