Yabancı şirkete 89/1 (ve devamı) haciz ihbarnamesi gönderilebilir mi?

Toplu bir iş davasında borçlumuz olan işveren şirketin, icra dosyalarına verdiği mal beyanından, bir ticari davada karara çıkmış alacağı olduğunu öğrendim.

Bu dosyayı incelediğimde, davanın borçlumuz şirket lehine karara çıktığını, bakiye harcın çok yüksek olması nedeniyle davacı tarafından bunun yatırılıp da kararın alınamadığını, karşı tarafa tebliğ dahi edilemediğini öğrendim.

Bu konuyla ilgili ilk sorum, yerel mahkemede karara çıkmış ve fakat hala kesinleşmemiş bu davaya katılma dilekçesi verebilir miyim olacaktır. Bu sorunla bir başka olayda daha karşılaştım. Yine bir iş davasında davalımız olan işveren şirketin iflasın ertelenmesi davasına, karara çıktıktan sonra müvekkil işçilerden biri için verdiğim katılma dilekçesi Bakırköy 3. ATM başkanı tarafından şüpheyle karşılandı ve konuyu araştırarak bir karar vereceğini söylemişti. O olayda henüz karar verilmedi. Arkadaşlar bu konuda ne düşünüyor acaba? Bu davaya katılma amacım, gerekçeli kararı İngiliz şirketine göndererek kararın kesinleşmesini sağlamak.

İkinci ve daha önemli olan sorum da, bizim ilamlı icra takiplerimizin dosyalarından bu İngiliz şirketine 89/1 ve devamı haciz ihbarnamelerini gönderip gönderemeyeceğimizdir.

Bu iki konuda arkadaşlar düşüncelerini, dayanaklarıyla birlikte yazabilirlerse sevinirim.

Sayın meslektaşım,

İlk sorunuz için cevabım şu şekildedir: Bildiğiniz gibi, HUMK. 54 ve 381. maddeler dairesinde Yargılama bitinceye kadar davaya katılmak mümkündür. Mahkeme HUMK.381. maddeden de anlaşıldığı üzere, "yargılamayı bitirip", kararını vermektedir. Yani dosyadan el çekmektedir. mahkeme kararını verdikten sonra HUMK.54 de açıkça zikredilen yargılama bitinceye kadar başvurulabilir hükmü dairesinde, temyiz aşamasında katılmanın mümkün olmaması gerektiği kanaatindeyim.

İkinci sorunuz için cevabım ise şu şekildedir: Bildiğiniz üzere icra gücünün kullanılması, devletlerin egemenlik alanına girer. Bu temelde, bir başka ülkeden gönderilecek haciz veya haciz ihbarnamesi talepleri, sözkonusu icra takibinin dayanağı o ülkede karara bağlanmadığı sürece veyahut tanınıp, tenfizine karar verilmedikçe mümkün olmayacaktır düşüncesindeyim.

Bu arada Nafaka alacakları için bir istisnanın olduğunu ve Uluslararası sözleşmeler ile Nafaka alacaklarının icrasının mümkün olduğunu belirtmek isterim. ( Bkz. 26.1.1971 tarihli 1331 sayılı kanunla "onaylanan" ve iç hukuk kuralı haline gelen Türkiyenin de katıldığı 20 Haziran 1956 tarihli "NAFAKA ALACAKLARININ YABANCI MAHKEMELERDE TAHSİLİ İLE İLGİLİ Ulusararası Sözleşme ( NEWYORK sözleşmesi )

Katılma:
Yerel mahkemenin verdiği karar Yargıtay incelemesinden sonra bozulup da geri geldiğinde devam edecek yargılama için de geçerli midir bu sizce? Eğer geçerli değil ve bozmadan sonra sürecek yargılamada katılma mümkündür dersek önceki yargınızın hilafına bir şey söylemiş olmaz mıyız? Bence davanın bitmesi demek, kararın iç hukuk normları çerçevesinde olağan hukuk yollarının tüketilmesi demektir. Çünkü davanın her aşamasında yapılabilecek şeyler vardır ve katılmak isteyenlerden bunu esirgemek hukuka uygun olmayacaktır.

Yurtdışına haciz ihbarnamesi:
Bu konuyu bir de iki devlet arasındaki, eğer varsa, ikili anlaşma, sözleşme vb. çerçevesinde değerlendirmek gerekir kanısındayım. Bizim olayımızda, borçlumuz olan işveren şirket, o İngiliz şirketine mal satmış ve parasını alamamış. Ticaret mahkemesindeki davada tebligat usulünce yapılmış, ama o şirket ne cevap vermiş ne de kendisini bir vekille temsil ettirmiş. Sizin düşüncenizin doğruluğu durumunda ya haklı olduğunuz bir durumda yabancı ülkede aşırı derecede harcama yaparak hakkınızın alınmasını sağlamaya çalışacaksınız ki, bunu her babayiğit yapamaz; ya da kendi mahkemende karar alıp önüne koyarak kös kös düşüneceksiniz, bu ne işe yarayacak diye.