05-10-2003, 11:31 | #1 |
|
Savcı Kral Mı??
Geçenlerde Bir Ağır Ceza Mahkemesinde, Çok önemli bir duruşmaya,sanık vekili olarak, girdim. Mahkeme beklediğim gibi sonuçlandı ama savcının yaptığı hareket kabul edilebilir gibi değildi. Savcı arkadaş, heyetin yanında adeta bir kral edasıyla oturuyordu. Güya hükmü verecek olan; heyet değil de sanki kendisi yani. Adam oturduğu koltukta öyle bir geriye yayılmış ki resmen yatıyor yaa! Hadi bunu da geçtik, adam resmen kürsüye ayaklarını dayadı!! Düşünebiliyor musunuz? Oturduğu koltukta yatar pozisyonda bir savcı; ve ayakları da kürsüde! İşin anlayamadığım tarafı, heyet de hiç ses çıkarmıyor, bu terbiyesizliğe! Sanki herşey normalmiş gibi yani.. Sizin de başınıza bu tür bir olay geldi mi??
|
05-10-2003, 12:06 | #2 |
|
" Makam var,görev var; insanı büyütür,
İnsan var,görevli var,makamı küçültür." mü demek gerekiyor. Görmemiş mi olalım? Adam yerine mi koymayalım? |
05-10-2003, 13:52 | #3 |
|
Av.KARACA'ya aynen katılıyorum.. Bence öyle davranan kişinin ruhsal problemleri var.. Çalıştığım bir ilçede, bir mahkemenin hakimi dışındaki tüm savcı ve hakim arkadaşlarla çok samimi sıcak dostluklar kurmuştum. Ancak dostluk kuramadığım o hakim, benim bir avukat olarak hakim ve savcılarla dost olabilmemi anlamakta zorluk çekiyordu.. Ona göre hakim ve savcılar avukatlardan uzak durmalı idiler.. Ben kendisiyle hiç muhatap olmadım,öyle bir insan hiç yaşamıyormuş gibi davrandım ..
Ona en güzel cevabı kendi meslektaşı olan bir hakim verdi ve aynen şöyle dedi.. "Avukat arkadaşımız bizimle aynı fakülteden mezun oldu aramızdaki tek fark cüppelerimizin yaka rengi ve oturduğumuz masalar.. Bu nedenle onunla dost olmaktan hiç rahatsızlık duymuyorum, aksine gurur duyuyorum.." Sevgili arkadaşıma buradan tekrar teşekkür ediyorum, onu tanıdığım için bende gurur duyuyorum ve gerek yukarıda anlatılan savcıya ve gerekse bahsettiğim hakime Allahtan şifa diliyorum |
12-06-2006, 19:45 | #4 |
|
Değerli arkadaşlar bende ilçenin birinde Asliye Ceza MAhkemesinde sanık vekili sıfatıyla duruşmaya gireceğim salona girdim birde baktımki savcı hakimin sol tarafına oturmuş. Allah Allah dedim yaa bende ona uysun diye hakimin sağına geçtim(yani Müdahil Masasına) bunu gören mübaşir beni uyarmakta geç kalmadı. Avukat bey yeriniz yanlış. Bende hemen mübaşire yaklaştım kulağına sen önce savcının yerini düzelt dedim ama zorunlu olarak bulunmam gereken masaya geçtim...
|
14-06-2006, 21:53 | #5 |
|
her meslekde terbiyesizler var
evet arkadaşlar her meslekde terbiyesizler var, zira bizler insanız hakim savcı avukat olmamız mükemmel olmamızı gerektirmiyor. Zira hakimleri savcıları oraya getirenler onları bu sınavlara tabi tutanlar mükemmel değillerki mükemmeli seçsin oraya getirsinler... aralarındaki çürük yumurtaları atmaz küçük yerlere sürerek mesleklerine devam etmelerini sağladıkları sürece de hakimlik de savcılıkda bozulur tıpkı bizim bozuk olan meslekdaşlarımızı meslekten atamayıp yazıktır diyerek korumamız gibi... anlayacağınız çürük elma tüm elma sepetini yavaş yavaş çürütüyor ve öyle terbiyesizler yüzünden halkda adliyelere karşı saygı kalmıyor
|
15-06-2006, 11:55 | #6 |
|
savcı hazine avukatının ceza davalarına bakan versiyonundan başka bişey değildir.. adalet baklığına bürakrat olarak savcı kökenli insaların çok gitmesi sonucu, sanki mahkemeler hacredilmiş savcı da onlara vasi tayin edilmiş gibi bir durum oluşturulmuş mevzuatta... gerçek anlamda adaletten bahsedeceksek savcı kürsüde değil savunmanın karşısında yerini almalıdır... yok biz gerçek hukuk devleti olmak istememekte ısrarlı ise mevcuk sistem gayet ii...
bu konu barolar birliği bişeler yapabilir... yapmalı ve önermelidir!!! |
15-06-2006, 12:21 | #7 |
|
YORUMSUZ
Yarg. 1. CD 2004/4116 E-2006/1442 K 18.04.2006 gün Doktor bilirkişisi olarak görüşü alınan şahsın tanık sıfatıyla dinlenerek tatuaj veya yanık izi olarak gördüğünü ifade ettiği belirtilerin nelerden ibaret olduğu hakkında detaylı bilgisi ile ölü muayenesini yapan C.Savcısının da aynı konuda tanık olarak beyanı alınıp, maktule ait giysiler ile dava dosyası Adli Tıp Kurumuna gönderilerek maktule yapılan ateşin uzak, yakın veya bitişik atış mesafesinden yapılıp yapılmadığının, belirtilen mesafelerden eylemin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin mümkün olup olmadığı sorulup tespit edildikten sonra, tüm dosya kapsamı ile birlikte sanıkların hukuki durumunun taktir ve tayini gerekir. (YKD Haziran 2006 sayısı) |
15-06-2006, 13:21 | #8 |
|
sn seferino yargıtay başkanımızın ''hakimler asosyal olmalıdır'' şeklindeki bir açıklaması dün adalet org da yayınlanmıştı bir de oraya bakmanızı tavsiye ederim.. sorun köklü yani
|
19-06-2006, 16:33 | #9 |
|
Hatta özel seminer ve kurslarda hakim ve savcılar, avukatlara karşı alabildiğince dolduruldukları kanaatindeyim.selamlar
|
20-06-2006, 15:40 | #10 |
|
Eğer ortada bir kral varsa, ya da kral gibi davranan birileri ve herkes de sadece seyretmekle yetiniyorsa birinin çıkıp hikayede olduğu gibi haykırması gerekir.
KRAL ÇIPLAAAAAK! |
20-06-2006, 17:09 | #11 |
|
arkadaşlar , hepimizin başına gelmiştir hakim ve savcılarla ilgili böyle sorunlar.
Ancak ben şunu anlamıyorum ki, hakim veya savcı hatta mübaşir tarafından uyarılabilen avukat, hakimin sol tarafına oturan ya da masaya ayaklarını uzatan ve o makamı haketmeyen savcıya tek laf edemiyor. evet. sorun gerçekten köklü. avukatın kazandığı parayı, sosyal çevreyi, iletişim gücünü kendine yediremeyen hakim ve savcılar azımsanamayacak kadar çok. ama duruşumuzla değil sadece , cevabımızla da cübbemizin hakkını vermeliyiz. onların eleştirilerine cevap verebilmeli, hatta gerektiğinde çekinmeden uyarabilmeliyiz. öyle değil mi??? |
20-06-2006, 19:22 | #12 |
|
nedense her şeyimiz korku üzerine kurulu
yukarıda yazan arkadaşların tespitleri çok yerinde... aynı şekilde yıllarca beraber okuduğumuz aynı bekar evlerinde ve yurtta beraber aynı odada yaşadığımız "can dostumuz" arkadaşlardan hakim ve savcılığı seçenler oldu bizde avukatlıkta karar kıldık.. daha staj aşamasında soğuklaştıklarını açıkça izledik üzülerek..bir gün arkadaşlardan birine bunun nedenini sorduğumda korkarak çekinerek bir şeyler söyledi anladığım kadarıyla Ankara'da ki artık kurs mudur seminer midir neyse işte burada bu hakim savcı adaylarına öyle şeyler söylüyorlarmış ki: bırakın sosyal ilişkiler içerisinde olmayı kaldırımda yürümeyi bile neredeyse yasak sayıyolarmış. arkadaşım benimle telefonda konuşmaktan çekiniyor..Neden korkuluyo anlamadım gitti. Avukat, hakim veya savcı ile ilişki içerisinde olduğunda ille de ondan kanunsuz bir şey mi talep edecek sanıyolar ki acaba ? bizzat çok yaşadım bu hadiseleri..havele için hakimin odasına giriyosunuz odada herhangi biriyle(bu sanayici ahmet, bekçi murtaza,falanca müdrür ya da memur yada kalem müdürü nün komşusunun akrabası Osman olabilir)normal ses tonu ve mimiklerle sohbet ediyorken, birden değiştiriyolar ses tonları mimikleri sanki uzaydan istilacılar gelmiş gibi...bir ara ben bu kadar itici bir tip miyim diye düşünmeye başladım..meğer diğer Avukat arkadaşlar da benzer hadiseleri sık sık yaşıyolarmış...ferahladım ..benden kaynaklanmıyormuş...canım Türkiyem! korkular üzerine bina edilir bir çok şey burada...
|
23-06-2006, 11:37 | #13 |
|
Ben konuyla bağlantılı olarak bir başka konuyu arz etmek istiyorum.Duruşmularda işimiz bitsin mantıgı ya da eksiklerimi yüzüme vurmasın aman itiatkar davranayım diyerek sürekli olarak hakim veya hakime hanıma --efendim siz bilirsiniz nasıl öngörürseniz efendim--gibi karşılıklı saygının çok çok üstünde daha çok ROBİNSON-CUMA ilişkisi benzettiğim hitaplar görmekteyim...Bazı meslektaşlar bana kızacaklar ama inanın çok üzülüyorum! Çünkü staj yaparken özellikle çoklu heyetten oluşan mahkemelerde ara verildikten sonra meslektaşlarımıza nasıl ilginç tavırlar takındıklarını üzülerek gözlemledim..
|
18-07-2007, 12:04 | #14 |
|
kimi insanlar vardır bulunduğu makamdan gücünü alır
kimi insanlar vardır bulunduğu makama şan-şeref aktar... ama şunu unutmayalım iyilik ve kötülük zıtlığı varoldukça mesleği iyiye - kötüye kullananların da varlığından şüphe etmemek gerekir, her meslekte iyi- kötü insan felsefesi de bu bağlamda gerçektir... |
21-07-2007, 15:30 | #15 |
|
"Kral çıplak" demek lazım aslında,belki kendilerine çeki düzen verirler.
|
21-07-2007, 17:20 | #16 |
|
yaşanmış bir olay ve avukatın davranış örneği olarak aktarmak istiyorum.Meslek büyüklerimizden birisi anlatmıştı:Yargıtayda duruşma sırasında, kendisi konuşurken heyet üyelerinin her birinin bir başka işle meşgul olduklarını görünce,konuşmasını kesmiş.Daire başkanı bunu farkedip 'buyurun devam edin' deyince 'Sayın üyelerin meşgul oldukları işlerinin bitmesini bekliyorum'demiş.Bunun üzerine başka işi bırakıp onu dinlemek zorunda kalmışlar.
|
03-08-2007, 10:37 | #17 |
|
hakimler sanki gerçek suçluyu bulmaya değil de masumu suçlu göstermeye çalşıyorlar ( beccaria)
bunu okuduğumda etkilenmiştim sanırım beccaria burda hem hakimleri hem de savcıları kastetti. sanki görevleri gerçek suçluyu bulmak değil de önlerine gelen sanığı suçsuz olsa da suçlu olduklarını kanıtlamak. sanki gerçek karar organı yargıç değil de kendileri ne yapalım hayat böyle |
03-08-2007, 13:06 | #18 |
|
Silahların Eşitliği
Ben hukuk fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken Ceza Usul Hukuku derslerimizde Durmuş Tezcan Hocamız sürekli silahların eşitliği ilkesinden bahsederdi. Yeni bir düzenleme olduğu için olacak çok üzerinde durmuştu.
"CMK md 160 / 2 Cumhuriyet savcısı şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." Bu öğretinin hukuk fakülteleri öğrencilerinin zihninde yer etmesiyle birlikte savcıların kendini bilmez tutumları da son bulacaktır. Ümit ediyorum ileride kendisini mağdurun avukatı gibi gören, şüphelinin cezalandırılmasını şahsı adına başarı addeden savcılar olmayacak. Biz hukukçular olarak savcının yerini biliyoruz ama bilhassa Anadolu da insanlar için savcı gerçekten kral. Bir yaz memleketime gittiğimde hukuk fakültesinde okuduğumu öğrenen bir amca bana "Kızım sen mutlaka savcı ol, savcı kanun manun dinlemez, polis suçluyu yakalayıp getirse savcı salıverin dese kimse birşey yapamaz" demişti. Hatta savcı akrabası olan istediği suçu işler diye bir kanaat de var. Bu tür bir adamın Amerika'daki adı süpermen. Şimdi nasıl ayaklarını uzatmasın... Karşımızda el pençe divan mı duracak? Emniyet teşkilatı, kolluk kuvveti emrine verilmiş, ne yapsın canım kolay mı bu saltanatla mütevazı olmak.... |
03-08-2007, 16:42 | #19 |
|
Bu hafta bir müvekkilin ifadesi için Istanbul'da bir Savcının odasında bulunuyordum. Biz müvekkil ile otururken, savcı ayağa kalktı ve odanın bir ucundan diğer ucuna -elleri arkasında ve VOLTA ATARAK- müvekkile sorular sormaya başladı.
Ben de son derece edepli bir tarzda bacak bacak üstüne attım. Atar atmaz, Savcı demez mi ? Avukat hanım, ifade alınırken bacak bacak üstüne atılmaz ! Bu saygısızlıktır ! Burası Savcılık odası. Siz anne babanızın karşısında bacak bacak üstüne atıyor musunuz ? Dünyanın hiçbir yerinde Savcılara karşı bacak bacak üstüne atılmaz !! Ben şok oldum. Savcılara karşı -dikkatinizi çekerim: Mahkeme Salonunda bulunmuyorduk ve üstümüzde cübbe de yoktu- bacak bacak üstüne atılmayacağına dair hiçbir kitapta hiçbir madde okumamıştım. Savcıya, bacak bacak üstüne atmamın saygısızlık amacı taşımadığını, saygının bu şekilde gösterilmeyeceğini, üstelik yabancı mahkemelerde de görev yaptığımı, orada söylediği gibi hiç böyle kurallar olmadığını, anne babamın yanında da bacak bacak üstüne attığımı, ama çok rahatsız olduysa atmayacağımı ifade ettim. ...Demek ki, kitaplarda herşey yazmıyormuş. Bu vesile ile kendini, "ben avukatım! ben savcıyım ! ben hakimim !" diyerek diğer insanlardan üstün görenlere duyuralım dedim.. |
06-08-2007, 09:29 | #20 |
|
malesef savcı ve hakimler kendilerini avukatın üstünde görüyorlar.avukatın mağdur olduğu ceza davalarında gerekli işlemler vatandaşa uygulananla aynısı oluyor.fakat kendi mağdur oldukları dosyalarda şüphelileri kim olursa olsun polis,jandarma vs sorguya sevk ettirebiliyorlar.bazen bu ne biçim adalet diyorum!!
|
07-08-2007, 13:36 | #21 |
|
ben olaya şöyle bakıyorum...hakimler bağımsızdır hakimlerin bağımsızlığı hem idare hemde siyasete karşı olmalıdır...fakat savcılar kamunun temsilcisi oldukları için hakimlerle aynı kategoride olmamalıdır...yani savcıları hakimlik sınavı ile değil de farklı şekilde almalıdırlar..
|
09-08-2007, 12:50 | #22 |
|
Burda savcılık mesleğinin ne alakası var?Bir terbiyesizin yaptığını bütün mesleğe mal etmek son derece yanlış olur.Savcılık gibi son derece xaygın bir meslek son derece saygın olmakla beraber ne oldum delisi olan insanlarda çıkarak prestijlerini böyle kullanıyorlar.Yanındaki hakimlerinde bu duruma bişey dememeleri gayet normal.Mahkemenin ortasında rencide etmeyerek savcı arkadaşlarından farklı olduklarını göstermişler
|
10-08-2007, 09:49 | #23 |
|
Staj sırasında 6 aylık eğitim seminerlerinde hakim ve savcı adaylarının avukatlara karşı doldurulduğuna ben de inanıyorum. Hatta bir büyüğüm olarak çok sevdiğim ve dostça görüştüğüm bir bayan hakim, kendi dönemlerinde böyle şeyler olmadığını ama yeni gelenlerin seminerler sırasında aynı zamanda birbirlerini de doldurduklarını ifade etmişti. Sizlerle başımdan geçen ve büyük şaşkınlık yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum;
Staj yaptığım dönemde 2 hakim stajyeri arkadaşım vardı. Biz 3 avukat stajyeri ve 2 hakim stajyeri beraber gezer, her öğlen yemeğe gider, doğumgünlerimizi beraber kutlardık.Adliye personeli bizlere ''avukat stajyeri'' onlara ise ''hakim adayı'' der ama bunu umursamazdık. Staj süremiz kısa olduğundan bizler avukat olduk, onlar staja devam ettiler, adliyeden çıktıklarında ilk geldikleri yer bizim büromuzdu. Sonra kura çektiler ve savcı olarak farklı yerlere gidecekleri belli oldu. Biz avukatlar durur muyuz, arkadaşlarımıza süpriz bir kutlama yemeği düzenledik ve hep beraber yemeğe gidip güzel vakit geçirdik. Dönüşte savcı adayı arkadaşlarımızdan biri '' İyi ki uzak bir yer çektik kuradan yoksa bu yemeğe gelemezdik '' dedi, diğeri de bunun doğru olmayacağını söyleyerek arkadaşını doğruladı. Kendimi tutamayarak ''Nasıl yani? '' diye sormam üzerinde de çok kırıcı bir açıklama yaptı. Çevreden gören olsa bizleri kayıracaklarını düşünürmüş, yargının farklı ayaklarıymışız, sadece onlar birbirlerini anlayabilirmiş, bizden bunu anlamamızı beklemiyorlermış vs... Şimdi duruşma salonunda sigara içen, duruşma esnasında cep telefonuyla görüşen, avukat telefonun sesini kısmadan salona girince yeri göğü inleten hakim ve savcıları gördüğümde hiç şaşırmıyorum. Evet onlar Adliyenin ağaları ve paşaları. En azından kendileri böyle sanıyor. |
12-08-2007, 02:32 | #24 |
|
Merhabalar,
ben biraz haddimi asarak aslinda, sanki bir toplum bilimci ya da ruh bilimcisi gibi, kendimce bir sav yarattim, "neden bir üstünlük bilmecesi toplumumuza hakim olmakta" diye... Ve kendimce söyle bir sonuca vardim Bence sorun, temelde, mesleklerde ya da mesleki-makamsal hazimsizliklar yasanmasinda degil de; egitim sürecinin ve toplumsal yapimizin olusturdugu siliklesme, yabancilasma ve kabullenme ile son bulan bir sürecin sonucu olarak; bireysel anlayis ve kisinin karsisindakini "birey-insan olarak algilayamamasinda". Egitim sürecinde, ilk basamak olan aile icerisinde, önemli oldugunu hissetmeyerek, önemsenmeyerek, „sen sus büyüklerin karsisinda konusma“ denilerek cocuk, ailedeki egitim sürecinde, büyükler karsisinda susmayi, "üstündekilere" hakli haksiz boyun egmeyi ögreniyor. Böylelikle kendine güveni ve kisiligi de aslinda sürekli "törpüleniyor". Bu törpülenme, okul siralarinda, „sen sus, ögretmeninden daha iyi mi bileceksin!!“lerle devam ediyor. Bu sürecte de, kisi daima kendisinden "üstün birilerinin" varligina inanarak, birey olarak "siliklestiriliyor" ve kisiliginin törpülenmesine de devam ediliyor. Üniversitelerde durum maalesef degismiyor. Bir hukuk fakültesinde bir derste, bir profosör dersini anlatiyor. Bir ögrenci, parmak kaldirip görüsünü söylemek istiyor. Cümlesine „bence“ diye basliyor ve hocasi hemen sözünü keserek, „sen kimsin, Kelsen misin de bence diye sözüne basliyorsun diyor…“ Ögrenci neye ugradigini sasirip yerine oturuyor… Toplumsal acidan bakildiginda, ögrenilene uygun bir yapi insa ediliyor. Mesela, bazi meslekler- konumlar yüceltilerek, onlara „üstünlük“ taniniyor (buna neden gerek duyuluyor ki!!) Bu meslekleri icra edenler „doga üstü“ insanlar gibi görülüyor. Bazilari buna gercekten inaniyor ve karsisindakine buna uygun „abartili“ tavirlar sergiliyor. Bu meslek sahiplerinden de bazilari, bunun gercek olduguna inaniyor ve kendisini digerlerinden üstün, "yüce" biri zannediyor. Aslinda, "her yerde" yani üstün olduguna inananlarin da üstlerinde bir sekilde baska birileri "üstünlük" kuruyor…Bu üstünlük ya yasa, ya kideme, ya da bir üst makama göre yaratilabiliniyor…Böylelikle bu üstünlük "görüntüsü" bir "kisir döngü" olarak devam ediyor… Sonuc olarak aslinda, kisiler, belirli bir sürecten gecip, sonradan da bu sürece dahil olarak; hem bir birey olarak kendilerine sahip cikamiyorlar, hem de digerlerni de birey olarak taniyamiyorlar...Yani olay aslinda, bazi kisilerin, kisiyi „birey“ olarak degerlendirilememesi sorunu degil midir?? Temel düsünce, kisiyi "saygin bir birey" olarak algilamakta, insana, her yönüyle bütüncül yaklasip, sadace "insan" oldugu icin saygi duyulmasinda… Isimlerin önündeki ünvanlar, yas ya da makam, "görüntüden" baska birsey degiller de..... Annem, bana dua edecegi zaman,“ kendini bilen, iyi insanlarla Allah karsilastirsin“ kizim seni der, „beni bu kendini bilmezler yaslandirdi“… Bize de, kendini bilen, insani bir "birey" görenlerle karsilasmayi dilemekte baska ne kaliyor ki... Saygi ve sevgilerimle Gülsün Aygörmez |
18-08-2007, 18:54 | #25 |
|
Selamlar Sn. arkadaslar ,
Ne yazikki benimde basimdan boyle bir olay gecti.Akrabalarimizdan biri sucluydu.Ben bizzat hukukculugu gectik vatandas olarak adalete teslim edecek olmanin gururuyla cumartesi gunu savciya telefon actim.Savcinin cevabi su oldu: bugun git pazartesi gel...Tabi ondan sonra hali ile devlete olan guvenimiz daha hukuk ogrencisi iken sarsildi. Saygilarimla , |
24-08-2007, 15:25 | #26 |
|
Arkadaşlar;
yazılan yazılar genel bir uygulamayı yansıtıyor.Gercekten hakim ve savcıları bu hususta anlamak zor. Ancak avukatlarında adaletin bir parçası olduğu unutulmamalıdır.Ancak bazı arkadaslarda değinmisler bence burda kisisel tatmın öne çıkıyor.kendileri avukatlık mesleğini yapamadıkları için bizi küçük görüyorlar.Olsun duygularımız karsılıklı o düsüncede olan hakim ve savcılara karsı buda unutulmamalıdır.ancak burada iş yine bize düsüyor eğerki böyle bir durumda karsılabırsak bir davada bize yardımcı olacağını düsünerek kimseye iltimas vermemeliyizz.olayın asıl sebebinin yine biz avukatlar olduğunu düsünüyorum.bizde saygıyı hakeden göstermeliyiz sayğılar |
24-08-2007, 23:26 | #27 |
|
hukuk ilkeleri perspektifinden bakarsak!!!
hakime gösterilmesi gereken saygı tartışılamaz. yeri ayrıdır. yabancı filmlerde "Honourable Judge" derler mesela. tabii hakimin şahsi karakteri de burada bir parça etkilidir. zira saygı karşılıklılık esasına dayanır sistemimizde. ancak savcılık kurumu ve makamı açısından durum çok daha farklıdır ve öyle bakılmalıdır. hukukçu olarak ve bunun ötesinde meslektaş olarak gereken saygının gösterilmesi tartışma konusu dahi değildir. savcılık makamı da yargının temel bir unsurudur. ancak savcılık makamını avukatlık makamından üstün tutan bir zihniyet totaliter izler taşıyor demektir. çünkü, hukukun süre gelen evrimi içinde yasalara da yansıdığı gibi, temel akım, bireyin hak ve özgürlüklerinin birey üstü mekanizmalara karşı korunması ve bireyin tekil olarak daha değerli olduğudur. burada anlatmaya çalıştığım "kamu-birey" menfaat dengesi değildir. "devlet- birey" menfaat dengesidir. savcı Türk toplumunda kamuyu değil aslen devleti temsil eder. Avukat üstü yetkilerle donatılması da bu nedenledir. Devletimiz ne olursa olsun silahların eşitliği ilkesini bir türlü yürürlüğe sokmak istememiş, kanunlarda buna yer verse dahi, uygulama ile durumu kendi lehine 1-0' a çevirmeyi bilmiştir. Savcı kendisine verilen yetkiler gereği zaten bir avukattan çok daha etkin bir şekilde, eğer gerçekten kamu/toplum adına çalışıyor olsa, her türlü araştırmayı yapabilecek durumdadır. tüm emniyet teşkilatı emrindedir. Ancak savcı da kendisine devlet tarafından biçilen rolü bildiğinden, silahların eşitliğine yanaşmak istememektedir. Üstün bir makama buyur edilen hiç kimse bu makamın yetkilerini devretmeyi düşünmez. olayın özü budur. Ancak mesele şudur. hukukuna, yargılamasına her zaman hayran kaldığımız yabancıların, filmlerinde, avukat-savcı dialoglarını görüyoruz. ama iş bunu bizim savcımıza uygulamaya gelince, "olur mu yahu koca savcı" diyoruz. savcı kamunun avukatı mıdır, değil midir, değilse kimin için çalışır ben hala kavramış değilim. savcı bir tarafsa ve savunma makamının karşısında ve eşit olarak bulunması gerekiyorsa, evet savcı bir avukattır. sadece vekilliğini yaptığı müvekkil farklıdır. Türkiye' nin artık bu totaliter zihniyeti bırakıp hukuk için uğraşması gerekmektedir. başta da savcıların!!!
bir savcının adliye içinde odasının olması, hakimle aynı kürsüyü paylaşıyor olması,hakimlerle aynı mekanı paylaşması, ayrı dosya ve belgelerinin olmaması, avukatın savcının odasına girerken bir "amirin odası" na giriyor edasıyla girmesi, bizim bünyelerimiz kaldırsa da hukukun gün gelip kaldıramayacağı şeylerdir. bunların tümü yeni düzenin tatlı hatıraları olacaktır. son olarak, hukuku hakikaten çiğnenmiş bir hukuk devleti olduğumuzu şu basit gösterge ile açıklamak istiyorum. Bir adliye düşünün ki (Bakırköy adliyesi olsun bu mesela) hakimlerin sıradan odaları varken, o hukuk devletinde Cumhuriyet başsavcısının (kamu baş avukatının) odasının bulunduğu koridor camekanlarla kapalı ve yerlerde kırmızı halı serili şaşırmamak elde değil değil mi. bence bir adliyenin en kutsal makamı hakimlik makamıdır. hatta bir devletin bile en kutsal makamlarından biridir hakimlik. kırmızı halıyı hak eden tek makam da yine o makamdır. bu avukatların yanında hakimlerinde gururunu incitecek bir tablodur. peki siz hala sormuyor musunuz: her sabah sayın "kamu baş avukatının" üzerinde yürüdüğü o halı, acaba bir kırmızı halı mı, yoksa bir hukuk devletinin can çekişen hukuk ilkeleri mi???? |
28-08-2007, 21:33 | #28 |
|
savcılık stajı yapan arkadasımın yanında çalıştığı savcı kendisine avukatlık düşünüp düşünmediği sorulunca cevabı şu oluyor" kürsünün bu tarafını gördükten sonra diğer tarafta vatandaş muamelesi görmek istemiyorum"
ya sabıırrr... mesleğimizin asaletine yürekten inanıyorum. |
04-09-2007, 21:20 | #29 |
|
öncelikle hakimler hakkında genelleme yapmanızdan bir hakim çocuğu olarak gerçekten rahatsız oldum.ama tabiki dediğiniz gibi hakim ve savcılar var bende şahit olanlardanım.bazen sevmediğim komşularımız olabiliyordu.yalnız bir hakim avukatla tabiki meslektaşı olduğu için konuşabilir hele ki bu arkadaşıysa abesle iştigal değildir ama insanlar çok sıkı olunca araları hemen farklı yönlere de taşıyabiliyorlar bunu da unutmayalım derim.
|
05-09-2007, 11:03 | #30 |
|
selamlar herkese.
burda yazılanları üzüntüyle okuyorum.neden kötü örnekler anlatılarak hakim-savcı kötüdür genellemesine gidiliyor anlayabilmiş değilim.hiç mi iyi örnek yok? neden iyi örnekler anlatılmıyor?yoksa ben başka bir ülkede mi yaşıyorum? bence istisnalar genelleştiriliyor gibime geliyor.yukarda belirtilen olaylar yaşanmıştır,tiplemeler de gerçektir mutlaka.ama bunlar geneli mi yansıtıyor?hepimiz bu toplumun aynası olduğumuza göre ,toplumu temsil edecek her görüntü de olacaktır içimizde elbet.şimdi ben hakim-savcıların korkularına neden olan ve avukatlarla yaşanmış olaylardan örnekler versem tüm avukatlar kötü mü olacak? özel sohbetlerimde anlatırım ama, kamu önünde anlatıp genelleştirmem,çünkü böyle bir genelleme yapmak düşüncelerime ters düşer.neden birkaç kişinin yaptığı yanlış davranış nedeniyle bir meslek grubunu karalayayım... kantarın topuzuna vururken, iğne-çuvaldız meselesini de unutmayalım saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Savcı Sarıkaya Hk. | Rusen_Alp07 | Hukuk Sohbetleri | 1 | 12-06-2006 19:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |