15-08-2006, 17:54 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Hasta Hakları İhlali-Çok Acil
Merhabalar,
657 sayılı yasa gereği memur statüsündeki müvekkil bir süre önce HIV(+)olduğunu öğrenmiştir. Bilindiği gibi tedavi giderlerinin çok pahalı olan HIV (+) vakalarda ,giderler usulüne uygun sevk sistemine uyulduğunda devletçe karşılanmaktadır. Fakat,hastaneye giriş anından itibaren tüm evraklarda ve tanı ıstek belgelerinde sağlık karnesinde, sağlık kurulu raporunda ve reçetede teşhis belirtilmektedir. Sorun evrakın hastane dışına çıkması ile vahimleşiyor.Çünkü ilaçları almak için ezcaneye gidildiğinde kurul raporunu göstermek gereklidir.Bu durumda Hiv(+) bulgusu raporda belirtildiğinden eczacı bu bilgiyi öğreniyor.Ayrıca sisteme girerek teşhis ve ilaçların uyumunu da görmek için kişisel bilgilere bir kez daha ulaşıyor. Eczane ilaçları verdikten sonra ödeme almak için hastanın kurumuna bu kişisel bilgileri de içeren evraklar ile başvuruyor ve kurumdaki ödeme sırasında da hastanın kimliği ve hiv(+) oluşu kurum tarafından öğreniliyor. Müvekkil bu bulgusunu doktor dışında kimse ile paylaşmak istememekte,işine devam etmek istemektedir.Bulgunun öğrenilmesi Damgalanma,ayrımcılık ve belki de işini kaybetme riski taşımaktadır. Hasta hakları belgeleri ile güvenceye alınan özel hayatın gizliliği,mahremiyet hakkı,tıbbi bilgilerin ilgilisi dışında paylaşılamması,yaşama hakkı,ve diğer temel hakları ihlal edilmektedir.Müvekkil belirtilen kaygıları nedeni ile sevk alıp hastaneye gidememekte ve tedaviye başlayamamakta,ve ZAMANLA YARIŞMAKTADIR.Tedavi için başka bir mali kaynağı da bulunmamaktadır. Acilen bir şeyler yapılması gerekiyor.Konu ile ilgili Sağlık BakanlığıHasta Hakları Sayfasına başvuru yapıldı.Fakat henüz bir cevap yok. İlaç kulladığında enfeksiyonlara karşı korunacak olan müvekkil,tedaviye erişemediğinden risklerle karşılaşmak üzere. Acilen ne yapılabileceği konusunda yardım,görüş ve desteğinize ihtiyacım var. Simdiden teşekkürler,Saygılar
|
16-08-2006, 01:20 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Sn. Kayar
Türk Medeni Kanunu
Saldırı tehlikesinin önlenmesi kabilinden derhal tedbir talepli bir dava açmanız sonuç verir diye düşünüyorum. Adli tatil nedeniyle çok seri karar çıkmazsa bu konu ile ilgili herkese davanın açıldığını, kesinleşmesi halinde tazminat sorumlulukları doğacağı vs. hususlarını içeren sert bir ihtar göndermelisiniz. |
16-08-2006, 07:55 | #3 |
|
Sayın Av. Can Doğanel
Ne yapılması gerektiğini bilmiyorum ama ne yapılmaması gerektiğini biliyorum: Hukuk aracılığı ile bir konunun gizlenmesi mümkün olmaz; tam tersine, hukuk yoluna gidilmesi kendi başına bir haber oluşturur. İhtarnameler yangına benzin sıkma etkisi yaratacaktır: İhtarnameyi alan memur, ihtarnameye cevap vermesi gerekip gerekmediğini, haksız yere tazminat ödeyip ödemeyeceğini merak edecek ve bu merakını tatmin etmek için deneyimli çalışma arkadaşlarına kendi amirine personel müdürüne işyerindeki avukata ve önüne gelen herkese danışma ihtiyacı duyacaktır. Böylelikle ihtarname gizli HİV haberini, bir elektrik şebekesi gibi, her duvar dibine yayacaktır. Saldırının önlenmesi davasından umutlu olunmamalı. Ayrıca tazminattan da umutlu olunmamalı. Halbuki hastanın şu anda en büyük ihtiyacı umuttur. Yukarıdaki nedenlerle çözüm önerinize katılamıyorum. Saygılarımla |
16-08-2006, 12:20 | #4 |
|
Sn. Konyalı ve Korayad
O zaman Sn. Kayara şunu diyelim. İstanbul'da Kabadayı boldur. Bir tanesini bulunuz. Adamlarıyla gitsin. "Bu iş duyulursa hepinizin topuklarına sıkarım" diye tehdit etsin. Zira görülüyor ki tek yol bu kalmış. |
16-08-2006, 13:12 | #5 |
|
Selamlar,
Anlaşıldığı kadarıyla hukuksal bir çözüm bulunmamaktadır. En azından zamana karşı yarışıldığı düşünüldüğünde benim farklı bir önerim olacak: Acil olan ilaçları imece usulüyle alabilir miyiz? Sayın Kayar sözkonusu ilaçların acil olanlarının tutarı nedir? 'Bunca sorun arasında' demeden katkı koyabilecek üyeler mutlaka mevcuttur.Sn Kayar takdiri size bırakıyorum. Saygılarımla |
16-08-2006, 13:32 | #6 |
|
Hasta Hakları Yönetmeliği
Mahremiyete Saygı Gösterilmesi Resmi Gazete Yayın Tarihi: 01.08.1998 Resmi Gazete No : 23420 Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır. Madde 21- Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir. Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı; a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini, b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makül bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini, c) Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini, d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını, e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini, f) Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar. Bilgilerin Gizli Tutulması Madde 23- Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz. Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz. Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir. Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz. Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı Madde 42- Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır. Sağlık Kurum ve Kuruluşlarının Sorumluluğu Madde 43- Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir. Ancak, aleyhine dava açılacak merciin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde; a) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 nci maddesine göre; hakkın bir idari işlem dolayısı ile ihlal edilmesi halinde ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler. b) Aynı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat miktarı ayrı ayrı gösterilerek idareye müracaat edilmesi ve talebin açıkca veya zımnen reddi halinde kanuni süresi içinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekir. Devlet Memuru veya Diğer Kamu Görevlisi Personelin Sorumluluğu Madde 44- Bu Yönetmelik'te gösterilmiş olan hasta haklarının fiilen kullanılmasına mani olan veya bu hakları başka şekilde ihlal eden personelin, cezai, mali ve inzibati sorumluluklarının tamamı veya bunlardan bir kısmı doğabilir. Birinci fıkrada belirtilen sorumluluklar haricinde, ihlalin durumuna göre, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş tarafından personel hakkında uygulanacak idari tedbir ve müeyyideler saklıdır. Kamu Personelinin Sorumluluğunu Tesbit Usulü Madde 45- Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin, hasta haklarını ihlal eden fiil ve halleri, şikayet halinde veya idarece kendiliğinden tespit edildiğinde, hadisenin takibi, soruşturulması ve gerekir ise müeyyideye bağlanması için doğrudan valiliklerce veyahut Bakanlık veya personelin görevli olduğu kurumlar tarafından müfettiş veya muhakkik görevlendirilir. Kamu Personeli Hakkındaki Müeyyideler Madde 46- Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi personel tarafından ve görevleri sırasında herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir: a) Kamu görevlisi olan personelin fiilinin niteliğine göre, soruşturmacı tarafından hakkında disiplin cezası teklif edilmiş ise, mevzuatın öngördüğü disiplin cezaları yetkili amir veya kurullarca usulüne göre takdir edilir. b) Hak ihlali aynı zamanda ceza hukukuna göre suç teşkil ettiği takdirde, memur olan personel hakkında, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre yapılan soruşturma sonucunda lüzum-u muhakeme kararı verilir ise, dosya cumhuriyet başsavcılığı'na gönderilerek ceza davası açılması ve böylece personel hakkında fiiline uygun bulunan cezai müeyyidenin tatbiki sağlanır. c) Anayasa'nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, 129 uncu maddesinin beşinci fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13 üncü maddesi ve ilgili diğer mevzuat uyarınca, memurların ve diğer kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğu doğrudan doğruya memur aleyhine açılacak dava yolu ile gerçekleştirilemez. Dava, 43 üncü maddede gösterilen usule göre, ancak idare aleyhine açılabilir. Bu personelin hukuki sorumluluğunun doğması, idare aleyhine açılacak dava neticesinde tazmin kararı verilmesine bağlıdır. Kamu görevlisi personelin verdiği zarar, mahkeme kararı üzerine idare tarafından tazmin edildikten sonra, müsebbibi olan sorumlu personele rücü edilir. d) Kamu görevlisi personelin mesleklerini resmi görevleri dışında serbest olarak icra etmekte iken işledikleri fiillerden dolayı haklarında 47 nci maddeye göre işlem yapılır. Kamu Görevlisi Olmayan Personelin Sorumluluğu Madde 47- Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi olmayan personel tarafından herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir: a) Kamu görevlisi olmayan personel; hakları ihlal edilen hastanın doğrudan vaki olacak şikayeti üzerine veya bu fiillerin başka şekilde tespiti halinde Bakanlık veya başka kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan bildirim üzerine, bunların özel kanunlara göre kurulmuş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları haysiyet divanlarınca disiplin cezaları ile cezalandırılabilir. b) Kamu görevlisi olmayan personelin hasta haklarını ihlallerinden doğan hukuki sorumlulukları, genel hükümlere göre doğrudan doğruya kendilerine veya bunları çalıştıran kurum ve kuruluşlara karşı veya hem kendilerine ve hem de çalıştıranlara karşı birlikte dava açılarak ileri sürülebilir. c) Kamu görevlisi olmayan personel hakkında, ceza hukukuna göre suç teşkil eden fiilleri sebebiyle cezai müeyyideler tatbik edilmesi, genel hükümlere göre doğrudan doğruya cumhuriyet savcılıklarına yapılacak ihbar veya şikayet yoluyla gerçekleştirilebilir. |
16-08-2006, 17:54 | #7 |
|
Sn. Korayad ikinci mesajımın başına bakarsanız. Gülümseyen yüz işaretiyle başladığını görürsünüz. Bunun ironik bir cevap olduğunun anlaşılması için altına "bu bir latife beyanıdır" diye yasal uyarı mesajı mı yazmam gerekiyor. Ben tabi ki ilk mesajımın hala arkasındayım. Siz aman ha dava açmayın deyince sizlere tepki olarak bu ironik nükteyi yaptım. Tedbir istemli bir dava açılması gerektiği fikrimde ısrarlıyım. Zira anlaşılmaktadır ki görevli şahıslar ilgi yasa ve yükümlülükleri yok sayarak işlemleri bildikleri usulde yapma ısrarındalar. Hakimin işin mahiyetine uygun her türlü tedbire hükmedebileceği malumunuzdur. Eğer ki işin mahiyetine uygun bir tedbir kararı vermez ve bu nedenle kapsam dışı bıraktığı noktalardan ötürü bir zarar doğarsa hakimin dahi böylesi bir durumda sorumluluğu doğacaktır kanaatimi de ayrıca ekliyorum. Okuduğunuzu anlamadan kimsenin hukukçuluğuna dil uzatmamanızı rica ediyorum. Bu sitede bu çok sık olmaya başladı. Öyle değil mi sayın Admin?
|
16-08-2006, 18:10 | #8 |
|
Çok dramatik bir durum. Bir tarafta özel hayat diğer tarafta kamu yararı ve uygulanması şart olan kurallar..
Bu önemli hastalığın kurumdan gizlenmesi halinde "gizleme" olgusu memur için sıkıntı yaratabilir mi? Bu hastalığın gizlenmesinin doğru olduğu söylenebilir mi? Bilmiyorum. Bence gizlememek ve bundan utanmamak gerekir. Tabiki öğrenenlerin de bunu istismar etmemesi.. |
16-08-2006, 18:54 | #9 |
|
Sayın Üyeler
Sayın Av. Suat Ergin 'in önerisi bana çok sıcak geldi. Ne var ki, hatırladığım kadarı ile YARDIM TOPLAMA konusunda bir kanun var. Bu önerinin bu kanuna aykırı düşmesinden endişem var. Bu nedenle bu işi yardım toplama biçiminde değil de, bireysel olarak yardım etme biçiminde yapılması lazım. Bazı üyelerimiz çözüme katkıda bulunduklarının bilinmesini istemeyebilirler. Bu üyelerimizin Sayın Av Habibe Yılmaz Kayar ile temasa geçmeleri iyi olur kanısındayım. AMA TABİİ ÖNCE Sayın Av Habibe Yılmaz Kayar bu konuda müvekkilinin ''olur'' verdiğini bu başlık altında belirtmeli. Saygılarımla |
16-08-2006, 19:07 | #10 |
|
Kanunu buldum. İlgili maddeleri özetledim. İzin verme süresine dikkatinizi çekerim . Saygılarımla
YARDIM TOPLAMA KANUNU Kanun Numarası : 2860 Kabul Tarihi : 23/6/1983 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 25/6/1983 Sayı : 18088 İzin alma zorunluğu: Madde 6 – Kişiler ve kuruluşlar, yetkili makamdan izin almadan yardım toplayamazlar. İzin alınmadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal menedilir ve sorumlular hakkında kovuşturma yapılır. Başvurunun incelenmesi ve izin: Madde 9 – İzin vermeye yetkili makamlarca başvuru üzerine; işin önemi, yardım toplama faaliyetine girişeceklerin yeterlikleri, yapılacak hizmetin amaca ve kamu yararına uygunluğu, yardım toplama faaliyetinin başarıya ulaşıp ulaşamayacağı ve gerekli görülen diğer konular üzerinde inceleme yapılır ve sonucu en geç İKİ AY İÇİNDE başvuranlara bildirilir. Cezalar: Madde 29 – Bu Kanunun hükümlerine aykırı olarak izinsiz yardım toplayanlar, altıyüzonmilyon lira idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İzin verilen yer dışında yardım toplayanlar ise, dörtyüzotuzbeşmilyon lira idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. (1) |
16-08-2006, 19:26 | #11 |
|
Merhaba,
Gösterilen ilgi için teşekkür ediyorum. Açıklamam gerekir ki isteğimiz "nakdi yardım" değil. Hukuken ve fiilen işe yarar bir yol arayışı içindeyiz. Bu konuda doğrudan uygulanabilir ve bağlayıcı nitelikte Ulusal ve Uluslararası hak bildirgesi mevcut. Bir şekilde sonuca ulaşmak gerekiyor. Konu hakkında gelişmeler oldukça burada paylaşacağım. Tekrar ilgi ve katkılar için teşekkür ediyorum. Saygılar |
28-11-2006, 20:23 | #12 |
|
Sayın Habibe Y. KAYAR'ın Dikkatine: Veri Güvenliği İle İlgili Genelge
Merhabalar Sayın KAYAR,
Üzerinde epey zaman geçtiği için işinize yarar mı bilmiyorum ama Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılan Veri Güveliği İle ilgili Genelge'yi buraya ekliyorum. Müvekkilinizin sağlığına olumlu bir katkısı olmasa da ihlal edilen haklarının iadesi ile ilgili olarak belki bir işe yarar. Selam ve Sevgilerimle. Av. Nuray ÖZGÜNEY GENELGE 2005/153
Bakanlığımıza bağlı tüm kurum ve kuruluşlar ile merkezdeki bilgi sistemi uygulamalarının yaygınlaşması veri ve bilgi güvenliği açısından bazı problemleri de beraberinde getirmektedir. Son dönemde, özellikle yataklı tedavi kurumlarımızdan ve buralardaki veritabanından çeşitli veri ve bilgi talepleri giderek artmakta, bu durum gerek kişisel bilgilerin gerekse kurumsal bilgilerin gizlilik ve mahremiyeti açısından sakınca oluşturmaktadır. Özellikle hasta ve hastalık kayıtlarının gizlilik ve mahremiyeti önem arz etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumları dışında hiçbir kurum ya da kişiye hastanın kimlik bilgilerine ulaşmayı mümkün kılacak veri kümesi ve/veya bilginin verilmemesi, bilgi işlem personelinin bu konuda bilgilendirilmesi, hasta kayıtlarının tutulduğu ana sunucu ve uç bilgisayarların yetkilendirme dahilinde kullandırılması, gizlilik ve mahremiyete aykırı uygulamalara mahal verilmesi bakımından gerekli tüm tedbirlerin alınması ve konunun bağlı tüm kurum ve kuruluşlara duyurulması hususunda; Veri güvenliği konusunda daha detaylı bilgi için ekte verilmiş olan “Kişisel Sağlık Kayıtlarının Güvenliği Politikası” bütün sağlık çalışanları ve bilgi işlem sorumlularınca birebir tatbik etmeleri hususunda; Gereğini önemle rica ederim. Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR Bakan a.
Müsteşar EK: Kişisel Sağlık Kayıtlarının Güvenliği Politikası (2 Sayfa) DAĞITIM: 81 İl Valiliğine KİŞİSEL SAĞLIK KAYITLARININ GÜVENLİĞİ POLİTİKASI 1.0 Amaç Bu politikanın amacı Sağlık Bakanlığı bütün kurum ve kuruluşlarının (merkez ve taşra teşkilatları, hastaneler, sağlık ocakları, aile hekimleri vs.) hasta sağlık bilgisinin mahremiyeti hususunda uyulması gereken kuralları tanımlamaktır. Hasta kaydı bilgisi kapsamına, hasta ile ilgili sözlü bilgi, yazılı bilgi, tıbbı müdahaleler, ön tanı, teşhisler, grafik imajları, fatura gibi konular girmektedir. 2.0 Kapsam Bu politika Sağlık Bakanlığı bütün kurum ve kuruluşları (merkez ve taşra teşkilatları, hastaneler, sağlık ocakları, aile hekimleri vs.) çalışanlarını kapsamaktadır. 3.0 Politika 3.1 Genel Kurallar Bütün kişisel ve kurumsal bilgilerin (klinik, idari, mâli vb.) güvenliğinin sağlanması için aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmelidir. · Veri güvenliği konusunda üç temel prensibin göz önüne alınması gerekmektedir. Bunlar; gizlik, bütünlük ve erişilebilirliktir. · Kurumda kimin hangi yetkilerle hangi verilere ulaşacağı çok iyi tanımlanmalıdır. Rol bazlı yetkilendirme yapılmalıdır ve yetkisiz kişilerin hastanın sağlık kayıtlarına erişmesi mümkün olmamalıdır. · Sağlık kayıt bilgileri hastaya aittir. Yetkilendirilmiş çalışanlar ancak kendisine kayıtlı olan hastaların sağlık kayıtlarına erişebilmelidirler. Ancak hastanın yazılı onayı ile diğer sağlık çalışanları bu veriye erişebilirler. · Hasta taburcu olmuş ise hiçbir kurum çalışanı hastanın sağlık kayıtlarına erişemez. · Hastanın rızası olmadan hiçbir çalışan sözle de olsa hasta sağlık bilgilerini hastanın yakınları dışında üçüncü şahıslara ve kurumlara iletemez. · Hasta sağlık bilgileri ticari amaçlı olarak da üçüncü şahıslara iletilemez. Hastanın kullandığı ilaçlar, diyet programları vs. buna dahildir. · Hasta dosyasının bir kopyası hastaya teslim edilmelidir. Hiçbir hasta kaydı, elektronik veya kağıt ortamında [Bakanlığımızın bu konularda çıkardığı genelgeler hariç] hiçbir kuruma veya üçüncü şahıslara sözlü veya yazılı olarak teslim edilemez. (Yürürlükteki genelgelere göre Hasta Sağlık bilgilerini Sosyal Güvence Kurumları (Bağkur, SSK, ES, GSS) elde edebilir. Özel sigorta kurumları hastanın sağlık bilgilerini elde edemez. · Hastanın dosyasının izlenmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. [Hasta dosyalarının gelişigüzel ortada bırakılmaması, bilgisayar ekranının başkalarınca okunabilecek şekilde bırakılmaması gibi] · Telefon ile konuşurken hasta ile ilgili mahrem bilgilerin üçüncü şahısların eline geçmemesine azami özen göstermelidir. · Bütün hasta sağlık sağlık kayıtları fiziksel olarak korunmuş mekanlarda saklanmalıdır. · Elektronik hasta kayıtlarına internet ortamından erişim mümkün olmamalıdır. · Hasta sağlık bilgileri bilginin üretildiği kurum tarafından veya Bakanlığımızın Bilgi Yönetim sistemleri tarafından araştırma, istatistik ve Karar Destek Sistemleri için kullanılabilir. Bu durumda hasta sağlık bilgisi hasta tanımlayıcısı ile ilişkilendirilemez. 3.2 Sistem Güvenliği · Veriye erişirken dört temel prensibin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunlar; İzlenebilirlik, kimlik sınama, güvenirlik ve inkar edilememedir. · Sağlık kurumları bünyesinde hasta tanımlayıcı olarak TC Kimlik numarası baz alınacaktır. Veri tabanlarında hiçbir zaman hastalık tanısı ile TC kimlik numarası eşleşmeyecek, TC kimlik numarasından tek yönlü algoritma ile türetilmiş özel bir tanımlayıcı numara kullanılacaktır. · Bilgi sistemlerinde güvenlik veriye erişim bazında olacaktır. Bunun için bu sistemin özellikle yazılım ve veritabanı erişim katmanlarında özel uygulamalar oluşturulacaktır. Veriye erişecek kişiler aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır. o Hasta kendi verisine online olarak hiçbir zaman erişmemelidir. o Bir Aile hekimi ancak kendisine kayıtlı olan hastaların elektronik sağlık kayıtlarına erişebilmelidir. o Hastanedeki yetkilendirilmiş sağlık çalışanları ise, ancak hastanın giriş tarihinden, taburcu olana kadar geçen zaman içerisinde ve ancak hasta kendisi ile ilgili sağlık kayıtlarının erişimine yazılı olarak onay vermiş ise hastanın elektronik sağlık kayıtlarına erişebilirler. Ve bu da “geçici bir süreliğine” olacaktır. · Sistem yöneticilerine de bir güvenlik katmanı konulacaktır. Bunun için veritabanı yazılımının gelişmiş güvenlik yönetimi özellikleri kullanılacaktır. · Gerektiğinde saat ve/veya gün bazında belirlenen bir sure için bazı kullanıcı ve istemci makinelerin sisteme oturum açmalarına kısıtlama getirilebilmelidir. · Aynı kullanıcı kodu ile aynı anda birden fazla oturum açılmasına izin verilmemelidir. · Eğer hasta, herhangi bir sağlık çalışanının elektronik sağlık kayıtlarına erişmesini istemiyorsa,sağlık çalışanı ilgili dosyayı okuma hakkına kavuşamamalıdır. Fakat sağlık çalışanı muayene sonuçlarını hastanın veri tabanına aktarabilmelidir. Bu diğer doktorlar tarafından yazılan kayıtlara erişilmemesi için kullanılan metottur. · Sadece yetkisi olan kullanıcılar için veri girişi ve/veya verinin elde edilmesi için erişim izni verilmelidir. Birçok kullanıcının veri tabanında sadece belirli bir veri setine erişim yetkisinin denetlenebilmesini sağlamak için çok katmanlı denetim mekanizmaları olmalıdır. · Veri tabanında tutulacak verilerin tutarlılığı tam ve kesin bir şekilde sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için en azından, veri onay (validation), çapraz sorgulama (cross-checking) ve mükerrer kayıt önleme gibi ölçütler uygulanmalıdır. · Yönetimsel analizler yapmak için veri tabanındaki veriler bir yerden başka bir yere aktarılırken, kayıtlarda bulunan kişisel kimlik tanımlayıcıları kayıtlardan çıkartılmalı ve analizler hasta ile hastalık bilgilerini eşleştirmeden yapılmalıdır. · Kullanıcı aktiviteleri (yapılan tüm işlemler ve erişimler) izlenebilmelidir. Veri tabanı üzerinde yapılan şüpheli işler denetlenebilmelidir. Sistemin hem etkin bir şekilde yönetilmesi, hem de yetkisiz erişimlerin engellenmesi ve izlenmesi anlamında gelişmiş bir kontrol mekanizması olmalıdır. Sistem, hangi kullanıcının sistemin hangi kısmına ne zaman ve nereden eriştiğine dair (zaman damgası-date stamp, işlem, kullanılan istemci bilgisayar tanımı gibi bilgileri de içeren) kayıt tutmalıdır. · Sistem yöneticilerinin kimlik tanımlama ve doğrulaması için X.509v3 uyumlu sayısal sertifikalar kullanılmalıdır. Sayısal sertifikaların güvenli depolaması için akıllı kartlar veya usb token cihazları kullanılmalıdır. · Sertifika tabanlı kimlik doğrulama yapılmadığı halde password ve hash tabanlı kimlik doğrulama yapılacaktır. Sistemlere erişim için tek yönlü şifreleme algoritmaları kullanılacaktır. · Kurum içerisinde veya Kurum ile başka ağlar arasındaki tüm haberleşme şifreli yapılmalıdır. Bütün iletişim VPN ve Açık Anahtar Alt Yapısı (PKI) teknolojilerini kullanmalıdır. |
28-11-2006, 20:34 | #13 |
|
Sn.Özgüney
İlginiz için teşekkür ediyorum. Bu olayda ihlal ,sağlık kurumu olarak hastanelerde oluşmuyor,(en azından oluşan ihlaller şimdi tartışma dışı)eczanede oluşmuyor ,eczanenin elinde hiv(+) evrakla ödeme almak için çalışanın kurumuna başvurmasında sorun başlıyor.657 ye tabi olanlarda ödeme sistemi merkezi olmadığından bu kaçınılmaz bir sonuç.Çalışılan kurumda amiri,muhasebecisi vs.kişilece tanı görülebilir ve kişi damgalanmaya ve ayrımcılığa maruz kalabilir. Başvurucu hiç bir iç hukuk yolunu aynı kaygı ile deneyememiştir.Yargıya gidememiştir.Dava dosyaları konunun tarafları olmayan kişilere de bildiğiniz gibi açıktır ve başvuranı koruyacak hiç bir mekanizma bulunmamaktadır. Her gün her saat yaşanan bu risk nedeni ile iç hukuk yolları tüketilmeden başvurucu kimliğinin sözleşmeci tarafa açıklanmaması koşuluna bağlı olarak A.İ.H.M e başvuru yapmıştır .İhlal edilen haklar olarak özellikle 8.Md.ye yani kişisel hayatın gizliliğinin ihlaline dayanmıştır.Diğer ihlaller olarak da etkin bir iç hukuk yoluna başvurma hakkı,yaşam hakkı vb. bulunmaktadır. Sonuc konusunda bilgi edindiğimde burada paylaşacağım. Saygılar |
06-07-2007, 14:01 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba,
|
08-07-2007, 18:45 | #15 |
|
Sayin Kayar ve Üyeler,
konu hakkindaki tartismalari, okuduktan sonra merak ettim. Aradan bir yila yakin bir süre gecmis. Konuyla ilgili bir gelisme var mi? Ayrica, Almanya'da receteler üzerine hastalik tanilari yaziliyor mu diye bir arastirma yaptim. Hekimlerin Ilac Yazma Yönetmeligi madde 3'e göre, hekimlerin recete üzerine yazmasi gereken veriler icinde hastaliklarin "tanisi" yer almamakta. Yer almamasi da gayet normal ki, yer almasinin yarattigi hak ihlallari forumda yapilan tasrtismalarda gayet net bir sekilde ortaya konulmus. Türkiye'de, hekimler receterini hangi yasal düzenlemeye dayanarak yaziyorlar? Bu düzenlemenin Anayasa'ya aykiriligi bir dava yoluyla iddia edilmis midir? Ya da böyle bir yasal düzenleme yok muddur? Konu hakkinda bilgi görüslerini paylasabilecek degerli üyelere simdiden tesekkür ederim. Saygilarimla Gülsün Aygörmez |
08-07-2007, 19:32 | #16 |
|
Sn.Aygörmez
Konu hakkında,Maliye ,Sağlık ve Çalışma Bakanlığı bilgilendirildi. 2007 başında yürürlüğe girmesi beklenen Sosyal Güvenlik Yasası tüm ilaç bedellerinin tek merkezden ödenmesini öngörüyordu.Reçeteye tanı yine yazılacak ama reçete çalışılan yere değil,merkeze gideceği için ilk aşamada işe yarayabileceği belirtilmişti. Yasa kısmı iptal nedeni ile yürürlüğe giremedi. Reçeyete tanı yazılmaması henüz yönetimlerin gündemi değil. Diğer yandan tıbbi tanının gizliliğine ilişkin Hasta Hakları Yönetmeliği ve Kişisel Verilerin korunmasına ilişkin sözleşme tanının bu biçimde yazılmasını yasaklıyor. Tanı yazılması gerekliliği bir genelgenin sonucu. Hiv tanısı almış kişi konuyu dava etmekten kaçınıyor ve damgalanacağı kaygısını taşıyor. Yani değişen hiç bir şey yok. Türkiye'de devlet memurlarının HIV olması mevcut uygulama nedeni ile fiilen 'mümkün değil' Saygılar |
08-07-2007, 21:23 | #17 |
|
Sayin Yilmaz,
degerli cevabiniz ve katkiniz icin tesekkür ediyorum. Iyi günler dilerim. Saygilarimla Gülsün Aygörmez |
11-03-2008, 11:40 | #18 |
|
Sayın Habibe hanım_
Bu acil bilgilendirmeyi şu an itibariyle görmüş bulunmaktayım. Önecelikle hasta hastahaneye giriş yaptığı andan itibaren hasta karnesine veya hasta hekim arasında düzenlenen protokol gereğince kanun ve yönetmelikler çerçevesinde sır saklama , mahremiyet özel hayatın gizlilği ilkelerini hekimden ve hastaneden talep ettiğini beyan etmek zorundadır. Hekim beyan edilmediği gerekçesiyle bu hakkını güvence altına alabilir. Hasta bulaşıcı bir hastalığa sahipse ( bulaşıcı hastalıklar arasında HPD geçmemekte olmakla beraber mahkeme kararları bilirkişi raporlarıyla bulaşıcı saymakta) hekim bunu resmi makamlara bildirmekle yükümlüdür. Bildirmediği takdirde suç işlemiş sayılır. Hastanın isminin evraklarının eczane ortamında ifşa edilmesi konusu bir ihmaldir. Şöyleki ilaçların alınması gizli tutulabilir. Eğer hasta bu gizlilği yazılı olarak ilgili kurumdan talep ederse ve kurum bu bilgileri dışarı sızdırırsa suç işlemiş sayılacaktır. Kısa olarak paylaşabileceklerim bunlardır. Saygılarımla Av. Yasemin GÜLLÜOĞLU (LLM) |
24-04-2008, 07:44 | #19 |
|
Sevgili Habibe hanım,
Bendede bazı hastanelerin yazdığı reçetelerde kocaman HİV yazılı ibareler var.Hak ihlali nedeniyle bir kaç hastaneye,dava açabilirmiyim? Sağlıcakla kalın |
26-05-2008, 17:42 | #20 |
|
Bağışıklık eksikliği veya defekti tarzında bir rapor alınır,reçeteye bu tanı yazılır.Eczanedeki bilgisayar girişinde verilen ilaçlar bununla uyumlu ise sorun kalmaz uymuyorsa uyacak bir tanı yazılır.Zaten ilaçlar tedavi etmiyor belirtileri biraz daha geciktiriyor.İnsanlar hivden değil bağışıklık bozulduğu için oluşabilecek diğer hastalıklardan ölüyor.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hasta Hakları Dernek Ve Kuruluşları | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 6 | 27-04-2009 09:07 |
Hasta Hakları Belgeleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 1 | 14-04-2007 22:48 |
Hasta Hakları Ve Adalete erişim | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 1 | 04-12-2006 21:03 |
Hasta Hakları Yönetmeliği | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 5 | 07-07-2006 20:52 |
Hasta Hakları Platformu | Av.Dr.Yahya DERYAL | Adliye Duvarı | 0 | 01-02-2003 16:38 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |