|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
19-09-2008, 08:36 | #1 |
|
İtirazın İptali - 1 yıllık süre-süreyi kesen haller
Borçlunun itiraz etmesi nedeniyle süresi içersinde görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesinde dava açma niyetiyle dilekçemizi yazıyoruz.
Ancak tevzi bürosunda ki arkadaş asliye hukuk mahkemesi yerine uyapta bunu icra mahkemesi olarak kayda geçiyor. Bizde böyle bir yanlışlığın yapılacağı aklımıza gelmeyeceğinden dava açıldığına dair verilen belgeye bakmıyoruz. Daha sonra icra mahkemesinden duruşma günü geliyor, duruşmaya giriyoruz ve hakim dilekçenin hangi mahkemeye karşı yazıldığını ve davanın konusunu görünce yanlışlıkla açıldığını görüyor ancak davanın reddine ( ? ) karar veriyor. Davayı takip eden arkadaş temyiz süresinide kaçırıyor ve red kararı kesinleşiyor. Bunlar olurken 1 yıllık sürede bitmiş oluyor. Acaba icra mahkemesinde memurun hatasıyla açılmış olan bir dava sebebiye 1 yıllık süre kesilir mi ? ( davanın açıldığı tarih ile red kararının kesinleştiği tarihler arası 1 yıllık süre kesilir mi) , kesilmez ise ne yapılabilinir. |
19-09-2008, 10:54 | #2 |
|
bir yıllık süre alacaklıya itirazın tebliğ edildiği tarihten başlar.Siz dosyadaki itirazı görerek işlem yapmışsanız bir yıllık süre başlamamıştır.İ.İ.K na göre alcaklıya itirazın tebliğ edilmesi 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlaması için şart.
ya da doğrudan alacak davası açabilirsiniz. |
19-09-2008, 11:04 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
anlatmak istediğim konu itiraz süresinin nezaman başlayacağı değil. yukarıda bahsettiğim durum karşısında süre kesilirmi kesilmezmi |
19-09-2008, 15:11 | #4 |
|
Sn.alperyıldırım,
İtirazın iptali davası açabilirsiniz. Sn. Aybüke Kağan'ın da beyan ettği üzere hali hazırda başlamış bir süreniz mevcut değil. Başlamayan bir sürenin de kesilmeyeceği aşikardır. Aşağıdaki kararın yardımcı olmasını dilerim. T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4511 K. 2005/1138 T. 14.2.2005 • İTİRAZIN İPTALİ ( Dava Açma Süresinin Ödeme Emrine Vaki İtirazın Alacaklıya Tebliği Tarihinden İtibaren Başlayacağı Bunun Dışında Bir Yol Harici Öğrenme vs . Öngörülmediği ) • DAVA AÇMA SÜRESİ ( İtirazın İptali Davası - Ödeme Emrine Vaki İtirazın Alacaklıya Tebliği Tarihinden İtibaren Başlayacağı Bunun Dışında Bir Yol Harici Öğrenme vs. Öngörülmediği ) • ALACAKLIYA TEFHİM VEYA TEBLİĞ ZARURETİ ( İtirazın İptali Davası - Dava Açma Süresinin Başlaması İçin İtirazın Alacaklıya Tebliği Zorunlu Olduğu ) 2004/m.62,67 ÖZET : Dava,TTK.nun 1301. madde hükmüne dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İİK.nun 67/1 nci madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol ( harici öğrenme v.s ) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun'un 62/2 nci madde ve fıkra hükmünde de,itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.Somut olayda,İcra Müdürlüğünce, itirazın alacaklı vekiline dosyaya başvurusunda, tefhimine karar verilmiş ise de,ne tutanağa geçmiş bir tefhim,ne de tebliğ suretiyle alacaklı vekili itirazdan haberdar edilmemiştir. Bu durumda mahkemece, tebliğ gerçekleşmediğine göre, açılan davanın süresinde olduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.11.2003 tarih ve 2000/1163-2003/1621 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: KARAR : Davacı sigorta vekilinin, TTK’nun 1301 nci madde hükmüne dayalı olarak davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davası sonunda, mahkemece davanın süre bakımından reddine dair verilen kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava,TTK.nun 1301 nci madde hükmüne dayalı itirazın iptali istemine ilişindir. Mahkemece, davacı alacaklının davalının ödeme emrine vaki itirazını dava dışı diğer borçlu için haciz ve muhafaza talebinde bulunurken, dosyaya yaptığı başvurular sırasında haricen öğrendiği, öğrenme tarihi ile dava tarihi arasında İİK.nun 67 nci maddesinde öngörülen dava açma süresinin geçirildiği sonucuna varılarak,davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, İİK.nun 67/1 nci madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol ( harici öğrenme v.s ) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun'un 62/2 nci madde ve fıkra hükmünde de,itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.Somut olayda,İcra Müdürlüğünce,itirazın alacaklı vekiline dosyaya başvurusunda, tefhimine karar verilmiş ise de,ne tutanağa geçmiş bir tefhim,ne de tebliğ suretiyle alacaklı vekili itirazdan haberdar edilmemiştir. Bu durumda mahkemece,tebliğ gerçekleşmediğine göre, açılan davanın süresinde olduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış,kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın, davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
19-09-2008, 16:22 | #5 |
|
anlatamıyorum sanırım =) itiraz bize tebliğ edildi ve süre başladı ve bizde süresi içersinde davayı açtık ama yukarıda bahsettiğim durumlar sözkonusu oldu
|
19-09-2008, 16:42 | #6 |
|
sn. alperyıldırım
siz çok iyi anlatmışsınız ancak biz iki üye de maalesef anlayamamışız. kendi adıma özürü bir borç biliyorum. Anladıktan sonra da söz konusu olayla ilgili yeni kanaatimi yazıyorum: herhangi bir dayanağa ulaşamasam da; yanlış açılan (memur tarafından)davayla sürenin durduğu ve sürenin kesinleşme tarihine kadar işlemediği kanaatindeyim. Dolayısıyla cevabım yine itirazın iptali davası açabileceğiniz yönünde. |
19-09-2008, 17:07 | #7 |
|
İlginç bir olay olmuş,
Sizin dava dilekçeniz başlığı"Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği'ne" buna rağmen icra mahkemesine uyap yada memur hatası ile yönlendirildiniz, hatayı farketmediniz, duruşma günü gelene kadar işlem hatasını düzeltmek için bir başvuruda bulunmadınız ve sonunda duruşmaya girdiniz. Bence iki ihtimal var, 1- Asliye Hukuk Mahkemesine siz dava açtınız çünkü başvuru harcını yatırdınız, memur sizi İcra Mahkemesine yollasada sizin başvuru harcını yatırdığınız mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, bu durumda tevzi bürosu müdürlüğü'ne bir dilekçe ile başvurup Asliye Hukuk Mahkemesinde aslında açmış olduğunuz dava için Muhakeme talep edin. Harcını zamanında yatırdığınız için süre yönünden br engel taşkil edeceğini düşünmüyorum. Ben olsam en azından denerdim. 2-İcra Mahkemesinin duruşmasında vaziyet muhakkak ki açıklanmıştır, yani İcra Mahkemesine yazılmış bir dava dilekçesi olmadığını duruşmada da böyle bir talebinizin olmadığını belirtmişsinizdir, dolayısıyla açılmamış bir icra mahkemesi davası bence davanın açılmamış sayılmasına karar verilmeliydi. Ancak nedense -sebebini belirtmemişsiniz- red kararı veriyor. Bu durumda bence kararı temyiz edin, sonra süre sebebiyle temyizin reddini temyiz edin. Ben olsam en azından denerdim. Sonuç itibariyle sizin kazanılmış bir usul hakkınız var, bu anlamda hakkınız yokmuş gibi zamanaşımını ne keser arayışına girmenize bence gerek yok, çünkü zamanaşımına uğrayan bir başvuru ortada yok. Kolay Gelsin... |
19-09-2008, 21:05 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Doğru ya da yanlış, ortada bir kesin hüküm var. İTM de görülen (ve gerçekte AHM de açılması tasarlanmış olan ) dava dosyasını bu aşamada tartışmanın anlamı kalmamış. AHM de itirazın iptali davası açma olanağı da kalmamış (Tebliğden itibaren bir yıllık süre geçtiği için) Bu aşamada 2.numaralı mesajda Sayın Aybüke Kağan'ca belirtilen isabetli yöntemi izlemeniz ve zamanaşımı sürelerini gözeterek (5 yıl-10 yıl, alacağın niteliğine göre) genel mahkemede alacak davası açmanızdan başka bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Ama nihayetinde hak kaybı yok. Saygılarımla... |
20-09-2008, 09:25 | #9 |
|
alacak davası açılabilinir orada bir tartışma yok zaten. benim sormak istediğim red kararı verilen dava 1 yıllık zamanaşımı süresinin keseceği yolunda zorlama bir yorum yapılabilinir mi
|
20-09-2008, 11:15 | #10 |
|
Yanlış yargı merciine müracaat herhangi bir sonuç doğrumayacağı gibi, zamanaşımını da kesmez. Görevsizlik kararları sonrasında bile 10 gün içinde dosyalar görevli mahkemeye gönderilmezse davalar açılmamış sayılıyor.
Zorlamayın bence |
20-09-2008, 11:26 | #11 |
|
Sizin olayınız HUMK pratikleri gibi olmuş Konuyla ilgili olarak yardım edemeyeceğim ama anlattığınız olay ve tüm aksilikler... Gerçekten çok ilginç.
|
22-09-2008, 08:29 | #12 |
|
Kanaatimce, Burada yanlış yargı merciine müracaat değil, doğru yargı yerine müracaat var. Ancak Tevzii de yanlışlık yapılmış.
Görevsizlik kararı verildiği durumlara kıyasen red kararına veren mahkemeye ya da görevli ve yetkili yargı merciine başvurarak, dosyanın dilekçede yazılı yargı merciine gönderilmesini çünkü bu konuda karar verecek olan merciin dilekçede yazılı yargı mercii olduğunu ileri sürerek gönderme kararı verilmesini talep edilebilir. Ayrıca 10 günlük sürenin burada uygulanacağını düşünmüyorum. Talep dilekçesinde red kararı veren mahkemeye bir başvuru olmadığı için kendisine başvurulmayan mahkemenin verdiği kararın da yok hükmünde olduğu; tevziiye yapılan kayıtla 1 yıllık sürenin düştüğü bu nedenle zamanında açılmış bir dava olduğu ileri sürülür. Dosyanın gönderildiği Mahkeme red kararı vermesi durumunda bu karar temyiz edilebilir diye düşünüyorum. Yani amaç bir şekilde dosayanın doğru yere gönderilmesini sağlamak olmalıdır. Gerisini mahkeme ve Yargıtay tartışsın. |
22-09-2008, 11:58 | #13 |
|
Sayın Koray,
Tevzisi yanlış yapılan ve yanlış mahkemede görüşülüp karara bağlanan dosya, TEMYİZ EDİLMEYEREK kesinleşmiş. Saygılarımla... |
22-09-2008, 12:22 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Bu fikre katılabilirim, neden olmasın ancak soruyu soran meslektaşımın anladığım kadarıyla zaman sıkıntısı var. Geciken adalet; adalet sağlamıyor, malumunuz... |
22-09-2008, 12:24 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Ülkemizin hukuk usulünde mahkemeler re'sen harekete geçerek bir konuda karar vermez. Verirlerse, bu karar kanaatimce yok'tur.Şöyle düşünün Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesi sizin o mahkemede hiç talebiniz olmadığı halde sizin aleyhinize bir karar veriyor ve davalı lehine de vekalet ücreti hükmediyor. Bu karar uygulanabilir mi? |
22-09-2008, 12:41 | #16 |
|
Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesinin duruşmasında HAZIR BULUNMUŞSAM (Yahut tarafıma tebligat yapılmışsa) ve ben de TEMYİZ ETMEMİŞSEM, Bilecik de verir, Gaziantep de...
Bu aşamada yollar tükenmiş, karar temyiz edilmeli ve tüm aksaklıklar, yanlışlar, temyiz dilekçesinde dile getirilmeliydi Saygılarımla... |
22-09-2008, 13:57 | #17 |
|
Bilecik ASliye Hukuk Mahkemesinin kararı değil, hata sonucu tevzi edilen İcra Mahkemesinin kararı kesinleşiyor.
Tevzinin yapmış olduğu hataya icazet durumu söz konusu olabilir mi? Hakimin red kararının gerekçesinide öğrenebilir miyim? Kolay Gelsin... |
22-09-2008, 15:49 | #18 |
|
İtirazın iptali davasında genel mahkemeler görevlidir. Bu davanın icra mahkemesine açılması halinde davanın esasına girilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi gerekmez mi ? Yoksa dikkat etmediğim bir noktamı var
|
22-09-2008, 16:44 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
zaten sorun burda direk red verdi.gerekçeside bu olaya ben bakamam diyor |
22-09-2008, 17:02 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
|
22-09-2008, 21:18 | #21 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Zaten ilk mesajda bu husus belirtilmiş
Temyiz süresi kaçırılmış ve karar kesinleşmiş. |
23-09-2008, 06:38 | #22 |
|
Kusura bakmayın dikkatli okumamışım. Ancak şöyle bir durum var artık bu karar kesin hüküm oluşturur. Bir yıllık süre dolmamış olsaydı bile bu dava tekrar açılamazdı.
|
23-09-2008, 12:43 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
bir yıllık süre dolmamış olsaydı bu dava görevli asliye hukuk mahkemesinde tekrar tabiki açılabilinirdi. |
23-09-2008, 13:47 | #24 |
|
HUMK 166 md. ve devamı
belirttiğiniz konu için HUMK 166 md. ve devamında açıklanan " eski hale getirme müessesesi " işletilebilir diye düşünüyorum.
Sonuçta kusurunuz olmadan o süreyi kaçırmışsınız. Ama burada da 10 günlük süre var dikkat !! |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İtirazın İptali | Av.H.AtılAyaydın | Meslektaşların Soruları | 9 | 31-12-2012 14:01 |
İtirazın İptali Yetkili Mahkeme | hamburabi42 | Meslektaşların Soruları | 6 | 12-10-2010 11:43 |
İtirazın İptali İspat Külfeti | avukatahmetusta | Meslektaşların Soruları | 2 | 13-10-2007 02:08 |
İtirazın İptali | Turkmen | Meslektaşların Soruları | 4 | 15-03-2007 21:23 |
İtirazın İptali Davası | Hammerfall | Meslektaşların Soruları | 3 | 20-06-2006 07:27 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |