Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mirasçısı olunan hayattayken muvazaa sebebiyle tapu iptali ve tescil istenebilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-04-2009, 11:12   #1
seraa

 
Varsayılan Mirasçısı olunan hayattayken muvazaa sebebiyle tapu iptali ve tescil istenebilir mi?

Merhaba.
Herkese kolay gelsin.Sorum şöyle yardımcı olursanız sevinirim.
Müvekkilimin 5 kardeşi var.Babası son 1 yıl içinde bütün mal varlığını (gayrimenkuller ve araziler var)müvekkilimin kardeşlerine devrediyor.Müvekkilime devrettiği hiç bir şey bulunmamakta.Ve mal varlığında devretmediği hiç bir şey kalmamış.Tapu da işlemler satış olarak gösterilmiş.Yani müvekkilin mirasçısı olduğu babası sağlığında sadece müvekilimin miras payını ihlal edicek tasarruflarda bulunmuş.Ben bu durumda daha müvekkilin babası sağ iken muvazaa sebebiyle tapu iptali isteyebilir miyim?
Ya da bu durumda yapabileceğim neler var?
İncelediğim kararların genelinde miras bırakan öldükten sonra dava açılmış.
Cevaplar için şimdiden teşekkürler...
Old 03-04-2009, 11:30   #2
korayoz

 
Varsayılan

Bağış işlemi satış olarak gösterilirse burada muvazaa vardır. Burada muvazaanın ileri sürülmesinde müvekkilinizinde hukuki yararı vardır. Çünkü denkleştirme kurumu gereği altsoya yapılan bu tip bağışlar daha sonra terekeye dahil ediliyor ve mirasçılar sadece saklı payı oranında değil, bütün tasarruf miktarından yararlanma imkanı buluyor. Ancak burada satış olduğu kabul edilirse denkleştirmeden yararlanma imkanı yok. Bu sebeble müvekkilinizin bu hakkının ihlal edildiğinden bahisle ilgili davayı açabilirsiniz.
Old 03-04-2009, 11:58   #3
seraa

 
Varsayılan

Teşekkürler cevap için.
Ben bütün devir işlemlerinin iptali için dava açıcam ancak dediğim gibi müvekkilin babası hayatta.İncelediğim kararların geneli muris muvazaasının iptali için açılmış.Burda muris yok...Bu durum davanın seyrini etkiler mi?
Ya da farklı bi davamı açmam gerek onu çözemiyorum
Old 03-04-2009, 12:08   #4
Av. Tevrat DURAN

 
Varsayılan

Benim de sizin olayınıza benzer bir davam var ve halen yargılaması devam ediyor. Ben bir hanımın avukatıyım mahkeme müvekkil lehine nafakaya hükmetti bu arada davalı koca apartmanını başkasına devretti. Ben de BK 18 e dayalı dava açtım ve dosya yargıtaya gitti Yargıtay davanın Tasarrufun iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılmasına karar verdi... Yani sizin durumunuzda tapu iptal ve tescil davası açılamaz. Olsa olsa şartları varsa Sulh Hukuk mahkemesinden hacir kararı aldırılabilirdi. ki artık satış yaptığına göre bu da işe yaramayacaktır.
Old 03-04-2009, 12:15   #5
korayoz

 
Varsayılan

Siz bk m. 18'e göre dava açın. Zaten miras hukukuna ilişkin hükümlere gidilebilmesi için ortada bir mirasbırakanın olması gerekir. Ancak sizin olayınızda babanın hayatta olması bu dava açısından hukuki yararınız olmadığını göstermez. Kanuna aykırı bir işlemden dolayı hukuki yararı olan herkes dava açabilir ve bu hukuka aykırı işlemin düzeltilmesini isteyebilir.
Old 03-04-2009, 12:30   #6
seraa

 
Varsayılan

O zaman BK 18'e dayalı tasarrufun iptali davası açabilirim.Sonuçta müvekilim hem mağdur oluyor hem de miras payından mahrum kalıyor.
Old 03-04-2009, 12:46   #7
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan


2.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 1985/8733
KARAR: 1985/9703
KARAR TARİHİ: 21.11.1985

ÖZET: OLAYDA DAVACILAR, MEHMET ALİ'NİN YAPTIĞI ÖLÜME BAĞLI TASARRUFU, ONUN SAĞLIĞINDA VE O DA DAVADA HASIM GÖSTERİLEREK İPTALİNİ İSTEMİŞLERDİR. ŞU DURUMDA, ÖLÜME BAĞLI TASARRUFTA BULUNAN KİŞİ ÖLMEDEN VE DAVACILAR MİRASÇILIK SIFATINI KAZANMADAN AÇILAN DAVANIN REDDİ ZORUNLUDUR.

(743 S. K. m. 461, 499)

DAVA: Ayşe ile Hasan varisleri Ahmet ve arkadaşları Mustafa, Saadet mirasçıları Şenol ve arkadaşları arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalılardan Hasan tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Haklar, ancak kazanıldıktan sonra kullanılabilir. Bu bakımdan dava yolu ile ölüme bağlı tasarrufların iptalini isteyebilmek, için, dava tarihinde mirasçılık sıfatının kazanılmış olması şarttır. Başka bir anlatımla, ölüme bağlı tasarrufun iptali ancak tasarrufta bulunanın ölümünden sonra istenebilir. Olayda davacılar, Mehmet Ali'nin yaptığı ölüme bağlı tasarrufu, onun sağlığında ve o da davada hasım gösterilerek iptalini istemişlerdir. Şu durumda, ölüme bağlı tasarrufta bulunan kişi ölmeden ve davacılar mirasçılık sıfatını kazanmadan açılan davanın reddi zorunludur. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre çözümlenir. Onun için, yargılamanın devamı sırasında ölüme bağlı tasarrufta bulunanın ölmüş bulunması da dava tarihinde rüiyet (bakılma) şartları mevcut olmayan davanın ölümünden sonra mirasçılar 6.4.1984 tarihli sözleşme ile "ölümden önce açılmış olan her türlü davanın geçersiz olduğunu ve bundan feragat ettiklerini" kabul ettiklerine göre bu sebeple de davanın reddi gerekirken az önce açıklanan sebep ve gerekçeler gözetilmeden vasiyetten rücua ilişkin tasarruf iptaline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz ediln kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA), bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan onbirbin lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 21.11.1985 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 03-04-2009, 13:08   #8
korayoz

 
Varsayılan

Meslektaşımız zaten davasını borçlar kanununa dayanarak açacak medeni kanuna değil
Old 03-04-2009, 14:05   #9
korayoz

 
Varsayılan

Bu konuda biraz daha araştırma yaptım ancak net bir bilgi yok. Kitaplarda muvazaayı sözleşmenin tarafları, külli halefleri veya hukuki yararı olan 3. kişiler ileri sürebilir yazıyor. Ancak şöyle bir durum var mirasbırakan ölmeden mirasçılarda belirlenemiyor. Örneğin müvekkiliniz babasından önce ölürse doğal olarak mirasçı olamayacak. Muvazaa iddiasını hukuki yararı olan herkes ileri sürebilir ancak burada müvekkilinizin mirasçı olacağı belli olmadan önce hukuki yararı var mı orada emin olamadım. Birkaç arkadaşa da sordum herkes farklı birşey söylüyor
Old 03-04-2009, 14:48   #10
seraa

 
Varsayılan

Saolun korayoz bey ilginiz için.
evet bende kime sorduysam net bir cevap alamadım
Sanırsam hukik yarar konusunda çözülemeyen birşey var burdaMüvekkilim alt soy ama daha mirasçı deil bu nokta önemli...
Old 03-04-2009, 14:54   #11
nephilis

 
Varsayılan

Doğmamış hak için dava açılamaz.Kişinin miras bırakanı olacak kişi hayatta olduğu müddetçe hiç bir şekilde miras hukukuna ilişkin bir dava açılması mümkün değildir. Yapılabilecekler ise şu olabilir;
Eğer ki akıl sağlığından şüphe ediliyor ise vesayet altına alınması yada kayyım tayini için dava açmak ve alınan karara dayanılarak vasinin B.K nun genel hükümlerine göre (hata-hile-ikrah-gabin) irade sakatlığına dayanılarak yapılmış devirlerin iptaline ilişkin dava açmaktır.
Old 03-04-2009, 14:59   #12
seraa

 
Varsayılan

Sayın Nephilis ;
Baba burda muvazaalı bir işlem yapmış olmuyor mu?Sonuçta müvekkilim hariç tüm çocuklarına tapuda gayrimenkullerini satmış gibi göstermiş.Ancak bu işlemlerin aslı bağışlama.Bu zaten sadece 5 çocuğuna devir yapmış olmasıyla da anlaşılabilir diye düşünüyorum ama yanılıyor olabilirim tabi.
Old 03-04-2009, 15:17   #13
Av.Hasan Doğan Silifke

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, Nephilis arkadaşımızın düşünce ve önerisinin en doğru ve akılcı çözüm olduğu düşüncesindeyim.Nitekim sayın Mehmet Ali Bey'de içtihatla bu savı desteklemekte. Sayın Korayoz arkadaşımızın B.K 18'i dayanak göstermesi ile ilgili bir Yargıtay kararı buldum; ancak, bu kararda muris sözkonusu.Özetle şöyle:"Bir kimsenin; mirascısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla;gerçekte bağışlamak isteği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında Tapu Sicil Memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin B.K 18nci maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için sözkonusu olan M.K'nun 507 ve 603 maddelerine sağladığı haklara etkili olmayacağına.." Yargıtay İç.Bir.Kar 1.4.74 tarih-74/1 E.sayılı kararı. Saygılarımla.
Old 03-04-2009, 15:35   #14
seraa

 
Varsayılan

Hasan bey bende o kararları okuduğum için ortada muris bulunmadığından bu davayı açamıyacağım görüşündeyim.Ama baba alt soyundan muvazaalı şekilde mal kaçırıyorsa bu tasarruf baba hayattayken iptal edilemez mi?Çünkü babanın akıl sağlığı yerinde.Bu durumda başka yola başvurulamaz mı?
Old 03-04-2009, 15:54   #16
korayoz

 
Varsayılan

Aslında kişi hayattayken malları üzerinde sınırsız tasarruf yetkisine sahiptir. Bu bakımında malları normal olarak bağış göstermiş olsaydı neden bağışladın diyemezdik. Bağış yerine satış göstermişse bunun müvekkiliniz açısından zararı miras hukuku açısından doğuyor. Ancak şu var ki müvekkiliniz belki hiçbir zaman mirasçı olamayacak. Yani ortada muvazaalı bir durum her zaman için var. Ancak bunun ileri sürülebilmesi için gereken hukuki menfaat yok. Ama başka bir açıdan bakarsanız da aradan uzun yıllar geçtikten sonra bu muvazaa iddiası nasıl kanıtlanacak ?
Old 03-04-2009, 16:03   #17
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seraa
O zaman BK 18'e dayalı tasarrufun iptali davası açabilirim.Sonuçta müvekilim hem mağdur oluyor hem de miras payından mahrum kalıyor.

Alıntı:
Yazan seraa
Sayın Nephilis ;
Baba burda muvazaalı bir işlem yapmış olmuyor mu?Sonuçta müvekkilim hariç tüm çocuklarına tapuda gayrimenkullerini satmış gibi göstermiş.Ancak bu işlemlerin aslı bağışlama.Bu zaten sadece 5 çocuğuna devir yapmış olmasıyla da anlaşılabilir diye düşünüyorum ama yanılıyor olabilirim tabi.

BK 18 e göre muvaazaya dayalı iptal davası açmanız mümkün değildir.Bir akitten doğan hukuk bağı yalnız o akidin taraflarını ve onların külli haleflerini bağlar. Bir akdin tarafı olmayan kimse ,başkalarının yaptığı akde dayanarak onlar arasında doğan hukuk bağını açacağı davaya dayanak yapamaz. (YİBK 1.4.1974 1974/1-2)
Dolayısıyla bu sözleşmenin tarafı olmadığınız için (çünkü henüz sözleşmenin tarafı olan mirasbırakan sağdır) BK 18'e dayanarak bu satım akdini iptal ettirmeniz mümkün değildir. NOKTA
Old 03-04-2009, 16:04   #18
korayoz

 
Varsayılan

Sayın Ali biz burada ölüme bağlı tasarrufun iptalini veya tenkisi savunmuyoruz. Tamamen bk m. 18'e dayanarak tarafların gerçek iradesinin tespit edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Yani bağış yerine satış gösterilmemeli. Bağışsa işlem tapuda bağış olarak gösterilmeli ki daha sonra kişi mirasçı olabilirse hakları ihlal edilmemiş olsun.
Old 03-04-2009, 16:12   #19
korayoz

 
Varsayılan

Sayın nephilis hukuki tartışmaları fazla sevmiyorsunuz sanırım. Hemen noktayı koydunuz
Old 03-04-2009, 16:21   #20
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayoz
Sayın nephilis hukuki tartışmaları fazla sevmiyorsunuz sanırım. Hemen noktayı koydunuz

Sayın korayoz,
Bilakis çok severim Hani bazı konular vardır uygulaması tam oturmamıştır, o konudaki içtihatlar tam yerleşmemiş ve çelişiktir. Uzun uzun tartışılır ve tartışılması da zevk verir. Fakat başlıktaki sorunun kesin ve net cevabı mevcuttur. Bu konudaki içtihatlar bellidir. Hatta bu konuda YİBK kararı vardır. (Yukarıda tarih ve nosunu verdim) Yani bu konuyla ilgili müphem ve muğlak bir husus göremiyorum. O yüzden cümlemin sonuna "nokta" koydum, sayın başbakanın deyimiyle "daha da" bu başlığa birşey yazmam anlamında
Old 03-04-2009, 17:19   #21
seraa

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkürler.Anladığım kadarıyla ben bu durumda bişey yapamıyacam
Old 25-05-2009, 14:57   #22
aysee

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:2005/3715
K:2005/4348
T:11.04.2005

*MUVAZAA
*MUTLAK-NİSBİ MUVAZAA
ÖZET:Muvazaa , irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir.
(818 s. BK m. 18)
(743 s. MK m. 1025)
(743 s. MK m. 6)
(1086 s. HUMK m. 288,290,293,428)

Davacı, evlilik birliğinin devam etmesi ve evi terk eden davalının eve dönmesi için şart koşması üzerine 29 parsel sayılı taşınmazın 1 nolu bağımsız bölümünün yarı payını eşi olan davalıya bağışlamak zorunda kaldığını, ancak tescilden sonra davalının çeşitli bahaneler uydurarak evi terk ettiğini, akabinde boşandıklarını ileri sürerek, tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-
Dava,tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden toplanan delillerden davacının kayden maliki bulunduğu 29 parsel sayılı taşınmazdaki mesken nitelikli 1 nolu bağımsız bölümün yarı payını 30.5.2000 tarihli akitle satış yoluyla davalı eşine temlik ettiği görülmektedir.
Davacı, anılan işlemi evlilik birliği ilişkisinin sürdürülmesi amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür.İddianın belirtilen bu niteliği itibariyle temlikin iradi olarak gerçekleştirildiği açıktır.Davacı, bu işlemi yaparken tapuda satış göstermesine karşın temlikin bağış olduğunu belirtmiştir.Bu şekliyle kendi muvazaalı isteminden kaynaklanan olgu nedeniyle iptal isteğinde bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa ) Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Hernekadar muvazaayı düzenleyen B.K.nun l8. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtmek gerekirki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdası) bir hüküm durumundadır.
Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişi Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekir.Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.l947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; davacı yukarda açıklandığı anlamda iddiasını kanıtlar nitelikte bir belge ibraz etmiş değildir.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.428.maddesi gereğince BOZULMASINA,peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-05-2009, 15:02   #23
aysee

 
Varsayılan

her ne kadar konu ile ilgili olmasa da muvazaa ile ilgili cümleler göz önünde bulundurulmalı diye düşünüyorum. Benim de şu anda uğraştığım bir davamla ilgili benzer sorunları yaşıyorum.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=38950
Old 11-08-2009, 11:04   #24
sinemçelik

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seraa
Cevaplar için teşekkürler.Anladığım kadarıyla ben bu durumda bişey yapamıyacam

Merhaba burada şöyle bir yol düşünülebilirdi: taşınmazın devrinin satış değil bağışlama olduğu; bu işlemde muvaaza mevcut olduğu iddiası ile intikal vergisine konu olması gerekmektedir. Ki bu durumun ilgili vergi mercii tarafından ispatı oldukça kolaydır.
Bildiğim kadarıyla intikal vergisi şikayetlerinde sadece kardeşler arasında yapılan şikayetler ödüle hak kazanmıyor. Ama yine de devrin satış değil de bağışlama olduğunun kanıtlanması açısından güzel bir yöntem.Ayrıca kardeşler yüklü bir vergi ziyaı ödemek durumunda kalırlar.

Tabi mirasçılık hakkı doğduğu vakit; müvekkiliniz tasarrufun iptali davasını bu yapılan tespite göre kolayca iddia edebilir.

iyi çalışmalar dilerim
Old 23-01-2012, 15:01   #25
tycheminerva

 
Varsayılan

YG 1. HD E. 2009/10655 K. 2010/1248 T. 9.2.2010
ÖZET : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar, miras bırakanının taşınmazı devrettiği kişi veya onun mirasçısı ya da kötü niyetli olarak taşınmazı devralan kişiler aleyhine açılabilir. Bu davalarda herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı söz konusu değildir. Ancak, muris hayatta iken bu tür bir dava açılamaz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası av.medinealtintaş Meslektaşların Soruları 5 20-04-2012 11:47
Tapu tescil istenebilir mi? Av.Mustafa yağan Meslektaşların Soruları 4 14-03-2008 13:12
M.K 713/2 maddesine göre tapu iptali tescil kararlarının tapuya tescilinde tescil har Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 2 06-12-2007 01:40
mirasbırakan henüz hayattayken muris muvazaası ve tapu iptali seanlee Meslektaşların Soruları 5 29-08-2007 10:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05072403 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.