Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

TTK 644'te bildirilen yalnızca ciro ile devralan hamil midir?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-01-2010, 11:51   #1
Av.Dilara Özbey

 
Acil TTK 644'te bildirilen yalnızca ciro ile devralan hamil midir?

Elimizdek zamanaşımına uğramış çeke dayanarak ilamsız icra takibine geçtik. Karşı taraf çek bedelini ödediğinden bahisle itiraz etti. İlgili olayda müvekkil lehdardır.Temel ilişkiye dair ispat vasıtamız bulumadığından TTK 644'e göre dava açmak istiyoruz ancak bu hususta ulaştığımız en detaylı Yargıtay kararında 644'te düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye dayanarak dava yoluna ancak senedi ciro yoluyla devralan hamilin gidebileceği belirtilmiş. Diğer kararlarda ise böyle bir açıklama yapılmadan yalnızca hamilden bahsedilmektedir. Lehdarın da 644'e göre dava açabileceğine dair varsa karar ve görüşlerinizi bekliyoruz.
Old 26-01-2010, 12:40   #2
E.Polat

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2002/8182
Karar No: 2003/794
Tarih: 27.1.2003


DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Bergama Asliye Hukuk Mahkemesi )' nce verilen 31.1.2002 tarih ve 2001/395-2002/45 sayılı Kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin alacağına karşılık davalıların keşideci ve lehdar oldukları çeki aldığını, davalıların ricası üzerine çekin arkasının yazdırılmayarak beklendiğini, ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, itiraz üzerine açılan itirazın kaldırılması davasının red ile sonuçlandığını, davalıların çek bedelini ödememiş olduklarını ileri sürerek, 2.750.000.000.-TL.nın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı Önder, çek bedelinin nakit ve başka çeklerle ödenmiş olduğunu, borcu kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı Kooperatif, davacının eşine davaya konu çekin verildiğini, ödenemeyince bu çek yerine iki adet çek verilmiş olduğunu ve bunların ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davanın TTK.nun 644. maddesine dayalı olduğu, bu davanın davacı tarafından ancak kendi cirantasına karşı açılabileceği, davalılar ile akdi ilişkisinin bulunmadığı, bu davanın çek keşidesinden 1,5 yıl sonra açılmış olduğu anılan madde şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Ticaret Kanununun 644. maddesine göre açılmış sebepsiz iktisap davasıdır. Davacı vekili müvekkilinin alacağına karşılık dava dışı kooperatiften ciro yolu ile aldığı çeki, keşideci ve lehdar olan davalıların isteği üzerine bankaya ibraz etmediğini, yaptığı icra takibinin de neticesiz kaldığını ileri sürerek, bu dava ile alacağına kavuşmak istemektedir. Çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için önünde iki seçenek bulunmaktadır. Hamil ya doğrudan temel borç ilişkisine dayanarak bir tahsil davası açacak yada TTK.nun 730/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı Yasa'nın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvuracaktır. Davada davacı hamil ile davalılar keşideci ve lehdar arasında bir temel borç ilişkisi bulunmadığından davacı davasını münhasıran çeke dayandırmıştır. Türk Ticaret Kanununun 644/1. maddesine göre zamanaşımı veya kanuni muamelelerin yapılmaması nedeniyle poliçedeki hakkı düşmüş olanların bu davayı açacağı hükme bağlanmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrası cirantaya karşı böyle bir davanın açılamayacağını belirtmiştir. Dolayısıyla ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeklerde hamil, keşideciye ve diğer çek borçlularına çeke dayalı müracaat hakkını kaybetmekte ancak Türk Ticaret Kanununun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciye karşı dava hakkı bulunmaktadır. Somut olayda davalılardan Önder davaya konu çekte lehdar ve cirantadır. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda bu davalıya karşı TTK.nun 644. maddesine dayanılarak dava açılması mümkün bulunmayıp, mahkemece verilen red kararında bu davalı yönünde isabetsizlik bulunmamakta ise de, diğer davalı kooperatif, davaya konu çekin keşidecisi olup, bu davalıya karşı TTK.nun 644. maddesine göre dava açılması mümkündür. Bu itibarla anılan bu davalı yönünden de davanın pasif husumet yönünden reddi doğru olmamıştır. Öte yandan davalı kooperatifçe davaya cevap dilekçesinde söz konusu çekin zamanaşımına uğradığı öne sürülmüş ise de, ne bu dilekçede ne de yargılamanın daha sonraki bir aşamasının da iş bu davanın TTK.'nun 644. maddesinde bahsedildiği gibi 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı yönünde bir def' i öne sürülmemiştir. Zamanaşımı savunmasının bir defi olması nedeniyle resen dikkate alınmayacağı gözetilmeden mahkemece davacının bu davalı yönünden zamanaşımı nedeniyle reddi de doğru bulunmamıştır. O halde, mahkemece bu davalı yönünden iddianın incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Lehdarın hamil olması dolayısı ile ve söz konusu ilişki soyut borç ilişki olduğu için yetkili hamil esas borç ilişkisine dayanmaksızın sebepsiz zenginleşme davası açabileceğini düşünüyorum. Altı çizgili kısım işinize yarayacaktır. İyi çalışmalar..
Old 26-01-2010, 13:41   #3
Av.Dilara Özbey

 
Varsayılan

Sayın E.Polat,
Öncelikle ilginize teşekkürler. Biz de sizin gibi düşünüyoruz. Ancak sizin gönderdiğiniz bu kararda da davacı ciro yoluyla devralan hamil. Bu tarz kararlar elimizde mevcut. Ancak lehdarın bu davayı açamayacağına dair olan karar 2006 yani daha yeni tarihli. Açıkça lehdarın dava açabileceğine dair karar arıyoruz. Veya doğrudan lehdarın dava açabileceği şeklinde olmasa bile başka hususlarda yapılan temyiz incelemeleri ile ilgili kararlarda, karar metninden davacının lehdar olduğu anlaşılıyorsa ve bu husus Yargıtayca kabul görmüş, eleştiri konusu yapılmamışsa bu kararlar da olur. Tekrar teşekkür ederiz.
Old 26-01-2010, 14:11   #4
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Dilara Özbey
Sayın E.Polat,
Öncelikle ilginize teşekkürler. Biz de sizin gibi düşünüyoruz. Ancak sizin gönderdiğiniz bu kararda da davacı ciro yoluyla devralan hamil. Bu tarz kararlar elimizde mevcut. Ancak lehdarın bu davayı açamayacağına dair olan karar 2006 yani daha yeni tarihli. Açıkça lehdarın dava açabileceğine dair karar arıyoruz. Veya doğrudan lehdarın dava açabileceği şeklinde olmasa bile başka hususlarda yapılan temyiz incelemeleri ile ilgili kararlarda, karar metninden davacının lehdar olduğu anlaşılıyorsa ve bu husus Yargıtayca kabul görmüş, eleştiri konusu yapılmamışsa bu kararlar da olur. Tekrar teşekkür ederiz.

Sanırım aşağıdaki karar aradığınız tarzda bir karar:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/19-266
Karar: 2008/276
Karar Tarihi: 26.03.2008

Taraflar arasındaki <menfi tespit-alacak> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.03.2006 gün ve 133-76 sayılı kararın incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 16.06.2006 gün ve 3382-6621 sayılı ilamı ile; (...Asıl davada keşideci R____ 130.000.000.000 TL'lik çekle borçlu olmadığının tespitini istemiş, birleşen davada ise davacı A____ 130.000.000.000 TL'lik çekten doğan alacağın tahsilini talep etmiştir.

Yerel mahkemenin 26.03.2003 tarihli kararı Dairemizin 2003/8358 Esas, 2004/1871 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozmadan sonra dosya çekteki tahrifatın yapıldığı zamanın ve tahrifatın çekin bankaya ibrazından önce mi yoksa sonra mı yapıldığı konusunda rapor alınması için Adli Tıp Kurumu'na gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu 30.06.2005 tarihli raporunda tahrifatın bankaya ibrazdan önce yapılıp yapılmadığının teknik olarak mümkün olmadığı yolunda görüş belirtmiştir.

Mahkemece keşide tarihi çini mürekkep ile kapatılan çekin iptal edilmiş bir çek olduğu ve artık kıymetli evrak niteliği bulunmadığı, birleşen davanın davacısının alacağını kanıtlayamadığı gerekçesiyle menfi tesbit davasının kabulüne, birleşen alacak davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen davanın davacısı A____ vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olması nedeniyle süresinde bankaya ibraz edildiği kanıtlanamadığından birleşen davanın davacısı kambiyo hukukuna dayalı olarak talepte bulunamaz ise de, söz konusu çek davacı alacağının kanıtlanması yönünden HUMK.'nun 292. maddesi gereğince yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Bu durumda alacaklının temel ilişkiden doğan alacağını kanıtlamaya yönelik delilleri ile davalının (borçlunun) el yazısını içeren hesap dökümlerinin başka bir alacağa yönelik olduğuna ilişkin savunması ve dosya içindeki tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı-karşı davacı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. 2494 Sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl dava, çek keşidecisi tarafından açılan menfi tespit, birleştirilen dava ise çekten doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık, tahrif edilmiş olduğu saptanan çekin yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, bir çekte bulunması gereken yasal unsurların neler olduğu TTK. 730/14 delaleti ile 644. maddesi ve T.T.K.'nun 692. maddesinde açıklanmıştır. Bu zorunlu yasal unsurları ihtiva etmeyen çek kambiyo senedi niteliğini taşımaz. Bu belge alelade (adi) yazılı bir belge niteliğindedir. Alacaklı elindeki bu kambiyo senedi niteliğini taşımayan adi yazılı belge ile muhatap bankaya başvurduğunda, banka bir ödeme yasağı bulunmadığı ve borçlu borçtan rücu etmediği sürece isterse belgeyi ibraz edene ödeme yapabilir.

Somut olayda davaya konu olan çek nama yazılı olduğundan havale hükmündedir. Borçlu keşideci böyle bir borcunun bulunmadığını beyan etmekle birlikte, çekin altındaki imzasını inkar etmemiştir. Dolayısı ile imzanın ondan sadır olduğu kabul edilmelidir.

Bilirkişi raporuna göre çekin keşide tarihi mürekkep dökülmek suretiyle tahrif edilmiştir. Davanın tarafları çekin keşidecisi ve lehdarı olduğundan taraflar arasında temel ilişkinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca imzası inkar edilmeyen nama yazılı çekin tahrif edilmiş olması durumunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesi gereğince yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerekir. Bu görüşümüzü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E., 183 K; 20.02.2008 gün ve 2008/3-159 E., 15% sayılı kararları da doğrulamaktadır.

Öyle ise alacaklının alacağını kanıtlamaya yönelik tüm delillerin toplanıp değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği yönündeki bozma kararı doğru olup, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.03.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 26-01-2010, 20:17   #5
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Özbey,daha önce göz atmadıysanız ilginizi çekebileceği umuduyla:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=41013
Bildiğim kadarıyla,Yargıtay'ın konu ile ilgili istikrar kazanmış bir içtihadı yok.2006'dan sonra verilmiş fakat lehdar-cirantanın da TTK 644'den yararlanabileceğine içtihat eden bir karara rastlayabileceğinizi umuyorum
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
çekte yetkili hamil ve ciro uye9493 Meslektaşların Soruları 7 15-11-2010 13:54
Bonoda Ciro Yetkili Hamil Av.ÜNER Meslektaşların Soruları 2 25-09-2009 15:30
Çekin Arkasına Keşideci Tarafından Ciro Edilemez Kaydı Geçerli Midir? (Acele) Av. Ülkü Cakiroglu Meslektaşların Soruları 4 13-05-2007 12:22
Adi senetlerde alacağın temliki için ciro yeterli midir? ARDA PINAR YILDIRIM Meslektaşların Soruları 8 24-05-2006 17:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05965996 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.