17-12-2007, 20:44 | #1 |
|
Meclis anayasayı tümüyle değiştirebilir mi?
bir anayasanın değiştirilebilmesi için iki iktidar çeşidi var:asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidar. Asli kurucu iktidar ancak devletin yeniden kurulması durumunda, savaş sonucu yok olan devletin yeniden ortaya çıkmasında, var olan anayasal düzenin ihtilal ya da darbe ile otadan kaldırılması durumunda. tali kurucu iktidar asli kurucu iktidarın yürürlüğe koyduğu anayasa çerçevesinde hareket edebilir. buna göre şu anki iktidar yukarıdaki 3 durum oluşmadan iktidar olduğu için tali kurucu bir iktidardır. tali kurucu bir iktidar yürürlükteki bir anayasayı bütünüyle değiştirebilir mi? Başka bir deyişle şu anki meclis hazırlanmakta olan anayasa taslağını kabul edip yürülüğe koyabilirmi?
|
19-12-2007, 22:28 | #2 |
|
Anayasanın tümüyle değişmesi kurucu iktidarın istencine bağlıdır, bu nedenle yeni bir anayasa demek olan toptan değiştirme sırf bu iş için olağanüstü ve çoğunluk değil çoğulculuk temeline dayanan bir meclis oluşturulmasını gerektirir. Olağan meclis çoğunluk esasına dayalıdır, ülke yönetiminin amaçlandığı bir sistemle işbaşına gelir. Ama anayasa yapımı eğer demokratik esaslara bağlı gerçekleştirilmek isteniyorsa anayasa yapıp dağılacak bir meclis oluşturulması zorunludur.
|
20-12-2007, 02:03 | #3 |
|
Af edersiniz yazdığınız metin hangi yasanın hangi maddesinde geçiyor ? Teşekkürler
|
20-12-2007, 09:56 | #4 |
|
yasalarda bire bir değil yasaların genel olarak ele alınıp amaçsal bir yorum yapılmasıyla ve ortaya çıkan olguların tarihsel evrede incelenmesiyle ortaya çıkamış hala doktrinde tartışmalı olan bir konudur... Genel hatlarıyla benim de anladığım bu konu şu sorudan ortaya çıkıyor: Anayasaların yapılış amacı iktidarın yetkilerini kısıtlamaktır. Eğer iktidarlar anayasayı değiştirirse o zaman kısıtlama gibi birşey ortaya çıkmayacaktır. zira her iktidar anayasayı kendi lehine yeniden yapabilecektir o halde anayasa amacını yitirmiş, iktidarların yetkilerini kısıtlayamaz bir hale gelmiş olacaktır.
|
20-12-2007, 11:44 | #5 |
|
Bunlar yasalarda yazmaz, her şey yasada yazsaydı direnme hakkının varlığı da kabul edilmezdi. Bu yazdıklarım demokratik anayasa yapım ilkeleridir, tüm çağdaş devletlerce kabul gören, hukuk yazınında sürekli anlatılan ilkelerdir. Hukuk sadece pozitif kurallardan oluşmaz, hukukun ilkeleri ile birlikte bir hukuk kabul edilebilir.
|
20-12-2007, 14:31 | #6 |
|
Sayın Özge YÜCEL; hukukun genel ilkeleri gibi pozitif olmayan kuralların uygulanması istisnai değil midir? pozitif bir hukuk kuralı olduğu sürece o kuralın uygulanması gerekmez mi? bu konuda anayasanın özel bir düzenleme yapması gerekmez miydi? bir düzenle bulunmadığına göre bu sonuca nasıl vardınız? ayrıca esastan anayasa değeşikliklerini inceleyecek bir kurum da yok ki. aslında sizin söyledikleriniz biraz de la feranda olmuyor mu?
