|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
13-04-2006, 15:08 | #1 |
|
örnek 28 alabilmenin şartları tam olarak nedir?
Değerli Arkadaşlar iik.143:Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir. Buradaki şartlar tahdidi olarak sayılmamıştır''gerekli şart' demektedir.ayrıca icra iflas yönetmeliği de aynı ibareyi içermektedir.Yorum yoluyla oluşmuş bir teammül söz konusu olduğunu düşünmekteyim. Ayrıca iptal davası açabilmenin şartı aciz vesikası alınmasıdır,bu yönde yargıtay kararı vardır. somut takipte kefilde varsa iik143 ne yönde uygulanmalıdır borçlu ve kefil hakkında |
16-04-2006, 18:27 | #2 |
|
Pratikte icra dosyasında yazılı borçlu adreslerinde uygulanan menkul haczi neticesinde hacze kabil mala rastlanılmadığına ilişkin ikametgahında düzenlenmiş haciz tutanağı; borçlunun ikametgah ve doğum yeri tapularından olumsuz dönmüş teskere cevapları, var ise işyerine gönderilmiş maaş haczinin olumsuz oluşu hususlarının dosya içerisinde belgelenmesi halinde aciz vesikası almak mümkün.
Bu konuda ayrıntılı bilgi için Doç.Dr.Selçuk Öztek'in icra ve iflas hukukunda borç ödemeden aciz vesikası adlı bir kitabından yararlanılabilir. |
16-04-2006, 19:49 | #3 |
|
Ben de aciz vesikası alınmadan,
Muvazaalı bir haciz işlemi ile malvarlığı üzerindeki haciz tasarruflarını önlemiş birinin, İcra Hukuk Mahkemesinde açtığım dava ile MUVAZAALI haciz işleminin iptalini istedim. Tek duruşma ile, henüz gerekçeli kararı almadım fakat sanıyorum ki, aciz vesikası almadığımdan davam red edildi. Aciz vesikası almak için, icra dosyasında yapılan (bankalar,trafi,tapular,iş yaptığı kurumdaki istihkakları gibi) haciz işlemleri boş çıktığına göre hangi mahkemeden talep ile alacağım? Boşa çıkan icra işlemleri ve icra dosyası acizlik vesikası almak için yeterli midir? Bu şirketin ilamlı borcunu ödemediğinden Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığımız bir DOĞRUDAN İFLAS TALEPLİ bir davamız ile, yine Asl.Huk.Mahk'de MUVAZAANIN İPTALİ talepli bir başka davam daha var. Bu davaların içerisinde acizlik belgesini alamaz mıyım? Gerek muvazaa,gerekse iflas davalarının uzun sürebileceği varsayılarak İcra Hukuk MAHKEMESİNDEN MUVAZAALI HACİZ dosyasının ortadan kaldırılarak,sırada bekleyen dosyamızın işleme alınmasını istemiştik.Fakat teknik,usuli nedenle kaybettik gibi görünüyor.Ayrıca böylesi bir kararın temyiz edilmesinde bir fayda var mıdır? İcra Hukuk Mahkemesinin davayı hemen red etmeden önce, muvazaanın iptaline dair diğer dava sonucunu beklemesi gerekmez miydi? Çünkü Asl.Huk.Mahk.'Sİ %40 TEMİNAT YATIRMAMIZ HALİNDE,MUVAZAALI OLDUĞUNU İLERİ SÜRDÜĞÜMÜZ dosyanın mahkeme sonuna kadar iptaline tensip ile karar vermiş durumdaydı. Konunuzu karıştırdım belki ama ACİZLİK VESİKASI hakkında görüş serddeden hukukçu arkadaşlarımızın bu hususu bu örnekle bir bütün olarak açıklamalarında fayda olur kanaatindeyim.Saygılarımla... |
17-04-2006, 00:22 | #4 |
|
Değerli Arkadaşlar
iik.143:Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir. Buradaki şartlar tahdidi olarak sayılmamıştır''gerekli şart' demektedir.ayrıca icra iflas yönetmeliği de aynı ibareyi içermektedir.Yorum yoluyla oluşmuş bir teammül söz konusu olduğunu düşünmekteyim. Ayrıca iptal davası açabilmenin şartı aciz vesikası alınmasıdır,bu yönde yargıtay kararı vardır. somut takipte kefilde varsa iik143 ne yönde uygulanmalıdır borçlu ve kefil hakkında |
17-04-2006, 13:02 | #5 |
|
İİK 270 vd devamı maddelerinde belirlenen tasarrufun iptali davasının dava şartı aciz vesikası almaktır.Bu vesika olmadan,yapılan tasarrufun iptali talep edilemez.Ancak BK 18 e dayanan muvazaa davalarında aciz vesikası şartı bulunmamaktadır.bu tür davalar genel içerikli muvazaa davaları olup,tasarrufun iptali davalarından daha genel içerikli davalardır.Diğer muvazaa davaları ile aynıdır.Tasarrufun iptali davalarından ayrıldığı nokta ise dosyada aciz gerçekleşmese dahi,aciz vesikasına ihtiyaç duyulmaksızın,muvazaalı bir işlemin bu dava yoluyla iptali istenebilmektedir.
Tatbikatta muvazaa davaları ile tasarrufun iptali davaları sık sık karıştırılmaktadır.Yukarıdaki meslektaşımın da aynı hataya düşmüş olduğunu görüyorum. Halbuki,muvazaalı davalar daha genel içerikli,süre ve dava şartı olmaksızın ve İİK da belirlenen hiç bir şarta riayet edilmeksizin muvazaalı işlem yada satışın yada haczin iptali istenebilir. Bu konuda ayrıntılı bilgi ednmek isteyen meslektaşlar Eraslan Özkaya'nın muzavaa ve Tasarrufun iptali davaları isimli kitabından yararlanabilirler. Tüm bunlar bir yana aciz vesikasından dolayı davanın doğrudn reddine gidilmesini Yargıtay kabul etmemekte ve Temyiz incelesinde dahi bu vesikanın sunulabileceğini bildirmektedir. |
17-04-2006, 13:03 | #6 |
|
T.C.
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1472 K. 2002/1833 T. 15.4.2002 • TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ DİNLENME ŞARTI ( Aciz vesikasıAcsı veya Geçici aciz vesikası Hükmündeki Haciz Tutanağının Bulunması Şartı ) • ACİZ VESİKASI ( Tasarrufun İptali Davasının Dinlenme Şartı Olarak ) • GEÇİCİ ACİZ VESİKASI HÜKMÜNDEKİ HACİZ TUTANAĞI ( Tasarrufun İptali Davasının Dinlenme Şartı Olarak ) 2004/m.105, 143, 277 ÖZET : Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için borçlu hakkında yasanın 105. maddesinde sözü edilen geçici aciz vesikasıı hükmündeki haciz tutanağının varlığı veya 143. maddedeki kesin acizz vesikasının bulunması gerekir. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali isteminden kaynaklanmıştır. Bu tür davaların dinlenebilme koşulunda birisi de borçlu hakkında yasanın 105. maddesinde sözü edilen geçici aciz vesikasıı hükmündeki haciz tutanağının varlığı veya 143. maddedeki kesin aciziz vesikasının bulunmasıdır. Somut olayda, borçlular Şenol B. ile Hasan Sabri K. hakkında düzenlenmiş geçici aciz vesikası niteliğindeki haciz tutanağı bulunmadığı gibi kati aciz vesikasıı da yoktur. Alacaklının 12.3.2002 günlü dilekçesine eklediği belgede düzenlenmesi icra müdürünün yetkisi dahilinde olmadığından "geçici acizz belgesi" niteliğinde değildir. Hal böyle olunca, mahkemece, tasarrufun iptali davasının dava şartları arasında sayılan acizz belgesinin yokluğu nedeniyle reddi ve davalılar yararına maktu avukatlık ücreti takdiri gerekirken bu hususlar bir yana bırakılarak yazılı şekilde hükme varılması bozma nedenidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 1. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının reddine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 15.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
17-04-2006, 13:09 | #7 |
|
Tasarrufun İptali şartları bulunmadığı takdirde aynı dava muvazaa olarak ileri sürülebilir.Örnek karar sunuyorum.Saygılar
T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 1999/8359 K. 1999/9195 T. 24.12.1999 • TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Borçludan Mal Kaçırmak İçin Yapılan Satışın İptali Talebinde Muvazaanın İspatı ) • MUVAZAANIN HER TÜRLÜ DELİLLE İSPAT EDİLEBİLMESİ ( Borçludan Mal Kaçırmak İçin Yapılan Satışta ) • BORÇLUDAN MAL KAÇIRMAK İÇİN YAPILAN SATIŞ İŞLEMİNİN İPTALİ TALEBİ ( Muvazaa İşleminin Her Türlü Delille İspat Edilebilmesi ) 2004/m.94 818/m.18 ÖZET : İİK'nun 94. maddesine göre verilen yetki belgesine dayanılarak, borçlu ile davalı arasındaki satış sözleşmesinin davacının alacağının tahsilini olanaksız kılmak için taşınmazın kaçırılması amacına yönelik muvazaalı bir işlem olduğu iddia edilerek, tapu kaydının iptali ile yeniden borçlu adına tescili istemiyle açılan davada; davacı muvazaa iddiasını her türlü delille isbatlayabileceği gibi, hakim de muvazaa nedeniyle hükümsüzlüğü resen nazara alır. DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.9.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; 6 sayılı parsel yönünden davanın kabulüne dair verilen 10.9.1999 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR : Davacı alacaklı İcra İflas Kanununun 94. maddesi gereğince 6.9.1996 tarihinde verilen yetki belgesine dayanıp 28.9.1996 tarihinde tapu iptali ve kendisine borçlu Aslan adına tescil istemiştir. Mahkemece, davacının alacağını karşılamaya yeterli olduğu gerekçesi ile sadece 6 sayılı parsel yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalılar vekili hükmü temyiz etmiştir. Dosyanın incelenmesinden borçlu Aslan 5.4.1996 tarihinde dava konusu 6 sayılı parseli davalı Sami'ye tapudan satış yaptığı ancak aynı gün yani 5.4.1996 tarihinde Tarsus Noterliğinin ( düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ) ile 6 sayılı parseli tekrar geri almıştır. Bu defa davacı alacaklının 1996/2629 sayılı icra takibi dosyasında borçlu Aslan'ın 5.4.1996 tarihli noter satış vaadi sözleşmesi ile satın almış bulunduğu taşınmaz üzerine bu sözleşmenin tapuya şerhi ve üzerine ihtiyati haciz konması kararını ( 1996/183 D. İş sayılı 2.4.1996 tarihinde ) alıp bu kararı 6.9.1996 tarihinde tapuya işletmesi üzerine aynı gün borçlu Aslan ve davalı Sami biraraya gelerek 6.9.1996 tarihli ( noter düzenleme şeklindeki fesihname ) ile daha önce aralarında akdetdikleri 5.4.1996 tacihli noter satiş vaadi sözleşmesini feshetmişlerdir.Bu fesih belgesine dayanıp borçlu Aslan'ın 10.10.1996 tarihinde davacı alacaklı Garip'e İcra İflas. Kanununun 94, maddesi gereğince İcra Müdürlüğü tarafından noter sözleşmesi gereğince Aslan adına hükmen tescil davası açabilmesi konusunda verilen yetki belgesinin iptali talebi İcra Tetkik Hakimliğince 13.6.1997 tarihinde reddedilmiş, bu karar 12. Hukuk Dairesinden geçip kesinleşmiştir. Bu durumda davacı alacaklı Garip 3. şahıs durumunda olduğundan muvazaa iddiasını her türlü delil ile ispatlama hakkına sahiptir. Ayrıca hakim muvazaa nedeni ile hükümsüzlüğü resen nazara alır. ( HGK 22.6.1983 YKD 1985/2 ) Yukarıda belirtilen işlemlerle alacağın tahsiline imkan bırakmamak için taşınmazın kaçırılması amacı ile tapudan yapılan satışın akabinde aynı gün düzenlenen noter satış vaadi sözleşmesi ile bu taşınmazın geri alınması ve ( ihtiyati haciz ve sözleşmenin tapuya şerh edildiği ) gün bu defa noter sözleşmesinin feshi işlemleri; Başlangıçta borçlu Aslan ile davalı Sami arasında tapudan yapılan satışın gerçek bir satış olmadığını muvazaalı olarak düzenlendiğini gösteren delillerdir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hüküm usul ve kanuna uygun görülmüştür. SONUÇ : Yukarıda açıkl.anan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün HUMK. 438/son maddesi gereğince ( ONANMASINA ), onama harcının temyiz edenden tahsiline, 24.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Kazancı Yayınlarından alıntıdır. |
17-04-2006, 16:37 | #8 |
|
Sn. GAMZE DÜLGER,
Verdiğiniz bilgiler ve sunduğunuz kararlar için, öncelikle teşekkür ediyorum. Benim İcra Hukuk Mahkemesinde iptalini istediğim muvazaalı olduğunu ileri sürdüğüm dosyanın miktarı asıl:300.000.00 YTL tutarlı, Bizim ilamlı alacak dosyamızın son tutarı ise: 65.000.00 YTL . İcra Hukuk Mahkemesinden bugün aldığım gerekçeli karara göre, talep ettiğimiz tasarrufun yani muvazaalı haciz dosyası işlemlerinin reddi; a) ACİZLİK VESİKASI sunulmamış olmamasına, b) dava değerinin yüksekliğine atıf yapılarak, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilebileceği yazılmış. Ben de; yarın acizlik vesikası için ilgili icra müdürlüğüne talep açacağım. EĞER vesikayı alabilirsem, İcra Hukuk Mahkemesi' nin kararını temyiz etmeden kesinleştirip, görevli yetkili Asliye Hukuk MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE DAİR DİLEKÇEMİ VERECEĞİM. Gittiğim yolun, usul açısından doğru olmasını umuyorum. Eğer başkaca yapmam gereken bir şey varsa; uyarırsanız, bilakis memnun olacağım. Saygılarımla.... |
18-04-2006, 15:43 | #9 |
|
Sayın Narin,
Tasarufun iptali davaları görev yönünden düzenlenmiş özel davalar değildir.Bu nedenle göreve ilişkin genel hükümlere göre açılmalıdır. Tasarrufun iptali davalarının tek farklı uygulaması;açılmış bulunan istihkakdavasına karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davalarında vardır.Bu takdirde İHM hem istihkak hemde karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasına bakar ve karar verir.Kanımca yolunuz kısa ve doğru.Başarılar dilerim. T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4836 K. 2004/6344 T. 28.6.2004 • TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( İcra Mahkemesince Görülebilmesi İçin Karşılık Dava Olarak Açılmış Olması Gereği ) *TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA GÖREV ( Doğrudan Doğruya Açılan - İİK. nun 281. Maddesine Göre Genel Mahkemelere Ait Olduğu ) *GÖREV Tasarrufun İptali Davası - İcra Mahkemesince Görülebilmesi İçin Karşılık Dava Olarak Açılmış Olması Gereği ) 2004/m. 97, 281 ÖZET : İİK. nun 97/17. maddesi hükmüne göre; İcra Mahkemesince tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için bu davanın karşılık dava olarak açılmış olması gerekir. Çünkü doğrudan doğruya açılan iptal davalarına bakmak görevi İİK. nun 281. maddesine göre genel mahkemelere aittir. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı-karşı davacı. ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davacı-karşı davalı 3.kişinin davasının kabulüne, davalı-karşı davacı alacaklının davasının reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, sonra işin gereği düşünüldü: KARAR : Davacı-karşı davalı 3. kişi dava konusu araç mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek borçlunun borcu nedeniyle trafik siciline konulan haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı-karşı davacı alacaklı banka, 2002/842 Esas sayılı dosyası ile İcra Mahkemesinde doğrudan doğruya açmış olduğu tasarruf iptal davasında istihkak davasına konu aracın borçlu tarafından 3. kişiye satışı ile ilgili tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiş, daha sonra bu davanın 3. kişi tarafından açılan istihkak davası ile birleştirilmesine karar vermiştir. İİK. nun 97/17. maddesi hükmüne göre; İcra Mahkemesince tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için bu davanın karşılık dava olarak açılmış olması gerekir. Çünkü doğrudan doğruya açılan iptal davalarına bakmak görevi İİK. nun 281. maddesine göre genel mahkemelere aittir. Somut olayda alacaklı, davasını karşılık değil bağımsız olarak açmış olduğundan bu davanın istihkak davası ile birleştirilerek görülmesi usul ve yasaya aykırıdır. İcra Mahkemesince yapılacak iş, istihkak davası ile birleştirilen tasarrufun pitali davasının bu davaların ayrılarak ayrı bir esasa kaydedilmesine daha sonra tasarrufun iptali davası dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın dava değerine göre görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek ve iptal davası sonucunun istihkak davası yönünden bekletici sorun yapmaktan ibarettir. O halde davalı-karşı davacı alacaklının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
25-09-2008, 11:26 | #10 |
|
aciz vesikası için hacze gidip hacze kabil malların olmadığına dair tutanağın da olması gerektiğinden bahsediliyor, peki dosya tk m.35 e göre tebligat yapılarak kesinleştiyse adres araştırmaları olumsuz sonuçlandıysa, bırçlu bulunamıyorsa yine haciz tutanağı şartı aranır mı, ya da hacze gidip iş yerinin boş olduğu, borçlunun nerde olduğunun bilinmediği gibi ifadeler de kabul edilir mi. son olarak dosyanın birden fazla borçlusu varsa bütün işlemler, yazışmalar bütün borçlular için tek tek yapılacak mı
|
29-04-2010, 13:57 | #11 |
|
merhabalar sayın meslektaşlar benımde az cok bunlara benzer bir dirimim var
borçlu hakkında yaptığımız takipte tapu kaydı ve banka hesapları bulunamadı ancak sadece bir aracı var ama ondada 25. sıradan haczimiz var bu aracın önümüzdeki borçları dahi karsılayamayacak nitelikte olması dile getirilip aciz vesikası almak mümkünmüdür? |
30-04-2010, 12:57 | #12 |
|
İcraca taktir edilen kıymete göre haczedilen malların alacağı karşılamadığı anlaşılırsa buna ilişkin haciz tutanağı da geçici aciz belgesi sayılır. Madde 105/2. Yani borçlunun bir kısım malları bulunmasına karşın takibe konu alacağı karşılamaya yetmediği anlaşılırsa aciz belgesi alınabilir. Ancak hacze kabil mal bulunmadığı haciz tutanağında açıkça yazılı olmalıdır.Yani haciz işlemi de yapılmalıdır.
|
28-11-2011, 20:52 | #13 |
|
Borçludan ödeme taahhüdü ( Taksit Sözleşmesi ) alınması, aciz vesikası alınmasına engel bir durum teşkil eder mi ?
|
04-09-2012, 13:40 | #14 |
|
Merhaba, yeni konu açmaktansa buradan yardımlarınızdan faydalanmak istedim.
İcra takibi başlattığımız borçlunun iflasının Manisa İcra Müdürlüğü tarafından icra takibimizden önce kapandığı ve ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu aşamada borçlu ile ilgili ACİZ VESİKASI alınabilmesi mümkün müdür? Mümkün ise nasıl? Tşk. |
07-02-2015, 12:52 | #15 |
|
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/13-303 KARAR NO : 2011/437 ...Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık;davaya konu alacağın tahsili konusunda asıl borçlu hakkındaki yasal yolların hepsinin tüketilip tüketilmediği;dolayısıyla davalı kefil hakkındaki davanın kabulü için mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olup olmadığı, noktalarında toplanmaktadır. .... Öyleyse mahkemece yapılacak iş; asıl borçlunun adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde (MERNİS) bulunan en son yerleşim yerini belirlemek; bu adreste kolluk aracılığıyla malvarlığı araştırması yapmak; asıl borçlunun bulunması muhtemel hak ve alacaklarını son yerleşim yerinin bulunduğu ilçe sınırları içerisinde bulunan bankalardan sormak; asıl borçlunun taşınmaz mallarının bulunup bulunmadığının tespiti için son yerleşim yerinin bulunduğu ilçe sınırları içerisinde bulunan Tapu Sicil Müdürlüklerinden araştırma yapmak; davalı kefil hem icra takibi hem de yargılama aşamasında mevcut kefalet nedeniyle ipotek verildiğini, ayrıca tüm yargılama aşamasında, dava dışı asıl borçlunun davacı/alacaklı bankadan aldığı tüketici kredisi ile araç satın aldığı ve davacı banka lehine rehin verildiğini ileri sürdüğüne göre, ileri sürülen savunmalar doğrultusunda araştırma yapmak; özellikle dava dışı asıl borçlu adına kayıtlı motorlu araç kaydının bulunup bulunmadığını trafik tescil müdürlüğünden sormak; bunların yanında davacı vekilinin göstereceği yerlerde de araştırma yapmak olmalı; tüm yapılan araştırmaların sonucuna göre, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
A.Ş'te Yönetim Kurulu Seçilme Şartları | MGDurbin | Meslektaşların Soruları | 2 | 20-11-2008 16:17 |
Evliliğin iptali davasının şartları nelerdir? | askeri hakim | Meslektaşların Soruları | 2 | 14-10-2006 22:48 |
senette şekil şartları nelerdir? | mkaraca | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-10-2006 08:29 |
Evlanme Şartları | Av-Emre | Hukuk Soruları Arşivi | 13 | 05-03-2004 23:11 |
Nafakanın Azaltılması/kaldırılması Şartları.. | omertcan | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 16-02-2004 22:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |