14-07-2003, 10:40 | #1 |
|
Kadın Şiddeti Hakeder Mi?
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu öğretim görevlisi Emre Yanıkkerem ve Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Aynur Saruhan “kadına yönelik şiddet” konulu bir araştırma yaptılar. İzmir’de, 345 kadınla yapılan bu araştırma, özellikle aile içi şiddetin yaygın şiddet bir türü olduğuna işaret ediyor ve şiddete maruz kalan kadınların profilini değerlendirerek şiddetin önlenmesine yönelik çözüm önerileri de sunuyor. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri, kadınların yüzde 8’inin kadının bazı durumlarda “şiddeti hak ettiğini” düşünüyor olması.
Aile içi şiddet, kendini aile olarak tanımlamış bir grup içerisinde; zorlamak, aşağılamak, cezalandırmak, güç göstermek, öfke gerginlik boşaltmak amacı ile bir bireyden diğerine yöneltilen şiddet davranışı olarak tanımlanabilmektedir. Kadına yönelik aile içi şiddet, kavram olarak, kadının kişiliğinin erkek tarafından fiziksel güç kullanılarak ya da korkutularak yıldırılmasıdır. Ancak, kadına yönelik aile içi şiddet prevelansı bazı gruplarda daha fazla görülmektedir. Eşinden boşanmış veya ayrı yaşayan, evini terk eden kadınlar, ekonomik ve eğitim seviyesi düşük kadınlar ya da erkeğin kadının eğitim seviyesinden düşük olduğu ailelerde, çocukluk döneminde şiddete maruz kalan kadın ve erkekler, çocuk sayısı fazla olan aileler, alkol, ilaç bağımlısı erkeklerin eşleri, daha önceden şiddete uğramış ve şimdi gebe olan kadınlar, aşırı derecede kıskanç ve paylaşımsız erkeklerin eşleri, düşük gelirli, azınlık gruplara mensup, işsizlik sorunu olan ailelerde eşe yönelmiş şiddet daha sıklıkla görülmektedir. Bu araştırma, İzmir İli Bornova Sağlık Grup Başkanlığına bağlı Evka 4 Sağlık Ocağı Bölgesinde 345 kadın ile yapılmıştır. Kadınların yüzde 42.03’ünün ilkokul mezunu ve büyük bir çoğunluğunun (yüzde 69.27) ev kadını olduğu saptanmıştır. Ailenin gelir durumu incelendiğinde, yüzde 43.48’i gelirlerinin giderlerinden az olduğunu ve yüzde 65.22’sinin herhangi bir sosyal güvenceye sahip olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan kadınların, “kadın şiddeti hak eder mi?” sorusuna, yüzde 91.88’i hayır, kesinlikle hak etmiyor, yüzde 8.12’si ise bazı durumlarda kadın şiddeti hak eder yanıtını vermişlerdir. Kadınların yüzde 11.30’u çocukluklarında ana-babalarından “sık sık” dayak yediklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 91.01’i gibi büyük bir çoğunluğu kadınların ekonomik destek yokluğu nedeni ile şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini düşünmektedirler. Çocuklar için endişelenme, bir diğer nedendir. Bununla birlikte eşlerinden korktukları için kadınların şiddet ortamında yaşamaya devam ettiklerini söyleyen kadınların oranı da bir hayli yüksektir (yüzde 77.1) Kadınların yüzde 35.07’si eşleri tarafından dövülmekte ve yüzde 12.47’si fiziksel şiddet yüzünden yaralanmıştır. Araştırmamızda kadınların yüzde 19.23’ü gebelik döneminde eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kalmışlardır). Araştırmamızda kadının hakarete uğrama oranı yüzde 41.45’tir. Kadınların yüzde 60 gibi büyük bir çoğunluğu mülkiyet sahibi değildir, yatırımları eşinin üzerindedir. Erkeklerin yüzde 19.72’si ise, kadın hasta iken, sağlığı elverişli durumda olmadığı halde eşlerine cinsel ilişkide ısrar etmektedir. Eğitim seviyesi düşük kadınların daha ağır derecede şiddete uğradığı bulunmuştur. 15 yaşın altında evlenen kadınlar imam nikahlı olan kadınlar daha fazla şiddete maruz kalmaktadır. Eğitim seviyesi düşük erkekler daha fazla şiddet uygulamaktadır. Çocuk sayısı arttıkça şiddete maruziyet artmaktadır. Aile içi şiddetin çok önemli ve yaygın bir problem olduğu ülkemizde de yoğun olarak yaşandığı, bu araştırma ile de desteklenmektedir. Aileyi korumaya yönelik önlemler temel alınmalıdır. Aile büyüdükçe şiddet artmaktadır. Yeni evliliklerin mümkün olduğu ölçüde yeni bir mekanda kurulması teşvik edilebilir. Zorunluluk bulunmadığı hallerde ebeveynden ayrı bir mekanda yaşamaya başlamak sorunları azaltabilecektir. Çocuk sayısı fazla olan ailelerde aile içi şiddet de artmaktadır. Evlenecek çiftlere ve yeni evlilere, aile sağlığı ve aile planlaması yöntemleri konusunda daha iyi bilgi verilmesi yararlı olacaktır. Bugünün anne babalarının geçmişteki dayak deneyimi, şiddeti bugüne taşımaktadır. Çocukların dövülmeden eğitilmesi önemlidir. Hamilelik döneminde de tüm faktörlerin yaşandığı görülmektedir. Hamilelik dönemindeki şiddet varlığı özel yasal durumlar olarak dikkate alınmalıdır. Birinci basamak sağlık çalışanlarına da büyük görevler düşmektedir. Şiddete maruz kalanların büyük bir bölümü yapacak fazla bir şey olmadığına inanmaktadır. Bu durum çaresizliğin kabulü anlamına gelmekte ve şiddete maruz kalanın pasif tutumuna yol açmaktadır. Aile içi şiddet konusundaki bilgilenmeye ek olarak kadınların sığınma ve geçim desteği hizmeti veren kurumlara destek sağlamak gerekir. Erkeğin alkol alması aile içi şiddeti artırmaktadır. Alkolün aile yaşantısı ve özellikle de şiddete yol açma boyutu iyice anlatılmalıdır. Kadının para kazanabileceği bir işte çalışması ve erkeğin sürekli düzenli bir işe sahip olması halinde şiddet yoğunluğu düşmektedir. Kadını becerili ve üretken kılma çabaları ve projeleri desteklenmelidir. Evlilik yaşının uzaması ve eşlerin daha iyi eğitim görmüş olması şiddeti azalmaktadır. Kadının okullaşma oranının gelişmesine destek sağlanabilir. Ülkemizde 8 yıllık eğitimin zorunluluğu bir yandan eğitim seviyesini yükseltirken diğer yandan da evlilik yaşını daha olgun bir döneme taşıyabilir. Sağlık çalışanlarının aile içi şiddet sorununa duyarlı olmaları gerekmektedir. Sağlık bakımı verenler, aile içi şiddetten şüphelendikleri zaman (fiziksel incinme, hastanın davranışları gibi) şiddete ilişkin soruları sormalı, empati ile yaklaşmalı, hastanın sırlarına saygı göstermelidir. Rutinde taramalar yaygınlaştırılmalıdır. Kitle iletişim araçları da aile içi şiddeti önlemek için bu konuya duyarlı davranabilirler. Ailenin yapabilecekleri ise büyük önem taşımaktadır. Çocuklarının önünde tartışma ortamı yaratmamalıdırlar. Çocukların kendilerine ve başkalarına saygı duymasını öğretebilirler. Çocuklarına vurmaktan kaçınabilir, onlara şiddet içermeyen disiplin yöntemlerini uygulayabilirler. Çocuklara şiddete başvurmadan tartışmaları nasıl çözebileceklerini öğretebilirler. Kadına yönelik şiddetin nedenleri, sonuçları ve engelleyici etkinliğini incelemek için aile içi şiddetin değişik türlerinin yaygınlığına ilişkin araştırmalar yapmak, veri toplamak ve istatistikler oluşturmak; kadına yönelik şiddetin nedenleri, doğası, ciddiyeti ve sonuçlarına, uygulanan önlemlerin etkinliğine ilişkin araştırmaları teşvik etmek; araştırma bulgularını geniş ölçüde yaymak ve kamuoyuna sunmak önemlidir. Devletin de bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Şiddete maruz kalan kadınların ve şiddet uygulayanların rehabilitasyonu sağlanmalıdır. Kadınların kendilerine uygulanan şiddeti uygun bir şekilde açıklayabilmeleri için kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. 24 saat hizmet veren bir telefon ve eğitilmiş personel gereklidir. Dövülen kadınların çoğu polis, sağlık görevlileri, arkadaşlar, aile bireyleri gibi kişilerden yardım istediklerinde durumun ciddiye alınmadığını görmekte ve çaresizlik duygusuna kapılmaktadır. Bu kişilerin de gereken duyarlılığı göstermeleri önemlidir. www.ucansupurge.org sayfasından alınmıştır |
14-07-2003, 11:19 | #2 |
|
Yukarıdaki yazı aslında ülkemizin herkes tarafından bilinen bir gerçeğinin küçük bir özetidir.. Eğitimli ya da eğitimsiz, çalışan ya da çalışmayan pek çok kadın bu ülkede bir şekilde şiddete maruz kalmakta... Gerçi beden olarak görülen şiddetin yanısıra bir de manevi varlıkta meydana gelen şiddet de incelenmeli... Ancak sanırım bu rakamlarla ispatlanamayacak bir olgu.. Oysa ki kanunlarımızda bu konu düşünülmüş... "Manevi varlıkta meydana gelen elem, gazap... " diye belirtilmiş..
Şiddeti hiç bir varlığın haketmediğini düşünüyorum.. Şiddeti yapan tarafın ise aslında aciz taraf olduğunu söylüyorum.. Bu konudaki duyarsızlık ise ülkemizde üst seviyelerde.. Eğitimin hep en alt kademelerden başlaması gerektiği bir gerçek.. Ancak şiddet konusunu bunun istisnası olarak görmekte sanırım yarar var.. Konu ile görevi gereği ilgilenmek durumunda olan herkesin öncelikle eğitimden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim... Saygılarımla... |
14-07-2003, 13:58 | #3 |
|
fikrini demokratik yollardan kabul ettiremeyen insan şiddete başvurur YANİ KONUŞARAK ANLAŞAMAYAN İNSAN.aslında konuşarak anlaşma insanları diğer canlılardan ayırır çünkü beyin fonksiyonu devreye girer şiddette ise beyin kullanılmaz!!.yani şiddet kullanmak yalnızca cahil insanın yapacağı iş değil aynı zamanda düşünme fonksiyonunu yitirmiş veya kullanamayan insanın(!)işidir.
ayrıca sibel hanıma kesinlikle katılıyorum... tıpkı diğer toplumsal bozukluklar gibi bunun çözümüde EĞİTİM EĞİTİM EĞİTİM!!! saygılarımla |
14-07-2003, 23:52 | #4 |
|
Sayın Kadınlar,
Kadına yönelik şiddet ülkemizin sorunu mu? Gelişmiş batı ülkelerinde kadına karşı şiddet olaylarının sayısı ile ülkemizdeki sayıyı karşılaştırabileceğimiz bir araştırma var mı? Afrika ya da Uzak Doğu kültürlerinde kadına karşı şiddet kullanma eğilimi var mı? Avustralya yerlileri de kadınları dövüyorlar mı? Eskimolar? Kandıralılar? Meraklarımla Bir Dost |
15-07-2003, 08:50 | #5 |
|
sn.bir dost
tabiki yalnızca ülkemizin sorunu değil.eğer yalnız ülkemizin sorunu olsaydı uluslararası platformda yer bulmazdı..sayısı konusunda kaynak arıyorum ama henüz ulaşamadım.ama,sayı; olayın önemini cok etkilememektedir kanaatimce çünkü tek bir bayana karşı bile olsa devletimiz buna tedbir almak zorundadır.yani aa bizim ülkemizde batılılardan daha az şiddet var tamam ozaman sorun yok tarzı bi mantık kabul edilemez.. |
15-07-2003, 09:07 | #6 | |||||||||||||||||||
|
:-) benim böyle bir mantığım yok.. Sorumun nedeni şu yanıt içindi: TÜM DÜNYA KADINLARI BİRLEŞİN !!!! Saygılarımla Bir Dost |
15-07-2003, 09:36 | #7 |
|
evet haklısınız tüm dünya kadınları birleşmeli çünkü kadın haklarının gerçekleşmesi için erkekler bilinçlendirilmeli ve sabit fikirli,ben merkezci erkeklere bunu anlatmak için tüm dünya kadınları birleşmeli!!
|
15-07-2003, 10:22 | #8 |
|
Sayın Neslihanvural,
Konu ile ilgili olarak doç.dr. vahit bıçak'ın veb sitesini gezebilirsiniz.. Kendisi de bir erkek olmasına rağmen konuyu bilimsel olarak ele almış ve incelemiştir.. Kadınlar ile ilgili bir makalesi o sitede mevcut.. Buradan sevgili Vahit Bıçak'a sevgilerimi de gönderiyorum. ) İnceleyince göreceksiniz ki; şiddete maruz kalanlar sadece Türk Kadınları değil.. Sayın bir dost, Yazık ki söylediklerinizin bir kısmına katılıyorum... Tüm Dünya Kadınları elbette birleşsin.. Çünkü karşılarında doğal olarak kadınlara ve kadın haklarına saygı göstermeyen bir güruh bulunmakta.. . Bilirsiniz etki ve tepki ... Ama bizim atasözlerimiz arasında da bu konuyu gülümseterek anımsatan bir hoş söz var : Kötü komşu ev sahibi edermiş insanı! Kadınlara doğuştan karşı olan erkekler de, ,kadınları birleşmiş bir kadın örgütü sahibi edecek... Katkılarınıza ve etkilerinize teşekkürler.... Saygılarımla.... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Niye "Adam Gibi Adam" Ya Da "Kadın Gibi Kadın" Bulamıyoruz? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 76 | 04-09-2011 13:30 |
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? | iustinianus | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 30 | 24-04-2008 14:28 |
Kadın:-))) | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 1 | 12-04-2008 14:27 |
Polis şiddeti ve kötü muamele | meryem kalay | Meslektaşların Soruları | 3 | 28-09-2007 22:06 |
Şiddeti Reddeden Erkekler: | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 4 | 05-11-2006 12:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |