Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-06-2007, 10:27   #31
Av.Barış

 
Varsayılan

şunu sormak istiyorum.aynı durumda hakim avukata canım deseydi ne olurdu?
maalesef yargı sistemimizde hakim ve savcıların yeri avukatlardan daha ustun gorulmektedir.avukat hakime karcı bu davayı açsaydı %100 bu dava reddedilecek daha soruşturma sırasında hakimler savcılar yüksek kurumu yargılamaya izin vermeyecek ve verse dahi davada suçun oluşmadığı belirtilecektri.
bu olayda yargı yine tarafsızlığını bozmuştur.çünkü meslektaşın meslektaşı koruması her yerde görülen bir olaydır. yargıtay hakimle avukat arasında seçim yapmış ve hakimi üstün görerek ceza kararı vermiştir.bence adil yargılama olmamıştır.
Old 29-06-2007, 17:33   #32
dilekgulsen

 
Varsayılan

vallahi aynı durumda hakim avukata " canım " deseydi ne olurdu bilemem. Ama geçenlerde bir hakimin duruşma sırasında telefonu çalan davacı asile sinirlenen hakimin kendini unutup buraya yazamayacağım küfür ettiğine şahit oldum.... duruşma salonunda bekleyen tüm avukatlar şaşkındı. kimi gülüyor, kimi tepkisini yüzüne yansıtmaktan çekiniyor, kimi güldüğünü görmesin diye dışarı çıkıyor ..vs. aynı şeyi avukat yapsa duruşma salonunda hakim direk kovardı herhalde, birde hakkında baroya şikayette bulunurdu. gerçektende hakimler avukattan üstün görülüyor. zira bu olaya ses çıkaran olacağını sanmıyorum..
saygılarımla
Old 29-06-2007, 17:43   #33
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Üyeler

Her olayda avukatlıkla hakimliğin karşılaştırılması doğru sonuç vermez:

Hakim-savcıların üzerindeki disiplin baskısı ve toplum baskısı avukatlarla karşılaştırılmayacak kadar ağırdır. Özgürlükler açısından bakılırsa avukatların çok daha rahat olduğu görülecektir.

Saygılarımla
Old 09-08-2007, 16:51   #34
ufuk Karaoğlu

 
Varsayılan

üslup doğru değil.. Gerek hakim ve gerekse avukatlar birbirleri ile bu tür dialoglara girmemeliler.
Old 04-08-2008, 14:00   #35
volverinexxx

 
Varsayılan

her türlü ilişkide "saygının" ve "dürüstlüğün" esas olduunu savunan biri olarak üslübun gerçekten amacını aştığını ancak cezayı gerektirmeyecek derecede tolore edilebilir olduğunu düşünüyorum...
--------------------
Alanis Morisette - You Live, You Learn
Old 07-08-2008, 00:44   #36
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

"canım" tanımlanmasında bu kadar kızılacak ne var canım?

Ben kimi kırmış veya hakaret etmiş oldum?

Bildiğimiz üzere türkçede bazı kelimeler değişik anlamlarda kullanılabilmektedir. Türkülerimizde sıkça rastlanan bir durumdur. Örneğin yar kalimesi sevgili, uçurum, kesmek anlamında da kullanılmaktadır.

Canım da öyle bir aşamada kullanılabilen bir kelimedir. "Olur mu canım?", "yok canım" tanımlamasını çok kişi duymuştur. Burada olur mu canım karşı çıkışı, yok canım hayreti ifade der. Bence burada da benzer bir ifade var. Bir karşı çıkış. Yoksa bir kişiye karşı bir saldırı kastı yok.

Ben de canım, güzelim, kardeşim tanımlamalarını çok sık kullanırım ve bence kullanılması gereken tanımlamalar. Benim çevrem alıştı.

İnsanlar birbirine neler söylüyor.

Herkese saygılar.
Old 05-09-2008, 04:36   #37
AV.HARUN UYANIKOĞLU

 
Varsayılan

Yargı kararına saygı duyuyoruz.Yargıtay burada sanki sadece canım kelimesini değilde seni şikayet ederim kelimesini de nazara alarak karar vermiş gözüküyor.
Ancak; canım tabirini kullanmak veHakime görevini hatırlatmaaya çalışmak avukat için suç sayılmamalıdır.İkisi de erkek olan ve bize göre de meslektaş sayılan bu iki kişiden birinin diğerine Canım şeklindeki hitabı makul değerlendirilmelidir.ve burada görev başındaki hakime hakaret kastı yoktur.Ayrıca Güngör bey yaşça kemale ermiş hepimizin ağabeyi olan bir kişidir.
Sadece 'Hakime seni şikayet ederim'demek ise etik bir konu kabul edilmelidir.Saygılarımla;
Old 05-09-2008, 05:29   #38
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

Seni şikayet ederim canım

Cümlesindeki canım tanımlamasının nasıl hakaret oluşturduğunu halen anlamış değilim.

Cümle birebir böyle olmasa da öz olarak böyle.

Buradan hakareti çıkarmak çok mümkün değil. Ama kararın tümü yayınlansa iyi olur. gerekçelere bakarız. Belki bundan sonra canım yerine başka tanımlamalar kullanmayı deneriz

Saygılar
Old 05-09-2008, 06:17   #39
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Kararı ben de merak ettim, tümünü bulmaya çalıştım, bulamadım. Ararken gözüme çarpan bir Yargıtay kararında (4. Ceza Dairesi'nin 2004/4292 E., 2005/23365 K. sayılı ve 19.12.2005 tarihli kararı) sanığın "sen kim oluyorsun koçum, sen beni tanımıyor musun?" şeklindeki sözleri onur ve saygınlığı zedeleyici nitelikte bulunmuş ve bu sözlerin nitelik ve içerik bakımından hakaret suçunu oluşturacağına karar verilmiş.
Forum konusu kararı bulabilen meslektaşlarımızın bizlerle paylaşması ne güzel olur!
Old 05-09-2008, 10:38   #40
Av.Barış

 
Varsayılan

Sizce Avukat-hakim karşılaşmasında yargılamayı yapan merciler tarafsız davarnabilir mi?
Bundan sonra bana canım diye hitap eden bütün herkese hem ceza hemde maddi-manevi tazminat davası açıcam
Old 06-09-2008, 01:59   #41
üye25667

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ertan Uzunoğlu
İddianamede Arslan’ın, Güleç’e bir keşif sırasında, "Canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın. Harcı yatırdım. Parayı aldın, keşif yapmıyorsun. Şikayet ederim"
Cümlenin gelişinden belli değil mi arkadaşlar, "canım" hitabı hakime değil ki. Ayrıca hitap amaçlı da kullanılmamış. Söylenen söz eleştri boyutuna bile ulaşmamışken "hakaret" olarak değerlerdirilmesi çok yanlış.
Hakaret suçunun oluşması için hepimizin bildiği üzere somut bir madde isnadının oluşması gerekir. Şu cümlede "parayı aldın" sözü dışında madde isnadı da görünmüyor ki o da zaten yasal olarak alınan bir ücretten söz ediliyor, rüşveti aldın demiyor ki meslektaş. Çok yanlı bir karar, yargıtay düzeyindeki hukukçulara yakıştıramadım
Old 06-09-2008, 15:19   #42
BaharB

 
Varsayılan

Öncelikle "canım" ifadesinin bir tahkir unsuru taşıdığı kabul edilecekse, hakaret değil sövme üzerinde durmak gerekir. Her ne kadar yeni TCK da her iki suç da hakaret başlığı altında düzenlenmiş ve diğer maddelerdeki atıflarda da "hakaret" ten bahsedilmekte ise de hakaret ve sövme ayırımının kalktığını söylemek mümkün değildir. İkisi arasındaki en önemli fark, sövmede hukuka uygunluk denetiminin yapılamamasıdır. Sırf bu nedenle dahi, tahkir içeren ifadenin, özellikle ceza yargılamasında hakaret veya sövme niteliğinin irdelenmesi gerekir. Dolayısıyla somut madde tayini gibi unsurlar konuyla ilgili değildir.

Sayın "mutlakadaletin" yukarılarda yazdıklarına katılmakla birlikte, konu hakkında bir kaç ekleme yapmak isterim.

Öncelikle bir hakime "canım" şeklinde bir ifade ile hitap etmek kabul edilebilir bir üslup değildir. Hakime, temsil ettiği yüce makama yakışır bir üslupla ve ciddiyetle hitap etmek gerekir. AİHM'in de kimi kararlarında yargı makamlarının saygınlığının korunması gerektiği nedeniyle, aşağılayıcı ifadeler bakımından eleştiri sınırlarının dar yorumlanması gerektiğine vurgu yaptığını hatırlıyorum.

Diğer taraftan "canım" hitabı ile bir tahkir suçunun oluşması için tarafların sosyal mevkiilerinin, toplumun ortalamasını oluşturduğu kabul edilecek kişilerin algılamalarını, örf adet ve olay sırasındaki hal ve şartları irdelemek ve neticede mağdurun onur ve itibarını zedeleyecek bir ifadenin bulunup bulunmadığını, dolayısıyla ifadenin basit bir saygısızlık mı yoksa sövme derecesinde bir fiil olup olmadığını tespit etmek gerekecektir.

Örneğin köylü bir vatandaşın hakime veya bir valiye, "hakim efendi", "vali efendi" şeklindeki hitabı tahkir oluşturmayacakken, bir avukatın veya bir kaymakamın aynı hitabı, itibarı, saygınlığı düşürme çabası şeklinde tahkir edici olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde bir mağazadaki görevli bayana daha yaşlı bir bayan müşterinin "canım" şeklindeki hitabı bir saygısızlık dahi kabul edilemeyecekken, aralarında bir özel bir samimiyet varmış izlenimi uyandırabilecek şekilde bir erkek müşterinin aynı hitabı onur ve şerefi ihlal edici sayılabilir.
Saygılarımla...
Old 06-09-2008, 15:30   #43
Hümaniter

 
Varsayılan

Yergıtay'ın genel eğilimi hakaret davalarında eleştiri hakkının varlığıdır, nitekim adli görevlilere karşı yapılan eleştirilerin daha geniş olmasını istemiştir.Bu A.İ.H.M. kararlarıda bu yöndedir. Ancak bu noktada yargıtayın kırık pencere kuramını kullanarak cezalandırma alanını bu kadar aşağıda tutmasını anlamak çok güç.
Old 06-09-2008, 16:15   #44
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan Yargitay Karari

Ceza Genel Kurulu 2007/4-102 E., 2007/142 K. HAKARET SUÇUNUN MADDİ VE MANEVİ UNSURLARININ OLUŞMASI KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 266 ]

"İçtihat Metni" Sanık G..... A.....'ın hakime görevi sırasında hakaret suçundan beraatine ilişkin olarak Sinop Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.02.2004 gün ve 33-19 sayılı hüküm katılan tarafından tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 19.06.2006 gün ve 783-12539 sayı ile; "Sanık avukatın, keşif sırasında düzeni bozucu davranışlarda bulunması üzerine, kendisini uyaran yargıca söylediği 'canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın', 'sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşif yapmıyorsun' sözlerinin anlamlarının kullanış ve yöneliş biçimleri gözetildiğinde katılanı küçük düşürücü nitelikte bulunduğu, 765 sayılı TCY.nın 266/3 (5237 sayılı TCY.nın 125/3-b) maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel Mahkeme 06.12.2006 gün ve 89-134 sayı ile; "Dosya içinde bulunan Sinop Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/49 D.İş sayılı dosyasında yapılan incelemede tespit talebinde bulunanın G..... A..... olduğu karşı tarafın Tarım İl Müdürlüğü olduğu, tespit talebi üzerine 2001/43 D.iş karar sayılı kararla tespit yapılmasına karar verildiği, tespit mahallinde aleyhine tespit istenen işletme müdür yardımcısının hazır olduğu, tespitin başlangıcında G..... A.....'ın fotoğrafçıyı hareketlendirerek ağaç ve armutların fotoğraflarını çektirmesi sebebiyle il Müdür Yardımcısının, 'bize mahkeme davetiyesi gelmeden bu şekilde gelinmesi uygun mu' diye sorması üzerine tespit isteyen vekili Av. G..... A.....'ın Müdür Yardımcısı Ali U....'a 'seninle münakaşa edecek vaktim yok' dediği, Hakimin tarafları ikaz ettiği, G..... A.....'ın bu kez Hakime ' sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan şikayet ederim' dediği,, Hakimin de 'istediğin yere şikayet et, ister Cumhurbaşkanına, ister Sinop Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edebilirsin' demesi üzerine sanık G..... A.....'ın Hakime hitaben 'sen daha nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşfi yapmıyorsun' dediği, bu hususta zabıt tutulduğu ve tespit isteyenin huzurdan çıkarıldığı, tespit isteyenin özür dilemesi üzerine tespite devam edildiği, anlaşılmaktadır. Sanığın görevli Hakime 'harcı yatırdım, sen parayı aldın, keşif yapmıyorsun, şikayet ederim' cümlesinde hakaret ve sövme unsurunun bulunmadığı, sanığın keşif yapılması için harç yatırdığı, Hakimin keşif yapmadan geri döneceği düşüncesiyle bu cümleyi sarfettiği, sarfedilen cümlenin katılanı küçük düşürücü nitelikte olup olmadığının anlaşılabilmesi için toplumda hakim olan örf ve adetlere göre durumun değerlendirilmesi gerektiği, söylenen sözlerin küçük düşürücü nitelikte olmadığı, hakaret niteliğinde olmadığı, bu nedenle hakaret ve sövme unsurlarının olayda bulunmadığı sonucuna varılmıştır." gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de katılan ve o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2007 günlü "hükmün bozulması" görüşünü içeren tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Yokluğunda verilen direnme hükmünün 16 Ocak 2007 günü usulünce tebliğ edilmesine karşın katılanın yedi günlük sürenin geçmesinden sonra 24.01.2007 günlü dilekçeyle hükmü temyiz etmesi karşısında, katılanın temyiz isteminin süre yönünden reddine, incelemenin Sinop Cumhuriyet Savcısının istemine hasren yapılmasına oybirliği ile karar verilerek yapılan incelemede; Samsun Barosu'na bağlı avukat olan sanığın kendisi ve bir yakını için Ahmetyeri Fidanlığı'ndan satın aldığı deveci armudu fidanlarının cinsinin farklı olduğu bir kısım yakınları tarafından söylenince anılan fidanlıkta bu cins fidan üretilip üretilmediğinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesi için yakını adına vekaleten kendisi adına asaleten Sinop Sulh Hukuk Mahkemesine başvurduğu, ayrıca beraberinde Samsun'dan temin ettiği ziraatçi bilirkişi ve fotoğrafçıyı da getirdiği, aynı gün mahkemece delil tespiti amacıyla fidanlığa gidildiği, fidanların bulunduğu bölümde sanık G..... A.....'ın fotoğrafçıyı yönlendirerek fidanların fotoğraflarını çektirmeye başladığı, bilirkişiye çeşitli talimatlar verdiği, bu sırada rutin kontrol amacıyla fidanlıkta bulunan İl Tarım Müdür Yardımcısı Mehmet Ali U....'ın da durumu görüp heyetin yanına geldiği, fotoğrafçının bir kaç kez deklanşöre basması ve sanığın daha önceden yüklü miktarda fidan aldığını bildiğinden dolayı hakim Nuri G....'e olayların mahiyetini sorduğu, ayrıca "hakim bey burada ne oluyor, mahkemenin hakimi gibi hareket ediyor, tespite başlamadan kendisi bilirkişiye talimat veriyor" dediği, bunun üzerine tespiti yapan hakim katılan Nuri G....'in yanıtlamasına fırsat vermeden konuşmalara müdahale eden sanık Ahmet G.....'ün "kardeşim ben hiç kimseye bir şey izah etmek zorunda değilim, biz buraya keşif yapmaya geldik, seninle münakaşa edecek vaktim yok" dediği, bu nedenle çıkan tartışma sırasında ortamın gerilmesi üzerine katılan hakim Nuri G....'in "avukat bey, ortamı germeyelim" diye uyardığı ve bu şekilde tartışma devam ederse tespiti yapamayacağını söyleyip sakinleşmeye davet ettiği, sanığın bu kez de katılana hitaben "canım sana ne oluyor, sen paranı aldın, bu tespiti yapacaksın, yoksa seni şikayet ederim" diye söylediği, katılan Nuri G....'in "istediğin yere şikayet et, ister Cumhurbaşkanlığına, istersen Cumhuriyet Savcılığına şikayet et" diye yanıtladığı, sanığın da görevli hakime hitaben konuşmasını sürdürerek "sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşfi yapmıyorsun" dediği, bu sözler üzerine keşfin sürdürülemeyeceğini anlayan katılan Nuri G....'in tespit işlemini yarıda bırakıp gelişmeleri tutanağa döktüğü, keşfin yapılmayacağını anlayan sanığın bu kez, Samsun'dan geldiğini, bu keşfin daha sonra yapılmasının zor olacağını söyleyip sözlerinden ve tavrından dolayı özür dilediği, bunun üzerine yeniden tespite devam olunduğu, katılan Nuri G.... ile şikayetçi Mehmet Ali U....'ın anlatımları, tespit tutanağı, sanığın kaçamaklı ikrarı, tanıklar Mehmet A.....türk, Abdullah T.... G…., Muammer D…., Kazım Ö…, Ömer K….'ın yeminli anlatımları ile dosya kapsamındaki diğer kanıtlardan anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere sanık fidanlıkta tespite gidildiğinde hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere, uyarılmasına karşın doğrudan müdahale ederek bilirkişilere talimatlar vermiş, onları çeşitli işlemlere yönlendirmiş, İl Tarım Müdür Yardımcısının bu durumu tespiti yapan hakime sözlü olarak iletmesi üzerine bu kez onunla tartışmaya girişerek el kol hareketleri yapıp sinirli biçimde konuşarak ortamın gerilmesine neden olmuş, bundan dolayı kendisini yeniden uyaran ve olumsuz tavrını sürdürmesi halinde tespite devam edemeyeceğini söyleyen hakime, önce yargılama ortam ve adabına uygun düşmeyen lâubali bir hitap tarzını tercihle ve gözdağı vermek amacıyla, "canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan seni ilgili yerlere şikayet ederim" demiş, ardından da para için tespit yaptığı intibaı verecek ve mesleki yetersizliğini çağrıştıracak biçimde "sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın, keşfi yapmıyorsun" diye söylemiştir. 30 senedir avukatlık mesleğini icra ettiği anlaşılan sanığın agresif söz ve davranışlarını tespitin başlangıcından itibaren tırmandırarak bilinçli biçimde sarf ettiği sözlerin gerçekleştiği ortam ve zamanı da dikkate alındığında, görevli hakimi aşağılayıcı nitelikte olduğu açıktır. Bu itibarla, sanığın söylediği sözlerde, görevi sırasında hakime hakaret suçunun maddi ve manevi unsurları oluştuğundan, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; suçun manevi unsurunun oluşmadığı, direnme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 12.06.2007 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

Old 06-09-2008, 16:34   #45
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ayselari
Hakimlerin bize dedikleri ne olcak?

Geçenlerde biri bana "kızım" dedi?

Siz de şikayet edersiniz artık. Karar, duygusal ve son derece yersiz.
Old 06-09-2008, 17:29   #46
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hümaniter
Yergıtay'ın genel eğilimi hakaret davalarında eleştiri hakkının varlığıdır, nitekim adli görevlilere karşı yapılan eleştirilerin daha geniş olmasını istemiştir.Bu A.İ.H.M. kararlarıda bu yöndedir. Ancak bu noktada yargıtayın kırık pencere kuramını kullanarak cezalandırma alanını bu kadar aşağıda tutmasını anlamak çok güç.

Sayın Hümaniter;
Yazılarınız biraz aceleye geliyor galiba. Yargıtay'ın hangi düşüncede olduğuna dair ne düşündüğünüzü tam anlayamadım. Ancak AİHM bakımından size katılmak mümkün değil. Yargıya yönelik eleştirilerin, siyasetçiye, kamu görevlisine vs yapılan eleştirilere oranla çok daha sınırlı olması gerektiği bir çok kere içtihat konusu olmuştur. Buna ilişkin bir kaç karardan aşağıya alıntı yaptım.

Schöpfer - İsviçre: "Onlardan (avukatlardan) yargının iyi işleyişine ve ayrıca yargıya halkın güvenmesine katkıları beklenebilir. (…) Düşünceyi açıklama özgürlüğünün, şüphesiz yargının işleyişi hakkında aleni olarak konuşma hakları bulunan avukatlar için de geçerli olduğunu söylemeye gerek yok, fakat eleştirilerinin belli bir sınırı aşmaması gerekir. Bu çerçevede, yargı erkinin iyi işleyişini ilgilendiren sorunlar konusunda toplumun bilgilendirilme hakkı, yargının iyi işleyişinin gerekleri ve avukatlık mesleğinin saygınlığının yer aldığı çeşitli çıkarlar arasındaki dengeyi dikkate almak gerekir"

Prager ve Oberschlick - Avusturya: "...adaletin güvencesi olan ve hukukun üstünlüğü anlayışı ile yönetilen bir devlette temel rolü olan mahkemelerin yaptığı çalışmaların halkın güvenine ihtiyacı vardır. Dolayısıyla yargı temelsiz saldırılara karşı korunmalıdır. Bu unsur özellikle yargıçların beyanat vermeme görevleri dolayısıyla saldırılara cevap vermesinin olanaksız olması sebebiyle daha da büyük önem taşır"

Saday - Türkiye: "AİHM, yargılananların savunmalarını yerine getirmek için mahkeme salonunda açıkça görüşlerini dile getirme hakları varsa, eleştirilerinin bazı sınırlara tabi tutulamayacağını hatırlatmaktadır. Bununla birlikte, yargı erkinin yetkisi gibi bazı yetkiler bu hakkın kısıtlanması bakımından önemli bir yere sahiptir. "
Old 06-09-2008, 18:07   #47
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Konuyla ilgili daha önce görüş bildirmemiş, yalnızca kararı merak ettiğimi yazmıştım. Karar foruma eklenince epeyce inceledim. Biraz uzun oldu ama incelememin sonuçlarını yazmak istiyorum.

İlk bakışta basında çıkan haberle karar arasında farklılık bulunduğu, yine kararda da bazı çelişkilerin bulunduğu göze çarpıyor:

1- Haberde "canım" sözcüğünün ön plana çıkarılmasına rağmen ("Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hakime "canım" hitabını hakaret niteliğinde gördü ve suç saydı."), kararda "canım" sözcüğünün tek başına değerlendirilmediği görülüyor. Oysa forumdaki tartışmada (haberin yönlendirmesi ile) "canım" sözcüğünün hakaret suçunu oluşturma olasılığı tartışılmıştı.

2- Kararda ve haberde sanığın sözleri farklı; hatta kararın farklı yerlerinde de bu sözler farklı yazılmış. "Maddi gerçek" arandığına göre sanığın tam olarak ne dediği önemli olmasına rağmen, bu farklılık var. Bu açıdan haber ve karar eleştirilebilir nitelikte.

Haberde: "Canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın. Harcı yatırdım. Parayı aldın, keşif yapmıyorsun. Şikayet ederim"

Kararda:

a)
Alıntı:
Yazan Gülsün A. Aygörmez
"canım sana ne oluyor, sen paranı aldın, bu tespiti yapacaksın, yoksa seni şikayet ederim"

b)
Alıntı:
Yazan Gülsün A. Aygörmez
"canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan seni ilgili yerlere şikayet ederim"

Yine kararda suçun unsurlarının oluşumuna etki etmeyen unsurlar, sanki suçun oluşumuna katkıda bulunmuş gibi gösterilmiştir:

Alıntı:
Yazan Gülsün A. Aygörmez
Görüldüğü üzere sanık fidanlıkta tespite gidildiğinde hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere, uyarılmasına karşın doğrudan müdahale ederek bilirkişilere talimatlar vermiş, onları çeşitli işlemlere yönlendirmiş, ...

Oysa yine kararda bu olay şu şekilde açıklanmış:

Alıntı:
Yazan Gülsün A. Aygörmez
tespitin başlangıcında G..... A.....'ın fotoğrafçıyı hareketlendirerek ağaç ve armutların fotoğraflarını çektirmesi sebebiyle il Müdür Yardımcısının, 'bize mahkeme davetiyesi gelmeden bu şekilde gelinmesi uygun mu' diye sorması üzerine tespit isteyen vekili Av. G..... A.....'ın Müdür Yardımcısı Ali U....'a 'seninle münakaşa edecek vaktim yok' dediği, Hakimin tarafları ikaz ettiği,

Karardaki bu bölümlerden anladığım; tespit isteyen sanık, fotoğrafçıya tespite konu ağaçları gösterip, onların fotoğraflarını çekmesini istemiştir. Bu eylem, kararda yazıldığı gibi "hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere müdahale ve bilirkişilere talimat verme" sayılamaz. Kaldı ki bu hususun, hakaret suçunun oluşumu ile de ilgisi yoktur. Bu olayların, "suça konu sözlerin söylenmesinden önce ortamın nasıl gerildiğini açıklanması" bakımından kararda yer alması gerekirse de, olduğundan farklı değerlendirilmesi eleştirilebilir. Yine kararda, sanığın "fotoğrafçıyı hareketlendirmek" olarak tarif edilen eylemini "uyarılmasına karşın" yaptığından sözedilmiştir. Oysa olayın anlatıldığı bölüme bakıldığında, hakimin tarafları (sanık ve müdür yardımcısını), sanığın müdür yardımcısına söylediği sözlerden sonra ("seninle münakaşa edecek vaktim yok" ), bu ikisinin tartışmalarını önlemek için uyardığı, uyarının sanığın "fotoğrafçıyı hareketlendirmesi" ile ilgisinin bulunmadığı açıktır. Karar bu yönden de eleştirilebilir.

Diğer küçük bir eleştirim de, kararda (Ceza Dairesinin bozma kararından sözedilirken) kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu düzenleyen maddenin 125/3-a yerine (olasılıkla, maddi hata sonucu) 125/3-b olarak yazılmış olmasınadır.

Gelelim sonuç bölümüne;
CGK kararın sonuç bölümünde şöyle denmiştir:

Alıntı:
Yazan Gülsün A. Aygörmez
Görüldüğü üzere sanık fidanlıkta tespite gidildiğinde hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere, uyarılmasına karşın doğrudan müdahale ederek bilirkişilere talimatlar vermiş, onları çeşitli işlemlere yönlendirmiş, İl Tarım Müdür Yardımcısının bu durumu tespiti yapan hakime sözlü olarak iletmesi üzerine bu kez onunla tartışmaya girişerek el kol hareketleri yapıp sinirli biçimde konuşarak ortamın gerilmesine neden olmuş, bundan dolayı kendisini yeniden uyaran ve olumsuz tavrını sürdürmesi halinde tespite devam edemeyeceğini söyleyen hakime, önce yargılama ortam ve adabına uygun düşmeyen lâubali bir hitap tarzını tercihle ve gözdağı vermek amacıyla, "canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan seni ilgili yerlere şikayet ederim" demiş, ardından da para için tespit yaptığı intibaı verecek ve mesleki yetersizliğini çağrıştıracak biçimde "sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın, keşfi yapmıyorsun" diye söylemiştir. 30 senedir avukatlık mesleğini icra ettiği anlaşılan sanığın agresif söz ve davranışlarını tespitin başlangıcından itibaren tırmandırarak bilinçli biçimde sarf ettiği sözlerin gerçekleştiği ortam ve zamanı da dikkate alındığında, görevli hakimi aşağılayıcı nitelikte olduğu açıktır. Bu itibarla, sanığın söylediği sözlerde, görevi sırasında hakime hakaret suçunun maddi ve manevi unsurları oluştuğundan, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; suçun manevi unsurunun oluşmadığı, direnme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 12.06.2007 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.


Sonuç bölümü ile ilgili görüşlerim:

1-765 sayılı TCK.nun 266/3. maddesi 5237 sayılı TCK.nun 125/3-b maddesine göre sanık lehe olduğundan, olayda 5237 sayılı TCK.nun uygulanacağını düşünüyorum.

2- TCK 125 hakaret suçunu "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak." şeklinde tanımlamıştır. Suçun oluşumu için sanığın eyleminin onur ve saygınlığı incitecek nitelikte olması, suç unsurlarının oluşup oluşmadığını belirlerken tarafların sosyal durumlarının, olayın meydana geldiği yer ve koşulların, söz ve davranışların biçiminin dikkate alınması gerekir.

3- 765 sayılı TCK'nun uygulanma olasılığına göre 266.maddeyi de incelemekte yarar var. 266. madde suçu şöyle tarif etmiştir: "Bir kimse resmî sıfatı haiz olan bir memurun huzurunda ve ifa ettiği vazifeden dolayı şeref veya şöhretine veya vakar ve haysiyetine kavlen veya fiilen taarruz ve hakarette bulunursa..."
Maddede suçun maddi unsuru da 5237 sayılı yasanın 125.maddesine paralel şekilde "şeref veya şöhretine veya vakar ve haysiyetine kavlen veya fiilen taarruz ve hakaret"tir.
Bu maddedeki suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesinde de, sanık ve mağdurun sosyal durumlarının, olayın meydana geldiği yer ve koşulların, söz ve davranışların biçiminin dikkate alınması gerekir.

Tüm bu incelemelerim ışığında, CGK'nun kararının sonuç bölümüne katılıyorum; olayda suçun maddi ve manevi unsurları oluşmuş gibi görünüyor. Elbette bu görüşüm, haber ve karar verilerinden hareketle yaptığım incelemenin sonucudur. Bu forumda bir yargılama yapmadığımızın, dava dosyasının tümü ile elimizde de olmadığının altını çizmek isterim.

Saygılarımla.
Old 06-09-2008, 18:11   #48
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan penguen olayi

Degerli Meslektaslar,

hakaret suclarinin maddi unsurlarinin yorumlanmasi kadar, hukukcularin islerinin zor oldugunu düsündügüm baska bir suc türü yoktur.
Ancak ben burdaki suca iliskin teorik bir irdelemede bulunmak yerine, genel olarak hakaret suclari hakkindaki toplumsal düsünce yapisina iliskin bir kac görüsümü sizle paylasmak istiyorum.

Konu, seref, öz sayginlik (onur), namus vs. olunca, kisiler duygularinin yönetimi altina giriyor, mantikli, daha tepeden, daha genis, daha hosgörülü vs. düsünmek zor geliyor. Bence cogu somut durumla baglantili olan, bu tür duygulanim merkezli suclarda, kisilere hemen mahkelemere kosmasi yerine, elestiriyi hazmetme, hosgörülü olma vs. yönünden de, yön gösterici olunmasi gerekir. Bazen soruyorum, magdurun eline ne geciyor acaba, fail cezalandirilinca diye. Özel hukuk hükümlerine göre, tazminat almak, daha dogru olmaz mi, bunun yaninda bir de kisiyi, hakaret sucu faili yapmanin ne alemi var?

Gecenlerde, mahkemede staja giden bir hukuk fakultesi ögrencisi anlatiyor bana. Bir davada taniklik yapmak zorunda olan zengin bir is adami, mahkeme salonuna giriyor büyük bir siddetle ve avukata, savciya ve hakimlere yönelik olarak basliyor öfkeyle konusmaya: "Siz benim buraya gelmek icin, kaybettigim zamani ve parayi tahmin bile edemezsiniz, sizi penguenler kiliklilar" diyor "giyinmissiniz penguen kiyefetlerini, oturuyorsunuz ha bire, penguenler"... Hem hakimlere, hem savciya, hem de avukatlara yönelik bu tavirlara ne gibi bir karsilik gelecek diye büyük bir merakla sordum, hukukcularin ne yaptiklarini? Insan belki bir ceza davasi, hatta belki tutuklama vs... bekliyor. Ögrencim devam ediyor, mahkeme baskani sormus, "geliriniz ne kadar beyefendi?", adamin yanitina da istinaden "iyi bakalim, devletin hazinesine sayenizde yüklü miktarda para girecek" demis. Baskanin karari mi? Durusma düzenini bozmaktan, is adami aleyhine idari para cezasina hükmedilmis... Ve hic bir "penguen" nitelemesini giyen hukukcu, adama karsi, ceza davasi acilmasi icin sikayette bulunmamis...

Bu olayi, burda yeni savciliktan emekli olan bir meslektasima anlattim, "gercekten böyle hosgörülü müsünüz, yoksa bu istisani bir örnek mi?" dedim. "Cogunlukla insanlarin söyledikleriyle ya da yaptiklariyla ilgilenmiyorum" dedi "konusmalari, giyim tarzlari" dedi, "bazen aslinda daha düzgün olabilir de"; "gecenlerde, biri karari begenmedi, disari cikarken sakizini mahkeme salonuna atip gitti" dedi. "Ben sahsen bunlarla ilgilenmiyorum, ne oldugumu ne yaptigimi kendim biliyorum ya, ama agir konusmalara gelemeyen meslektaslar da olabiliyor. Ama onlar da ceza davasi fikrine cok zor gelirler, ceza davasi büyük bir olay Gülsün hanim, öyle hemen ha diyince acilabilir mi dedi?" Evet, öyle hemen kolay acilmamali ...

Degerli meslektaslar, bu veridigim örnek, Almanya'dan. Ingiliz hukuku dersleri veren bir meslektasim ise, Ingiltere'de mahkemnin cok kutsal algilandigini, mahkemede saygisizligin hosgörülemeyecegini söylüyor, benzer ifadeleri Italyan meslektaslarim de söylüyor.. Ordaki hakimler-savcilar-avukatlar, kendilerine penguen denmesine nasil bir tepki gösterirlerdi bilemiyorum.

Sonucta ama öne cikarilmasi gereken düsünce bence, toplumca daha hosgörülü, daha acik, daha genis olmamiz gerektigidir. Cogu zaman, elestiri hakkinin kullanilmasi cercevesinde kalmasi gereken düsünce aciklamalarinin, kisilerinin kendilerini ifade etmeleri, kisiliklerini gelistirmeleri seklinde algilanmasi husunun vurgulanarak, her agir elestirinin düsünce ve ifade özgürlügü hakkinin kullanilmasi olduguna öncelik verilmelidir. Ayrica, "cocuklukta" görülen, hemen sikayet etme aliskanligindan, cezalandirmaya kosma fikrinden artik vazgecilmeli ve hukukcular da, bu noktada hem kararlariyla, hem de uzlasma hükümlerinin bu konularda daha etkili isletilmesini saglamakla, hatta cezadan ziyade özel hukuka yönelmeyi saglamakla, topluma yön gösteren "öncüler" olmalidir.
Sonucta kimse, kendisine penguen denilmesiyle, penguen olmuyor


Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Old 07-09-2008, 01:17   #49
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

Sn Aladağ;

Avukat sadece hakimin dediğini mi yapmalı?

Ben bilirkişi heyetini etkilemek hakkı dışında kendimin de fotoğraf çekebileceğini düşünüyorum.

(Bilirkişi heyetini etkilemek bu tartışma nedeni ile aklıma geldi. Hiç düşünmemiştim. Ama avukat fotoğraf çekiyorsa ya da şurayı da fotoğraflayın diyorsa suç nasıl oluşur? Bunu yapamayan avukatın keşif mahallinde ne işi var?

Saygılar
Old 07-09-2008, 01:27   #50
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Sn Aladağ;

Avukat sadece hakimin dediğini mi yapmalı?

Ben bilirkişi heyetini etkilemek hakkı dışında kendimin de fotoğraf çekebileceğini düşünüyorum.

(Bilirkişi heyetini etkilemek bu tartışma nedeni ile aklıma geldi. Hiç düşünmemiştim. Ama avukat fotoğraf çekiyorsa ya da şurayı da fotoğraflayın diyorsa suç nasıl oluşur? Bunu yapamayan avukatın keşif mahallinde ne işi var?

Saygılar

Sayın Erdoğan,
Fotoğraf konusunda sizinle aynı düşüncede olduğumu mesajımdaki şu tümcelerle anlatmıştım zaten:

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Karardaki bu bölümlerden anladığım; tespit isteyen sanık, fotoğrafçıya tespite konu ağaçları gösterip, onların fotoğraflarını çekmesini istemiştir. Bu eylem, kararda yazıldığı gibi "hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere müdahale ve bilirkişilere talimat verme" sayılamaz.

Bu nedenle mesajımdaki hangi düşüncemi eleştirdiğinizi anlamadım.
Old 07-09-2008, 01:34   #51
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

Alıntı:
olayda suçun maddi ve manevi unsurları oluşmuş gibi görünüyor. Elbette bu görüşüm, haber ve karar verilerinden hareketle yaptığım incelemenin sonucudur.

Saygılar
Old 07-09-2008, 01:38   #52
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan, vardığım sonuçla fotoğraf konusu arasında nasıl bağlantı kurduğunuzu gerçekten anlamadım.
Old 07-09-2008, 01:55   #53
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

kontrol amacıyla fidanlıkta bulunan İl Tarım Müdür
Alıntı:
Yardımcısı Mehmet Ali U....'ın da durumu görüp heyetin yanına geldiği, fotoğrafçının bir kaç kez deklanşöre basması ve sanığın daha önceden yüklü miktarda fidan aldığını bildiğinden dolayı hakim Nuri G....'e olayların mahiyetini sorduğu, ayrıca "hakim bey burada ne oluyor, mahkemenin hakimi gibi hareket ediyor, tespite başlamadan kendisi bilirkişiye talimat veriyor" dediği, bunun üzerine tespiti yapan hakim katılan Nuri G....'in yanıtlamasına fırsat vermeden konuşmalara müdahale eden sanık Ahmet G.....'ün "kardeşim ben hiç kimseye bir şey izah etmek zorunda değilim, biz buraya keşif yapmaya geldik, seninle münakaşa edecek vaktim yok" dediği, bu nedenle çıkan tartışma sırasında ortamın gerilmesi üzerine katılan hakim Nuri G....'in "avukat bey, ortamı germeyelim"

Burada yargılanması gereken il tarım müdür yardımcısı mı avukat mı?

saygılar
Old 07-09-2008, 02:05   #54
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yargıtay hakime ''canım'' diyen avukatı suçlu buldu..

Alıntı:
"hakim bey burada ne oluyor, mahkemenin hakimi gibi hareket ediyor, tespite başlamadan kendisi bilirkişiye talimat veriyor"

Bu dışarıdan ve olayla ilişkisiz bir kişi.

Bu ifadeyi nasıl değerlendirebiliriz?

Avukat hakkında dava açılıyor, bu adam hakkında açılmıyor?

Garip.

Yargıyı etkilemeye çalışmak da hakime hakaret de bu tümcelerde tüm unsurları ile var.

Üç soru işareti koyayım mı?

Admin kızar mı? (Türkçe kurallarına aykırı da)

Saygılar
Old 07-09-2008, 02:14   #55
BaharB

 
Varsayılan

Sayın Aygörmez'e kesinlikle katılıyorum. Kişisel ve toplumsal gelişimin temel anahtarının da bu "demokratik olgunluk seviyesi"nde olduğunu düşünüyorum.
Kimse kendisine penguen denilmekle penguen olmuyor ancak gerçek şu ki, Penguen'in bir insanı "kedi" olarak karikatürize etmesine dahi tahammül edilemeyen bir olgunluk düzeyimiz var.
Old 22-10-2008, 22:16   #56
Milano

 
Varsayılan

Şu bir gerçek ki meslektaşımız haberde belirtilen sözleri bire bir kullandıysa yargılanmayı ve neticede ceza almayı haketmiş. Zarara kendi rızasıyla girene merhamet edilmez. Zira, kimsenin kimseye bu şekilde söz söylemeye hakkı yoktur. Olayın canımla cicimle de yakından uzaktan alakası yok.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay “küfürü” haklı buldu. Av.Ömer KAVİLİ Hukuk Haberleri 4 17-06-2007 19:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09448504 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.