Adlİ -İdarİ Yargi Sorunu

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım bir konu hakkında bilgilerinize başvurmak istedim yardım ederseniz sevinirim. Şimdiden sorumu yanıtlayan meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Konumuza gelince;

Biz bir sigorta şirketi vekiliyiz. Rücuya dayalı bir alacağımız var. Olay bir bina da kanalizasyon taşkını meydana geliyor ve bunun sonucunda müvekkilin evini su basıyor. Sigorta şirketi olarak müvekkilin zararını gideriyoruz sorumlulara karşı rücuya dayalı alacağımızı tahsil etmek istiyoruz. Burada hem bina yönetiminin gerekli yapımı, bakımı vs. yapmaması ve de ASKİ'nin de kanalizasyon yapımındaki kusurundan dolayı iki tarafı da kusurlu göstererek dava açmak zorunda kalmış bulunmaktayız , fakat Sorunumuza gelince burada bina yönetimi adli - ASKİ ise idari yargı yerine giriyor biz burada İKİSİNİ BİR TARAF GÖSTEREREK ADLİ YA DA İDARİ YARGIDA DAVA AÇABİLİR MİYİZ? eğer açamazsak bina yönetimini adli yargıda ASKİ'yi idari yargıda dava açacak olursak burada iki taraftan rücu davasına konu alacağı hangisinden ne miktara isteyeceğimizi nasıl belirleyeceğiz ?

Sorunumuz bu şekilde , böyle bir sorunla karşılaşan meslektaşlarım varsa yada bilgisi olan nasıl bir yol izlediklerini yada izlenmesi gerektiğini aktarırlarsa sevinirim..

Saygılar

burada idarenin bir eylemi değil eylemsizliği sebebi ile zarar söz konusudur ki bu da kusursuz sorumluluk ilkesinden kaynaklı olarak.eğer ASKİ de bu davada taraf sıfatını haiz olacak ise adli yargı görevlidir.ayı dava açıp birleştirme pek olanaklı gözükmemekte.demem odur ki iş bu dava da görevli mahkeme adli yargı olup asliye hukuk mahkemesidir.

Meslekdaşımız değindiği nokta davanın esasından çok usulle alakalı galiba.İdareye karşı açılan rücu tazminat davalarında görevsizlik kararı çıkmaktadır. Malesef bizim bir davamızda da görevsizlik kararı verildi. Açılacak tazminat davasında, davalılardan biri İdare diğer taraf şahıs ise görevli mahkemenin hangisi olacağı hususunda görüştüğüm hakimler bile tereddütte kaldılar. Üstadların görüşlerini ben de bekliyorum.İyi çalışmalar dilerim..

Sayın Meslektaşım Av.Serkan Ö. tam olarak anlatmak isteğim konuyu kısa ve öz bir şekilde açıklamışsınız teşekkür ederim. Sorunumuzun tam olarak anlattığınız gibi idare ve şahıs aynı taraf olduğunda görevli mahkeme neresi sorunu? Bende değerli meslektaşlarımdan konu hakkında görüşlerini bekliyorum?

Bu arada Sayın Av. Serkan Ö. sizce şahısa HMK m.107 e göre belirsiz alacak davası açabilirmiyiz idare ve şahsın kusur oranını bilmiyoruz çünkü ?

Ayriyeten bir meslektaşıma sordum soruyu buna benzer bir olayda hem idareye hem şahsa karşı dava açılmış ? idare mahkemesinde idare %40 kusurlu bulunarak ona göre bir tazminat hükmedilmiş şahısa açılan adli yargıda yine şahıs %40 kusurlu olarak kabul edilip bu oran üzerinden tazminat hükmedilmiş. ortada %20 bir kayıp yaşanmış..

kanalizasyon suyunun taşması olayı "idarenin bir idari işleme istinaden yapmış olduğu eylem sonucunda gerçekleşmiş ise bu durumda idare mahkemesinde tam yargı davası açılır. yok eğer idarenin haksız fil eyleminden kaynaklı değilde, kusursuz sorumluluğu varsa gene de idare mahkemesinde tamyargı davası açılır.
bina yönetimine karşı da adli yargıda dava açılır. her ki yargı kolu da davalıları kusurları oranında sorumlu tutacaktır ve tazminata hükmedecektir.
yani kısacası her iki taraf için ayrı yargı yerinde dava açmalısınız.
ancak bence dava açmadan önce sulh hukuk mahkemesi aracılığıyla bir zarar tespiti yaptırın.mevcut deliller yok olmadan delil tespiti yapmak yararlı olacaktır.

idari davalarda fazlaya ilişkin hakkımızı saklı tutamıyoruz.bu nedenle önce sulh hukuk mah. aracılığıyla bir delil tespiti yaptırın.ve ortaya çıkan zararı kusur oranında bir tahmin yürütüp idarenin payına düşecek tahmini bedeli istersiniz.adli yargı için sorun yok fazlaya ilişkin hakkını saklı tutabılırsıniz.adli yargı için kısmı,cüzi bir değer üzerinden açın sonra ıslah edersiniz.

ASKİ iş ve eylemlerinde özel hukuk hükümlerine göre çalışan KİT'lerden ise bunun da göz önünde bulundurulmasında fayda vardır

böyle bir durumla karşılaşan meslektaşlarımız varsa cevaplarsalar sevinirim bence güzel soru..net bir cevabı yok mu?

Sayın tuncaytarkin,

Alıntı: Yazan tuncaytarkin ...Biz bir sigorta şirketi vekiliyiz. Rücuya dayalı bir alacağımız var. Olay: bir binada kanalizasyon taşkını meydana geliyor ve bunun sonucunda müvekkilin evini su basıyor. Sigorta şirketi olarak müvekkilin zararını gideriyoruz, sorumlulara karşı rücuya dayalı alacağımızı tahsil etmek istiyoruz. Burada ...ASKİ'nin de kanalizasyon yapımındaki kusurundan dolayı iki tarafı da kusurlu göstererek dava açmak zorunda kalmış bulunmaktayız , ...ASKİ ise idari yargı yerine giriyor ...

Davanızı adli yargıda ikame ediniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=338
+
Yargıtay 11 HD, 21.03.2011 T., E: 2009/10537, K: 2011/2910: "...Dava, TTK 1301. maddesi uyarınca açılan rücuen alacak istemine ilişkindir.

TTK.nun 18. maddesinde*; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, ...

...İSKİ Genel Müdürlüğü'nün kuruluşu hakkındaki 2560 Sayılı Kanun'da bu kurumun genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.

...Bu durumda tacir olan İSKİ Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözönünde bulundurularak, işin esasına girilmesi, taraf delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır..."

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 13.12.2010 T., E: 2010/3030, K: 2010/10942: "...İSKİ'nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı kanunun ek 5. maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış, ek 6. maddesinde 5363 sayılı Ankara Su Tesisatının Belediyeye Devri ve İşletilmesi Hakkındaki Kanunu 23.11.1981 de yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Böylece ASKİ de 2560 sayılı kanuna tabi bir kuruluş haline gelmiştir.

Aynı yasanın 2/d maddesinde "Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak" şeklinde görev ve yetkilerini belirtmiştir. Yukarıda açıklanan yasa gereği, rogar kapağının meydana getirdiği zarardan ASKİ'nin sorumlu olacağı bir gerçektir..."

* 6102 S.K. m.16/1

Ek olarak; idarî yargıda aslen, rücu davası diye bir dava çeşidi de yoktur...

Saygılar...

sanırım benı teyıt ettı bu karar