|
20-12-2007, 14:36 | #7 |
|
Sayın Yücel,
"kurucu iktidar" ne demektir? "anayasa yapıp dağılacak bir meclis" nasıl oluşturulmalıdır? "demokratik anayasa yapım ilkeleri" nelerdir, bu ilkeleri kimler belirlemiştir, nerede yazmaktadır? "tüm çağdaş devletlerce kabul gören" ilkeler olduğuna göre tüm çağdaş devletlerin anayasaları böyle mi yapılmıştır? 1982 Anayasası da bir "kurucu meclis" tarafından yapıldığına göre "demokratik ilkelere" uygun olarak mı yapılmıştır netekim? |
20-12-2007, 14:44 | #8 |
|
Anayasanın bir kurucu meclis tarafından yapılması demokratik ilkelere uygunluk için yeterli değildir, sadece koşullarından biridir. Bu ilkeleri anayasa ve siyaset bilimi profesörlerinin kitaplarında okudum ve okulda anayasa hukuku hocamdan dinledim. Bu ilkeler
1. Anayasa mutlaka seçimle oluşan bir organ tarafından yapılmalıdır. 2. Bu organın oluşumunda mümkün olan en geniş biçimde halkın temsili ve katılımı sağlanmalıdır. 3. Oluşan organda serbest ifade ve özgür tartışma ilkeleri uygulanmalı, uzlaşmacı üslup kullanılmalıdır. 4. Son sözü halk söylemeli, referanduma sunulmalıdır. Bu ilkeleri derleyen anayasa hukuku öğretim üyesi Levent Gönenç'tir. Meclisin sırf bu iş için seçilip dağılacak bir meclis olması da savunulan bir görüş olarak yazında yer almaktadır. |
20-12-2007, 14:56 | #9 |
|
Sonuçta bu objektif bir nitelik taşımaz. yazarların görüşleri tabiki birbirinden farklı olacaktır. sonuçta şimdi de anayasa seçimle oluşan bir organ tarafından yapılmaktadır.
|
20-12-2007, 15:32 | #10 |
|
Anayasanı TBMM tarafından yapılamıyacağına dair herhangi bir pozitif hukuk belgesi (doktrinden bahsetmiyorum ) biliyorsanız lütfen bildirin.Ayrıca bahsettiğiniz organ TBMM den farklı bir organ olacaksa kıstaslar ne olacak yada kim belirleyecek sorusunuda bir türlü cevaplayamıyorum.Yardımcı olunursa sevinirim.Referandumun ne maksatla yapılırsa yapılsın Demokrasilerin temeli olduğu fikri bencede tartişılamaz.
|
21-12-2007, 19:19 | #11 |
|
Anayasanın değişim koşullarına ilişkin ısrarla pozitif bir norm beklentisi içerisinde olan arkadaşlarımıza şunu sormak istiyorum.Anayasa değişikliği ile anayasanın tümden değiştirilip ayrı bir anayasa yapımı aynı şey midir?Peki diyelimki yeni bir anayasa yapımıda anayasa değişikliğine ilişkin hükümlere tabi,o zaman her iktidara gelenin yeni bir anayasa yapmasına nasıl engel olacaksınız?Her iktidarın yeni bir anayasa yapmasına imkan verecek bu düşünceleriniz hukuki bir garabete neden olmaktan başka ne işe yarayacak? Oysa herkesçe malumdur ki anayasaya ilişkin düzenleme yapma hakkı TBMM dir.Bunu sürekli belirtmeniz basmakalıp bir tekrardan başka birşey değil.Bence olması gereken açısından mevcut anayasada değişikliğe gitmek ve bu değişimin ihtiyaçlar doğrultusunda ve reform niteliğinde olmasına dikkat etmek gerek.Yetki TBMM dir.Millet iradesinin temsil makamı ilk 3 maddeye dokunmamak kaydı ile diğer maddelerde değiştirime gidebilir.Pozitif norm arayan arkadaşlar diyebilirler ki 4. maddeyi değiştirirsek ne olur?Bu sorununda cevabını yukarıda vermiş bulunmaktayım.TBMM hukuktan bağımsız bir makam değildir,hukuk kuralları oluşturabildiği gibi oluşturduğu hukuk kurallarıyla da bağlıdır,bağlı bulunduğu hukuk kurallarının öngördüğü usule uymak kaydı ile 4. maddeyi de değiştirebilir.Bu noktada tali kurucu iktidarın aslileşmesi problemi karşımıza çıkar ki bu durum yukarıda belirtmiş olduğum tehlikenin ortaya çıkmasına neden olur.Evet yüzde yüz pozitivist olmaya çalışmak olması gereken hukuk açısından sakıncalıdır.Belirtmiş olduğum hukuki garabeti ve tehlikeyi de göz önüne alarak ısrarla pozitif hukuk normu arayan arkadaşlarımızdan düşüncelerini tekrardan gözden geçirmelerini temenni ediyoruz.
saygılar... |
24-12-2007, 09:36 | #12 |
|
Anayasa hukuku derslerinde de öğretildiği üzere anayasalar ikiye ayrılır: yazılı ve yazısız olmak üzere sonuçta 1982 anayasasında da anayasa değişikliğiyle ilgili bir yöntem öngörülmüş. Bu düzenlemeyi göz ardı ederek düşünce beliritilmesi "olması gereken" i tartışmaktan öteye gitmez. Ayrıca anayasada bunun düzenlemiş olması toplumun menfaatinedir. en azından toplum için bir güvence teşkil etmektir. Ayrıca illa " de la ferande" adına birşeyler yapılmak isteniyorsa tali-asli kurucu iktidar yerine katı-yumuşak anayasa ayrımının tartışılması daha yerinde olacaktır. sAYGILARIMLA
|
25-12-2007, 13:56 | #13 |
|
Belirtmiş olduğum hukuki garabet ve tehlikeye ilişkin bir açıklama getirilmemesine şaşırdım.Anayasa değişikliğine ilişkin pozitif norm anayasanın ilgili maddesinde mevcuttur.Israrla bunu belirtmenin bir anlamı ya da pratikte bir faydası yok zaten bu düzenleme herkesçe malum.Bunu iki de bir belirten arkadaşlarımız yeni bir şey söylemediklerinin farkına varmalılar bunu sokakta hukukçu olmayan kimseye de sorsan söyler.Düzenlemeyi kim göz ardı ediyor anlamış değilim.Olması gerekeni tartışmamakta hukukçu olunamadığını ya da en azından hukukçu olmayanlardan bir farka sahip olunamadığını gösterir. Biz olması gerekeni tartışalım yetki TBMM dedir bunun aksini belirten yok diyoruz ama ısrarla sanki yetki TBMM de değildir diyormuşuz gibi ve hiç değişmeyen basmakalıp eleştirilerle karşılaşıyoruz.Soruyorum yeni bir anayasa yapımı ile mevcut anayasada değişikliğe gitmek aynı şeymidir diye ama sanki çok yeni bir şey söylüyormuşcasına bize anayasadaki anayasa değişikliğine ilişkin hükümlerden bahsediliyor,sorumuza cevap gene yok.
Yeni bir anayasa yapımı tabi ki mevcut anayasada değişikliğe gitmekle aynı şey değildir.Yeni bir anayasa yapımı için şuan TBMM de bulunan her vekilin de belirtmiş olduğu gibi toplumsal bir mutabakat lazım.Peki nasıl sağlanır bu toplumsal mutabakat? Bunun çeşitli usulleri vardır. 1)Bu usullerden ilki özge arkadaşımızından belirtmiş olduğu gibi sırf yeni bir anayasa yapımı üzere seçilmiş bir kurucu meclistir.Bu meclis yeni anayasa yapımını yerine getirip sonra dağılabilir. 2)Ya da mevcut mecliste,iktidar ve muhalefet partileri ayrıca sivil toplum örgütleri ilgili kamu kurumları,üniversitelerden müteşekkil bir komisyon kurularak yeni bir anayasa yapımına gidilebilir.Bu komisyonda dikkat edilmesi gereken husus herhangi bir grubun komisyonu tahakkümü altına almaması eşit temsil ve katılım,etkileme belirleyici olabilme ilkelerini komisyonu oluşturan her grup için sağlanılmış olmasıdır.Ve anayasa seminer ve konferansalarıyla halkla sürekli irtibat halinde olunmalı bilgilendirme ve görüş alma hususlarının gerçekleştirilmiş olması sağlanılmalıdır.Bunun içinde özge arkadaşımızında belirtmiş olduğu gibi 'serbest ifade ve özgür tartışma ilkeleri uygulanmalı, uzlaşmacı üslup kullanılmalıdır'.Ve son olarakta gene arkadaşımızın belirttiği gibi 'Son sözü halk söylemeli,(hazırlanan anayasa) referanduma sunulmalıdır'. Olması gerekeni tartışmak hukukçunun asli görevidir. saygılar... |
26-12-2007, 01:07 | #14 |
|
Tartışmaya değişik bir yaklaşım..
Anayasaya sadakat yemini etmiş olan milletvekillerinin Anayasayı kısmen veya tamamen değiştirmesi Anayasaya sadakatsizlik sayılır mı? Anayasanın tamamen değiştirilmesi halinde tüm kurallar değişeceğinden Anayasa değişikliği yapan meclisin değişiklik sonrası durumu ne olacaktır? (Meşruiyet yönünden) |
26-12-2007, 02:29 | #15 |
|
Anayasaya sadakat yemini etmiş olan vekiller gene sadakat yemini ettikleri anayasanın vermiş olduğu yetki ile değiştirime gitmektedirler.Bu sebeple sadakatsizlikten bahsetmek komik olur.Ayrıca anayasa değişmez dogmatik kurallardan oluşmamaktadır tabi ki ihtiyaçlar ve evrensel gelişmeler doğrultusunda değiştirilecektir.Anayasa da şöyle (ve bence komik) bir hüküm olsaydı bahsetmiş olduğunuz sadakat unsuru gerçekleşirdi 'Anayasaya sadakat yemini etmiş vekiller,sadakat yemini etmiş oldukları işbu anayasada hiçbir şekilde değiştirime gidemezler'
Anayasa tamamen değişirse,değişiklik yapan meclisin değişiklik sonrası durumunu bir genel hukuk ilkesinden istifade ederek açıklayalım.Yasaların(biz bunu geniş yorumlayıp hukuk kuralları diyelim) geriye yürümezliği ilkesi gereği,yeni anayasa geçmişe uygulanamaz aksi takdirde cumhuriyet döneminden beri oluşmuş meclislerimize ilişkin bir meşruiyet sorunu ortaya çıkar ki bu durumu ne hukukla ne de bir başka bilim dalıyla açıklayabiliriz.Anayasa değişikliği sonrası meclisin meşruiyeti sarsılmaz sadece uygulamaları yeni anayasa hükümlerine göre şekillenir. saygılar... |
26-12-2007, 10:14 | #16 |
|
merhaba ben olması gerekeni tartışmayalım demiyorum... ayrıca referandum diyorsunuz mecliste eğer nitelikli çoğunluk sağlanamazsa zaten refaranduma sunulacağını bilmeniz gerekirdi ama sanırım olması gereken diye kendi doğrunuza kaptırmışsınız kendinizi POZİTİF hükmü görmüyorsunuz kendi görüşünüz bir hakikatmiş gibi davranıyorsunuz. Özellikle anayasa hukuku siyasetle iç içedir. Zira hem hak ve özgürlükleri hem de devlet organlarını düzenleniyor. bu durumda halk istikrarlı bir şekilde aynı partiye oylarını verdiğine göre kendi temsilcilerinin böyle bir anayasa yapmasını muhtemelen onayalayacaktır. Yine bunu da göz ardı etmemek gerekir. sonuçta sokaktaki kişiden bir farkı bulunmalı sizin de dediğiniz gibi ve bu da ancak sadece kendi yorumunuzu söylemeyip aynı zamanda POZİTİF hükümleri de bilmekten geçer. Sonuçta sokaktaki kişinin de bir yorumu var. Ayrıca 1961 anayasası da 1982 anayasası da darbe anayasasıydı burada toplumsal uzlaşının varlığını kabul edip de halkın kendi temsilcilerinin olduğu meclisin yaptığı anayasa da nasıl toplumsal uzlaşının olmadığı idda edilebilir ki...sonuçta nitelikli çoğunluğun aranması ve meclise çeşitli partilerin girmesi ve halkın bu şekilde temsil edilmesi toplumsal uzlaşma lduğunu göstermez mi? tabiki anayasa tasarısının mükkemmel olduğu söylenemez ama bir nevi halkın temsilcileri aracılığıyla da lsa kendisin yaptığı bir anayasa bu yüzden ister yeni bir anayasa olsun isterse değiştirilen olsun meşruiyetini bu şekilde sağladıktan sonra fark etmeyeceğini düşünüyorum.yeterince uzun olmasa da yine tartışılmasına bu kadar vakit tanınması serbest ifade ve özgür tartışma ilkesine uyulduğunu göştermez mi Saygılarımla...
|
26-12-2007, 12:15 | #17 |
|
Baştan bir anayasa yapılırken bağlı kalınan bir pozitif kural yoktur, bunun varlığının iddia edilmesi gerçeği yansıtmaz. Çünkü o baştan yazmaktadır. Bu aşamada anayasa yapıcıları bağlayan tek şey toplumun duyarlılıkları ve demokratik ilkelerdir. Bu nedenle pozitif hukuku göz ardı etmemiz söz konusu değildir, çünkü buna dayanılmamaktadır.
Ayrıca 1961 ve 1982 Anayasalarının demokratik ilkelere uygun yapıldığını ilk kez sizden duyuyorum. Referandumun yüksek çoğunlukla kabul edilmesinin tek başına toplumsal uzlaşma sağladığını da ilk kez sizden duyuyorum. Referandumun hangi koşullarda yapıldığını, referandumdan önce yeterince bilgilendirme yapılıp yapılmadığını ve o yıllarda referanduma hayır denmesi halinde nelerle karşılaşılacağını, toplumun nasıl bir korku içinde bırakıldığını, maddelerin parça parça değil bütün halinde ve cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte oy'a sunulduğunu yani 1961 ve 1982 Anayasalarının nasıl yapıldığı konusunu yeniden gözden geçirmenizi dilerim. |
26-12-2007, 12:21 | #18 |
|
Sayın Özge Yücel benim düşüncemi yanlış anladınız zira bu da dikkatli okumadığınızı ve incelemediğinizi gösterir tekrar okumanızı tavsiye ederim. benimle aynı doğrultuda bir düşünce beyan ettiğiniz için de teşekkür ederim ilgili bölüm:" 1961 anayasası da 1982 anayasası da darbe anayasasıydı burada toplumsal uzlaşının varlığını kabul edip de halkın kendi temsilcilerinin olduğu meclisin yaptığı anayasa da nasıl toplumsal uzlaşının olmadığı idda edilebilir ki" şeklindeydi saygılarımla...
|
26-12-2007, 12:37 | #19 |
|
Ne demek istediğinizi bilemem ama " 1961 anayasası da 1982 anayasası da darbe anayasasıydı burada toplumsal uzlaşının varlığını kabul edip de halkın kendi temsilcilerinin olduğu meclisin yaptığı anayasa da nasıl toplumsal uzlaşının olmadığı idda edilebilir ki" cümlesinden anlaşılan şudur: Darbe anayasasıydı ama kendi temsilcilerinin olduğu meclisin yaptığı anayasada toplumsal uzlaşma vardır. Tam da bu tümceniz üzerinden yorum yazmıştım zaten.
|
26-12-2007, 14:59 | #20 |
|
Sayın hicran ilhan,yazdıklarımın tamamını okudunuzmu bilmiyorum ama,anayasa bir hukuk metni olduğu kadar aynı zamanda siyasi bir belgedir.Bu konuda hemfikir olduğumuza eminim.Ancak yeni bir anayasa yapımının anayasa hukuku bilgilerimiz ışığında mevcut anayasada değişikliğe gitmekle bir tutmamalıyız.Hani sizinde demiş olduğunuz gibi anayasa sırf bir hukuk metni değil siyasi rejimi belirleyici bir belge bu nedenle ülkenin bütününü ilgilendiren bir hususa tekabul ediyor.Yeni anayasa yapılırken mevcut anayasada öngörülen hususlar ve usuller dikkate alınıp toplumsal katılımın sağlanılmasına özen gösterilmelidir.Bu katılımın nasıl olacağını daha önceki yazımda belirttim.
Sayın Özge yücel,değerlendirme yaparken 1961 ve 1982 anayasaları arasında bir ayrım yapmanız gerektiği kanaatindeyim.Malumunuzdur ki 1961 anayasası 1982 ye oranla daha demokratik ve çoğulcu bir şekilde hazırlanıldı.1961 anayasası halkoyuna sunulduğunda referandumun hangi koşullarda yapılacağı ve referanduma hayır denmesi halinde nelerle karşılaşılacağı sonuçta neler olacağı belirtilmiştir.Eğer referandumda ret çıksaydı yeni bir seçimle yeni bir meclis oluşturulup yeni anayasayı yapma görevi bu meclise bırakılacaktı.1961 anayasası bu nedenle 1982 anayasasıyla hem muhteva hem de yapımı hususunda karşılaştırılamayacak derecede demokratikti.Tek ortak noktaları askeri bir darbe sonucu olmaları.1982 anayasası hem yapım hem de muhteva olarak döneminin en anti-demokratik anayasasıydı bu noktada hemfikiriz.Ancak 1961 ve 1982 anayasasını aynı kefeye koymanız hukuk vicdanı açısından yaralayıcıdır.Umarım hemfikirizdir. saygılar... |
26-12-2007, 23:00 | #21 |
|
Haklısınız 1961 Anayasası çok daha demokratik koşullar altında yapıldı ama yine de bir dikta etkisinde yapıldı. İçerik bakımından çok olgun ve özgürlükçü bulsam da tam olarak demokratik ilkelere uyularak yapıldığını söyleyemem.
|
26-12-2007, 23:40 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Yeni bir Anayasa ile yola devam kararı almak bir ulusun kaderi ile ilgili önemli ve tarihi bir karardır. Sürpriz yumurta gibi akşamdan sabaha bir yeni Anayasa taslağı yapılıp, halk oyuna da sunulmayacaksa bu bir toplumsal mutabakat metni olamaz. Demokratik dikta denilebilir mesela.. Eğer bir halk oylaması söz konusu olacaksa meclis ve hatta Cumhurbaşkanı seçiminin de yenilenmesi gerekir. İdeali budur. Yakın tarihimizde her Anayasa sonrası darbe sonucu yapılmış da olsalar seçim yapılmıştır. Ancak seçimin tabloda önemli bir değişklik yapmayacağı düşünülürse Anayasa'nın kökten değiştirilmesi yapılışı ve zamanlaması bakımından çok tartışmalı bir hale gelecektir. |
27-12-2007, 09:29 | #23 |
|
sayın Av.Can DOĞANEL,devlet organlarındaki ve anayasadaki değişime herhangi bir ihtiyacı olan toplumun yararı için anayasayı değiştirmek de mi anayasaya sadakatsizlik olur? meclisin öncelikli görevi sadakat borcu millete karşı olduğu için bu durumda anayasayı değiştirmemek kendi milletine ihanet oluşturmaz mı? anayasanın varlık sebebi de bir nevi bu değil midir? Saygılarımla...
|
27-12-2007, 12:57 | #24 |
|
Sadakatsizlik kavramını değişik bir bakış açısı olarak ortaya atmıştım. Elbette sadakatsizlik ağır bir tabir olur. Üstelik, Anayasa değişikliğini ve şeklini Anayasanın kendisi düzenlemişken..
Ancak Anayasal düzeni tümden değiştirmek meclis çoğunluğu ile değil, milli mutabakatla yapılması gereken bir yasama işlemidir. Yazılı kurallar aksini söylese de tüm ulusun içine sinecek bir Anayasa için böyle yapılmalıdır. Yapılan basit bir yasama işlemi değildir. Tüm ulusun kaderini ve yaşamını etkileyecek bir faaliyettir. |
27-12-2007, 13:31 | #25 |
|
(((Anayasa değişikliği ile anayasanın tümden değiştirilip ayrı bir anayasa yapımı aynı şey midir?Peki diyelimki yeni bir anayasa yapımıda anayasa değişikliğine ilişkin hükümlere tabi,o zaman her iktidara gelenin yeni bir anayasa yapmasına nasıl engel olacaksınız?Her iktidarın yeni bir anayasa yapmasına imkan verecek bu düşünceleriniz hukuki bir garabete neden olmaktan başka ne işe yarayacak?)))
((Ancak Anayasal düzeni tümden değiştirmek meclis çoğunluğu ile değil, milli mutabakatla yapılması gereken bir yasama işlemidir.)) ((Anayasanın tümüyle değişmesi kurucu iktidarın istencine bağlıdır, bu nedenle yeni bir anayasa demek olan toptan değiştirme sırf bu iş için olağanüstü ve çoğunluk değil çoğulculuk temeline dayanan bir meclis oluşturulmasını gerektirir. Olağan meclis çoğunluk esasına dayalıdır, ülke yönetiminin amaçlandığı bir sistemle işbaşına gelir. Ama anayasa yapımı eğer demokratik esaslara bağlı gerçekleştirilmek isteniyorsa anayasa yapıp dağılacak bir meclis oluşturulması zorunludur)) (( Anayasaların yapılış amacı iktidarın yetkilerini kısıtlamaktır. Eğer iktidarlar anayasayı değiştirirse o zaman kısıtlama gibi birşey ortaya çıkmayacaktır. zira her iktidar anayasayı kendi lehine yeniden yapabilecektir o halde anayasa amacını yitirmiş, iktidarların yetkilerini kısıtlayamaz bir hale gelmiş olacaktır.)) ((Anayasal düzeni tümden değiştirmek meclis çoğunluğu ile değil, milli mutabakatla yapılması gereken bir yasama işlemidir. Yazılı kurallar aksini söylese de tüm ulusun içine sinecek bir Anayasa için böyle yapılmalıdır. Yapılan basit bir yasama işlemi değildir. Tüm ulusun kaderini ve yaşamını etkileyecek bir faaliyettir)) Bu konuda aynı fikirde oldukları belli olan arkadaşlarımızın yazdıklarından onların affına sığınarak alıntı yaptım.Benimde dahil olduğum bu düşünceden çıkan ortak sonuç şudur:Tarihsel gelişim aşamaları ve her ülkede üstlendiği misyon dikkate alındığında anayasalar her devlet için bir toplumsal sözleşme niteliğindedir.Yani toplumun bütününü ilgilendirir. Toplumun bütününü ilgilendiren bir belge,belirli bir çoğunluğa mal edilemez.Anayasa yapmak ciddi bir iştir.Toplumsal katılım ve yapım aşamasında çoğulcu bir yapılanma sağlanılmalıdır.Yeni ve sık sık kullanılan ama benim katılmadığım bir terim olarak 'sivil' bir anayasa için toplumsal uzlaşı şart.Aksi halde her iktidara gelen bir anayasa yapmaya kalkışır bununda sonu alınamaz rejim ve işleyiş darboğaza girer... |
27-12-2007, 14:57 | #26 |
|
Bu konuda öncelikle mutabakata varIlmesi gereken konu, 1982 anayasasının olağanüstü şartlarda ve olağanüstü yöntemlerle yapıldığı ve de bunun doğal sonucu olarak bu anayasanın otoriter,vesayetçi ve devletçi bir zihniyete sahip olduğudur.1982 anayasası devletin bireye üstünlüğü esas alınarak hazırlandığından bu güne gelene kadar birçok defa değişikliğe uğramasına rağmen halen istenilen özgürlükçü anayasa düzeyine ulaşılamamıştır tüm bu sebepler nedeniyle de bazı sivil toplum örgütleri(Barolar Birliği,TÜSİAD gibi) yeni bir anayasa yapma girişiminde bulunmuşlardır.
Tüm bunlar gözönüne alındığında sivil bir anayasa ihtiyacımız olduğu ve bunun da mümkün olan en yüksek toplumsal uzlaşmayla yapılması gerektiği açıktır,bizimde burada tartışmamız gereken konu anayasayı değiştirmek mi yoksa yeniden yapılandırmak mı değil,gerekli olan toplumsal uzlaşmasının nasıl sağlanabileceği olmalıdır. Saygılarımla... |
27-12-2007, 23:22 | #27 |
|
Şu an için sadece anayasanın tümüyle nasıl değiştirilmesi ve bunun meşruiyete uygun olabilmesi için hangi şartların oluşması gerektiğini tartıştık. Peki bu konuyu somutlaştırır ve günümüzdeki anayasa değişikliğine getirirsek bugün taslak aşamasında olan anayasa sizce ne kadar meşruiyete uygun yapılmaktadır?
|
28-12-2007, 15:33 | #28 |
|
Bence bir iktidar anayasanın bir maddesini değiştirebiliyorsa değiştirilemez maddeler hariç 2 maddesini de değiştirebilir 10 maddesini de 177 maddesini de değiştirebilir sonra geçici bir madde ile ismini değiştirir tali kurucu iktidar deniyorsa.
|
28-12-2007, 20:25 | #29 |
|
BENCE bu iktidar sizin dediğiniz gibi bi iktidarsa hiç bir sınırlamaya tabi tutulamayan iktidardır dolayısıyle değiştirilemez maddeleri de değiştirebilcek güce sahip olacaktır çünkü eski anayasaya dair hiçbir şey onu bağlamayacaktır.
|
28-12-2007, 23:13 | #30 |
|
Sayın efekankaptan bence tartışmalarımızda meşruiyet sorgulamasını da yaptık.Benim şahsi düşüncem 1982 anayasasi geçirdiği onca değişiklikle,yapıldığı zaman ki felsefesinden zaten uzaklaşmıştır.Bu nedenle yeni bir anayasa yerine mevcut anayasamızda ihtiyaçlara uygun değişiklik yapılması en doğrusu.
Benim ilgimi çeken bir nokta daha var ki,bu nokta hala birşeyleri aşamadığımızı gösteriyor.Dikkat edilirse birçok kişi ülkenin geri kalmışlığını,eğitim sorunlarını,yolsuzlukları ve daha sayamadığım ilgisiz birçok meseleyi mevcut anayasaya fatura etmektedir.Bu çok komik bir durumdur.Anayasa sonuç itibariyle bir metindir,ne ülkeyi kurtarır ne de bizi uzay çağına ulaştırır.Ülkende her yirmi yılda bir darbe oluyorsa,yolsuzluk sıralamasında dünyada en baştaysan,ihracat yapamayıp ithalata yükleniyorsan,bilim üretmeyip aksine ülkenden beyin göçü oluyorsa,kabahati kendimizde aramayıp sonuç itibariyle bir metin olan anayasaya bağlamak gerçekten komik.Bu düşüncedeki insanlara soruyorum yeni bir anayasa yapsak ve bu anayasaya şu şekilde bir hüküm koysak: 'bu ülkedeki her bireyin kişi başına düşen milli geliri 100000 dolar olacaktır.' desek kişi başına düşen milli gelir pat diye 100000 dolar mı olacaktır? Lütfen gerçekçi olalım,ülkenin sorunlarının çözümünde anayasa önemlidir fakat sizin sandığınız gibi tek başına yeterli değildir,çünkü en nihayetinde bir metindir. saygılar |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çek Keşidecisi Hamil İle Anlaşıp Tarihi Değiştirebilir Mi | ragıp | Hukuk Sohbetleri | 25 | 25-12-2009 11:32 |
Meclis gençleri duydu | Av.Ayşe | Hukuk Haberleri | 7 | 19-08-2008 11:37 |
Meclis’te ’uyum’ mesaisi sürüyor | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 0 | 25-09-2006 11:21 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |