21-05-2007, 13:15 | #121 |
|
Fıkra değil gerçek:
Anadolunun küçük bir ilinde,genç avukat stajyeri stajını bitirip bürosunu açar. Mahalli basın olayı manşetten verir: Yılın avukatı bürosunu açtı. |
21-05-2007, 15:14 | #122 |
|
Rus fizikciler yerin 100 metre altında bakır Tel bulduklarını,
bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon sebekelerinin oldugunu kanıtladıgını duyururlar. Bu olaydan 1 hafta sonra İsrail gazetelerinde ilginç bir mansetle haber şöyle duyurulur. "İsrail bilim adamlari yerin 200 metre altinda 2000 yıl öncesine ait fiberoptik hatlar buldular.Bu son buluş ile, İsrail toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri kullandıkları kanıtlanmış oldu." Bir hafta geçmeden ABD gazetelerinde yeni bir mansetle haber şöyle verilir "ABD bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazı yapmış ve hiçbirsey bulamamışlardır.Son buluş,ile Amerikan toplumunun atalarının 5000 yıl öncesinde kablosuz (wireless) iletisim sistemlerini kullandıkları kanıtlanmış oldu" |
22-05-2007, 16:32 | #123 |
|
Fatih Terim dünya kupası elemelerinden önce İngiliz futbolunun başarı sırrını araştırmak için İngiltereye gider.İngiltere milli takımının kamp yaptığı yere gider ve teknik direktörü ile görüşür.
-ya hocam sizin bu takımın başarısının sırrı nedir? teknik adam; -Hocam benim futbolcularım çok zekidir der.başarımızın sırrı da budur.İstersen test edelim der.ve hemen beachkam ı çağırır yanına ve sorar; -Beachkam senin annenin babanın çocuğu olupta senin kardeşin olmayan kimdir? diye sorar. Beachkam hiç düşünmeden; -benim der Hoca Fatih Terim'e döner gördün mü hocam der. Fatih Hoca hayretler içinde Türkiyeye döner ve aynı testi kendi futbolcuları üzerinde denemek ister.antremanda Alpay'ı yanına çağırır ve sorar -Alpay oğlum senin annenin babanın çocuğu olupta senin kardeşin olmayan kimdir? Alpay düşünür ve işin içinden çıkamaz -Hocam ben bulamadım bide Hakan abiye sorayım içimizde en tecrübeli o der ve bir koşu Hakanın yanına gider. -ya Hakan abi Fatih Hoca bir soru sordu.ben cevap veremedim bide sana soralım istedim -tabi alpaycığım der hakan -senin annenin babanın çocuğu olupta senin kardeşin olmayan kimdir?diye sorar Alpay Hakan hiç düşünmeden -Benim der Alpay koşa koşa Fatih Hocanın yanına gider -Buldum hocam buldum Hakan abiymiş der Fatih Hoca çok sinirlenir. Olum hiç Hakan olur mu? Beachkam... beachkam... der. |
03-06-2007, 12:29 | #124 |
|
Adamın biri bir gün mağazadan bir televizyon çalmış ve tam kapıdan çıkarken yakalanmış.Ertesi gün adamı mahkemeye çıkarmışlar.Hakim karar vermiş
-Bir yıl hapis. Hırsız: -Ben biliyordum zaten bir yıl olacağını. Hakim: -Nereden biliyordun. Hırsız: -Televizyonun üstünde bir yıl garanti yazıyordu demiş. |
03-06-2007, 12:34 | #125 |
|
Kuyruk
Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi fark eder. En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10 metre arkasında bir başka tabut. Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam. Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiç kuşku yok ki cenazenin sahibidir. Yanına yaklaşır ve sorar:
-Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor? Adam yanıtlar: -Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem. -Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu? -Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş. Adam biraz düşündükten sonra sorar: -Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim? -Sıraya geç! |
09-06-2007, 01:59 | #126 |
|
Bu da fikra degil gercek..
Bundan yaklasik uc ay once Karadenizin malum bolgesinde gecen olayi aynen aktariyorum.. Kopekleri hastalan sahipleri, Kopekleri daha fazla aci cekmemesi icin ya vurarak ya da baska bir yontemle olumunu hizlandiriyorlarmis. Olayin bas kahramani olan genc delikanlinin kopegi uzun zamandan beri hasta.. Babasi ne yapmasi gerketigini hatirlatiyor.. Delikanli kopegini vurarak oldurmeye kiyamiyor. Kendince baska bir yontem buluyor. Bir kac dinamiti kopegin beline baglayip 1,5 metre fitil bagliyor, kopegini seviyor oksuyor ve fitilli atesliyor. Ve hizlica oradan uzaklasiyor. Bir de bakiyor ki kopegini baglamayi unutmus. Delikanli onde kopek arkada uzun sure kosuyorlar. Delikanli caresiz eve siginip kapiyi kapatiyor. Tam kurtuldum derken kapinin onune gelen kopegin uzerindeki dinamitler patliyor. Patlamanin etkisi ile ev cokuyor. Sonuc olarak kopek hakkin rahmetine kavusmus, ev cokmus ve bizim delikanli agir yarali.. Ilcenin kaymakami ise telasli. Aman ha diyor kimse duymasin, yoksa rezil oluruz.. |
09-06-2007, 11:17 | #127 |
|
iki emekli parkta guvercinlere yem atiyorlardi. Birincisi; - 'Su guvercinlere ne zaman yem atsam , siyasetcileri hatirliyorum ' dedi . Diger ihtiyar; - neden...? diye sorunca ekledi ; - ' Yerde dolasirlarken elimizden yiyorlar, havalaninca kafamiza ediyolar...' |
09-06-2007, 11:48 | #128 |
|
Bu olay da gerçek: Üniversite yıllarında haberleri dinliyoruz. Ramazan ayındayız.Bir programda bağlantı kurulan Rize Müftüsü, o gün Rize'de akşam ezanının yarım saat erken okunduğunu ve bu nedenle o günkü orucun kaza edilmesi gerektiğini söylüyor . Aradan fazla zaman geçmeden televizyonu arayan bir vatandaş;Rize'li olduğunu ancak Almanya'da yaşadığını, kendisinin de orucu tekrar tutması gerekip gerekmediğini sorduğunda biz kopmuştuk.
|
13-06-2007, 09:21 | #129 |
|
Adamın biri dönemin başbakanına "deli" dediği için hakkında dava açılmış. Karar : 21 yıl. Adamcağız hukuktan adaletten biraz anlarmış,hakime sormuş:
--Hakim Bey. Kabul ediyorum.Başbakana deli dedim,bu bir hakarettir,ancak cezası bir yıldır.Çekmeye razıyım.Ama geri kalan 20 yılı nereden çıkardınız? --Nerden olacak.Devlet sırrını ifşa etmekten.... |
14-06-2007, 16:14 | #130 |
|
kaçan tren
Üç arkadaş tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş. -Bir saat on beş dakika... Arkadaşlarına dönmüş: Daha çok var, hadi gidip şu karşıki kafede çay içelim... Oradan buradan derken lâf lâfı açmış... Birden tren düdüğüyle kendilerine gelmişler. Koşarak dışarı fırlamışlar ama, nafile... Tren kaçmış..Sormuşlar: -Sonraki tren ne zaman? -Bir buçuk saat sonra... Yine dönmüşer kafeye. Yine çay, yine lâf ve derken yine düdük sesi... Koşmuşlar ama bu defa da treni kaçırmışlar. Bir saat sonra bir tren daha varmış. Dönmüşler kafeye... Ama bu kez uyanık duruyorlar. Trenin sesini duyar duymaz kalkmışlar ve koşmaya başlamışlar. İçlerinden ikisi; biri bir vagona, diğeri baska vagona zar zor yetişmiş... Üçüncü ise geride kalmış ve yetişememiş... Bir süre dövündükten sonra başlamış katıla katıla gülmeye. Durumu gören istasyon memuru dayanamayıp sormuş: -Hem treni kaçırdın hem gülüyorsun! -Nasıl gülmeyeyim!... Onlar beni uğurlamaya gelmişti |
15-06-2007, 21:37 | #131 |
|
Bernard Shaw, bir gün kızmış, ülkesindeki mevcut partilerin oportünist olduğunu söyleyerek topuna birden sövmüş.
-Bunların arasında hiçbir fark yoktur, hepsi köpektir. Yalnız şu var ki muhalif olanları havlar, muvafık olanları kuyruk sallar. |
15-06-2007, 21:48 | #132 |
|
KADIN & ERKEK
KADIN: kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değişmiyor ERKEK: sizin kişiliğiniz beraber olduğunuz erkeğin cüzdan gücü ile değişiyor KADIN: kırzmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması yada bir aracın bizi sollaması hiçbirşey ifade etmez ERKEK: bizim için de çevremizde diğer hemcinsimizin sahip olduğu mücevherat veya üzerindeki pahalı giysi hiçbirşey ifade etmez KADIN: kas olacak diye bir zorunluluğumuz yok ERKEK: selülitler olmayacak gibi bir zorunluluğunuz var ama... KADIN: aşık oluyoruz.... korkmadan. ERKEK: biz de oluyoruz....azıcık ödümüz patlıyor ama sebep olanlar utansin KADIN: evde, banyoda, kıl-tüy dökmeyiz. ERKEK: küvetteki,lavabodaki, yatakdaki ve yemekteki saçların çoğu size ait. KADIN: her sabah tıraş olmak zorunda değiliz. ERKEK: valla ben tıraş olmayı ağda yaptırmaya tercih ederim şahsen. KADIN: biribirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz. ERKEK: vahşi bakışlarla birbirinizin gözünü oyduğunuz kıskançlık ,haset, çekememe sporlarıyla yeterince uğraşıyorsunuz. KADIN: hiç iki kadının silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuzmu?. ERKEK: hiç iki erkeğin "aman tanrım benim elbisemin aynısını giymiş" diye mahvolduğunu duydunuz mu? KADIN: horlamıyoruz ERKEK: halt etmişsiniz, hatta hıçkırmıyor, geğirmiyor ve hapşurmuyorsunuz da. yoksa siz insan değilmisiniz?? size afrodit diyebilirmiyim ) KADIN: az bildiğimiz bir şey üzerinde çok fazla konuşabiliriz. ERKEK: yani çok konuşup hiç bir şey söylemezsiniz KADIN: birbirimize eşek şakaları yapma adetimiz yoktur. ERKEK: çevrenizde ki diğer hatunlar hakkında senaryo dedikodular üretme alışkanlığınız var ama KADIN:tükürmeyiz ERKEK: kiritmayiz!! KADIN: sanat eserlerinin % 90'ı kadınlardan esinlenilmişdir. ERKEK: sanat eserlerinin % 90'ı erkekler tarafından yapılmışdır. KADIN: uzağa işeme, uzağa tükürme, yüksek sesle geğirme gibi aptalca karizma krikolarımız yok ERKEK: ortamın en güzeli olma, en zayıf olma, en pahalı giyineni olma, en zengin kocayı bulma gibi krikolarınız var ama KADIN: askere gitmiyoruz ERKEK: hamile kalmıyoruz KADIN: kol saatimiz de aynı zaman da hesap makinası, takometre,barometre,termometre ve radyo olması gerekmiyor. ERKEK: çantamızda ruj, allık, pudra, yedek çorap,ıslak mendil, vs taşımamız gerekmiyor. KADIN:doğum günü evlilik yıldönümü gibi özel günleri parmağımıza kırmızı iplik bağlamadan da hatırlayabiliyoruz ERKEK: ütüyü fişde, yemeği ocakta,arabanın anahtarını kontakda unutmuyoruz. bunlar daha faydalı..... KADIN: ortalıkta alakasız hertürlü nesne ve sözcükten cinsel çağrışımlar çıkarıp günün yarısını seks düşünerek geçirmeyiz... ERKEK: valla geyik olsun diye yapıyoruz. hem siz günün yarısını güzelleşmeğe çalışarak geçiriyorsunuz. hangi amaçla : KADIN: kel olmuyoruz (puhahaha) ERKEK: ama göğüsleriniz sarkıyor!!! ( )) mohahaha ) |
15-06-2007, 21:54 | #133 |
|
Dava konusu ileilgili açıklama yapan davacının avukatı İdris Karadeniz
> "Müvekkilim marketten aldığı 2 Lt.lik kampanyalı coca-cola ürününün kapağını açtığında hediye çıkmadığını ve tekrar deneyiniz yazısını görmüş. Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar açmış ancak yine aynı şey. Bunun üzerine tam 4246 defa deneme yapmasına rağmen hediye çıkmamıştır.Coca-Cola şirketinin tüketiciyi dolandırdığını düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar vermiştir. Bizde bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 1 Milyon YTL. Madditazminat talep etmekteyiz" dedi. > Davadan haberdar olan Coca-Cola yönetimi adına açıklama yapan bir şirket yetkilisi olayın çok komik olduğunu ve artık Karadeniz bölgesine gönderilen ürünleri kapağına "Başka Şişede İnşallah" yazmayı düşündüklerini söyledi. |
16-06-2007, 12:36 | #134 |
|
Temel Fadimeye demis ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime aksam gelmis kapiyi çalmis çalmis kimse açmamis... |
16-06-2007, 19:46 | #135 |
|
Bir Amerikalı,bir Rus,ile Temel hotelde kalırken gece yarısında yangın çıkar.
Panik içinde üçü de yukarı katlara koşar,ama kurtuluş yok.Çaresizlik içinde Amerikalı, odada duran bir şemsiye bulur,"Başka şansım yok" diyerek şemsiyeyi açıp atlar.Şemsiye sağlam çıkar.Onu paraşüt gibi kullanarak Amerikalı sağ salim yere varır. Bunu gören Rus, yandaki odada başka bir şemsiyeyi bulup paraşüt gibi kullanarak o da kurtulur. İkisi de yukarıya bakarak merak içinde Temel'i beklerken yakınlarına hızla düşen bir cisim birden bire yere çarpar. Gidip bakarlar: Temel'miş. Hayatta ama kan revan içinde ve her tarafı kırık. Amerikalı -"Ne oldu?" diye sorunca Temel, -"Şemsiyeyi bulamadım. Ama dolapta yağmurluk vardı" demiş. |
16-06-2007, 19:49 | #136 |
|
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş.
Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve günesin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: "Sen kaç ayda bu hale geldin agaç?" "10 yılda" demiş kavak "10 yılda mı?" diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak "Ben neredeyse 2 ayda seninle aynı boya geldim bak!" "Dogru" demiş agaç "doğru" Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üsümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormus endişeyle kavağa: "Neler oluyor bana agaç?" "Ölüyorsun" demiş kavak "Niçin?" "Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için" yürü be kavak kim tutar seni)) |
03-07-2007, 21:58 | #137 |
|
Temel İstanbuldan Trabzon'a gitmek için uçağa biner. Normal yolcu bileti ile Vip yolculara ait yerde oturur. Hostes gelerek buranın Vip yolculara ait olduğunu söyleyerek Temel'e kendi numaralı koltuğuna gitmesini rica eder. Temel aldırış etmez, hostes birkaç kez ayni ricasını tekrarlar, Temel'de ses seda yok. Hostes bunalır ve yolculardan, bu beyi tanıyan varsa lütfen bana yardımcı olsun der. Temel'i tanıyan bir hemşehrisi hostese yardım amacıyla temel'in kulağına bir şeyler söyler, Temel usulca kalkar ve arka koltuğa gider. Bu kez hostes meraklanmıştır, kendisine yardım eden yolcunun yanına gider, beyefendi siz ne dedinizde beyi ikna ettiniz, merak ettim der. Yolcu temelin kulağına, oturduğu koltuğun Trabzon'a gitmediğini, en arka koltuğun Trabzon'a gideceğini söylediğini hostese söyler :))))))
|
03-07-2007, 22:08 | #138 |
|
Temelden Bir Fıkra daha.
Edebiyat öğretmeni sınıfta öğrencilere "Sarı kız pencereden aşağıya baktı gelip geçenlere gülücük dağıttı" cümlesini kim en kısa haliyle ifade ederse ona on numara vereceğim der. Öğrenciler Sarı kız gülücük dağıttı, Sarıkız aşağıdakilere baktı, Sarıkız pencereden güldü, şeklinde değişik yanıtlar verirler. Temel arka sırada sinirden kudurmak üzeredir. Sarı kızın bu hareket tarzı Temel'in ahlak anlayışına sığmaz. Sonunda temel parmak kaldırır. Öğretmen "Söyle Temel" der Temel'in yanıtı "Orispi" olur ve 10 numarayı Temel alır. |
03-07-2007, 22:22 | #139 |
|
KULAKTAN KULAĞA
ALBAY BİNBAŞIYA : Yarın güneş tutulacak.Bu her zaman görülen bir olay değildir.Erleri talim elbiseleri ile alayın talim meydanına getirinde olayı görsünler.Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim.Şayet yağmur yağarsa tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri üstü kapalı olan talimgaha götürürsün. BİNBAŞINDAN YÜZBAŞIYA: Albayın emri ile yarın sabah dokuzda güneş tutulacak.Bu her zaman görülen bir olay değildir.Şayet hava kapalı olursa bir şey görülmeyecektir.Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta talim elbiseyle yapılacaktır. YÜZBAŞIDAN TEĞMENE. Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır.Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. TEĞMENDEN BAŞÇAVUŞA: Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa talim kıyafeti ile albay tutulacak.Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında yapılacak.Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. BAŞÇAVUŞ ASKERE: Yarın sabah dokuzda albayı tutacağız.Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. ASKERLER KENDİ ARALARINDA : Yarın sabah bizim başçavuş albayı tutuklayacakmış. |
09-07-2007, 23:15 | #140 |
|
Adamin biri karisinin kedisinden nefret edermis. Bir gun karisinin yoklugundan istifade ederek kediyi almis evden bayagi uzak bir yerde birakmis.. Eve dondugunde bir bakmis kedi her zaman ki yerinde kivrilmis uyuyor..
Ertesi hafta adam kediyi daha uzak bir yere terk edip eve donmus bakmis yine kedi evde ve her zamanki yerinde uyuyor.. Adam yine karisinin evde olmadigi zamani kollayarak kediyi alip yola cikar... Gider gider su otesine gidip daha uzaga gitmeye calisir.. Sonunda evden iyice uzaklastigindan emin oldugu yere kediyi birakiverir.. Gece olur adam evini arar ve karisina sorar.. "Hanim biz kedi evde mi?" Karisi saskin "Evde.. Ne oldu ki?" "ver telefonu ona da evin yolunu tarif etsin" |
18-07-2007, 18:27 | #141 |
|
Ali gazetedeki ilanda gördüğü işe başvurmak üzere yeni bir heyacanla iş görüşmesine gitmiş. Bu işe başvuru o kadar çokmuşki yaklaşık iki saat bekledikten sonra sıra kendisine gelmiş. Ali' ye patronun odasının yolunu göstermişler, oda patronun odasına geçmiş. Patron deri koltuğunda yayıldıkça yayılıp, Ali' nin gözünde büyüdükçe büyürke, bizim Ali kendisi gibi Dört kişinin oturabileceği koltuğun ucunda küçüldükçe küçülmüş.
Patron işe girebilme koşulları ile ilgili soruları sormuş, Ali cevaplamış. Sıra ücrete gelmiş. Patron sormuş; "ne kadar istiyorsun" diye. Ali "valla" demiş "uzun zamandır işsizim, karın tokluğuna çalışırım." Patron gürlemiş "hadi ordan, asgari ücret neyine yetmiyor" diye. |
19-07-2007, 15:57 | #142 |
|
Bir taşra kasabasında baro odasında oturmuş ora avukatlarını dinliyorum. Avukat fıkraları anlatılıyor. Konu hep avukatların cehennemlik olmaları, vampirlikleri üzerine. Yaşlı bir üstadımız anlattı ben çok güldüm, daha önce duymadığımdan sizlerle de paylaşmak istedim.
Evin oğlu nefes nefese tarladan eve döner ve seslenir. - Babaa babaaa, tarlaya üst yandan mehmetgillerin öküzü girdi, alt taraftan da davalık olduğumuz adamın avukatı girdi ne yapayım Babayı alır bir telaş - Oğlum durma koş savuştur avukatı, öküz karnı doyunca cıkar kendi gider, avukat doymaz tarla elden gider. |
19-07-2007, 16:56 | #143 |
|
Amerika'da Yılın Fıkrası
Amerika'da adamin biri işine giderken birden
anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadir.Bir sure sonra arabasının yan camına birisinin tikladigini gorur ve camini acar. -Ne var, ne olmus acaba ??? -Teroristler Bush'u yakaladilar.......... Eger 1 milyar dolar verilmezse, ustune benzin dokup yakacaklarmis. -Haa simdi anladim bu trafigi... -Ya iste onun icin, herkesten biraz yardim topluyoruz -Insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ? -Valla yaklasik olarak 5 'er litre...!! |
26-07-2007, 12:30 | #144 |
|
I-Bir Makine Mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi
bir gün eski bir araba ile yola çıkmışlar. Issız bir otobandan geçerken, araba aniden durmuş, baktılar çalışmıyor, Makine Mühendisi "Ben simdi hallederim!" diyerek atılmış, önce arabanın altına yatmış, kaputu açmış, bir kaç girişi sıkıştırıp, bir kaç yere çekiçle filan vurmuş ama tık yok! Başı eğik arabaya geri dönmüş. Bunun üzerine elektrik mühendisi atılmış hemen, o da elektrik girişlerini, sigortaları kontrol etmiş, kablolarla oynamış ama hareket yok! Bunun üzerine ikisi birden dönüp, bilgisayar mühendisine bakmışlar. Sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayarcı, "Eeee şey, arabadan bir çıkıp tekrar girsek?" II-Adamın birisi tavuklardan korkmaktadır. Yakınları adamı bir psikologa götürüler. Doktor sebebi öğrenir. Adam kendisini mısır tanesi zannetmektedir. Doktor adamı ikna etmek için bir-kaç seans düzenler. Sonunda adamı mısır tanesi olmadığına ikna eder. |
27-07-2007, 17:37 | #145 |
|
asker alımları başlamış herkesi bir bir götürüyorlarmış. birliklere yerleştirilen askerlere komutanın (piskopatın) biri gelmiş ve yeni olan bu erlere bakın demiş benim adım arslanoğlu soyadım da arslan'dır. sakın unutmayın kolay bir isimdir ama unutursanız ben de sizi bir köşede unuturum ona göre.
her gün bir iki asker sıkıştırıp sorarmış: - asker benim adım ne?! - arslanoğlu arslan komtanım! - aferin. bir gün lazın birini yakalamış bahçede bir arkadaşıyla otururken: - asker benim adım ne!? - valla komtanım bi hayvanoğlu hayvandı ama hangisiydi tam hatırlayamadım şimdi. |
04-09-2007, 07:12 | #146 |
|
fikra gibi bir bilmece...
siz sola dondugunuzde donmeyen tekeriniz hangisidir? Cevap: Istepne... ) |
10-09-2007, 02:26 | #147 |
|
112
112 MACERASIGece yarısı tuvalete kalkan bir adam lavaboya giderken evin içinde birini görmüş ve bu kişiye yumruk atmış. Meğerse gördüğü aynadaki yansımasıymış.Yumruğu aynaya gelince kesilen eli kanamaya başlamış.Gürültüye eşi uyanmış ve Eşinin elini görünce koşmuş alkollü Pamuk yapıp eşinin yarasına basmış. Adamın açık,kanayan yarası alkolle daha da acımış ve adam sinirlenerek tuvalete atmış pamuğu.Sonra sıkıştığı için tuvalete oturmuş bu arada da bir sigara yakmış. kibritini de tuvalete atınca poposu alkollü pamukla tutuşmuş.Can havliyle fırlayınca kafasını banyodaki dolaba çarpmış kafası da kanamaya başlamış.adamı yüzü koyun yatıran eşi 112 sağlık servisini aramış.Gelen 112 ekibi karşılarında eli kesik, poposu yanık, kafası kanayan bir adamı görünce şaşkın bir şekilde adamı apartman dairesinden indirirken merdivenlerde olayın oluşunu sormuşlar.Olayları anlatan hastayı dinleyince gülme krizine girip sedyeyi ve adamı düşürmüşler.yeni bir 112 getirmişler ki böylece adamı hastahanede götürmüşler .Adamı ziyaret eden yakınlarına eşi hastahanede sakın nasıl olduğunu sormayın diye sıkı sıkı tembih ediyormuş
|
10-09-2007, 02:30 | #148 |
|
Stres
STRESLİ MİSİNİZ ? ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ
|
11-09-2007, 13:21 | #149 |
|
fıldır fıldır olmasa da hepsi dönüyor
Her gün bir bakayım ben bunlara Saygılarımla... |
11-09-2007, 14:15 | #150 |
|
güzin abla ya mektuplar
Izmir' den M.T. soruyor* :
Ben 38 yasinda, kimya ögretmeni bir genç bayanim. Üç ay kadar önce kismetim açildi ve iyi niyetli bir gençle tanistim. Geçen hafta da nisanlandik. Mutluluktan uçuyordum ki dün laboratuarda korkunç bir sey kesfettim.Nisanlimin bana aldigi yüzügü denemek için civaya attim ve maalesef yüzdü. Halbuki saf altinin özgül agirligi civaninkinden fazla,yüzügün batmasi gerekirdi. Demek bana aldigi yüzük saf altin degil, öyleyse sevgisi de saf olamaz. Simdi ben bu civayi nisanlimin yemegine koyup bu isi bitirmeyi düsünüyorum, ne dersiniz? *Sıkı durun simdi, iste Güzin Abla' nin Cevabi : * Arsimet'in hayatiniza her yönüyle vakif oldugu anlasiliyor. Yalniz yüzey gerilimini hesaba katmamissiniz, civanin yüzey gerilimi suyunkinden çokdaha fazladir, böylece kendinden agir cisimleri de kaldirabilir, çünkü o cisim batarken ortaya çikartacagi yüzey için harcamasi gereken enerji, kendi potansiyel enerjisinden fazla olabilir. Ayrica civanin saf olmama ihtimali de var, o yüzden ani kararlar vermeyin derim. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 3 (0 Site Üyesi ve 3 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |