26-10-2008, 19:14 | #1 |
|
Yazdıklarımı okuduğunda ne olacak?
Yazdıklarımı okuduğunda ne olacak? Bir öykü olsa bu, karmaşık kentin kafası karışmış insanını anlatsa, belki kendinden birşeyler bulup, öykümden çok uzaklara gidecek, kendi iç hesaplaşmanı yapacaksın. Belki de benim beni, kendimi anlattığımı sanıp, bir öyküden yola çıkarak yaşamımı çözümlemeye girişeceksin. Bir şiir olsa okuduğun, yine imgelerde ya kendini ya da varsaydığın beni arayacak ve düşgücümün yarattığını, düşgücünü kullanarak düşe çevireceksin.
Oysa neden “sana” yazmış olayım ki bunları? Neden hiç tanımadığım “sen”e “ben”i anlatayım? Ve zaten “sen”i hiç tanımadığıma göre, sana “sen”i anlatmış da olamam, değil mi? Bir düşünsene! Hem ne diye benden sözcükler, imgeler, bir kerteriz bekliyorsun ki, bana ya da kendine ilişkin birşeyler düşünmek için? Madem birkaç sözcükten, tümceden başlayıp, düşten düşe ya da gerçekten gerçeğe gezeceksin, benim katkım olmadan niye yapmıyorsun bunu? Şunu kabul et; yazar, kendisi için yazar, senin okuyup okumayacağını umursamaz bile. Tüm sanatçılar için geçerli bir kuraldır bu; güzelliğin peşinde koşarlar sadece. Başkaları beğenir mi, anlamsızdır bu soru onlar için. Kendilerince güzel olanı, herkes için güzel yapmaya çalışırlar ama öncelikli istekleri, kendilerinin o güzelliğe ulaşmalarıdır. O tadı aldıktan sonrasının bir önemi yoktur. 03.07.2003 |
27-10-2008, 20:56 | #2 |
|
Çok güzel...
|
28-10-2008, 14:23 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Sanat, sanat için değildir. Sanat, Toplum için de değildir. Sanat, Sanatçı içindir. |
28-10-2008, 15:59 | #4 |
|
''Yazdıklarımı okuduğunda ne olacak?'' sorusunu aynaya sorsak?
Yazmasak ne olacak? Yazdık da ne oldu? Eğer amaç sadece güzellikse Dünya'da pek çok güzellik varken yeni güzellik ihtiyacı neden duyuluyor? Her günbatımı güzel, her çiçek güzel. Daha önce yazılmış, çizilmiş, yontulmuş, imar edilmiş güzelliklerin pek çoğunu okumaya, görmeye fırsat bulamamışken yeni güzellikler için bin bir sancıyla çalışmaya neden ihtiyaç duyuluyor? Bu saydığım güzelliklere ömrünce baksa doyamayacak biri neden yeni güzellikler için gözlerini feda ediyor? ''Bu güzelliği ben yaptım. Bu benim'' diyebilmek için mi? Yoksa sanatın temelinde mülkiyet duygusu mu yatıyor? İnsan garip. İnsan henüz ilkel. Ne yapacağı belli olmaz. ''Yazdıklarımı okuduğunda ne olacak?'' dememek lazım. Ne yapacağı belli olmaz. Saygılarımla |
28-10-2008, 16:04 | #5 |
|
Yazar ne üretebileceğini görmek için yani merakından yazar. Yazar okuyucu okur mu okumaz mı diye yazarken düşünmez, yazdıktan sonra düşünür. Yazma sancısının tek dürtükleyicisi kendini görebilmektir, çünkü yazar yapıtında görür en iyi kendisini.
|
28-10-2008, 16:45 | #6 |
|
Sanatçı, eserini toplumun beğenisini kazanmak için yaratırsa, emin olun ki sanatsal bazda sanatçıdan çok geri olduğu gerçek olan toplumun beğenisini kazanarak, yeni eser yaratması için; çok ama çok beklemek zorunda kalır.
Kimileri buna sittinsene der, kimileri ilanihaye.. |
28-10-2008, 17:49 | #7 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yazdıklarınızı okuduğumuz da ne olacak? Sizin yazdıklarınız olacak. Ya sizi yorumlayacağız.Ya kendimizi. Ya hayatımızdan bir an gelecek gözümüzün önüne ya da sizin hayatınızı düşünmeye başlayacağız.Ama şunu asla aklımıza getirmeyeceğiz. Bu yazar sadece düş gücünü kullanmış olabilir mi? Düş gücü mü ,gerçek mi sorusunu , kendi düşlerimize sığdıramayacağımız zaman aklımıza getireceğiz anca. Ve bir kalıba sokamadığımız zaman ise acaba ne demek istedi diye alınacağız.Sonra aslında açıkça yazılmış bir metni tekrar tekrar okuyarak yine kendi görebildiğimiz ve anlayabildiğimiz şekilde yorumlamaya çalışacağız. Yazarın ne söylediği umrumuzda olmayacak. Bu benim yazım kendinize göre yorumlarsınız anca ve benim izin verdiğim kadarı ile demesi de bir anlam ifade etmeyecek okuyanlar için.Biz yine her zamanki gibi bildiğimizi yapacağız.
Anlamlandırma için sizi tanımak yeter mi? Her daim yanınızda olan birinin , tüm hayatınız gözü önünde olan birinin bile sizi yeterince tanıdığına inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum. Annemin, oğlumun, kardeşlerimin, bir zamanlar eşim olan insanın bile beni anca benim izin verdiğim kadarı ile tanıdıklarını bilirim.İnsanlar bazen bir cümle de, bazen bir tek bakışta, bazen ise kendileri ile hiç ilgisi olmayan konularda diğerlerini tanıyabilir.Bu da sadece o anlıktır. Kişiler arasındadır. Örnek:Bir başkasına herhangi bir olayda müsamaha gösteren size de ya da bize de aynı davranışı gösterecek diye bir kural mı vardır.Yoktur.O yüzden bu paragrafa açıkçası hayran oldum.2 gündür dönüp dolaşıp tekrar okuyorum ve yazmaya anca cesaret toplayabildim. Ama Sn Aladağ sizin katkınız olmadan da ne doğru anlayabiliriz ne de yanlış.
Kesinlikle kabul ediyor ve inanıyorum ki kimsenin ne anlayacağı yazarların umrunda değil. Ben yazar değilim.Benim bile yazdıklarım hatta bazen söylediklerimden bile iyi ya da kötü tepki beklemem.Kim ne anlarsa anlasın. Ne de olsa anlayacağı yanlıştır. Herkes için güzel yapmaya çalışmasının bir nedeni ise aynen sizin de söylediğiniz gibi kendi güzel düşüncelerinin , güzel bir anlatımı haketmesindendir. Yani, yine kendisi içindir. Muhtemel durumda ise bunları da yanlış anlamış da olabilirim. Ama sizin yazınızı okuduğum zaman bana katkısı bu oldu. Siz yazın efendim, lütfen. Bir ölümü, bir ayrılığı, bir kazayı duyduğumuz zaman bence aslında kendimize ağlarız.Ölene ya da başkasına değil, özleyeceğiz deriz.Kimse o bizi özleyecek mi diye ağlamaz.Kendimizi bunların yerine koyar ve kendimize ağlarız.Bu da benim kanaatim. Elinize sağlık ve düşüncenize demekten başka bir eleştirim elbette yok. Bana ait olan bir cümleyi de eklemeden geçemeyeceğim. ''Anlattıklarımı anlıyor olabilirsiniz, ama ne hissettiklerimi hissediyor ne de yaşadıklarımı yaşıyorsunuz.,, Saygılarımla. |
28-10-2008, 21:57 | #8 |
|
Sayın Nur Deniz,
Yazımdan daha uzun yanıtınızı okudum. Bu yaptığınıza "rol çalmak" denir. |
29-10-2008, 20:33 | #9 |
|
Bu konu kapandı mı yoksa?
|
29-10-2008, 21:08 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Evet. Okuyucular, "madem ki siz
|
29-10-2008, 21:09 | #11 |
|
Siz böyle deyince mi ne okuyan sayısı hızla artmış ama.
|
29-10-2008, 22:52 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazarın okuyucularını yanıltmadığı, samimi bireyselliğiyle kendini ve kendi algıladığı yaşamı anlattığını varsayacağız ve bu varsayımdan hareketle, okuduğumuz yazarı tanıyacağız. Devamla, o yazarın tahtında, onun algıladığı yaşamı kavrayacağız. Yeri geldiğinde, bizimkine benzeyen ve benzemeyen yönlerini karşılaştıracağız. Yaşamı kavrayış farklılıklarının farkındalığına ulaşağız. Devamla bakış açılarımızı bazen değiştirecek, bazense genişleteceğiz. Bol bilinmeyenli yaşam deneyimimizde, başkalarının deneyimlerinden de yararlanarak, filin, henüz kendi yordamımızla dokunmadığımız parçalarının da olduğunu anlayacağız. Bireysel çabalarımızla daha uzun zamanda katedeceğimiz kimi yolculukları, önceki yolculukların deneyimlerinden yararlanarak gerektiğinde kısaltacağız. Bertrand Russell'ın, "Doğru olduğuna kanıt getirilmedikçe hiç bir önermeye inanma" tezine bu yolculuklarımızda "Yazarın doğruculuğuna duyduğumuz kanıtsız ve kayıtsız şartsız güven" önermesiyle, bizarur itikadi yanıtlar vereceğiz. Yazar varsın kendisi için yazsın, yeter ki bireysel de olsa kendi doğrularından yola çıksın, okuru yanıltmasın. Sorun okuyunca ne olacağından çok, okumadıkça neler olacağı, hatta olmayacağında. Saygılarımla... |
29-10-2008, 22:56 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Olan, yazdıklarımdan daha güzel bir yazıyla yanıt verilmesi... Av.Şehper Ferda DEMİREL'e teşekkür ederim. |
12-11-2008, 12:38 | #14 |
|
Bir yerde okumuştum, diyordu ki;
Ben öldüğüm zaman cenazeme gelecek olan 50 kişiden 50 si de beni farklı hatırlayacak ve farklı bir insana üzülecek. Kendime dönmeliyim. Beni çok etkilemişti.Ve şu soruyu aklıma getirmişti.Ben kimim? Ve cevabı her insan çok iyi bir oyuncudur.Nasıl görünmek isterse öyle görünür. |
17-05-2010, 01:06 | #15 |
|
Tek tek...
Yazıyorum Yazıyorsun Yazıyor Çok çok Yazıyoruz Yazıyorsunuz Yazıyor Ben, sen, o, biz, siz, onlar bunu hep yapıyor. Tek tek Okuyorum Okuyorsun Okuyor Çok çok Okuyoruz Okuyorsunuz Okuyorlar Ben, sen, o, biz, siz, onlar da hep bunu yapıyor. Bazen... Tek tek Anlamıyorum Anlamıyorsun Anlamıyor Çok çok Anlamıyoruz Anlamıyorsunuz Anlamıyorlar O zaman... Tek tek... Yazmam Yazma Yazmasın Çok çok Yazmayalım Yazmayın Yazmasınlar Yazdıklarımı okuduğunda ne olacak? Çok şey, hiçbir şey... Soruya soru... Yazmasanız ne olacak? Yazmasak ne olacak? Kimse yazmasın. O zaman soru ortadan kalkacak. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dikkate almayın yazdıklarımı, ulusu yok çünkü | güler ataş | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 0 | 30-03-2008 13:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |