Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Yanıt
Konu Notu: 10 oy, 3,30 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-08-2006, 19:31   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
11. Protokol ile yeniden düzenlenen metin

20 Mart 1950'de Roma'da imzalanan Sözleşme, 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girdi. Türkiye, Sözleşmeyi 18 Mayıs 1954'de onayladı. (R.G. 19 Mart 1954-8662)

Sözleşme metni, 21 Eylül 1970'de yürürlüğe giren 3 no'lu Protokol’un 20 Aralık 1971’de yürürlüğe giren 5 no'lu Protokol'un ve 1 Ocak 1990'da yürürlüğe giren 8 no'lu Protokol’un düzenlemelerine uygun olarak değiştirilmişti ve ayrıca, yürürlüğe girdiği 21 Eylül 1970'ten bu yana 5. maddesinin 3. fıkrasına uygun olarak Sözleşme'nin bir parçası olan 2 no'lu Protokol’un metnini içermekteydi. Protokolların getirdiği bütün bu değişikliklerin veya eklemelerin yerini, yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Kasım 1998’den itibaren 11 no'lu Protokol aldı. Bu tarihten itibaren, 1 Ekim 1994’te yürürlüğe giren 9 no'lu Protokol yürürlükten kaldırıldı.

İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına
İlişkin Sözleşme
(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi)
11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen
sözleşme metni
(yürürlüğe giriş tarihi 1 Kasım 1998)

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME
Roma, 4.XI.1950

Aşağıda imzası bulunan Avrupa Konseyi üyesi hükümetler,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948’de ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni,

Bu Bildiri’nin, metninde açıklanan hakların her yerde ve etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamayı hedef aldığını,

Avrupa Konseyi’nin amacının, üyeleri arasında daha sıkı bir birlik kurmak olduğunu ve insan hakları ile temel özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesinin bu amaca ulaşma yollarından birini oluşturduğunu göz önüne alarak,

Dünyada barış ve adaletin asıl temelini oluşturan ve sağlanıp korunabilmesi, her şeyden önce, bir yandan da insan hakları konusunda ortak bir anlayış ve ortaklığa saygı esasına bağlı olan bu temel özgürlüklere derin inançlarını bir daha tekrarlayarak,

Aynı inancı taşıyan ve siyasal gelenekler, idealler, özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü konularında ortak bir mirası paylaşan Avrupa devletlerinin hükümetleri sıfatıyla, Evrensel Bildiri’de yer alan bazı hakların ortak güvenceye bağlanmasını sağlama yolunda ilk adımları atmayı kararlaştırarak;

Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:




Madde 1
İnsan Haklarına saygı yükümlülüğü

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar.





BÖLÜM I
Haklar ve Özgürlükler

Madde 2
Yaşama hakkı

1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.
2. Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlali suretiyle yapılmış sayılmaz:
a) Bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması için;
b) Usulüne uygun olarak yakalamak için veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için;
c) Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması için.





Madde 3
İşkence yasağı

Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.





Madde 4
Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı

1. Hiç kimse köle ve kul halinde tutulamaz.
2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.
3. Aşağıdaki haller bu maddede sözü geçen “zorla çalıştırma veya zorunlu çalışma”dan sayılmazlar:
a) Bu Sözleşme’nin 5. maddesinde öngörülen koşullar altında tutuklu bulunan kimseden tutukluluğu veya şartlı salıverilmesi süresince olağan olarak yapılması istenen çalışma;
b) Askeri nitelikte bir hizmet veya inançları gereğince askerlik görevini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru sayan ülkelerde bu inanca sahip kimselere zorunlu askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet;
c) Toplumun hayat veya refahını tehdit eden kriz ve afet hallerinde istenecek her hizmet;
d) Normal yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına giren her türlü çalışma veya hizmet.





Madde 5
Özgürlük ve güvenlik hakkı

1. Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır. Aşağıda belirtilen haller ve yasada belirlenen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
a) Kişinin yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine usulüne uygun olarak hapsedilmesi;
b) Bir mahkeme tarafından, yasaya uygun olarak, verilen bir karara riayetsizlikten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması;
c) Bir suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla, bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulu durumda bulundurulması;
d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulu durumda bulundurulması veya kendisinin yetkili merci önüne çıkarılması için usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması;
e) Bulaşıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl hastasının, bir alkoliğin, uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin veya bir serserinin usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması;
f) Bir kişinin usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alı konmasını veya kendisi hakkında sınır dışı etme ya da geriverme işleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması;
2. Yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirilir.
3. Bu maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koşullara uyarınca yakalanan veya tutulu durumda bulunan herkes hemen bir yargıç veya adli görev yapmaya yasayla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkarılır; kendisinin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminata bağlanabilir.
4. Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar vermesi ve yasaya aykırı görülmesi halinde kendisini serbest bırakması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
5. Bu madde hükümlerine aykırı olarak yapılmış bir yakalama veya tutulu kalma işleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır.





Madde 6
Adil yargılanma hakkı

1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek;
e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak.





Madde 7
Cezaların yasallığı

1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
2. Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir fiil veya ihmal ile suçlanan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.





Madde 8
Özel hayatın ve aile hayatının korunması

1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.





Madde 9
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü

1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.





Madde 10
İfade özgürlüğü

1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.





Madde 11
Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü

1. Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.
2. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.





Madde 12
Evlenme hakkı

Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalar uyarınca evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.





Madde 13
Etkili başvuru hakkı

Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.





Madde 14
Ayırımcılık yasağı

Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır.





Madde 15
Olağanüstü hallerde askıya alma

1. Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu Sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir.
2. Yukarıdaki hüküm, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında, 2. madde ile 3. ve 4. maddeler (fıkra 1) ve 7. maddeyi hiçbir suretle ihlale mezun kılmaz.
3. Bu maddeye göre aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi verir. Bu Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlükten kalktığı tarihi de Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirir.





Madde 16
Yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması

10, 11 ve 14. maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Tarafların yabancıların siyasal etkinliklerini sınırlamalarına engel sayılmaz.





Madde 17
Hakların kötüye kullanımının yasaklanması

Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.





Madde 18
Hakların kısıtlanmasının sınırları

Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.





BÖLÜM II

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Madde 19
Mahkeme'nin kuruluşu

Bu Sözleşme ve protokollarına, Yüksek Sözleşmeci Taraflarca kabul edilen yükümlülüklere uyulmasını sağlamak için; aşağıda “Mahkeme” olarak anılacak bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kurulur. Mahkeme devamlı görev yapar.





Madde 20
Yargıç sayısı

Mahkeme, Yüksek Sözleşmeci Taraflar sayısına eşit sayıda yargıçtan oluşur.





Madde 21
Görev için aranan koşullar

1. Yargıçlar üstün ahlaki vasıflara ve yüksek bir hukuki göreve atanmak için gerekli niteliklere sahip veya ehliyetleriyle tanınmış hukukçu olmalıdırlar.
2. Yargıçlar Mahkemeye kendi adlarına katılırlar.
3. Görev süreleri içerisinde, yargıçlar bağımsızlıkları, tarafsızlıkları ve daimi görevin gerekleri ile bağdaşmayan herhangi bir görev üstlenemezler; bu fıkranın uygulanmasından doğan sorunlar Mahkeme tarafından karara bağlanır.





Madde 22
Yargıçların seçimi

1. Yargıçlar, her Yüksek Sözleşmeci Taraf için, o Yüksek Sözleşmeci Taraf tarafından gösterilen ve üç aday içeren bir liste üzerinden Parlamenterler Meclisi tarafından oy çokluğu ile seçilirler.
2. Yeni Yüksek Sözleşmeci Tarafların bu Sözleşme’ye katılmaları halinde Mahkeme’yi tamamlamak ve boşalan üyelikleri doldurmak için aynı usul izlenir.





Madde 23
Görev süreleri

1. Yargıçlar altı yıl için seçilirler. Tekrar seçilmeleri mümkündür. Bununla beraber ilk seçilen yargıçlardan yarısının görev süresi üç yıl sonunda sona erecektir.
2. İlk üç yıllık sürenin sonunda görevleri sona erecek olan üyeler, ilk seçimlerin yapılmasından hemen sonra, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından kura çekmek suretiyle saptanır.
3. Yargıçların imkan ölçüsünde yarısının her üç yılda bir yenilenmesini sağlamak için, Parlamenterler Meclisi bir sonraki seçime geçmeden önce seçilecek yargıçlardan bir veya birkaçının görev süresinin veya sürelerinin üç yıldan az veya dokuz yıldan çok olmamak şartı ile, altı yıl dışında bir süre olmasına karar verebilir.
4. Birden fazla üyenin görev süresinin söz konusu olduğu durumlarda ve Parlamenterler Meclisi’nin yukarıdaki fıkrayı uygulaması halinde, görev sürelerinin üyelere dağılımı, Genel Sekreter’in, seçimden hemen sonra yapacağı kura sonucu belirlenir.
5. Görev süresi bitmemiş bir yargıcın yerine seçilen yargıç, selefinin görev süresini tamamlar.
6. Yargıçların görev süreleri 70 yaşında sona erer.
7. Yargıçlar, yerlerine başkası seçilinceye kadar görev yaparlar. Yerlerine başkası seçildikten sonra da kendilerine havale edilmiş olan davalara bakmaya devam ederler.





Madde 24
Görevden alınma

Bir yargıç ancak, artık gerekli koşulları taşıma dışına ilişkin diğer yargıçların üçte iki çoğunluk ile alacakları kararla görevden alınabilir.





Madde 25
Yazı İşleri ve hukukçular

Mahkeme’de, görev ve kuruluğu Mahkeme içtüzüğünde belirlenen bir Yazı İşleri bulunur. Mahkeme’ye yazı işlerinde görevli hukukçular yardım eder.





Madde 26
Mahkeme'nin genel kurul halinde toplanması

Genel Kurul halinde toplanan Mahkeme,
a) Üç yıllık bir süre için Başkanını ve bir veya iki Başkan Yardımcısını seçer, bunların tekrar seçilmeleri mümkündür;
b) belirli süreler için Daireler kurar;
c) Mahkeme, Dairelerinin başkanlarını seçer, bunların tekrar seçilmeleri mümkündür;
d) Mahkeme içtüzüğünü kabul eder;
e) Yazı işleri Müdürü ve bir veya birden fazla Müdür Yardımcısı seçer.





Madde 27
Komite, Daireler ve Büyük Daire

1. Mahkeme, önüne gelen başvuruları incelemek üzere üç yargıçlı Komiteler, yedi yargıçlı Daireler ve onyedi yargıçlı bir Büyük Daire şeklinde toplanır. Mahkemenin Daireleri belirli bir süre için Komiteleri oluşturur.
2. Başvuruya konu olan Taraf Devlet adına seçilmiş yargıç Daire ve Büyük Dairede vazifeten yer alır; bu yargıcın yokluğunda veya katılması mümkün olmayan durumlarda, anılan Devletin belirleyeceği bir kişi yargıç sıfatıyla Daire ve Büyük Dairede yer alır.
3. Büyük Daire ayrıca Mahkeme Başkanı, Başkan Yardımcıları, Daire Başkanları ve Mahkeme içtüzüğüne göre seçilecek diğer yargıçlardan oluşur. 43. madde uyarınca Büyük Daireye sevk edilen başvuruların incelenmesi sırasında, Daire Başkanı ve başvuruda konu edilen Devletin yargıcı dışında, bu kararı veren Daire yargıçları Büyük Dairede yer alamazlar.





Madde 28
Komitelerin kabul edilemezlik kararları

Bir Komite, 34. madde uyarınca yapılan kişisel başvurunun, daha fazla incelemeyi gerektirmediği hallerde, oybirliği ile kabul edilemezliğine veya kayıttan düşürülmesine karar verebilir. Bu karar kesindir.





Madde 29
Dairelerin kabul edilebilirlik ve esasa ilişkin kararları

1. 28. madde çerçevesinde karar verilmediği takdirde, bir Daire, 34. madde uyarınca yapılan kişisel başvuruların kabul edilebilirliği ve esası hakkında karar verir.
2. Bir Daire, 33. madde uyarınca yapılan devlet başvurularının kabul edilebilirliği ve esası hakkında karar verir.
3. Mahkeme’nin istisnai hallerde, aksine kararları hariç, kabul edilebilirlik konusundaki kararları ayrı olarak alınır.





Madde 30
Yargılanmanın Büyük Daireye gönderilmesi

Daire önünde görülen dava, işbu Sözleşmenin ve protokollarının yorumu konusunda ciddi sorunlar doğuruyorsa ya da sorunun çözümü Mahkeme tarafından önceden verilmiş bir karar ile çelişkili olacak ise, Daire, hüküm vermediği süre içerisinde, taraflar itiraz etmedikçe, yargı yetkisinden Büyük Daire lehine vazgeçebilir.





Madde 31
Büyük Dairenin yetkileri

Büyük Daire,
1. Daireler tarafından 30. madde uyarınca kendisine gönderilen veya 43. madde uyarınca önüne gelen, 33. veya 34. maddeler uyarınca yapılan başvuruları ve,
2. 47. maddede öngörülen görüş bildirme taleplerini inceler.





Madde 32
Mahkeme'nin yargı yetkisi

1. Mahkeme’nin yargı yetkisi, 33., 34. ve 37. maddeler uyarınca kendisine intikal eden, işbu Sözleşmenin ve protokollarının yorumu ve uygulanmasına ilişkin tüm konuları kapsar.
2. Mahkeme’nin yargı yetkisinin olup olma dışı hakkında ihtilaf durumunda, karar Mahkemeye aittir.





Madde 33
Devlet başvuruları

Her Yüksek Sözleşmeci Taraf işbu Sözleşme ve protokolları hükümlerine vaki ve kendisinin diğer Yüksek Sözleşmeci Tarafa isnat edilebileceğine kanaat getirdiği herhangi bir ihlalden dolayı Mahkeme’ye başvurabilir.





Madde 34
Kişisel başvurular

İşbu Sözleşme ve Protokollarında tanınan hakların Yüksek Sözleşmeci Taraflardan biri tarafından ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi grupları Mahkeme’ye başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci Taraflar bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir suretle engel olmamayı taahhüt ederler.





Madde 35
Kabul edilebilirlik koşulları

1. Uluslararası Hukukun genel olarak kabul edilen prensiplerine göre, ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve kesin karardan itibaren altı aylık süre içinde Mahkeme’ye başvurulabilir.
2. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu aşağıdaki hallerde kabul etmez:
a) Başvuru imzasız ise veya;
b) Başvuru Mahkeme tarafından daha önce incelenmiş veya uluslararası diğer bir soruşturma veya çözüm merciine sunulmuş başka bir başvurunun konusuyla esas itibariyle aynı ise ve yeni olaylar içermiyorsa.
3. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu işbu Sözleşme ve Protokolları hükümleri dışında kalmış, açıkça dayanaktan yoksun veya başvuru hakkının suistimali mahiyetinde telakki ettiği takdirde, kabul edilemez bulur.
4. Mahkeme işbu maddeye göre kabul edilemez bulduğu her başvuruyu reddeder. Yargılamanın her aşamasında bu karar verilebilir.





Madde 36
Üçüncü tarafın müdahalesi

1. Daire ve Büyük Daire önündeki tüm davalarda, vatandaşlarından birinin başvuran taraf olması halinde, Yüksek Sözleşmeci Tarafın yazılı görüş sunma ve duruşmalarda bulunma hakkı vardır.
2. Mahkeme Başkanı, adaletin doğru sağlanabilmesi amacıyla, yargılamada taraf olmayan herhangi bir Yüksek Sözleşmeci Tarafı yazılı görüş sunma veya duruşmalarda taraf olmaya davet edebilir.





Madde 37
Başvurunun kayıttan düşmesi

1. Yargılamanın herhangi bir aşamasında, Mahkeme, aşağıdaki sonuçlara varılması halinde başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir.
a) Başvuru sahibi başvurusunu takip etme niyetinde değilse; veya;
b) Sorun çözümlenmişse veya;
c) Başka herhangi bir nedenden ötürü, başvurunun incelenmesine devam edilmesi hususunda artık haklı bir gerekçe görmezse.
Ancak işbu Sözleşme ve Protokollarında tanımlanan insan haklarına riayet gerektiriyorsa, Mahkeme başvurunun incelenmesine devam eder.
2. Mahkeme koşulların haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun eski haline döndürülmesini kararlaştırabilir.





Madde 38
Davanın incelenmesi ve dostane çözüm süreci

1. Mahkeme, kendisine gelen başvuruyu kabul edilebilir bulduğu takdirde,
a) Olayları saptamak amacıyla, tarafların temsilcileriyle birlikte başvuruyu incelemeye devam eder ve gerekirse, ilgili Devletlerin, etkinliği için gerekli tüm kolaylıkları sağlayacakları bir soruşturma yapacaktır;
b) İşbu Sözleşme ve Protokollarında tanımlanan şekliyle İnsan Haklarına saygı esasından hareketle, davanın dostane bir çözüm ile sonuçlandırılması için ilgili taraflara hizmet sunmaya hazır olacaktır.
2. "1 .b” hükümlerine göre yürütülen süreç gizlidir.





Madde 39
Dostane çözüme varılması

Dostane çözüme varılırsa, Mahkeme olaylarla ve varılan çözümle sı-nırlı kısa açıklamayı içeren bir karar vererek başvuruyu kayıttan düşürür.





Madde 40
Duruşmaların kamuya açık olması ve belgelere ulaşabilme

1. Mahkeme istisnai durumlarda aksini kararlaştırmadıkça, duruşmalar kamuya açıktır.
2. Mahkeme Başkanı aksine karar vermedikçe, Yazı İşleri Müdürüne emanet edilen belgeler kamuya açıktır.





Madde 41
Hakkaniyete uygun tatmin

Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollarının ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder.





Madde 42
Dairelerin kararları

Dairelerin kararları, 44. maddenin 2. fıkrası hükümleri uyarınca kesinleşir.





Madde 43
Büyük Daireye gönderme

1. Bir Daire kararının verildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde, dava taraflarından her biri, istisnai durumlarda, davanın Büyük Daireye gönderilmesini isteyebilir.
2. Büyük Daire bünyesinde beş yargıçtan oluşan bir kurul, dava Sözleşme ve protokollarının yorumuna ya da uygulanmasına ilişkin ciddi bir sorun doğuruyorsa ya da genel nitelikli ciddi bir konu teşkil ediyorsa, istemi kabul eder.
3. Kurul istemi kabul ederse, Büyük Daire bir hüküm ile davayı sonuçlandırır.





Madde 44
Kesin hükümler

1. Büyük Dairenin kararı kesindir.
2. Bir Dairenin kararı aşağıdaki durumlarda kesinleşir.
a) Taraflar davanın Büyük Daireye gönderilmesini istemediklerini beyan ederlerse veya;
b) Karardan üç ay içerisinde davanın Büyük Daireye gönderilmesi istenmezse veya;
c) Kurul 43. maddede öngörülen istemi reddederse.
3. Kesin karar yayınlanır.





Madde 45
Hükümlerin ve kararların gerekçeli olması

1. Hükümler, başvuruların kabul edilebilirliğine veya kabul edilemezliğine ilişkin kararlar gerekçelidir.
2. Hüküm, tamamen veya kısmen yargıçların oybirliğini içermediği takdirde, her yargıç kendi ayrı görüşünü belirtmek hakkına sahiptir.





Madde 46
Kararların bağlayıcılığı ve uygulanması

1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt ederler.
2. Mahkemenin kesinleşmiş kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine gönderilir.





Madde 47
Görüş bildirme

1. Mahkeme, Bakanlar Komitesi'nin istemi üzerine, Sözleşme ve protokollarının yorumlanması ile ilgili hukuki meseleler üzerinde görüş bildirebilir.
2. Ancak, bu görüşler, ne Sözleşmenin 1. bölümünde ve protokollarında belirlenen hak ve özgürlüklerin içeriği veya kapsamı ile ilgili sorunlara, ne de Mahkeme veya Bakanlar Komitesi'nin Sözleşmede öngörülen bir başvuru sonucunda karara bağlamak durumunda kalabileceği diğer sorunlara ilişkin bulunabilir.
3. Bakanlar Komitesinin Mahkeme’den görüş bildirme talep etmek kararı Komiteye katılmak hakkına sahip temsilcilerin çoğunluğuyla alınır.





Madde 48
Mahkeme'nin görüş bildirme yetkisi

Bakanlar Komitesi tarafından yapılan talebin, 47. maddede belirtilen görüş bildirme yetkisine girip girmediğini Mahkeme kararlaştırır.





Madde 49
Bildirilen görüşün gerekçeli olması

1. Mahkemenin verdiği görüş gerekçelidir.
2. Mütalaa, tamamen veya kısmen yargıçların oybirliğini içermediği takdirde, her yargıç kendi ayrı görüşünü belirtmek hakkına sahiptir.
3. Mahkemenin mütalaası Bakanlar Komitesi'ne bildirilir.





Madde 50
Mahkeme'nin masrafları

Mahkemenin masrafları, Avrupa Konseyi tarafından karşılanır.





Madde 51
Yargıçların ayrıcalık ve dokunulmazlıkları

Yargıçlar vazifelerinin ifasında Avrupa Konseyi Statüsünün 40. maddesinde ve bu madde uyarınca akdedilen anlaşmalarda öngörülen ayrıcalık ve dokunulmazlıklardan yararlanırlar.





BÖLÜM III

Çeşitli Hükümler

Madde 52
Genel Sekreter tarafından yapılan incelemeler

Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin istemesi üzerine, bu Sözleşme’nin bütün hükümlerinin fiilen uygulanmasının kendi iç hukukunca nasıl sağlandığı konusunda açıklamalarda bulunur.





Madde 53
Tanınan insan haklarının korunması

Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, herhangi bir Yüksek Sözleşmeci Tarafın yasalarına ve onun taraf olduğu başka bir Sözleşmeye göre tanınabilecek insan haklarını ve temel özgürlüklerini sınırlayamaz, ya da onlara aykırı düşecek şekilde yorumlanamaz.





Madde 54
Bakanlar Komitesi’nin yetkileri

Bu Sözleşme’nin hiçbir hükmü, Avrupa Konseyi Statüsü’nün Bakanlar Komitesi’ne tanıdığı yetkileri olumsuz yönde etkilemez.





Madde 55
Diğer çözüm yollarının dışlanması

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, bu Sözleşme’nin yorum veya uygulamasından doğan bir anlaşmazlığı, başvuru yoluyla bu Sözleşmede öngörülenlerin dışında bir çözüme bağlamak hususunda aralarında mevcut anlaşma, sözleşme veya bildirilerden, özel uzlaşma halleri dışında yararlanmaktan karşılıklı olarak vazgeçmeyi kabul ederler.





Madde 56
Ülkesel uygulama

1. Her devlet, onaylama sırasında veya daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne göndereceği bir bildirimle bu Sözleşme’nin, uluslararası ilişkilerinden sorumlu bulunduğu bütün ülkelere veya bunlardan herhangi birine, işbu maddenin 4. Fıkrası saklı kalmak kaydıyla, uygulanacağını beyan edebilir.
2. Sözleşme, bildirimde belirtilen ülke veya ülkelerde, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin bu bildirimi aldığı tarihten itibaren otuz gün sonra uygulamaya konur.
3. Bu Sözleşmenin hükümleri sözü geçen ülkelerde yerel şartlar dikkate alınarak uygulanır.
4. Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirimde bulunmuş olan her devlet, sonradan herhangi bir zamanda, bildiriminde belirtmiş olduğu ülke veya ülkelerdeki gerçek kişilerin, hükümet dışı kuruluşların veya kişi gruplarının başvuruları konusunda bu Sözleşıne’nin 34. maddesine uygun olarak Mahkeme’nin yetkisini kabul ettiğini beyan edebilir.





Madde 57
Çekinceler

1. Bu Sözleşme’nin imzası ve onaylama belgesinin sunulması sırasında her devlet, Sözleşme’nin belirli bir hükmü hakkında, o sırada kendi ülkesinde yürürlükte olan bir yasanın bu hükme uygun olmaması ölçüsünde bir çekince kaydı koyabilir. Bu madde genel nitelikte çekinceler konmasına izin vermez.
2. Bu maddeye uygun olarak konulacak her çekince, sözü edilen yasanın kısa bir açıklamasını içerir.





Madde 58
Feshi ihbar

1. Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Sözleşme’yi ancak Sözleşme’ye taraf olduğu tarihten itibaren geçecek beş yıllık bir süre sonunda ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne altı ay önceden haber verilecek bir ihbarla feshedebilir. Genel Sekreter bunu, diğer Yüksek Sözleşmeci Taraflara bildirir.
2. Bu fesih işlemi, feshin geçerli sayıldığı tarihten önce işlenmiş ve yükümlülüklerin ihlali niteliğinde sayılabilecek olan bir fiil dolayısıyla, ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın bu Sözleşme’den doğan yükümlülüklerinden kurtulması sonucunu doğurmaz.
3. Aynı şartlarla, Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Sözleşme’ye de taraf olmaktan çıkar.
4. Sözleşme, 56' ncı madde gereğince uygulanacağı beyan edilmiş olan ülkelerle ilgili olarak, yukarıdaki fıkraların hükümleri uyarınca feshedilebilir.





Madde 59
imza ve onay

1. Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi üyelerinin imzalarına açıktır. Sözleşme onaylanacaktır. Onaylama belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilecektir.
2. Bu Sözleşme, on onaylama belgesinin verilmesinden sonra yürürlüğe girecektir.
3. Sözleşmeyi daha sonra onaylayacak olan imzacılar için Sözleşme, onaylama belgesinin verilmesinden itibaren yürürlüğe girecektir.
4. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, Sözleşme’yi onaylayan Yüksek Sözleşmeci Tarafların adlarını ve daha sonra gelecek olan onaylama belgelerinin verilişini bütün Avrupa Konseyi üyelerine bildirecektir.

Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede
geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 4 Kasım 1950’de Roma’da düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
Old 09-09-2006, 13:50   #2
Av.Ayşe

 
Varsayılan Ek 1.Protokol

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME'YE
EK PROTOKOL
Paris, 20.III.1952 11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen metin


Bu Protokolu imza eden Avrupa Konseyi üyesi hükümetler,
Roma’da 4 Kasım 1950 tarihinde imza edilmiş bulunan İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin Sözleşmenin (aşağıda “Sözleşme” diye anılmıştır) birinci bölümünde belirtilenler dışında bazı hak ve özgürlüklerin ortak güvenceye bağlanmasını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almayı kararlaştırarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
Madde 1
Mülkiyetin korunması
Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.
Madde 2
Eğitim hakkı
Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir.
Madde 3
Serbest seçim hakkı
Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde makul aralıklarla gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler.
Madde 4
Ülkesel uygulama
Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Protokol’un imzası veya onaylanması sırasında ya da daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle, uluslararası ilişkilerinden sorumlu olduğu ve sözü geçen bildirimde belirttiği ülkelerde bu Protokol hükümlerinin ne ölçüde uygulanacağını taahhüt ettiğini açıklayabilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca bir bildirimde bulunmuş olan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, zaman zaman yapacağı yeni bildirimlerle daha önceki beyanlarının koşullarını değiştirebilir veya bu Protokol hükümlerinin bu tür herhangi bir ülkede uygulanmasına son verildiğini bildirebilir.
Bu madde uyarınca yapılmış olan bir bildirim, Sözleşme’nin 56. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak yapılmış sayılır.
Madde 5
Sözleşme ile bağlantılı
Yüksek Sözleşmeci Taraflar, bu Protokolun 1, 2, 3 ve 4. maddelerini Sözleşme’ye ek maddeler olarak kabul ederler ve Sözleşme’nin bütün hükümleri buna göre uygulanır.
Madde 6
İmza ve onay
Bu Protokol, Sözleşme’yi imza eden Avrupa Konseyi Üyeleri’nin imzalarına açıktır. Bu Protokol, Sözleşme ile birlikte veya ondan sonra onaylanacaktır. Protokol on onaylama belgesinin verilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Daha sonra onaylayan imzacı devletler bakımından Protokol, onaylama belgesinin verildiği tarihten itibaren yürürlüğe girer.
Onaylama belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilecek, o da onaylayan devletlerin adlarını bütün üyelerine bildirecektir. Bu Protokol, Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 20 Mart 1952’de Paris’te düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
Old 09-09-2006, 13:52   #3
Av.Ayşe

 
Varsayılan Ek 4.Protokol

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME İLE BU SÖZLEŞME'YE
EK BİRİNCİ PROTOKOL'DA TANINMIŞ BULUNAN HAKLARDAN
VE ÖZGÜRLÜKLERDEN BAŞKA HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TANIYAN
Protokol No: 4
Strasbourg, 16.IX.1963 11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen metin


Bu Protokol’un imzacıları, Avrupa Konseyi üyesi hükümetler,
Roma’da 4 Kasım 1950 tarihinde imza edilmiş bulunan İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin Sözleşmenin (aşağıda “Sözleşme” diye anılmıştır) birinci bölümünde ve 20 Mart 1952 tarihinde Paris’te imzalanmış olan Sözleşme’ye Ek Birinci Protokol’un l’den 3'e kadarki maddelerinde tanınmış bulunanlardan başka bazı hak ve özgürlüklerin ortak güvenceye bağlanmasını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almayı kararlaştırarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
Madde 1
Borçtan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılma yasağı
Hiç kimse, yalnızca akdi ilişkiden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
Madde 2
Serbest dolaşım özgürlüğü
1. Bir devletin ülkesi içinde usulüne uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve ikametgahını seçebilme hakkına sahiptir.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir.
3. Bu haklar, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler olarak ve yasayla öngörülmüş sınırlamalara tabi tutulabilir.
4. Bu maddenin 1. fıkrasında sayılan haklar, belli yerlerde, yasayla konmuş ve demokratik bir toplumda kamu yararının gerektirdiği sı-nırlamalara tabi tutulabilir.
Madde 3
Vatandaşların sınır dışı edilmeleri yasağı
1. Hiç kimse, tek başına ya da toplu olarak, uyruğu bulunduğu devletin ülkesinden sınır dışı edilemez.
2. Hiç kimse, uyruğu bulunduğu devletin ülkesine girme hakkından yoksun bırakılamaz.
Madde 4
Yabancıların topluca sınır dışı edilmeleri yasağı
Yabancıların toplu olarak sınır dışı edilmesi yasaktır.
Madde 5
Ülkesel uygulama
1. Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Protokol’un imzası veya onaylanması sırasında ya da daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle, uluslararası ilişkilerinden sorumlu olduğu ve sözü geçen bildirimde belirttiği ülkelerde bu Protokol hükümlerinin ne ölçüde uygulanacağını taahhüt ettiğini açıklayabilir.
2. Yukarıdaki fıkra uyarınca bir bildirimde bulunmuş olan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, zaman zaman yapacağı yeni bildirimlerle, daha önceki beyanlarının koşullarını değiştirebilir veya bu Protokol hükümlerinin bu tür herhangi bir ülkede uygulanmasına son verildiğini bildirebilir.
3. Bu madde uyarınca yapılmış olan bir bildirim, Sözleşme’nin 56. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak yapılmış sayılır.
4. Onaylama veya kabul sonucunda bu Protokol’un uygulan dışı herhangi bir devletin ülkesi ve bu madde uyarınca sözü geçen devlet tarafından yapılmış bildirime göre bu Protokol’un uygulan dışı ülkelerin her biri, 2. ve 3. maddelerde sözü edilen devlet ülkesi deyimi bakımından ayrı ayrı ülkeler olarak kabul edilir.
5. Bu maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca beyanda bulunan her devlet, sonradan her zaman bu beyanın ilgi olduğu ülke veya ülkeler lehine, Mahkemenin, işbu Protokol’un 1.-4. maddelerinden herhangi birine ya da hepsine ilişkin olarak her gerçek kişiden, hükümet dışı her kuruluştan veya her kişi grubundan Sözleşmenin 34. maddesi uyarınca başvuruları alma yetkisini kabul ettiğini beyan edebilir.
Madde 62
Sözleşme ile bağlantılı
Yüksek Sözleşmeci Taraflar, bu Protokol’un l’den 5’e kadar olan maddelerini Sözleşme’ye ek maddeler olarak kabul ederler ve Sözleşmenin bütün hükümleri buna göre uygulanır.
Madde 7
İmza ve onay
1. Bu Protokol, Sözleşme’yi imza eden Avrupa Konseyi üyelerinin imzalarına açıktır. Bu Protokol, Sözleşme ile birlikte veya ondan sonra onaylanacaktır. Protokol beş onaylama belgesinin verilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Daha sonra onaylanan imzacı devletler bakımından Protokol, onaylama belgesinin verildiği tarihten itibaren yürürlüğe girer.
2. Onaylama belgeleri, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine verilecek, o da onaylayan devletlerin adlarını bütün üyelere bildirecektir. Bu Protokol, Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 20 Mart 1952’de Paris’te düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir. Bu Protokol,
İmza yetkisini haiz kişilerce imzalanmış olup,
Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 16 Eylül 1963’te Strasbourg’da düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
Old 09-09-2006, 13:53   #4
Av.Ayşe

 
Varsayılan Ek 6.Protokol

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE EK
ÖLÜM CEZASININ KALDIRILMASINA DAİR
Protokol No: 6
Strasbourg, 28.IV.1983 11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen metin


Roma’da 6 Kasım 1950’de imzalanan İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin Sözleşme’yi (aşağıda “Sözleşme” diye anılmıştır) imzalayan Avrupa Konseyi üyesi devletler,
Avrupa Konseyi üyesi devletlerin birçoğunda yer alan gelişmelerin ölüm cezasının kaldırılması yolunda genel bir eğilimi ifade ettiğini göz önünde bulundurarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
Madde 1
Ölüm cezasının kaldırılması
Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez.
Madde 2
Savaş zamanında ölüm cezası
Bir devlet, yasalarında, savaş veya yakın savaş tehlikesi zamanında işlenmiş olan fiiller için ölüm cezasını öngörebilir; bu ceza, ancak yasanın belirlediği hallerde ve onun hükümlerine uygun olarak uygulanabilir. İlgili devlet, söz konusu yasanın bu duruma ilişkin hükümlerini Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirir.
Madde 3
Askıya alınma yasası
Sözleşmenin 15. maddesine dayanılarak bu Protokol’un hükümleri ihlal edilemez.
Madde 4
Çekince koyma yasağı
Sözleşme’nin 57. maddesine dayanılarak bu Protokol’un hükümleriyle ilgili hiçbir çekince konulamaz.
Madde 5
Ülkesel uygulama
1. Her devlet, imza sırasında veya onaylama, kabul ya da katılma belgesinin verilmesi sırasında, bu Protokol’un uygulanacağı ülkeyi veya ülkeleri belirleyebilir.
2. Her devlet, daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle belirteceği başka herhangi bir ülkenin bu Protokol’un uygulanma kapsamına alınmış olduğunu beyan edebilir. Bu ülke bakımından Protokol, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınışını izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer.
3. Yukarıdaki iki fıkra uyarınca yapılan her bildirim, Genel Sekreter’e gönderilecek bir ihbarla, bildirimde belirtilen ülkeyle ilgili olarak geri alınabilir. Geri alma, Genel Sekreter’in ihbarı alışını izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 6
Sözleşmeyle bağlantılı
Taraf Devletler bu Protokol’un l’den 5’e kadar olan maddelerini Sözleşme’ye ek maddeler olarak kabul ederler ve Sözleşme’nin bütün hükümleri buna göre uygulanır.
Madde 7
İmza ve onay
Bu Protokol, Sözleşme’yi imzalamış olan Avrupa Konseyi üyesi devletlerin imzalarına açıktır. Protokol, onaylama, kabul veya uygun bulmaya sunulacaktır. Avrupa Konseyi üyesi bir devlet, aynı zamanda veya daha önceden Sözleşme’yi onaylamadıkça, bu Protokol'u onaylayamaz, kabul edemez veya uygun bulamaz. Onaylama, kabul veya uygun bulma belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilir.
Madde 8
Yürürlüğe giriş
Bu Protokol, beş Avrupa Konseyi üyesi devletin 7. madde hükümleri uyarınca Protokol’la bağlanma husundaki rızalarını bildirdikleri tarihi izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 9
Saklama işlevleriAvrupa Konseyi Genel Sekreteri
a. Her imzalamayı;
b. Her onaylama, kabul veya uygun bulma belgesinin verilişini;
c. 5 ve 8. maddeler uyarınca bu Protokol’un her yürürlüğe giriş tarihini;
d. Bu Protokol’a ilişkin başka her türlü işlem, ihbar veya bildirimi;
Konsey üyesi devletlere bildirir.

Bu Protokol,
İmza yetkisini haiz kişilerce imzalanmış olup,
Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı de-recede geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 28 Nisan 1983’te Strasburg’da düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
Old 09-09-2006, 13:55   #5
Av.Ayşe

 
Varsayılan Ek 7.Protokol

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE EK
Protokol No: 7
Strasbourg, 22.XI.1984 11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen metin


4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanan İnsan Haklarını ve Ana Özgürlüklerini Koruma Sözleşmesi (bundan böyle “Sözleşme” diye anılmıştır) yoluyla belirli hak ve özgürlüklerin ortak güvenceye bağlanmasını sağlamak için daha ileri adımlar atmayı kararlaştıran burada imzası bulunan Avrupa Konseyi üyesi ülkeler;
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:

Madde 1
Yabancıların sınır dışı edilmelerine ilişkin usulü güvenceler
1. Bir devlet ülkesinde kurallara uygun olarak ikamet eden bir yabancı, yasaya uygun şekilde verilmiş bir kararın uygulanması dışında sınır dışı edilemez ve
a. sınır dışı edilmesine karşı gerekçeleri öne sürebilmesine,
b. durumunu yeniden inceletmeye,
c. yukarıdaki amaçlarla, yetkili bir merci önünde veya bu merci tarafından tayin edilecek biri ya da binleri önünde temsil ettirmesine,
izin verilecektir.
2. Sınır dışı edilmenin kamu düzeni yararı ya da ulusal güvenlik nedenleri açısından gerektiği hallerde, bir yabancı, yukarıdaki 1. maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinde öngörülen haklarını kullanmadan sınır dışı edilebilir.
Madde 2
Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı
1. Bir mahkeme tarafından cezai bir suçtan mahkum edilen her kişi, mahkumiyet ya da ceza hükmünü daha yüksek bir mahkemeye yeniden inceletme hakkını haiz olacaktır. Bu hakkın kullanılması, kullanılabilme gerekçeleri de dahil olmak üzere, yasayla düzenlenir.
2. Bu hakkın kullanılması, yasada düzenlenmiş haliyle az önemli suçlar bakımından ya da ilgilinin birinci derece mahkemesi olanak en yüksek mahkemede yargılan dışı veya beraatini müteakip bunun temyiz edilmesi üzerine verilen mahkumiyet hallerinde istisnaya tabi tutulabilir.
Madde 3
Adli hata halinde tazminat hakkı
Bir kişinin, kesin bir kararla cezai bir suçtan mahkum edilmesi ve sonradan yeni veya yakın zamanda keşfedilmiş bir delilin kesinlikle yanlış bir adalet uygulaması olduğunu göstermesi veya kişinin affedilmesi nedeniyle cezai kararın iptal edilmesi halinde, bilinmeyen delilin açıklanmamış olmasının tamamen veya kısmen o kişiye atfedildiğinin ispatlandığı haller dışında, böyle bir mahkumiyet sonucunda cezaya maruz kalan kişi ilgili devletin yasası ve uygulamasına göre tazmin edilecektir.

Madde 4
Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı
1. Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı ayni devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez.
2. Yukarıdaki fıkra hükümleri, yeni veya yakın zamanda ortaya çıkarılan delillerin veya önceki muamelelerde davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı durumunda, ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olanak davanın yeniden açılmasını engellemez.
3. Sözleşmenin 15. maddesi çerçevesinde bu madde ile demiş olunan yükümlülüklere aykırı hiçbir tedbir alınamaz.
Madde 5
Eşler arasında eşitlik
Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde bir medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar. Bu madde devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarını engellemez.
Madde 6
Ülkesel uygulama
1. Her devlet imzalama veya onay, kabul ya da uygun bulma belgesinin tevdii sırasında bu Protokol’un uygulanacağı toprak ya da toprakları belirtir ve bu toprak veya topraklara uygulayacağı işbu Protokol hükümlerini ne ölçüde yükümlendiğini ifade eder.
2. Her devlet daha sonraki herhangi bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne hitaben yapacağı bir beyanla, bu Protokol’un uygulan-masını beyanda belirtilen herhangi diğer bir toprağa da genişletebilir. Bu durumdaki bir toprak bakımından, Protokol, Genel Sekreter’in böyle bir beyanı olduğu tarihten itibaren iki aylık bir sürenin bitiğini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer.
3. Yukarıdaki iki fıkra uyarınca yapılan herhangi bir beyan, böyle bir beyanda belirtilen toprak açısından Genel Sekretere hitaben yapılan bir bildirim ile geri alınabilir veya değiştirilebilir. Geri alma veya değiştirme, bildirimin Genel Sekreter’e tesliminden sonraki iki aylık sürenin bitimini izleyen aybaşında yürürlüğe girer.
4. Bu madde uyarınca yapılan beyan, Sözleşmenin 56. Maddesinin 1.fıkrası uygun olarak yapılmış sayılır.
5. Onaylama, kabul ya da uygun bulma işlemi sonucu bu Protokol’un uygulanacağı herhangi bir devlet toprağı ve bu madde uyarınca o devlet tarafından yapılan beyana binaen bu Protokol’un uygulanacağı topraklardan her biri, 1. maddede atıfta bulunulan anlamındaki bir devlet ülkesinden ayrı topraklar olarak mütalaa edilebilir.
6. Bu maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca beyanda bulunan her devlet, sonradan her zaman bu beyanın ilgili olduğu ülke veya ülkeler lehine, Mahkemenin, işbu Protokol’un 1.-5. maddelerinden herhangi birine ya da hepsine ilişkin olarak her gerçek kişiden, hükümet dışı her kuruluştan veya her kişi grubundan Sözleşmenin 34. maddesi uyarınca başvuruları alma yetkisini kabul ettiğini beyan edebilir.
Madde 7
Sözleşmeyle bağlantılı
Taraf devletler, bu Protokol’un 1 ila 6. maddelerini Sözleşme’nin ek maddeleri olarak değerlendireceklerdir ve Sözleşme’nin tüm hükümleri buna göre uygulanacaktır.
Madde 8
İmza ve onay
Bu Protokol, Sözleşme’yi imza eden Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin imzasına açıktır. Bu Protokol onaylama, kabul ya da uygun bulma ile yürürlüğe girecektir. Avrupa Konseyi üyesi bir devlet aynı anda ya da daha önceden Sözleşme’yi onaylamadan bu Protokol'u onaylayamaz, kabul edemez ya da uygun bulamaz. Onay, kabul ya da uygun bulma belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tevdi edilecektir.
Madde 9
Yürürlüğe giriş
1. Bu Protokol, Avrupa Konseyi üyesi yedi devletin 8. madde hükümlerine uygun bir şekilde bu Protokol’a bağlı kalacaklarını ifade ettikleri tarihten itibaren iki aylık bir sürenin bittiğini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
2. Herhangi bir üye devletin sonradan bu Protokol’a katılması durumunda, Protokol, o devlet açısından onaylama, kabul ya da uygun bulma belgesinin tevdi edildiği tarihten itibaren iki aylık bir sürenin bitiğini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
Madde 10
Saklama işlevleri
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri:
a) herhangi bir imzalamayı,
b) herhangi bir onay, kabul veya uygun bir şekilde bu Protokol’un yürürlülük kazanacağı herhangi bir tarihi,
c) 6. ve 9. maddelere uygun bir şekilde bu Protokol’un yürürlülük kazanacağı herhangi bir tarihi,
d) bu Protokol ile ilgili herhangi başka bir işlemi, bildirimi ya da beyanı,
Konsey üyesi devletlere bildirir.
Bu Protokol,
İmza yetkisini haiz kişilerce imzalanmış olup,
Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 22 Kasım 1984’te Strasburg’da düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
Old 09-09-2006, 13:56   #6
Av.Ayşe

 
Varsayılan Ek 13.Protokol

Ölüm cezasının her koşulda kaldırılmasını öngören,
Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi’ne Ek
13 Nolu Protokol
(Vilnius - 3.5.2002)
Aşağıda imzası bulunan Avrupa Konseyine üye devletler;
Hayat hakkının, demokratik toplumun temel değeri olduğunu ve ölüm cezasının kaldırılmasının, bu hakkın korunması ve tüm insanların doğuştan gelen onurunun bütünüyle tanınması için elzem olduğu inancıyla,
4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme (bundan sonra “Sözleşme” olarak atıfta bulunulacaktır) tarafından garanti altına alınan hayat hakkının korunmasının daha da güçlendirilmesi isteğiyle,
28 Nisan 1983’te Strasburg’da imzalanan Ölüm Cezasının Kaldırılmasına ilişkin 6 nolu Protokol’ün, savaş veya yakın savaş tehlikesi zamanında işlenmiş olan fiiller için ölüm cezasını dışlamadığını kaydederek,
Ölüm cezasını tüm koşullarda ortadan kaldırmaya yönelik son adımların atılması kararlılığıyla,
Aşağıdaki konularda anlaşmışlardır:
Madde 1- Ölüm cezasının kaldırılması
Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez.
Madde 2- Tadil yasağı
Sözleşmenin 15. maddesine dayanılarak bu Protokol’ün hükümleri hiçbir surette tadil edilemez.
Madde 3- Çekince koyma yasağı
Sözleşme’nin 57. maddesine dayanılarak bu Protokol’ün hükümleriyle ilgili hiçbir çekince konulamaz.
Madde 4- Yer bakımından uygulama
1. Her bir Devlet, imza anında veya onayladığına, benimsemediğine ya da kabul ettiğine ilişkin belgesini verirken, bu Protokol’ün uygulanacağı ülkeyi veya ülkeleri belirleyebilir.
2. Her bir devlet, daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle belirteceği başka herhangi bir ülkenin bu Protokol’ün uygulanma kapsamına alınmış olduğunu beyan edebilir. Bu ülke bakımından Protokol, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından itibaren geçecek üç ay aylık dönemi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer.
3. Bu bildirimde belirtilen ülkeyle ilgili olarak, yukarıdaki iki fıkra uyarınca yapılan her bildirim, Genel Sekreter’e gönderilecek bir ihbarla geri alınabilir ya da yeniden düzenlenebilir. Geri alma ya da yeniden düzenleme, Genel Sekreter’in ihbarı almasından itibaren geçecek üç ay aylık dönemi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Madde 5- Sözleşme ile bağlantı
Taraf Devletler arasında olduğu gibi, bu Protokol’ün l’den 4’e kadar olan maddelerinin hükümleri, Sözleşme’ye ek maddeler olarak kabul edilir ve Sözleşme’nin bütün hükümleri buna göre uygulanır.
Madde 6- İmza ve onay
Bu Protokol, Sözleşme’yi imzalamış olan Avrupa Konseyi üyesi devletlerin imzalarına açıktır. Protokol’e katılım, onaylama, benimseme ya da kabullenme şartına tâbidir. Avrupa Konseyi üyesi bir Devlet, aynı anda veya daha önceden Sözleşme’yi onaylamadıkça, bu Protokol’ü onaylayamaz, benimseyemez ya da kabul edemez. Onaylama, benimseme veya kabullenme belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilir.
Madde 7- Yürürlüğe Giriş
1. Bu Protokol, Avrupa Konseyi üyesi on devletin 6. madde hükümlerine uygun bir şekilde bu Protokol’e bağlı kalacaklarını beyan ettikleri tarihten sonra geçecek üç aylık dönemi izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer.
2. Bu Protokol’e bağlı kalacağını sonradan beyan eden herhangi bir üye Devlet açısından bu Protokol, onaylama, benimseme ya da kabullenme belgesinin verilmesinden sonra geçecek üç aylık dönemi izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 8- Tevdi İşlemleri
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri,
a) her bir imzayı,
b) verilen her bir onay, benimseme ya da kabul belgesini,
c) 4 ve 7.maddeler uyarınca bu Protokole katılımın yürürlüğe girişi ile ilgili her bir tarihi,
d) bu Protokole ilişkin başka herhangi bir işlemi, ihbarı veya yazışmayı,
Avrupa Konseyine üye tüm devletlere bildirir.
Bu Protokol imza yetkisine sahip kişilerce imzalanmıştır. Avrupa Konseyi Arşivlerinde saklanmak ve her ikisi de eşit ölçüde geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce düzenlenen bu metin tek bir nüsha olarak 3 Mayıs 2002 tarihinde Vilnius’ta düzenlenmiştir. Genel Sekreter, bu metnin tasdikli suretlerini Avrupa Konseyine üye devletlere gönderecektir.
Old 11-09-2006, 18:46   #7
Adilyaşam

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlarım insan hakları ile ilgili başlık altında insan haklarının temelini oluşturan yaşam hakkı ile ilgili bir makalemden kısa bir alıntı eklemek istiyorum. yararlı olması dileğimle saygılarımla.


Türk Mevzuatında Yaşam Hakkı


Bu bölümde yaşam hakkı yönünden mevzuatımızda bulunan düzenlemeler Avrupa mevzuatı yönünden taranmıştır.
1982 Anayasası

Yaşam hakkı anayasamızın 17. maddesinde kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının korunması başlığı altında düzenlenmiştir. 17. maddenin 1. fıkrasında, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. 2. fıkrasında tıbbi zorunluluklar dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı yazılmış, 3. fıkrasında ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimseye insan onuruyla bağdaşmayan ceza verilemeyeceği ve işleme tabi tutulamayacağı belirtilmiştir. Doğrudan yaşam hakkı yönünden 17. maddenin 3. fıkrasında düzenleme yapılmıştır. Bu fıkra 7.5.2004 tarih ve 5170 sayılı değiştirilmiş, AİHS normlarına uyumlu duruma getirilmiştir. Bu fıkranın önceki halinde ölüm cezaları yaşam hakkının istisnası sayılmaktaydı. 5170 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle idam cezası yaşam hakkının istisnası olmaktan çıkarılmıştır. Bu fıkranın son hali şöyledir: “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır”. Bu hali ile Anayasa yaşam hakkı yönünden Avrupa normlarını uyumlu hale gelmiş, yaşam hakkı anayasal güvence altına alınmıştır.
Türk Ceza Kanunu

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda insan hakları ile ilgili ileri düzenlemeler yapılmıştır. Yaşam hakkı yönünden TCK’nda incelenmesi gereken ilk düzenleme yaşam hakkının istisnasının oluşturan yasal savunma, kanundaki deyimiyle meşru savunma ve zorunluluk halidir. Yasal savunma ceza yasasının 25. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni şöyledir:
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez”.
Yaşam hakkı en önemli haktır. Bu hak olmadan diğer hakların kullanılması olanaklı değildir. AİHM içtihatları yasal savunma hakkının yalnızca bireylerin yaşam hakkına haksız saldırı, vücut bütünlüğüne ve cinsel dokunulmazlıklarına ciddi saldırı durumunda ve son çare olarak kullanılabileceğini kabul etmiştir. TCK’nun 25. maddesinde bu istisnai durumlar genişletilmiştir. 1. fıkrada kişilere yönelik olan haklar denilerek bireylerin tüm hakları kastedilmiştir. Bu hakların içerisine örneğin mal varlığı hakları, mülkiyet ve diğer akla gelebilecek haklar girebilir. Bu ise AİHS’ne aykırı olur. Ayrıca AİHM birçok içtihadında yaşam hakkına sınırlar getiren istisnaların dar yorumlaması gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle bu düzenlemenin değiştirilmesi gerekmektedir. Düzenlemede yasal savunma, kişinin yaşama hakkına, cinsel dokunulmazlığına ve vücut bütünlüğüne yönelik haklara ciddi saldırı durumunda kabul edilmelidir. Düzenleme bu hali ile kalırsa ayrıca AİHM’ne ileride bu nedenle yapılacak başvurularda ihlal kararları verilmesi kaçınılmazdır. Devletin AİHS’ne göre hak ve özgürlükleri koruması için mevzuatını uyarlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu pozitif yükümlülüktür.
5237 sayılı yasanın 27. maddesinde yasal savunmanın sınırının aşılması düzenlenmiştir. Bu maddenin metni şöyledir:
“Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”
AİHS yaşam hakkı konusunda 2. maddenin 2. fıkrasının a, b ve c bentlerinde istisnalar getirmiştir. Bu düzenlemede, öldürmenin kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölümün meydana gelmesini yaşam hakkının ihlali saymamaktadır. Bu durumlar şunlardır: Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunması, usulüne uygun olarak yakalamak veya yine usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek ve ayaklanma ya da isyanın yasaya uygun olarak bastırılması için yapılan eylemlerdir. AİHM bu istisnaları oldukça dar yorumlamıştır. Birçok kararında öldürmenin son çare olduğunu belirtmiş ve öldürmenin kasıtlı olmaması gerektiğini söylemiştir. Kusurlu işlenen eylemlerden dolayı olan ölümlerin de yaşam hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. TCK’nun 27. maddesinin sınırın aşılması konusundaki bu hükmü uygulamada AİHS ve AİHM içtihatları ile çelişebilecek düzenlemedir. Özellikle maddenin 2. fıkrası yeniden ele alınmalıdır.
5237 sayılı yasanın 18. maddesinde yabancıların işledikleri suç nedeniyle iadelerini düzenlemektedir. Madde şöyle düzenlenmiştir:
“Yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;
a) Türk kanunlarına göre suç değilse,
b) Düşünce suçu veya siyasi ya da askerî suç niteliğinde ise,
c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,
d) Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,
e) Zamanaşımına veya affa uğramış ise, geri verme talebi kabul edilmez.
Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
Kişinin, talep eden devlete geri verilmesi halinde ırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşleri nedeniyle kovuşturulacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talep kabul edilmez.
Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi, geri verme talebi hakkında bu madde ve Türkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulunun takdirine bağlıdır.”
Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma önlemlerine başvurulmasına, Türkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.
Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi halinde, ayrıca Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.
Geri verme halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
Madde hükmü bir durum dışında AİHS ve AİHM içtihatları ile uyumludur. Yukarıda belirtilen AİHM içtihadına göre idam cezasının bulunduğu bir devlete iade kararı verilmesi yaşam hakkı ihlalidir. Bu nedenle 18. maddenin 3. fıkrasına idam cezası olan ülkeye iade kararı verilemez hükmünün eklenmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nda yaşam hakkını korumaya yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler AİHS ve Avrupa insan hakları normlarına uygundur. Yasanın 81 ve 82. maddelerinde kasten insan öldürme eylemleri en az müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmış, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK’ndaki cezalar artırılmış, kasten olmayan eylemlerden meydana gelen ölümler dolayısı ile sanıkların cezalandırılmasına yönelik 85. maddede 765 sayılı TCK’na göre cezanın üst sınırı artırılmıştır.
Diğer mevzuatta Yaşam Hakkı İle İlgili Düzenlemeler

1402 sayılı sıkıyönetim kanununun 4.maddesinin 2. fıkrası güvenlik güçlerinin ateş etme durumu düzenlenmiştir. Buna göre; silah kullanma yetkisine sahip güvenlik kuvvetlerinin teslim ol emrine itaat edilmemesi veya silahla mukabeleye yeltenilmesi veya güvenlik kuvvetlerinin meşru müdafaa durumuna düşmeleri halinde görevli güvenlik kuvvetleri mensupları doğruca ve duraksamadan hedefe ateş etme hakkına sahiptirler. Yaşam hakkı olağanüstü hallerde bile dokunulamayacak halklardandır. Bu nedenle sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde bile AİHS’nin 2. madde hükmüne aykırı önlemler alınamaz.
Burada incelenmesi gereken diğer mevzuat da 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunudur. Bu yasanın 11. maddesinde jandarmanın silah kullanma yetkisi düzenlenmiştir. Bu düzenlemede; “Jandarma, kendisine verilen görevlerin ifası sırasında hizmet özelliğine uygun ve görevin gereği olarak kanunlarda öngörülen silah kullanma yetkisine sahiptir” denmektedir. Bu düzenleme yüzeysel ve yetersizdir. Hangi koşullarda, nasıl silah kullanılacağı ayrıntılı düzenlenmelidir. 11. maddenin var olan durumuyla yaşam hakkı yönünden Avrupa normlarına uyması beklenemez. 11. maddesi yeniden düzenlenmeli, mutlak gereklilik durumları belirlenmeli bu durumlarda aşamalı olarak silah kullanma yetkisi verilmeli, bireylerin sağ yakalanmalarının asıl olduğu, öldürülmenin kasten olmaksızın son çare olduğu kabul edilmelidir.
Yaşam hakkı ile ilgili diğer bir düzenleme de 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet kanununun 16. maddesidir. Bu maddedeki düzenleme aşağıdaki gibidir:
“Polis, aşağıda yazılı hallerde silah kullanmağa salahiyetlidir:
a) Nefsini müdafaa etmek;
b) Başkasının ırz ve canına vuku bulan ve başka suretle men'i mümkün olmayan bir taarruzu savmak için;
c) Ağır cezayı gerektiren bir suçtan sanık olarak yakalanıp, nezaret altında bulunan veya her hangi bir suçtan mahkum ve mevkuf olup da tutulması veya nakil ve sevki polise emir ve tevdi olunan şahısların kaçmaları veya bu maksatla polise taarruzları halinde yapılacak ihtarlara itaat edilmemiş ve kaçmağa ve taarruza mani olmak için başka çare bulunmamışsa;
d) Muhafazasına memur olduğu mevki veya elindeki silaha yahut kendisine verilmiş veya teslim edilmiş olan görevli ile şahıslara karşı vuku bulacak taarruzu başka suretle defe olanak olmamışsa;
e) Ağır cezayı gerektiren ve meşhut cürüm halinde bulunan suçlarda suçlunun saklı olduğu yerin arandığı sırada o yerden şüpheli bir şahıs çıkarak kaçtığı ve dur emrine kulak asmadığı görülerek başka suretle ele geçirilmesine olanak bulunmamışsa;
f) Ağır hapsi gerektiren bir suçtan dolayı maznun veya mahkum olup da zabıtaca aranmakta olan bir şahsın yakalanmasına teşebbüs edildiği sırada kaçar ve dur emrine de kulak asmayarak başka türlü ele geçirilmesi kabil olmazsa;
g) Vazife esnasında polise tecavüze veya karşı koymağa elverişli aletlerin ve silahların teslimi emredildiği halde emrin derhal yerine getirilmeyerek karşı gelinmesi veya teslim edilmiş silah ve aletlerin zorla tekrar alınmasına kalkışılmışsa;
h) Polisin vazifesini yapmasına yalnız veya toplu olarak fiili mukavemette bulunulmuş veya taarruzla mümanaat edilmişse;
ı) Devlet nüfuz ve icraatına silahlı olarak karşı gelinmişse”
Bu düzenlemede polisin silah kullanmasına neden olacak durumlar belirtilmiş, ancak, silah kullanma koşulları belirtilmemiştir. Bu nedenle bu düzenleme eksiktir. Bu maddenin AİHS normları ve AİHM kararları doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yeni yapılacak düzenlemede özellikle asıl olan bireyin sağ yakalanması veya etkisiz duruma getirilmesi olduğu belirtilmeli, şüpheliye kesin zorunluluk durumunda ve eylemle orantılı ve olanak olduğu ölçüde zarar vermeden etkisiz duruma getirilmesi gerekliliği vurgulanmalıdır.
2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 5. maddesi görevlilerin silah kullanma yetkisini düzenlemektedir. Madde şöyledir: “Sahil Güvenlik Komutanlığı mensupları, kendilerine bu Kanun ile verilen görevlerin yapılmasında; silah kullanma yetkisi dahil, kanunların diğer güvenlik kuvvetlerine tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler.” Bu madde de 2803 sayıl yasa ve 2559 sayılı yasalarda belirtilen eksiklik vardır. Silah kullanma yetkisi ayrıntılı düzenlenmelidir. Koşulları ve biçimi ayrıntılı düzenlenmelidir.
Yaşam hakkı konusunda incelenecek diğer önemli yasa da 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanundur. Bu yasanın konumuzla ilgili 7. ve 8. maddeleri aynen şöyledir:
“Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri şunlardır:
a) Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
b) Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
c) 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 127’nci maddesine göre yakalama ve yakalama nedeniyle orantılı arama.
d) Görev alanında, haklarında yakalama, tutuklama veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
e) Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.
f) Hava Meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
g) Genel kolluk kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek eşyayı emanete alma.
h) Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alma.
ı) Kişinin vücudu veya sağlığı bakımından mevcut bir tehlikeden korunması amacıyla yakalama.
j) Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 157’nci maddesine göre yakalama.
k) Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar Kanununun 52. maddesine, Türk Ceza Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerine göre zor kullanma yetkileri belirtilmiştir.
Bu düzenlemelerle özel güvenlik görevlilerinin yetkileri ve silah bulundurma ve taşıma hakları belirtilmiştir. 7. maddede 11 bent halinde özel güvenlik görevlilerinin yetkileri düzenlenmiştir. Bu maddenin k bendinde yasal savunma ve silah kullanma açısından yürürlükten kalkan 765 sayılı TCK’nun 49. maddesine yollama yapılmıştır. TCK’nun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin yasada 765 sayılı yasaya yapılan yollamaların, 5237 sayılı yasaya yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle bu yollama 5237 sayılı yeni TCK’nun 25. maddesine yapılmış sayılacaktır. 25. madde yönünden yapılan eleştiri bu madde yönünden de geçerlidir. Maddenin yollama yaptığı diğer yasa ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 981. maddesidir. Bu madde başlığı ile birlikte aynen şöyledir:
“1. Savunma hakkı
Madde 981- Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir.
Zilyet, rızası dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir. Ancak, zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır.
Bu düzenlemede malı elinde bulunduran kişinin gasp ve saldırıyı güç kullanarak engelleyebileceği belirtilmiştir. Bu düzenleme yaşam hakkı yönünden açık değildir. Bu madde yeniden düzenlenmeli, yasal savunmanın yalnızca bireylerin vücut bütünlüğüne yönelik eylemler yönünden geçerli olduğu kabul edilerek, bireylerin vücut bütünlüklerine dokunulmadan malın korunması gerektiği belirtilmelidir. Bu şekilde özel güvenlik görevlilerinin de buna uyması sağlanacaktır. 7. maddenin k bendinde Borçlar Kanununun 52. maddesine yollama yapılmıştır. Bu düzenlemede yasal savunma durumunda tazminat konusu açıklanmıştır. Bu maddeye göre; yasal savunma durumunda bulunan kimse tarafından, saldırganın kendisine ya da malına karşı yapılan zararlar tazminat hukukuna göre haksız değildir. Yasal savunma koşulları ise; saldırganın, bireylere haksız saldırısının derhal önlenmesinin zorunlu olması, bu saldırıdan başka türlü kurtulmanın olanaklı olmaması, saldırıya uğrayanın güvenlik güçlerinden yardım istemesinin olayın özelliklerine göre olanaklı olmaması ve bireylerin haklarının yok olması mutlak tehlikesinin olmasıdır. Bu düzenlemede orantılılık ilkesi eksiktir. Ayrıca yasal savunma yönünden, yaşam hakkına müdahale, ancak saldırıya uğrayanın vücut bütünlüğü tehlike altında bulunursa olanaklı olduğundan yeni yapılacak düzenlemede bu yönde ekleme yapılmalıdır.
Yaşam hakkı yönünden diğer mevzuatımızda Avrupa normlarına aykırılık saptanmamıştır. Ancak ölüm olaylarında etkili soruşturma oldukça önemlidir. Bu nedenle uygulama burada önem kazanmaktadır. Uygulamada hatalar olmaması için görevlilerin eğitilmesi ve adliye personelinin eğitimine önem verilmesi ile adliyelere yeterli ekipman verilmesi yararlı olacaktır. Bu bağlamda bağımsız, doğrudan başsavcılığa bağlı adli kolluk kurumunun kurulması etkin ve bağımsız soruşturma yönünden oldukça önemlidir. 5271 sayılı CMK’nun 164. maddesinde adli kolluktan söz edilmektedir. 164. madde aynen şu şekildedir: “Adlî kolluk; 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 8, 9 ve 12’nci maddeleri, 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 7’nci maddesi, 2.7.1993 tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8’inci maddesi ve 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 4’üncü maddesinde belirtilen soruşturma işlemlerini yapan güvenlik görevlilerini ifade eder.
(2) Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere ilişkin emirlerini yerine getirir.
(3) Adlî kolluk, adlî görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedir.” Görüldüğü gibi buradaki adli kolluk ilgili güvenlik birimlerinin bir şubesinden ibarettir. Ayrı bir kurum değildir ve doğrudan cumhuriyet başsavcılığına bağlı değildir. Sadece isim değişikliğinden ibarettir. Bu şekilde bir düzenleme sorunları çözmeye yeterli değildir.
Burada incelenmesi gereken diğer bir düzenleme de Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki 4483 sayılı yasadır. Bu yasa, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili kurumları belirterek ve izlenecek yöntemi düzenlemiştir. Yasanın 2. maddesinde kapsam belirtilmiştir. Bu madde aynen şöyledir: “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır. Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245’inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154’üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.” Bu düzenlemeden anlaşılacağı gibi kamu görevlileri görevleri nedeni ile işledikleri suçlardan dolayı haklarında dava açılabilmesi bu yasada belirtilen yönteme göre ilgilinin üstünün vereceği soruşturma iznine bağlıdır. Ölüm olaylarında çoğu kez suçüstü hükümleri uygulanmamakta ve bu yasaya göre işlem yapılmaktadır. Soruşturma iznini verecek makam da ön incelemeyi idari bir görevliye yaptırmaktadır. Bu ise bağımsız ve etkin soruşturma ilkesine aykırıdır. Bu nedenle bu yasanın mutlaka değiştirilmesi zorunluluğunu doğurmaktadır.
Old 04-07-2008, 16:43   #8
09efe

 
Varsayılan

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ 12.PROTOKOL
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin
Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye
Ek 12 Numaralı Protokol
Roma, 4.XI.2000
İşbu Protokolün altında imzası bulunan Avrupa Konseyi Üyesi Devletler,
Tüm insanların hukuk önünde eşit oldukları ve hukuk tarafından eşit derecede korunma hakkına sahip oldukları temel ilkesinden hareketle;
4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanan İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Sözleşme (bundan sonra “Sözleşme” olarak anılanacaktır) aracılığıyla ayrımcılığın genel olarak yasaklanmasını birlikte yerine getirerek, herkesin eşit olmasını sağlamak için yeni tedbirler alma kararlılığında olarak;
Ayrımcılık yapılmaması ilkesinin, alınacak tedbirlerin objektif ve makûl bir gerekçeye dayanması şartıyla,Taraf Devletleri tam ve etkin bir eşitlik sağlamak üzere tedbir almaktan alıkoymadığını vurgulayarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
Madde 1
Ayrımcılığın genel olarak yasaklanması
1- Yasa ile öngörülmüş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasî veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, servet, doğum veya herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır.
2- Hiç kimse, hangisi olursa olsun hiçbir kamu makamı tarafından özellikle 1. fıkrada belirtilen gerekçelere dayalı bir ayrıma maruz bırakılamaz.
Madde 2
Ülkesel uygulama
1- Her Devlet imzalama veya onay, kabul ya da uygun bulma belgesinin tevdii sırasında bu Protokol’ün uygulanacağı ülke ya da ülkeleri belirtebilir.
2- Her Devlet daha sonraki herhangi bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne hitaben bulunacağı bir beyanla, bu Protokol’ün uygulanmasını, beyanda belirtilecek herhangi diğer bir ülkeye de genişletebilir. Bu durumdaki bir ülke bakımından, Protokol, Genel Sekreter’in böyle bir beyanı teslim aldığı tarihten sonraki üç aylık sürenin bitimini izleyen aynı ilk günü yürürlüğe girer.
3- Yukarıdaki iki fıkra uyarınca bulunulan herhangi bir beyan, böyle bir beyanda belirtilen ülke açısından, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne hitaben yapılan bir bildirim ile geri alınabilir veya değiştirilebilir. Geri alma veya değiştirme, Genel Sekreter’in bu bildirimi teslim aldığı tarihten sonraki üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer.
4- Bu madde uyarınca bulunulan bir beyan, Sözleşme’nin 56.maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak gerçekleştirilmiş sayılır.
5- Bu Madde’nin 1.veya 2. fıkraları uyarınca beyanda bulunan her Devlet, sonradan her zaman bu beyanın ilgili olduğu ülke veya ülkeler adına, Mahkeme’nin her gerçek kişiden, sivil toplum kuruluşundan veya her kişi gurubundan Sözleşme’nin 34. Maddesine göre ve işbu Protokol’ün 1. Maddesi uyarınca başvuruları alma yetkisini kabul ettiğini beyan edebilir.
Madde 3
Sözleşme ile Bağlantı
Taraf Devletler, bu Protokol’ün 1 ve 2. Maddelerini Sözleşme’nin ek maddeleri olarak değerlendirilecekler ve Sözleşme’nin tüm hükümleri buna göre uygulanacaktır.
Madde 4
İmza ve Onay
Bu Protokol Sözleşme’yi imza eden Avrupa Konseyi üyesi Devletlerin imzasına açıktır. Bu Protokol onaylama, kabul veya uygun bulma ile yürürlüğe girecektir. Avrupa Konseyi üyesi bir Devlet aynı anda ya da önceden Sözleşme’yi onaylamadan bu Protokol’ü onaylayamaz, kabul edemez ya da uygun bulamaz. Onay, kabul ya da uygun bulma belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tevdi edilecektir.
Madde 5
Yürürlüğe giriş
1- Bu Protokol, Avrupa Konseyi üyesi on Devletin 4. Madde hükümlerine uygun bir şekilde bu Protokol’ün kendileri için bağlayıcı olacağını ifade ettikleri tarihten itibaren üç aylık bir sürenin bitişini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
2- Herhangi bir üye Devletin sonradan bu Protokol’e katılması durumunda, Protokol, o Devlet tarafından Protokol’ün onaylanma, kabul ya da uygun bulunma belgesinin tevdi edildiği tarihte itibaren üç aylık bir sürenin bitişini izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
Madde 6
Saklama işlevleri
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri,
a. her imzalamayı;
b. her tür onaylama, kabul ve uygun bulma belgesini;
c. Madde 2 ve 5 uyarınca bu Protokol’ün yürürlüğe gireceği her tarihi;
d. bu Protokol’le ilgili her tür diğer işlemi, bildirim ya da beyanı Avrupa Konseyi üyesi tüm Devletlere bildirir.
Bu Protokol, imza yetkisini haiz kişilerce imzalanmış olup,
Avrupa Konseyi arşivlerinde saklamak ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere. İngilizce ve Fransızca tek bir nüsha halinde 4 Kasım 2000 tarihinde Roma’da düzenlenmiştir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri bu Protokol’ün tasdikli nüshalarını Avrupa Konseyi üyesi tüm Devletlere gönderecektir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İnsan Hakları Ve Biyotıp Sözleşmesi Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 2 15-06-2011 17:45
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi- Anne Karnında Sakatlığı Tespit Edilemeyen Çocuk Av. Başak SANCAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 6 24-12-2007 14:17
İnsan Hakları PINAR YILMAZ İnsan Hakları Hukuku Çalışma Grubu 8 03-01-2007 01:17
Askeri Disiplin Mahkemeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi SHODAN Meslektaşların Soruları 5 27-10-2006 15:20
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İle İlgili mimar Hukuk Soruları Arşivi 1 23-08-2003 23:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09780693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.