13-11-2008, 10:45 | #211 |
|
Birbirine yabancı 3 kadın kendi aralarında sohbet ediyorlarmış. Evliliklerinin monotonluğundan, kocalarının ilgisizliğinden vs. vs. Başlamışlar çözüm üretmeye... Biri demiş ki, "siyah deri elbise kadını çok çekici gösteriyor. Bu akşam bunu deneyelim belki faydası olur. Yalnız, ertesi gün herkes yaşadıklarını anlatacak" demiş ve ayrılmışlar. Ertesi gün olmuş, toplanmışlar.
Fransız olan kadın başlamış anlatmaya; "Akşam kocamı kapıda karşıladım. Üzerimde siyah deri elbise vardı. Beni görür görmez öyle bir istekli baktı ki... Sonra, birlikte özenle hazırladığım masaya oturduk. Mum ışığında yemek yedik. Gece boyunca benim ne kadar çekici ve güzel olduğumu söyleyip durdu. Tabi ki mutlu son. Tek kelime ile süperdi." demiş. Sıra İtalyan kadına gelmiş. Bu sefer o başlamış anlatmaya... "Kocamı önce normal kıyafetimle karşıladım. Masa zaten hazırdı. O duş alırken ben hazırlandım. Saçım, makyajım ve tabi ki siyah deri elbisemi giydim. Beni görünce çok şaşırdı. Gece boyunca sürekli bana iltifat etti. Mükemmeldi... Açıkçası süper bir gece geçirdim." demiş. Sıra bizimkine gelmiş. "Hadi sen anlat" demişler. Bizimkisi başlamış anlatmaya... "Ne anlatayım" demiş. "Akşama doğru kuaföre gittim, saçımı- başımı yaptım. Masayı hazırladım. Müzik de hazırdı. Sonra da siyah deri elbisemi giyip kocamı beklemeye başladım. An geldi ve kapı çaldı. Baktım kocam. Tebessümle kapıyı açtım, bana ne dese iyi... Hey! betmen, akşama ne yemek var?" Not: Bu fıkranın benzer bir versiyonu Hürriyet gazetesinde Şükrü KIZILOT tarafından da yayımlanmıştı. |
16-11-2008, 23:09 | #212 |
|
Fıkra gibi...
Vatandayın biri elinde koyu kahverengi deri, yarım botu alıp kasaya yanaşıyor.Kasadaki kıza;
- 43 lira değil mi?... - Kız, 'Ne münasebet' der gibi bakıyor ve 'Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira.' Vatandaş kendinden emin; -Olur mu hanımefendi, bakın altında 'Size 43' yazıyor... |
16-11-2008, 23:13 | #213 |
|
Fıkra gibi 1...
İlkokulu dışardan bitirme sınavlarında yaşını başını almış adamlardan biri soruların hiç birine cevap veremeyince, gözetmen acıyıp yanına yaklaşıyor.
'Maddenin üç halini yazınız' sorusunu parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip cevabı fısıldıyor: 'Katı, Sıvı, Gaz.' Adam hemen cevabı yazıyor. - Katır, Sığır, Kaz. |
19-11-2008, 10:12 | #214 |
|
T.C.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ E. 1997/7837 K. 1997/8129 T. 16.10.1997 • TAHLİYE DAVASI ( Kararı Veren Mahkemenin Hakiminin Ad ve Soyadının Hangi Sıfatla karar Verdiğinin Kararda Açıkça Belirtilmesi ) • HAKİMİN HANGİ SIFATLA KARAR VERDİĞİNİN BELİRTİLMESİ ( Kararda Açıkça Yer Alması ) 1086/m.388 ÖZET : Kararı veren mahkemenin, hakimin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının ve mahkemenin hangi sıfatla karar verdiğinin kararda açıkça belirtilmesi gerekir. DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR : Dava ihtiyaç nedeniyle tahliye isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı kabul etmiş karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK.nun 388. maddesi gereğince kararı veren mahkeme ile hakimin ve tutanak katibinin ad ve soyadı ve sicil numaraları mahkemenin hangi sıfatla karar verdiğinin kararda açıkca yazılması icabeder. Olayımızda mahkemenin ismi yazılmış ise de kararı veren hakim ve tutanak katibinin ad ve soyadı ile sicil numaraları yazılmamış olmakla kararın usulüne uygun verildiği kabul edilemez. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmadığına ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 16.10.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. -------------- Fıkra gibi... |
24-11-2008, 23:04 | #215 |
|
günün birinde bir avukat mahallenin güzel kızına aşık olmuş ve flört etmeye başlamışlar.Bi zaman sonra kız hamile kalmış ,avukata 'beni ailemden iste ' diye başlamış baskı yapmaya .her gün hergün 'beni ailemden iste 'demekteymiş.baskılara dayanamayan avukat sonunda kıza 'ailene söyle bu aksam bizimkiler seni isteyecek 'demiş,akşam olmuş avukatın anne ve babası kızı istemişler,kızın ailesi ise 'biz biraz düşünelim ,size haber verelim ' demiş.Bir müddet sonra haber olumsuz olarak gelmiş.Aradan uzun yıllar geçmiş .avukat bir bakmış ki karşıdan kız ve yanında bir çocuk .hemen yanlarına yaklaşmış ve 'ya aklım almıyor .sen o kadar beni iste ,beni iste dedin.ancak sizinkiler olumsuz cevap verdi .Neden ? .Kız : Aile meclisi düşündü ve bi karar aldı 'bu aileye bir avukat gireceğine bir gayrı meşru çocuk girsin' daha iyi dediler.Demiş
|
03-12-2008, 00:42 | #216 |
|
Dönemin amerika, ingiltere ve Türkiye Basbakanlari biraraya gelmis ve toplanti sonunda basinin sorularini yanitliyorlarmis...
Gazeteci sormus: ---ülkenizde 4 kisilik bir aile ne kadar gelirle rahat bir hayat sürebilir; siz onlara ne kadar ödüyorsunuz? amerika basbakani: ---amerikada 4 kisilik bir aile 5000 dolar ile rahat bir yasam sürebilir, biz onlara 6500 dolar ödüyoruz geri kalan 1500 dolari naparlar bilmiyorum ingiltere basbakani: ---ingilterede ayni aile 4000 pound ile rahat yasar, biz 5000 veriyoruz, 1000 pound nereye gidiyor bilmiyoruz Türkiye Basbakani: --Türkiyede ayni ailenin açlik siniri 1000 TL dir. Biz onlara 380 TL veriyoruz geriye kalan 620 TL yi nereden buluyorlar bizde anlamis degiliz |
03-12-2008, 17:23 | #217 |
|
Tecelli Eden Adalet
İddianame:
.... Mağdur A'nın suç tarihinde, ... mahallesinde bulunan ... aile çay bahçesinin karşısındaki sahile küçük tuvaletini yaptıktan sonra kendi beyanına göre rahatladığı için "OH BE" diye söylediği, bu sırada nişanlısı ile yanından geçmekte olan B'nin mağdurun söylediği sözü, "OF YAVRUM" diye anlaması üzerine B'nin mağduru yanına çağırarak yaptığının yanlış olduğunu söyledikten sonra basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı... tanık beyanları ve doktor raporu ile sabit olduğu, böylece şüphelinin üzerine atılı "kasten yaralama" suçunu işlediği yukarıda belirtilen delillerden anlaşılmış olmakla...cezalandırılmasına... karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur. A'nın Adli Muayene Raporu: Genel durum iyi..alkolsüz, sol yanağında hafif kızarma ve şişlik var. Tokat atıldığını iddia ediyor.... |
05-12-2008, 21:38 | #218 |
|
THY internet sitesinden alıntıdır:
Duyuru Hopa Yolcularımızın Dikkatine 19.08.2008 İstanbul-Hopa ve Hopa-İstanbul uçuşlarımızda yolcularımızın silah taşımalarına müsaade edilmeyecektir. Bu nedenle yolcularımızın havalimanına gelirken beraberlerinde silah getirmemelerine önemle hatırlatmak isteriz. Kaynak: http://www.thy.com/tr-TR/corporate/n....aspx?aid=2908 |
03-01-2009, 15:55 | #219 |
|
Garip Bir Dava...
Soylenti bu ya, o gun kadi efendinin sokaklarindan gececegi tutar. Tam o sira iki ofkeli adam bir garibi surukler, kadi efendinin onune yikarlar. Bir grup dilenci cocuk olay yerine kosar. Davacilardan biri âlel âcele anlatmaya baslar: "Efendim biz uc arkadastik. Birlikte bir is yaptik ve iyice bir para kazandik. Yalani yok ya birbirimize itimadimiz yoktu. Paramizi hepimizin guvenecegi birine 'yani buna' emanet ettik ve altini cize cize 'ucumuz birlikte gelmedikce vermeyeceksin' diye tembihledik. Ama o bize hiyanet etti." Kadi yaka paca suruklenen adama bakar: -Dogru mu soyluyor bunlar? -Dogru efendim ama eksik. -Nasil yani? -Evet bunlar dun aksam bana bir kese para biraktilar ve "birlikte gelmedikce hicbirimize verme" dediler. Ancak henuz 50 adim bile gitmeden iclerinden biri geri geldi ve altinlari istedi. Uzaktan "Bakin veriyorum" diye bagirdim, bu ikisi de kafa sallayip "Tamam" dediler. Soyleyin baska ne yapabilirdim ki? Kadi bu kez digerlerine doner: -Peki buna ne diyeceksiniz? -Onu da aciklayalim. Keseyi emanet edip giderken simdi burada olmayan arkadasimiz aniden durdu. "Butun paramizi emanetciye biraktik ama bu aksam ne yiyecegiz?" dedi. Biz de "harcanacak kadar bir seyler almasina" izin verdik. Hepsini alip kaybolacagini nereden bilebilirdik? -Himmm simdi is vuzuha erdi. Arkadasiniz paralari alip kacti desenize. -Evet ama biz emanet verdigimiz adami taniriz. Ona ustune basa basa "ucumuz birlikte gelmedikce verme" dedik mi, dedik. O da bunu kabul etti mi,etti. Gozunu acaydi, aldanmasaydi. Madem bir saflik yapti, ceremesini ceksin, bedeli kesesinden odesin. Odesin demek kolaydir ama delikanli soz konusu parayi verecek gucte degildir. Zaten uzgun ve bitkindir. Aglamamak icin dudaklarini isirir ve buyuk bir teslimiyetle boynunu buker. Zor duyulan titrek bir sesle "Hataliyim efendim" der, "cezama raziyim". Hava bir anda emanetcinin aleyhine doner. Merhametli kadi gozlerini kisar, sakalini sivazlar. Bir cikis yolu arar... Arar ama nereye kadar? Iste tam o sira kucuk dinleyici bedbin gencin elinden tutar. "Aglama be amca" der, "kendini niye uzuyorsun ki? -Nasil uzulmem be gulum, basima gelenleri duydun iste. -Sen gel beni dinle ve de ki: "Kese bende". -Haydi istedigin gibi olsun. Diyelim ki kese bende. -Emaneti almalari icin bunlarin uc kisi olmalari gerekmiyor mu? -Gerekiyor. -Oyleyse soyle onlara "getirsinler arkadaslarini, alsinlar paralarini!" |
03-01-2009, 16:59 | #220 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet gerçekten fıkra gibi, hem de içinden kaç fıkra çıkar Saim Bey'im? Bu hususun temyiz edilmemiş olması, karardaki bu eksikliğin tamamlanmasının istenmeden esasa girilmiş olması ve tek başına bozma sebebi vs. Teşekkürler! |
12-01-2009, 21:45 | #221 |
|
Fırtına apansız bastırınca, koca gemi bir anda
denizin dibini boyladı. Adam, issiz bir adanın sahilinde gözlerini açtı. Ne gelen vardı ne giden... Ne araç vardı ne gereç... İstersen muz ve Hindistan cevizi, istemezsen muz ve hindistancevizi... Hayati boyunca evi dışında beş yıldızlı otellerden başka yere adımını atmadığından, bir süre ne yapacağını bilemedi... Sonra dört ay boyunca muz yeyip, hindistan cevizi suyu içti. Geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini denize dikip, kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu... Bir gün sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareket hissetti. O da ne ? Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en müthiş kadın. Son surat geliyor... İnanamadı... "Nereden geliyorsun ?" diye haykırdı ve ekledi "Buraya nasıl geldin?" "Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "gemi batınca oraya çıktım." "Ne şans, benden başka kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz ?" "Başka kimse yok, sadece benim. Sandal da gemiden değil. Gemiden cop yok... "Adamın aklı karıştı... "O halde sandalı nereden buldun?" "Basit" dedi kadın. "Adada bulduğum malzemeyle yaptım... Kürekler sakız ağacı... "Zemini palmiye dallarından ordum, yanlar okaliptüs..." "Ama, ama bu imkansız, aletlerin yok nasıl becerdin ?" dedi adam. "Pek de sorun olmadı. Öteki tarafta sıra bir alüvyon kaya oluşumu var. Fırında belli dereceye ısıtılınca islenebilir yumuşaklıkta demir elde ediliyor. Alet yapmak için kolayca kullandım... Boşveer bunları. hadi göster, nerede yaşıyorsun ?" Bon bir ifadeyle orada yaşadığını itiraf etti adam... Aylardır oracıkta sahilde yatıp kalktığını... "Öyleyse bana gel benim yerime..." diyerek kadın küreklere asildi. Bir kaç dakika sonra küçücük bir iskeleye yanaştılar... Adam sahile göz atınca az daha sandaldan düşüyordu. ; Mavi beyaz boyalı kulübeyle, iskele arasına taş döşeli yürüme yolu bile yapılmıştı ! Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti, "Pek rahat sayılmaz ama ben yine de ev diyorum iste... Otur lütfen, bir şey içer misin ?" "Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam. Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı. "Daha fazla Hindistan cevizi suyu içemeyeceğim artik... Tahammülüm kalmadı..." "Hindistan cevizi suyu değil ki... İmbiğim var, Pink Colado'ya ne dersin?" Adam hayretini gizlemeye çalışarak ikramı kabul etti. Kanepeye oturarak sohbete daldılar. İkisi de birbirlerinin hayat hikayesini dinledikten sonra kadın, "üzerime rahat bir şey giyeceğim" diyerek ayağa kalktı. "Duş yapıp tras olmak ister misin ? Üst kattaki banyo dolabında jilet var." Adam artik olayı sorgulamaktan tamamen vazgeçmişti... Banyoya girdi, dolapta kemik bir sapın içine sıkıştırılmış oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan yapılma ustura onu bekliyordu... "Bu kadın inanılmaz" diye mırıldandı... "Bakalım bundan sonra ne var Döndüğünde kadın onu gardenya kokuları içinde, stratejik bölgeleri üzüm yapraklarıyla örtülü olarak karşıladı... Sadece uzum yaprakları... Yanına oturmasını istedi. Sonra yavaşça sokularak fısıldadı... "Söy le bana yakışıklı, ikimiz de uzun suredir bu adadayız... Çok yalnız olmalısın, eminim su anda yapmak için kıvrandığın bir şey var... Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin... Anlıyorsun değil mi ? Ne istersen yapabilirsin.... Gözlerinin içine bakıyordu... Adam duyduklarına inanamadı... "Yani..." dedi... "Buradan e-mailimi kontrol edebilir miyimmm?" |
23-01-2009, 13:25 | #222 |
|
Zamanın birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadın karşılaşmışlar.
Mükemmel bir flört döneminden sonra mükemmel bir evlilik yapmışlar. Birlikte mükemmel bir hayat sürmüşler. Bu mükemmel çift karlı,fırtınalı bir Noel akşamı mükemmel arabalarıyla giderken yolda donmak üzere olan bir adam görmüşler. Mükemmel çift olduklarından adama yardim etmek için durmuşlar. Adam meğer sırtında oyuncak çuvalıyla Noel Baba'ymış. Mükemmel çiftimiz Noel akşamı çocukların hayallerini karartmamak için Noel baba ve oyuncaklarını arabaya yüklemişler. Oyuncakları çocuklara dağıtarak yollarına devam etmişler.. Maalesef tipi artmış, araca hakim olmak zorlaşmış ve mükemmel çift ve Noel baba trafik kazası geçirmişler. kazada bunlardan yalnızca biri kurtulmuş. soru:kim kurtulmuş? cevap aşağıda...... Yanıt: Mükemmel kadın kurtulmuş.. Herseyden önce mükemmel kadın gerçekten vardır... Herkes bilir ki Noel baba ve mükemmel erkek diye birisi yoktur... Kadınlar burada okumayı bıraksınlar, onlar için yazının sonu burası! **** erkekler aşağıya baksınlar... Eğer mükemmel adam ve Noel baba yoksa, arabayı mutlaka mükemmel kadın kullanıyordur. Bu bize kazanın nedenini ve en mükemmel kadının bile araba kullanmak gibi bazı konularda pek de mükemmel olmadığını açıklar.... **** erkekler aşağıya baksınlar... Simdi eğer bir kadınsanız ve hala bunu okuyorsanız, bu da başka bir noktayı açığa kavuşturur: 'Kadınlar hiç bir zaman söz dinlemezler. |
23-01-2009, 13:48 | #223 |
|
Çok iyiymişşş Bayıldımmmm
|
23-01-2009, 14:39 | #224 |
|
"Sonu burası erkekler aşağıya baksınlar" uyarısını yapan beyefendinin akıbetini çok merak ediyorum
|
31-01-2009, 00:50 | #225 |
|
Ben cok güldüm :)
Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"
________________________________ İşe giderken cep telefonumu evde unutmuşum, ama televizyon kumandasını almayı ihmal etmemişim. ________________________________ Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii. ________________________________ İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!" ________________________________ Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz. ________________________________ Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem, veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz..." ________________________________ 8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim." dedim, hala düşünüyorum... ________________________________ Annem arabasını torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar. ________________________________ Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var..." ________________________________ Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi. ________________________________ Komşumuzun kızı ilk fırıncıya kaçtı. Geri geldi, 5 ay sonra un fabrikasının sahibine kaçtı. Bunlara annesinin yorumu; "Ben bu gızı una doyaramadım!" ________________________________ Sabah erken okula gidecek oğlumu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye hazırladığım sütün bardak ebadını o kadar abartmışım ki, henüz uyanmaya çalışan, tek gözü açık oğlumdan gelen cümle: "İneğin kendisini getirseydin bari." ________________________________ 2 gece önce arabasını otoparkta unutup eve dolmuşla dönen ve sabah "Arabam çalındı!" diye ortalığı kasıp kavuran salak benim. ________________________________ Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazesine oldukça büyük bir kalabalık katıldı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Cevabı beni o an bile krize sokmaya yetti: ''Bu kadar insan hala bulamadınız mı?'' ________________________________ Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!" ________________________________ İş arkadaşımın düğünündeyiz. Nikah kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı." |
31-01-2009, 16:27 | #226 |
|
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete
okumakmış fakat tembelmiş ve gazete alabileceği tek yer oturduğu dağın eteğindeki bakkalmış. Bu iş için hep Fadimeyi gönderirmiş. Fadime bir gün sıkılmış ve Pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Ve Pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış. Ertesi gün Temel gazete isteyince dün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş, Fadime yine işlerini halledip Temel'e gazeteyi vermis. Persembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp "Fadime" demiş. -"Dünyada ne salak insanlar var;dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor". |
31-01-2009, 16:54 | #227 |
|
Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkac saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır.Adam uyku sersemidir;güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır: 'Ne oldu?Ne istiyorsun?' diye sorar. Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.' Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir: -'Bunun için mi uyandırdın beni?.Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum,ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız. Karısı tekrar sorar.Peki, bu sana neyi gösteriyor? Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve cevap verir: 'Teolojik olarak Allahin kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. 'Felsefi olarak, evrenin sonsuzlugunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. 'Astronomik olarak galaksilerin,yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. 'Yıldızların konumuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum. 'Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum. 'Niye sordun bunu bana? 'Sana neyi gosteriyor? 'Necati, çadırımızı çalmışlar!!!)))))) ************** Bir mafya babasi evli bir kadinla iliski kurmus. Bir gece kocasi yok diye kadinin evine gitmeye karar vermis ve adamlarina 'Ben iceri girdikten sonra hemen buyuk bir branda ayarlayin ve pencerenin hemen altina dort ucundan gerin' demis. Sonra da ne yapacaklarinin talimatini vermis: 'Kadinin kocasi gelirse kapiyi bir kere caldirin, ben asagiya atlayacagim, yakalanip raconu cizdirmeyelim... Tamam mi?' Adamlari, 'Basustune patron' demisler. Mafya babasi kadinin evine girmis, tam soyunup yataga uzandigi anda evin kapisi calinca bizimki kendini tereddutsuz pencereden donla 4. kattan asagi firlatmis. Kadin uzerine alelacele bir sey alip kapiyi acmis ki karsisinda patronun adamlarindan biri... 'Yenge' demis adam mahcup bir sekilde onune bakarak, 'Patrona soyle her taraf kapali branda falan bulamadik!)))))))))))) |
31-01-2009, 17:57 | #228 |
|
Kadinlari Hafİfe Almayin
John işten çıkmadan önce karısını evden arar; *
> > Tatlım , patron bir kaç arkadaşıyla beraber komşu eyaletteki büyük gölde balık avlamaya gidecek,benim de gelmemi istiyor. * > >*Bu hafta sonunu orada gecireceğiz. Bu benim terfi almam için iyi bir fırsat. > >Benim için yeteri kadar giysi ve olta takım çantamı hazırlar mısın? * > >*Ofisten çıkınca gecerken evden çantaları alırım. > >*Haa, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma. Karısı biraz işkillenir. Fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir,biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir. * > >*Karısı onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar. > >*John: Ha, evet epey balık tuttuk ... * > >*Fakat sana soylediğim pijamayi cantaya koymamışsın!!> >Karısı: OLTANIN BULUNDUĞU TAKIM ÇANTASINA KOYMUŞTUM!!!!!!!!!! |
31-01-2009, 18:03 | #229 |
|
.
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor
ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor. Azrail’i görüyor ve soruyor: "Benim saatim geldi mi?" Azrail cevap veriyor: Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var". Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü gerdirttiriyor, dudaklarını doldurtturuyor ve de göğüslerini düzelttiriyor. Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi oluyor" Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor. > Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambulans çarpıyor. Ölüyor. Cennette Azrail'e soruyor: "40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını sağlayıp, Beni öldürttün?" Azrail cevap veriyor: "Kıııız, ben seni tanıyamadım kiii".. . .... ..... ......... .. |
01-02-2009, 00:09 | #230 |
|
:)
İşte ! Aradığım kız bu
İlk yemeğe çıkışımızda cep telefonu çaldı. Elini çantasına attı. Kurcaladı, kurcaladı. Telefon uzun uzun çalmaya devam ediyordu. Bir türlü bulamadı. Sonra o güzel cümle döküldü dudaklarından: 'Evde mi bıraktım acaba?' İşte o an aradığım kız bu dedim. ---------------------------------------------------- Pişmanlık Bilinçli tüketim, bilinçli üretimle olur 18.000 YTL kredi kartı borcum olduğunu öğrenen babamın ilk tepkisi; 'Keşke korunsaydım' --------------------------------------------------- Altıncı his 6. His filmini izledin mi dedim. Hayır ama çok övdüler dedi. Bende filmin CD'si var, istersen vereyim izle, ben de çok beğendim dedim. Şimdi izlersem bir şey anlamam, ilk 5 tanesini izlemem lazım önce dedi. Sustum.Gülmedim bile. Artık görüşmüyoruz. ---------------------------------------------------- Öncelik Evlenmeyi düşündüğü erkek arkadaşının 'benden önce biriyle oldun mu?' sorusuna, 'buraya gelmeden önce mi?' cevabını vererek evlilik umutlarını magmalara atan hatunun gerçek sarışın olduğunu söylememe bilmem gerek kaldı mı? ---------------------------------------------------- Suyu ısıt Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: 'Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz.' Hala gülmekteyim. ---------------------------------------------------- Maalesef Kaybettik Aniden fenalaşan annelerini apar topar hastanenin acil servisine taşıyan, ancak yarım saat sonra doktorun 'maalesef annenizi kaybettik' demesiyle annelerinin öldüğünü öğrenemeyen(!) bunun yerine 'ulan nasıl kaybedersiniz koca kadını daha demin buradaydı!' deyip doktoru bir güzel döven komşularım var duyurulur... ---------------------------------------------------- Ramazan geldi Her zaman canım, aşkım diyen kocacığım Ramazan geleli beri,orucu bozulmasın diye bana 'kanka' diyor ya.. ---------------------------------------------------- Danger Önümüzde ilerleyen tankerin üzerindeki 'DANGER' yazısını görüp de 'Allah'ın akıllısı, tanker yazacağına danger yazmış' diyen ve arkasından kahkahalarla gülen teyzemi nerelere göndersem acaba? -------------------------------------------------- Kıbleye çevirin Bu zamana kadar hiçbir şeyi alkışlatamamıştım kısmet bugüneymiş. Lütfen o büyük alkışlarınız pilota 'Uçağı kıbleye çevirin, namaz kılacağım' diyen gurbetçi vatandaşımıza gelsin. Haberi gördüğümde ben öyle yaptım da. ---------------------------------------------------- Efendi Çocuklar Lütfen bir alkış da benim anneme zira kendisi geçen gün televizyonda zap yaparken, Aydın ve Fatih Ürek'i görünce, 'Ben bunları çok severim, mankenlerle falan dedikoduları çıkmıyor, terbiyeli çocuklar' dedi. J Lise yıllarında Milli Güvenlik dersinde hocamız olan subay, sınıfın güzel kızlarından birini kaldırmış ve ondan subay rütbelerini küçükten büyüğe doğru saymasını istemişti. Sıralamayı aynen yazıyorum: 'Teğmen, üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbaşı ve albaşı.' ---------------------------------------------------- Geçenlerde gittiğim düğünde takılan paraları anons eden şahıs aynen şöyle dedi: 'Gelin hanım köşede, isteyen takabilir.' ------------------------ --------------------------- Arkadaşımın sevgilisi komiser. Geçenlerde ikisi arabada sohbet ederlerken; - 'Bilmem kaç merkez, yolda üç tane or..pu var Tamam' diye bir telsiz anonsu gelmiş. Erkek arkadaşı çok utanmış ve hemen telsize sarılıp telsizin diğer ucundaki memura; - 'Bu ne biçim anons, malum kadın deyin biz anlarız' diye fırça atmış. On dakika sonra gelen telsiz anonsu ikisini de kahkaha krizine sokmuş. - 'Komiserim malum kadınlar or..pu degilmiş Tamam' ---------------------------------------------------- Bir arkadaşımla balık almaya gittiğimizde, arkadaşım kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp; - 'Bunlar taze mi?' diye sormuştu. Balıkçı da cevabı hemen yapıştırdı: - 'Yok abla, pil takıp oynatıyoruz' |
06-02-2009, 12:56 | #231 |
|
:)
Bir golf klübünün soyunma odasında bir sürü adam giyiniyormuş. Ortada duran bir cep telefonu çalmıs, yakınındaki bir adam hands-free konuşma düğmesine basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış, >> >ADAM: Alo >> >KADIN: Merhaba Şekerim, kulüpte misin? >> >ADAM: Evet. >> >KADIN: Ay ben burda süpper bir deri ceket gördüm. 1000 dolarcık,alabilir miyim? >> >ADAM: Oluur, madem çok sevdin, al tabii. >KADIN: Aslında buradan önce de galeriye uğradım. 2002 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini buldum. > >ADAM: Ne kadar? >> >KADIN: 60 000 dolarcık. >> >ADAM: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını isterim ama... >> >KADIN:Yaşasınnn! Bir şey daha var: Gecen sene beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 000 dolar istiyorlar. >> >ADAM: Tamam, ama 420 000 dolardan fazla verme sakin. >> >KADIN: Oldu sekerim. Sonra görüşürüz. Seni seviyorum. >> >ADAM: Ben de seni...görüşürüz>> > >> >Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden topluluğa döner ve sorar: >> >"BU TELEFON KİMİN, BİLEN VAR MI?" |
06-02-2009, 16:58 | #232 |
|
:):)
Delikanlı sevgilisini akşam eve bırakır. Evin önünde,bir elini duvara dayayarak "Beni bir öper misin?"der. Kız "Deli misin evin önünde annemler görür" der.. Erkek: Ne olacak canım, bu saatte kim görecek, ne olur seni çok seviyorum... Kız: "Ben de seni ama olmaz..." Erkek devamlı ısrar eder. Bir ara aniden merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kız kardeşi belirir. Küçük kız; Babam diyor ki;“öpecekse öpsün, öptürecekse öptürsün yoksa kendisi gelecek öpecekmiş ayrıca o hayvan oğlu hayvana da söyle,elini Diyafon düğmesinden çeksin ''J |
07-02-2009, 23:30 | #233 |
|
Yılan hikayesine dönmüş bir boşanma davası vardır. Açılan dava sayısını taraflar bilmemekte, dava üzerinden çok zaman hızla geçmektedir.
Adliye de herkesin tanıdığı davacı bayana aile mahkemesine yeni atanan katibe sorar : -Abla neden boşanıyorsun? Artık anlatmaktan ve tekrar etmekten sıkılan davacı bayan cevap verir - Her gece içip içip eve geliyor niye yemek yapmadın diye kocamı dövüyordum.. Memurun bir daha kimseye bir şey sormadığı tesbit edilmiştir. (Yaşanmış bir olaydır.) |
09-02-2009, 09:26 | #234 |
|
Dünyada sadece bir çift kalan nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş.
Bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır, bu yüzden soyu tükenecek. Ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok. Kuruldaki bir Türk bilim adamı şöyle demiş: 'Bizim memlekette bir H. abi var, söylemesi ayıptır aynen bu ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır, ondan rica edebiliriz, 100-200 dolarda ödül verirsek bu işi yapar ve ayıların soyunu kurtarır herhalde' demiş. Bakmışlar başka çare yok, H. abiye gitmişler ve durumun önemini, yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, birde 'Karşılığında 100 dolar söz konusu' demişler. Hayati abi düşünmüş ve 'Olur ama 3 şartım var.' demiş. Herkes sevinç ve merakla 'Ne?' diye sormuş... 1. Öpüşmem... 2. Yavru erkek olursa rahmetli babamın adını koyarsınız. 3. 100 dolar çok, en fazla 50 dolar veririm. |
09-02-2009, 22:48 | #235 |
|
Temel birgün Dursun'a gidip:
"Senin makinen var bana 12 tane vesikaluk resum çeker misun?" demiş. Dursun :"Çekerum da benüm makine boydan çekiy, vesikaluk çekmiy ki, nasil olacak" demiş, düşünmeye başlamışlar ne yapacaklarını. Dursun:"Tamam buldum. Sen şimdi sahile git, gendünü kuma göm. Ben kafandan yukarisini çekerım vesikaluk olur" demiş. Dursun makineyi almak için eve giderken Temel sahile gitmis, 12 tane çukur kazmış. Dursun gelmis: "Ula salak niye 12 tane çukur kazdın? Ben 12 tane makine getirmiştum.." |
10-02-2009, 08:19 | #236 |
|
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrının huzuruna
çıkarlar... Tanrı buyurur : "Erkekler iki sıra olsun, bir sırada eşleri tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada eşlerini yöneten erkekler. Bütün kadınları cennete aldım, onlar meleklerle birlikte ayrılsınlar şimdi! " Kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer. Eşleri tarafından yönetilen erkeklerin sırası kilometrelerce uzarken, eşlerini yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam durmaktadır. Tanrı uzun sıradakilere hışımla bağırır: "Kendinizden utanın! Sizi bu dünyada güç ve iradenin temsilcisi olarak yarattım! Şuraya bak, hepiniz güçsüz, karaktersiz yüzlerce kilometrelik sıra olmuşsunuz.. Şu tarafta tek başına gururla dikilen kuluma bakın ve ondan ders alın!" Ve ona dönerek; "Anlat bunlara kulum ; Sen ne yaptın da "Eşlerini yöneten erkekler" sırasında tek oldun?" Adam cevap verir : -Bilmem... Karım bana burda durmamı söyledi..!!! |
10-02-2009, 21:21 | #237 |
|
ÇOĞUNLUK YAKIP YIKANLARDA
Bir zamanların İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bakırköy Ruh Hastalıkları Hastanesi Başhekimliği, Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneği Başkanlığı Yeşilay ve Kızılay Genel Başkanlığı yapmış Fahrettin Kerim Gökay’a bir gazeteci soru sormuş. “İnsanlığın birbirini yiyip bitirmesi, uygarlıkları yıkıp yakması delilik değil midir?”Gökay, “bu sorunuza cevap veremeyeceğim!” demiş. Gazetecinin “neden” sorusu karşısında düşünmüş sonra “Çünkü şimdilik çoğunluk yakıp yıkanlarda!” Artık erdemli insanlar, hırsızlardan, yolsuzlardan, hainlerden bahsederken ciddi ölçüde zorlanacaklar. Çünkü Gökay’ın dediği gibi şimdi çoğunluk onlardadır. |
10-02-2009, 21:23 | #238 |
|
NE OLMAK NERDE DURMAKLA İLGİDİR
Öğretmen yere tükürmenin zararlarını anlatacaktı. Öğrencilere dönüp sordu.”Tükürük nedir?” Öğrencinin biri söz aldı “neredeki tükürük öğretmenin?” öğretmen “ne fark eder ki” deyince, öğrenci “olur mu öğretmenin?” dedi “tükürük, ağızda gerekli salgıdır, sokak orasında pisliktir, arsızın yüzünde yağmurdur, zalimin suratında şamardır. Bıyıkla sakal arasında şaşkınlıktır, sanatın içinde ise siyasettir.” |
11-02-2009, 20:10 | #239 |
|
60'lı yaşlarındaki evli bir çift evliliklerinin 35inci yılınısakin, romantik bir restoranda kutlamaktadırlar.
Aniden önlerinde zarif ve güzel bir peri belirir ve şunu söyler: - Bu kadar uzun bir süre örnek bir çift olmanız ve hepbirbirinize sadık kalmanız nedeniyle birer dileğinizi yerinegetireceğim. '-Ah, ben sevgili kocamla tüm dünyayı görebileceğimiz uzun bir seyahat yapabilmek istiyorum' demiş, kadın, sevgi dolu gözlerle kocasına bakarak.
|
13-02-2009, 08:39 | #240 |
|
:)
GÜNAYDINLAR
Benden ders alan öğrenciler sürekli olarak “Hocam soruları siz mi hazırlayacaksınız?” diye sormaktadırlar. Bu öğrencilerimin merakını gidermek için soruları kimin soracağını açıklama gereğini hissettim. Açıklıyorum!!!!!!!! Benim bölümümün sorularını BÖLÜMÜMÜZ ÇAYCISI İSMAİL BAYSAL hazırlayacaktır!... İmza Doç.Dr.Haydar Akyazı |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |