|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
24-09-2007, 12:46 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Çekme Mesafesi-Yapı Yaklaşma Payı
İmar Kanununa ilişkin ÇEKME MESAFESİ sorunu karşıma bir çok defa çıktığı halde sitede herhangi bir forumda yer almadığını gördüğüm için, hem kendi adıma yanıt bulmak, hem de meraklılarına kaynak olması açısından burada konu açmanın yararlı olacağını düşündüm.
Bilindiği gibi belediye sınırları dahilinde ayrık nizamlı imar alanlarında komşu parsele uzaklığın en az 3.00 mt. mesafede olması zorunludur. İnşaat ruhsatı verilirken belediyelerce bu husus dikkate alınır.Plan ve projesine uygun yapılmayan, ruhsata aykırı yapılan inşaatlar ise İmar Kanunu 32. maddesi gereğince durdurulur. Peki bir şekilde ruhsat alınmış, inşaata başlanmış ise ve belediyeye yapılan müracaatlar sonuçsuz kalmışsa nasıl bir yol takip edilir? * Adli yargıda müdahelenin men'i davası mı * İdari Yargıda ruhsatın iptali ile inşaatın yıkım kararı talebi mi? bu konuda bulduğum aleyhe bir yargıtay kararını da sunuyorum.yardımlarınızı bekliyorum.
|
24-09-2007, 12:58 | #2 |
|
Sn.elvann,
Aslında sorunuzun yanıtını barındıran güzel bir kararı da eklemişsiniz. İmar yasası uyarınca yapıların sınırı, parsel yaklaşma mesafesini ( çekme sınırını) aşamaz. Bu nedenle, yani çekme mesafesi aşıldığı için bir taşkın inşaat söz konusu ise Medeni Kanun hükümlerini işletmek daha doğrudur. Yargıtay kararında da bu husus açıklanmış. Müdahalenin men'i davası en doğru çözüm olacaktır. Birkaç kez buna benzer davalarımız oldu, maalesef durum bizim de alyehimize idi ve davaları kaybettik. Saygılar. |
24-09-2007, 14:54 | #3 | |||||||||||||||||||
|
ışıl hanım yanıtınız için teşekkür ederim.ancak benim kafamı karıştıran husus sunduğum karardaki şu cümle;
kısacası bu cümle nedeni ile açacağım davada tereddüt ettim. |
24-09-2007, 15:45 | #4 |
|
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi Esas: 2005/6406 Karar: 2005/8211 Karar Tarihi: 30.06.2005 ÖZET: Bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerine, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne suretle giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. (4721 S. K. m. 683, 737) Taraflar arasında görülen davada; Davacı vasisi, hukuki ehliyeti bulunmayan kızı E. aleyhine Adapazarı 1. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2001/618 esas 2002/473 karar sayılı davada açılan dava sonunda kabul kararı verildiğini, yargılama sırasında dava dilekçesinin ve gerekçeli kararın hukuki ehliyeti olmayan kızına tebliğ edildiğini ileri sürüp, yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu ek inşaatın yıkılmış olduğunu, davanın konusuz kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Yargılamanın yenilenmesi isteğinin reddine ilişkin karar dairece, <... isteğinin kabulüne karar verilmesi...> gereği belirtilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmakla yargılamanın yenilenmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından sûresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ş.D.İ.'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Karar Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava içeriğinden ve toplanan delillerden, 2989 no.lu parselin davacıya, buna komşu 2991 no.lu parselin ise kayden davalılara ait olduğu davalının çapı hudutları içerisinde inşa ettiği yapının davacı taşınmazına eylemli bir müdahalesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. İddianın ileri sürülüş biçimine ve içeriğine göre, davalının kendi çapı kapsamında yapmış olduğu bine ve müştemilatın çekme mesafesine uyulmadan yapıldığı, ışık ve ısı zararına sebep verdiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Bilindiği üzere; davalının kendi çapı içerisinde çekim ve mesafesine uymadan bina yapmış olması imara aykırı bir davranış olup bu hal başkaca bir zarar doğurmadığı sürece idareyi ve idari yaptırımı gerektiren bir işlemdir. Şahsın kendi çapında yapılanmak suretiyle çekişmeli taşınmazını tasarrufta bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkı gereğidir. Davacının isteklerinden biri de komşuluk hukukundan kaynaklanan zararın giderilmesine ilişkindir. Ne var ki, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmış değildir. Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet; geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde <Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.> Hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı Kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerine, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne suretle giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde taraf delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK' un 428. maddesi gereğince bozulmasına, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 30.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤) ************************************** |
24-09-2007, 15:47 | #5 |
|
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi Esas: 2004/12863 Karar: 2004/13623 Karar Tarihi: 09.12.2004 ÖZET : Salt imara aykırılık idareye ve idari yaptırımı ilgilendirir. Adli yargıda bu yöne dayanılarak yıkım kararı verilemez. Hal böyle olunca davalının davacı taşınmazına yaptığı el atmayı yargılama aşamasında ortadan kaldırdığı gözetilerek el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının kendi mülkiyet alanında kalan binanın yıkımına karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. (4721 S. K. m. 683) (3194 S. K. m. 14) Dava : Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki bulunduğu 1781 parsel sayılı taşınmaza davalının komşu 1780 parsel üzerinde yaptığı tuvalet ve yapının taşkın olduğunu ve inşaatın imar mevzuatına aykırı yapıldığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Davalı, yargılama sırasında taşkın bölümleri yıktığını, el atmanın ortadan kalktığını bildirmiştir. Mahkemece, el atmanın önlenmesi istemi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı taşınmazdaki binaların 3194 Sayılı İmar Yasasının 14. maddesi uyarınca belirlenen 3 metrelik mesafede bulunmadığı gerekçesiyle yıkım isteminin kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece, el atılan bölüm yargılama aşamasında ortadan kalktığı gerekçesiyle bu yönden hüküm kurulmasına yer olmadığına, imara aykırı yapı yönünden ise davalı taşınmazındaki binaların 3194 Sayılı İmar Yasasının 14. maddesi uyarınca belirlenen 3 metrelik çekme mesafesine uyulmadığı gerekçesiyle bu bölümler yönünden yıkım isteminin kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere salt imara aykırılık idareye ve idari yaptırımı ilgilendirir. Adli yargıda bu yöne dayanılarak yıkım kararı verilemez. Hal böyle olunca davalının davacı taşınmazına yaptığı el atmayı yargılama aşamasında ortadan kaldırdığı gözetilerek el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının kendi mülkiyet alanında kalan binanın yıkımına karar verilmesi doğru değildir. Sonuç: Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
25-09-2007, 15:48 | #6 |
|
3 metre çekme mesafesine uyulmaması sorunu her ne kadar salt imara aykırılık gibi görünse de, komşuluk hukuku açısından müvekkilime ait gayrimenkule zarar verme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.Zira bu mesafe yangın ihtimalinde itfaiye aracının dahi girişine engel olacaktır.ve şu an aklıma gelmeyen bir dizi tehlike..
sizce bu durum komşuluk hukuku çerçevesinde değerlendirilebilir mi? |
30-07-2010, 12:36 | #7 |
|
Bu konu ile ilgili araştırma yaparken foruma denk geldim ve sizi ilginç bir mahkeme kararı ile maziye götürüp, forumu canlandırmak istiyorum.
Yargıtay kararlarında davalının çapı hudutları içerisinde inşa ettiği yapının davacı taşınmazına eylemli bir müdahalesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre sırf çekme mesafesine uyulmaması inşaatın yıkımını gerektirmez demektedir. ancak henüz biten bir davada davalı müvekkilin arsanına tecavüz etmiştir. Bilirkişi raporları ile bu husus sabit olmasına rağmen yerel mahkeme 5 metrelik çekme mesafesini davalı için, bizim arsamızdan geriye doğru olduğunu kabul etti ve bunun eylemli bir müdahale olmadığına hükmetti. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
icra dairesinden para çekme | tiyerianri | Meslektaşların Soruları | 21 | 25-09-2013 22:18 |
ruhsata aykırı yapı | pamuk | Meslektaşların Soruları | 15 | 27-10-2008 19:42 |
Edilgen Yapı | Av. Süleyman Emre Ötün | Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu | 2 | 08-12-2007 13:34 |
yapı kooperatifleri | ersen | Meslektaşların Soruları | 2 | 24-08-2007 21:53 |
Ölünün Emekli Maaşını çekme suçu - dolandırıcılık | ANTEPLİ | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-03-2007 21:16 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |